..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > öykü yılmaz




29 Aðustos 2004
Ýlk Okul Günü  
öykü yılmaz
Annemin beni terk edip, o soğuk sınıfta tanımadığım bir sürü ağlamaklı yüz ile başbaşa bırakmasıyla, bir daha çıkmamak üzere yerleşti içime terk edilme duygusu


:BCFH:
Yalnızlık ve terk edilme duygusunun nasıl bir şey olduğunu “ilk” okul günü öğrendim. Annemin beni terk edip, o soğuk sınıfta tanımadığım bir sürü ağlamaklı yüz ile başbaşa bırakmasıyla, bir daha çıkmamak üzere yerleşti içime terk edilme duygusu. Okulda değil de bir cenaze töreninde gibiydik. Siyahlar içinde ağlayan yüzlerce küçük insan. O gün geçmişimizi, oyuncaklarımızı ve özgürlüğümüzü gömmüştük. Sorumsuz yaşamımızın son günüydü ilkokulun ilk günü. Akşam eve döndüğünüzde “aman aman benim çocuğum büyümüşte okullu olmuş” gibi şirinliklerle size okulu sevdirmeye çalışan ailenize karşı surat asıp “gitmiycem işte” diye ne kadar diretirseniz diretin, ertesi gün yine okulun bahçesinde öylece kalakalırdınız. Geleceğin hamalları olacakmışsınız gibi tüm müfredatta sırtınıza yüklenirdi.Bu durumun okulun ilk zamanları olması ile hiçbir ilgisi yoktur çünkü hocanız hiçbir zaman ders programı yapmayı akıl edemez ve sizde hergün tüm müfredatı getirip götürürdünüz. Sırtınızdaki ağırlık bununla da bitmez, beslenme çantası, suluk, eğer mevsimlerden kış ise atkı, bere ve seneye de giyer diyerek alınan bir beden büyük kabanın ağırlığı ile kendinizi “Atlas” gibi hissedersiniz çünkü sizde sırtınızda bir dünya şey taşırsınız.
Ali topu at, Oya topu tut ile devam eden ve bitmek bilmeyen bir dönemdi ilkokul. Dışarıda hava günlük güneşlikken sen sınıfta oturup milletin topu atıp tutmasını okurdun. Aslında bu özendirme yöntemiyle çocuklar okul biter bitmez çantayı bir kenara fırlatıp top oynamaya gider, akşamda yorgun olduğundan ders çalışamaz ve bir dönem böylece biterdi.
Yeni oyuncaklarımızı ise kırtasiye malzemeleri oluştururdu.Üstünde bir sürü düğmesi olan kalem kutularının düğmelerine basmakla geçerdi bütün dersler. Düğmeli kalem kutularına sahip olmasanız bile ailenizin size aldığı kokulu kalemleri tüm ders boyunca açarak eğlenebilirdiniz. Kokulu kaleminizin artıkları ile çöp kovasındaki mandalina kabuklarını birleştirmek suretiyle de tüm sınıfı kokutabilirdiniz.İlk teneffüs ile son teneffüs arasında okul bahçesinde koştururken, sizi komik bir çiçek gibi gösteren beyaz yakanızın kopçası mutlaka kopardı. Bu kancaları sağlam yapmak kimsenin aklına gelmediğinden siz annenizden mütemadiyen azar işitirdiniz ama işittiğiniz azar bunla da kalmazdı. Bütün hafta üstüne tebeşir tozu, ayran, tekme izi bulaşan önlüğünüz her hafta yıkanır ve o yıkanma süresincede siz yine azarlanırdınız. İster kız çocuğu olun ister erkek çocuğu önlük altına yada pantolon içine giyilen yün külotlu çoraplardan kaçış yoktu sizin için. Siyah önlük altına giydirilen kırmızı yün külotlu çoraplar tüm gün boyunca kaşıntı yaptığından içinizdeki anarşist duyguları ortaya çıkarırdı. İlk kolyelerimizi de o zamanlar başlamıştık. Kolye uçları ise evin anahtarı ve yeşil silgiydi.
Adı üstünde işte! herşeyin ilkini orda öğrendik.Hayat bilgisi dersinde öğretilemeyen hayat, yıldızlı pekiyi kavramıyla tanışmamız, fiş defterleri, çalışkanlığımızdan dolayı aldığımız kurdeleler, okuma haftasının anlamsızlığı, yerli malı haftasında tükettiğimiz bozuk ürünler, küme çalışması, yıl sonu müsamereleri, aramızda para toplayalım da “örtmenimize” hediye alalım diyerek başlayan maceranın aramızda para toplayalım da şarap alalım kavramının temelini atması gibi. Evet tam bir travmaydı ilkokul yılları.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Býrak Bana Masal Anlatma
Fütursuzca Zýrvalamak Bu Olsa Gerek
Suçluluk Duygusu

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hep Bir "An" Meselesi midir Hayat?
Atasözü Deðil! Otuz Ciltlik Ansiklopedi
Pazar Eziyeti

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bölük Pörçük Yaşam [Þiir]


öykü yılmaz kimdir?

bir demet papatya ile kalakaldým hikayelerde her hikayenin bir köþesinde yýpranan sayfalar arasýnda hep solardý elimdeki papatyalar

Etkilendiði Yazarlar:
oruç aruoba


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © öykü yılmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.