Öyle yaþamalýsýn ki ölünce mezarcý bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Bu dünyada her iþin yavaþ yavaþ yükselmesi daha itibarlý geliyor. Aceleye gerek yok. Daha 10 yýl öncesine kadar her þey o kadar yolundaydý ki… Öncelikle hatýrladýklarým bana sevgi ve saygýnýn yolunda gittiðini adeta kanýtlýyordu. Ýnsanlarda dayanýþmanýn olduðunu, geleneksel baðlarýn olduðunu hatýrlatýyordu. Bayramda herkes yakýnlarýna giderdi mesela. Ortamda bir sohbet, bir bütünleþme vardý. Kapýlar çalardý. Ülkemizin kültürleri o kadar çok seviliyordu ki; kimsenin bölemeyeceðini düþünürdük belki de… Ama her þeyi de önceden bilemezmiþiz. “Vay be” diyorum þu 10 yýla. Þu 10 yýlda neler neler deðiþmiþ. Býrakýn deðiþmeyi, artýk ileride de deðiþeceðini pek sanmam. Bilgisayar teknolojisinde neler neler gelmiþ. Yeni kavramlar öðrenmiþiz. Televizyon teknolojisinde neler neler gelmiþ. Makine teknolojisinde neler neler deðiþmiþ. Deðiþmiþ… “Artýk yeter” demek geliyor bazen içimden. Bu hýzlýlýk niye? Hýzlýlýktan ne kazanýrýz, ne kaybederiz? Tabii, bazen bunun avantajlarý da var. Ama bilinen bir gerçekle; her þeyin bir iyisi varsa bir kötüsü de var. Neymiþ ki beni bu yazýya iten? Televizyon… Televizyonun da bu konuyla çok alâkasý var. Ama yalnýz televizyon da deðil; þimdi yaptýklarýmýz, bu yaptýklarýmýzý saðlayan baþrol teknoloji… Benim küçüklük kahramanlarýmdan biri; Barýþ Manço… Öyle bir insandý ki sadece yetiþkinler deðil, küçük çocuklar bile ona hayrandý. Hatýrlarsýnýz herhalde; “7’den 77’ye Barýþ Manço” programýný, “Dönence” programýný. Sevgili Barýþ Manço her hâliyle çocuk programýný da kurmuþ, katýlan çocuklarla o kadar içtendi ki hâlâ aklýmda gördüklerim. Dýþ ülkelerdeki çocuksu yerleri, eðlence yerlerini gezer, bize bir þeyler öðretirdi. Programýnda çocuklara sorular sorardý, sonra sahnede çocuklar þarký söylerlerdi: “mini mini bir kuþ”, “küçük kurbaða”, “öðretmenim caným benim”, “benim annem güzel annem” vs yaþýtlarýnca þarkýlar söylerlerdi. Hatta Barýþ Manço’nun çocuklar için yaptýðý “Ayý”, “Bugün Bayram” ve “Arkadaþým Eþek” þarkýlarýný söylerlerdi. Dönence programýnda da keþifler yapardý Barýþ Manço. Þimdi rasgele izlediðim bir çocuk programýnda çocuklar yok “Dudu”, yok “Kuzu Kuzu” yok bilmem ne þarkýlarýný, hatta slow (yavaþ) þarký söyleyen bile vardý. Herhalde arkadan alkýþlayanlardan biri söyler: “Ýþte bu benim çocuðum!” Eskiden bayramlar dýþýnda sürpriz ziyaretler de olurdu. Misafirler varken televizyon açýlmazdý. Herkes ayný odada oturur, birbirinin suratýný görürlerdi. Þimdi misafire ýsrar ediliyor “gelin” diye, gelmek için þart konuluyor: “Bak ama Kurtlar Vadisi’ni seyredersek gelirim.”. Çok güzel! Hadi diyelim geldi, misafir dizisini seyrederken ne bir konuþmak ne de bir suratýna bakmak olur. Konuþursa da reklâm aralarýnda dizi hakkýnda yorum yapar. Ama ev sahibi, yani karþýndaki bu diziyi seyretmiyorsa! Neyse ki bu olayý ben yaþamadým, baþkasýndan duymuþtum. Televizyon, farklý ülkelerin kültürlerinin birbirine kaynaþmasýný da saðlýyor. Þimdi bayramlarda tatile çýkmak nerden çýktýysa! Böylece ne oldu; bayramlarda büyüklerimizi ziyaret etme geleneðimiz hasar gördü. Gelenek deðiþti. Ya da diðer ülkelerin kültürlerinden o kadar çok etkilenenler olmuþ ki; o kültürler bizim geleneklerimizin arasýna da girmeye çalýþýr. Misal; haberlerde birkaç kiþinin cadýlar bayramýný kutladýðýný görmüþtüm. Ýþte bu popüler kültür, nam-ý diðer kültür erozyonu bu anlamdadýr. Ýnsanlarýn belki de baðýmlý olduðu 2. teknolojik araç da bilgisayardýr. Bayramda caný sýkýlan geçiyor bilgisayarýn karþýsýna. Ne de olsa ev sahibinin diðer üyeleri ilgileniyor misafirle. Daha fazla konu var anlatacak, hatýrlatacak ama bu kadarýna içim cýz etti. Yanlýþ anlaþýlmasýn; bazen ben de kaptýrýyorum kendimi. Fakat suç insanlarda deðil ki; suç teknolojinin hýzla geliþmesinde. Belki de 10–15 yýl sonra modasý olacak eþya, þimdi kullanýlýyor. Böyle gittikçe de yaratýcýlýk kavramýnýn azaldýðýný fark ediyorum. Tekrar düþünüyorum da; her iyi þeyin bir kötüsü de vardýr. Bu yazdýklarým, yabancýlaþma kavramýný getiriyor, çekirdek aile yapýsýný bozuyor. Artýk insanlar birbirine yabancýlaþmýþ, geleneksel baðlarý çözülmüþ, iletiþim eksikliði hissedilmiþ durumdalar. Bu bir dezavantaj… Bunun iyi tarafý nedir acaba, iþte bunu düþünüyorum. Bu arada; bu vesileyle çocukluk kahramanlarýmdan biri olan Barýþ Manço’yu da andým. Þimdi bu kadar çok sevilecek adam bulmak zor… Ve tabii ki kendime de bir yorum getirdim. Bu konuyu enim gibi bir gencin yazmasý ne kadar doðru, ne kadar yanlýþ?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emir Düzel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |