..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > LOKMAN ZOR




29 Nisan 2004
Sipil Üçlemesi II  
Dar Sipil

LOKMAN ZOR


Gürani’nin hiddeti, gözkapaklarýnýn etrafýndaki kýrmýzýlýktan fark edilir olmuþtu. Sinirinden oflayýp pufluyor, kah geziniyor, kah oturuyor, yerinde duramýyordu.


:CDJA:
DAR SÝPÝL

Gürani’nin hiddeti, gözkapaklarýnýn etrafýndaki kýrmýzýlýktan fark edilir olmuþtu. Sinirinden oflayýp pufluyor, kah geziniyor, kah oturuyor, yerinde duramýyordu. Bütün hizmetliler, bütün görevliler, hatta Zaðanos Paþa, Molla Hüsrev bile seferber olmuþ Mehmet’i arýyordu. Her odaya tek tek bakýldý, herkese tek tek soruldu. Bütün bu süre içerisinde öyle bir hareketlenme baþlamýþtý ki Þehzade Sarayý’nda, görenlerin merak etmemesi mümkün deðildi. Herkes bir taraflara koþuþturuyor, meraklý gözlerle birbirine bakýyor, bir taraftan endiþe duyuyor, bir taraftan da kýzýyordu. Aslýnda herkes alýþmýþtý Mehmet’in sessiz sedasýz bir þekilde kayboluþuna ancak akþam karanlýðý çöktükten sonra kaybolmazdý bir yere. Üstelik her nereye gitmiþ olsa da Molla Gürani’nin ders vakti olunca mutlaka dönerdi. Yoksa baþýna gelebilecekleri çok iyi bilirdi.
Saray içerisindeki telaþ devam ederken bir tek Akþemsettin vardý bütün olup bitenden habersiz yada bütün olup bitene duyarsýz. Endiþe ve arayýþ devam ederken odasýndan dýþarý çýkýp Mehmet’in hala geri dönmediðini öðrenince “ben bulur getiririm” diyerek ayrýldý saraydan.
Gökyüzünde öylesine parlak, öylesine büyük, öylesine güzel bir dolunay vardý ki, bakýnca insanýn içi ýþýyor, tüm bedeni ýsýnýyordu. Havadaki kekik kokusu, rüzgarla sarmaþ dolaþ olmuþ, Akþemsettin’in hiç kesilmemiþ sakalýnýn yumuþak tellerini okþayarak bedenine yayýlýyordu. Rüzgarýn her okþayýþýnda tatlý bir tebessüm kaplýyordu dolunay kadar parlak yüzünü.
Saraydan çýktýðýndan beri, daða doðru yürüyordu. Attýðý her adýmda nereye gittiðinin ve Mehmet’i bulacaðýnýn eminliði vardý. Sipil’in eteðindeki zeytinliklere geldiðinde biraz durup dinlenme ihtiyacý hissetti. Vücudu terlemiþ, nefesi kesilmiþ, bacaklarýnda derman kalmamýþtý. Bir süre soluklanýp devam etti yoluna. Zeytinlikleri geçip uzun çam aðaçlarýnýn gökyüzünü kapattýðý sýk aðaçlarýn alt tarafýndaki düzlüðe çýktý. Biraz yürüdükten sonra, ilk önce düþmek üzereymiþ gibi duran yüksek kayayý, ardýndan da üzerine tünemiþ oturan Mehmet’i gördü. Yüzündeki tebessüm belirginleþerek hoþ bir gülümseme olup dökülüverdi dudaklarýndan:
“- Bu saatte ne arýyorsun sen burada?” diye sordu ipeksi bir sesle.
Güzel hayallerin olmuþluðunda irkildi Mehmet. Dünyanýn en yumuþak, en güzel, en hoþ sesi dahi olsa irkilmeden edemezdi. Zira öyle güzel bir dünyada varolmuþtu ki o an, gerçek dünyaya ait her þeyden, irkilip her þeyden korkmasý olaðandý. Beyazlar içerisindeki ak hocasý Þemsettin’i görünce ayaða kalktý, saygý ve korku karýþýmý bir duyguyla baþýný öne eðdi. Ancak o zaman farkýna varabildi karanlýðýn ve geç kaldýðýnýn. Ýçi doldu, bir þey söylemek istedi söyleyemedi. Her þeye raðmen gönlünün rahat olduðunu hissetti. Bu rahatlýðýn verdiði cesaretle baþýný kaldýrýp hocasýnýn yüzüne baktý. Sonsuz bir hoþgörünün parlaklýðýna bürünmüþ, küçük yuvarlak gözler deðdi gözüne. Ve Þemsettin’in gözleri öylesine hoþgörülü, öylesine sevecen, öylesine rahatlatýcýydý ki, yüzü daha bir parlak daha bir hoþ göründü Mehmet’e.
“- Herkes seni arýyor, Gürani hocan burnundan soluyor. Ders vardý.” dedi Þemsettin.
Ancak bütün bunlarý kýzmak, azarlamýþ olmak yada utandýrmak için söylemediði, sesinden ve gözlerinden ýþýyan o rahatlatýcý sevecenlikten belli oluyordu. Mehmet, “unutmuþum” diyebildi sadece, ardýndan gülümsedi çocuk yanýnýn piþkinliðiyle.
Þemsettin, aklýðýný hocalýðýný, büyüklüðünü bir yana býrakýp, kayaya týrmanarak, çömelip oturdu. Mehmet’e iþaret etti oturmasý için. Bir süre hiç konuþmadan oturdular öylece. Cýrcýr böceklerinin seslendirdiði tiz sesli ezgi eþliðinde, dolunayýn aydýnlattýðý geceyi seyrettiler. Dalýp gitti Þemsettin. Öylesine eþsiz bir huzur, öylesine büyük bir mutluluk kapladý ki içini, böylesini ancak mum ýþýðýnda seccade baþýnda yaþamýþtý þimdiye dek. Bunu hissettiðinde biraz daha salýverdi kendini. O zaman Mehmet’in çocuk yüreðinde, durulmaz deliþmenliðinde hak verdi sýk sýk ortadan kayboluþuna. Mehmet’in dersten, oyundan hatta eðlenceden kaçarak Sipil’e çýkýp, orasý senin burasý benim gezdiðini biliyordu ancak bu acayip duruþlu, kadýn baþý görünüþlü kayanýn etrafýnda ilk defa görüyordu onu. Ýçindeki garip duygunun, üzerinde oturduklarý, devrilecekmiþ gibi duran kayanýn þeklini düþündükten sonra belirdiðini fark etti.
Mehmet’in ince, sýbyan sesiyle “þurasý nere Lala?” demesiyle sýyrýldý düþüncelerden ve dalmýþlýðýndan. Parmaðýyla gösterdiði tarafa dönüp baktý. Sarýmtýrak bir parlaklýk ve belli belirsiz ýþýklar gördü. “Constantiniyye” diye mýrýldandý Þemsettin. “Constantiniyye?” diye þaþkýnlýk dolu yeni bir soru yöneltti Mehmet. Cevap vermedi Þemsettin. Susmayý, sessiz kalmayý yeðledi. Belki Mehmet’in bir þeyler söylemesini bekledi ya da verecek cevap bulamadý. Mehmet de sustu bir süre. Gecenin büründüðü sessizlikte sadece cýrcýr böceklerinin sesi vardý, bir de dolunayýn aydýnlýðý. Kekik kokusu artmýþ, her yaný sarmýþtý sanki. Rüzgar dýþýnda her þey hareketsiz ve cýrcýr böceklerinden baþka herkes suskundu. Bir onlar vardý hareketsizliðe ve sessizliðe meydan okuyan. Az sonra Mehmet de katýldý onlara. Ayaða kalkýp küçük adýmlarla gezindi. Sessiz ama kendinden emin bir mýrýldanmayla:
“- Bu kadar yakýn ve bize ait deðil” dedi.
Dönüp ýþýklara ve sarýmtýrak parlaklýða baktý bir kez daha. Çocuksu bir masumiyet ve olgun tavýrlý bir kararlýlýkla:
“- Lala, padiþah olduðumda alacaðým Constantiniyye’yi. Bizim topraðýmýz yapacaðým.” dedi.
Þemsettin’in yüreði doldu. Bir damla yaþ belirdi sað gözünde. Ardýndan kopup, yanaðýndan süzülerek hiç kesilmemiþ sakalýnda kayboldu.
Kadýn baþýný andýran kayanýn göze benzeyen çukur kýsmýndan da gözyaþý akýyordu.
Mehmet, o günden sonra hep Constantiniyye’yi düþündü ve Constantiniyye için çalýþtý. On dokuz yaþýnda sultan oldu ve çocukluðunun saflýðýnda aldýðý kararý gerçek kýlmak için hareket etti. O kararlý çocuk sesi, yýllarca Sipil’in her yanýnda çýnladý: “Alacaðým Constantiniyye’yi bizim topraðýmýz yapacaðým...”
Yirmi bir yaþýndayken gemileri karada yüzdürerek ve her türlü zorluðun üstesinden gelerek Constantiniyye’yi fethetti.
Mehmet’e dar oldu Sipil....



LOKMAN ZOR

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Sipil Üçlemesi
Gönderen: Mustafa Pala / Manisa/Türkiye
28 Haziran 2007
Sipil Üçlemesi'nin üçünü de okudum. Manisa Kaltür Sanat Kurumu olarak, "Sipil Üzerine Yazýlar" kitabý çalýmalarýmýz sürüyor. Yazýlarýnýzý kaynak belirterek kitabýmýza alabilir miyiz? Kültür Sanat Kurumunun bu gün kadar Kurtuluþ Savaþýnda Manisa, Onlarýn Hikayesi, Manisa Tarzaný Üzerine Yazýlar kitaplarý çýktý.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn ortamsal kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sipil Üçlemesi I
Sipil Üçlemesi III

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yalnýz Balýkçý
Yaþamýn Aydýnlýk Yüzü
Çobanýn Büyüsü
Ýnsanýn Serveti
Kaçtýðým Yer: Kendim
Vapur Hikayeleri I
Bir Mum Daha Söndü Özgürlüðe; Yanarak ve Eriyerek
Kýyamet Mektubu
Önemsiz Bir Soru Ya da Ölmek
Vapur Hikayeleri II

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Son Baharým Sensin [Deneme]
Tiyatro Oyunu Eleþtirisi [Eleþtiri]
Su Damlasý ve Çocuk [Eleþtiri]
Eleþtiri [Eleþtiri]
Makale [Ýnceleme]
Söyleþi [Ýnceleme]


LOKMAN ZOR kimdir?

ÜÇÜNÜ TEKÝL KÝÞÝNÝN ÝÇ DÜNYASININ YAZARI

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © LOKMAN ZOR, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.