Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Tekrar sandalyesine döndüðünde havanýn iyice kararmýþ olduðunu ve güneþin çoktaan oralarý terk ettiðini gördü. Soðuk kýþ geceleri geldi bir an aklýna...Ne kadar da güzeldi buzz gibi Ankara soðuðunda dostlarla paylaþýlan o sýmsýcak geceler...Öðrencilik yýllarý bambaþkaydý ne de olsa. Dile kolay beþ buçuk yýl geçirmiþti baþkentte! Delilikleri, beklentileri, baþarýlarý, baþarýsýzlýklarý, muzurluklarý, aþklarý -aþký-, gözyaþlarý, telaþlarý, isyanlarý, korkularý, hayalleri, yalnýzlýklarý, sarhoþluklarý, dostluklarý, kendini bulma ve kanýtlama çabalarýyla ne kadar uzun ve ne kadar çabuk geçmiþti koskoca beþ buçuk sene...Neler kazandýrmýþtý ona ve neler götürmüþtü hissettirmeden, ürkütmeden...Bir hayatý tanýmakla baþlamýþtý her þey ve bir hayatý paylaþmakla varmýþtý hayatýn tadýna...Þimdi ne kadar da uzak geliyordu o günler...Sene 98 aylardan ocak...19 yaþýnda küçücük bir kýz...Evden uzakta geçirilen o ilk günler, bitmek bilmeyen geceler...Bir yanda yeni bir þehir, yeni insanlar, yeni hayatlar keþfetme heyecaný diðer yanda belirsizliðin ve güvensizliðin telaþý...Ancak çok deðil birkaç ay sonra buz gibi bir Ankara akþamýnda sýmsýcak bir gülümsemeyle çýkmýþtý karþýsýna...Bir anda bütün korkular, endiþeler gitmiþ yerini tatlý bir heyecana býrakmýþtý... Aþk bu muydu acaba...Yanýlmýþtý... Yakýnlardan gelen boðuk bir sesle irkildi bir anda. Yandaki evin köpeði olmalýydý. Dün akþam eþyalarýný yerleþtirirken de ayný sesleri duymuþ merak edip terasa çýktýðýnda görmüþtü köpeði. Herhalde o olmalý diye düþündü ve etrafýna bakýndý. Hava iyiden iyiye soðumuþtu ve içeri girme vakti gelmiþti artýk. Masanýn üzerinde duran gözlüðünü aldý, yan masada oturan aileye iyi akþamlar diledi ve içeri girdi. Üzerini deðiþtirip yemeðe inmeye hazýrlanýyordu ki gözü televizyona takýldý...Arada sýrada izlediði bir kültür-sanat programýydý bu ve ‘yaþadýklarýmdan öðrendiðim bir þey var’ diyordu þair elinde mikrofon. Yaþadýklarýndan öðrendiði ne çok þey vardý gerçekten...Sevdi mi tam sevmeliydi mesela insan...Büyük aþklar büyük riskler taþýrdý ve her þey göze alýnmalýydý...Ortasý yoktu aþkýn ya da bir ortalamasý...Kaybetmekten korkmamalý, kaybedince de bu acýyý hakkýný vere vere yaþamalýydý...Cesur olmalýydý, sevecek ve kaybedecek kadar cesur...Sevince cart diye söylemeli, nefretini de belli etmeyi öðrenmeliydi... Bir zamanlar bir gülüþüyle alacakaranlýðý ýsýtan o rüya bir kabusa dönüþebiliyordu çünkü bir anda...Oysa hayatý basit yaþamalý, aþký çok da ciddiye almamalýydý belki de...Ve bir kere bittiðinde aþk, tüketildiðinde sevgiler asla bakmamalýydý geriye.. Yemekte yalnýz baþýna olmak, her þeyde yalnýz baþýna olacak olmak, ürkütmüþtü baþlarda onu ama bunun tadýný çýkarmayý da öðrenmeliydi. Yalnýzlýk bazen öyle çok þey öðretiyordu ki insana...Her ne olursa olsun tüm baþarýlar ve tüm baþarýsýzlýklar hep kendi baþýna yaþanmýyor muydu zaten hayatta? Yataða yatýp da kendinle baþbaþa kaldýðýnda yüzleþilmiyor muydu en derindeki acýlarla, korkularla, tutkularla...Tam bu sýrada yanýnda beliriveren küçük kýzýn sesiyle bir anda kendine geldi. Boþ sandalyeyi almak istiyordu minicik elleriyle. Muzur muzur baktý kýzýn kýpkýrmýzý yüzüne ve ‘tabii’ dedi ‘tabii ki alabilirsin caným’... Yemeðin üstüne þööyle güzel bir Türk kahvesi nasýl da iyi giderdi þimdi...Tadýný çýkarmalýydý burda olmanýn. Yarýn akþam eve dönecekti ne de olsa, pazartesi iþ vardý! Ama çok uzun zamandýr böyle sakin bir haftasonunun hayalini kuruyordu. ‘Herkes bunu ara ara yapmalý, herþeyden uzak kendini dinlemeli’ diye düþündü. Hayat bu deðil miydi özünde, yüreðinin götürdüðü yere gitmek ve gittiðin yerde mutlu olabilmek...Kimsenin ne düþündüðünü, ne hissettiðini, ne dediðini önemsemeden...Dilediðin gibi yaþayabilmek hayatý...Sadece öyle istediðin için öyle yaptýðýn ve hissettiklerini hissettiðin anda yaþayabildiklerin ne kadar da deðerliydi aslýnda...Ýstediðin zaman istediðin yerde istediðin kiþiyle olabilmek...Yalnýz kalabilmek yani dilediðinde ve kavuþabilmek özlediðinde...Bunlar çok da basitmiþ gibi görünen ama aslýnda pek çok insanýn sadece hayal edebildiði þeylerdi...Standartlar, yerleþmiþti kafalara bir kere! En sevdiði reklamdý bu...’Ne kadar da doðru’ demiþti ilk izlediðinde...Neden hep öyle oturmalý, öyle söylemeli, bunu yapmalý, þunu yapmamalý, öyle giyinmemeli, böyle dans etmemeliydi? Seçenekleri baþkasý belirlediðinde seçim sana ait olmuyordu ki! Ertesi gün neler yapacaðýný düþündü. ‘Sabah þööyle güzel bir kahvaltý, az sütlü bir nescafe ardýndan da kýsa bir yürüyüþe çýkarým herhalde’... Hem bütün gün nerdeyse hiç hareket etmemiþti, spor olurdu biraz da...Zaten öðleden sonra da fazla geç olmadan yola çýkmalýydý, geç kalýp evdekileri meraklandýrmasa iyi olurdu... Ertesi sabah uyandýðýnda güneþin daha yeni yeni doðmak üzere olduðunu fark etti. Gece çok da erken yatmamýþtý ama yine de fazla uyuyamamýþtý iþte. Temiz havadan olmalý diye düþündü, annesi gibi konuþmuþtu yine...Kalkýp pijamalarýný çýkardý, eþofmanlarýný giyip kahvaltýdan önce yürüyeyim bari dedi ve dýþarý çýktý. Her yer ne kadar da sessizdi, kuþlardan ve kedilerden baþka kimsecikler yoktu daha ortalýkta. Yandaki evin köpeði bile hala uykudaydý, pazar keyfi yapýyordu anlaþýlan...Pazar sabahlarý ne çok uyurdu gerçekten öðrenciyken, ne keyifliymiþ diye düþündü, sorumluluðun neredeyse sýfýrýn altýna düþtüðü öðrencilik yýllarý ne kadar da keyifliymiþ...Gerçi þimdi her ne kadar sorumluluklarý arttýysa da onun tadý da bambaþkaydý aslýnda hayatta...Ve zorlaþtýkça daha da zevkli hale geliyordu galiba...Hem dalga geçmeyi de bilmek gerekiyordu zaten hayatla, týpký kendinle dalga geçmeyi, kendini olduðun gibi kabul etmeyi bilmek gibi...Ta kendin gibi olmalýsýn demiþti þair, ta kendi gibi yaþýyordu iþte hayatý...Özgürlük bu deðil miydi zaten...Kendin gibi olabilmek, saklamamak, oynamamak, “mýþ” gibi yapmamak...Ne kadar da önemliydi bunlar aslýnda...Korkularý, umutlarý, hayal kýrýklýklarý, küçük yalanlarý, büyük itiraflarý ve kocaman yürekleriyle kendi olmayý baþaran insanlar ne kadar da þanslýydý hayatta...Göze almayý bilmek sonra; çekip gitmeyi, sahip olduklarýndan vazgeçmeyi, karþýlýk beklememeyi...Ve inanmak gerekirdi tutkularýn gücüne, bazen de teslim olunmalýydý aðýz dolusu gülüþlere. Hele o gamze gamze gülebilenlere... Nerden de gelmiþti þimdi bütün bunlar aklýna! Hayatý ve aþký bu kadar da kurcalamak doðru muydu acaba? ’Ama olsun’ diye düþündü bazen sorgulamak iyidir, eskide kalmýþtý o kendi kendine konuþana deli derler günleri...Ýnsanýn kendine bile itiraf etmekte zorlandýðý þeyler, ancak sesli düþünerek ortaya çýkabiliyordu belki de...Hem, ne kaybetmiþti ki iþte! Otele dönüp kahvaltýsýný ettikten sonra yukarý çýkýp çantasýný topladý ve bir an önce yola koyulmalýyým diye düþündü. Hava kararmadan evde olsa iyi olurdu. Arabaya indi, çantasýný bagaja attý, koltuða þööyle bir kuruldu, radyosunu da ayarlayýp yola koyuldu. Ver elini Ýstanbul...Yaþanacak þehir...’Kadýn’ dedi kendi kendine ‘Ýstanbul gibi olmalý, fethi zor fatihi tek’...Yýllar önce okumuþtu bu sözü ve hep çok sevmiþti nedense, gerçekten öyle mi olmalýydý acaba? Yaþadýklarýný ve yaþayamadýklarýný düþündü sonra...Hatalarýný, zamansýzlýklarý, zaaflarý...Ýnsanlarýn ortalama olma, ortalama yaþama ve uzlaþma kaygýlarýný...Tabii bir de vazgeçiþlerini, kaçýþlarýný, kaçýrdýklarýný...Anlatýlamayan, anlatýlmayacak olan anýlarý... Tüm bunlar aklýnda, kulaðý radyoda avaz avaz þarký söyleyerek geldi Ýstanbula... ”Bir minicik kýz çocuðu bak, duruyor orada hala...Anlatamam gördüklerimi o neþeli çocuða...”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özlem Dendeþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |