Düþünce dilden, dil düþünceden doðar. -Platon |
|
||||||||||
|
Kimi der ki kadýn Uzun kýþ gecelerinde Yatmak içindir. Kimi der ki kadýn yeþil bir Harman yerinde dokuz zilli Köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki hayalimdir. Boynumda taþýdýðým vebalimdir. Kimi der ki hamur yoðuran Ne o, ne bu, ne döþek, ne köçek, ne ayal, ne vebal O benim kollarým bacaklarým. Yavrum, anam, karým, kýz kardeþim Hayat arkadaþýmdýr. Nazým Hikmet Toplumsal baskýlar, olmasý gerekenler, gün be gün bizleri belli kimlikleri ve rolleri sahiplenmeye zorluyor. Kimimiz anne, kimimiz baba, kimimiz çocuk olarak yaþamlarýmýzý belli bir çizgi üzerinden götürmeye çalýþýyoruz. Ama, gün geliyor ki klasik roller, bizim mutluluðumuz için yeterli olmamaya baþlýyor... Bir evkadýný, kendine biçilen “temizlikçi, organizatör” rolü ile, bir baba “ para makinasý” rolü ile aile içindeki görev daðýlýmýndan ne derece mutlu olabilir ki? Bir annenin hayatýmýzdaki rolü sadece koruyucu mudur? Hayýr, aslýnda “Anneeee!” diye seslendiðimiz, gözümüzü ilk açtýðýmýz anda kendimizi kucaðýnda bulduðumuz varlýk, bizim tüm yaþamýmýz boyunca öðretmen, koruyucu, düzenleyici ve hatta sevgili olarak hayatýmýzdadýr. Bir baba, ki her korktuðumuzda veya baþýmýz sýkýþtýðýnda çýðlýklar atarak çaðýrdýðýmýz kiþi, gençliðimizde çekindiðimiz, karizmatik adamken, 16-17 yaþýmýzda en fazla kavga ettiðimiz, para aldýðýmýz ama asla anlaþamadýðýmýz kiþiyken, yaþ ilerledikçe olmak istediðimiz, ve hatta “onun gibi birisini istiyorum” dediðimiz kiþi olur. Kardeþimizi ilk doðduðunda en büyük rakibimiz sanýrken, gün geçtikçe en yakýn dostumuz olduðunu anlarýz. Ve fakat, bu rollerin sadece bir bölümüne aðýrlýk verildiðinde, toplumsal nedenlerden, en özel olanlarý geriye itildiðinde, geriye kanýksanmýþ, ötelenmiþ, varlýðýndan mutluluk duyulmayan sorumluluklar kalýr. Türkiye’de kadýnlarýn cinsel hayatlarýnýn doðum yaptýktan sonra heyecanýný kaybettiði, bilimsel olarak kanýtlanmýþtýr. Bunun nedeni, doðumla birlikte “kutsal” bir statüye eriþen kadýna, erkeðin uzak duruþu ve cinsel yaþamýn haftada 1-2 gün görev niteliðinden gerçekleþmesidir. Peki, anne olduðu için kadýn, sevgili rolünü terk etmek ister mi ki? Flört ettikleri dönemde; ki bu pek nadirdir, biz görücü usulü sever bir toplumuz; binbir heyecanla seviþtiði adamýn kendisine “kutsal varlýk, ellemeyelim” muamelesi yapmasý hiçbir kadýný mutlu etmez. Çünkü o hala kadýndýr ve cinsel istekleri, özellikle çocuk doðurduktan sonra daha da yoðunlaþmaktadýr. Ama anneliðin ve evin sorumluluklarý, kimseden bu konuda destek görememesi, kadýný “ne yapalým demek böyleymiþ anne olmak, ben de kendimi çocuðuma adayayým.” noktasýna getirir. Peki bunun sonucu nedir? Saçarý genellikle topuz yapýlmýþ, kilolar alýnmýþ, erkeðin gözünde anneliðin kutsallýðý olduðu halde, kadýnlýk cazibesi gitmiþ ve evin temizlikçisi olunmuþ, her an aldatýlmaya açýk bir kadýn modeli... Herkes mutsuz; herkes deðiþiklik arýyor. Erkek þanslý, iþe gidiyor, sosyal çevresi var, bakýmlý kadýnlarla bir arada, kadýn evde ve evin/çocuðun sorumluluðu altýnda genç kýzlýðýný özlüyor, ama görevlerini de ihmal edemiyor kendine zaman ayýrmak için, çünkü evkadýnlarýnda þöyle yanlýþ bir inanýþ var: “ Þekerim, metres dediðin kadýn, kocama mükellef sorfralar, temiz çamaþýrlar hazýrlmaz!”; bence çok yanýlýyorsunuz hanýmlar, o kadýn düzenli ev yaþamý olan bir adamý kapamak için sizden daha çok çabalar, hem de üstüne üstlük kilosuna da dikkat eder. Sonuç: Hep birlikte “Kadýn isterse” dizisine kitlenen ve hayat dersleri öðrenmeye, teselli bulmaya çalýþan kadýnlar ordusu olarak Türkiye’de kafayý sýyýrýyoruz. Kocasýný kazanmak için estetik ameliyatlar olan, ingilizce öðrenen bir kadýn, asistansever bir koca...Periþan olan 2 çocuk...Dizinin konusu bu. Bize ne hayrý var, “ kocamýzý elimizde tutmazsak, asistanýna kaçar” kýsadan hissesi...Ne yapmak lazým, kendimiz deðil, onun arzuladýðý kadýn olmak. Bayýldým! Çünkü tam bir yerinden doðru yakalanan konu, yine örf, adet, anene, toplumsal roller noktasýnda sýkýþtý. O adamlar neden baþta, bizi beðendikleri kadýn olma noktasýndan çýkarýyorlar da, sonradan yine kadýnlar adamýn peþinden paralanýyor? Mini etek giyerken sevgili olduðunuz kocanýz, evlendikten ve hatta niþanlandýktan bir hafta sonra o etekleri yer bezi yaptý mý yapmadý mý? Peki, ayný þahýs, ( bence burada kiþiliði yok etmeye niyetli bir adam olduðundan kendisine “zanlý” demek istiyorum) sokakta birlikte yürüdüðünüz halde 16’lýk, minili çýtýrlara bakýyor mu, bakmýyor mu? Peki biz kadýnlar, aslýnda kendimizi geliþtirip, ayaklarýmýzýn üzerinde, güçlü bir þekilde durabilecekken, kýçýmýzý yaymayý seçip, evde sabah programlarý, börekler çörekler, çocuklarla uðraþmayý tercih ederek bu yaþayacaklarýmýza çanak tutmuyor muyuz? Ev kadýný olmak veya iþ kadýný olmak, sadece bir alanda kendini güçlendirip, diðerini unutmak olmamalý. Benim annem, ben ilkokuldayken çalýþmaya baþladý, ne bir gün beni yalnýz býraktý, ne de evdeki iþlerini aksattý, ne de kendisini saldý. “Olmak istenen kadýn” rolünü, arzu ediliþini kaybetmemek için çok çabaladý. Yoruldu mu; evet. Böyle mi olmadý; evet. Çünkü aksi onu evde oturup, koca bekleyen, kilo alan, mesleðini bizim için býraktýðýndan vicdaný rahatsýz olan birine çevirecekti. Kabul görmek, taktir görmek... Tepki çekmemek için kanýksamak...Bizi, olmamýz gereken insandan uzaklaþtýran nedenler. Eðer muteber bir okuldan mezun olursanýz, daha fazla taktir görürüsünüz. Fakat çok yetenekli olduðunuz halde resimi býrakýrsanýz, kimse sallamaz. Ama gün gelir, genellikle 35’ten sonra kendinizi entel barlarda resim muhabbeti yaparken yakalarsýnýz. Veya “Evlenmek, hayatýmda yaptýðým en büyük hataydý, çünkü ben aslýnda özgür ruhlu bir insaným.” dersiniz kendinize. Sonra zaten o evliliðe ne saygýnýz kalýr ne de verecek emeðiniz. Toplumdan dýþlanmak ve bu riski almaya cesaret etmek hiç kolay deðildir. Anlýyorum, ayný yoldan geçtim. Aslýnda en kutsal mesleklerden biri olan öðretmenlik yapmak için 4 sene okuyup, üzerine de cila niyetine iþletme masterý yapan ben, sadece ailem dellenmesin diye o okullarý bitirirken, üniversite birden itibaren reklamcýlýk yapýyordum. Ýki ucu boklu deðnek...Ama sonunda, okullarýmda öðrendiklerim, ailemin mesleðimi benimsemesi ile dýþlanmadan yýrttým. Belki biraz daha tilki olmak lazým arzu ettiklerimize ulaþmak için. Belki satranç öðrenmek lazým, direkt baþaramýyorsak... Belki unutmamak lazým 18 yaþýmýzda kurduðumuz hayalleri, belki kimse için deðil kendimiz için yaþamalýyýz. Belki daha cesur olmalýyýz, bizi yýldýracak bahanelerin üzerine gitmeliyiz. Boþverdikçe, yaþanacaklarýn daha acýlý olacaðýný hatýrlamalýyýz. Uðruna emek verilecek en deðerli varlýðýn kendimiz olduðunu, biz mutlu olmadýðýmýz sürece kimseye hayrýmýz olmayacaðýný unutmamalýyýz. Çünkü bir kez geliyoruz hayata ve yaþayabilene bir kez de yeterli!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ESRA BAYKAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |