..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herþeye imgelem karar verir. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar > Aynur Özbek Uluç




19 Kasým 2004
Yeþil Cennete Yolculuk  
Karadeniz’in koynunda , yeþilin tadýnda gezerken...

Aynur Özbek Uluç


Yaþanan duyguyu kuvvetlendirmek için mi nedir... Kýraç eþlik eder radyodan : “Gidiyorum buralardan, tüm rüzgarlar senin olsun, býktým artýk yol almaktan, önüme çýkýp durdursan.” Korkarsýn bu cümleden. Durdurulmak istemezsin çünkü..


:BEBC:
Sabah erkenden yüklemeye baþladýk eþyalarýmýzý arabaya. Ýçimde Karadeniz’e doðru yola çýkacaðýný bilmenin heyecaný. Þimdiden gözümde canlanan görüntüler. O hayallerin yerine gerçeklerini bir an önce koymanýn sabýrsýzlýðý, kýpýr kýpýrlýðý.

Öte yandan gözünün içine bakarsýn sokaklarýn ve “ Ben gidiyorum.” dersin. Hýnzýrca gülersin; bu çok sevdiðin þehri terk etmenin tadýný çýkarýrsýn için için. O arada yaþanan duyguyu kuvvetlendirmek için mi nedir... Kýraç eþlik eder radyodan: “Gidiyorum buralardan, tüm rüzgarlar senin olsun, býktým artýk yol almaktan, önüme çýkýp durdursan.” Korkarsýn bu cümleden, çünkü durdurulmak falan istemiyorsundur.

Böyle bir psikoloji ile çýktým yola. Yanýmda Ýmran, Gülnur, Saliha, oðlum Devin ve yeðenim Altar. Sevdiklerimle birlikte geliyorum sana Karadeniz.

Ýlk durak Safranbolu. Ýmran orada semer yapan bir amca ile sohbete baþlýyor. Hemen yanlarýnda ben de yerimi alýyorum. Güzel olacaðýný þimdiden bildiðim bu sohbeti kaçýramam doðrusu. Amca var doksan yaþýnda, ama bu yýllarýn seksenini semer yaparak geçirmiþ. Saliha, amcanýn koltuk imal ettiðini düþünüyor.. “Hayýr, koltuk deðil semer” dediðimizde de “haa evet, biliyorum, ata konuluyor ” deyince artýk hepten dilimize düþüyor. Yol boyunca rastladýðýmýz her hayvaný kendisine bizzat tanýtmaya baþlýyoruz. Özelikle de atlarý tabii.

Çarþýyý gezerken orada karþýlaþýp kendisinden kese satýn aldýðýmýz kadýn “ne olur gitmeyin, bu gece konuðum olun.” demez mi... Bu kadar basit mi, orada kalývermek? “Bir dahaki sefere inþallah..” þeklinde hepimizin beyaz yalan olduðunu bildiði mahsustan sözlerden birini uzatýp gülümsüyoruz. Aslýnda o da kalmak istediðimizi biliyor. Tebessümlerle anlaþýyoruz.

Artýk, çok da oyalanmadan Amasra’ya varmak lazým. “Gönderilmemiþ Mektuplar” hala oradalar mý acaba diye bir merak var içimde.

Amasra tam da filmde görüldüðü gibi büyüleyici. Bakýp kalasý geliyor insanýn bir müddet. “Bundan sonra ben bu kasabayý seyrederek sürdürsem ömrümü” gibi istek cümleleri kurarken yakalýyorum kendimi. Türkan Sultan beni fazlasý ile etkilemiþ anlaþýlan. Burada bir terslik var sanki. Kadýn olduðumdan dolayý beni asýl etkileyenin Kadir Ýnanýr olmasý gerekirdi, ama anlaþýlan o ki; öyle olmamýþ.

Henüz ayaðýmýzý yere basýyoruz ki; bir adam yanýmýza gelip kalmamýz için uygun bir evi olduðunu söylüyor ve kendisinin polis olduðunu. Ev sahibi olmadan baþka birinin evinde kalacak olmaktan dolayý ilkin garip hissetsek de, gidip evi görünce, daha ilk andan kendi evimizmiþ gibi hissettiren bu ev hakkýnda hiç düþünmüyoruz bile. Yerleþiyoruz. Çeliþkiye bakýn ki; kendi evimiz gibi hissettiren evin salonunda ki dekoratif eþya insanýn kanýný donduracak cinsten. Duvara asýlmýþ makrame bir süs ve içinde iki tane orjinal el bombasý. “ Yaaa onlarýn içini sanýrým, boþaltmýþ olmalýyým......” gibi kesinlik içermeyen bir cümle bile bizi tedirgin etmiyor o mutlu psikoloji içindeyken. Hemen dönüp çocuklara “ Evet çocuklar bunlar gerçek bomba. Yaaaaaani kesinlikle bombayý ellemiyoruz.” þeklinde tembihimizi de yapýnca içimiz acayip rahat ediyor. Evet, bomba ile de pek kolay kaynaþtýðýmýza göre kendi evimizmiþ gibi hissetmeye devam etmekte sakýnca yok.

Duvarda bombalarýn hemen yanýnda manifesto mu demeli, düstur mu bilmiyorum, asýlý birkaç pano daha var. Ama hemen üstlerinde bu panolarla eðreti bir kaynaþmýþlýkla duran Nazým Hikmet Ran imzalý ama Aþýk Veysel’in saz çalan bir fotoðrafý ile tamamlanmýþ öbür çerçeve üzerine þaþkýnlýðýmýz birkaç kat artýyor. Karþý duvarda asýlý panodaki boða burcu özelliklerini oðlumun zoru ile kendimle karþýlaþtýrdýðýmda ise kendimin bir öz boða burcu olmadýðýma ya da olsa olsa bu burcun yüz karasý olduðuma karar veriyorum.

O gün Amasra’da Türkan ve Kadir’in film çekimleri sýrasýnda kaldýklarý otelin önündeki koyda denizin içinde uzanýp gökyüzünü seyrediyorum. Bir akþam, bu gökte yakaladýðým yýldýzlarý seyretmeye karar veriyorum. Bunun nasýl olacaðýnýn hayalini kuruyorum. Þu anda elimde sadece bu hayali görüntüler var, çünkü bunu yapacak bir ortam olamýyor sonradan maalesef. Ama olsun hayallerimiz de bizim hayatýmýz deðil midir?

Ertesi gün Bozköy’e gitmeye karar veriyoruz. Yol yine muhteþem. Doða burada çok cömert. Neyi varsa size sunmuþ gibi. Manzara nerede biraz daha güzelleþse Ýmran arabayý durdurup bir iki dakika seyretmemizi saðlýyor. Bu kendiliðinden incelik manzaranýn kendisi kadar etkiliyor beni.

Bozköy’de dalgalar var. Onlarýn içinde danset. Ritmine býrak kendini. O zaten insanýn içinde sabit kalmasýný mümkünsüz kýlmaya karar vermiþ bir kere. Orada yeþille mavinin öpüþtüðüne tanýk olduðumuzu, hem de bu öpüþün tam ortasýnda durduðumuzu algýlýyorum.

Þu Çakraz’ ý da görelim mi? Görelim. Ýyi gördük; on dakika yeter. Çok kalabalýk. Sarmýyor.

Sözde bu akþam için dolaþma planý yapmýþtýk, hani ben yýldýz filan seyredecektim, kendime söz vermiþtim. Öyle yapmýyoruz. Yemeðimizi yeyince, biraz da içip mayýþýyoruz. Bu arada nerden çýktýysa ozmoz üzerine bir konferanstýr gidiyor. Buradan çýkan hesaba göre ise; denizde çok kalýrsak ölmemiz iþten bile deðil. Yaaaaa, ne demiþti Nazým dizelerinde: “Deniz olunmalý oðlum” Kýssadan hisse; deniz deðilsen de, içinde çok durmayacaksýn.

O gece ve ertesi gün gök delinmiþ resmen. Ýyi ya iþte, yaðmurunu görmeden Karadeniz’i gördüm diyebilir mi insan... Yavaþ yavaþ dönüþ için yola çýkma vakti. Yol için köfteleri de hazýrladýk; yani hazýrýz. Sahilden gideceðiz. Aklýmda Zonguldak-Armutcuk var. Orayý tekrar görmeden geçemem. Bizimkiler bir an önce varma derdinde, pek niyetli deðiller gibi. Bense uðramýyoruz derlerse 'arabadan Zonguldakda mý ineyim, Ereðli’ de mi acaba..' diye plan yapýyorum içimden. Kararlýyým, tek de olsam ben, Armutcuða kesin gideceðim.

Yol Bartýn çayý ile baþladý ki; mükemmel bir yer. Yanýnda yarým yamalak içilen sigara belleðimdeki yerini aldý. Sýrf sohbet olsun diye Ýmran rastladýðýmýz bir adama “benzinci var mý bu yolda? ” diye soruyor. Adam pek bir keyif alýyor bu sorudan. Hafif açýk olan göbeðini ahenkle þöyle bir hoplatarak “ ehee ” diye biraz bilmiþ, biraz gülmesini tutan bir ifade ile. “var.” diyor. Bu “ var” cevabýnýn týnýsý bizi çok eðlendiriyor. Ve onu böylesine keyiflendiren þeyi merak ediyoruz haliyle. Biraz sonra anlýyoruz ki; adým baþý benzinci kaynýyormuþ buralar. Yani bu diyalog Türkiye’de bir tek bu coðrafyada bu kadar anlamlý ve esprili olabilirdi. Koca haritada bu noktayý eliyle koymuþ gibi bulup, doðru adama sorduðu için, Ýmran’ý tebrik etmemek mümkün deðil.

Biraz sonra bu bahsi geçen benzincilerden birinde durduðumuzda arkadaki doðal hayvanat bahçesi gezinin sürprizlerinden doðrusu. Orada tavuðun üstüne binmiþ horoz görüntüsü karþýsýnda þaþýran çocuklarý da “ korkmayýn çocuklar, hayvanlar seks yapýyor. ' þeklinde bilgilendirme fýrsatý buluyoruz, göstermeli. Benzinci sayýlarý kýrktan on beþe düþen köpekleri için üzülüyor, her birine ayrý kulübe yapmýþ kimi domuz avlamak için, kimi çulluk. Benzinci deyip geçmeyin; adam ava meraklý aslýnda, tekneyi hazýrlamýþ balýða çýkacak ama yaðmurdan muzdarip. Ne diyelim, boþ zamanlarýnda hobi olarak benzincilik yapýyor.

Zonguldaða on km kala bir baþka sürpriz; hiç duymadýðýmýz bir maðaranýn varlýðý: “ Gökgöl Maðarasý ”. Hazýrlanma çalýþmalarý altý yýl sürmüþ. Ýçinde sekizyüzyetmiþbeþ metre yürüyoruz. Ötede bir iki buçuk kilometre daha varmýþ açýlmayan. Ýnanýlmaz bir yer. Ve ürkütücü. Buz gibi de soðuk. Ýçerde yol aldýkça yaklaþan su sesini baþka maðaralardan da biliriz. Ama karþýmýza dere çýkmaz hiçbirinde. Bunda çýkýyor. Dere ve her biri bir heykel heybetinde duran sarkýtlarýn arasýnda ilerlerken olabilecek bir deprem ihtimali insaný þöyle bir ürpertmiyor dersem yalan olur.

Evet; Zonguldaðý da geçtik. Kozlu'dan sonra bir dere kenarýnda önceden hazýrladýðýmýz köfteleri de mangal yapýp mideye nakledince artýk açýklýyorum.

- Ben Armutcuða gitmek istiyorum. Orayý yeniden görmek ve sevdiklerimle de paylaþmak istiyorum.

Kesin söylem ne kadar da etkili bir þeymiþ. Kývrýmlarýn içinde Armutcuk’a doðru yaklaþýrken heyecandan ölüyorum. Bizimkilere oradaki madeni dýþtan da olsa göstereceðim. Oralarý önceden biliyor olmanýn edasý ile anlatýp duruyorum. Ýlk olarak evvelce kaldýðým yer olan TTK (Türkiye Taþ Kömürleri) misafirhanesine doðru týrmanýyoruz. Kýsacýk bir selamlaþma, çay falan içecek vakit yok. Ertesi gün iþbaþý yapacaklar var aramýzda. Yol uzun daha. Deniz kenarýna da ineceðiz ayrýca. Misafirhaneden telefon ediliyor anýnda aþaðýya, müdür beyin misafirleri oluyoruz biz de böylelikle. Torpilimiz büyük yerden. Bilmem kaç yüz metreyi vagonla ineceðiz deniz kenarýna ulaþmak için. Aþaðýda köpüren dalgalarý seyrederken bir yandan yeþilin koynunda yol alýyoruz; insanýn adrenalinini yükselten bu ortamýn bir parçasý olmanýn keyfine vara vara.

Kömür ocaklarýnýn havalandýrmalarýný buradan yaptýklarýný anlatýyor bize görevli iþçiler. Ondokuz sene önce kaðýt üstünde yýkýlmýþ görünen kýrýk dökük binanýn içinde nasýl çalýþtýklarýndan, ama buradan yýldýzlarý ve dalgalarý seyrederek akþamlarý içtikleri çaydan bahsedip bizi de davet ediyorlar. Akþamüstü saatindeyiz o anlarda ve bu keyfe ramak kala reddediyoruz. Ben en çok burada içemediðim çaya yanacaðýmý biliyorum ileriki tarihlerde. Ama geldiðim için öyle mutluyum ki, yapamadýklarýma üzülmemeliyim.

Keyifle içemediðimiz o çayý Akçakoca’ya kýsmet etmeye kararlýyýz. Akçakoca ise yýðýn yýðýn insan. Orada bir çay bahçesinde kabaran dalgalara tepeden (konumsal olarak tabii) bakarak çayýmýzý içerken þimdiden varlýðýný gelen telefonlarla gösteren sorunlarý konuþmadan edemiyoruz.

Artýk yolun yorgunluk verecek bölümü baþladýðýna göre “katlanmak gerek” düþüncelerini devreye sokma zamaný.

Gece yarýsý Ýstanbul. Ýþte yine biz. Ve nerde kalmýþtý burada hayat?

Aynur Uluç


Laminart Dekorasyon , Sanat, Tasarým Dergisi
Ekim-Kasým 2004




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yolculuk Var
Adý Konmuþ Biçimin Okuyucuya Etkisi
Martýnýn Kanadýndan Sýzan Güneþ
Vatandaþ Mustafa
Çekmeceleri Düzenlerken
Kurtlar Sofrasýnda Gelincik Yemeði
Yeraltý Dizeleri
Artýk Beni Ýstemiyor, Bu Þehir
Ýhanet Her Yerde
Þiddet, Her Yerde mi Yoksa?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Kesiþme [Þiir]
Meriç'in Þiiri [Þiir]
Þaþý Bir Þehre Þerh [Þiir]
Bir Nisan Yaðmuru [Þiir]
Kana'da Kan [Þiir]
Asýlý Çamaþýrlar ve Beklenen An [Öykü]
El Sallarken [Öykü]
Edebiyatta Görsellik - Edebiyat ve Görsellik [Ýnceleme]
Dilim Dilim Oldu Dilim [Ýnceleme]


Aynur Özbek Uluç kimdir?

http://www. aynuruluc. blogspot. com/

Etkilendiði Yazarlar:
.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Aynur Özbek Uluç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.