Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Fotoðrafa bakýyorsun: Yüzü hatta saçlarý sana bir þeyler söylüyor. Yaratýcý olmanýn aydýnlýðý vurmuþ yüzüne oradan da çok çok uzaklara, sana ulaþýyor. Hemde uzun yýllar öncesinden... Sonra, çok sonra, büyünce öðreneceðin bir gizi saklýyor bu kadýn. Yýllar sonra yaralý ve yitik bakarken o sýrrý hiç öðrenmeseydim, diyorsun.. diyorsun da.. baþka çaren yoktu, sen de biliyorsun. Yaralarýnýn kabuklarýný kaldýrýyorsun yine... Altýndan çýkan irin artýk mideni bulandýrmýyor... dahasý hiçbir þey duymuyorsun. Baþka çaren var mý? Gençliðimin baharýnda tanýþýyorum bu kadýnla. Geç kalmýþ olmanýn üzüntüsü, onu tanýyamamýþ olmanýn verdiði acýya karýþýyor. Onu kitaplardan, eserlerinden, fotoðraflarýndan, bakýþlarýndan, gizli güzelliðinden öðrenmeye tanýmaya çalýþýyorum. Öncesinde benim sözcüklerim bunlar diyorum. Yaþamýna özeniyorum. Bir erkek kadar sert, ayný zamanda bir kadýn kadar narin, fýrtýnalý bir deniz kadar durgun, bir göl kadar hareketli olmak istiyorum onun gibi. Onun tanýdýkça ailesi oluyorum, sevgilisi Alejandro, sevgili eþi yoldaþý Diego. Tüm çýkýþlarý, çoþkularý, çöküþleri onunla yaþýyorum. Usul usul yapýyorum ki üzerime devrilmesinler. Ama yine de altýnda kalýyorum. Frida’yý yaþamak! Mümkün... mü? Günler geçiyor. Suskum artýyor da sesim oluyor bu kadýn. Kimse farketmese de içimde bir yerlerde yeniden ortaya çýkýyor. Onun gibi konuþmaya, gülmeye, düþünmeye, susmaya, baðýrmaya baþlýyorum. Oyunlar oynuyorum o olup. Rol yapamýyorum iþte. Bundan, ona hep ... HEP muhtaç kalýyorum. Dünyaya açýlýyor, dýþarýya çýkýyorum. Düþüyorum. Ezip geçiyorlar üstümden.Yarattýðým duvarlarýmýn arkasýna dönmeyi öðreniyorum, “gökyüzü altýndaki yaþam belki de bana göre deðil”, ben de biliyorum. Kýrýldýðým zamanlarda onun kadar güçlü olamýyorum, biliyorum. Karþýmda hep fotoðrafý, bu kadýný izliyorum. Yara alacaksýn, hazýrlan, diyor uzaklardan yýllar öncesinden.. dinleseydim keþke diyorum. Dinlesem de yara alýyorum. Yaralarýmla yaratýyorum. Özlemlerim tükeniyor. Býrakýyorum ben de, hepsini kendi dünyalarýný ve benim dünyamý anlasýnlar diye býrakýyorum. Ben, sürekli insan olma çabasý üzerine giden ben bu kadar duyguyu nasýl taþýyacaktým, soruyorum ... (Sessizlik) Herkes susuyor. Kendimi ve seni daha iyi anlamaya çalýþýyorum. Belki de sýrf bu yüzden yazarken nefes alabiliyorum. Ve sen Frida Kahlo... Þimdiye kadar kimse bu kadar güzel görünmedi gözüme... Sanatýn en acý ve en yaratýcý tarifi Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon “...Bedenim beni býrakacak. Oysa ben hep o bedenin kurbaný olmuþumdur; biraz asi de olsa bir kurban iþte. Biliyorum aslýnda birbirimizi yok edeceðiz, böylece mücadele sonunda ortaya hiçbir galip çýkmayacak. Düþüncenin sýrf hasar görmemiþ olmasýndan ötürü, tenden oluþan öteki maddeden kopabileceðini düþünmek ne hoþ bir yanýlsama...” diyen, 1907’de Coyoacon’da Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon insanlarýn kýsa isimlerden çok uzak olduðu bir yerde doðdu. Ona kalsa “ 7 Temmuz 1010’da doðdum derdi ya, “ Meksika devrimi ile birlikte doðdum” Hayatýnýn her döneminde onu çepeçevre saran acýlarýndan ilkini beþ yaþýnda babasý ile çýktýðý bir gezi sýrasýnda yaþadý. Ayaðýnýn bir aðacýn köklerine takýlýp yere düþmesinin ardýndan, geçirdiði çocuk felci de ona topallayan çelimsi bir bacak býraktý. O günleri Frida’nýn “Düþüþümle, daha sonralarý yaþadýklarým arasýnda ne tür bir baðlantý kurulabilir, bilmiyorum. Ama kesin olan bir þey varsa, o da acýnýn bedenime ilk kez o gün girmiþ olduðudur” sözleriyle belki de daha iyi hissedebiliriz. Genç kýzlýk çaðýndaki Frida incecik, boylu boslu ve alýmlý bir kýzdý artýk. Hafif aksayan yürüyüþü ve ortopedik botlarý canýný sýksa da, yaþamýn baþka anlamlarýný keþfediyordu. Anarþist bir edebiyat grubuna dahil oldu. Büyük bir açlýkla merak etti, sordu, okudu, öðrendi... Böylelikle güçlü kiþiliðinin ilk temellerini oluþturmaya baþladý... O dönemdeki aþký Alejandro Gomez ile birlikte bindiði otobüste yaþadýðý kazaya dek, aslýnda herþey iyi ve güzel denebilecek bir seyirle yol alýyordu.Bindiði otobüs kaza yaptýðýnda Frida 19 yaþýndaydý. Kaza sonrasýnda, doktorunun koyduðu teþhise göre; üçüncü ve dördüncü omurga kemikleri kýrýlmýþ, kalça kemiðinde üç, sað ayaðýnda on bir kýrýk, sol dirseðinde çýkýk meydana gelmiþ, sol kalçasýndan giren ve cinsel organýndan çýkan demir çubuk; derin yaralara yol açmýþtý. Artýk hayatý korseler, hastaneler ve doktorlar arasýnda geçecek; bu en sonunda sað bacaðýnýn kesilmesine kadar böyle sürüp gidecekti. Hastalýðý süresince içine giren demir çubuðun verdiði etkiyle eserleri hep geçirmiþ olduðu kazanýn yansýmalarýný taþýdý. Bu süre içinde 32 kez ameliyat oldu. Yaþamýnýn büyük bir bölümünü yatakta geçiren Frida, bir süre Amerika’da yaþadý. 1928 yýlýnda Meksika Komünist Partisi’ne katýldý. Kemik ve ruhun birleþmesi... Frida kadýnlara düþkünlüðü ile tanýnan Riviera’yý ilk gördüðünde henüz yeniyetmelik dönemlerindeydi. Ulusal Hazýrlýk Okulu’nda okuyordu. Üç saat boyunca bu dev gibi adamýn fýrçasýna bakmýþ, onu çýt çýkarmadan izlemiþti. Sonra da arkadaþlarýna “Benim Rivera’dan bir çocuðum olacak” demiþti... Frida çocuk yapamasa da 1929 yýlýnda 20. yüzyýlýn kuþkusuz en ünlü ressamlarýndan biri olan ve Meksikalý Michalangelo olarak andýðý Diego Rivera ile evlendi. Resim yapmaya, geçirdiði kazanýn izlerini hafifletmek için anne ve babasýnýn teþviki ile baþlamýþ, kýsa süre sonra yeteneðini herkese kanýtlamýþtý. Yaptýðý resimleri göstermek için tanýþtýðý ünlü ressam Diego Rivera ile evlenmesi ise herkesi þaþýrtmýþtý. Pek çok kadýnýn etrafýnda döndüðü Rivera; çirkin, uzun boylu, þiþman bir adamdý. Patlak gözleri, yayvan bir burnu, kalýn dudaklarý ve bozuk diþleri vardý. Her þeyiyle kaba olmasýna raðmen, girdiði ortamlarda ýþýldýyor, göklere çýkarýlýyor, þöhretiyle, düþünceleriyle ve yarattýðý polemiklerle her yerde ön plana çýkýyordu. Rivera, asla tam anlamýyla sadýk bir erkek olmadý; ne baþka kadýnlarla birlikteyken, ne de Frida ile evlendikten sonra. Frida onun aldanýþlarýna yerinde ve hayran olunabilecek nitelikte verdiði tepkilerle deðil, yarattýðý þaheserlerle kendini ispatladý. Frida Kahlo, sanat yaþamýnda, eþi ünlü ressam Diego Rivera’nýn gerisinde kalmýþ gibi görünse de, gerçek bunun tam tersi. Diego’dan resim alanýnda bir þeyler öðrenmekten çok öðrettiði, Diego dahil herkesçe kabul ediliyor. Frida Diego’daki eksik birþeyleri tamamlýyordu. O resimlerini yüzeysel deðil tüm ruhunu ve kalbini katarak yaratýyordu. Diego’nun Frida’da en çok etkilendiði ve kendisinde büyük bir eksikliðini hissettiði esas nokta da belki de buydu. Diego sevgili eþinin ardarda açtýðý baþarýlý sergiler sonrasýnda yoldaþý için “Frida, benden daha iyi bir ressam ve resim, aramýzda rekabetin olmadýðý bir alan”. Sözlerini söylemekte bir sakýnca görmedi. Frida Kahlo’nun 70’e yakýn eserinin bulunduðu koleksiyonun büyük bir bölümünü otoportreler oluþturuyor. Yaþamýnýn büyük bir bölümünü yatakta baþýnýn üstünde duran bir aynaya bakarak geçiren biri için bunun ‘normal’ olduðu söylenebilir, ama bu portreler hiç de olaðan deðildi. “Yalnýzým” diyordu Frida, “Kendimden daha iyi kimseyi tanýmýyorum.” Belki de bu yüzden kendini çizmeyi yeðliyordu; en iyi tanýdýðý yüzü... Yalnýz, güçlü ve yaratýcýlýðý gözlerinden okunan gizli güzel Kahlo... Frida Kahlo’nun 70’e yakýn resmi bulunuyor. Bu koleksiyonun büyük bir bölümünü Kahlo’nun sanatýnda genel olarak bedenin hissettikleri anlatýlýyor. Bedeninin çektiði acý... Çocuk felci, kaza, bitmek bilmeyen ameliyatlar, buna raðmen “Hasta deðilim” diyordu, “Sadece paramparçayým, yine de resim yapabildiðim sürece hayatta olmaktan memnunum.” En büyük acýyý resim yapamaz hale geldiðinde yaþadý. Resimlerinde açýk bir somutluk ve bunun gerçekliði ölçüsünde direnç... 32 kez kesilip biçilmeye direnmenin de ötesinde bir þeyler.... Bu direnç yaþadýðý acýlardý belki de yaratýcýlýðýna birþeyler katan belki de genlerinden, meksika’dan gelen bir yetenek... Frida Kahlo, 1954’te, akciðer ambolisi teþhisiyle son nefesini verdiðinde son sözleri, günlüðüne yazdýðý þu cümle oldu: “Çýkýþ yolunun güzel olacaðýný ve asla geri dönmeyeceðimi umarým.” 13/05/2004
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömür Ýsfendiyaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |