Hayaller olmasaydý, umutlar dünde kalýrdý. - Dolmuþ atasözü |
|
||||||||||
|
Alessabah güneþin ilk dokunuþuyla vücud bularak, önsel aþký, doðayý, dili ve aklý kullanmayý öðrenmiþ, daha sonralarý bununla yetinmesinin tatminsizliði nefreti, þehveti, sarhoþluðu ve karanlýðý getiren geceyle buluþmuþ bir bedevidir. Bu düalist yapýnýn içinde oluþturduðu çeliþkileri akla ve yüreðine dayanak çözümlemesinin sonrasýnda anlatma ve paylaþma hislerinin ateþlenmesiyle aramaya baþlamýþtýr kendi neslini öncesini ve sonrasýný. Barûdi yalýn bir geceyle pekiþmiþ soðuk tininin getirisi olan korunaklaþmýþ kar evinin içinde bunun çýkýþ noktasýný arayan, buzul hayvanlarýnýn kanýyla beslenen, aslolan sýkýntýnýn sebebine akýlcýl nedenler üretmeye çalýþan, ama her geçen gün bulduðu nedenlerin çöküþüne tanýklýk eden kendine ve çevresine öfkeler duyan, lanetler yaðdýran bir kar adamýydý. Alessabah zaman gecikdikce; zamaný anlamayý, çölde savrulan kum tanelerinin, büyük taþ parçalarýnýn içinde barýndýrdýðý kuntun bir simgesi olduðunu, güneþin varlýðýyla gölgeyi, gölge ile zamaný anlatmayý ve çevresindeki türlerle iletiþim kurmayý öðrenmiþti. Kendi türünden yoksun olmasý hakikati aramaya sebep olmuþtu. Kendine benzeyen bir çok canlý gözlemlemiþti, ama rahatlamak adýna, içsel huzurunun damarlarýnda dolaþtýðýný sanma adýna, bu canlýlara hiçbir zaman kendi türü gibi yaklaþmamýþtý. Güneþ kadar bir hakikati aramaya çalýþýyordu kendinden yansýyan. Kendini tanýmasý, ellerinin ve ayaklarýnýn, topraktaki gizemini kavramasý bir çok canlýdan ayýrýldýðýný, daha ötesi bastýðý yeryüzünde üstün bir varlýk olduðunu farketmesi, onu cesaret ve onur devinimine ulaþtýrmýþtýr. Anlamýþtý Alessabah, duraðan bir yeryüzünde olmadýðýný ve kendisinin de hakikati aramak adýna gitmesi gerektiðini. Ama nerden baþlamalý? Ya da nerden bitmeli ? Baþlangýcý ve sonu var mýydý? Beyninin kývramlarýnda hýzla hareket ederken bu sorgulamalar, gözlerine yansýmýþtý. Gökyüzünü ve yeryüzünü hýzla týrmalarken gözleri, bulmuþtu gecenin içindeki en parlak yýldýzýn bir rehber olduðunu. Ve sözlü kültürün kapýlarýný araladý þu sözlerle: “Ey! Gün ve Gece Zýtlýðýnýz bedenimde çizgilidir. Ey! Arþ ve Arz Sunaklarýnýz beynimde gizlidir.” Ve aðladý, çaðlar aktý birdenbire ruhundan kayan gözlerine... Gözlerini toparladý ayalarýnda ve rehberini alarak gözlerine yürümeye baþladý. Barûdi ise bu sýralarda kaldýðý yerin önemini kavrayamadan yenilmiþti, beynindeki yankýlarýn mitlerine. Karanlýðýn boðduðu ve týrmaladýðý bir et yýðýný olmuþtu. Merakýný ve anlamlandýrma kabileyetini yitiriyordu, gecenin soðuk nefesinde kalakalmýþ koca bir buzul gibi. Bazan bir bozayý gibi yýkýyordu tuali tabiat olan çevresini, bazen yataðýndan kopan büyük bir çýð kütlesi gibi kapaklanýyordu yere. Bu anlýk davranýþlarý süslüyordu geceyi ve örtüyordu Barûdinin nefesini. Artýk duyarlýlýktan yoksun, kendi bedenine isyan eden ve yalnýzca diriliðinin sürekliliðine köle bir varlýk olmuþtu Barûdi. Anlamlandýramadýðý herþey onu sýkýyor ve onu sýkan herþeyi tepkisel bir güçle yokluða göndermek istiyordu. Hatta bir keresinde Barûdi yüzünde uzayan saçaklara anlam verememiþ ve hýnçla yolmaya baþlamýþtý. Aldýrmaksýzýn ve kanatýrcasýna yoluyordu yüzündeki saçaklarý ve bu son nokta olmuþtu. Karanlýkta kaybetmiþti Barûdi usundaki aynayý, içindeki tapýnaklara kilitlemiþti, anahtarý ise zamansýz bir buzul gölüne savurmuþtu. Ýskendere güç veren ve eðlendiren yavuklusu Tais gibi olmuþtu doðasý. Tabiata hükmettiðini sanarken esir düþürülmüþtü tabiat tarafýndan! “Kendine bile aciz bir varlýk nasýl olurda çevresine hükmedebilsindi... Barûdi bir güç arayýþýna, Alessabah ise bir hakikat arayýþýna girmiþti. Barûdi yýkýntýlarýnýn altýndan kalkmak adýna, Alessabah ise þeylerin varolma ereðini kavramak adýna zamana hýz vermiþti. Alessabah koþuyordu rüzgarý arkasýna alarak, Barûdi ise çöküyordu zamanýn arkasýnda kalarak. Alessabah kuzeyin kutbuna gelene kadar çok þey öðrenmiþ ve anlamýþtý. Heyecaný ve konuþma arzusu rüzgarý olmuþtu onun. Barûdi bütün sýkýntýlarýna son vermek adýna bedenini bir kar yýðýnýna gömmeye karar verdi bütün acý ve güç dolu vücuduna karþý. Sadece baþ kýsmý dýþarda kalacak bir þekilde girdi kar mezarýnýn içine. Alessabah bu zaman diliminde kuzeyin kutbunu gezmeye baþlamýþtý. yeni yeni keþfettiklerinin sürüklemesiyle gözlerini hýzla dolandýrmaktaydý çevresine. Ve Barûdi’nin baþýný farketti az ileride. Hýzla yanýna vardýðýnda gözleri birbirini yakmaktaydý. Olabilir miydi? Burda kendisine eþ bir tür... Ýkiside yeni uyanan insin rüyasýnýn etkisi altýnda kalmasý gibi durdurmuþtu gözlerini ve konaklamýþtý birbirinin gözlerindeki rahimde. Kýrýlmýþtý zamanýn zincirleri, kar mezarý erimiþti, Barûdi’nin vücudunda dolaþan kaynayan kanýyla. Yýldýzlar ürkek bir þekilde titremeye baþlamýþtý, ay kýzýla bürünmüþ, bütün doða varlýklarý seslenmeye koyulmuþtu.Yakýcý bir korkunun içinde sevgiyi barýndýrýr olmuþtu yeryüzü. Ýkisinin derin derin soluklanmalarý yankýlanýyordu gökyüzünde. Barûdi þaþkýn ve korkunç görünümüyle algýlamaya çalýþýyordu tebessüm dolu Alessabah’ýn seslerini. Alessabah’ýn sesleri bir çöl rüzgarýnýn ýlýmlý teniyle dokunuyordu Barûdi’nin kulaklarýna. Ona zarar vermeyeceðini anlamýþtý ama neler olduðunu algýlayamýyordu. Alessabah bütün yalýnlýðýyla kavradý Barûdi’yi ve çöl sýcaklýðýný taþýyan yüreðini koydu Barûdinin karanlýkta hapsolmuþ soðuktan titreyen zihnine. Özgür býraktý yaþlarýný Barûdinin ayalarýna... Ve Barûdi suratýna çarptý avuçlarýnda biriktirdiði çað taþýran yaþlarý ve siyahi yaþlar akýttý, geceden kayan. Alessabah’ýn okyanus dalgalarýna taþýdýðý, kum fýrtýnalarýna savurduðu sözlerini öðrendi. Ve siyahi kustu zamaný... Alessabah anlatýmlarýnda hep güneþi kullanýyor Barûdinin buna kayýtsýz olduðunu görüyordu. Ve seslendi Barûdi’ye : “Ey Ýns! Burasý karanlýk ve soðuk ruhunda yuva yapan kara kargalar misali. Benim geldiðim yer aydýnlýk ve sýcaktý sözlerimin anlamýnda yansýyan güç gibi. Orada kum taneleri çarpardý suratlarýmýza burada kar taneleri, orada aðaç dallarýndan korunaklarýmýzý yapardýk, burda buzullardan... Ama fark bu deðil! (Ayý iþaret ederek) Geldiðim yerde buna benzeyen, tenimin yakýcýlýðýnýn sebebi, gözlerimi alýnganlaþtýran parlak bir yýldýz vardý.” Barûdi imgelem dünyasýnda hayal etmeye çalýþýyordu ama karanlýðýn içinde kalmýþlýðýn verdiði sýkýntý belirginleþiyordu aniden. Alessabah’ýn kendi türünden olduðuna inancý zayýflýyordu ve bir dinamit gibi patlýyordu gözleri. Çaresizliði Alessabah’ýda endiþelendirmiþti, ve anlatýklarýna inat bir türlü bulamýyordu güneþi kuzeyin kutbunda. Onun da içini, karanlýðýn kokusuna pusulanmýþ bir þüphe örtüyordu zaman gecikdikçe. Kaybetmiþ miydi güneþi ve sýcaklýðýný ? Bitmiþ miydi türdeþini bulmasýyla herþey ? Dokunuþlarýný yitiriyordu sözlerinin, bilemeye baþlýyordu savaþa hazýrlanan jûlide bir savaþçý gibi, ve kulaðýný yarýyordu karþýlýk bulamayan, yankýlanan sözleri. Kaybolmaya yüz tutmuþken uslarý ve yürekleri, büyük bir sessizlik kaplamýþtý etraflarýný. Yan yana oturmuþ gözlerini gökyüzüne çivilemiþlerdi. Susar olmuþlardý, çevrelerindeki kaya gibi sert buzullar arasýndan onlarda farkedilemiyordu. Donmuþlardý sanki... Ve o an ve andýr ki, bir kadýnýn doðum sancýlarý gibi þafaðýn yýrtýlýþýndaki ses güneþi aralýyordu. Bütün kýzýllýðý yüzlerinde duruyordu. Yarýlýrcasý herþey ses veriyordu, gün doðuyordu gökyüzünün rahminde. Doðuma þahit olan Barûdi ve Alessabah bu kýzýllýða kayýtsýz kalamýyor, göz aklarý kan sunaðýna dönüþüyordu. Ve baktýlar birbirlerine, yanaklarýnda uzanan çizgilerle Ve seslendiler : “Ey Güneþ! Yansýyandýr sendeki hakikat, hakikattir ervreni yansýtan” Dökülen sözleri çivilemeye baþladýlar, konakladýklarý heryerde kendi kardeþlerini aradýklarý yeryüzünde... Ýns sýkýntýyý doðuran bilgisizlik ve þüpheye gebe bilgi arasýndaki yitik coðrafyada çoðaldý. Ve Ecinniler ve efsunlanmýþ gözler ve tanrýlar... Zaman yuvarlanan bir kar topu gibi gittikçe hýzlandý ve büyüdü. Güneþi ilk fark eden yere geldiler kardeþleriyle beraber... Ve çömeldi Alessabah elinde tuttuðu kadehle birlikte Seslendi : “ Ey Ecinniler! Tanrýlarýn çarðýþmasýndan savrulan damlalarýn toplandýðý bu kadehi dökerken resmetseydiniz beni. Her þeyi kendi zevkleriniz aýdna çarpýtmakta o kadar arzulu ve hýrslýsýnýz ki, fýrça darbeleriniz o kadar hünerli ki, tüm barûdi gözleri alýkoymakta hakikatten. Ey Göz! Yansýmasý sende gizli olanla bak gözlerime ve dinle gözlerimdeki ecinnilerin hayal kýrýklýðýnýn seslerini ve izle kýrýklarýnýn onlara nasýl battýðýný – kanattýðýný”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuzhan Erdurak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |