..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tarihten öðreniyoruz ki tarihten hiçbir þey öðrenmiyoruz. -Hegel
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Seval Deniz Karahaliloðlu




14 Þubat 2005
Don Kiþotluðun Þaircesi  
Adam ancak usta bir ‘Comediea del’Arte’ oyuncusunda rastlanabilecek bir teatral us

Seval Deniz Karahaliloðlu


Pet þiþeyi yumuþak oyuncak ayýcýðý gibi yanaðýna dayadý. Yanaðýný pet þiþeye, ona göre ise hayali ayýcýðýna sürterken muhtemelen çocukluk düþlerine daldý. Annesinin güvenli kucaðýnýn sýcaklýðý sesine yansýdý. Biraz daha kendini kaptýrsa, sýcak sütünü içir


:CBAF:
Don Kiþotluðun Þaircesi

Seval Deniz Karahaliloðlu

Isýran soðuk ciðerlerine iþlerken, bir an önce kendini eve atma telaþýyla adýmlarýný hýzlandýrdý. Üstüne günün yorgunluðu da binince, gecenin ilerlemiþ bu saatinde sýcak evi gözünde tüttü. Ýzmir Sanat’ta, flüt sanatçýsý Gülþen Tatu ile piyanist Ýva Navratova’nýn verdikleri resitalden çýkmýþ otobüs duraðýna doðru koþar adým ilerlerken gözü Ýsmet Ýnönü Sanat Merkezi’nin önündeki ilanlara iliþti. Meraký, yorgunluðuna galip geldi. Konserlerin saat ve yerlerini hafýzasýna kazýdýktan sonra, tekrar yola koyuldu.

Birden önüne, bisikletli bir adam çýktý. Sanki, alacakaranlýk kuþaðýndan ýþýnlanmýþ gibi öyle apansýz. Bu nereden çýktý demeye kalmadan, adam sanki günlük güneþlik bir bahar sabahýnýn neþesiyle merhaba der gibi, ayný doðallýkla,

‘Þiir sever misiniz?’ diye sordu.

Kadýn sanki gecenin bir yarýsý apansýz ýþýnlanan bir bisikletlinin yoluna çýkmasý yeterince garip deðilmiþ gibi soruyu ciddiye aldý.

Kýsaca ‘Evet’ diye yanýtladý. Ayný anda o ‘doðrucu Davut’ tavrýna ve kendine fena halde içerledi. Sanki ýsýran soðuk hava, yorgunluk, uykusuzluk yeterince canýna okumuyormuþ gibi þimdi de gökten düþen bu adamýn þiir üzerine anketine cevap verme durumunda kalmýþtý. Gitmeye yeltendi ama nafile. Ayný anda bisiklet dikkatini çekti. Ne garip diye düþündü. Bisikletin önündeki sepette duran bir demet nergis, mavi bir dosya, bir pet þiþe su ve kaðýtlarla bakýnca, insan adamý neredeyse ýlýk bir bahar öðleden sonrasýnda gezintiye çýkmýþ sanabilirdi. Güneþli bahar havasý hayalinden, içine iþleyen ayazla birlikte, ýsýran kýþ soðuðuna ani bir dönüþ yaptý. Adam ýsrarlý sordu.

‘Þiir için iki dakikanýz var mý?’
‘Hah, bir bu eksikti’ diye düþündü.
‘Al baþýna belayý.’
Mantýðý, oradan derhal uzaklaþmasýný emretti ama o her zamanki meraklý tavrýyla yanýtladý.
Hem de merakýnýn baþýný derde sokacaðýný bile bile. Yanýlmadýðýný hemen anladý. Baþý dertteydi.
‘Hayýr, sadece bir dakika’. Adam kararlý bir ses tonuyla devam etti.
‘Þiir için iki dakika, bir dakika yetmez.’
Kadýn keçi gibi inatçý tekrarladý.
‘Sadece bir dakikam var. Yorgunum ve soðuktan donmak üzereyim’.
Adam hazýr cevap, alta kalmadý.
‘Ben de öyle. Ben de yorgunum’.

Gecenin bir yarýsý, tanýmadýðý bir adamla, Ýsmet Ýnönü Sanat Merkezi’nin önünde, þiir üzerine pazarlýk yapmak, eh artýk ne kadar doðalsa, o da, ancak o kadar doðal biçimde hesabýný bilen ev kadýný tavrýyla çingene pazarlýðýný sürdürdü.

‘Sadece bir dakika’. Adam ona týnmadý. Çünkü, partiyi kazandýðýný anlamýþtý.
‘Aþk sizce nedir?’
‘Hoppala. Bir bu eksikti’ diye düþündü ama nedendir bilinmez baþýndan beri sürdürdüðü dürüst tavrýný korudu.
‘Sessizliði paylaþmaktýr.’
‘Peki, aþk tatlý mýdýr, acý mýdýr?’
‘Acý’,
‘Hüzün müdür, sevinç midir’
‘Hüzün’.

Bakalým anketin sonu nereye varacak, sonunda kiþilik analizi filan da var mý acaba demeye kalmadan adam sonucu açýkladý. Eline aldýðý pet su þiþesini göstererek, kýsaca

‘Aþk Su Gibidir’ dedi.

Ýþte o an, gecenin sürprizi ortaya çýktý. Adam ancak usta bir ‘Comediea del’Arte’ oyuncusunda rastlanabilecek bir teatral ustalýkla, þiiri sahnelemeye giriþti. Bir anda, yol ortasý tiyatro sahnesine dönüþmüþ, adam aktör, kadýnsa seyirci olmuþtu. Gecenin bir yarýsý, aþk konulu, tek kiþilik, felsefi bir oyun sahneleniyor. Hem de Shakesperian bir üslupla. ‘Aslýnda, yýlbaþý geçeli çok oldu. Bu durumda, karþýmdaki adam modern giyimli ‘Noel Baba’ olamaz’ diye kendince fikir yürüttü kadýn. Bir yandan da gözü adamda. Adam þiiri adeta yaþýyor. Baþtan aþaðý oyuncu, baþtan aþaðý þair, yaþamak ne kelime yaþatýyor da. Birden neden orada dikildiðini çözdü. Unutmaya yüz tuttuðu anýlarýna geri dönmüþtü. Böylesine sanatsal bir yaklaþýmý en son Londra’da yaþamýþtý. Londra’da metro çevresinde, özellikle Covent Garden, Picaddilly Circus, Leciestere Square gibi merkezi yerlerde bu tür sokak sanatçýlarýna adým baþý rastlanýrdý. Onlar, sokaðýn ve hayatýn rengi, olmazsa olmazlarýydý. Sanatçýlarýn çevresini saran halk, gösteri bitiminde sanatçýnýn þapkasýna ya da müzisyense müzik aletinin kutusuna bozuk para atarlar, sanatçýlara bir anlamda destek çýkarlardý. Bunda ayýplanacak bir þey yoktu. Hatta konservatuar öðrencileri, halk önünde çalma deneyimlerini ilk kez bu sokak konserlerinde edinirler hem de bu yolla okul harçlýklarýný çýkarýrlardý. Yani, bir taþla iki kuþ.

Adamýn sesine ve anlattýklarýna kulak verdi. Daldýðý düþüncelerden sýyrýlarak tekrar Ýzmir’in ayazýna geri döndü. Adam yaptýðý iþe kendini vermiþ, elinde tuttuðu pet su þiþesini iþaret ederek tekrarladý.

‘Su gibidir Aþk, su gibi…’
Parmaðýyla iþaret ederek gösterdi.
‘Üç halde bulunur’
‘Gaz, sývý, katý olur!’

Ortaokul kimya derslerini anýmsadý. Kimya hocasý da, derste üç parmaðý ile göstererek maddenin üç halini anlatmýþ mýydý? Ama bu adam kimya hocasý deðildi ve konu kimya deðil düpedüz aþktý. Adam kimyacý deðil ama simyacý dedi kendi kendine. Yaptýðý espriden hoþnut, sýrýttý.

Ama adam kendinden geçmiþ kendini sahnelediði oyunun büyüsüne kaptýrmýþtý bile.

‘Gaz, sývý, katý olur!’

Bu noktada adam, bütün vücudunu bir enstrüman gibi kullanarak baþtan aþaðý kývrýlarak, bükülerek ve elleriyle geniþ daireler çizerek gök yüzünü gösterdi. Elinde tuttuðu pet þiþenin içindeki suyun nasýl buharlaþtýðýný hayal etmemizi saðlayacak biçimde buharlaþma fazýna kendisi geçmiþ gibi anlatmayý sürdürdü. Shakesoeare dönemi oyuncularý gibi ýoyununu bartýlý geniþ hareketler yaparak sürdürdü.

‘Gaz halde ise aþk’
‘Hep yukarýlardadýr’

Tüm vücuduyla gökyüzüne çýkacak, yükselecekmiþ gibi yaylanarak gerildi sonra vazgeçti. Yavaþça esneyerek seyirciye geri döndü yani bana.

‘Uçarý, kaçarý, haþarýdýr.’

Ses tonu, vücut diline uyumlu, uçarý bir tona dönüþtü. Kelimeler havada konunun ana temasýna uygun olarak, buharlaþma eðilimi gösterdi hem de o soðuða raðmen.

‘Yakalamak, yetiþmek, eriþmek zordur’

Yakalanan þeye baðlý diye düþündü kadýn. Aþk mý, kelimeler mi, oyuncunun oyunu sahnelemesi mi, yoksa þairin þiirini pazarlama ustalýðý mý? Hangisi? Ama o anda, hakkýný yememek lazým. Dürüst ve doðal oyunculuðuyla þair bir puan daha kazandý. Þairin ses tonundaki içtenlik, anlatýlan aþkýn gaz halinin her zaman daha elveriþli seçenekler sunabileceði kanaatinin yeþermesine neden oldu.

‘Peþindekiler, çok ama çok yorulur’
‘Yetiþince de birden kaybolur!’

Þair nefesini, ‘Alaattin’in sihirli lambasýna üfleyen cin’ gibi su þiþesine doðru üfledi. Sýcak hava, sözü edilen aþk deðil, düpedüz adamýn sýcak nefesi, soðuk havada tam da aþkýn gaz haline uygun biçimde buharlaþtý.

‘Aþkýn en elveriþli hali mi?’ diye düþündü bir kez daha.
‘Ah, eveeeeet kanaatimiz böylece gümledi’ diye düþündü gülerek. Soðuktan boðazý aðrýrken eni konu güldüðünü fark etti. Buna daha çok güldü.

‘Su gibidir Aþk su gibi…’
‘Üç halde bulunur’
‘Sývý denk gelirse insana’
‘Çok dikkat ister’

Þair sesine gizemli bir hava vererek biraz sonra alacakaranlýk kuþaðýna doðru bir gezintiye çýkýlacaðýnýn ip uçlarýný verdi. Zaten orada deðil miyiz diye düþündü bir kez daha kadýn ironik bir gülüþle...

Adam bir eliyle pet su þiþesini okþarken bir yandan da sanki kendisini sývýnýn yerine koyarak onun yerinde olsaydý neler hissedebileceðini araþtýrmaya baþladý.

‘Ya ateþ kadar sýcak’

Bu noktada parmak uçlarý yanýyormuþçasýna, eldivenli parmaklarýna doðru üfledi. Yüzünde yanýðýn oluþturduðu bir acý.

‘Ya ninni gibi ýlýk’

Pet þiþeyi yumuþak oyuncak ayýcýðý gibi yanaðýna dayadý. Yanaðýný pet þiþeye, ona göre ise hayali ayýcýðýna sürterken muhtemelen çocukluk düþlerine daldý. Annesinin güvenli kucaðýnýn sýcaklýðý sesine yansýdý. Biraz daha kendini kaptýrsa, sýcak sütünü içiren annesini sahnede görmek pekala mümkün olabilecekti. Ama çaresiz pet þiþeye ve aþk temasýna geri dönüldü.

‘Ya da yakýcý soðuktur’

Artýk rol yapmasýna gerek yoktu. Hava hakikaten yakýcý soðuktu. Karþýsýndaki þair donmuþ parmak uçlarýna yüzündeki acý ifadesiyle üflerken soðuktan donan ve acýyan kendi parmak uçlarýný hissetti.

Birden adamýn ekoseli kravatýný fark etti. Sonra, kaç tane sokak sanatçýsýnýn kravat taktýðýný sordu kendi kendine. ‘Belki de eni konu düzgün giyimi, dürüst görünümü ve kravatý burada dikilmiþ bu adamý dinlememi saðlýyor’ diye fikir yürüttü.

‘Tatlý veya tuzludur’
‘Ya bir damla, ya bir avuç’

Artýk mim sanatýnýn ustalýklarýný sergilemeye baþlamýþtý. Deminden beri devem eden pandomime yüz ifadelerindeki deðiþkenlik de eklenince ortaya çok zengin bir gösteri çýkmýþtý.

‘Ya bir bardak, ya da dolu bir çanak’

Þair bunlarý söylerken bir yandan da ellerini kimi zaman bir çanak, kimi zaman da nesneleri canlandýrmada bir araç olarak kullanýyordu.

‘Ya kuru bir dere, ya diri bir ýrmak’

Sesine ölgün ya da dolgun bir ifade verebilmek için gýrtlaðýný kullanýrken gösterdiði maharet ona sýrtýndan kurulan taþ bebekler misali yapay biçimde hareket eden dizi film oyuncularýný anýmsattý. Bu mankenden bozma oyuncu adaylarýnýn bu adamdan öðreneceði çok þey var diye geçirdi içinden. Þair her kelimenin ve her harfin hakkýný vere vere devam etti.

‘Ya hýrçýn bir çaðlayan, ya nazlý bir pýnar’
‘Ya gizemli bir göl, ya azgýn bir deniz’

Adamýn seslere ve metne uygun olarak kývrýlan bükülen vücudu, neredeyse onu tek kiþilik bir sinema perdesi haline getiriyor. Kullandýðý her kelimeyi canlandýrmada gösterdiði maharetle o an yaþadýklarýný yaþatma çabasý gerçeðe dönüþüyor ve çevresinde özel bir atmosfer yaratmayý baþarýyordu.

‘Ya kalleþ bir saðanak yaðmur, ya da sonsuzdur!’

Adamýn sesi o kadar inandýrýcýydý ki, bir an tepelerinden deli bir saðanak boþanacakmýþ gibi geldi. Hele þükür, iþ sadece hayali canlandýrmada kaldý.

‘Ya sýðdýr, ya derin okyanus olur’

Kadýn kendini mavi sulara savrulmuþ gibi hissetti. Eni konu mavilik fikrini beðenmiþti ki, bu çok uzun sürmedi.

‘Kendini sonsuz maviliðe býrakanlar’
‘Çoðu kez boðulur, kaybolur.’
‘Engin deryalarda fýrtýnalar çok ve büyük olur’

Gözünün önünde fýrtýnalý bir havada okyanusun ortasýnda kalmýþ bir gemi ve canýný kurtarmaya çalýþan mürettebat belirdi. Kim bilir hangi filmin, hangi sahnesi, önemsemedi …

Þair anlatmaya devam ediyordu. Galiba bu sefer sýra son faza, yani maddenin katý haline gelmiþti. Eh, artýk finali baya merak etmeye baþlamýþtý. Zaten baþýna da bu dertleri de þu merak duygusu açmamýþ mýydý?

‘Su gibidir Aþk, su gibi’
‘Üç halde bulunur’
‘Bazen katý olur’

Þiþeyi sýkýca kavradý, öylesine bir ifadeyle tuttu ki, kadýn su þiþesinin taþ olduðuna yemin edebilirdi.

‘Onlar Kar, Dolu ya da kutuplarda Buz olur’

Birden, uçsuz bucaksýz körelten beyazlýðýyla Antartika Kýtasýný anýmsadý.

‘Onlara tutulan yüreklerin ‘donmak’ kaçýnýlmaz sonudur!’

Yüreðinin buz kestiðini hissetti. Ortaçaðda Avrupa’sýnda kasabalarý dolaþan vodvil kumpanyalarýný seyreden saf köylüler gibi kendini oyunun seyrine kaptýrmýþ, adam ne derse onu hissediyor ve dimaðýnda canlandýrýyordu.

‘Ayný suda iki kez yýkanýlmaz!’ bu söz doðrudur!

Þair oyuncunun sesi ve tavrý deðiþti. Birden kendini Ýngiltere’de, William Shakespeare’in doðduðu kentte Stradford on Avon’daki Shakesperare Memorial Tiyatrosunda buldu. Karþýsýndaki adam, tragedyanýn sonunu açýklayan anlatýcý pozisyonunda, kýssadan hisse çýkarýyor.

‘Gitti mi gider’
‘Baþka sular aranýr, bulunur’
‘Þimdi siz, hangi sulardasýnýz?’
‘Dilerim, hiç susuz kalmazsýnýz!’

Þair oyuncu sesini, finale uygun bir tonlamayla ayarlarken þiire de son noktayý koydu.

Kadýn gülsün mü, aðlasýn mý yoksa alkýþlasýn mý bilemedi. Adam hiç zaman kaybetmeden,

‘Eve gidince þiiri bir kez daha okuyup içinize sindirmeniz için size þiiri imzalayýp vereyim’ deyince, þaþkýnlýðý bir kat daha arttý.

Adam, bisikletinin ön kýsmýndaki sepetten çýkardýðý mavi dosya içindeki fotokopilerden birini kadýna doðru uzattý. Kadýnýn adýna þiiri imzaladý.

Kadýn ‘Hayatýnýzý nasýl idame ettiriyorsunuz?’ diye sordu. Adam doðal bir tavýrla yanýtladý.

‘Ben þairim’

Soðuk kadýnýn beynini ve anlama merkezini vurmuþ olmalý ki, bön bir biçimde ýsrarla sorusunu yeniledi.

‘Anladým da, geçiminizi nasýl saðlýyorsunuz?’

Adam anlama kýtlýðý çeken kadýna durumu açýklamak için derin bir nefes aldý

‘Ben, þairim ve þiirlerimi sokaklarda satarak hayatýmý kazanýyorum.’

Þaþkýnlýk derin bir hayrete dönüþtü.

‘Ýyi ama nasýl yaþýyorsunuz?’

Adam güldü.

‘Benim çamaþýr, bulaþýk makinem, televizyonum ya da buzdolabým yok. Ben, Gültepe’de kirada oturuyorum ve o gün sokakta sattýðým þiirlerimden kazandýðým parayla ekmeðimi alýyorum’ deyince, kadýnýn beyninden þimþek gibi bir düþünce akýp geçti.

Konuþma sýrasý adama gelmiþti.

‘Siz mutlaka sanatla yakýndan ilgilisiniz, Öyle olmalý yoksa gecenin bir yarýsý bir kadýn, Ýsmet Ýnönü Sanat Merkezi’nden ya da Ýzmir Sanat’ta neden gelsin?’

Kadýn güldü. Adam üsteledi.

‘Peki, sizin mesleðiniz nedir?’ Kadýn basit gerçeði söyleyiverdi.

‘Sanata ve sanatçýlara destek olmak’

Oluþan garip durumda, kadýn onun bir þeyler talep ettiðini sezinledi. Tek kiþilik gösteri sonunda bir ödeme yapmasý gerekiyordu. Kýsa veya deðil sonuçta bir oyun izlemiþti ve sokak sanatçýsý bunun karþýlýðýný zarif bir biçimde istiyordu. Kendisinden dolgun bir bahþiþ bekleyen adama, çantasýndan cüzi bir miktar çýkarýp verdi. Ve ekledi.

‘Hayatta hiç bir þey göründüðü gibi deðildir’ dedi.

‘Tabii ki’ diye onayladý adam ama kendisine uzatýlan parayý kibarca ret etti.

‘Ben bu þiiri, bana bir þeyler ödemeniz için paylaþmadým sadece sanatla çok yakýndan ilgili olduðunuzu sezinledim, o kadar. Öyle deðil mi?’

Soruyu geçiþtirmeye çalýþan kadýn parayý almasý konusunda ýsrar etti.

‘Yazýlarýnýzý neden yayýnlamýyorsunuz?’

‘Neden, beþ para vermeden sahip çýkmalarý için mi?’

Baþýndan kötü bir deneyim geçmiþ olmalý diye düþündü kadýn. Adamýn telefonunu aldýktan sonra,

‘Hiçbir þey için söz vermiyorum. Ama sizin için elimden geleni yapmaya çalýþacaðým ama yineliyorum, hiçbir þey için söz vermiyorum’ dedi.

Adamýn sorularýný duymazlýktan gelerek, elini salladý. Dondurucu soðukta, ayaza kesen havada otobüsü yakalamak için duraða doðru koþturdu. Yol boyunca garip adamý, teatral gösteriyi ve þiiri düþündü. Ve verdiði sözü. Kendisiyle dalga geçmekten kendini alamadý. Sanki, gökten inme ‘kurtarýcý melek’ pozisyonlarýnda kalkýp bir de söz vermiþti. Omzunda asýlý kamerayla gün boyun bir yerden diðerine koþturmanýn verdiði ölümcül yorgunluða raðmen bilgisayarýnýn baþýna oturdu.

Saatler sonra, son kelimeyi de ekrana geçirirken verdiði sözü bir kez daha hatýrladý. Sýrtýný kaþýdý. Yoksa kürek kemiklerinin üstünde kanatlarý mý çýkýyordu? Hayaller gerçek olsaydý, kurbaðalar yakýþýklý prenslere dönüþürdü diye düþündü. Kendi sersemliðine güldü. Bir süre, televizyon denen zararlý aletten uzak durmaya karar verdi. Melekler þehrini fazla seyretmiþ olmalýydý. Sýrtýný bir kez daha kaþýdý. Eline tüy gibi pütürler takýldý. Yoksa?!?...

Not. Tahmin ettiðiniz gibi bu yaþanmýþ bir öykü. (Son kýsmý hariç) ‘Su Gibidir Aþk’ þiiri Ramiz'e ya da diðer adýyla Ramazan Çelikli’ye ait. Onu, her gün bisikletiyle Konak, Alsancak ve Kordon Boyunda kafelerde þiirlerini satmaya çalýþýrken görebilirsiniz. Dikkatli gözler, meta toplumuna dönüþen zamanlarda bu ‘inadýna þairi’, bilinçli Don Kiþotluðu hemen fark edecektir. Þiirlerinin altýnda, þiir sohbetleri için düþtüðü bir de telefonu var. 0555 262 11 73
Telefonu neden mi verdim? Modern zamanlarda, Don Kiþotluða soyunan þairler kadar, hayal gücünün kuyruðuna fazla takýlmaktan olsa gerek sýrtýnda kanatlar çýktýðýný hayal eden ‘kaçýk’ sanat dostlarý olduktan sonra, neden telif karþýlýðýnda þairin þiirlerini yayýnlamayý kabul edecek ayný derecede ‘kaçýk’ dergi yöneticileri olmasýn deðil mi? Sonuçta, çýlgýn bir dünyada yaþýyoruz….

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: ...
Gönderen: Özgecan / Ankara/Türkiye
22 Þubat 2005
Su gibi okudum, hayat tadýyla...

:: Selam
Gönderen: bee / Ýstanbul/
15 Þubat 2005
Yazýyý okuyunca, Orhan Karaveli'nin kaleminden tanýma þansý bulduðumuz Sakallý Celal geldi aklýma. Hal ve düþünüþ açýsýndan toplumun ortalamasýný yansýtmayan bu tarz insanlarý ben çok seviyorum. Böyle düþünen yayýn evi de bulunabilir. Konu ettiðiniz ve akýcý bir biçimde öykülediðiniz için tebrikler. bee




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kelepir Fiyatýna Satýlýk Sanatçýlar

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.