..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlý þeylerden söz ederler. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > yurdagül




12 Þubat 2005
Mavi Sardunyalar  
II

yurdagül


Uzun zamandýr yaptýðý gibi saymaya baþlamadan hýzla kalktý; hemen banyoya gitti; duþa girdi. Sýcak suyun, vücudundan kayýp gitmesini izledi bir süre. Ama sayýlar, sulardan daha hýzlý hareket ediyordu. Bir, iki, üç,beþ, dokuz derken, on sekizde durdu beyni


:BGCH:
II

Kolunu uzattý. Derin bir boþluðun içine düþer gibi, iniþ bir türlü bitmemiþti. Sonra düþtü beyaz çarþaflarýn üzerine... Keþke uyanmasaydým diye geçirdi içinden... Gözlerini açtý. Gün yeni doðmuþtu. Saate baktý; 6:30’u gösteriyordu. Uzun zamandýr yaptýðý gibi saymaya baþlamadan hýzla kalktý; hemen banyoya gitti; duþa girdi. Sýcak suyun, vücudundan kayýp gitmesini izledi bir süre. Ama sayýlar, sulardan daha hýzlý hareket ediyordu. Bir, iki, üç,beþ, dokuz derken, on sekizde durdu beynindeki sayaç; on sekiz...
Giyindi. Çýktý. Ýstanbul’un sisli sabahýndan umut ararcasýna hýzla merdivenleri indi. Derin bir soluk aldý ve ayný hýzla boþalttý ciðerlerini… Göðüs kafesinin üzerinde oturan o büyük taþ, bir an için havalandý ve daha büyük bir aðýrlýkla yeniden soluðunu kesmeye devam etti.
Yürüdü... Yürüdü....Köprüyü geçerken gözleri, Haliç’in mavi sularýnda gezindi. Derin midir acaba diye geçirdi içinden. Sabahýn sisli aydýnlýðýnda, nasýl da yoðun görünüyordu. Yine Mavi mavi mavi ... Ne zaman bitecekti bu mavi?...
Adýmlarýný hýzlandýrdý. Üst geçittin önünde durup bir kez daha baktý Haliç’in mavi, sisli sularýna… Kalabalýklarýn arasýna dalýp kayboluverdi Ýstanbul sabahýnýn içinde.“Çalýþmak ve unutmak” diyordu içinden devamlý “çalýþmak ve unutmak.” zihninde bir yazýt gibi duran on sekiz sayýsýný. Bürodan içeri girdiðinde, sýcak çay kokusunu duyumsadý. Bir bardak çay aldý. Masasýnýn baþýna geçtiðinde sayýlar, onu terk ediyordu. On sekiz gündür mutlu ediyordu çizgilerle uðraþmak onu. Kalabalýk hissediyordu kendini; içinde açýlan o kocaman mavi boþluðu az da olsa unutabiliyordu…..
Güneþ çabucacýk tepedeki yerini aldý. Bir an telefona baktý. Sonra on sekiz dedi içinden bir ses, tüm acýmasýzlýðý ile on sekiz… Doðal sayýlar dizisinden atmak istiyordu bu sayýyý da bundan küçük diðerleri gibi. Çalmamýþtý iste telefon, çalmayacaktý besbelli. Anlamsýz, mavi bir bekleyiþti onunki, mavi masmavi bir bekleyiþ…
Yeniden daldý önünde yayýlý duran projenin çizgilerine. Yeni bir alýþveriþ merkezi için proje hazýrlýyordu. Kutu kutu içinde bir yapý olacaktý. Kadýnlar, çocuklar, erkekler, yaþlýlar dolduracaklar içini. Yeni bir hayat satýn alýr gibi, bir gömlek almaya gelecekti saylarla arasý uzun zamandýr bozuk olan biri. Üstünde nasýl durduðunu, tezgahtar kýzdan öðrenecekti. Katlardan birini belirleyen çizgiyi çizerken mavi gömleðini almýþtý bile. Aslýnda baþka bir renk, bir çok renk geçmiþti içinden; ama mavi baþkaydý. Bir çizgi daha çizdi diðer çizgiye paralel...Aþaðý, yukarý, saða, sola çizgiler çizgiler. Tüm ayrýntýlarý düþünerek, milimetre hesaplarý yaparak çiziyordu her bir çizgiyi.
Bu mavi boþluk, nereden nasýl oluþmuþtu? Her þeyi böylesi ince ayarlarla oluþturan bir insan, nasýl bir hesap hatasý yapabilirdi? Neyi atlamýþtý? Hangi çizgiyi doðru yerine çizmemiþti. Ya da hangi çizginin ölçüsü biraz fazla; hangi çizginin uzunluðu biraz az olmuþtu?
Katlarý bitirdikçe yapý, biraz daha canlanýyordu önündeki kaðýtta. Çok az zamaný kalmýþtý. Birkaç gün içinde teslim etmesi gerekiyordu bu projeyi. Zaten son çizgilerdi bunlar; on sekiz gündür sabahtan akþama kadar bununla uðraþýyordu.
“Bu ne çalýþkanlýk birader?” Ses çok yakýndan gelmiþti. Baþýný kaldýrdý. Orhan karþýsýnda durmuþ, gülümsüyordu.
“Biz uðramasak hiç arayacaðýn yok,” dedi.
“Hoþ geldin. Elimde yetiþtirmem gereken bir iþ var. Sana da söylemiþtim sanýrým.”
“Hadi hadi yarýn devam edersin. Beraber bir yemek yiyelim. Uzun zamandýr konuþamadýk. Ýyice kayýplara karýþtýn.”
“On sekiz gündür,” dedi. Bilinçsizce çýkmýþtý aðzýndan bu uðursuz rakam. Gerçi biten gün ile bu sayýnýn da pek önemi kalmamýþtý.
“Þu her zaman gittiðimiz lokanta var ya oraya gidelim, ne dersin?”
“Olur,” diyebilmiþti. Uzak düþüncelerin içinden sýyrýlarak. Acaba eve mi gitsem diye düþündü. Orhan, okumuþtu sanki içinden geçenleri.
“Ne yapacaksýn oðlum eve gidip bu saatte.”
“Sayacaðým,” diyivermiþti yine farkýnda olmadan.
“Neyi sayacaksýn oðlum, deminden beri bir sayýdýr gidiyor. Yemekte birlikte sayarýz bu kadar önemliyse....”
Nasýl anlayacaktý ki böylesi mavi bir boþluðu içinde taþýmayan biri. ‘Seninle konuþamam sayýlarý Orhan,’ demek istedi; ama vazgeçti.
Son bir defa göz attý, mavi gömleðinin bulunduðu çok katlý alýþ veriþ merkezinin projesine, hýzla merdivenleri inen Orhan’ýn arkasýndan bürodan çýktý. Ayþe Haným daha çýkmamýþtý. Bu kadýn sanki anlar gibiydi on sekiz gündür yaþadýklarýný. Sessiz bir gölge gibi, yalnýzlýðýna hiç dokunmadan dolaþýyordu büronun içinde. Ancak bir þey sorunca konuþuyordu. Ne köydeki akrabalarýndan ne de kahvelerde sabahlayan kocasýndan konuþmaz olmuþtu artýk. Büyük þehir diyerek geldikleri Ýstanbul’da küçücük kalmýþlardý.
Orhan arabanýn yanýnda onu bekliyordu.
“Ýstersen yürüyelim Orhan, bu saatte trafiðe girmek istemiyorum,”
Sesi yorgun bir inleme gibi çýkmýþtý. Orhan itiraz edemedi. Ýki arkadaþ, köprüye doðru gittikçe yoðunlaþan bir sývýnýn kýmýldanýþlarýný andýran kalabalýðýn içine karýþtýlar. Orhan konuþuyordu. Düðmesine basýlmýþ bir makine gibi, ardý ardýna tüketiyordu tüm sözcükleri. O konudan o konuya atlýyordu. Neyse ki ‘konuþsana oðlum,’ diyecek kadar bile varlýðýnýn bilincinde deðildi.

Yorgun bir Ýstanbul günün ardýndan insanlar, üzerlerinden atamadýklarý kalabalýkla masalarý birer, ikiþer doldurmuþtu. Hafif basýk tavanlý lokantanýn, yemek kokularý ve sigara kokularý ile karýþmýþ havasýnda, kaybettikleri dinginliði arar gibiydiler.
“Burayý her zaman çok sevmiþimdir,” dedi Orhan masaya otururken. Konuþmayý bu kadar çok seven, üstelik dinleme yeteneði, daha okul sýralarýndayken bile olmayan bu adam için burasý, kendi türünden insanlarla dolu bir cennetti.
“Senin þu sözcükleri harcamaya korkan konuþma tarzýný bir türlü anlayamamýþýmdýr,” dedi Orhan. Konuþmada bir de karþý tarafýn, yani dinleyenin olduðunun ayýrdýna vararak.
“Etrafa saçtýðýn onca sözcüðü birilerinin toplayýp saklamasý gerekiyor,”dedi. Nasýl da dökülüvermiþti sözcükler aðzýndan. Ýþte bu yüzden severdi ýþýl ýþýl gözlerinde þehrin bütün kalabalýðýný taþýyan adamý. Onunla beraberken baþka her þeyi, dýþarýda býrakman gerekirdi.
Zihninde dolaþan sayý ve sayýlar biraz olsun uzaklaþmýþtý. Gecenin yorucu ahengine kendini býraktý.
“Oðulum, amma uzaktýn sen de bu iþi. Ne olmuþ yani boþanýyorsan. Herkes ayrýlýyor. Artýk kendini toplamalýsýn.”
Ýçinde biriken öfkeyi saklamaya çalýþarak, “ Ben kendimdeyim, sadece biraz zamana ihtiyacým var, o kadar.” Bir an durdu. Kýrgýn bir sesle, “Hem daha boþanmadýk ki biz,” dedi.
“ Ne yani yaþanan bunca olaydan sonra tekrar bir araya gelebileceðinize inanýyor musun?”
Dili tutulmuþtu sanki. Yutkundu. ‘Yeter artýk,’ der gibi baktý karþýsýnda duyarsýz oturan adamýn gözlerine.
“Peki, sustum,” dedi Orhan. Ýleri gittiðini anlamýþtý. Arkadaþýnýn acý dolu bakýþlarý onu tedirgin etmiþti.
“Þu projeyi teslim edince Sapanca’daki eve gidelim seninle, ne dersin?” dedi, Orhan. Gereksiz yere oluþturduðu gerginliði ortadan kaldýrmak istiyordu. Ama çok geç kalmýþtý. Bir defa saymaya baþlamýþtý zihni yeniden. On sekiz , on sekiz…….
Kendi toplamaya çalýþarak, “ Olabilir, ama bu aralar þehirden ayrýlmam pek doðru olmaz,” dedi.
“Bir hafta sonu caným, hava deðiþikliði iyi gelir, benim de ihtiyacým var.” “ Eski günlerdeki gibi bir kaçamak.”
Eski günler… Asuman ile gidememiþlerdi oraya… Bir türlü fýrsat olmamýþtý. Her niyetlendiklerinde bir engel çýkmýþtý. Oysa ne kadar çok istemiþti çocukluðunun ve ilk gençliðinin geçtiði yerleri, onun mavi gözleriyle izlemeyi….
Kesin bir cevap vermezse kurtulamayacaðýný bildiði için, “Olur, gideriz uygun bir zamanda,” dedi.
Çevrelerindeki masalar, bir bir boþalmaya baþladý.. Sesler azaldý. Birkaç masanýn dýþýnda kimse kalmamýþtý. Son duble rakýlarýný da içtikten sonra iki arkadaþ lokantadan çýkýp boþ sokaklarda yürümeye baþladýlar.
Orhan yine bir þeyler anlatýyordu. Ama arkadaþýnýn dinlemediðinin farkýndaydý artýk. Sanki susarsa daha kötü olacaktý. Biraz olsun dikkatini daðýtýp onu eðlendirmeye çalýþýyordu. Arabanýn olduðu yere kadar birlikte yürüdüler.
“ Hadi, atla, seni býrakýp oradan eve geçerim,” dedi.
“ Ben biraz yürümek istiyorum, sen hiç yolunu deðiþtirme, dedi Bu sözcüklerin hiçbir anlamý olmadýðýný biliyordu aslýnda. Orhan kararýný vermiþti.
“Aman be, bu saatte yürümek de neymiþ, yeterince yürüdün, bin þu arabaya.”
Onunla tartýþacak gücü yoktu.

Kapýyý açarken yavaþça kolunu kaldýrdý, saate baktý. 00.14’ü gösteriyordu.
-     On dokuz, dedi. Sesi evin boþ karanlýðýnda yankýlandý. On dokuzzzzzzzzzzzzzzzzzzz.

Yurdagül Sayýbaþ

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Mavi Sardunyalar
Gönderen: gönül sevinç / türkiye/Türkiye
22 Þubat 2005
sürükleyici bir yazýydý okuduðum.sýkýlmadan býkmadan bir of bile demeden. yazýlarýnýzým devamýný diliyorum.kaleminize saðlýk/Gönül SEVÝNÇ




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


yurdagül kimdir?

Yazmak, farkýndalýktýr. Bu farkýndalýk hayatý yaþanýlýr kýlar.

Etkilendiði Yazarlar:
Nazým Hikmet Ran, Ahmet Oktay, Ahmet Altan; Stefan Zweig, Balzac,Dostoyesvki


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © yurdagül, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.