Hala çevrende bulabileceðin güzellikleri bir düþün ve mutlu ol. -Anne Frank |
|
||||||||||
|
Aþk ne çok fitne, ne çok fesat, iftira, yalan biliyor? Ne çok oyun, ne çok düzenbazlýk biliyor diye düþünenler olacaktýr. Aþk sadece acemi bir çocuktur. Bütün numaralarýný bizden öðrenen sakar bir illüzyonist…. Sýk sýk sopasýný elinden düþürür, tavþaný seyircilerin arasýna kaçar. Aþk, kocaman beyaz bir boþluktur. Bütün renkleri alýp bir gök kuþaðý yaratabilirsiniz. Kurgusu, repliði, kostümü, dekoru kendi yaratýcýlýðýmýza kalmýþ bir oyundur. Finalde her þeyi geride býrakýp yeni bir hayata baþlayabilirsiniz. Yada son perdede zehirli þarabý içerek bütün düþlerinizi ölüm denilen sonsuz bilmeceye katýp yere yýðýlýrsýnýz. Esas kýz eski hevesini yavaþ yavaþ yitiriyordu. Sevgilisi onu öve öve bitiremiyordu. Günlerdir ayna karþýsýna geçip uzun uzun kendini inceliyordu. Sadece alt çenesindeki bir diþi çarpýktý. Kendisinde baþka hiçbir kusur bulamadý. Bu kadar kusur kadý kýzýnda bile olurdu. Evet, o adamdan daha iyilerine layýktý. O daha zengin, daha yakýþýklý, daha asil ve itibarlý insanlara layýktý. Uzun saçlarýný at kuyruðu yapan, kulaðýnda küpesi, kendine özgü sakallarý ile deðiþik imajý olan erkekleri daha çok beðeniyordu. Onun sevgilisinin kendi tarzý, giyinme zevki, her ortama ayak uyduracak becerisi de yoktu. Dans etmeyi bile beceremiyordu. Zaten dansý sevmediðini söylüyordu. Israrý üzerine bir arkadaþ toplantýsýnda dans etmiþlerdi de onun beceriksizliði yüzünden utanç içinde kalmýþtý. Sýkmaya baþlamýþtý aslýnda. Daha da sýkarsa ondan önce davranýp tekmeyi basarým diye düþünüyordu. Esas oðlaný bu iliþkide en çok mutlu eden þey bir sevgilisinin olmasýydý. Ondan söz etmekten, buluþacaklarý zaman arkadaþlarýna “yengenizle buluþmaya gidiyorum” demekten, telefon ederken “susun, yengenizle konuþuyorum” diye onlarý uyarmaktan, armaðan aldýysa vermeden önce onlara “bakýn, bunu yengenize aldým,” diye göstermekten çok hoþlanýyordu. Sevgilisinin olmasý sanki onu çevresindeki insanlardan üstün kýlýyordu. Kýz aslýnda tam olarak onun tipi deðildi. Aklý iki karýþ havadaydý. Gezmek, tozmak, eðlenmek dýþýnda hiçbir þeyi kafaya takmýyordu. Ama bütün yaþamý boyunca süt gibi beyaz tenli sarýþýn bir sevgilisi olsun istemiþti. Ýþte sonunda olmuþtu. Esmerler zaten çok tüylü oluyordu. Erkek gibi býyýðý olanlarýna bile rastlamýþtý. Deli , dolu, gamsýz olsa bile onunla birlikte hoþ vakit geçiriyorlardý. Biraz daha sýcak davransa, her þeye mýrýn kýrýn etmese hiç fena olmayacaktý. Sonraki günlerde hava iyice tersine dönmeye baþladý. Esas kýz telefonlara daha az çýkmaya baþladý. Esas oðlan ona neden telefonlara yanýt vermediðini sorunca da bakkala ekmek almaya çýktýðý, telefonunu kapalý unuttuðu, ya da yanýnda ailesi olduðu için telefonunu açamadýðý gibi envai çeþit bahane buluyordu. Hafta sonu gezintileri ise, aileden birlerinin aniden hastalanmasý, yakýnlarýn cenaze törenleri, hava muhalefeti ve daha sayamayacaðým önemli önemsiz binlerce mazeret nedeniyle iyice azaldý. Romeo, artýk bu iliþkinin suyunun çýktýðýný anlamaya baþladý. Asýl anlaþýlmaz olan, kýsa görüþme anlarýnda bile Romeo ve Juliet’in hala en yaldýzlý sözlerle karþýsýndakine aþkýný anlatma çabasýydý. Liseli öðrencilerin münazaralarý gibi tutarlý ve kocaman cümlelerle ikisi birden büyük aþklarýndan ve sevdalarýndan söz ediyorlardý. Davranýþta, özveride deðil ama edebi alanda büyük bir aþk yaþanýyordu. Esas oðlan kýzýn içten olmadýðýný düþünüyor ve ondan intikam almayý istiyordu. “Sen busun iþte,” diyebilecek bir fýrsat istiyordu. Zamaný gelinceye kadar, uygun koþullar oluþuncaya kadar oyunu sürdürmeyi düþünüyordu. Kýzý telefonla aramayý ýsrarla sürdürdü. Her gün sabahtan baþlayarak birkaç kez güzel mesajlar yazdý. Hafta sonlarý görüþmelerini saðlamak için gerektiðinde yalvardý. Yüzlerce vaatte bulundu. Çiçekler, hatta pahalý hediyeler aldý. Gerektiðinde duygu sömürüsü bile yaptý. Gerçekleþmesini düþlediði sahne, kafasýnda kurguladýðý o gün bir türlü gelemiyordu. Romeo bir punduna getirip kýzla seviþmek istiyordu. Seviþmek ve sonrasýnda çekip gitmeyi… Bu kendini beðenmiþ kýzýn burnunu yere sürtüp, oyunun galibi olmayý düþlüyordu. Haftalar sonrasý bir gün kýzý ikna etmek için akþama kadar yalvardý. Her yolu denedi. Bildiði bütün cümleleri kullandý. “Eðer beni seviyorsan bunu kanýtla.” dedi. Esas kýz ikna olmak bir yana “Bir daha benimle seviþmek istediðini söylersen senin yüzüne bile bakmam.” dedi. Söz dönüp dolaþýp, “Sen beni anlamýyorsun. Beni sevmediðini zaten anlamýþtým. Seven insan her þeye razý olur.”gibisinden alengirli cümlelere takýlýp kaldý. Hatta konuþma biçimi iyice bayaðýlaþtý. “Ben senin için bunlarý yaptým, þunlarý aldým,”edebiyatýna kadar dayandý. Bütün yaþananlar, beklentiler, gizli hesaplar binlerce kör düðümden oluþan o kocaman yumak çözülüvermeye baþlamýþtý. Ayrýlma kararýný ve bu gergin konuþmayý bir hafta sonraya erteleyip yavaþ yavaþ karanlýk çöken sokaklarda kayboldular. Bir haftalýk erteleme iliþkide hiçbir deðiþim yaratmadý. Aralarýnda bir uzlaþma zemini de oluþamadý. Zaten uzlaþmak istedikleri konunun ne olduðunu bilen de yoktu. Kýz bir ara aðlamaklý oldu. Bir iki damla göz yaþýný yanaklarýna kadar indirmeyi bile baþardý. Bir erkeðin kendisinden ayrýlmasýnýn bu kadar kolay olacaðýný düþünmemiþti. Aslýnda esas oðlan iliþki bitmeden önce bir kez olsun kýzla seviþmeyi istiyordu. Ama artýk bunun imkansýz olduðunu gördüðü için ýsrarýndan vazgeçmiþti. Esas oðlan “dost kalalým” önerisiyle iliþkiyi bitirdiðini ilan etti. Kýz birkaç cýlýz ve isteksiz cümleyle karþý çýktýðýný söylemeye çalýþtý. Son bir kez birbirlerine sarýlýp ayrýldýlar. Hüzünlü bir yüz ifadesi takýnýp buluþma yerini terk ettiler. Ayrýlýk için fazla dokunaklý bir sahne sayýlmazdý. Kýz ayrýlýðýn bu kadar acýsýz olmasýna inanamadý. Olaya melodram havasý katmak için sevgilisine gece telefon mesajý yazdý. “Beni durup dururken neden terk ettin. Hayatýnda baþka bir kýz varsa açýk söyle. Ben bu acýya dayanamýyorum. Ýntihar etmeyi düþünüyorum. Yarýn sabah güneþ doðmadan ben ölmüþ olacaðým.” diye yazmýþtý. Esas oðlan bir an gerçek olabileceðini düþünüp çok korktu. Kýzý defalarca cep telefonundan aradý. Her seferinde kýz telefonu kapatýyordu. En sonunda ne hali varsa görsün diye düþünüp aramaktan vazgeçti. Romeo ertesi gün de kýzý aramadý. Juliet de zaten ölmedi. Sen ne büyüksün ey aþk. Bütün canlýlarý kendine çeken sonsuz tuzak. Ýlk önce sineklerin üzerine üþüþtüðü sihirli iksir…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |