Bir önyargýyý yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Çoðumuzun – ki buradaki “çoðunluk” nispi çoðunluktur- aþina olduðu bir kavramdan, istatistik bilimine (!) kaynaklýk eden “ihtimalden” veya sahne adýyla “olasýlýktan” bahsedeceðim. Normal insanlarýn (siz tanýmazsýnýz) lineer mantýðýyla bakýldýðýnda, bir olayýn gerçekleþme ihtimali düþükse, o olay gerçekleþmez. Ama bugün – ki konunun uzmanlarý ona 11.02.2007 diyorlar- farklý bir bakýþ açýsýyla konuyu deðerlendireceðim. Bu “deðerlenme” konunun benim tarafýmdan ele alýnmasýndan kaynaklamamaktadýr. Bu konu zaten “deðerli”dir. Ýstatistik bilimi, sýrf adýný doðru yazmak için harcanan efordan da anlaþýlacaðý üzere zorlu bir bilimdir. O kadar zorludur ki diðer dallarda çalýþan bilim adamlarý sýrf bu aþýrý zorluktan þüphelendikleri için “Ýstatistik bilim olamaz!” demektedirler. Ama bu pek önemli deðildir. Zira olasýlýklarý hesaplayarak geleceði görmeye çalýþmak (ki bunu yapanlara “büyücü” diyen ilkel topluluklar hala mevcuttur) önemli bir insan edimidir. Benim de þahsen üniversite yýllarýnda gördüðüm bir ders olan istatistiðin, kendini açýklamak için en sýk kullandýðý örnek olan “para atma” yöntemini biliyorsunuzdur. Ayrýca bir olayýn mutlaka gerçekleþmesi “1” deðeri, kesinlikle gerçekleþmemesi “0” deðeri ile ifade edilir. Yani parayý attýðýmýzda yazýnýn veya turanýn gelme olasýlýðý 0 ve 1 arasýndaki 0,5 deðerine tekabül eder. Ýþte benim itirazým tam da bu noktadadýr. Ýstatistik biliminin sonuçlarýný, gerçek dünyaya uygulamada ortaya çýkan ve genelde tüm bilimsel teorilerin de bununla malul olduðu “uyumsuzluk” sorunu. Þöyle izah edeyim… Bir paranýn atýlma olasýlýðý ile yazý veya tura yüzünün yukarýya dönük düþmesi - ki 3 boyutlu sonsuz evrende “yukarýsý” bile yeterince muallâkta (yani havada, yukarda?) deðilmiþ gibi- birbirine baðlýdýr. Bilimsel çýkarýmlarda bulunmak için olayýn öncesi hesaba katýlmaz. Bir baþka deðiþle söz kunusu “PARA” zaman ve mekândan (evrenden) kopartýlarak atýlýr. Sonuç olarak da yazý veya tura gelmesinin olasýlýðý hesaplanýrken, parayý imal eden ve veya onu atan kiþinin bir trafik kazasýnda ölmemiþ olduðu gerçeði bu yüzden de paranýn atýlýp yazý veya tura sonucunun baþarýyla elde edildiði gözardý edilir. Zira herhangi bir eylemin (örneðin bir uçurumdan fil atýlmasý ve kafa üstü mü yoksa kýç üstü mü düþeceði) herhangi bir þekilde sonuçlanmasýnýn ihtimali hesaplanýrken aslýnda o olaya kadarki evrenin tüm tarihinin bu olayla baðlantýsý gözden kaçýrýlýr. Daha basit ve halkýn diliyle anlatýrsak, her olay ve varlýk, evrendeki her olay ve varlýkla þu veya bu þekilde baðlantýlýdýr. Her sonuç bir sonraki sonsuz olayýn nedeni ve kendinden önceki tüm nedenlerin sonucudur. Hatta Dünya denen bir gezegende, insan denen varlýklarýn (ki bu ismi kendilerine, kendileri vermiþtir - ki iþin tuhaf yaný diðer herþeye de isimlerini onlar vermiþtir-) para denen bir þeyi (kendine “insan” diyenlerin, adýný verdikleri ama vermeyi sevmedikleri bir þey) attýklarýnda “O” sonucun meydana gelmesi için BÝG BANG’den itibaren (öncesi fazla spekülatif olduðundan es geçiyorum þimdilik) olan herþeyin, bu sonucu doðuracak biçimde geliþtiði kabul edilmelidir. Elbette ki bu durum, paranýn yazý veya tura gelme ihtimalinin aslýnda ne denli düþük olduðunu gösterir. Zira o anda, o paranýn, onu atan kiþilerin elinde olmasý, bu kiþilerin bunu yapmak için istek duymasý, bunu engelleyebilecek dinozorlarýn milyonlarca yýl önce bir göktaþý sayesinde yok olmuþ olmasý gibi sayýsýz (sonsuz) öncülün gerçekleþmiþ olmasý düþünüldüðünde yani sonuca neden olan olaylarýn miktarý hesaplanýnca, aslýnda para atmak gibi basit bir olayýn gerçekleþme ihtimalinin bile ne denli imkânsýza yakýn olduðu görülür. Ýþte tam bu noktada ben azýmdaki baklayý çýkarma ihtimalim “gerçekleþiyor.” Gerek din adamlarýnýn, gerekse din adamlarýyla ayný þekilde düþünen ve “Ben neden din adamý deðilim. Sonuçta ayný düþünüyoruz. Benim onlardan farkým ne?” diye merak edenlerin, en gerekse – ki gereksiz bence- bu konuda hiç düþünmemiþ ama az önce saydýðým kiþilere “katýlan” kiþilerin sahip olduðu bir tür savunma mekanizmasý veya saçmalýk-destek sisteminden bahsetmek istiyorum. Ýnsanýn ne olduðu, nereden gelip nereye gittiði, varoluþun ve hayatýn anlamý gibi aslýnda ortak bir meraktan kaynaklanan sorulara verilen cevaplar (!), sýký bir eliminasyona tabi tutulursa ikiye indirilebilinir: Ýlki, tüm varoluþun ve dolayýsýyla insanýn ne oldu, neden burda olduðu sorularýnýn cevabýný, “Bunu yapmak isteyen ve yapabilecek güce sahip olan bir varlýða” (tanrýya) atýfta bulunarak açýklayan görüþtür. Diðeri ise varoluþun bir nedeni olamayacaðýný, varolduðumuz için var olduðumuzu söyler kýsaca. Bir diðer þekilde söylersek varoluþ, “tesadüfîdir” ve bir olgu olarak ancak kabul edilip anlaþýlabilinir, anlam verilemez/aranamaz. Elbetteki ilk görüþü savunan ve herþeyin bir “anlamý” olmasý gerektiðinde ýsrar eden insanlar, ikinci açýklamayý benimseyenleri pek sevmez. Öncelikle bunun tesadüfen olma ihtimali çok düþüktür. Ayrýca tanrýnýn, onlarý, bu þüphelerinden dolayý sonsuza dek yakacaðýný idda ederler (daha doðrusu tanrýnýn böyle dediðini idaa ederler) ve bu türden bir cezayý da “anlamlý” bulular. Septik görüþü anlamsýz ve yakýlmaya layýk bulurlar. Elbetteki bu yaklaþým çok eskiye, ilkel atalarýmýza dayanýr. Onlar da ateþi etkili bir anti-septik olarak görmüþ, kötü ruhlarý uzaklaþtýrmak, mikroplarý/hastalýklarý yok etmek ve þüphecileri yakmak için kullanmýþtýr. Ama eðer az önceki evrensel olay örgüsü açýklamasý dikkate alýnýrsa, Dünya diye yaþam dolu bir gezegenin ve bu gezegendeki maymunla ayný atadan evrimleþen zekâ/bilinç sahibi varlýklarýn tesadüfen varolma ihtimali ile paranýn tura veya yazý gelme ihtimalinin, birbirinden çok da farklý olmadýðý görülür. Dolayýsýyla, bir olaya bakýp, onun çok tesadüfî olduðuna, dolayýsýyla gerçekleþmesinin ardýnda tanrýsal bir irade, güç olmasý gerektiðine inanmak ve tüm varoluþu bu þekilde “anlamlý” kýlmak, aslýnda evreni hiç anlamamýþ olmak demektir. Ama esas ilginç olan, gerçekten de Tanrý denen bir sonsuz güç sahibi varlýðýn, evreni yaratmýþ olma ihtimali o kadar düþüktür ki (yaklaþýk olarak, herþeyin tesadüfen olmuþ olmasý ihtimali kadar) bazen Tanrýnýn var olduðu yönünde ciddi þüpheler duyduðumu itiraf etmeliyim…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer kýrat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |