“ Þu daðlarda kar olsaydým / Bir asi rüzgar olsaydým / Arar bulur muydun beni / Sahipsiz mezar olsaydým “
Arar bulur muydun sahi, gece kuþlarý pencerene tüneyip sabahý kirpiklerine doladýðýnda, bir yetimin gözlerinden þehrin tutuþtuðunda, yüreðinin en ücra ve ýssýz köþesinde bir yoksulun sessiz ve derinden çýðlýðýnda, çocuðun düþü annenin yasýnda; arar bulur muydun sahi? Bir yolcu otobüsünün arka koltuðunda tarifsiz kederler içinde, bilmediðim bir þehre gider gibiyim. Ellerimde örselenmiþ bir yürek, ne yana dönsem acemi kimliðim, ne yapsam ben, ne tutsam kimsesizliðim. Bir parkýn yalnýz kanepesinde, simit satan çocuðun direncinde, sabrýnda, þu önümde uçuþan kuþlarýn telaþýnda, þu serseri þehrin hengâmesinde hep ben, tarifsiz ben, ben .. ! yaðmur yaðsa da birden, sokaklar boþalsa diyorum , kalabalýktan korkuyorum can, annemi özlüyorum. Tutsa ellerimden, baðrýna bassa hiç ayrýlmasa diyorum, uyusak günlerce ... Þehri dolaþtým bütün gün, ha bire koþturuyor insanlar bir yerlere, arabalar durmadan gelip geçiyor, ya biz yaþamýyoruz diyorum ya da bunlar çýldýrmýþ. Talebelik yýllarýmdan aþina çarþýya giriyorum, yine dükkânlarýn önü eski kitaplar, yürüyorum iþte yine uykulu haliyle o çay ocaðý; fokurdayan çaydanlýk, tahta tabureler, ihtiyar çaycý bile hiç deðiþmemiþ. Hey gidi günler, beyhude ömür hey ...! Ey yâr, içimde bir kuþ çýrpýnýyor sanki, bir nehir akýp gidiyor, gelmese de mektubun sözlerin deðip geçiyor. Yalan dudaklarýmdaki tebessüm, saçlarýmdaki serinlik, þimdi gönül harâbezâr, vakti deðil, dýþarýda hayat þuh, zaman berhudâr. Sarýl düþlerine, hayattan ayrýl yâr, ey yâr ...