..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Uygarlýk, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayýda artmasýdýr -Mark Twain
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Esin Yardýmlý




18 Temmuz 2001
Aslýnda Sevimli Yaratýklar  
ilk tamamlayabildiðim öyküydü bu..

Esin Yardýmlý


...Burasý karma cennettir. Bütün hayvanlar farklý zaman dilimlerinden buraya gelir. Yavru köpeklerin rüyyalarýný süsleyen köpek cenneti hiç bir zaman olmadý...


:DFEA:
I. Bölüm

III. Kemike döneminde Köpekistan kralý Bobi'nin karýsý Ronja (Ronya), oðullarý prens Kit üç yaþýndayken verem salgýný sýrasýnda ölmüþtü. Kit'i babasý büyütmüþtü. Ve Kit babasýný çok am çok severdi.

O gün Benekli Nehir denen nehirin çevresinde dolaþýrken karþý kýyýya geçeceklerdi. Köprüden geçerlerken Bobi çürük tahtalardan birine bastý. Ve nehirin azgýn sularýna düþtü. Kit:

-Baba! Baba! Neredesin? diye baðýrdý

Bobi o sýrada sulardan kafasýný çýkarabildi ve Kit'e baðýrdý:

-Kral sen olacaksýn oðlum! Elveda!

Ve sulara battý.

Kit ne yapacaðýný bilemiyordu. Afallamýþtý. Babasý gözünün önünde kayýplara karýþmýþtý. Hemen geri döndü. Oradaki baðýrtýlarý duyup gelen þovalyelere seslendi:

-Babam öldü! Babam öldü! Köprüden düþtü! Yardým edin!

Þovalyelerin birisi:

-Aðlamayýn prensimiz! Babanýz en son olarak ne dedi?

-'Kral sen olacaksýn' dedi. Sonra sulara batýp çýktý. 'Elveda' dedi. Sonra suya gömüldü ve bir daha göremedim...

Kit çok üzülmüþtü. Aðladý, aðladý, aðladý...

II. Bölüm

Doðrusunu bilmek isterseniz Bobi de bir o kadar þaþýrmýþtý. O da oðlunu merak ediyordu. Öldüðünden beri karýsýyla onu düþünüyordu. N'olmuþtu ona acaba?Arada bir Bobi mýrýldanýrdý: 'Kral olur umarým. Yoksa... Umarým Ronja'nýn kardeþi kral olmaz...' Aslýnda isterseniz olaylarý size baþtan anlatalým...

                    *     *     *     

Bobi öldükten sonra sudan çýkmýþtý.Yukarý çýkarken bayaðý hafifti. (Hiç kimse onu göremezdi. Çünkü o bir ruh olmuþtu) Aðzýnda suyun o ekþi tadý yoktu. O sýrada Kit'e baktý. Þovalyelere bir þey anlatýyordu. Aðlýyordu. Daha sonra þovalyeler Kit'i aldý ve götürdü. Bobi bundan sonra bulutlardan ve güneþten yardým alarak iki asansörün olduðu bir buluta geldi.

Orada kürsüde bir köpek, iki asansör, iki melek, iki þeytan, yukarý çýkan ve aþaðý inen merdivenler ve asansölrer. Bobi asansörün ne demek olduðunu daha sonra anlamýþtý. Bunlarýn dýþýnda bir sürü köpek, kedi, balýk, kuþ gibi hayvanlar vardý. Hayvanlarýn bir kýsmý endiþeli, bir kýsmý Bobi gibi meraklý bir kýsmý da gayet sakindi. Sýranýn en önündeki þeytanlardan biri tarafýndan yakalanýrken baðýrdý:

-Hayýýýýýýýr! Ben cehenneme gidemem! Býrakýn beni!

Asansörlerden birine bindi. Bindiði asansör kýrmýzý siyah renkliydi ve çevresinde ateþler vardý. Aþaðý iniyordu. Diðer asansör ise bulutlardan yapýlma beyaz mavi renkliydi yukararý çýkýyordu. Bobi o anda nerede olduðunu anladý. O ayrým noktasýna gelmiþti. Sýrasý gelen köpek:

-Niye? Niye merdivenle? derken meleklerden biri onu merdivene kadar geçirdi. Sonra:

-Sen iyi birisin. Ama defterinde bir günah iþlediðin yazýyor. Bu yüzden sana vereceðimiz ceza budur. Hem asansör dolu!

Daha sonra herkes teker teker ya aþaðý indi ya da yukarý çýktý ve sýra Bobi'ye geldi.

                         *     *     *

Baþ melek sordu:

-Adýn ne?

Bobi biraz ürkerek yanýt verdi:

-Bobi Kemike efendim...

Meleklerden biri Bobi'nin yeni farkettiði çekmeceli bir dolaptan baþ meleðe bir dosya uzattý. Baþ melek bu kaðýtlardan okurken mýrýldanýyordu. Bobi'nin duyduðu þeyler bütünleþirse baþ melek þöyle mýrýldanýyordu:

-III. Kemike... Oðluyla dolaþýrken köprüden düþmüþ... Ronja karýsý... Ýyi geçinirmiþ... Labrador cins... Kedileri sevmez...
Bobi meleðin sözünü kesti:

-Zaten hiç bir köpek sevmez!

Melek sert bir sesle Bobi'ye çýkýþtý:

-Sus! Konuþma! Ettiðin laflara dikkat et! Dediðin bir laf yüzünden bile cehenneme gidebilirsin!

Sonra devam etti. Sanki aðzýndan deminki laflar çýkmamýþ gibi sakin bir þekilde:

-Mayýsta doðmuþ... Tamam. Sicilin çok temiz! Sen cennete gidiyorsun. Hemen þurdaki asansöre bin! Çabuk!

Bobi asansöre bindi bir melekle. Yukarý çýktý, çýktý, çýktý...

IV. Bölüm

Yukarý çýktýðýnda büyük bir þaþkýnlýk içerisindeydi. Þimdiye kadar kimseye rastlamamýþtý. (Zaten geleli topu topu otuz saniye olmuþtu) Karýsýný aradý. Baþka köpekler aradý. Bir iki dakika sonra uzaktan birinin geldiðini gördü. Bu þeyin dikkatli bakýnca bir balýk olduðunu anladý. Balýðýn yanýna yaklaþtý ve sordu:

-Bakar mýsýn?

Balýk bakmadý...

-Öhöm sana dedim. Baksana!

Balýk bakmadý...

Bobi ýslýk çaldý...

Balýk bakmadý...

-Hey koca dudak! Baksana!

Balýk bakmadý...

Bakmadý...

Bobi havladý...

Balýk baktý...

-N'oldu?

-Burasý köpek cenneti deðil mi?

-Burasý karma cennettir. Bütün hayvanlar farklý zaman dilimlerinden buraya gelir. Yavru köpeklerin rüyyalarýný süsleyen köpek cenneti hiç bir zaman olmadý.

-Peki ama... Baþ köpek köpekti?

-Ben öldüðüm sýrada bir fildi.

-Peki yardýmcýlar? Onlar?

-Ben öldüðüm sýrada biri tavuk, biri eþek, biri tilki biri de zürafaydý. Seçimlerde aday olursan sen de olursun. Ben de olurum. Hepimiz oluruz. Ama bilgisayar bilmek gerekiyor. Dostum sen kaçlardan geliyorsun?

-XVII. yüzyýldan. Sen kaçlardan geliyorsun?

-XX. yüzyýldan. Bin dokuzyüz otuzlardan. Gerisini bilmiyorum. Takvimin ancak yýlý gözüküyordu akvaryumumdan.

Onlar öyle konuþurken Bobi ince ve tanýdýk bir havlama duydu. Bu bir köpek sesiydi ve þöyle diyordu:

-Aptal bulut! Neden takýlmasýný istediðin baþka ayak yok? Ben kafeteryaya gidecekken niye beni buraya sürüklüyorsun?

Bobi kendini tutamayýp baðýrdý:

-Ronja?

-Bobi?

Bulut Ronja'yý Bobi'ye çekiþtirmeye baþladý. Sonunda bulutun da yardýmýyla birbirlerine sarýldýlar. Birbirlenini görmeyeli on yýl olmuþtu. Ronja Bobi'ye sordu:

-Kit de geldi mi?

-Hayýr. Sen öldükten sonra da yüzme öðrenmemekle hem sözümü tutmamýþ hem de senden belli bir süreden fazla ayrýlmamýþ oldum.

-Anlaþmamýz bozuldu ama!

-Yaaaa... Sen nerdeydin? 'daima yanýnda olacaðým...' Bu senin lafýn deðil miydi?

-Neyse... O? O biliyor mu yüzmeyi?

-O da bilmiyor. Umarým öyle bir yere o da basar...

Balýk bu konuþmalardan okuyuculardan da az anlamýþtý. Anlasa da ölmeden önce verilen sözlerin tutulmayýp tartýþýlmasý pek ilgisini çekmezdi onun. Bobi'ye seslendi:

-Arkadaþ! Ben kafeteryaya gidiyorum. Görüþürüz!

Balýk gittiði sýrada Ronja'yla Bobi tartýþmayý sürdürüyordu:

-Ama ilk bozan suçludur!

-Hayýr benim hatam olabilir ama sen benden örnek almamalýydýn!

Tartýþmalarý bittikten sonra da mutluydular. Ama Kit'i göremedikleri için içlerinde ufak bir burukluk vardý... Ama yine de kendilerini görmek onlara yetiyordu:

-Sen baþlattýn, sen suçlusun!

-Sen hiç baþlatmadýn! Öldükten bir saat sonra öðrenmiþ olabilirdin!

-Sen de öldükten bir dakika sonra bana gelebilirdin!

-Aradým. Ýnanmayacaksýn ama her türlü yola baþvurdum. Cenniyet gazetesinde hiç dünaya gidiþ yolu bulundu diye bir baþlýk olmadý.

-Ben de... eeee... Ben de gazetede yüzme öðrenmek için aradým... Ama... eee...

-Evet?

-Eee... Ýlan bulamadým!

-Yaaa!

V. Bölüm

Kit çok sýkýlýyordu, çok... Babasý, annesi, kardeþleri, eþi dostu yoktu. O çatpat bir iki þey biliyordu. Arada bir þovalyelere emir veriyor, saray görevlilerine bazý komutlar veriyordu. Yanlýzca o kadar.

Ve Kit gün geçtikçe büydü. Tahtta dimdik oturmaya baþladý. Evlendi ve üç çocuðu oldu. Karýsý olan Kraliçe Ýsabella ve çocuklarý Todi, Nodi, ve Snoppi ile mutlu bir yaþam sürdürüyordu.

Bir akþam yemeði öncesi Snoppi, Kit'e sordu:

-Sence cennet var mý?

Kit düþünceli bir þekilde cevap verdi:

-Bilemiyorum... Ama cennet varsa, ki muhtemelen vardýr... O zaman ölümden kokmamýza gerek yok.

-Yani cennetin olduðnu umsak iyi olur. Deðil mi?

-Evet.

-Baba? Dedem nasýl öldü?

-On iki yaþýndaydým. O doðum günümde on üçüme girecektim. Her doðum günümde uðradýðýmýz benekli nehire gitmiþtik. Konuþarak bizi karþý kýyýya götürecek olan köprüden geçiyorduk. Babamýn ayaðý çürük bir tahtaya bastý. Sonra düþtü. Yüzme bilmiyordu. Ben bakarken bir ara sudan çýktý ve 'Kral sen olacaksýn, ben de yanýnda olacaðým' dedi. Sonra... Sonra... Boðuldu iþte!

-Çok üzülmüþtün deðil mi?

-Doðal olarak. Snoppi... Günün birinde sen kral olacaksýn. Ýkizler senden küçük. Ve benimle ayný hataya düþmeni istemiyorum.

-Senin hatan neydi baba?

-Krallýk hakkýnda hiç bir þey bilmiyordum. Krallýðýmýn ilk senelerinde yaptýðým tek þey þuna buna emir vermekti.

-Þimdi n'apýyosun? Baþka olarak?

-Yedi yaþýndasýn pek seveceðin iþler deðil. Vergi zamlarý, lordlarla görüþmeler, þehirlerin ve dahasý ülkenin korunmasý cart curt.

-Haa... Yani abuk cubuk bir sürü zýmbýrtý... Öyle mi?

Kit gülerek cevap verdi:

-Öyle denebilir! Ama bilmek istersen bu abuk cubuk zýmbýrtýlar benim ve annenin senin falan dýþýnda bir dolu köpeðin ilgisini çekiyor.

-Peki ilerde ben de mi bölye yapacaðým?

-Evet. Ama boþver. Kendin gibi bir oðlun olursa sorun kalmaz.

-Tamam.

Kulenin saati yedi kere vurdu. Kit, Snoppi'ye seslendi. Snoppi büyük bir strateji masasýnýn piyonlarýyla oynuyordu:

-Hadi Snoppi yemek zamaný!

-Baba? Ýlerde ben demi bunlarla oynayacaðým?

Kit iç geçirerek cevap verdi:

-Ýlerde onlarý oyun için deðil çok daha stresli bir iþ için kullanacaksýn Snoppi... Hadi yemek zamaný koþ!

VI. Bölüm

Aradan yirmi beþ yýl geçmiþti. Bobi, Kit'in son gördüðünden bu yana nasýl deðiþiklikler geçirdiðini bilemiyordu. Ronja'yla iddialara giriyor ve geldiðinde nasýl olacaðýný hayal etmeye çalýþýyordu. Her gün cennete gelenlerin listesine bakan hayvanlar az olduðu için sekreter Yarasa Haným artýk onlarýn ahbabý olmuþtu.

Bobi ve Ronja artýk býkmýþtý. Kit bir türlü gelmiyordu. Üç aydýr hergün Kit'i bekliyorlardý. Ama Kit o sýralarda ya ateþli yatýyordu, ya da oðluyla bahçede geziniyordu. Üç aydýr bekledikleri yetmiyormuþ gibi her tarafý kolaçan ediyor, Dünya'ya inmek için alet var mý diye soruþturuyorlardý. Günün birinde Ronja patladý:

-Of ya! Oðlumun 'Anne!' deyiþinden baþka lafýný duyamadým! Yetti be!

-Seninki daha mý iyi? Ben yanlýzca bir kýsmýný yetiþtirdim. Ýnsan bir garip oluyor. Ya þimdi çok kötü bir kralsa? Ya asýlmak üzereyse? Belki tutsak düþmüþtür! Ya da savaþ vardýr!

-Aman sen de! Her gün buradaki bütün ölü listelerine her þeylere bakýyoruz. Ben Kit'in ölmesi için her türlü tuzaðý deniyorum! Sen tutturmuþ 'Ya ölürse?' diyorsun!

Aslýnda Ronja'da Kit'in ölmesini o kadar istemiyordu. Ama yine de kocsýnýn yanýnda soðuk kanlý gözükmek istiyordu. Daha fazla düþünemedi. Çünkü dostlarý balýk heyecanlý heyecanlý bir þeyler anlatmaya öyle dalmýþtý ki, hayvan istese de istemese de onu dinlemek zorunda kalýyordu. Balýk heyecanlý bir sesle anti monoton bir þekilde anlatýyordu:

-Dünyaya inicez! Dünyaya inicez!

Bobi'den önce atýlan Ronja heyecanla sordu:

-Ne? Nasýl?

Balýk anlatmaya koyuldu:

-Ýkibin dokuzyüzlerden gelen bir kuþ söylemiþ yaparým diye. Öyle bi'þey yapacakmýþ ki böyle, dümeye bastýðýn anda istediðin yerde olacakmýþsýn. Hem sonra alet hem dünyaya hem istediðin zamana hem de cennet içinde baþka yerlere ýþýnlýyormuþ. Makina ýþýnlama makinesiymiþ. Hani böyle Saynsfikþýn romanlarýnda olur ya! Hani, onlar gibi! Üstelik duyduðuma göre britanyalý bir aslan ona ne vermiþ biliyor musunuz?

Bobi aðzýný tam açacakken balýk devam etti:

-Onun þatosunun özel kapýsýnýn altýn anahtarýný! Ve altýn anahtar tam bu kadarmýþ:

Balýk yüzgeçleriyle boyunu göstermeye çalýþýrken devam etti:

-Üstelik som altýn da diil! Tutma yerleri parmak koymak için çýkýntýlý girintili yapýlmýþ. Ve çýkýntýlarýn hepsi elmas, yakut, zümrüt tarzý taþlarla kaplanmýþ! Hem sonra...

Ronja bu sefer kararlý bir sesle konuþmasýna girdi ve balýðý sonunda susturdu:

-Teþekkürler balýk!... Bobi?... Düþünsene! Kuþ þimdiden zengin ya! O tarif ettiði anahtar o kadar boydaysa kuþta þu anda on dokuz milyon kpa (Köpek Patisi boyunda Altýnlar-ý) var!

Bobi hala emin deðildi:

-Peki ruhlarýn da ýþýnlanacaðý garanti mi?

Balýk soru bekler gibiydi. Soruyu duymadan önce yavaþ yavaþ göz kapaklarýný aþaðý indiriyordu. Ama soruyu duyunca hemen silkindi, heyecanla anlatmaya devam etti:

-O makine var ya! Ýçine parfüm sýksan gidiyormuþ ve üstelik size sanýrým söylemeyi unuttum. O makineden ailedeki her bireyin odasýna konuyormuþ. Bütün bunlarý bana oðlum söyledi. Geliyor musun Goldi?

Goldi elindeki büyük kitabý inceliyordu. Babasýna seslendi:

-Bi'dakka baba!

Bobi merakla sordu:

-Peki iyi güzel de... Deodorant-dondurmamýþ... O ne öyle?

-Ha, o mu? O güzel kokan bir gaz. Deðiþik kokularý olabiliyor. Çukulata kokaný, nane kokaný, limon kokaný, vanilya kokaný...

-Yeniyor mu peki?

-Yok. Yenmiyor. Vücuttaki ter kokusunu alýyor.

Bobi hayýflandý:

-Keþke sarayda o sýcak yaz günlerinde deodorant keþfedilmiþ olsaydý...

Ronja araya karýþtý:

-Neyseee.. Teþekkürler! Bobi geliyor musun? Ben þu kuþa bakmaya gidiyorum.

Balýk aralarýna girdi. Bobi tam aðzýný açacakken:

-Duyduðuma göre seminerler veriyormuþ. Seminerler yanlýzca kýrk beþ dak'ka sürüyormuþ. Oðlum da þu anda oradan aldýðý kitabý inceliyor zaten. Bilirsiniz o elektronie meraklýdýr. Hadi Goldi! Ben eve gidiyorum! Þey... Heh heh... Görüþürüz!

VII. Bölüm

Bobi, Ronja'yý dürttü:

-Dediklerinden bir þey anlýyor musun?

-Þþþt!

Toplantýdaydýlar. Kuþ ciddiyetle cývýldýyordu:

-...ve 'x' ýþýnlarý ile 'lc100' fotonlarý birleþirse oluþacak olan patlamaya strskop gözlemcisi olarak bakarsak foton patlamalarý ve 'lc100' fotonlarýnýn 'x' ýþýnýyla bir dokunmayaný sýrasýnda ortada muntazam bir yokoluþ görürüz. Aslýna bakarsanýr bu yokoluþ yanlýzca fotonlar, 'lc100' fotonlarý ve 'x' ýþýnlarýndan oluþmaz. Bunun içinde 'clg' molekülleri ve 'xvl6' gazýnýn da yer aldýðýný sizlere bildirmekten onur duyarým. 'Clg' molekülleri ve 'xvl6' gazý ayný zamanda bu yokoluþtan baþka varoluþ sýrasýnda 'oksijen' ve 'karbondioksit'ini karýþýmý olan (Bu gaz yanlýzca kuþlar tarafýndan bu adla bilinir. Ýnsanlar buldu mu bilemiyorum.) 'clgmhbgl240' gazýyla sürtününce 'x' fotonlarýndan arýnarak yanlýzca 'x' ýþýný olarak deðil 'sk549p' gazýyla birleþip normal bir kütle halinde dünyaya getirir. Bu gazýn yan etkisi olan 'glep870ultrason51px' (Bir kanser türü) kanserini yani 'clgmhbgl240' gazýnýn yan etkisini de 'spoloskopultrson76pixtrb' gazýyla etkisiz býrakýyoruz. Bu yüzden bu ýþýnlama makinasý özgün adýyla 'fotonxsix76854h-plmzg' size zehir ve yan etkisi olmadan bütün ektoplazmalara, ruhlara, hayaletlere ve meleklere duyarlý. Yani sizi ýþýnlayan bu makinanýn her türlü katý, sývý ve gaz madde için hatta hayali maddeler için de kullanýlabildiðini açýklýyorum. Kullanma klavuzunu özet biçiminde veriyorum.

Salon kapýlarýndan sürüyle kanguru girdi. Keselerinde ciltli kalýn, bir insan kafasý kadar kalýn kitaplar vardý. Yanlarýna gelen kanguru onlara iki tane kitap verirken Ronja elini kaldýrýp birini geri verdi:

-Biz çiftiz.

Bobi o sýrada kitabý karýþtýrýrken:

-Vay be! Özeti bu kadarsa acaba kendisi ne kadardýr! Bu kuþ kesinlikle zýrdeli!

-Yok ya... Baksana adam bize en gerekli olan þeyi gösteriyor. Dünyaya gitmek için her türlü yolu aradýk taradýk. Sonunda bulduk. Sense bulduðumuz þeyi yapana zýrdeli diyorsun. Bir dakika... Versene þu kitabý.

Bobi verdi. Ronja kitabý karýþtýrýrken Bobi iyice coþmuþtu. Heyecanla sordu:

-Acaba makinayý yaptýktan sonra dünyaya inip, bu makinayý millete verip bizi uzaylý sanmalarýný saðlasak mý?

-Abartma. Dünyada bu makina için gereken aletler yok ki...

-Biliyorum. Ama yanýmýza alýp makinayý orada yapabiliriz!

-Sana bunun olmayacaðýný gösterecek iki neden söyleyeceðim dinle:

-Dinliyorum...

-Kes sesini! Birincisi; Biz insanlar tarafýndan görünemeyiz. Ýkincisi; Burada yazan aletlerin yüzde doksanýný bilmiyoruz. Belki daha fazlasýný... Þuna bak. Matkap, silindir flörosan lamba, sivri uçlu tornavida...

Ronja patileriyle gösterip sayarken birden balýk yanlarýna geldi. Nefes nefese sordu:

-Arkadaþlar matkap nedir? Kendi yüzyýlýmýn geliþmiþ olduðunu beni besleyen kediler (biliyorsunuz fabrikasyon balýk yetiþtirme çiftliðinde büyümüþtü balýk) söylerdi. Ama þu anda matkabý bile bilemiyorum. Sözde yirminci yüzyýl geliþmiþ ve ileri çaðdý...

Ronja çevresine bakýnýrken dalgn dalgýn sordu:

-Tanýdýðýn bir yirmi üçlü var mý?

Balýk yanýt verdi:

-Yok... Ama bulabiliriz... Umarým...

Balýk, Bobi ve Ronja gelecek, aletler ve nasýl yapacaklarý hakkýnda konuþuyorlardý. Yanlarýndan geçen bir tarla faresi bunlarý duydu. Hemen aralarýna girdi. Ve bu Ronja'yý çok rahatsýz etti. Fare:

-Meraba! Ben bin dokuz yüz seksen yediden geliyorum. Konuþmalarýnýzý duydum. Size yardým edebilir miyim? Çünkü bu aletlerin yüzde doksanýnýn yerini ve kullaným biçimini biliyorum. Gerisini biraz araþtýrýrýz.

Balýk safça atýldý. Bobi onu durduramadan sevecen bir sesle:

-Cidden yardým eder misin? Aramýza katýl! Seni sevdim dostum... Aslýna bakarsan ben bütün fareleri sevmiþimdir. Hangi ailedensin? Senin gibileri ben severim... Eee... Þey makinayý yapar mýsýn? Su ister misin? ... Senin gibi özel farelerle tanýþmayý hep isterdim...

Fare bütün bu pohpohlanmalarýn gerçekten içten olduðunu anlayýnca balýðý parmaðýnda oynatacaðýný anladý. Sakin bir sesle yanýt verdi:

-Hýyar kedinin biri beni yedi. Benden sonra ölen örümcek anlattý. Hem biliyo...

Ronja ayaða kalktý. Bu farenin böyle konuþmaya baþlarsa bir daha susmayacaðýný anlattý. Kendine getirmek istercesine farenin de göreceði þekilde kuyruðuyla vurdu balýða. Balýk durumu anlamýþcasýna göz kýrptý. Ronja Bobi'ye kafasýyla kalk dedi. Sonra yalandan bir sýcaklýkla fareye döndü ve konuþmaya baþladý:

-Evet fareciðim... Artýk baþlasak diyordum. Senin gibi usta olduðuna emin olduðum fareleri her zaman sevmiþimdir... Balýðýn sorusunu yanýtlamadýn... Benim için ailenin soy adýný söyler misin?

Ronja öyle bir konuþmuþtu ki, fare kibirli kibirli anlatmaya koyuldu:

-Ben çok ilginç bir aileden geliyorum. Annem Peynirovski ailesinin en soylu kýzý, babam da Peyhov ailesinden. Üstelik benim kuzenim olan Rokiva Peyodricka da kral için peynir müziði yapar. Yeðenim olan Peyoni Rokiçka da lord Perkodoviçka Peyrokicka için yemek yapar. Üstelik ben ölmeden önce on hizmetçim, üstelik onlar Piyodor Peykiçiros'un çocuklarýydý benim için sürekli kýrmýzý halý sererlerdi yere. Yeðenim Peyoni Rokiçka ve kuzenim Rokiva Peyodricka da mavi halý kullanýrlardý... Üstelik ben Rus asýllý bir fareyimdir... Ve aslýna bakarsanýz... Ben de demiþtim ki... Aslýna bakarsanýz ben... Ben... Eeee... Þeyy... Ben... Üüü... þeyy... ha ha... üüü... ben de gidiyordum zaten ...

Bobi'nin bakýþlarý gerçekten korkunçtu. Ronja'nýn bakýþýndan 'yapma yaaa?...' lafý okunabiliyordu.. Balýkta yüzgeciyle çene kýsmýndaki pullarýný sývazlýyordu. Fare biriki kem küm daha ettikten sonra çekip gitti. Balýk arkasýndan seslendi:

-Peydorikvskovsiçkarokik'e selam söyle! Hani kuzenin vardý ya! Öpücüklerimi ilet ona!

Bobi, Ronja ve balýk katýla katýla güldükleri sýrada yanlarýndan bir balina geçip gitti. Balinanýn kafasýnda fötr þapka vardý. Elinde de kýrk saat boyunca ovulup parlatýldýðý belli olan bir baston vardý. Þov sunucularýna benziyordu. Yanýnda da bol tüylü bir tekir vardý. Daha yavrucuktu tekir. Ýkisinin de elinde ýþýn makinasý yapým ve kullanma klavuzu vardý. Tekircik için çok aðýrdý o kitaplar. Minim pençeleriyle kitaplarý zaten talan etmiþti. Bir de tutmayý çalýþýrken yine o minik pençelerle yýrtarken komik gözüküyordu. Ama yine de onlarý taþýmak için kendini öyle hýrpalýyordu ki... Hiç kimse gülmedi. Yanlýzca gülümsedi. Uzaktan bir kanguru gözüktü. Ama yavrucuk tekir kedi ona bile kitabý vermedi. Balýk bunlarý görürken kafasýna balyoz yemiþ gibi oldu. O bir balinaydý. Þov sunucusuna benzese bile bir balina her zaman için bir balinadýr. Balýk heyecanla baðýrdý:

-Hemþerim! Hemþerim!

Balina durup Bobilere döndü. Sevecen bir yüzü vardý. Ama gözlerinde hafif bir ukalalýk vardý. O gözler 'Benim gibi yetiþkin olmanýz biraz zor' diyordu. Kimse takmadý. Balýk da takmadý. Biraz gýcýðýna gitmiþti ama 'hemþeri' 'hemþeri'ydi. Bobi hafif biriki hýrladý. Ama gözleri kediye kaydý. Yavrucuk tekir kedi sonunda kitaplarý bulut yýðýnlarýndan birinin üstüne býraktý. Tiz bir sesle:

-Alan alsýn n'apayim ben bunlarý? Hem ben okuma bilmiyorum ki! Diye miyavladý.

Balina kediye:

-Tamam. Koy onlarý... Bak þimdi. Senin kiminle tanýþtýracaðým biliyor musun? Neredeyse amca oðlu kadar yakýn bir arkadaþla! Týrman omsuma... Hadi bakalým...

Ronja bir an için balina hakkýnda ön yargýlý olmamayý geçirdi içinden... Balina gruba yaklaþtý. Herkeze þapkasýný çýkardý. Balýða sordu:

-Dostum, kaçýncý yüzyýldan?

-Ben yirminin otuzlarýndaným. Kediler bizi fabrikasyon olarak yetiþtirip yiyordu. Korkunç bir þeydi. Kedilerin hepsi bir kediye böyle, baþkan gözüyle bakýyordu. O baþkanýn adý da Kitler'di. Her gün yemeðinde kýlýç balýðý yerdi. Sen?

-Ben on sekizlerin baþlarýndaným. Ama burada neredeyse kýrk senedir varým. O yüzden bütün o yirmi üçlülerin aletlerini bilirim. Yardýmým dokunur mu?

Bobi ve Ronja balinanýn konuþmasýnda iki kere irkildiler. On sekiz lafýnda Kit'i yirmi sene sonra göreceklerini düþünüp üzüntüden irkildiler. Ama yirmi üçü duyunca sevinçten irkilip kocama birer 'oh' çektiler. Bütün bu ohlar yarýda kaldý. Çünkü bizim 'yavrucuk tekir kedimiz' Bobilere el sallýyordu. Balinanýn sýrtýndan kaydý ve bulutlara düþtü. Balina iki devasa yüzgeciyle kediyi gösterip tanýttý:

-Bu Tippoþ. Ýki sene önce buldum. Babasýyla, annesini arýyordu. Meraba de Tippoþ! Hadi! Elini sallayýp meraba de!

Tippoþ utangaçlýk bir yanda, hemen geldi ve Ronjanýn yanýna oturdu. Normal bir sesle:

-Herkese meraba! Dedi. Sordu:

-Artýk makinayý yapsak?

VIII. Bölüm

Kýlýçlar þangýrdýyordu. Kit aðýr yaralanmýþtý. Sendeleyerek bir duvarýn dibine gitti. Sol kolu korkunç acýyordu. Çok kan kaybetmiþti. Gözlerini kapadý. Ölmüþtü...

Cennete çýkacaðýný hissediyordu. Ruhu bedeninden ayrýlmýþtý ama hala yarý baygýndý. Sonunda ayrým noktasýna vardý. En az beþ yüz kiþi vardý. Bunlarýn iki yüzü köpekistan halkýndandý. Krallarýný görmediler. Çünkü ruh bedenlerinde hala kan izleri vardý. Kit kendi bedenine baktý. Onda az ama derin yaralar vardý. Hele sol kolu... Ufff... Normal kedilerin pençeleri sivridir. Doðru açýdan deyince iyi kanatýr. Bir de düþünün... O pençe her gün bileyleniyorsa... Askerlik buydu iþte... Ellerinde kalkanlarý da yoktu. Çamur ve kir yüzünden kabuklaþmýþ ve diken diken olmuþ tüyler onlarý koruyordu. En korkunç yanlarý ise onlar küçüktüler. Bir köpek baþka bir kiþiyle uðraþýrken onun yanýna geçiyorlardý. Böylece onlara sataþan köpekler birbirlerine vuruyordu. Kit dalgýn dalgýn düþünürken bir ruh herkese çay irkam etti. Kit'e de öðütte bulundu:

-Kralým burada saatlerce beklemeniz gerekebilir. Cennete gitmek isterseniz sabýrlý olun efendim.

Kit dalðýn dalgýn cevap verdi:

-Olur... Tamam...

                         *      *      *

Kedilerin ordusu ilerliyordu. Bu ordu gerçekten büyüktü. Çok güçlü ve çok sivriydi üstelik. Üzerlerine atýlan top ve oklardan anýnda kaçýyorlardý. Þatoya ilerlerken hiç can kayýplarý olmadý. Snopi de bu orduyu gördü. Babasýnýn ordusu zannetti ve baðýrdý:

-Geliyorlar! Geliyorlar!

Ama laflarýnýn ardýndan Yüzbaþý Kanlýdiþ, Havhav Birliðine emir verince umutsuzluða kapýldý. Babasý öldükten sonra bu topraklar onun olmayacaktý. Artýk bu kesindi. Çünkü babasý ona her zaman düþman ordu saraya yaklaþmaktaysa o sarayýn dünyanýn en büyük þansýyla kurtulabileceðini, onun da kesin olmadýðýný söylerdi. Snopi bir anda düþüncelerinden sýyrýldý. Todi ve Nodi ona sýkýca sarýlmýþlardý. Gözlerini yummuþlardý. Todi sordu:

-N'apýcaz? Ha? Kurtulucak mýyýz?

-Emin deðilim. Ama sen merak etme. Ben seni elimden geldikçe koruyacaðým.

Bir el Snopi'nin omuzuna dokundu. Snopi bir çýðlýk attý. Ama arkasýna dönünce dokunanýn annesi olduðunu gördü. Ama derin bir soluk alamadý. Çünkü annesi onu çekiþtirip kardeþlerini çaðrýyordu:

-Todi! Nodi! Aðabinizin elini tutun. Çabuk! Snopi! Sen de beni izle!

Ýsabell onlarý mahzene indirdi. Bir dolu þarap þiþesinin arasýndaki küçük kapýyý buldu. Elini kapýnýn tokmaðýna uzattýðý sýrada kapý açýldý. Bir siyam alayý onlara saldýrdý...

                    *     *      *

-Anne? Biz neredeyiz?

-Snopi.. Gerçeði söylemek gerekirse sanýrým biz öldük.

-Peki burasý neresi?

-Ben de bilemiyorum. Ama sanýrým baban da burada.

Birden arkalarýnda bir siyam kedisi gördüler. Sendeleyerek geldi. Snopi'nin baþýný okþamaya çalýþtý. Ama boyu Snopi'den bayaðý kýsaydý. Sonra výzýltýlý bir sesle Ýsabella'ya bir þeyler söyledi:

-Kraliçem... Beni affettiðinizi umarým. Size söyleyebilirim ki, sizi isteyerek öldürmedim. Generalimizi bir görseniz... Þu zorunlu askerlik yok mu? Çok kötü bir þey. Ama yine de size temin ederim ki sizden daha çok biz acý çekiyoruz. Kralýmýz ülkeyi istiyor diye sizin gibi masum köpekleri öldürmek hiç de keyifli deðil.

Kedi arkasýna bakmak için döndüðü sýrada Ýsabella da öne baktý. Tanýdýk bir koku vardý bu çevrede. O anda Kit'i gördü. Asansöre biniyordu. Sevinçle havladý. Kit de onu görünce kuyruðunu salladý.

IX. Bölüm

Balina son parþömeni açtý. Bir yandan da mýrýldanýyordu:

-Þu klavuz parþömenden olmasa olmaz deðil mi?

Tippoþ balinanýn dediðini duymuþtu. Dalgýn dalgýn cevap verdi:

-Kuþ Mýsýrlýysa n'apalým ki? Eski adetlerini unutmadýðý besbelli.

Balina Tippoþ'u dinlemeden parþömeni okuyordu:

-Böyle bir durumda 6/0* flörosanýný sivri ve küçük uçlu tornavidayla sýkýþtýracaðýz. Hemþerim... B6 vidasýný verir misin?

Balýk hýzlýca koþtu ve B6 vidasýndan bulana kadar vidalarýn üstünde dolaþtý. Sonra B6 vidasýný buldu ve hemen getirdi. Balina gözlüðünün arkasýndan baktý. -Evet yanlýþ duymadýnýz. Balina biraz yaþlý olduðu için yakýný zor görürdü.- Sonra Ronja'ya seslendi:

-Evet Ronja sýkýþtýrma iþi size kalýyor... Benim bu yüzgeçlerle yapacaðýmý sanmazsýn her halde...

Balýk keyifle konuþtu:

-Bazen balýk olmak iþe yarýyormuþ be!

Bobi ve Ronja da son flörosanýn bütün vidalarýný sýkýþtýrana kadar çalýþýp durdular.

                    *      *     *

-Vaaov! Bu acayip þey pek de güzel görünürmüþ ya!

Balina baktý baktý ve söylendi:

-Solaryuma benziyor...

Balýk þaþkýn þaþkýn sordu:

-O nedir be?

Tippoþ yanýt verdi:

-Bir çeþit güneþlenme aleti. Böyle içine giriyorsun ve çýktýðýnda güneþin altýnda kalýp bronzlaþmýþmýþ gibi oluyor.

-Haa... Desene geyik bir alet.

Bunu diyen Ronja'ydý. Sonra sordu:

-Boþ verin þimdi solaryumu, akvaryumu da... Makina tamam mý?

-Tamam... Yani... siz...

-Binebiliriz! Dedi Bobi.

Makinaya girdiler. Düðmeye bastýlar. Baðýrdýlar:

-Hoþçakalýn!

Makina homurtular çýkarmaya baþladý. Balina ise dýþarýda söyleniyordu:

-Tüh bütün flörosan yedekleri içerde kaldý...

Tippoþ ise yanýt verdi:

-Boþversene! Belki gerekir!

Onlar öyle konuþurken balinanýn fötr þapkasýnýn üstünde minik bir uzaktan kumanda duruyordu. Iþýn makinasýnýn uzaktan kumandasý...

X.Bölüm

Bobi biraz korkarak sordu:

-Düþünsene Ronja... Ya Dünyada savaþ varsa?

-Onu bilmem de...

Ronja bunu söylerken ceplerini karýþtýrýyordu. (Bilirsiniz onlar üstlerine bir þey giymemelerine ramen cepleri vardýr postlarýnda. Ya deri ya da kumaþ bir þeyler dikilir hani pantalonlardaki ceplerdeki gibi.) Sonra birden durdu. Sordu:

-Kumanda sende mi?

Bobi endiþeyle yanýt verdi:

-Yooo! Sen de deðil mi?

Ronja kafasýna vurarak cevap verdi:

-Ýþin doðrusunu söyleyeyim mi? Kumanda bende de yok.

Mavi ýþýklar çevrelerini sardý. Ronja irkilerek ellerini gözlerine götürdü. Sonra ilginç bir iniþ oldu. Ronja, Bobi'ye bakýnca onun yerinde mavi ýþýnlar gördü. Sonra hepsi yavaþ yavaþ yok oldu. Artýk dünyadaydýlar. Ve biri gelene dek burada kalacaklardý. Ronja birden irkildi. Çünkü þimdi havada durduklarýný farketmiþti. Bobi aþaðý baktý. Yanlarýndaki flörosanlara baktý. Ronja da aþaðý baktý. Ve yüzü bembeyaz oldu. Çünkü aþaðýda bir alay kedi ve köpek savaþýyordu. Flörosanlarda hafif bir sarsýntý oldu. Sallandýktan sonra, taþtan bir kulenin son taþýný koyunca yýkýlmasýna benzer bir þekilde düþmeye baþladýlar. Bir iki beþ on derken de Bobi'yle Ronja bunlara katýldý. Birlikte yere süzülürken Bobi çýðlýk atýyordu. Flörosanlar yere düþtü ama kimse onlarý farketmedi. Görmedi. Duymadý. Takýlmadý. Bobi ve Ronja düþüncede Hiç kimse onlarý farketmedi. Kýlýçlarý üstlerine salladýlar. Ama bunu karþýlarýndaki kedi veya köpek için yaptýlar. Ronja her gelen kýlýçla irkiliyordu. Ama gerçekten de denizanasý bol olan bir denizde yüzmek gibiydi bu. Sonunda çýktýlar. O iki alayýn ortasýndan ayrýldýlar. Savaþ bitmiþ gibiydi. Her yerde inleyen köpekler, sendeleyen kediler vardý. Ama hala bazý köpekler tahtalara baðlanmýþtý. Ve oklarýn atýlmasýný bekliyordu...

                    *      *     *     

Kit asansörün yanýnda beklemeye koyuldu. Çevresine bakýndý. En baþta Snopi geldi. Babasýnýn kucaðýna atýldýktan sonra güldü:

-Baba! Gerçekmiþ!

Arkadan sendeleyen bir siyam kedisi geldi. Snopi'ye el salladýktan sonra baþka kedilerin de bulunduðu bir alana geldi. El vurmalar, kihlemeler ve sevinç miyavlamalarý çýkartan bir grup.

Kit sordu:

-Ýkizlerle annen nerede?

Þeyy... Kardeþlerim ikiz ya o yüzden sorun çýktý. Uzun sürecek sanýrým. Bir de bir sorun var, daha önce mutfaktan ekmek aþýrmýþlar ama buraya geliyorlar. Yanlýzca þimdilik uçamazlarmýþ. Hem biliyorsun, asansör çocuklarý baþlarý dönmesin diye yavaþ getiriyo...

Asansör belirdi. Gerçekten yavaþtý. Ama kapý açýldýðýnda çýkanlar hiç de yavaþ deðildi! Asansör indi ve yine göründü. Bu sefer normal bir hýzla geliyordu. Kit ikizlere kýzarken Ýsabella geldi ve söylendi:

-Haydaa... Küçücük çocuklara neden kýzýyorsun böyle? Hayret bi þey...

Kit baþta arkasýný dönüp usturuklu bir laf söylemeye karar vermiþti. Ama sesin týnýsý... Hafif kýkýrtý... Ve en önemlisi koku... Bunlar Ýsabella'ya ait deðil miydi?

-Ýsabella?

-Günaydýn!

Ayný anda Kit ayaða kalktý. Ýlginç bir olaydý sonuçta. Teorisine göre þu anda annesi ve babasý da buradaydý. Ne kadar güzeldi. Yüzünü bile hatýrlamadýðý annesini yeniden görmek... Hoþ olacaktý. Kit bunlarý düþünürken arkadan boðuk bir ses duyuldu:

-Siz kral mýsýnýz?

Kit dalgýn dalgýn cevap verdi:

-Evet...

-Adýnýz Kit mi?

-Evet...

-Ben sizin babanýzýn arkadaþýyým. Ve þu anda onun dünyada olduðunu üzülerek söylüyorum sana. Baban ölmüþtü ama bir ýþýn makinasýyla sizi görmek için dünyaya indi. Annenizle birlikte. Sana söyleyebilirim ki... Eðer ben dünyada olsaydým, çocuklarým yeni ölmüþ olsaydý, ve Bobi burada olsaydý, ben dünyadayken bobi çocuklarýmý bana gönderirdi. Ve ben de þimdi seni dünyaya göndereceðim. Kabûl mü?

Kit n'apabilirdi ki... Karþý çýkamazdý. Zaten karþý çýkmak iþine gelmezdi. Ama dünyaya inmek... Yýkýk dökük çatýlarý görmek... Ama yapacak baþka þeyi yoktu. Dönüm noktasý kendisinden geçiyordu...

-Tamam. Bu arada ýþýn makinasý nedir?

Balýk küçümser bir edayla konuþtu:

-Aah ah! Anlaþýlan sen hiç sayns fikþýn romaný okumadýn!

-Hayýr ama... Sayns fikþýn ne?! O ne? Iþýn ne? Makine ne?

Kit ikinci sorusunda patisini balinaya yöneltmiþti. Biraz da korkarak bakýyordu. Balýk gülerek cevap verdi:

-O mu? O benim hemþerim, balina! Sýrtýndaki de Tippoþ:

Balina elindeki bastonuna dayanarak soluk soluða geliyordu. Þapkasýný çýkartýp selam vereceken pat diye yere düþtü. Tippoþ hala baðrýyordu:

-Hadi deh! Ben balinacýlýk oynamak istiyorum! Yaaa! Ama yoksa ben sýkýlýrým!

Balinanýn neden bitkin düþtüðünü anlamak kolaydý. Snopi balinaya yaklaþtý. Todi ve Nodi de kediyi kovalamaya baþladý. Ama Snopi kediye bakmadý bile. Onun aklý fikri bu dev hayvandaydý. Neydi bu? Böyle iri bir balýk daha önce hiç görmemiþti. O sýrdada balýk Kit'i iteleye kakalaya ýþýnlama makinasýna sokmaya çalýþýyordu. Kit baðýrdý:

-Görüþürüz millet!

Balýk onu içeri itti. Kapýyý da kapattý. Kit'e seslendi:

-Yaþadýðýn yüzyýl neyse düðmelerden sana uygun olana bas! Babanýn olduðu yere inersin!

-Tamam tamam!

Kit mýrýldanýyordu:

-Baba yaa... Neden biraz beklemedin? Off... Neyse. Hangi tuþ? Hangi yüyýl? XVII? XVII... XVII... Hah burada. XVII baþý... XVII ortasý... XVII sonu... tamam XVII sonu. Basýyorum. Basýyorum. Bastým!

O anda küçük bir sarsýntý oldu. Çevresinde bir sürü mavi ýþýk belirdi. Makinadan duman çýkmaya baþladý. Bir sarsýntý daha oldu ve Kit ilginç bir iniþ yaptý.

Evet. O da bulutlarýn üzerindeydi. Aþaðý bakýyordu. Yanýndaki uzaktan kumanda ile düþtü düþtü düþtü. Mýzraklarla çevrili bir alana düþtü. Savaþýn ortasýnda bir yerlerde yaðverini gördü. Gözlerini kapadý yaðver. Sanýrým ölmüþtü. Sonra yürüdü. Gelen her mýzrakla irkiliyordu. Ama aslýnda irkilmesine gerek yoktu. Bir tane mýzrak gözünün içinden girip kuyruðundan çýktý. Ama Kitin üzerinde ne kan vardý. Ne de yara. Sonra korkmamaya baþladý. Uzun bir alan boyunca yürüdü. Sonra onun kalkanlarýný yapan bir demircinin evine yaklaþtý. Birden çatýda iki tane köpek gördü. Bunlar annesi ve babasýydý. Uzaktan kumandayý sýkýca kavrayýp bütün hýzýyla koþmaya baþladý. Yaklaþýnca da baðýrdý:

-Anne? Baba?

Bobi döndü baktý. Gelende bir tanýdýklýk vardý. Ronja'yý dürttü ve Kit'i gösterdi. Kit bir daha baðrýnca da onun Kit olduðunu anladýlar. Kit mutlu bir þekilde onlarýn yanýna çýktý. Bobi, Kit'i görünce affallayarak yere düþtü. Bobi aþaðýdan Kit'e seslendi:

-Oðlum! Sen bu musun?

Kit reverans yapýp yanýt verdi:

-Evet sevgili kralým. Ben buyum!

Ronja düþündü. Sordu:

-Sahi buradan nasýl çýkacaðýz?

Kit yanýtladý:

-Yanýmda uzaktarn kumanda var!

O sýrada kumanda mekanik bir sesle konuþmaya baþladý:

-Acele-edin-efendim.-Dünyaya-geliþ-gidiþ-süreniz-dolmak-üzere!-Bana-dokunun-dokunun-geri-dönüyoruz.

Kit sordu:

-Makine, acaba annem ve babamý da yanýmýza alabilir miyiz?

Makine mekanik sesle cevaf verdi:

-Olmaz-efendim-imkansýz-ben-bir-kiþi-için-ayarlýyým- dokunun-efendim-dokunun-gidelim-on-saniyeniz- var-dokunun.

Kit, Ronja'ya seslendi:

-Anne! Sen dokun!

-Olmaz Kit! Bununla sen geldin sen gidiceksin!

-Hayýr anne! Sen dokun. Babamla ben her iþi hallederiz! Çabuk dokun!

Ronja istemeyerek dokundu. Mavi ýþýnlar çevresini sardý. Sonra ortadan kayboldu. Bobi mýrýldandý:

-Ýþte bu kadar... Pekâla, þimdi n'apýcaz?

XI.Bölüm

-Yapman gerekiyor... Ruhlar adýna yapman gerekiyor... Sana vereceðim... Sana... Sana... ... Eee... Öööö... Sana... Sana bir... Bir... Liste!.. Sana bir liste vereceðim. Beni dinle... Bir meleðin sesini dinle... dinle... dinle... diinleee...

Bobi ve Kit sonunda demirci bir kedinin yatak odasýndan çýktýlar. Kedinin rüyyasýna girip bir güzel iþletmiþlerdi. Bobi elini Kit'in omuzuna koydu:

-Tamam oðlum, bu iþi de yarýladýk!

-Yapma yaaa! Senin kadar zor anlatan yoktur herhalde. Sonra baþýný yukarý kaldýrdý. Ve söylendi:

-Tanrým... Listeyi anlatmak için kitabý gösteren þu hayvana dayananmam için bana biraz sabýr ver!

Bobi güldü:

-Saçmalama sen daha iyisini yapamazdýn. Dua et ki alýþveriþ demedim, ki sen öyle de diyebilirdin!

Kit, Bobi'yi yukarý çekti:

-Gel çatýda oturalým.

Bir süre oturup yýldýzlarý seyrettiler. Sonra Kit sordu:

-Dediklerimizi yarýn söyleyeceðiz ya. Sence öbürsü güne kadar yapar mý dersin?

-Zannetmem. Kesinlikle ilk önce bir kâhine gider.`Sonra Kediana'ya adak sunar. Hala emin deðilse karýsýna danýþýr. Gece yine rüyyasýna girer listeyi verir ve gece yarýsýnda hazýr olmasýný isteriz. Sen merak etme. Er ya da geç cennette olacaðýz.

Bir süre daha yýldýzlarý seðrettiler. Bobi, Kit'e dönüp sordu:

-Þimdi bize düþen görev ne biliyor musun?

-Rüyyaya girince söyleyeceðim sözleri yazmak mý?

-Hayýr. Aslýnda o da bir yöntem. Ama benim yöntemim daha güzel. Bize en güzel görev düþüyor.

-Nedir o?

-Beklemek...

-...ve sabretmek!

-Eeee... o kadar olacak ama! Burasý cennet deðil ki!

-Evet katlanacaðýz!

XII. Bölüm

-Sensin ey kedi... Ruhlar gelip Kediana için bir þeyler istedi. Eyy günahkar kedioðlu! Sen onu bile vermedin! Ya kardeþim be... En azýndan þunlarý veriver! Eyy Kediana'nýn kulu! Þimdi beni yine... üüü.. dinle! Eyy kedioðlu! Sana dediklerim yarýn geceyarýsýnda hazýr olacak. Kediana'ya bir koli köpek mamasý getir. Kedioðlu! Sen bize, Kediana'ya sivri, demir kýymýklar hediye et!

Bobi öfkeyle baðýran Kit'in yanýnda yukarý kuþkucu bir þekilde bakarken 'Umarým tarifleri anlar...' diye aklýndan geçiriyordu. Kit konuþup duruyordu.

Sesi bazen öfkeliydi...

Bazen yalvarýrcasýnaydý...

Bazen nutuk çekiyordu...

Bazen iþi þakaya alýyordu...

Bazen de espriler yapýyordu...

-Uzun demir çubuklar ver ona kedioðlu! Kudretli Kediana'ya, kudretli demir çubuklar ver! Eyy kedioðlu! Ona deðerli sarý sývý ver. Ona layýk olduðu parýltýlý sývýyý ver!

Kit elindeki listeye baktý. Sývý altýn... (Kediana'nýn layýk olduðu parýltýlý sývý) Tornavida... (Kudretli demir çubuklar) Çiviler... (Sivri demir kýymýklar) Çekiç... Tamam... Herþey olmuþtu... Kit son birkez demirci kediye seslendi:

-Gözüm üzerinde... Seni Kediana da görüyor Kediana'nýn kulu... Gözüm üzerinde...

                         *     *     *

-Uff! Beynim yýkandý be! Çok iyidin!

Kit ve Bobi kukuletalarýný çýkartýrken aralarýnda konuþuyorlardý. Kit özlemle:

-Umarým bir koli köpek mamasýný anlamýþtýr. Yumurta, süt, tuz ve o güzelim yoðurdun enfes tadýný unuttum sanki. Yemeyeli bayaðý oldu.

Bobi gülümsedi:

-Heh! Ben o mamalardan cennette yiye yiye býktým! Þimdi sana baban olarak bir fedakârlýk yapacaðýmý söylüyorum. Dinle. Sana ben bu ülkenin eski kralýnýn babasý Kral III. Kemike olarak o kolideki bütün mamalarý yeme görevini veriyorum.

Kit bütün uzun zýrvalar boyunca dili dýþarda bakýyordu. Sonunda ise baðýrdý:

-Ýþte bu!

-Þþt Kit! Sakýn bunu yaptýðýný bir daha görmeyeyim. Kedinin rüyyasýndayýz hala! Zavallý uyanacak þimdi! Özür dile!

-Özür dilerim...

Kit ve Bobi rüyyadan çýkýp kedilerin ele geçirdiði þehiri dolaþmaya baþladýlar. Bobi sordu:

-Kit, bana savaþý anlatsana?

-Olur baba. Kediler þehrin surlarýný geceliyin týrmandýlar. Surlardaki okçularý ve diðerlerini bir güzel temizlediler. Sabah kenti de elden geçirdiler.

Sonra bir duvarý iþaret etti:

-Ben de burada öldüm. Sol kolumda bir ok vardý. Bayaðý kan kaybetmiþtim. Duvara dayandým soluklanmak için... Ýþte! Þimdi buradayým! Yine duvarýn dibinde!

