..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsan kendini bilmeli. Gerçeði keþfetmeye yaramasa da, yaþamayý öðretiyor. Ve bundan daha güzel birþey yok. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ortamsal > Murat M. UÐURLU




11 Nisan 2005
Arkadaþlarýn Yanýna Bir Yatak  
Murat M. UÐURLU
Hayallerimiz ve içine düþtüðümüz, beklentilerimizin buluþtuðu olanaklar ve koþullar.


:BBIF:

Öðlen saatleri.
Taksim Postanesi önündeyim.
Mahþer yeri meydan, kalabalýk.
Otobüs bekleyenler, ayak üstü sarmaþýk gibi birbirine sarýlmýþ sevgililer, akbil giþesi önünde sýraya girmiþ kimi sabýrsýz, kimi kendinden geçmiþler; kafeteryalarda demlenirken bakýþlarýný masalarýna dikmiþler, çevreyi seyre dalanlar; gözü yollarda olanlar, koþuþturanlar, inenler, binenler... bir de telefon edenler.
Aralarýnda kaldým, acelem yok; sakin sakin izliyorum olan biteni.
Beþ altý kiþilik polis grubu meydanýn güvenliði için dolanýyor, bir yandan da söyleþiyorlar aralarýnda. Hepsi de aþaðý yukarý bir devreden ve birbirlerine yakýn yaþtalar.
Askerliðini yeni tamamlamýþlar gibi.
Ýçlerinden biri ayaklarýný sürüyerek aralarýndan ayrýldý, karþýsýnda durduðum telefon kabinine girdi. Kartý taktý, numaralarý çevirdi bir çýrpýda, karþý tarafýn ahizeyi kaldýrmasýný ve ses vermesini bekledi.
Ankastrenin üzerine abandý ve telefonun içine girecekmiþçesine yapýþtý ahizeye, ayaklarý üzerinde gerindi, kanatlarýný açýp uçacaktý nerdeyse.
"Alo...Ana... Benim" dedi.
Sesi kýsýldý, inceldi, çatallaþtý; akordu bozuk çýktý ilk sözler. Ardýndan toparlandý, birbirine dolanan ses telleri çözüldü, normale döndü ve ses düzeldi, asýl tonunu buldu bir iki cümlelik bocalamanýn sonunda. Hal, hatýrdan sonra kendi durumunu anlatmaya geldi sýra.
" Dayýmgilden gideceðim yakýnda. Zaten; nöbet, gidiþ, geliþ derken evde fazla kalmýyorum."
Durdu dinledi bir süre karþýdan konuþulanlarý."Ýyiler, yakýnda söz kesecekler galiba.." dedi ve bir kaç haber daha verdi dayýsýgile iliþkin.
Söz kime kesilecekti; dayýsýnýn oðluna mý, kýzýna mý?
Orasý benim meçhulümdü. Orta Anadolu aksanýyla konuþuyordu. Oradan aldý, buradan verdi üst üste haberleri. Söylediklerinin tümünü net olarak duyamýyordum.
Yerinde duramýyor ha bire dönüp duruyordu kabinin içinde ve ancak yüzünü bana döndüðünde anlaþýlýr olarak iþitebiliyordum söylediklerini.
"Beþ, altý arkadaþ birlikte kalýyorlar, bir yatakta sen atarsýn yanýmýza, dediler. Aybaþýnda yatak alacaðým, onlarýn yanýna varacaðým" dedi.
Bu haberden anasýnýn mutlu olduðunu görmüþçesine aydýnlandý güneþ yanýðý yüzü. Ýþtahlandý konuþmasý, benzine nurani bir aydýnlýk yayýldý, diþleri parladý, þenlendi dudaklarýnýn kývrýmlarý. Büyük bir badireyi atlatmýþ da aradýðýný bulmuþluðun hazzýný, tadýný paylaþýyordu.
Yaþam koþullarý mý aðýrlaþmýþtý, yaþam biçimleri mi deðiþmiþti?
Birden anýlar galerisinde buldum kendimi ve dayýmýn yeni güne hazýrlanýþý çýktý karþýma. Trafikçiydi dayým. Elbisesini ütülemeden, ayakkabýsýný boyamadan giymezdi. Elektrikli týraþ makinesinin cýzýrtýlý naðmeleri beni bile kýþkýrtýr, týraþ olmaya özendirirdi. Ardýndan bolca kolonya sürünür, tepeden týrnaða kokuya boyanýrdý.
Gömleðinin arksýna körüðe benzer üç de çizgi atardý ütüyle. Eþine raðmen hazýrlýklarýný kendi elleriyle yapardý. Sonra beyaz fularýný takar, son kez aynaya bakardý uzun uzun, kaþlarýný, badem býyýklarýný, þapkanýn altýna ittiði saçlarýný düzeltir parmak uçlarýyla ve büyük bir cakayla çýkardý sokaða.. ardý sýra hoþ kokular yayarak yürürdü kaldýrým taþlarýný izleyen kendinden emin adýmlarla.
Gördüðüm manzaranýn belleðimdeki resimlerle uzaktan yakýndan ilgisi yoktu. Dayýmýn havasý, titizliði bireysel bir tercihti her halde. Ya da o zamanlar memuriyetin raconu öyleydi. Belki de dayým da böyle baþlamýþtý ama süreç içinde evlenip, yuva kurunca deðiþime uðramýþtý...
Her ne olursa olsun iki memurun yaþam ortamlarý arasýnda daðlar kadar fark vardý.Dayýmýn yaþamý imrenilecek düzeydeydi. Oysa karþýmdaki hiç de çekilir bir seçimin eþiðinde deðildi. Günün bilmem kaç saatini ayakta dikilerek geçirecek, akþam evine gittiðinde pestile dönmüþ bedenini, yorgunluktan þiþmiþ ve sýzým sýzým sýzlayan ayaklarýný yýkayýp, gönlünce yatýp uzanacak, stresini, yorgunluðunu dilediðince atamayacaktý.
Onca yorgun genç insan týkýþ týkýþ odalarda; horlayaný, uykusunda konuþaný, yýkamaya üþendiði ayaðý kokaný, vakitli vakitsiz kapýyý vurup geleni...
Bu cenderede yaþamayý kabullenmek, elinin altýnda bulduðuna razý olmak... Þikayeti, maðduriyeti, maruzatý; baþka seçeneði olmadýðýný ve zorunluluðu ifade ediyordu sesinin týnýsý.
Zor olmalýydý bu paylaþým. Kim yemek yapacak, ortalýðýn daðýnýklýðýný kim toplayacak gibi onlarca problemi nasýl çözeceklerdi?
Bunlarý düþünüyor muydu, yoksa yaþayarak mý öðrenecekti?
Ýstanbul'a gelmeden önce, oksijen yoksulu küçücük bir odada arkadaþlarýnýn yanýna sereceði daracýk yatakta bir omuzu üzerinde yatacaðýný, aklýnýn ucundan bile geçirmemiþti herhalde.
Köyünde tarla tapanla uðraþmaktan kurtulmuþtu ya, içine düþtüðü dünya da yüzünü güldürememiþti henüz. Hoþnutsuzluðuna karþýn dönmekle, kalmak arasýndaki kararsýzlýðý yaþamadýðý belliydi; oflaya puflaya da olsa katlanacaktý bu devrana.
Onun adýna düþünüp duruyordum. Çünkü ben de çok çekmiþtim ama bu durumlara düþmeyecek kadar þanslýydým.Baþka türlüsünü bilmediðinde normal mý sayýyordu karþýlaþtýklarýný, geleceðe yönelik hoþ planlarý var mýydý? Yoksa, aldýrmaz adamýn biri de, boþ yere mi onun adýna bunca derin düþüncelere dalýyordum?
Sýnava girme aþamasýnda neler düþünmüþ, heyecandan kaç geceyi uykusuz taþýmýþtýr sabahlara. Yataða sýðamayýp pencerelere abanarak yýldýzlarý saymýþ, bulutlarýn peþine takýlmýþ, gök taþý kaymalarýný hayra yorarak umuduna katýk etmiþtir. Düþlerinde, uyuyup uyanýp durup dinlenmeden sýnava girmiþ ve onlarca kez dinlemiþtir sonuçlarý.
Kazmasý elinde nasýlda dalýp gitmiþtir uzaklara. Rüyalarýnýn birçoðunda müjdeli, bir o kadarýnda baþarýsýzlýðýný bildiren haberler alýp kimi gün mutlulukla, kimilerinde de kabuslarla uyanmýþtýr. Gerçekle hayali ayýrt etmekte zorlanmýþtýr çoðu kere...
Sarý zarfýn içinden çýkan saman kaðýt dile gelip sýnavý kazandýðýný söylediðinde varla yok arasýnda donup kalmýþtýr, zaman sayacýnýn ibresi dengesini buluncaya deðin..
Ve gerçeði kavrayýp kendine gelince, yeni dünyasýnýn sýnýrlarýný bin türlü fantezilerle donatmýþtýr.
Ne yoðun duygulardýr onlar ki; asla yeterince tanýmlanamaz, kan dolaþýmý, göz kararmasý, beyin dalgalanmasý, algý bulanmasý, geçici bellek yitimi...önce küçülüp karýncalarýn yanýna inerken, tutunamadýðý yer küre ekseni etrafýnda döner, döner; yok olma derecesine gelecekken, anýnda kocaman balon misali þiþip göðün yücelerine çýkar. Ya da ayaklarý yerden kesilir ve bulutlara eriþir bir an için, dünyanýn küçüldüðünü görecek denli.
Gönenir, tanýyamadýðý bir yaratýða dönüþür. Sonra baþaðýndan düþmüþ buðday tanesince küçülür ve otlarýn arasýnda yitip gider.
Beyninin ikizi, simetrisi topaklanýr göbek baðýnýn altýnda, yakar midesini, kavurur; beyni zorlandýkça aðrýlý bir anafora, safralara dönüþür karýn boþluðunda. Ardýndan ve yeniden kendine gelip normale döner...Kah serin sularýyla çaðýl çaðýl ýrmaklar içinde, huzura erer; kah Yemen çöllerinin kýzýl alevleri dolanýr damarlarýnda, cehennem narýnda yanar.
Uzunca bir süre bu gidip gelmeler arasýnda bocalar, bocalar... Ýçi çekilir, dalýndan koparýlmýþ kuru bir yapraða döner ufalasalar un ufak olacak, üfürseler savrulacak, yitip gidecek bilinmeyen uzaklarda.
Aniden kökü derinlerde, gür yapraklý, herkese meydan okuyan ulu bir çýnara döner. Konuþmakla susmak, sevinmekle ürkmek, sarýlmakla öpmek; elinin kolunun anlamsýz, dayanaksýz sallanýp durduðunu görüp aptallaþmak... þaþakalýr kararsýzlýðýn, beceriksizliðin karanlýk dehlizlerinde.
Omzuna belli belirsiz dokunacak bir el, dinmek bilmeyen hezeyanlarýna yol gösterecek, içindekilere tercüman olacak bir dost bekler boþu boþuna. Yeniden toparlanýr, kendine gelir bir süreliðine. Her karþýsýna çýkanla paylaþmak ister sevincini, coþkusunu; dünya onun için vardýr, her þeyin merkezinde o vardýr.
Mutlaka yaþamýþtýr bunlarý ve daha fazlasýný.
Sýnava da yalnýz girmemiþtir. Kapý komþusu, hatta akrabasý yol ve kader arkadaþlýðý yapmýþtýr ona. Ne yazýk ki onlar baþaramamýþlardýr belki de.
Kaybedenlere karþý nasýl davranacak, nasýl konuþacak ta kendi sevincini, onlarýn üzüntüsünü ayný zamanda paylaþacak bilemez.
Yaþamýn yalýn kat sevinç ve üzüntüden ibaret olmadýðýný tatmak acýtmýþtýr içini. Köyden uzaklaþýp ýssýz, insansýz köþelerde yaþamýþtýr sevincini, yumruklarýný sýkarak, gözlerini sýkýca kapayarak mutluluktan baðýrmak istemiþ, içine gömmüþtür ýrmak taþkýný coþkusunu, ayýplanmak endiþesiyle ortalar serememiþtir gönlündekileri. Hele de görev yerinin Ýstanbul olduðunu duyunca için için keyiflenmiþ, yüreðinin kütürtüsü duyulmasýn diye bin türlü hokkabazlýklar yapmýþtýr.
Kuþkusuz tüm güzelliklerini, eðlencelerini önüne sermek üzere kollarýný açmýþ onu bekliyordu düþler kenti ve rengarenk tatlý hayat.
Dayýsýgilde yatmanýn sakýncasýný görememiþti uzun süreli konuk olmanýn, baþka hayatlarý paylaþmanýn ne anlama geldiðini öðrenmeden önce.
Biraz kalýnca rahatsýz olmuþtu ki arkadaþlarýnýn yanýna taþýnmayý tercih etmiþti.
Oysa Ýstanbul’a geleceði kesinleþince dayýsýna olan özlemini gidereceðini, sözünü, sohbetini, sevgisini doya doya yaþayabileceðini ummuþ da olabilirdi.
Ýlk heyecan ateþiyle dayýsý da sevinmiþ, kasým kasým kasýlmýþtýr, ötekine berikine karþý. Yeðeninin kolunun altýna sýðýnmasýndan gurur duymuþtur ilk günlerinde. Sýkýlacaðýný, misafirin evin bireyleriyle ayný tutulamayacaðýný düþünmüþ olsa da, yeðenini ayrý kefeye koyamayacaðýna inandýrmýþtýr kendisini.
Dayýsýnýn evi kaç gözdü ve yeðeninin fazlalýk olduðunu kim ne zaman anlamýþtý?
Dayýsý mý artýk gitsen demiþti, yengesi mi suratýný ekþiterek niyetini hissettirmiþti?
Belki onlar bir þey söylemedi ama, yeðen sýkýldý onlarla birlikte olmaktan. Baþka yakýný yoktu veya artýk yakýnlarýnýn yanýnda kalmak istemiyordu. Kaç ay kalmýþtý dayýsýnýn evinde, ne kadar süreyle kalabilecekti arkadaþlarýyla?
Ya onlarla da anlaþamazsa ne yapacaktý?
Köyünden ayrýlýrken sabahýn bilmem kaçýndan, gecenin hangi kaçýna kadar görev yapacaðýný ve evsiz barksýz ortalarda kalacaðýný hesaba katmadýðý belliydi.
En azýndan kiralýk, kendine ait küçücük de olsa iki göz, kaloriferli bir evde oturmayý hayal etmiþtir sanýyorum.
Köyden ayrýlanlarýn büyük çoðunluðu geçmiþlerini yad etmeyecek kadar mutluydular þimdilerinden. Buralarda kalýp da körlenmekten kurtulduklarýna seviniyor, fýrsatýný bulanýn kaçýp kurtulmasý gerektiðinden dem vuruyorlardý.
Öðütleri, uzak yaþamlar üzerine anlatýlanlarý üst üste koydukça, köy yaþamý karabasana dönüyordu. Köylü komþularýnýn büyük çoðunluðu terk etmiþti ocaklarýný. Herkes nasibinin peþine takýlmýþ, Ýstanbul, Ankara, Ýzmir, Antalya dememiþ gidebildiði yere gidip, fabrikalarda, otellerde, otobüslerde, taksilerde, merdiven altý atölyelerde iþ sahibi olmuþ; evini, arabasýný almýþ keyif sürüyordu.
Almanya, Hollanda, Ýsviçre gibi uzaklara gidenlerin durumu daha da mükemmeldi. Bin bir afra tafra ile gezinirlerdi köy içinde veya ilçede.
Onlar köyden ayrýlmayanlardandý. Beklediði gün gelmiþti iþte. Kader onun da yüzüne gülmüþtü. Köyün havasýný solumaktan yorulmuþ, rengarenk bir dünyaya kavuþacaðýný umarak çýkmýþtý yola.
Tozun topraðýn içinde; yaðmurda, ala sýcaðýn altýnda ellerinin nasýrýný sarartmaktan. kabartmaktan býkmýþ olmalýydý. Hasat mevsimini beklemek, babasýnýn yemden yiyecekten kýsýp kesesine attýðý ve ansýnýn güçlükle avucuna koyduðu üç kuruþla yaþamaktan býkmýþtý.
Dile kolay, her ay baþý týkýr týkýr maaþ alacaktý. Üzerinde, rengi üç býldýrdan atmýþ giysilerle dolaþmaktan ve birbirine benzeyen günleri yaþamaktan sýkýlmýþtý.
Ýstanbul hangi aklý baþýnda yurttaþýn rüyalarýný süslememiþ, adýnýn duyulmasýyla kaç kiþiyi büyülememiþtir ki; o da etkisinde kalmasýn, sihrine, cazibesine kapýlmasýn. Kim bilir nasýl bir ev kurmuþtu köy kahvesinde piþtileri kaçýrýp, beklediði kaðýdý atlarken. Gurbetçilerin abartý yüklü anlatýlarýndaki yaþamlara ne denli hayýflanmýþtý....
Yeter ki köyden kessin ayaðýný; her þey düzelecek, kurulu makine dizeminde iþleyecektir. Tüm olumsuzluklar köyle sýnýrlýdýr, hayallerin gerçekleþememesinin önündeki engel köylülüktür, öyle sanýlýr bu durumlarda.
Leylekler, göçmen kuþlar bile uzaklarýn uzaðýndan gelip dönerken, bir ömrü küçücük köyün ve biraz büyükçe bir kasabanýn içinde geçirmek aðýrýna gider insanýn. Sýrf bu nedenle kahrolunur, yýllar geçtikçe inadýna harlanýr, alevleri büyür ve söndü dediðin anda yeniden yanýp tutuþur gurbet ateþi.
Gurbet köyde olmayan, bulunmayan; tanýdýðýn, bilmediðin her þeyin adýdýr.
Ev bark kurmak, cebinde taþýyacaðý bir anahtara sahip olmak kimin aklýna kurulmaz ki. Hele de gözüne kestirdiði ve için için sevdiði yavuklusunu baþkalarýna kaptýrma olasýlýðý gün geçtikçe artýyorsa.
Ýllaki kendine ait bir evi olmalý, en kýsa sürede evlenmeli, yaz sýcaklarýnda evinin serin, gölgeli balkonunda yemeðini yemeli, çayýný içmeli, misafirlerini aðýrlamalýdýr. Birbirinden nefis yemek kokularý gelmelidir mutfaðýndan.
Þekerli kahvesini yudumlamalýdýr yemeðinin üstüne. Sonra televizyonunu açar, koltuðuna uzanýr, þekerleme bir tavþan uykusu çekerek sýyrýlýrdý günün yorgunluðundan.
Tertemiz, sabun veya deterjan kokulu yataðýna dingin girip, karýcýðýyla cilveleþecek gücü toplamaya zaman ayýrýrdý. Sabahýn hangi saatinde kalkarsa kalksýn biricik karýcýðýnýn yumuþak, narin elleriyle hazýrladýðý kahvaltýsýný yapar, ütülenmiþ üniformasýný giyer ve karýsýnýn güler yüzü, tatlý diliyle uðurlanýrdý.
Ayaklarýnýn dibinde dolaþan, kucaðýnda hoppala yaptýðý çocuklarý bile olur, akþamlarý cebinde çikolatalar ve elinde birbirinden sevimli oyuncaklarla döner, bebelerin uykularýný bozmamak için kýsýk sesle konuþurdu.
Kýþ gelip ekin, tarla tapan iþi bitince anacýðýný, babacýðýný da alýrdý yanýna; dayýsý gile, diðer yakýn köylülerine gezdirir gönüllerini kazanýrdý. Kardeþlerini yanýnda okutur, taþý topraðý altýn kentten onlarýn da nasiplenmesine yardýmcý olurdu.
Çýktý telefon kabininden, önce þapkasýný, sonra eðilip potinin konçlarýný çekiþtirdi, tabancasýný, copunu düzeltti ve arkadaþlarýnýn yanýna gitti.
Buruk sevinci buðulu gözlerinde donmuþtu, bakýþlarý kimseleri görmüyordu ama, çok þeyler anlatýyordu.
Yeni yaþamý içine sindiremediði, uyumun ikirciminde bocaladýðý, yataðýný yadýrgadýðý bu biçimsiz kanalda aðýr aksak aktýðý okunuyordu davranýþlarýndan.
Kendini bulmak üzere çýktýðý yolculuk, istemi dýþýnda, isteklerini dýþlayarak süreceðe benziyordu.
Hükmedemiyor, hüküm altýndan, kuþatýlmýþlýktan kurtulamayacaðý yönünde oluþan kanýsý günler geçtikçe gerçekleþiyor ve yolun baþýndaki hayallerini yýkarak, doðrulanýyordu.
Beynindeki hesaplaþmanýn ve atýþmanýn þiddeti omuzlarýna çökmüþ, yoðun bir mahcubiyetin derin sessizliði olarak yansýyordu dýþýna.
Bulduklarý, umduklarýnýn karþýlýðý deðildi ve öyle hissediyordu ki; nice sýnavlar diziliydi önünde, kimi haberli, kimi habersiz.
Kalabalýðýn içinde nöbet tutan, ayakta dikilip durmaktan yorgun, birbirine yaslanan arkadaþlarýnýn arasýna girdi.
Kendi aralarýnda konuþmakta olan üç arkadaþýndan, ötekilere bir þeyler anlatanýn omzuna yaslandý, aðzýna dikti gözlerini, dinler gibi yaptý. Gam yüküyle aðýrlaþmýþ ve dolu dolu yaðmur bulutlarý çöreklendi gözlerine, kaþlarýna.
Kaþlarýný ve kirpiklerinin ucunu saran kara bulutlarýn gölgesi iki yüzüne vurdu. Dokunsalar bardaktan boþanýrcasýna yaðacak, Taksim Meydaný'ný sular seller basacaktý.
Bir þeyler söyleyecek gibi birbirinden ayrýktý dudaklarý, öylece, dondurulmuþ bir slayt resmi olarak kaldý. Belli ki sözcükler boðazýnda düðümlenmiþ, dilinin ucuna ulaþamýyordu.
Dakikalar ilerledikçe içi boþalýyor, kendisi ve çevresindeki her þey anlamýný yitiriyordu.
Uzunca boylu ve esmer, atletik yapýlý olan durmadan iki eliyle üstünü baþýný düzeltiyor, aðzý bu tempoya uygunlukta yarýþýrcasýna bir þeyler anlatýyordu.
Gözleri arkadaþýna doðrulmuþtu ama, aklý çok uzaklarda geziniyordu. Sesleri, anlatýlanlarý duymuyor, gözünün önünde belki de yanýna taþýnacaðý arkadaþýnýn sergilediði ýsrarcý pantomimi görmüyor, sadece kendisini dinlemelerini bekliyor ve istiyordu.
Ses olmak, gür bir ses olmak ve her þeye hükmetmek isteðiyle kavruluyordu.
Her þey sözün büyüsünde düðümlenmiþti.
Herkes sussa, söz sýrasý kendisine gelse, içindekileri diline dökse ...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn ortamsal kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Burgazada

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Hasan'ý
Yaðlý Ekmek Yiyen Evliya
Kýrat ve Sýpa
Ahýr
Ddt
Dedemin Aþk Öyküleri
Soyunma Odalarý
Güðümler Delinince
Gece de Yatmaz Gündüz de

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Zincire Vurulmuþ Prometheus [Deneme]
Sokrates Neden Yazmadý [Deneme]
Victoria Gölü Kýyýsýndan Esperanto'ya [Deneme]
Devletçilik veya Merkantilizm [Deneme]
Dünya Dengesini Arýyor [Deneme]
Sosyal Yaþam Çekirdeði [Deneme]
Türkiye 1 Mayýs Tarihsel Dizini [Ýnceleme]


Murat M. UÐURLU kimdir?

974_ Ýst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaþamayý ve yaþamý anlamayý, anlamlandýrmayý istiyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Ayrýmsýz tüm yazarlarý okumaya ve onlardan aldýklarýmý yaþamýma katmayý ilke edindim.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Murat M. UÐURLU, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.