Bir gecelik Aþk

Cola þiþesinin aðzýna sýkýþtýrdýðý mum ýþýðýnda iki gün önce baþladýðý romaný bitirmeye çalýþan Fulya, aniden bastýran yaðmurun cama vuran damlalarýyla irkildi. Oturduðu tahta sandalyenin gýcýrdayan sesi eþliðinde hafiften doðrulup, camdan dýþarýya bakarak, ‘’Güzel yaðmur yaðýyor’’ diye kendi kendine söylendi. Sonra saatine baktý, gece yarýsýný çoktan geçmiþti. Gözü masa üzerine býraktýðý okumakta olduðu romana takýldý, biran ‘’Acaba bitirsem mi?’’ diye düþünüp, kitabý eline aldý, kalan sayfalara baktý. Sayfalarýn çokluðu gözünü korkuttu. Ayný oda içerisinde kanepede yatan oda arkadaþý Mine’ye doðru yöneldi, baktý, açýlan üzerini örtüp, yataðýna yöneldi.

........
Üniversite son sýnýf öðrencisi Fulya, iki yýl kaldýðý Öðrenci Yurdundan ayrýlmýþ, ayný okuldan arkadaþý Mine ile tek odalý bir eve taþýnarak, birlikte yaþamaya baþlamýþlardý. Fulya, okula ilk geldikleri günden, okuldaki ilk dönemin sonuna kadar Mine ile yýldýzlarý bir türlü barýþmamýþtý. Sürekli birbirlerini kýskanýyor, arkadaþ ortamlarýnda bir araya geldikleri zaman da biri ortamý terk etmek suretiyle, tepkilerini dýþa vuruyordu. Okul tatile girince bulduðu iþte hem çalýþýp, hem de okumak durumunda kalan Mine, yurt idaresiyle görüþüp, yaz döneminde de kalabilmek için izin talebinde bulunmuþ, ailesiyle kavga eden Fulya da, derslerini bahane edip, yaz tatilini yurtta geçirmeye karar vermiþti. Yurt idaresi, tatil döneminde her iki öðrenciye verdiði izin doðrultusunda ayný odayý tahsis etmesine her ikisi de tepki gösterse de, zorunlu olarak kabul etmiþ ve bu beraberlik Fulya ile Mine’nin birbirlerini daha iyi tanýyýp, çok sýký arkadaþ olmalarýný saðlamýþtý. Bu arkadaþlýk daha sonra ilerleyerek devam etmiþ ve birlikte ayný evi paylaþmaya baþlamýþlardý.
........

Yataðýnýn üzerine elbiseleriyle birlikte uzanan Fulya, bir süre öylece yattý. Gözüne bir türlü uyku girmiyordu. Yataðýndan doðruldu, bir süre de oturduðu yerde düþüncelere daldý. Sonra yataðýndan kalkýp, odanýn ortasýnda yanan sobaya baktý, iki kürek kömür atýp, tekrar yataðýnýn üzerine uzandý. Bir süre sonra oda sýcaklýðý artýnca Fulya önce kot pantolonunu ardýndan da kazaðýný çýkarttý. Yataðýn üzerindeki battaniyenin altýna girdi. Yanmaya devam eden mumu söndürmek üzere yataðýndan hafiften doðrulduðunda masa üzerinde duran aynaya yansýyan gözlerine kilitlendi. Eline aynayý alýp, bir süre aynadan kendisine baktý, sutyenini düzelti. Parmaðýnýn ucu göðüs ucuna dokunduðunda birden içi titredi. Aynayý yerine býrakýp, mumu söndürerek battaniyenin altýna vücudunu gizledi. Bir türlü gözüne uyku girmiyor, diðer taraftan da sabah olmuyordu. Okuduðu romanýn bir bölümüne takýlmýþ, sürekli gözünün önüne bu sahneler geliyor, sahnedeki kýz da hep kendisi olarak karþýsýna dikiliyordu. Yataðýnýn içerisinde saða sola dönüyor, parmaklarý vücuduna dokundukça daha fazla tahrik oluyordu, dayanamadý. Üzerindeki tüm fazlalýklarý çýkarttý. Sonra hafiften doðrulup, kanepesinde uyuyan Mine’yi kontrol etti. ‘’Mine’’ diye, kýsýk bir sesle seslenip, uyuduðundan emin olunca, yataðýnýn içerisine kendisini býraktý. Vücuduna dokunarak, daha da tahrik oldu. Göðüslerinin ucunun sertleþtiðini hissetti. El hareketleriyle kendisini iyice tahrik edip, aldýðý zevkin doruðuna ulaþtýðýnda, birden bacaklarýnýn arasýnýn ýslandýðýný fak etti. Bacaklarýnýn arasýnda aþaðýya doðru inen sýcaklýðýn verdiði his yavaþ yavaþ yok olurken, rahatladýðýný ve göz kapaklarýnýn da kapanmaya baþladýðýný hissetti. Ýç çamaþýrýný giymek yerine, yastýðýnýn altýnda duran geceliðini bir el hamlesiyle alýp, üzerine geçirdi, derin bir uykuya daldý.
Üzerinde bir aðýrlýk hissederek uyandýðýnda, ‘’Hadi kalk tembel kýz, öðlen oldu’’ diye kulaðýna gelen sesin sahibini görmek için gözünü hafiften açtý, Mine’nin iri gözleriyle karþýlaþtý. ‘’Çok yorgunum’’ dedi, ‘’Biraz daha uyusam olmaz mý?’’
Mine, ‘’Olmaz, hadi kalk, birazdan arkadaþlar gelecek’’ diyerek, Fulya’nýn üzerinde kalkarken, battaniyeyi de çekip yere indirdi. Üzerine giydiði geceliðinin eteði beline doðru sýyrýldýðýný anlayan Fulya, birden yerinden doðrulup, eteðini aþaðýya doðru indirmeye çalýþýrken, Mine gülümseyerek, ‘’Ne oldu, artýk külotta mý giymiyorsun?’’ diye sordu. Fulya, ‘’Yok, gece uyuyamadým, içerisi çok sýcak olmuþtu, bende üzerimdeki tüm fazlalýklarý çýkartýp, geceliðimi giydim’’ karþýlýðýný verdi.
Fulya üzerini giymeden önce banyo yapmak istiyordu ama bunu arkadaþýna izah etmekten çekiniyordu. Bir süre yataðýnýn üzerine oturup, düþündü sonra kalkýp, ‘’Benim banyo etmem gerek’’ diyerek, sobanýn üzerinde ýsýnan ibriði kaptýðý gibi, banyoya yöneldi.
Banyo sonrasýnda Mine’nin hiçbir þey sormamasý Fulya’nýn aklýný karýþtýrdý. Kahvaltýya oturduklarýnda sürekli kendi kendine sorular yöneltip, yanýtlar bulmaya çalýþtý, ‘’Acaba ne yaptýðýmý fark etti de onun için mi böyle davranýyor?’’, ‘’Yok caným uyuyordu, fark etmesi mümkün deðil’’ diyerek, sorgulamasýný sürdürürken, sessizliði Mine bozdu:
-Çok düþüncelisin?
-Yok düþünceli deðilim, sadece kendimi yorgun hissediyorum
-Ne oldu kýzým, sabaha kadar beþik mi salladýn yoksa?
-Hayýr kitap okudum, daha sonra da gözüme uyku girmedi, seni uyandýrmaya da kýyamadým
-Uyandýrsaydýn
-Ne bileyim kýyamadým
Ýki arkadaþýn sohbetini çalan kapý bozdu. Mine yerinden fýrlayýp, ‘’Geldiler galiba’’ diyerek kapýya yöneldi. Kapýyý açtý, karþýsýnda duran arkadaþlarý Ayþe’yi içeriye davet etti. Ayþe, ‘’Girmeyeyim, hadi hazýr deðil misiniz daha, arkadaþlar aþaðýda sizi bekliyor’’ dedi. Mine, Fulya’ya seslenmek için arkasýný dönerken, karþýsýnda buldu. Fulya, Ayþe’ye ‘’hoþ geldin’’ dedikten sonra, ‘’Ben gelmesem olmaz mý? Çok yorgunum da.’’
Ayþe, ‘’Olmaz!’’ diye karþýlýk verdi. Fulya, derdini anlatmaya çalýþsa da Ayþe ikna olmadý, mazeretleri kabul etmedi, Mine’nin de yardýmý ile Fulya’yý da yanlarýna alýp, diðer gruba takýldýlar. Fulya’nýn gözü grup içerisinde yabancý birisine takýldý. Ayþe ile ‘’Kim bu?’’ dercesine göz göze geldi. Ayþe, ‘’Unuttum, sizleri tanýþtýrmayý. Kuzenim Hakan, Fulya bu da Mine’’ diyerek, tanýþma merasimini tamamladý.
Önce bir Cafeye daha sonra da sinemaya gitmeye karar verdiler. Cafede bir süre oturdular, sonra Fulya ihtiyaç gidermek üzere izin istedi. Hakan da yerinden kalkýp, sinema biletlerini almak istediðini söyledi. Fulya ile Hakan birlikte gruptan ayrýldýlar. Ýlk gördüðü andan itibaren Fulya’dan gözünü ayýrt edemeyen Hakan, söylemek isteyip de söyleyemedikleri için bir fýrsat yakaladýðýný düþünerek, fýrsatý deðerlendirmek istedi:
-Çok güzelsiniz
-Biliyorum ama hiç havam da deðilim
-Neden bir sorun mu var?
-Yok ama olsa bile bunu seninle paylaþacak halim yok
-Anladým, sizin tipiniz deðilim yani?
-Tiple ilgisi yok, sadece bana asýlmak isteyen tiplerin niyetini beylik laflarla ifade etmesi canýmý sýkýyor
-Size asýlmak gibi bir niyetim yoktu
-O halde ne yapmaya çalýþýyorsunuz?
-Bir þey yapmýyorum ki!
-Daha ne yapacaksýnýz. Karþýlaþtýðýmýz andan itibaren gözlerimin içerisine bakýyorsunuz. Gruptan ayrýlýyorum, sizde bilet alma bahanesiyle kalkýyorsunuz. Sonra sanki hiç bilmediðim bir özelliðimmiþim gibi, çok güzelsiniz diye dillendiriyorsunuz, sonra da kalkýp, ben bir þey yapmadým diyorsunuz
-Siz yanlýþ anladýnýz
-Yanlýþ anlamadým, izin verirseniz ben tuvalete gireceðim, siz de biletinizi alýn
Bir süre sonra önce Fulya, ardýndan da Hakan gruba katýldý. Hep birlikte kalkýp, sinemaya girdiler. Ön sýralar çok dolu olduðu için arka sýralardan bir yer tuttular. Fulya, en arka koltuklarýn sonuna gidip oturdu, yanýna ise Hakan düþtü. Fulya, ‘’Arkadaþlar film baþlayýnca beni kimse rahatsýz etmesin, ben bu filmi izledim, kestireceðim’’ diye grubu uyardý. Film baþladý, Fulya kafasýný duvara yaslayýp, uyumaya baþladý. Film sahnelerinden kulaðýný týrmalayan sözler tahrik olmasýna neden oldu. Baktý olmayacak, filmi izleyerek, açýk vermemeye karar verdi. Öylede yaptý. Ama çok tahrik olmuþtu. Hala gecenin etkisindeydi, bir türlü kurtulamýyordu. Film bitti. Grupla birlikte dýþarýya çýktýlar. Hava da kararmaya baþlamýþtý bile. Fulya, arkadaþlarýndan izin istedi, ‘’Eve gidip yatmak istiyorum, gerçekten kendimi iyi hissetmiyorum, kusura bakmayýn’’ dedi. Arkadaþlarýnýn ýsrarý, Fulya’yý kararýndan vazgeçirmedi, Mine de Fulya ile gitmek istedi ama Fulya buna izin vermedi, ‘’Ben yalnýz giderim, bir hafta sonumuz var onu da benim için harcamayýn’’ diyerek, gruptan ayrýldý.
Hakan, Fulya’nýn arkasýndan bir süre baktý. Sonra diðer grupla birlikte lokantaya gittiler. Hakan, yemek yerken Mine’ye Fulya için de yemek hazýrlattýrdýðýný söyledi ve giderken götürmesini rica etti. Mine’nin her zamanki gibi, þýmarýklýðý üzerindeydi, ‘’Kardeþim, eðer o kadar çok düþünüyorsan evin yolunu biliyorsun, kap bir koþu götür gel’’ diye karþýlýk verdi. Hakan þaþýrdý. Biran durakladý, ‘’Haklýsýn’’ deyip, yerinden kalktý. Ayþe, ‘’Birlikte gideriz, o zaman götürürüz, otur yerine’’ diye çýkýþtý. Hakan, ‘’O zaman kalkýn gidelim, arkadaþýnýz pek iyi görünmüyordu, hem bakarýz nasýl olmuþ, yemeðini býrakýrýz, sonra durumu iyiyse çýkarýz’’ karþýlýðýný verdi.
Birlikte çýktýlar. Ayþe, Mine ve Hakan diðer gruptan ayrýlýp, Fulya’nýn evine doðru yöneldiler. Ayþe, alkol satan büfenin önüne geldiklerinde ‘’Arkadaþlar isterseniz þuradan bir-iki bira alalým, evde içeriz’’ dedi. Hakan ‘’Ýyi olur’’ karþýlýðýný verirken, Mine’nin gözüne baktý. Mine, omuzunu sallayarak, ‘’Benim için fark etmez’’ dedi.
Kiþi baþýna ikiþer bira alýp, eve gittiler. Fulya yemeðini yedi, biralarý açýp içtiler. Kýzlardan ikisi, iki birayý kaldýramayýp, olduklarý yerde uyuya kaldýlar. Hakan ile Fulya alýþkýn olduklarý için fazla etkilenmediler. Diðer iki kýzýn yarým býraktýðý birayý da bir dikiþte bitirdiler. Hakan, ‘’Ayþe’yi uyandýrayým, artýk bizde gidelim, size de bir sürü yük olduk’’ dedi. Fulya itiraz etti, ‘’Yok oturuyoruz iþte, istersen iki bira daha kap gel, içelim.’’
Hakan, sanki böyle bir teklifi bekliyormuþ gibi yerinden kalktý, ‘’Gerçekten istiyorsun deðil mi? Gidiyorum bak’’ dedi, Fulya, ‘’Ben sen miyim, ne istiyorsam açýkça söylerim, aðzýmda gevelemem. Paran yoksa o baþka bir þey’’ diye laf yetiþtirmeye çalýþýrken, Hakan kendisini büfede buldu, biralarý kaptýðý gibi eve döndü. Birlikte ikiþer bira daha içtiler, diðer iki kýz hale uyuyorlardý. Fulya yerinden doðrulup, uyuyan arkadaþlarýnýn üzerine bir þeyler örtmek istedi. Ayaða kalkmasýyla birlikte kendisini Hakanýn üzerinde buldu. Hakan, üzerine düþen Fulya’yýnýn beline sarýlýp, bir tarafýnýn incinmemesini önlemek istedi.
Fulya, kolunu Hakan’ýn boynuna atýp, ‘’Çok içtik galiba, ayakta duramýyorum.’’
Hakan, ‘’Evet biraz fazla kaçýrdýk galiba, istersen seni yataðýna yatýrayým, ben kýzlarýn üzerini öter sonra giderim.’’
Fulya, sesini çýkartmadý. Hakan kucaðýnda oturan Fulya’yý kucaklayýp, yataðýna götürüp býraktý ama boyuna sarýlan kollardan kurtulamadý. Fulya bir hamle yapýp, Hakan’ý üzerine çekti, dudaklarýný dudaklarýna götürdü. Hakan hiç itiraz etmeden karþýlýk verdi. Kýzlarýn ayný odada uyuduklarýný bile unutmuþlar, üzerlerindeki fazlalýklarý hýzla çýkartýp, birbirlerine kenetlenmiþlerdi.
Bir süre sonra Fulya gözlerini açtý. Yataðýnda yatýyordu. Üzerinde elbiseleri duruyordu. Mine de kendi kanepesinde uyuyordu. Toparlandý, soba sönmüþ, odanýn içerisinde soðumuþtu.
‘’Hepsi rüyayýymýþ, keþke gerçek olsaydý’’ deyip, yorganýnýn altýna girdi ve derin bir uykuya daldý.

14.12.2004 – Yozgat