Bobi mýrýldanýyordu:

-Eveet... Atalarýmýzýn yüzde doksaný böyle ölmüþ biliyor musun?

-Cesurca bir tarz.

-Ama ülke elden gittiði için onlarýn kategorisine giremiyorsun.

Kit alaylý bir sesle babasýna homurdandý:

-Ne yani, senin gibi mi ölseydim?

Bobi kem küm ettikten sonra yanýt verdi:

-Mesela!

-Yok olmaz. Üstelik þu anda yaþýyor olsaydým ve kral olsaydým bütün halkýmýn ve bütün köpeklerin yüzme bilmesini gerektiren bir yasa çýkartýrdým. Bi de özlü söz!

-'Bilmeyen yüzmeyi, ne yazýkki bilir ölmeyi' gibi abuk cubuk bir atasözü çýkardý gelecekte.

-Ne yani! Ýyi olmaz mýydý?

-Ney iyi olmaz mýydý?

-Bir 'ata' olmam!

-Kýskanýrdým!

Kilisenin çanlarý onbir kez çaldý. Bobi, Kit'e seslendi:

-Hadi oðlum, gidelim!

-Daha bir saat var ama neyse... Niye bu kadar erkencidir ki bu da...

Birlikte uçup demircinin çatýsýna kondular. Kit katlanabilir kukuletasýný giymek için bir hareket yaptý. Bobi kafasýný sallayarak onayladý. Birlikte iki beyaz kukuletalý hayalet olmuþlardý. Kit sordu:

-Siyah bir kukuletamýz olsa daha iyi olmaz mýydý?

-Hayýr! Siyah kukuletalý hayvanlar cehennemden çýkmadýr. Bunlar bize yeterli.

Yarým saat sonraydý. Minik bir konuþmadan sonra kilisenin çanlarý oniki kez çaldý. Kit, Bobi'ye seslendi:

-Hadi baba, gidelim!

Gerçi gidecekleri yer yoktu. Çatýdan inip evin kapýsýndan içeri geçtiler. Kit'le Bobi içeri girerken demirci kedi koliyi yerleþtiriyordu. -içinde köpek mamasý olan hani- Sonra ateþin yanýna gitti küçük bir tastaki sývýyý karýþtýrdýktan sonra aldý ve masanýn kenarýna koydu. Sonra gözleriyle yýkarý bakýp bir þeyler dedi. Daha sonra yataðýna gitti. Bobi, Kit'e gel iþareti yaptý. Birlikte taþýmaya baþladýlar. Bobi elinde -pek benzemese de tornavida olan- tornavidalarý taþýyordu. Kit ise avucunu yakan demir kýymýklarý -yani çivileri- taþýyordu. Bobi, Kit'e açýklamaya baþladý:

-Bak oðlum. Normalde bu kadar lüks takýlmamalýsýn. Bu acil bir durum olmasaydý eðer...

-Tutkal yerine kurumakta olan sývý altýn kullanmazdýk deðil mi?

Bobi utanýr gibi baþýný yana çevirdi:

-Þeyy ben de tam böyle diyecektim zaten...

XII. Bölüm

Kit 'Kudretli demir çubuklar'ýn tornavidadan bin kat daha kalýn olduðunu öðrenince üzüldü. Pençelerinin de tornavidalarla ayný kalýnlýkta olduðunu öðrendiðinde daha da üzüldü:

-Uff... Babaa! Ayný boyda deðil miyiz? Senin benden farkýn ne? Senin pençelerin de benim gibi!

-Benim bir ek özelliðim var da ondan.

-Neymiþ o?

-Ben tarif ediyor olsam 'Kudretli demir çubuklar' demezdim. Onun yerine 'Kediana'nýn parmaklarý' derdim.

-Demiri nereye koyacaktýn peki?

-Iýý.. Þeyy... 'Kediana'nýn demir parmaklýklarý?' bu uygun mu?

-Hayýr!

-Evet!

-Hayýr!

-Evet!

-Hayýr!

-Hayýr!

-Evet!

-Evet mi? Güzel oðlum sonunda sen de benim gibi düþünüyorsun! Aferin sana!

-Ama... Ben...

-Önce þu flörosaný al.

-Evet?

-Onu buraya tak.

-Taktým?

-Sonra pençelerini çýkarýp sýkýþtýrmaya baþla!

-Avucunu yalar mýsýn oðlum?

-Tabii baba... Ne?! Hayýr!!

                         *      *      *

Ronja bulutlarýn arasýndan dünyaya bakýyordu.:

-Nereye gittiler? Uff...

Ýsabella onu avutmaya çalýþtý:

-Üzülme anne... Onlar gelirler... Sen hiç merak etme...

-Umarým...

XIII. Bölüm

-Çalýþýyor! Çalýþýyor!

Gerçekten çalýþýyordu. Makinadan dumanlar çýkýyordu. Eðer yedek flörosanlar ve yapým klavuzu olmasaydý... Ýþte o zaman kötü olurdu.

-Ýçine gir oðlum! Çabuk gir!

Girdiler.

Dümeye bastýlar.

Cennete ýþýnlandýlar.

Dev bir sarsýntý oldu. Yumuþak bulutlarýn üstüne baba oðul küçük bir düþüþ yaptýlar. Çevrelerine baktýklarý sýrada balýðý gördüler. Elinde balýk yemi çorbasýyla kantinden geliyordu. Yanýndakilere baktýlar. Ýsabella, Ronja, çocuklar, balina ve tippoþ geldi. Kit tam baðýrýcakken Bobi kafasýný eydi. Kit eðilirken elinden uzaktan kumanda kaydý. Ve doðruca çocuklarýn önüne düþtü. Snopi diðerlerine seslendi:

-Büyükanne! Anne! Bakýn yerde ne buldum!

Yerdeki bulutlarýn arasýndan çýkan bir el uzaktan kumandayý aldý. Ama Ýsabella bunu farketti. O eli tuttuðu gibi Bobi ortaya çýktý. Ardýndan Kit de çýktý. Balýk, balina ve Tippoþ geri çekildiler. Bu aile manzarasý bozulmazdý þimdi!

Kit, Ronja'yý süzüyor, Snopi, Bobi'ye bakýyordu. Kýsacasý herkes birbirine bakýyordu. Böylece Kemike ailesinin iki kuþaðý ve son kuþaklarý cennette yaþamlarýný (pardon ama yaþamdan baþka ne diyebilirim ki?) sürdürmeye devam ettiler.

          



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Öðrendim Ki, Kleopatra Hiç Bir Zaman Kleopatra Deðilmiþ...
Prenses ve Ejderha..! 1. Bölüm
Prenses ve Ejderha..! 2. Bölüm
Prenses ve Ejderha..! 3. Bölüm
Tabiat Teyze

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Öykü
Kül
Kedix ve Köpex
Aydýnlýktaki Karanlýk ve Karanlýktaki Aydýnlýk
Yanlýþ Adým
Suyun Üzerindeki Adýmlar
Aleyda
Karanlýðýn Getirdikleri
Ateþ, Damla ve Hiç
Bedensiz Ruhlar

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düþ [Þiir]
Ýlkler... [Þiir]
Buzul Çaðý [Þiir]
Nokta [Þiir]
Kitap Kahramaný [Roman]
Gelecekten Dönüþ... Giriþ [Roman]
Bir Kavanoz Viþne Reçeli [Deneme]
Sevgili Okurum... [Deneme]
Orman Ýneði... [Deneme]
Aðabiler Üzerine Bir Araþtýrma [Ýnceleme]


Esin Yardýmlý kimdir?

. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Gördüðüm, tanýdýðým, hayal ettiðim, yapýtýný okuduðum herkes.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Esin Yardýmlý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.