Ben bir öðretmen deðil, bir uyandýrýcýyým. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
“Parýl parýl parlar, ýþýl ýþýl yanar...Mavi mavi boncuklar daðýtýr, hep kandýrýr.” Göksel Gecenin parýldayan ýþýklarý üzerimize çöktüðünde içimizde uyanan canavar, gün ýþýðýnda inine saklanýr. Yanýmýzda yatan beden bir piþmanlýða, kendi tenimizde cehennemimize döner.... El yakar kalbimiz, bir gece öncenin tortusu çöker üstümüze...O çok gülümseyen gözler gider, þuh bakýþlar yerini hüzne býrakýr, kalabalýk yalnýzlýða dönüþür...Bir sabah daha hayatýn yüküyle baþlar. Bir anlýk heyecanla baþlayan, alkolle perçinlenen gece, sabahýnda kasýlmalara býrakýr yerini. Ýntikam, soðuk yenmesi gereken birþeydir derler, her intikamda bir yanýmýzý geride býrakýrýz. En uzununu isterken, en kýsasýna kalýrýz iliþkilerin. Ve her böyle bir sabahta daha da katý uyanýrýz hayata. Sahip olmadýklarýmýzýn yerine, küçük zevkler koyup, tatmin olmaya çabalarýz. “Ufff, uyanýp gitse ya!” demeyeceðimiz bir insan ararýz yataðýn diðer yanýnda...Kahvaltýyý birlikte etmeye deðecek kadar duygu ararýz belki de sadece. Veya bu sefer acýtmayacak bir þey... Her acýtana inat, acýtmaya çýkarýz gecelerde. Gece aslýnda karanlýktýr, aydýnlatmaya çabalayan bizleriz. Çünkü görmediðimiz herþey korkutur bizi. Ýnsan karanlýkta çýplak kalýr...Çýplaklýðýný örtmek için de saldýrýr. Kendimizi attýðýmýz kalabalýklar arasýnda, yalnýzlýðýmý örtmeye çalýþýrýz yan masadaki yaþam formuyla. Yataðýn soðukluðunu saklamak, orada ölmemek için yanýmýzda baþka bir beden taþýrýz. Aslýnda içimiz soðukken istediðimiz kadar cesetlerle seviþelim, nafile. Ýki soðuk bedenin bir araya getirdiði seviþmeden ne hayýr gelir ki... Ýntikam, acý, aþk...Kimse melek deðil...Meleklerimizi çocukluðumuzdan sonra öldürdük. Gerçek dünyayla baþ edebilmek için...Artýk bol olasý þeytanlarýmýz var. Tilkilerimiz var en hýrçýnýndan, saçýmýzýn telinde, ona dokunuþumuzda, dansýmýzda, dansýmýzýn sert figürlerinde, bakýþlarýmýzda, bakýþlarýmýzdaki sahte þehvette, cildimizde, cildimize sinen dumanda, sahne ýþýklarýnda, o ýþýklarýn altýnda parlayan giysilerimizde, ellerimizde, ellerimize sinen kayýp yaþamlarda, anýlarýmýzda, sahip olmak istemediðimiz ama bizi biryerde “biz” yapan anýlarýmýzda.... Þeytan içimizde...Geçmiþte gerilerde duran þeytan, büyüdükçe sahneye çýkar hayatlarýmýzda. Ýþimizde, hýrsla sarýlýp, yaþamýmýzý adadýðýmýz iþyerimizde, sevgilerimizde, körü körüne baðlanýp, deli gibi sevdikten sonra yaþadýðýmýz acýlarda...Kaybolduðumuzda ve yeniden dönmek istediðimizde...Kayýplarýn yerini doldurmak istediðimizde. Yastýða baþýmýzý koyduðumuz ve en çýplak kaldýðýmýz anlarda... Her seviþmemizde aslýnda sevmediðimiz, duygusuz tenlerle þeytan bir adým daha katýlaþtýrýyor bizi. Yüreðe giren her sert tabaka, yaþ ilerledikçe yer ediyor. Böyle de yaþanýr diyoruz...Böyle de yaþanýyor ya, en acýsý o belki de... Yaþamaya devam edebildikçe þeytanla anlaþmaya da, onunla yaþamaya da alýþýyoruz. Sonra beyazlýðýmýz soluyor, griye, çið bir sarýya dönüyor ruhumuz ve tenimiz...Yalnýzlýðýmýzý kýrmýzýlarla gizliyoruz, kaybolmuþluðumuz turuncularla gölgeleniyor, yoklarmýþ gibi...Acýmýz gülümsemelerle örtülüyor. Bir yerlerden beklenen mesih çýkmadýkça, tanrýyý da unutuyoruz. “O yok ki...Olsaydý...” lar sarýyor benliðimizi... ”Aslýnda keþke olsaydý, o zaman gitmezdi...Gitmezdi, ben de kaybolmazdým...” Fallar giriyor hayatýmýza sonra, belki birilerinden duyarýz bir güzel söz, bir umut... Sonra gece iniyor yine...Parlak ýþýklarý altýnda karanlýk ruhlarla...Bir yerlerde yeniden baþlýyor gece...Yine o içimizdeki þeytanla...Acýyor...Hem de çok...Ama yok acýmýyor, acýmýyor iþte! Deðdiðimiz her gözde, her tende acýtýyoruz deðil mi...Acýtýyor gece, en karanlýk yüzüyle...O’na benzeyen adamlarý/ kadýnlarý acýtýyoruz....O acýsýn diye... Çok sevdiðiniz insanlarýn duygularýný taa derinlerde hissedersiniz, O da sizinkini. Kapatmadýðýnýz sürece kendinizi en ilkel güdülerinize...O zaman ödeþilir belki, görmeden bile...Herkesin caný acýyýnca, nötrlenir belki acý... Topraða basmak gibi, ayaklarýnýn altýnda kumu hissetmek gibi, belki de dalgalarý... Gece iniyor, açmak lazým ilkel duygularý yoksa yine baþlayacak intikam ateþi...Ve yine kaybolacaðýz o parlak ýþýklarýn altýnda....Az sonra....
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |