"Gülün dikene katlanmasý onu güzel kokulu yaptý." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Yufkalar, Bilgisayar ve Batan Güneþ Henüz yeni uyanmýþlardý. Günlerden Cumartesi idi. Saat tam 10:00’du. Kapýnýn zili çaldý. Kadýn biraz daha yatak keyfi yapmayý planlamýþtý, günlerdir uykusuzdu. Ýþyerinde yine iþler sarpa sarmýþtý ve strese girmiþti. Yine uykusuna yansýmýþtý. Yine beþ gündür uykusuzdu. Çocuk koþup kapýyý açtý. Diyafondan konuþtu: -Evet, Zafer Gün’ün evi. Tamam þimdi açýyorum kapýyý. Baba yataktan kalktý, kapýya yöneldi o da: - Kimmiþ gelen Kerem? - Bilmiyorum, postacý herhalde. Baba kapýda beklerken, çocuk balkona yöneldi: -Baba kapýda bir “Arçelik” arabasý var. Bize “Arçelik”ten birþey gelmiþ herhalde. -Saçmala be Kerem! Ne “Arçelik”i, uydurmayýn! Çocuðun bu sözünün üzerine abla da baktý balkondan. Baba bu heyecanlý bekleyiþten hoþlanmadý: - Tamam ne var, hepiniz ne ayaklandýnýz bir kapýnýn ziline? Kadýn postacýdan daha ciddi birþeyler olduðunu anladý, isteksizce kalktý yataktan. O da kapýya yöneldi ki, küçük oðlan heyecanla kapýdan koþarak annesinin yanýna geldi; -Anneeeee, dedem bize sürpriz bulaþýk makinasý almýýýþþþ! Vay be!.... -Ne, deden mi, aaaaa, nereden aklýna gelmiþ, hay Allah ya! Bak sen þimdi yine þunlarýn yaptýðý iþe… Ýki adam makinayý mutfaðýn ortasýna getirmiþlerdi bile. Eski makinayý da yerinden çýkarmak için habire çekiþtirip duruyorlardý. Büyük abla telefon açtý hemen dedeye. Küçük oðlan anneyi salona çekiþtirdi: -Anne ben sana birþey söyleyeceðim. Dedemler, yani dedemler bize hep böyle hediye alýyorlar ya, ben diyorum ki, yani halama biraz haksýzlýk olmuyor mu? -Oðlum sen merak etme onlara da yapýyorlar böyle sürpriz, sen böyle þeyleri düþünme. Hadi git pijamalarýný çýkar sen öncelikle. Abla telefonu anneye uzattý: -Tamam dedeciðim, çok teþekkürler. Bak annemi veriyorum. -Alo, günaydýn. Ayol ne yaptýnýz siz yine böyle ? Ne gerek vardý? Hem bayram deðil, seyran deðil, ne sürpriz imiþ bu böyle? - Kýzým bizler yaþlandýk. Yiyemiyoruz, içemiyoruz herþey yasak bize. Gezemiyoruz, halimiz yok. Artýk bize bundan sonra en büyük mutluluk, sizlerin mutlu olduðunu görmek…. Kadýn boðazýna düðümlenen duygu yükünü yutkunarak giderdi; -Aaa! O da ne demek, daha gezeceksiniz de, yiyeceksiniz de, içeceksiniz de, durun bakalým ne oluyoruz? -Anneeee, seni çaðýrýyorlar. Makinanýn kullanýmýný göstereceklermiþ. -Hadi hoþçakalýn, tekrar teþekkürler. Yormayýn bir daha kendinizi böyle. Servis görevleri ince ince anlattýlar kadýna makinanýn nasýl kullanýlacaðýný, bilmiyorlardý ki, bu evde bulaþýklarý daha çok baba yýkýyordu. Kadýn, en çok üç dört yýkamada bir temizlenmesi gereken süzgeçlere þaþýrdý: -Aaaa, aaa, bunlar yeni herhalde, eski makinada yoktu. -Yok, hanýmefendi bütün makinalarda vardýr. -Hýmmmm! Demek eþi temizliyordu hep, onun haberi bile yoktu. Kendine daha bir ev kadýný, evinin kadýný havasý vermeye çalýþtý. -Hýmmm! dedi tekrar. Servis görevlilerinin ayrýlmasýný takiben kadýn kayvaltýyý hazýrlamaya koyuldu: Su ýsýtýcýsýna su doldurup, çalýþtýrdý. Demliðin içinde geceden kalan çaylarýn suyunu süzdürdü önce lavobada, sonra kalan çaylar çöp sepetine boþalttý, yýkadý demliði. Ýçine taze çay koydu ve kaynayan suyu üzerine döktü çayýn. Ocaðý yaktý. Bir haftasonu tatiline de bunlarý yapmadan baþlasam diye içinden geçirdi. Þöööyle çocuklarýn kahvaltýsý geç kaldý, sonra diðer öðünleri kayacak ve düzenli beslenmeyecekler paniði yaþamadan, eline gazetelerini alýp, öðleye kadar, hatta aç aç gazetelerini okuyabilseydi, bu da bir zevkti deðil mi ama? Buzdolabýndan yeþil ve siyah zeytinleri, kýzý ile kendisinin sevdiði yaðlý, Ezine peynirini, eþinin sevdiði yaðsýz inek peynirini, taze ve bekletilmiþ kaþar peynirlerini, kuþburnu ve böðürtlen reçellerini çýkardý. Tezgahtaki kesme tahtasýnda sucuklarý halka halka doðrayýp, küçük tavaya doldurdu. Tekrar ocaðýn baþýna geçtiðinde çocuklara seslendi: -Çocuklaaaar, kahvaltý hazýr, çabuk gelin. Defalarca çaðýrtmayýn bana kendinizi. Çaylar dolduruldu. Abla kardeþine bir gece önce gittikleri tiyatro oyununa atýfta bulunarak takýldý: -Ihlamur ister misin, ýhlamur? -Ayyy! Allah korusun. Kadýn fare zehiri koyuyurmuþ meðerse ýhlamura! Ýðrenç! Baba; -Eee! Ne oldu þimdi oyunun sonunda, tam da bir anlam veremedin ben? Kadýn saðlýðýna kavuþtu, öyle mi? Malýný mülkünü adam aldý ama. Onlarý kurtarabildi mi adamýn elinden? Kýzý yanýt verdi: -Caným, kadýn artýk ünlü bir sanatçý oldu, ihtiyacý da yok zaten o mala mülke. -Anneee, ben yumurtanýn beyazýný yemek istemiyorum. Telefon çaldý. -Günaydýn Tuna, ne yapýyorsunuz? Biz de iyiyiz saðol. Bugün mü, öðleden sonra mý? Bugün hepimiz bir yerlerdeyiz sorma. Zafer arkadaþlarýnýn birinin atölyesinde, hasta bir arkadaþlarýna verdikleri bir moral partisine katýlacak. Meltem arkadaþýna gidecek. Kerem’in basketbol antremaný var. Ben de üniversiteden arkadaþlarla buluþacaðým. -Akþama olur ama, akþama bekleriz. Çocuklar da özleþti, iyi olur. Yok yok, siz birþey getirmeyin. Gerçekten getirmeyin börek yaparým ben. Pasta mý? Olur pasta getirebilirsiniz, tuzlu almayýn ama börek yaparým ben. Evin ablasý babaya sordu: -Baba Zeynep’lere sen býrakýr mýsýn beni? -Tamam da, hangi birine yetiþeceðim ben de? Kerem’i antremana mý býrakayým, alýþveriþ mi yapayým, banyo mu yapayým gitmeden önce? Bir de sen diyorsun beni býrak. Kýzým þu dolmuþlarý, otobüleri kullanmayý öðren biraz. Tartýþarak kahvaltýdan kalktýlar, yine tartýþarak hazýrlanýp alelacele çýktýlar evden baba kýz. Anne de alelacele hazýrladýðý alýþveriþ listesini tutuþturdu babanýn eline. -Hiç bitmiyor alacaklar, hiç! diye bir de eþine söylendi baba. Çocuk salona geçti. Kadýn kahvaltý sofrasýný toparladý. Yeni bulaþýk makinasýna tabaklarý sýraladý. Neden böyle yeni bir bulaþýk makinasý beni baþka kadýnlar gibi heyecanlandýrmýyor diye düþündü. Bazan küçük bir saksý çiçek bile daha çok heyecanlandýrabilirdi. Ama þimdi yok iþte, yok, makinanýn kendisi bir heyecan vermiyordu, kayýnpederini yaptýðý hareket ve ince düþünce çok güzeldi, ama sahip olmanýn heyecaný yoktu iþte. Ama heyecanýyor gibi yapmasýný iyi bilirdi, öyle gerektiði zamanlarda. En azýndan yapýlan bu jestin karþýlýðý olarak…Yine de bu bizim kayýnpeder, çok ince bir adamcaðýz diye düþündü. Öðleden sonra buluþacaklarý arkadaþýný aramayý unuttuðunu farketti. Aradý hemen. Maalesef arkadaþýnýn iþi çýkmýþtý. Bu hafta buluþamayacaklardý. Kadýn sevinsin mi, üzülsün mü bilemedi. Bir haftadýr buluþacaklarý günü beklemiþti. Onlara en sevdiði yazarýn söyleþi gününe katýldýðýný anlatacaktý…Yazarýn kendisini nasýl genç bulduðunu ve kendisinin de, daha önce tanýþtýðý, yine çok sevdiði bir yazarýn aksine, bu seferki yazarýn kendisini hayal kýrýklýðýna uðratmadýðýný, hakkýnda iyi izlenimler edindiðini ve nezih bir bir insan tanýdýðýna sevindiðini… Sonra Ýstanbul’da katýldýðý konferansý ve orada karþýlaþtýðý Amerika’dan gelip, nanoteknolojileri anlatan obez profesörü nasýl tanýyamadýðýný anlatacaktý. Üniversitede, yurttaki oda arkadaþýnýn eski sevgilisiydi. Senelerce onlarla birlikte kendisi de gezmiþti ve hatýrlayamamýþtý iþte o adamý… Üzüldü, bir kafede oturup, tatlý tatlý bunlarý anlatamayacaktý. Çaylarýný içip, þakalaþýp, gülüþemeyeceklerdi bu hafta. Kimbilir kaç hafta daha da ortak program yapamayacaklardý. Ama ne yapalým, ben de bir an önce kabak tatlýsýný, kýsýrý ve yufka böreðimi yaparým akþama hazýrlýk olsun diye. Sonra da ne zamandýr ertelediðim yalnýz kalma, baþýný dinleme seremonisini yaþarým. Önce maydanozu çýkardý dolaptan. Çukur bir kapta ayýkladý maydanozu, sonra birkaç kez suyunu süzerek yýkadý maydanozlarý. Sonra börek yapmak için özel aldýrdýðý beyaz peyniri rendeledi maydanoz bulunan kabýn içine. Tam dolaptan yufkaya uzanmýþtý ki, telefon çaldý: -Alo Suzan Haným merhaba. Teþekkürler, siz nasýlsýnýz? Ben mi ahhh, evet bu aralar fazla seyahatim yok buralardayým. Küçük Kerem’in arkadaþý Aytaç’ýn annesi arayan, bu akþam bize gelir misiniz, otururuz diyor. -Ýsterdik ama, bugün programýmýz öyle yoðun ki! Gündüz hepimiz ayrý ayrý bir yerlere gidiyoruz. Akþama da misafirimiz var. Çok teþekkürler, bir dahaki sefere görüþürüz. Kadýnýn aklýna Suzan Hn.’ýn yeni baþladýðý iþi geliyor: -Ýnanýn Suzan Hn., size çok gýpta ediyorum. Heryerde de anlatýyorum. Kýþ geliyor, hooop havalar soðuk diye iþten ayrýlýyorsunuz. Tüm kýþý evde kitap okuyarak geçiriyorsunuz, sonra bahar geliyor, evde oturmaktan sýkýlýyorsunuz tekrar iþ bulup çalýþmaya baþlýyorsunuz. Bizim sektör maalesef öyle deðil. Bir kez iþten çýksam ben, bir daha hayatta ne eski iþime geri dönebilirim, ne de bu ayarda baþka iþ bulabilirim. Suzan Hn. da ona gýpta ettiðini söyledi, böyle 16 yýldýr azimle ayný iþte çalýþabilmek de bir baþarý örneði idi. Anne telefonla konuþurken, koþup gelen küçük oðlan, düþük ayarlý ses tonu ve iþaretlerle anneye ricada bulundu: -Anne ne olur, Tuna Amca’lara baþka iþlerimiz olduðunu söyleyelim de, akþam Aytaç’lara gidelim. Ne zamandýr oynamadýk Aytaç’la. -Þiiiþþt! Sus bakayým, sonra, sonra gideceðiz onlara. Anne telefonu kapattý ve dolaptaki yufkalara doðru tekrar bir hamle yaptý. Yufkalarý poþetten çýkardý. Tam da o sýrada kapýnýn zili çaldý. Baba gelmiþti. Elleri poþetlerle doluydu: -Nasýl yetiþeceðim bilemiyorum vallahi. Daha banyo yapacaðým. -Yetiþirsin, yetiþir. Ben yerleþtiririm bunlarý, sen hemen banyonu yap. Zaten evdeyim bugün ben, bizim buluþma iptal oldu. Kadýn poþetleri aldý yerden. Mutfak masasýnýn üzerine bir bir boþalttý içindekileri: Domates, salatalýk, yumurta, kuruyemiþ, yoðurt, elma, muz… Tekrar döndü yufkalara. Herbir yufkayý poþetinden çýkararak, ikiye böldü ve masaya dizdi üstüste. Veee yine telefon çaldý: -Alo ben Atilla, Zafer Bey’le görüþecektim lütfen? -Bir dakika çaðýrayým. Elini kuruladý. Ýçeriye baðýrdý: -Zafeeer, Zafeeer! -Kerem, baban nerede? -Banyoda. - Zafeeer, Atilla Bey seni arýyoooor! -Eeeee! Ne yapayým, görmüyor musun yýkanýyorum, sonra ararým ben! Kadýn tekrar telefona yöneldi: -Atilla Bey, Zafer banyodaymýþ, ben unutmuþum. O sizi sonra arayacak. Numaranýz var mý idi onda? -Emin deðilim, olmayabilir, ben vereyim size. Kadýn numarayý alýp, iyi günler diledi. Yufkalarýn içine süreceði karýþýmý hazýrlamaya baþladý. Yoðurt, yumurta, süt, zeytinyaðý; hepsini çukur bir kapta karýþtýrdý. Saate baktý. Oðlunun spora gitmesi için bir kýrkbeþ dakika vardý. Yufka böreði yetiþmez ona diye düþündü. En iyisi ona bir adet tavada gözleme yapayým hýzlýca. O yesin gitsin. Ben sonra böreði yaparým, kýsýr yaparým, o arada kabak tatlýsý piþmiþ olur. Herkesin evden gideceði saate kadar bunlarý halledebilirsem, kimsenin evde olmadýðý o kýymetli bir saatte bilgisayarýmý alýrým elime, otururum pencerenin karþýsýna, þu güneþli kýþ gününde bir güzel yazý yazarým, ya da yok yok öyle yapmayayým, kitap okuyayým, o daha iyi. Kadýnýn bir hafta boyunca beklediði en kýymetli saati idi o bir saat; o evde kimsenin olmadýðý bir saat. Nasýl deðerlendireðini bilemezdi, o an geldiðinde, heyecanlanýrdý. Kitap okuyayým, yok yok yazý yazayým. Hayýr, hayýr müzik dinleyeyim. Ama sessizlik de çok güzel, insaný kendisinin karar verdiði bir sessizlik aný ve kendi denetiminde olan…Bazan de ne yapacaðýna karar veremeden, bir onu bir bunu derken, hepsinden biraz derken, çabucak bitiverirdi o kýymetli bir saat. Ve eve akmaya baþlardý yeniden hareket, heyecan, konuþmalar, koþuþturmacalar, çocuklar, alýþveriþ malzemeleri, arkadaþlardan haberler… Daha bir hevesle sürdü yaðýný börek tepsisinin. Sonra kýymalý börek içi hazýrlamak için soðan ve patates çýkardý. Büyük tavayý kirletmeyeyim en iyisi diye düþündü. Küçük tavada önce kýyma ve patatesi kavururum. Sonra þöööyle bir sudan geçirip, oðlanýn gözlemesini piþiririm. Sonra tavayý yine þöyle bir sudan geçirip, salataya koyacaðým yeþil kabaklarý kavururum. Zaten kabaklarý kavururken de bir taraftan böreði sararým. O arada da oðlumcum da gözlemesini yiyip, portakal suyunu içiyor olur mutfakta. Yaptýðý bu tava kullanýmý, börek sarýlýþý ve oðlunu mutfakta yalnýz býrakmama planý hoþuna gitti. Tam da o sýrada küçük oðlan geldi: -Anne, yemeðim hazýr mý? Bak basketbol antremanýna geç kalacaðým sonra… -Tamam oðlum, þimdi hazýr olur. Sen spor çantaný hazýrladýn mý? Ýçme suyunu, ter silme havlunu koydun mu çantana? -Hazýr, hazýr, hepsi hazýr! Baba banyodan çýktý, üzerinde bornoz havlusu ile telefona sarýldý. Uzun uzun borsanýn durumu hakkýnda görüþtü Atilla Bey ile… Gübre senetlerinin durumu ne olacak... Ýyi bir tiyo varmýþ, Goldaþ diyorlar…Doðan’a da bakmak lazým…. Tavadaki gözleme piþti o arada. Anne portakal suyu sýkarken oðlunu mutfaða çaðýrdý: -Kereeeem, Kereeeem! Gel, gözlemen hazýr. Portakal suyu da sýktým. -Anne, yine portakalýn üstünde o küçük küçük þeylerden var. Boðazýma takýlýyor onlar. Onlarý niye süzmüyorsun anne? Biliyorsun sevmiyorum onlarý ben. -Ama oðlum o posasý, baðýrsaklarýn daha iyi çalýþýr, onlarla birlikte içersen portakal suyunu. Masada yayýlmýþ yufkalar hala bekliyordu, peynirli börekiçi ve patates, kýymalý börekiçi ile birlikte… Kadýn birden kendini bitkin hissetti. Sabahtan beri mutfaktam çýkamadýðýný ve elle tutulur da bir iþ yapamadýðýný henüz farketmiþti. Ve bu, onun bir hafta çalýþmanýn arkasýndan hakettiði tatil günü idi. Ýçini çekti. Ama, ama ben oturmak istiyorum. Ama, ama ben kitap okuyup, yazý yazmak istiyorum. Ben yufka böreði yapmak istemiyorum. Hem hem güneþ batýyor. Biraz sonra pencerenin önüne oturmanýn da bir anlamý kalmayacak. Çünkü güneþ batacak. Baba, mutfakta gözlemesini yiyip, portakal suyunu içen çocuða sitemli sitemli sordu: -Üç hafta geçti, ne kitap okudun, ne de bir ders çalýþtýn. Pazartesi okul açýlýyor, bari bugünden çantaný yerleþtir de, Pazar akþamý hala senin eksiklerinin peþinde koþmayalým! -Ama baba bu tatil. Tatiller de dinlenmek için vardýr. -Çantaný yerleþtirdin mi çantaný? Sen ondan haber ver. -Yerleþtirdim. Çocuk ve baba hazýrlanýp kapýya çýktýlar. Anne de onlarý uðurlamak için kapýya geldi. -Aman ne iyi. Sözümona haftasonu arkadaþlarý ile buluþacak olan bendim. Þimdi bir ben evde kaldým, herkes bir yerlere gezmeye gidiyor. Ohhh! Ne güzel, ne güzel!... -Böyle diyeceðini biliyordum, ben de kýrk yýlýn bir baþý gidiyorum iþte. Hemen konuþma. Neyseki sarýlmýþ yufkalarý tepsiye dizmeye baþlayabilmiþti. O arada ocakta piþen kabak tatlýsýnýn altýný kapattý. Topu topu bir saati vardý, en kýymetli, yalnýz geçirebileceði. O zaman kýsýrlarý evin boþ olduðu bu deðerli zamanda yapmayayým, ev yine kalabalýklaþmaya baþlayýnca yaparým kýsýrý dedi. Ben en iyisi böreði fýrýna verdikten sonra geçeyim penceremin önüne ve alayým elime bilgisayarýmý. Böreði sýcak fýrýna koydu. Kabak tatlýsýný çelik tencereden, þýk bir cam tencereye boþalttý. Bulaþýklarý makinaya koyarken, tekrar yeni makinanýn varlýðýndan mutluluk hissetmeyi denedi, olmadý. Hemen salona geçti. Ama çok yorgundu. Þu kanepeye on dakika uzanayým da, sonra kalkar, otururum pencerenin önüne diye düþündü. Kanepeye uzandý, hemen oracýktaki ufak battaniyeyi üzerine çekti. Eli, ayaðý, kolu, bacaðý çalýþmayý durdurduðu gibi kafasý çalýþmaya baþlamýþtý. Cuma günü yarým býraktýklarý ve aslýnda eve getirip okumasý gereken fizibilite raporu aklýna geldi. Hayýr, hayýr düþünmeyecekti. Ýlke olarak çok çok sýkýþtýðý günler dýþýnda haftasonlarý eve iþ getirmemeye çalýþýyordu. Eve iþ getirmiyor ve inadýna yufka böreði, kýsýr ve kabak tatlýsý yapýyordu ki, o gergin ortamdan tamamen soyutlansýn, düþünemesin bile fizibilite ve aylýk raporlarý…ve bütçeyi ve terfileri… Hay Allah! Görüyor musun bak, 250 dereceye 35 dakika kurdum fýrýnýn saatini, halbuki 220 dereceye 35 dakika kurmalýydým. Þimdi uyur kalýrsam, yanar börekler, hemen kalkýp düzeltmeliyim saati. Kalktý. Fýrýnýn saatini düzeltti. Fýrýnýn kapaðýný açarak böreklerin altýna baktý. Hayýr yanmamýþtý henüz. Kalkmýþken yatak odalarýný düzelteyim. Odalarý havalandýrýp, yatak örtülerini düzelteyim. O arada da oðlanýn banyo sonrasý giyeceklerini hazýrlayýp, banyoya götüreyim. Dur pencereden dýþarý bakayým, yok yok güneþ gitmemiþ henüz, hala vaktim var pencerenin önüne oturmak için. O ara fýrýnýn saati çaldý. Börekleri fýrýndan çýkarýp, tepsiyi boþalmak üzereyken de kapýnýn zili çaldý. Küçük oðlaný dede getirmiþti eve antreman sonrasý. Aaaaa! Kýymetli, yalnýz zaman doldu ve kadýn tek baþýna, sessiz bir an yakalayýp, henüz güneþ batmadan oturabileceði pencere kenarýna oturamadý. Oturup da bilgisayarýndaki güncesine iki satýr yazý yazamadý. Pencere önündeki, henüz batmamýþ kýþ güneþini gören koltuðuna oturup da, eline kitabýný alýp da okuyamadý. Þimdi, akþam misafirlere iyi davranamayacak bugün sadece kendi istediði hiçbir aktiviteyi yapamadýðý için. Suratýný asacak. Misafirler, eþi, çocuklar onlara kýzýyor zannedecekler. Halbuki o tüm günü evde sadece yufka böreði yaparak geçirdiðine hayýflanacak. Halbuki iki satýr karalayabilse kimseler gelmeden, on sayfa kitap okuyaiilse kimse ona dokunmadan, bütün keyfi yerine gelir, biliyor. Kadýn kapýyý açtý. Dedeyle çocuðu karþýladý. Çocuk bir üst takýma geçmiþti, çok keyifli ve heyecanlýydý. Kadýn dedeye yeni piþmiþ kabak tatlýsýndan ikram etti. Birlikte yeni bulaþýk makinasýný incelediler. Kadýn tekrar teþekkür etti. Tatlýnýn üstüne dedeye bir de Türk kahvesi ikram etti. Dede böyle zamanlarda çok oturmazdý. Kadýnýn evdeki zamanlarýnýn, hele hele yalnýz geçecek zamanlarýnýn çok kýymetli olduðunu bilirdi. Paltosunu aldý, tam kapýdan çýkmak üzereyken, ufak bir tencereye dizilmiþ börekleri dedeye uzattý kadýn: -Akþam çayla içersiniz. -Ne zahmet ettin? Çok koymasaydýn, yiyemiyoruz fazla. -Haydi iyi günler. -Size de kolay gelsin, hadi hoþçakalýn. Kadýn kapýyý kapattý. Çocuk banyosunu yapmýþ ve odasýna geçmiþti. Salon boþtu, boþ. Bomboþ. Hemen pencereye baktý kadýn. Yaþasýn, güneþ henüz batmamýþtý. Güneþ parlýyordu hala, ilerdeki apartmanlarýn penceresinde. Koþtu bilgisayarýný kaptý geldi. Oturdu batan güneþi gören koltuðuna. Mutfakta hala kabak tatlýsý için ince ince kýyýlmayý bekleyen ceviz içi ve ayýklanmayý bekleyen sarmýsaklar vardý. Ama olsun, fýrsat bulmuþtu iþte güneþ batmadan oturmayý. Heeeyt, be, heeey, hey…Misafirlerine de kötü davranmayacaktý akþama, çocuklara da…Hatta yeni bir bulaþýk makinasý olduðuna bile sevinebilirdi belki…Hem de sürpriz hediye…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ceren Emre, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |