..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Politik Olaylar ve Görüþler > Seval Deniz Karahaliloðlu




23 Nisan 2004
Türkiye"nin Ar Damarý Çatladý  
Sonun baþlangýcý, Türk Askeri’nin ve TÜRK HALKININ sistematik bir þekilde KIBRIS’ tan t

Seval Deniz Karahaliloðlu


Bakýnýz Verheugen’in açýklamasýna yada Rumlarý tehdidine, ‘Eðer Annan Planýna hayýr derseniz TÜRK ASKERÝ ADADA SONSUZA KADAR KALIR’ Bir þey bundan daha açýk ifade edilebilir mi? Daha net olarak ‘itiraf’ edilebilir mi? Peki


:CGAA:
Türkiye’nin Ar Damarý Çatladý

Seval Deniz Karahaliloðlu

Lozan’dan bu yana çok yol kat ettik.
Öyle ki, ikinci SERV’i bulmamýz yaklaþýk 65 Yýlýmýzý aldý.
Ama bu sefer adý deðiþik Annan.
Halk diliyle tercüme edersek, ‘ben senin ananý….’ der gibi bir þey.
Yani anamýzý bellemeleri için Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden itibaren adým adým yürütülen teslimiyetçi politikalarla, tümüyle dýþa baðýmlý, ulusal bilinci yok edilmiþ, ulusal ekonomisi iflas etmiþ, ulusal eðitim sistemi tümüyle ortadan kaldýrýlmýþ, ulusal politikasý Washington ve Brüksel tarafýndan belirlenen bir ‘SÖMÜRGE ÜLKESÝNE’ dönüþmüþ bulunmaktayýz.
Zincirin son halkasý, rezaletin son perdesi þimdi KIBRIS’ ta oynanýyor.
Sonun baþlangýcý, Türk Askeri’nin ve TÜRK HALKININ sistematik bir þekilde KIBRIS’ tan tasfiye edilmesiyle.
Avrupa’nýn ZENCÝSÝ sözde Türk Hükümeti, Türk Ulusunu aþaðýlayan, ulusal onurumuzu ve haysiyetimizi ayaklar altýna alarak, salya sümük Avrupa Birliði Kapýsýnda ‘ne olursunuz bizi de alýn’ diye yalvarmakla kalmýyor, karþýlýðýnda TOPRAK VERMEYÝ teklif ediyor.
Sokak diline tercüme edelim.
Yani, bir adamýn ‘karýsýný vermeyi’ teklif etmesi gibi bir þey.
Bunlarý anlamak için çok zeki olmak gerekmiyor sadece açýk istihbarat olarak niteleyeceðimiz, medya aracýlýðý ile yapýlan açýklamalarý takip etmeniz ve yap bozun parçalarýný bir araya getirmeniz yeter.
Washington ile Brüksel arasýndaki anlaþmaya göre, Kýbrýs’ýn tasfiye planýnda düðmeye basýldý.
Plana göre, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliði’nin daðýlmasýyla birlikte, kapitalizmin ortaklarý Amerika ve Birleþik Avrupa Birliði, karþýlarýndaki ‘kýsa dönemli’ güç boþluðundan yararlanarak, Orta Doðu üzerindeki planlarý gerçekleþtirmek üzere harekete geçtiler.
Ýþe, Kýbrýs’tan baþlanacaktý.
Stratejik konumu, dünyanýn en zengin petrol rezervlerine yakýnlýðý, Rusya’yý kontrol edebileceði en yakýn ‘ÜS’ olma konumu, Avrupa’nýn ZENCÝSÝ ‘Müslüman’ kimliði ile Avrupalýlarýn her zaman midesini bulandýran Türkiye’nin tam kontrolü ve Akdeniz’den tümüyle dýþlanmasý için de bu gerekliydi.
Þu ana kadar plan, önceden titizlikle hesaplanan adýmlarýyla baþarýyla yürütüldü.
Taa ki Rumlar su koyuverene kadar.
Öyle ki, Avrupa Birliði Komisyonunun geniþlemeden sorumlu üyesi Verheugen bir önceki günkü Avrupa Parlamentosu’nun Kýbrýs oturumunda salya sümük aðlama durumundaydý.
Neredeyse Rumlarý, anne babasýna þikayet eden bir tavýrla burnunu çeke çeke ‘Rumlar beni aldattý’ dedi.
Yani , o kadar periþan olmuþtu.
Ama kendini kýsa sürede toparladý ve kendini aldatanlarý tehdit etmeye baþladý.
Ertesi gün, bütün gazeteler çarþaf çarþaf yazdý zaten.
Verheugen ’den Kýbrýs’lý Rumlara tehdit.
‘Rumlar Annan Planýnýn oylanmasýna, Hayýr dediðiniz takdirde, Türk Askeri Sonsuza Dek Adada Kalýr. O çok korktuðunuz ve istemediðiniz Türk Göçmenlerden 100.000 tane daha adaya gelir.’
Ýnanýn uydurmuyoruz.
Bu açýk istihbarat.
Alýn bir tane daha.
Avrupa Parlamentosu genel kurulu, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin, kapatýlan DEP'in eski milletvekillerini, yeniden yargýlama sonucu yine 15 yýl hapis cezasýna çarptýrmasýna iliþkin hazýrlanan tavsiye karar tasarýsýný kabul etti.
Devlet Güvenlik Mahkemesi kararýnýn kýnandýðý kararda, davanýn ''Türk yargý sistemiyle Avrupa Birliði yargý sistemi arasýnda farký göstermek açýsýndan de örnek teþkil ettiði'' ileri sürüldü. Avrupa Parlamentosu kararýnda, DGM'nin verdiði mahkumiyetin, ''Türk hükümetinin adli sistemle ilgili baþlattýðý reformlara açýkça tezat teþkil ettiði'' bildirildi.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kaldýrýlmasý için hükümete ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne çaðrýda bulunulan kararda, Yargýtay'ýn, mahkumiyet kararýný bozmasýnýn umut edildiði görüþü ifade edildi.
Yani, adamlar artýk ‘mahkemelerimize, mahkemelerimizin aldýðý kararlara doðrudan karýþýyorlar hatta eþi benzeri görülmemiþ bir yüzsüzlük ve TERBÝYESÝZLÝK örneði olarak mahkemelerimizin laðvedilmesini tümüyle ortadan kaldýrýlmasýný bizzat ÝSTEYEBÝLMÝÞLERDÝR.
Avrupa Parlamentosu adýndaki bu terbiyesiz, kendini bilmez, þýmarýk ve saygýsýz kurum ne hakla ve hangi cüretle, YARGI SÝSTEMÝMÝZE DOÐRUDAN KARIÞMA HAKKINI KENDÝNDE BULABÝLÝYOR?
Ve sözde Türk Hükümetinden neden en küçük bir yanýt bile yok.
Öylesine bir piþkinlik örneði ki, ‘Týk’ bile yok!
Bu seviyesiz, arsýz ve fütursuz davranýþa, açýkça bir ülkenin ‘ÝÇ ÝÞLERÝNE’ karýþmak denir.
Ve biraz olsun þeref, haysiyet ve onurdan nasibini almýþ bir hükümetin bu hayasýzlýða vereceði cevapta kýsaca ‘KAPA ÇENENÝ’ demek olmalýdýr.
Bu benim ülkem ve benim iç iþlerim sen kim oluyorsun da benim iç iþlerime karýþýyorsun?
Bu ne densizlik! diyebilmelidir.
Bu arada gözden kaçan hafif yollu bir dokundurma, direk olarak Türk Silahlý Kuvvetlerine yöneliktir.
DGM kaldýrýlmasý istemiyle Avrupa Parlamentosu, ‘aba altýndan sopa göstererek’ Türk Silahlý Kuvvetleri’ne, Kýbrýs konusundaki olasý tavrýna karþý ‘Sakýn Ha!’ gibilerinden parmaðýný sallýyor.
Çünkü, sömürge Türkiye’sinde hala bozulmadan, dejenere edilemeden, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine sýký sýkýya baðlý kalan, 1919 RUHUNU ayný canlýlýkla taþýyan, savunan ayakta kalan ve bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvencesi olan tek kurum bugün Türk Silahlý Kuvvetleridir.
Ve DIÞ DÜÞMANLARIN çekindiði ve ciddiye aldýðý tek kurum yine Türk Silahlý Kuvvetleridir.

Yaðmur gibi yaðýyor deðil mi?
Dayatmalar zincirinin ucu bucaðý görünmüyor.
Durun bakalým bu daha baþlangýç.
Neyin mi?
Tabii ki sonun baþlangýcý.
Bu daha bir þey deðil.
Avrupa Parlamentosu’ nun istekleri doðrultusunda, ‘kökü dýþarýdaki hükümet’ meclise verdiði ve oylamasýný yýldýrým hýzýyla geçirmeye niyetlendiði yasa tasarýsýyla, terörist Abdullah Öcalan’ý serbest býrakmaya hazýrlanýyor.
Muhalefetteyken hayasýzca siyaset malzemesi yaptýðý ve ‘þehit kanlarý’ üzerinden halktan oy koparmaya çalýþan þimdiki sözde hükümet, bakalým ‘terörist Abdullah Öcalan’ýn serbest býrakýlmasý ile ilgili olarak’ ne özür bulacak?
Yoksa, Bush Amcasýnýn eteklerinin altýna mý saklanmayý tercih edecek?
Yoksa elinde bir IMF Sopasý, ‘bana mahkumsunuz, eðer karþý çýkarsanýz, Amerikan kaynaklý krediler kesilir, siz de aç kalýrsýnýz, Arjantin’in durumuna dönersiniz’ tehditlerine mi yatacak.
Aklýmýza, Ömer Seyfettin’in meþhur DÝYET Öyküsü geliyor. Aynen böyle hayasýz bir adamýn bir mazlumun karþýsýna diyetim de diyetim diye tutturduðu ve adamý sonuna kadar sömürmeye çalýþtýðý öykünün bir yerinde iþler öyle bir noktaya gelir ki, adam artýk dayanamaz kendi kolunu baltayla keser ve ‘Al Diyetini’ diyerek kesik kolu adamýn suratýna fýrlatýr.’ Bakalým, biz bu diyeti ne zaman kadar ödemeyi sürdüreceðiz yada adamýn suratýna, 1920 yýlýnda yaptýðýmýz gibi bir ‘Osmanlý Tokadý’ patlatacaðýz.
O tokadý, tekrar patlatamadýðýmýz için bütün bunlar baþýmýza geliyor.
Hiç kimsenin aklýna ya kardeþim 40 yýldýr Kýbrýs sorunu duruyor.
Þimdi mi aklýnýz baþýnýza geldi? demek gelmiyor.

Bu telaþ neden?
Niçin her þey, böyle yangýndan mal kaçýrýrmýþ gibi bir an önce ‘oldu bittiye’ getirilmeye çalýþýlýyor diye sormuyor?
Cevap çok basit aslýnda.
Uluslar arasý iliþkilerde, dostluk, barýþ, sevgi, halklarýn kardeþliði gibi ‘zýrvalýklara’ yer yoktur.
Uluslar arasý iliþkiler bir SATRANÇ MAÇIDIR.
Burada önemli olan oyunun kurallarýný iyi bilmek ve oyunu kuranlarýn bir sonraki hamlesini iyi tahmin etmektir. Hatta altý, yedi hamle sonrasýný görmek ve her harekette karþý tarafýn hamlesine göre, olasýlýklarý iyi hesap etmektir.
Kýsaca bu bir SAVAÞTIR.
Ama oyunu kuranlar arasýnda yaþanan strateji savaþýdýr.
Burada, top tüfek deðil, zeka, beyin, stratejiler ve mantýk iþler.
Oyunun kuralý bir, amaç ülkemin çýkarlarý doðrultusunda mümkünse masadaki her þeye sahip olarak kalkmak.
Ama diðer ülkelerde ayný þeyi isteyeceðine göre, iyi bir strateji belirleyerek ortak çýkarlar doðrultusunda azamide anlaþýlan ülkelerle, geçici ittifak yaparak oyundan en karlý kalkan ve pastadan en büyük dilimi kapan ülke olmak.
Oyunun ana hedefi, kurallarý anlaþýldýðýna göre, gelelim þu bir bardak suda koparýlan fýrtýnaya.
Yani, Kýbrýs meselesine.
Hiç dikkat ettiniz mi bilmem, Irak’a saldýrý hazýrlýklarý baþlamadan önce ortada böyle vahim bir Kýbrýs Meselesi filan yoktu.
Birden bire, Irak Savaþýyla birlikte EÞ ZAMANLI olarak KIBRIS MESELESÝ YARATILDI.
Olayý basitleþtirelim.
Bush Amcasý, Amerikan askerlerini, Irak’a sokmak için Ýncirlik Üssünü kullanmak ve Türk askerlerini de Irak bataklýðýna çekmek istedi ama hükümetin bütün desteðine raðmen planý, Türkiye Büyük Millet Meclis’inden geri döndü.
Hatta Türkiye Büyük Millet Meclisi, dünya tarihi boyunca KÜBA ve dünya þekeri alem adam þu Castro hariç hiç kimsenin yapmadýðý biçimde Amerika’ya kafa tuttu, Amerika’yý resmen oyaladý ve uyuttu.
Halk diliyle adamý suya susuz getirdi, susuz götürdü.
Hem de uzun bir süre Irak iþgalini engelledi, erteledi.
Amerikan askerlerinin Türkiye’deki üsleri kullanma kararý ha bugün meclisten geçer, ha yarýn geçer derken, Amerikan Conisini ve Beyaz Sarayý resmen ‘aptal’ yerine koydu.
Ve Amerika bunu unutmadý ve þimdi Türkiye bunun bedelini Kýbrýs olarak ödüyor.
Niye mi?
Amerika asla bir daha ‘uluslara arasý arenada bu þekilde aptal yerine konarak prestij kaybetmeye razý deðil’ de ondan.
Yani adamlar, uzun süredir hayalini kurduklarý baðýmsýz askeri üslerine kavuþmak üzere.
Kýytýrýk bir Ýncirlik Üssü için ikide bir de TBMM’ne yalvarmak istemiyorlar.
KIBRIS, Amerika ve müttefiki Avrupa Birleþik Devletleri için çok amaçlý bir Askeri Üs olacak.
Birincisi, Irak Savaþý nedeniyle, savaþ araç gereç ikmallerinin yapýlmasý, bütün Ortadoðu’nun ve Petrol Rezervlerinin kontrolü açýsýndan Kýbrýs mükemmel bir askeri üs olma özelliði taþýyor.
Ýkincisi, soðuk savaþla birlikte bittiði zannedilen Amerika ve Rusya arasýndaki soðuk savaþ artýk þekil deðiþtirmiþ bir biçimde bu sefer daha çetin þartlarda sürüyor.
Bu nedenle, Amerika’nýn acilen böyle bir üsse ihtiyacý vardý.
Çünkü Rusya artýk yalnýz deðil, yanýnda dünyayý ürküten uyuyan bir DEV var.
ÇÝN
RUSYA ve ÇÝN’e karþý Amerika’nýn kendisini koruyabileceði en uçtaki karargahý ne yazýk ki artýk Türkiye deðil.
Bundan böyle, KIBRIS olacak.
Irak Savaþý karþýsýndaki ‘kaypak tutumu’ ile Türkiye, artýk sonsuza kadar ‘güvenilmez damgasýný’ yedi ve Türkiye’nin de bundan sonra sýký sýkýya avuç içinde tutularak, kesin olarak idare edilmesi gerekecek.
Yani, burada Türkiye’yi idare edenlerin gemlerine biraz daha sýký asýlma gerekliliði doðuyor.
Bu bakýmýndan da KIBRIS çok ideal.
Çünkü, Türkiye’nin beyni ve kalbi ANKARA’ da.
Beyni Türkiye Büyük Millet Meclis, kalbi de Anýt Kabir’de olan Ankara’yý kýsa menzilli füzelerle vurmak çocuk oyuncaðý.
Öte yandan, Türkiye’nin Akdeniz’e açýldýðý ve nefes aldýðý tek yerin Kýbrýs olduðu gerçeði göz önüne alýnýrsa, Kýbrýs’ýn Amerikalýlara geçmesiyle birlikte, TÜRK DONANMASI kýpýrdayamaz hale geleceði için bundan böyle en uygun hareket her halde Türklerin Donanmalarýný tasfiye etmeleri olacaktýr?!?
Gelelim Kýbrýs’ýn askeri üs olarak kullanýlmasý projesine.
Bunun için de ilk önce, Türk Askerinin adadan kesin olarak tasfiyesi gerekecektir.
Bakýnýz yazýnýn baþý. Verheugen’in beyanatý.
Bu yazý baþýnda da söylediðimiz gibi her þey tümüyle açýk istihbarata dayanýyor.
Bakýnýz Verheugen’in açýklamasýna yada Rumlarý tehdidine, ‘Eðer Annan Planýna hayýr derseniz TÜRK ASKERÝ ADADA SONSUZA KADAR KALIR’
Bir þey bundan daha açýk ifade edilebilir mi?
Daha net olarak ‘itiraf’ edilebilir mi?
Peki bizim saðýr kulaklarýmýz bunu neden duymuyor?
Yada duyuyor da anlamamazlýktan geliyor.

Sayýn Prof. Erol Manisalý’ nýn dediði gibi ipleri ‘Ýçimizdeki Danimarkalýlar’ tarafýndan çekilen ve oynatýlan hükümet tarafýndan özellikle anlamamazlýktan geliniyor.
Çünkü Brüksel tarafýndan, üç maymunu oynamasý ‘emredilen’ hükümet, Brüksel ve Washingthon ne derse onu yapýyor.
KIBRIS’ta sürekli bir istikrarýn ve ‘ironik’ bir biçimde Rumlarýn varlýðýnýn da bir güvencesi olan Türk Askerinin tasfiyesi ile baþlayacak her þey.
Sonra, sýra onlarýn deyimiyle ‘Türk Azýnlýða’ gelecek.
Hiçbir zaman tanýmadýklarý ve tanýmak istemedikleri Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti Devleti’ni onlar daima ‘Türk Azýnlýk’ olarak gördükleri için bu deyimi tercih ediyorlar.
Ve hiç beklenmedik bir biçimde Rumlar da adadan tasfiye edildikten sonra ada gerçek iþlevine yani tamamýyla, ‘ASKERÝ ÜS’ olarak kullanýma açýlacaktýr.
Neden Tassos Papadopulos, plana ýsrarla ‘Hayýr’ diyor sanýyorsunuz?
En nihayet ayaklarý suya erdi, gerçekleri gördü de ondan.
Þimdi, içine düþürüldüðü bu pis durumdan nasýl çýkacaðýnýn hesaplarýný yapmaya çalýþýyor.
Peki, Türk tarafýndaki halkýn bir kýsmý plana, neden ‘Evet’ diyor derseniz.
Son otuz yýldýr ekonomik ambargodan dolayý nefes alamaz hale gelen Kuzey Kýbrýs Türk Halký, bu ‘taze nefes’ olarak deðerlendirdiði yada ona öyle empoze edilen planýn ‘idam sehpasýnda boynuna geçirilen ip’ olduðunu bilmiyor da ondan.
Geriye kalan bir kýsým Türk de hayal meyal bunun bir idam olduðu bilincine net olarak vardý ama maalesef ‘Satranç Tahtasýndaki Piyonlar’ misali oynatýldýklarýnýn farkýnda deðiller.
Tam bu sýrada, hiç beklenemedik bir þey oldu.
22 Nisan’ý, 23’üne baðlayan gece yarýsý, Birleþmiþ Milletler kararýný bir üye VETO ederek plana karþý çýktý.
RUSYA.
Oynanan oyunun her hamlesini çok iyi bilen, her adýmý çok dikkatle gözleyen ve takip eden ve bizim de acaba ne zaman müdahale edecek diye merakla beklediðimiz RUSYA ilk ciddi müdahalesini yaptý ve Annan Planýný VETO etti.
Acaba neden bu kadar zaman bekledi diye soranlar için nabýz yokladý ve yerinde çok sert bir uyarýyla hasýmlarýna hadlerini bildirdi, diyebiliriz.
Nihayet Satranç Tahtasýnda rakipler karþý karþýya geldiler.
Yalnýz Türkiye burada ne yapacak.
Hala önünde bir seçenek var.
Satranç tahtasýnda çok rahatlýkla feda edilecek sýradan ve deðersiz bir piyon mu olmak istiyor.
Yoksa, oyunda ben de varým demek mi?
Bu gidiþle, satranç tahtasý üzerinde sýradan bir iþaret olduðunun dahi farkýnda olamayan bu hükümetin bu ‘FARKINDALIÐI’ kavrayabilmesini beklemek resmen bir safdillik olacak.

Sonun baþlangýcý, KIBRIS’ý vermektir.
Bu ilk adýmdýr.
Çözülme Kýbrýs ile baþlayacak demektir.
Büyük Orta Doðu Projesini hazýrlayanlarýn amaçlarý Irak’ý iþgal etmekti.
Þimdi sýra geldi, Suriye’yi bölmeye.
Çünkü, sömürgeleri bölüp yönetmek daha kolaydýr.
Ýngiltere’nin en eski politikasýdýr.
Böl, yönet.
Ve bir sonraki adým.
TÜRKÝYE.
1919 yýlýnda olduðu gibi Türkiye’yi yedi ayrý parçaya bölmeye hazýrlanýyorlar.
Ýlk adým Güney Doðu’da bir Kürt devleti kurulmasý için Kürtlerin dýþ mihraklarca organize edilmesi ile 1990’lý yýllarýn baþýnda zaten resmen baþlatýldý.
PKK’nýn el altýndan senelerce maddi ve silah bakýmýndan desteklenmesi ile devam etti.
Neden Amerika ve Ýngiltere ‘þiddetle’ Türk Askerinin Kuzey Irak’a girmesine karþý çýktýlar. Çünkü bu olasý bir Kürt devletinin sonu olurdu.
Yani, Amerika ve Ýngiltere’nin sömürge olarak tümüyle kendilerine baðlý olacak olan, yapay bir kürt devletinin daha doðmadan ortadan kalkmasýný istemezlerdi de ondan.
Buna ek olarak, Türkiye’nin resmi belgelerden ve anlaþmalardan doðan tarihi ‘Petrol Rezervleri Haklarýný’ istemesi ne Amerikalýlarýn ne de Ýngilizlerin iþine gelirdi.
Gelelim parçalanma sürecine, Avrupa Parlamentosu adý altýnda birleþen terbiyesizler sürüsü,
Etnik haklar adý altýnda bize sunacaðý dayatmalarla Türkiye’yi 1919 planýna göre bölmeyi amaçlýyor.
Ayný etnik haklarý kendi ülkenizde de uyguluyor musunuz diye sormaya kalktýðýnýzda ise
Kýsaca, size terörist diyorlar.
Mesela, Ýngiltere neden IRA ile senelerden beri uðraþýyor?
Neden Ýrlandalýlar kendi dillerini konuþamýyor ve kendi dillerinde eðitim yapamýyor?
Bu arada, Ýskoçlarý ve Welshleri hiç saymýyorum bile.
Ara sýra Ýskoçlarýn hala sesleri çýkýyor. Özgürlük, özgürlük diye ama Londra tarafýndan hemen susturuluyorlar.
Ya Brötonlar, Fransýzlar tarafýndan iþkence edilen hiçbir yasal hakký olmayan kendi dillerini konuþmanýn Fransa’da þiddetle yasak olduðu ve ‘bölücülük suçuyla’ cezalandýrýldýðý Brötonlar kendi dillerinde isim dahi alamýyorlar.
Peki, Ýspanya’daki ETA’ya ne demeli? BASK bölgesi hala kanayan bir yara.
Verin þu adamlara özgürlüklerini olsun bitsin deðil mi?
Hayýr efendim onlar da Ýspanya’nýn yasaklýlarý.
Ýtalyanlar da kuzey ve güney olarak ayrýlmak istiyorlar. Zengin Kuzey artýk güneyi sýrtýnda taþýmak istemiyor.,
Kesinlikle haklýlar.
Bir Annan Planý da Ýtalyanlara uygulayalým isterseniz ama bu sefer özgürlükleri vermek anlamýnda.
Ne dersiniz?
Hazýr, halklarýn özgürlükleri gündeme gelmiþken deðil mi?
Bütün bu maddeleri, Avrupa Parlamentosunun gündemine sunsak ne güzel olur deðil mi?
Ama ‘beyaz efendiler’ bunlarý tartýþmayý yada duymayý pek istemeyeceklerdir.
Yani, tencere senin dibin benden kara.

Etnik halklarýn özgürlüðü masalýyla, ülkesi parçalanan ve bundan en çok caný yanan ülke,
Bir süreden beri bize elini uzatýyor.
Ama bu el ýsrarla görmemezlikten geliniyor.
RUSYA’nýn eli.
Burada, çok önemli iki nokta var.
Birincisi, Rusya ile Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasýný saðlayan ve 20. Yüzyýlýn baþýnda batý KAPÝTALÝZMÝNÝN ilerlemesini durduran iki devrimden biri Anadolu’da diðeri de Rusya’da gerçekleþmiþtir.
Unutulmamasý gereken en önemli nokta ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ilk tanýyan devlet Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliði olmuþtur.
Ýkincisi, Ankara ile ilk anlaþmayý imzalayan, Ankara hükümetini silah yardýmýyla, Kuruluþ Savaþýnda destekleyen tek devlet Rusya’dýr.
Kapitalizmin doðuya doðru ilerlemesini bu iki devletin iþbirliði engellemiþtir.
Þimdi yine iþ birliði için bu son þans, son duraktýr.
Neden RUSYA, Annan Planýný VETO etti?
Bunun en güzel cevabý, birkaç ay önce Ankara’yý ziyarete gelen Rus heyeti (nedense bu ziyaretten hiçbir medya organý özellikle bahsetmedi, her nedense) ve bu heyette yer alan uzun süre Rusya’nýn Türkiye Büyükelçiliði Görevinde bulunmuþ olan Çerniþev’de vardý.
Çerniþev yapýlan toplantýda çok önemli þeyler söyledi.
Kapitalizmin, baðýmsýz ve demokrasi ile yönetilen ülkeler için ne kadar büyük bir tehlike olduðuna iþaret ettikten sonra, Türkiye’nin de ayný tehlike içinde olduðunu belirterek Rusya ve Türkiye’nin ortak çýkarlarý doðrultusunda bölgesel bir dayanýþmaya gitmeleri gerektiðine deðindi.
Türkiye’nin tarihi, kültürel ve sosyal baðlarý nedeniyle bir AVRASYA Ülkesi olduðunu ve Asya Beþlisi Ýçinde yerini almasý gerektiðini açýkça ifade eden Çerniþev, Asyanýn Akdeniz’e açýlan sýnýrlarýnýn KIBRIS’a kadar uzandýðýný ve KIBRIS’ý da içine aldýðýný net olarak ifade etti.
Yani, Ruslar aptal deðil.
Taaa, tezgaha konduðu andan itibaren oynanan oyunu pek güzel görüyorlar ve bizim saðýr kulaklarýmýza baðýrýyorlar ama nafile bizimkiler söylenenleri dinlemek bir yana, duymak dahi istemiyorlar.
Çünkü, Ruslar oynanan oyunun çok acý bir biçimde, kendi ülkelerine ne yaptýðýný gördüler.
Çerniþev, bizi parçaladýlar diyor.
Þimdi, sýra sizde.
Bir þey daha açýk nasýl ifade edilebilir acaba?
Kýyamet burnumuzun dibinde KIBRIS’ ta kopacak.
Adayý, Askeri Üs olarak kullanmak isteyecek ‘tek diþi kalmýþ canavar KAPÝTALÝZM’ ve Anadolu Devriminin mimarý Mustafa Kemal Atatürk’ün müttefiki Rusya arasýnda.
Kilit nokta olan TÜRKÝYE, önemini kavramaktan uzak, ayran budalasý gibi aðzýnýn kenarýndan süzülen salyasýyla, Avrupa Parlamentosu’nun eteðine sarýlan sözde hükümetin boyunduruðuna mý razý gelecek, yoksa 1919 yýlýnda yaptýðý gibi silkinerek kendine mi gelecek?

Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Gençliðe Hitabesi’ndeki þartlarýn bir çoðu maalesef gerçekleþmiþtir.
Ýþ vahameti, artýk ‘Toprak Vermeye’ kadar dayanmýþtýr.

TOPRAK VERMEYE KIBRISLA BAÞLAYACAÐIZ.

Ve arkasý gelecek.
Nasýlsa bir kez vermeye alýþtýk.
Ver, gitsin mantýðý ile 1919 yýlý Mayýs ayýna tekrar döneceðiz ama bu sefer, ortada MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMAYACAK.

19 Mayýs’ta tekrar Samsun’a çýkmaya hazýr mýsýnýz?

Bize dayatýlan ve düpedüz ikinci bir SERV olan ANNAN PLANINA kös kös evet diyerek ‘AR DAMARINI MI ÇATLATACAK’

Yoksa, aramýzda hala ÝSTÝKLAL HARBÝNÝ NEDEN YAPTIÐIMIZI ANIMSAYANLAR ÇIKACAK MI?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn politik olaylar ve görüþler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dario Fo"dan "Bir Anarþistin Kaza Sonucu Ölümü"
Siz Hiç Modayý Takip Etmez Misiniz? Marx Þimdi Çok Moda! Takunyalý Sadaka Ýmparatorluðu Yýkýlýyor : Kapitalizm Öldü, Yaþasýn Marx!
Aslýnda Hepimiz Tecritteyiz.
Mýsýr Bir Ýç Savaþa Doðru Mu Gidiyor?
Ruhum Aðrýyor
Cin Ali"yle Cici Ali
Caným Bushçuðum...
Neremi? Neremi? Karizmamý, Karizmamý...
Meraklýsýna Rum Usulü 'Türk Kebabý'

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Franca Rame ve Dario Fo"dan Büyüklere Masallar : Japon Kuklasý
Ýçimden Çýkan Küheylan...
Öpülesi "Yastýk Adam" Öyküleri : Kayýp Ruhlara Masallar
Para Aðaçta Yetiþmiyor Pinokyo!
"Ýþi Kapmak" Ýçin Ne Kadar "Ýleri" Gidebilirsiniz? Metot Oyunu Sýnýrlarý Zorluyor!
That Face : Aynada Gördüðün "O Yüz" Kim?
Ferhan Þensoy"dan 2019 Türkiye Fotoðraflarý
Dumana Boðulan "Romeo ve Juliet"
Ben, "Çýplak Memelerini Deðil" Dansý Ýzlemeye Geldim!
Ýçimizdeki "Boþ Þehir"ler...

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.