..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Aþkýn aldý benden beni. -Yunus Emre
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Atýlgan




18 Mart 2005
Yaþanmýþ Kýrþehir Esprileri  
Mehmet Atýlgan
Hayatý "ti"ye alan, zekâ ürünü espriler yaratan Kýrþehir'den yaþanmýþ espriler...


:DDBB:
YAÞANMIÞ KIRÞEHÝR ESPRÝLERÝ
Mehmet ATILGAN
* Bir hemþerimiz vantilatörü ahizeye yaklaþtýrarak arkadaþýna telefon edip “Ben Kýrþehir’in üzerindeyim. Rastgele bir numara çevirdim, siz çýktýnýz. Helikopterim arýza yaptý. Kýrþehir’de nereye iniþ yapabilirim” der. Arkadaþý da “Þehrin merkezinde Kale var, oraya in aðbi” der ve dýþarý çýkýp gökyüzüne bakarak helikopter aramaya baþlar.

*Bir otobüs firmasýnda katiplik yapan bir hemþerimiz, “Oðlum hastayým. Ön taraftan bir bilet ver” diyen yaþlý bir kadýna “Teyze, ön tarafta dispanser mi var, doktor mu?” diye cevap verir.

* Bakkal arkadaþýndan borç para alan bir memur hemþerimiz, aybaþýnda parayý iade ederken fatura ister.

*Bir bayan hemþerimiz, kocasýnýn pazardan aldýðý karnabaharý çiçek sanýp, vazoya koyar.

* “Öðretmenevi’ne gittiðinde park sýkýntýsý çeken öðretmen bir hemþerimiz, sýrf Jandarma Gazinosu otoparkýna arabasýný park edebilmek için subay traþý olur. Otomobilini býrakýrken, kendisine “Burasý komutanlara ait” diyen nöbetçiye de ensesini göstererek “Biz neyiz?” der ve park sorununu kökten çözer..

* Ayný iþi yapan iki esnaf hemþerimiz arasýnda rekabet tartýþmasý baþlar. Birisi, diðerine “Senin üçkaðýtçý olduðunu her yerde reklam edeceðim” der. Diðeri de gayet sakin “Benim üçkaðýtçý olduðumu herkes biliyor, sen baþka bir þeyler bul” diye cevap verir.

* Uykusu aðýr olan bir hemþerimiz, otobüste uyurken, rüyasýnda kendisini boðduklarýný görür ve hýrsla yanýndaki genç yolcuya saldýrýr. Genç yolcunun bir arka koltuktaki babasý ve annesi, hemþerimizi bir güzel döverler. Kavga yatýþtýktan sonra hemþerimiz, gözü moraran genç yolcuya gizli gizli bakmasýndan korkan genç, sýk sýk “Anne bu adam yine bana yan yan bakýyor” der. Annesi de, yeni bir saldýrýya karþý ayakkabýsýný çýkarýp elinde hazýr bekler.

* Bir hemþerimiz, arkadaþlarýyla Ankara’da gezerken espri olsun diye bir kasetçiye giderek, kendi ismini söyleyip, “Bu sanatçýnýn yeni kaseti çýktý mý?” diye sorar. Kasetçi de “Aðbi takip edemiyoruz ki, hergün bir þerefsiz sanatçýyým diye kaset çýkarýyor” der.

* 24 Kasým Öðretmenler Günü’nde, bir ilkokul öðrencisi, babasýna telefon edip öðretmeni için bir çiçek getirmesini söyler. Babasý da büyük bir çelenk yaptýrýp, kendi ismini yazdýrýr ve öðretmene gönderir.

* Bir dilenci, bir hemþerimizden sadaka ister. Hemþerimiz de “Bozuk yok” der. Ancak dilenci gitmez ve “Allah rýzasý için” demeye devam eder. Hemþerimiz kýzar ve kredi kartýný çýkararak “ Bozuk yok dedik iþte. Post makinen varsa 1 milyon çek. Yoksa çek git” der.

* Bir hemþerimiz düðünlere giderken iki ayrý zarf hazýrlar. Düðündeki ikram ve hizmetten memnun kalýrsa, miktarý yüksek olaný; memnun kalmazsa diðerini verir.

* Bir belediye baþkan adayýna, yerel TV spikeri “Neden aday oldunuz?” diye sorar. Aday hemþerimiz “Sizi tebrik ederim. Gerçekten çok enteresan bir soru” der.

* Mahkemede þahitlik yapanlara para verildiðini duyan bir hemþerimiz, sabah evden çýkarken hanýmýna “Ben bahçeye gidiyorum, Mahallede kavga-döðüþ olursa, beni þahit yazdýrmayý unutma” diye tembih eder.

* Üyesi bulunduðu partiye istifa dilekçesi gönderen bir hemþerimize, istifa nedeni sorulduðunda “Cenazeye giderken beni çaðýrýyorlar, düðünlere giderken haber vermiyorlar” der.

* Unutkan bir doktor hemþerimiz, muayenehanesinden çýkýp hastaneye doðru yola çýkar. Yolda sigara yakmak ister. Rüzgâr karþýdan estiði için ters tarafa döner ve döndüðü istikamette yürümeye devam eder. Tekrar muayenehanesinin önüne gelince yanlýþ geldiðini fark edip, yeniden hastane yönüne dönüp yürümeye baþlar.


* Yaþlý bir kadýn, bir eczacý hemþerimizden peynir mayasý alýr. Ertesi gün eczaneye gelen kadýn, eczacýya “Oðlum, peynir olmadý. Mayan bozukmuþ” der. Hazýrcevap eczacý, mayasýna bozuk denmesine içerler, “Teyze benim mayam saðlam, senin sütün bozuktur” der.

* Düðünde havai fiþek atmak isteyen bir hemþerimiz, havai fiþeklerin kenarýna koymak için 2 tuðla arar, ama bulamaz. Restoran sahibinden iki sürâhi isteyerek, arasýna havai fiþekleri sýkýþtýrýp atar.
Daha sonraki düðünlerde, düðün sahipleri havi fiþekleri tuðlaya sýkýþtýrýp atmak isterler ama restoran sâhibi müdahale edip “Tuðlayla olmaz. Havai fiþek iki sürâhiye sýkýþtýrýlýp atýlýr” der ve o gün, bugündür, o restorantta havai fiþekler hep iki sürâhi arasýnda atýlýr.

* Kulaðý aðýr duyan ve tüm alýþveriþ yapanlara “geçmiþ olsun” demeyi ilke edinen bir eczacýdan, bir hemþerimiz 2 paket pamuk satýn alýr. Eczacý, pamuklarý nerede kullanacaðýný sorar. Hemþerimiz de, bazý kýymetli cam eþyalarý paket edip, yurt dýþýna göndereceðini söyler ama eczacý, kulaðý aðýr duyduðu için anlamaz. Yine de her zamanki alýþkanlýðýyla “Çok geçmiþ olsun” der.

* Birkaç aile bir lokantada yemek yeyip, eðlenirler. Ýçkiyi biraz fazla kaçýran bir hemþerimiz, masada bulunanlarýn sýrayla þarký söylemesini ister. Bazý itiraz eden olursa da, hemþerimiz silahýný çýkarýp masaya koyar, “Söylemeyeni vururum” der. Herkes bildiði kadar söylemeye çalýþýr. Sýra, ýsrarcý hemþerimizin eþine gelir. Eþi “Ben söyleyemem, bilmem” derse de, silahýn korkusuyla baþlar söylemeye. Kadýncaðýzýn öylesine güzel sesi vardýr ki, herkes þaþýrýr. En çok þaþýran da hemþerimiz olur. Þarký bitince “Ulan fýþký. Senin böyle sesin vardý da, bana yýllardýr niye Kel Lömen’in pavyonunda o kadar para harcattýn” diye de kýzar.

* Ankara Caddesi’ne 3 deðiþik renkte plastik palmiye dikilmesinden en çok bir esnaf hemþerimiz memnun olur. Nedenini soranlara da “Ýþyerimin adresini tarif etmek kolay oluyor. Sarý Plastik Palmiye karþýsý deyince, herkes kolayca buluyor” der.

* Marketçi bir hemþerimiz, iþyerinin 40 saniyelik bir reklamýný vermek için yerel televizyon yetkilisiyle görüþmeye gider. Reklamda yeralmasýný istediði görüntüleri öylesine uzun sýralar ki, 40 saniyeye deðil 10-15 dakikaya bile sýðmasý mümkün deðildir. Televizyoncu, marketçiyi sabýrla dinledikten sonra, “Siz en iyisi bu anlattýðýnýz projeyi biraz daha geliþtirin de, iyi bir belgesel yapalým” der.

* Resmi kurumda muayene olan bir hemþerimize, doktor “Ben senin hastalýðýna bir þey yapamam. Benim ikiz kardeþimin þu adreste bir muayenehanesi var. Senin derdine ancak o çare bulur” der ve hastadan önce arabasýna binip, gözlüðünü çýkartýp muayenehanesine oturur. Hasta muayene olduktan sonra ücretini öder ve doktora “Doktor Bey, ikiz kardeþinize ne kadar çok benziyorsunuz. Onun fazladan sadece bir gözlüðü var. Hatta öðleyin de ayný yemeði yemiþsiniz herhalde. Yakanýzdaki yemek lekesi bile ayný” deyip, doktoru tanýdýðýný îma eder.

* Bir hemþerimiz her seçimde deðiþik partilere oy verir. Bugüne kadar oy vermediði parti çok azdýr. Yapýlacak ilk seçimde de, þimdiye kadar hiç oy vermediði Ýþçi Partisi ile Saadet Partisi arasýnda tercih yapacaðýný söyler.

* Bir süre 1. ligdeki bir basketbol takýmýnýn kulüp baþkanlýðýný yapan bir hemþerimize basýn mensuplarý “Sayýn Baþkan, takýmýnýz ribautta zayýf kalýyor, nasýl bir çözüm düþünüyoruz?” diye sorarlar. “Ribaut”u zenci bir basketbolcü adý sanan hemþerimiz “Yakýnda Afrika’ya gidip, bir ribaut transfer edeceðiz” der. Yine ayný hemþerimize, basýn mensuplarý ligin 5. haftasýna kadar, neden hiç galibiyet alamadýklarýný sorarlar. Basketbolda maðlubiyete de puan verildiðini bilmeyen Baþkan hemþerimiz, “Puan cetveline bakarsanýz 5 puanýmýz var. Hiç galibiyetimiz yok da, bu puanlar nerden geldi?” der.

* Trafik ekipleri gece geç saatte bir hemþerimizi durdurur ve “alkol aldýnýz mý?” diye sorar. Hemþerimiz, “Saat kaç memur bey?” der. Trafik polisi de saatin gece 23.30 olduðunu söyler. Hemþerimiz “Beyefendi saati biliyorsun da, niye daha alkol alýp almadýðýmý soruyorsun. Bu saatte, camiden gelecek halimiz yok ya” der.

* Oðlu veteriner fakültesini kazanan bir hemþerimize, arkadaþlarý “Haydi gene iyisin, yaþlýlýðýnda tedaviyi bedavaya getireceksin” diye takýlýrlar.

* Bir hemþerimiz, akþam eve çok sarhoþ gelir. Sabah kalkýp iþe gideceði zaman eþi banyo yapmasýný söyler. Hemþerimiz, þaþkýn bir ifadeyle sorar: “Akþam bir þey oldu mu da?”

* Trafik ekipleri, içkili iki hemþerimizi çevirir. Þoför olanýn alkol balonunu üflemesini ister. 120 promil çýkar. Þoförün yanýndaki hemþerimiz “Ben de üfleyeceðim” diye tutturur. Trafik polisi baþ edemez ve ona da üflettirir. 105 promil çýkar ve polis, hemþerimize kýzar: “Sen bir düble kayýþ yarmýþsýn!”

* Kýrþehir’in en büyük otelini satýn alan ve bir diðer büyük oteli de kiralayan bir hemþerimiz, basýn mensuplarýna þakayla karýþýk, “Kýrþehir’e bu kadar yatýrým yaptýk, bizi hiç yazmýyorsunuz” der. Bir basýn mensubu da “Kýrþehir’in en büyük iki tesisini sana verdik, daha ne istiyorsun, Hükümet Konaðý’ný da mý verelim?” der.

* Bir hemþerimiz Þehir Hamamý’na gider ve güzelce kese olur. Ertesi gün tekrar hamama giderken, arkadaþlarý görür ve “daha dün hamama gittin, bugün niye gidiyorsun?” diye sorarlar. Hemþerimiz “Dün kese oldum da, kafamý yýkamayý unutmuþum” der.

* Bir hemþerimiz, evrak havale ettirmek için vali yardýmcýsýna gider. Vali yardýmcýsý imzalamak için kalemini çýkarýr, ancak yazmaz. Baþka bir kalem alýr, o da yazmaz. Hemþerimiz, vali yardýmcýsýnýn bahþiþ istediðini sanýr ve 500 bin lira çýkarýp masanýn üstüne koyar.

* Her gün içki içen bir hemþerimizin, bir gün içmeden gelmesine üzülen annesi “Vah yavrum, paran mý yoktu da ayýk geldin?” der.

* Bir avukat hemþerimiz, bir tanýdýðýnýn davasýna ücretsiz bakacaðýna söz verir ama hiç ilgilenmez. Aradan 1 yýl geçtikten sonra müvekkiliyle karþýlaþan avukat “Ben senin davaný takip ediyorum, merak etme” der. Müvekkili de, “Aðbi ben o davadan 6 ay yatýp çýktým, takip etmene gerek yok” der.

* Bir daire müdürü, üyesi bulunduðu kurulun kararýný okumadan imzalar. Sonradan öðrenir ki; karar, kendisini kuruldan çýkarma kararýdýr.

* Bir hemþerimiz, her gün 1-2 defa bir bankaya gider. Ýçeride biraz gezinip çýkar. Bu olay sürekli tekrarlanýnca banka personeli durumu müdüre bildirir. Ertesi gün yine geldiðinde müdür hemþerimize, neden her gün gelip, içeride gezinip çýktýðýný sorar. Hemþerimiz de “ Ben sizi denetliyorum” der. Sonradan anlaþýlýr ki; hemþerimiz o bankanýn küçük bir hisse senedini almýþ ve kendisini bankanýn ortaðý sanýyormuþ.

* Ýngiltere’ye gidecek bir hemþerimiz, havaalanýna gider ve kaybolmasýn diye pasaportunu da valize koyarak bagaj bölümüne teslim eder. Uçak kalkacaðý zaman kapýdan geçerken pasaport sorulan hemþerimiz, valizde olduðunu söyler. Valiz, tekrar getirtilir, pasaport çýkartýlýr, ancak uçak yarým saat rötar yapar.

* Bir binaya yeni taþýnan hemþerimiz, havalarýn soðumasýyla birlikte, komþusuna kaloriferlerin ne zaman yanacaðýný sorar. Komþusu da “10 gündür yanýyor” der. Bir bakarlar ki, daha önceki kiracý, evden çýkarken, tüm peteklerin vanalarýný kapatmýþ. Komþusu üzülür ama, hemþerimize “Ýyi ki zamanýnda sordun, ya kýþ bitince sorsaydýn?” diye de teselli verir.


•     Bazý doktorlar, bir konu için belediye baþkanýyla görüþmek isterler. Kendilerine 6 gün sonraya randevu verilir ve doktorlar bu durumdan yakýnarak, bir sohbette olayý basýn mensuplarýna anlatýrlar. Bir basýn mensubu da doktorlara “Valla baþkan yine randevuyu yakýn zamana vermiþ. Siz 6 ay sonrasýna tomografi, röntgen günü veriyorsunuz” der.

•     Emekli bir hemþerimiz, boþ zamanlarýnda bir bankaya içeriden para yatýrýp, bankamatikten tekrar çekerek vakit geçirir.

•     Bir köyde düzenlenen aðaç bayramýna giden bir hemþerimiz, kendisini karþýlayan davulculara, düðünlerden gelen alýþkanlýkla protokolün önünde bahþiþ verir.

•     Bir hemþerimiz beyaz bir kamyondan bir çuval kýþlýk patates alýr. Yetmeyeceðini düþünür ve bir çuval daha almak ister. Ancak, geçen yýl kýrmýzý bir kamyondan aldýðý patateslerin bozuk çýkmasýndan aðzý yandýðý için, patates almak için yana yana beyaz kamyon arar.

•     Yeni ehliyet alan bir hemþerimiz, arabasýyla aðaçlarýn altýndan geçerken, kafasýný eðer.

•     Kendisiyle sýk sýk dalga geçen kocasýnýn þakalarýna karþýlýk veremeyen gazeteci bir hemþerimizin eþi, baþka gazetelerde yazý yazan gazetecilere ricada bulunarak, intikam almak için kocasýyla dalga geçilmesini ister.

•     Diþine geçici dolgu yaptýran bir hemþerimizin dolgusu düþer. Hava almasýn diye randevu gününe kadar dolgunun yerine alçý doldurur.

•     Bir gazinoda astronomik hesap veren hemþerimiz, ödediði hesabýn yüzde 1’i deðerinde bile olmayan müessesenin ikram ettiði ýþýklý meyveyi günlerce öve öve bitiremez.

•      Bir belde belediye baþkanýmýz, Ankara’da üst düzey yetkililerin bulunduðu bir yemeðe katýlýr. Protokolün þoförleri ve korumalarý ayrý bir masada yemek yerler. Belediye baþkaný hemþerimiz, sohbet sýrasýnda kendisinin çok demokrat olduðundan, personelle arkadaþ olduðundan söz eder ve þoförünü çaðýrarak yanýna oturtur. Yemek bitiminde Kýrþehir’e dönmek için yola çýktýktan bir süre sonra þoför hemþerimiz, biraz da alkolün tesiriyle, makam otosunu kenara çekip, belediye baþkanýna “Hadi bakalým, madem eþitiz, arabayý biraz da sen kullan” diyerek aracýn arkasýna geçip oturur. Baþkan da, yemekteki sözlerinin altýnda kalmamak için çaresiz direksiyona geçer.

•     Ýçkiyi çok seven bir hemþerimiz, oðluna kýz istemeye gider. Kýz tarafýnýn kabul etmesinden sonra sohbet sýrasýnda “Gelin kýzýmýz, meze yapmayý biliyor mu?” diye sorar. Dünürünün “hayýr” cevabý üzerine de “ Ooo. Daha iyi. Ben kafama göre sevdiðim mezeleri yapmayý öðretirim gelinime” der.

•     Kaman’da kardan yolu kapanan bazý mahallelerde mahsur kalan hemþerilerimiz, bazen itfaiyeyi arayarak yangýn ihbarýnda bulunurlar, bazen de acil bir doðum vakasý olduðunu söyleyerek hastaneden ambülans isterler. Ýtfaiyenin ve ambülansýn mahalleye ulaþamamasý üzerine de, belediye o mahalleye öncelik tanýyarak, yolunu açar. Hemþerilerimiz de mahsur kalmaktan bir an önce kurtulmuþ olurlar.

* Eczacý bir hemþerimiz, gündüz saatlerinde eþine bir mesaj yazarak akþam yemeði yapmamasýný, kendisinin yemek getireceðini bildirir. Ancak, mesajý gönderirken, yanlýþlýkla telefonunun ilk sýrasýnda kayýtlý Emniyet Müdürü’ne gönderir. Akþam yemek saatinde Emniyet Müdürü, eczacý hemþerimizi arar “Hani yemeði ne zaman getiriyorsun? Çok acýktýk. Sana güvenip yemek yapmadýk” der.

* Bir ortaokul öðrencisi eve geldiðinde babaannesine okulda kredili sisteme geçtiklerini söyler. Daha önce, yakýnlarý banka kredisinden dolayý sýkýntý çeken babaanne, torununa “Aman oðlum kredisi, faizi batsýn. Kredi, insaný batýrýr, sakýn bulaþma o iþlere” der.

* Bir hemþerimiz, karlý bir kýþ günü otomobiliyle Ankara’ya giderken, yolda trafikler çevirir ve aracýna zincir takmalarýný söylerler. Hemþerimiz, kenara çekip zincirleri takarak yoluna devam eder ancak, bir süre sonra aracýný kaydýrýr ve yoldan çýkar. Aracý kurtarmak için yardýma gelenler bakarlar ki; hemþerimiz Reno marka otomobilinin arka tekerlerine zincir takmýþ.

* Diyet yapan bir hemþerimiz lokantaya gittiðinde 1.5 iskender ve yanýnda da diyet kola ister. Bir baþka rejim yapan hemþerimiz de çaylarýný þekersiz içer ancak, her gün bir porsiyon tatlý yer.

* Bir hemþerimiz, Emniyet Müdürü’nü arayarak bir yakýnýnýn Edirne gümrüðünde beklediðini ve çok sýra olduðunu belirterek Belçika’da acil iþinin olduðunu ve biran önce gümrükten geçmesi için yardýmcý olmasýný söyler. Müdür de, gümrükteki yetkilileri arayarak yardýmcý olur ve hemþerimiz sýra beklemeden geçiþ yapar. Birkaç ay sonra Belçika’daki hemþerimiz, Emniyet Müdürü’nü arar ve önce teþekkür eder, sonra da bir istirhamda bulunur. “Sayýn müdürüm, Belçika’da trafikler ceza yazdý, burada tanýdýðýn varsa, size zahmet bir telefon etseniz” der.

* Okuma yazmasý az olan yaþlý bir hemþerimiz, haberleri her gün ilgiyle izler ve olup biteni çocuklarýna ve torunlarýna anlatýr. Bir gün, bir kaza haberi izler ve ekranýn üst köþesinde de “Arþiv” yazar. Hemþerimiz haberi izledikten ve üstteki yazýyý okuduktan sonra yakýnlarýna olayý “Arþiv’de yine çok büyük bir kaza olmuþ” diye anlatýr.


* Bir bankadan “sayýn mudimiz” diye baþlayan bir mektup alan bir hemþerimiz, arkadaþlarýna “mudi”nin anlamýný sorar. Arkadaþlarý da espri olarak “mudi”nin çok aðýr bir küfür olduðunu söylerler. Biraz da sinirli olan hemþerimiz ertesi gün hýþýmla bankaya gider ve tüm personele “Siz hepiniz mudi oðlu mudisiniz” diye güya küfür eder.

* Bir avukat hemþerimiz, kendisinden öðle ezanýnýn saat kaçta okunduðunu soran komþusuna saati söyledikten sonra bürosunun duvarýndaki “Danýþma ücrete tabidir” yazýsýný gösterir.

* Ýmam bir hemþerimiz, emekli olduktan sonra, namaz kýlmak için camiye gitmez. Neden gelmediðini soran arkadaþlarýna da “Emekli olan öðretmen okula gidiyor mu?” diye sorar.

* Okuma yazmasý olmayan bir kadýn hemþerimiz, askerdeki oðlundan gelen mektuplarý komþusuna götürerek okutur. Mektubu okuyan kiþi de, hemþerimize oðlunun iyi olduðunu, kendisini çok özlediðini filan anlatýr. Hemþerimiz yine bir gün elinde bir kaðýtla komþusuna gider ve okumasýný ister. Komþusu da yine her zamanki gibi oðlunun iyi olduðunu, selam gönderdiðini okur. Hemþerimiz verdiði kaðýdýn tapu olduðunu ve parsel numarasýný öðrenmek için getirdiðini söyleyince, okuma yazma bilmediði anlaþýlan komþusu, “Ben bu kaðýdý her zamanki gibi asker mektubu sandým. Tapu olduðunu baþtan söyleseydin, ona göre okurdum” der.
* Her gün içki içen bir hemþerimiz bir gün içmeden eve gelir. Oðlunun her gün içmesine alýþan annesi bu duruma çok üzülür ve “Vah oðlum, paran mý yoktu da, bugün ayýk geldin?” der.

* Ýþyerinin camlarýný sigorta ettiren bir hemþerimizin bir ayda 3 defa camlarý kýrýlýr ve sigorta tarafýndan yenisi takýlýr. Sigortacý, hemþerimize camlarýn neden bu kadar sýk kýrýldýðýný sorar. Hemþerimiz de “Ne yani, bu yaþtan sonra elime bez alýp, cam mý sileceðim?” der.

* Her gün içki içen ve çevresini rahatsýz eden bir hemþerimize, yakýnlarý içkiyi býrakmasý için sürekli baský yapar. Hemþerimiz sonunda, bir daha “Kýrþehir topraklarýnda içki içmeyeceðine” söz verir.
Bir süre sonra piþman olur ama, sözünden de dönemez. Yeminine sadýk kalmak için zaman zaman Kýrýkkale’ye, Ankara’ya gidip içki içer. Ancak bu, zor olmaktadýr. Hem yeminini bozmamak, hem de içki içebilmek için kesin bir çözüm bulur sonunda.
Nevþehir’den bir çuval toprak getirip, evinin bir köþesine döker. Her gün, o Nevþehir topraðýnýn üzerine ayaðýný basarak, içki içmeyi sürdürür.

* Esnaf bir hemþerimiz, öðle yemeði için dükkânýna götürmek üzere annesine yemek hazýrlamasýný söyler. Daha önceden deneyimli annesi “Vah yavrum, iþlerin o kadar mý kötü? Aðbin de iflas etmeden önce, evden yemek götürmeye baþlamýþtý” der.

* Gazete bulmacalarý çözmeye meraklý bir hemþerimiz, tahmin ettiði cevaplarýn karelere sýðmadýðý durumlarda, yanlara kare ekleyerek, bulmacanýn tamamýný doldurur.

* Bir hemþerimiz kamyon muavinliði yapmaktadýr. Þoför, bazý eksiklikler nedeniyle trafik kontrôllerine karþý dikkatli olmasý konusunda sürekli muavin hemþerimizi uyarýr.
Bir gün, kamyona 5 metre yüksekliðinde yük sarýp yola çýkarlar. Bir süre sonra bir köprünün altýndan geçeceklerdir. Köprünün üzerinde “Yükseklik 4.5 metre” yazmaktadýr. Hemþerimiz saða-sola bakar ve þoföre “Trafik polisi yok, geç aðbi” der.

* Rus salatasýný çok seven sað görüþlü bir hemþerimiz, “Eðer 12 Eylül’den önce Rus salatasýnýn bu kadar güzel olduðunu bilseydim, kesinlikle komünist olurdum” der.

* Yaþlý bir bayan hemþerimiz þehir göbeðinde, kýrmýzý ýþýkta yürüyerek geçerken, trafik polisi “Dur teyze nereye gidiyorsun?” diye seslenir. Teyze dönüp ters ters bakar ve gayet sakin “Sana ne, kaynýmýn evine gidiyom” der.

* Kýrþehir Belediye Meclisi’ne aday olan bir hemþerimiz, seçimde köylerin de Belediye Meclisi’ne oy kullanacaðýný sanýp, günlerce köylerde gezip, oy ister.

* Öðretmenevi’ne gittiðinde park sýkýntýsý çeken öðretmen bir hemþerimiz, sýrf Jandarma Gazinosu otoparkýna arabasýný park edebilmek için subay traþý olur. Otomobilini býrakýrken, kendisine “Burasý komutanlara ait” diyen nöbetçiye de ensesini göstererek “Biz neyiz?” der ve park sorununu kökten çözer..

* Bir hemþerimiz, yaþlý ve saf annesine bir gün telefon edip “Teyze, ben PTT’den arýyorum. Denemek için telefonlara yað vereceðiz. Evinizin kirlenmemesi için telefonun altýna bir tabak koyun” der.
Hemþerimiz, akþam eve geldiðinde ne görsün? Telefon makinasýnýn altýnda bir tabak. Onun altýnda bir tepsi, onun da altýnda bir sini…

* Fotör þapkasýyla ünlü bir hemþerimiz, Karadenizli laz bir arkadaþýyla Kýrþehir’de gezerken, Karadenizli merak edip Kýrþehir daðlarýnýn neden bu kadar çýplak olduðunu, aðaç olmadýðýný sorar. Fotörlü hemþerimiz, biraz düþündükten sonra, sanki tarihi bir cevap bulmuþ gibi, “Dikmemiþler” der. Ve daha sonra bu olayý arkadaþlarýna anlatýrken, “Laz arkadaþ, benden öyle bi cuvap beklemiyodu; ben, ‘dikmemiþler’ deyince, neye uðradýðýný þaþýrdý” diye anlatýr.

* Daha önce karakol olan ve þimdi lokantasý halka açýk olan Polisevi’nde öðle yemeði yiyen bir hemþerimiz, geçmiþte sýk sýk zorunlu konuk olduðu binaya bakýp “Günün birinde burada yemek yeyip, ayak ayak üstüne atýp çay içeceðimi rüyâmda görsem inanmazdým” der.

* Karaova Barajý yakýnlarýnda “Cankurtaran” adlý þirin bir köy vardýr. Köyün bir de mezarlýðý vardýr: Cankurtaran Mezarlýðý…

* Bir hemþerimiz, bir bankaya yüklüce bir para yatýrýr. Daha sonralarý sýk sýk banka müdürüyle yemeklerde görülmesinin nedeninin sorulmasý üzerine “parama iyi sahip çýksýn diye samimiyeti geliþtiriyorum” der.

* Kýþýn gözlüðü buðulanan bir hemþerimiz, yolda giderken, arabanýn camý puslandý sanýp, sýk sýk durup arabasýnýn camýný siler.

* Onca uðraþa raðmen, Belediye Baþkaný’yla bir türlü görüþemeyen bir hemþerimiz, Ankara’ya Meclis’e gidip Kýrþehir Milletvekili’ne, Belediye Baþkaný’yla görüþebilmesi için aracý olmasýný ister. Milletvekili de Baþkan’ýn Özel Kalemi’ne bir kart yazar ve kartý getiren hemþerimiz Baþkan’la görüþme imkâný bulur.

* Her gün zil-zurna evine sarhoþ gelen bir hemþerimize, mahallenin büyükleri içkiyi býrakmasý için nasihat verirler. Hemþerimiz, “6 tane kýzým var, neslimi sürdürecek bir oðlum olmadý, ben içmeyim de, kim içsin?” der. Birkaç yýl sonra hemþerimizin bir oðlu olur, ama ayný hýzla içmeye devam eder. Neden hâlâ içtiðini sorarlar. Hemþerimiz, “6 kýzdan sonra, Allah bana bir oðlan verdi. Ben içmeyim de, kim içsin?” der..

* 60 yaþlarýnda “Usta”lardan bir hemþerimiz bir gün çok hastalanýr. Ateþler içinde kývranmaktadýr ve öleceðini hisseder. Ýki elini havaya kaldýrýp, “Allah’ým herhalde yolun sonuna geldik. Canýmý almak için Azrail gönderdin. Ama Yüce Allah’ým bu iþte bir hesap hatasý var. Eðer 60 yaþýnda beni yanýna alacaksan, Meþeköy’de yaþadýðým 7 seneyi düþ Hazret’im.” der.

* Cüneyt Arkýn’ý çok seven bir hemþerimiz, yaptýrdýðý binaya “Malkoçoðlu Apartmaný” adýný verir.

* Birkaç hemþerimiz bir düðüne giderler. Kendilerine masa hazýrlanýr ve çok güzel hürmet edilir. Geç saatlerde kalkmaya hazýrlanýrlar ve hediyelerini vermek üzere düðün sahibini çaðýrtýrlar.
Düðün sahibi, hemþerilerimize “Ýnþallah bir kusurumuz olmamýþtýr. Düðünümüzü þereflendirdiniz, teþekkür ederim. Ama, ben hediyelerinizi alamam. Sizin gideceðiniz düðün iki sokak arkada. Hediyelerinizi oraya verirsiniz “ der ve yanlýþ düðüne gelen hemþerilerimizi davul-zurna ile uðurlar.

* Ýki kardeþ, amatör kümede rakip takýmlarda top oynarlar. Maçýn bir bölümünde kardeþlerden büyük olaný, rakip takýmdaki kardeþine tekme atar ve hakem kýrmýzý kart gösterir. Hakeme ilk tepkiyi yerde yatan küçük kardeþ gösterir: “Hocam, o benim aðbim. Ýster tekme atar, ister tokat atar. Siz ne karýþýyorsunuz?”

* Böbrek filmi çektirecek bir hemþerimize, eczaneden film öncesi kullanacaðý bir kutu “Oley” adlý ilaç almasý söylenir. Hemþerimiz, eczaneden “Oley” yerine yanlýþlýkla “Bir kutu Okey” ister ve “Bu gece hepsini kullanmam gerekiyormuþ” der. Eczacý þaþýrýr, biraz da hayýflanýr, “Vay be, analar ne yiðitler doðurmuþ. Biz bir kutuyu 2 ayda zor bitiriyoruz, elâlem 1 gecede iþi götürüyor” der.


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Yaþanmýþ Kýrþehir Esprileri
Gönderen: gönül sevinç / türkiye/Türkiye
23 Nisan 2005
Syn Atýlgan; okumak çok keyifliydi.yüzümde tebessüme sebep oldunuz teþekkür ederim. özellikle karnabaharý çiçek sanma ve diþ dolgusu yerine alçý koyma bölümü... topluluk arasýnda anlatýlacak ve dinleyenlerin yüzündeki ifadeleri keyifle izleyebilme olanaðý saðlayacak bir yazýydý... kaleminize saðlýk efendim. saðlýcakla...

:: Bir tane de bende.
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
26 Mart 2005
Sevgili Atýlgan; Anadolu insanýnýn kývarak zekâ sýný, espri anlayýþýný bir kez daah gördüm yazýnýzda...Okuduklarýmýn bana çaðrýþtýrdýklarýndan birini sizinle paylaþmak isterim.Bu da Mudurnu insanýn yansýmasý: Sýcak bir yaz günüydü.Arabamýz, Ankara’daki bir nikâha geç kalacaðýz diye, otobanda adeta uçuyordu.Direksiyonda eþim, eþimin yanýnda kýzým oturuyordu. Arkada da kayýnvalidemle ben. Aþýrý süratten virajlarda araba savruluyor, zaman zaman kayýnvalidemle birbirimizin üzerine devriliyorduk. Bir ara kýzýmýn babasýný, daha yavaþ gitmesi konusunda, ses tonunu yükselterek uyardýðýný duydum. Adeta azarlýyordu babasýný: “Biraz yavaþ babaaaaaaaa!” “Bu son yolculuðumuz olabilir babaaaaa!” “Nikâh, bizsiz de olur babaaa!” Kayýnvalidem, kýzýma söylenmeye baþladý: - “Sus! Çemkirip durma. Babalara karþý gelinmez.Hem ayýp, hem günah.” Kýzým da, arabanýn hýz göstergesini iþaret ederek: - “Ama babanne, 250’yle gidiyor,” dedi. Kayýnvalidem bana eðilerek ve usulca: -“Kemraan( Bana böyle der.) ! 250 çok mu? Kaçla gitmesi ilâzým? ” diye sordu. Ben de kendisine, onun anlayabileceði þekilde izah ettim. Bir müddet sonra, iniþ aþaðý bir yola girince arabamýz daha da hýzlandý. Uçar gibi gidiyoruz. Bu kez eþime kýzma sýrasý kayýnvalideme geldi.Eþime þöyle dedi: -“Aaaaaa! Acýk(biraz) yavaþ. Hadi 250’ye bi þey demedim. Emme (ama) bu sefer 600 oldu menemme(galiba) . Sevgiyle kalýn......Kâmuran ESEN

:: Bu esprileri sitemde kullanabilir miyim?
Gönderen: Nejla Tekpýnar / Gaziantep/Türkiye
21 Mart 2005
Sayýn Mehmet bey. Esprileriniz doðal olduðu kadar, Anadolu insananýn samimiyetini ve açýk sözlülüðünü yansýtýyor. Öncelikle böyle güzel yaþam kesitlerini yansýttýðýnýz için tebrik ediyorum. Ýzniniz olursa, bu esprileri sitemde kullanmak istiyorum. Mailinizi bekliyorum. Baþarýlar.

:: Ne güzel
Gönderen: Aysun Tekinel / Eskiþehir/Türkiye
21 Mart 2005
Hayata iyi pencereden bakanlar, mutluluðu daha kolay yakalar. Espri, hoþgörünün ve içtenliðin ürünüdür. Gerçekten çok hoþ olaylar yansýtmýþýnýz... Demek, bir gecede bir kutu okeyi tüketeceðini sanmýþlar ha.. Çok hoþ... Tebrikler.

:: Kýrþehirli Temel
Gönderen: Ulaþ Can / /Türkiye
21 Mart 2005
Bu espriler, Temel'i aratmýyor. Gerçekten zekice. Kýrþehirli Temel'lere sevgiler...

:: :)))
Gönderen: Emir Düzel / Ýstanbul/Türkiye
21 Mart 2005
bu espriler çok hoþuma gitti. en çok da "cankurataran mezarlýðý" hoþuma gitti.

:: Hoþgeldiniz...
Gönderen: zeynep küçük / kýrþehir/Türkiye
21 Mart 2005
Deðerli Hocam, Sizi aramýzda görmek bizim için bir þereftir. Ýzedebiyat ailesine hoþgeldiniz.Kýrþehir esprileri ise bir harika... Saygýlarýmla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gülmece (mizah) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Abdallar ve Kýrþehir'e Üniversite
Kendini "Ti"ye Almak Erdemdir
Raký Ucuz Olsa Da, Çoluk - Çocuða da Ýçirsek!..
Konuþa Konuþa mý, Koklaþa Koklaþa mý?
Domuz Turizmi
4 Ýþlem
Allah Düþmanlarýma Zeval Vermesin!..

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ptt Ne Ýþ Yapar?
Bu Ne Türkü Âh!..
Bu Senenin Modasý Sizce Ne?
Zevkler ve Renkler Tartýþýlmaz mý?
Öðretmen Nasýl Aðlatýlýr?
"Sigarayý Býrak!"
Beyin Defilesi
Þeytandan Medet Umuyoruz

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Mönüsüz Aþk [Þiir]
Beceremedim Ýþte [Þiir]
Hayatýn Acýmasýzlýðý [Deneme]
Yazlýk Yüreðim [Deneme]
Dost Deðil Bu Amerika!.. [Deneme]
Eleþtiri Özgürlüðü ve Hoþgörü [Eleþtiri]
Türkiye'de Demokrat Olmak Zor! [Eleþtiri]
"Gonül"lerde Neþet Ertaþ... [Ýnceleme]


Mehmet Atýlgan kimdir?

20 yýldýr yazýyorum. Daha çok güncel olaylarý, sorunlarý, çeliþkileri makale olarak yazmaya çalýþýyorum. Takýntýlar, çeliþkiler, aksaklýklar, aykýrýlýklar dikkatimi çeker. Þirin Kýrþehir; Kaman ve Ceviz:; Çukurova'dan Kaman'a Dadaloðlu adlarýnda 3 kitabým yayýnlandý.

Etkilendiði Yazarlar:
Yaþar Kemal, Gorki, Aziz Nesin, Zülfü Livaneli, Uður Mumcu, Üstün Dökmen gibi yazarlarla; Hasan Pulur, Selahattin Duman, Deniz Som, Melih Aþýk gibi gazetecileri beðeniyle okurum.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Atýlgan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.