..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak için topu toplam altý haftam kalsaydý ne mi yapardým? Tuþlara daha hýzlý basmaya bakardým. -Isaac Asimov
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Soyut > Hürrem Görgün Baydemir




20 Nisan 2005
Dost Muyuz?  
Mükemmel mi olmak istiyorsun seni küçük kutsal þey?

Hürrem Görgün Baydemir


Girdiði kabýn þekline uyum saðlýyor diye su kendi özünden mi kaybediyor?


:BAFH:
"Halen dost muyuz?"

Sabah sabah kaygýlý ve gergin bir sesin yönelttiði bir soru. Basit bir soru belki. Hatta belki, bir derinliði ya da amacý bile yok, düþüncesiyle geçiþtirilebilir. Ben öyle yapmadým. Sorunun üstünde de durmadým. Derin bir nefes aldým. Sabahlýðýmý giyip banyoya gittim. Yüzümü yýkadým. Odama dönüp oturdum tabureye.

Donuk bakýþlarýn ardýna gizlediði öfkesiyle dikildi karþýma. Saçlarýmý tararken, çatýk kaþlarýyla süzdü beni. Kýzýl saçlarýn çevrelediði beyaz teni, ince yüzü, kocaman ela gözleri, uzun kirpikleri, minik burnu, düzgün dudaklarýyla 16. yüzyýl portrelerine benzeyebilecekken, yüzünü gözünü doldurduðu o metal takýlarla daha çok Mad Max filminin setinden çýkmýþa benziyordu.

Oldum olasý insanlara acýmayý yanlýþ ve saygýsýz bulmama raðmen bu kýz için hep üzülmüþ, hatta küçümsemiþtim. O da bunun farkýnda olduðunu vurgularcasýna, avucuna doldurduðu jöleyle saçlarýný mýncýklayarak beni kýçýmsayan bir tavýr sergiliyordu iþte. Duygularýný, kaygýlarýný, çýkmazlarýný anlatýp, içindeki öfkeden, sýnýrlarý zorlayan cüretkarlýðýndan, her þeyi kurcalama merakýndan söz ederken, umursamazlýða varan bir sakinlik sergilemekle birlikte, onun hiç de acýnacak bir yaný olmadýðýnýn farkýna varýyordum. Kesin olan þey, onun bana göre çok daha ?var? olduðuydu. Hatta var olma hýrsý hayranlýk uyandýrýcýydý. Kendini seviyordu; insanlarý seviyordu; hayvanlarý seviyordu... Beni bile seviyordu; çünkü yaþamayý seviyordu.

Onun her þeyi bu kadar sevmesi; bir bakýma 'sevmeyi sevmesi' beni ürkütmüþtür hep. Bu yüzden ona kulak týkamayý tercih ediyordum. Özgürlük tutkunu ateþli bir ruhu zaptetmek mümkün mü? Sabah sabah karþýma dikilmesinin nedeni de, bu uðraþýmdan beni vazgeçirmek ve bir anlamda yakasýný benden kurtarmak istemesiydi.

"Korkaksýn! Korkuyorsun ve bunu beni delirtiyor!? Dikkat çekici ve tahrikkar bir giriþ olduðunu itiraf etmeliyim. Her zamanki gibi, lafý hiç dolandýrmadan konuþmaya baþlamýþtý iþte. ?Sen korktukça ben hep köþeye sýkýþýyorum. Ben olmama izin vermiyorsun. Sevmekten kaçýyorsun çünkü bunun bir zayýflýk, zafiyet olduðunu sanýyorsun. Kolay deðil sevmek. Topraðý iþlemek gibi, tohum ekmek gibi, ürün yetiþtirmek gibi. Emek ister, zahmetlidir, eziyet eder. Ama yaþamýn hangi evresinde hiç çaba harcamadan, bedel ödemeden bir þeyler kazandýn, bana söyler misin? Farkýnda mýsýn, sen benim sayemde büyüyorsun. Yavru sultan seni! Sen ortalarda her þeyi bildiðine inanan o kibirli ve buyurgan ifadenle dolanýrken, senin arkaný ben topluyorum..."

Kaþlarým kalkmýþtý bile. Tam aðzýmý açacaktým ki, susmamý iþaret etti. Bakýþlarýndaki kesinliðe karþý koyamadým. O devam etti: "Ve evet, benim sayemde büyüyorsun; çoðalýyorsun. Tanýþtýðýmýz her insandan ne çok þey aldýðýmýzýn farkýnda mýsýn? Sen, onlarýn arkalarýný dönüp gittikleri gibi acýklý fikirlere kapýlýp, komik bir biçimde bunu kendine hakaret sayýp, incinmiþ onurunun acýsýný benden çýkarýrken; aslýnda onlar o kadar çok þey býrakýyorlar ki sana... Kendilerinin bile haberi olmadan, kendilerinden dev parçalar sunuyorlar..."

"Ben, bana verilen bir þey görmüyorum? diye kestim sözünü. ?Yokluðumdan dolayý hayatý altüst olan ya da aþkýmdan ölen yok, deðil mi??. Alaycý ses tonumdan hiç etkilenmemiþti.

"Güce saygý... Baþarýya takdir... Yeteneðe övgü... Bunlarý göremeyecek kadar bencilsin.? Diye çýkýþtý. ?Ýnsanlar, hiç tanýmadýklarýn bile, seninle sýrlarýný paylaþýyorlar. Korkularýný açýða çýkarmana izin veriyorlar. Zaaflarýyla yüzleþtiremene ses çýkarmýyorlar, sana güveniyorlar, senden bir þeyler öðreniyorlar, ...?

Sabýrsýzca sözünü kestim: "Ve palazlanýnca da arkalarýna bakmadan kaçýp gidiyorlar; sýrra kadem basýyorlar". Hiç vakit kaybetmeden devam ettim: "Ýnsanlar birbirlerinin hayatlarýna öylece dalamazlar. Özerklik vardýr. Duygular vardýr. Doðallýkla, dürüstlükle yaklaþmak ayrý þey; canýnýn istediði gibi hoyratça davranmak ayrý. Birini sadece canýn istediðinde arayamazsýn; konuþup gülüþüp; bir an sonra çekip gidemezsin. Ne o, korkular. Ne o, herkesin kendi hayatý var. Neymiþ efendim kaygýlarýna, kararsýzlýklarýna anlayýþ göstermeliymiþim. Neyim ben? Androidler kraliçesi mi? Sen yüz veriyorsun; bana da katlanmak kalýyor. Sonra da geçip karþýma soðukluktan, kibirden, öfkeden dem vuruyorsun. Yüzüme yapýþan bu ifade canýmý yakýyor artýk. Anlayýþlý, mesafeli bir gülümseme. Ah ne demek efenim, ben hiç kusura bakmam, alýnmak lugatýmda yoktur, ah elbette, gelin tepeme sýçýn, lafý mý olur, diyeceðim ve sonunda yapayalnýz kalacaðým. Çünkü ben var ya ben, muazzamým... Ah, boþa harcanmýþ zaman. Anýlar. Sýfýra sýfýr!?. Bezgin bakýþlarýna aldýrmadan, yüzüme sürmekte olduðum fondöten þiþesini sertçe masanýn üstüne býraktým ve devam ettim: ?Herkes haddini bilecek! Kavramlarýn içini boþaltmasýn kimse. Samimiyet saygýsýzlýk deðildir. Doðallýk lakaytlýk olamaz. Dürüstlük baþka þey patavatsýzlýk baþka. Güven arayan güven telkin edebilmeli. Bunlarýn keyfi olarak yorumlanmasý affedilir þey deðil.?

"Büyük düþünüp büyük laflar ediyorsun ama küçük yaþýyorsun. Senin asýl sorunun benimle de deðil aslýnda. Sen kendine güvenmiyorsun. Ruhunla, kiþiliðinle, artýlarýnla, eksilerinle barýþýk deðilsin. Kusurlarýn olabileceðini kabul edemiyorsun. Hata yapmak senin kabusun olmuþ. Sevilmeye ihtiyaç duyan ve bunu reddeden tüm insanlar gibi, sürekli herkesin ne düþündüðünü merak ediyor, kendini neredeyse toplumun her kesimine beðendirmeye, kabul ettirmeye çalýþýyorsun. Herkesin takdirini, ilgisini, sevgisini kazanabilmek, hatta onlar için vazgeçilmez olabilmek istiyorsun. Bu uðurda kendi tercihlerinden vazgeçiyorsun. Önemsenme ihtiyacýyla yanýp tutuþuyor, ilgi senden uzaklaþtýðý anda yýkýlýveriyorsun. Sonra da faturayý bana kesip kýzýyorsun. Asýl saçma sapan mükemmeliyetçiliktutkun yüzünden kendi kendini hayattan dýþladýðýný, insanlarý uzaklaþtýrdýðýný farkedemiyorsun.? Yüzünde aþaðýlamayla acýma arasýnda gidip gelen duygularýnýn kararsýz boþluðu vardý. Göz kapaðýnýn üstüne far yaymakla meþgul olan iþaret parmaðýný yüzüme doðru sallayarak devam etti: ?Erdem abidesi olmak istiyorsan, bil ki daha çok yolun var. Henüz kendini bile tanýmazken, kendi ruhunu, kiþiliðini keþfetmemiþken insanlýðý eðitmek kim, sen kim? Gerçeði kabul et! Sen halen eðitim sürecindesin; öðrenecek çok þeyin var. Etrafýna bir bak. Kusursuz bir kurgunun küçücük bir parçasýsýn sen. Ýçinde yer aldýðýn evreni algýlamadan, tanýmadan, onunla uyumlu bir birliktelik kurmadan kendini önemseyip ahkam kesmeye kalkýyorsun. Düþtün diye homurdanýyorsun. Hiç kimseyi düþürmedin mi yani? Yaralandýn, kalbin kýrýldý diye surat asma. Sen kimsenin kalbini kýrmadýn mý? Mükemmel mi olmak istiyorsun seni küçük kutsal þey? O zaman yüzleþsene kendinle.?

O konuþtu, konuþtu, konuþtu... Dünden bugüne... Yýllarýn tortularý altýnda kalmýþ ufak tefek ne varsa serdi önüme. Anýlar sahafýnýn raflarý arasýnda dolana dolana, hiçbir ayrýntýyý atlamadan... Sesi çok sakindi. Bu sükunetin nedeni dünyaya küskün, yüreði katýlaþmýþ bir insana laf anlatmaya çalýþmanýn bezginliði miydi; aptalca bir sabit fikirlilikle söz dinlemeyen birine ulaþmaya çabalamanýn yorgunluðu muydu, bilemiyorum. Sadece çok ama çok sakindi. Ve kýsa bir süre sustu. Evde çýt çýkmýyordu. Sanki canlý-cansýz tüm varlýklar bu konuþmayý bölmemek için bir yerlere gizlenmiþ, nefes bile almadan bekliyordu. Gözlerimin içine baktý; elini uzatýp elime dokundu ve neredeyse duygusal denebilecek yumuþak bir tonda konuþmaya baþladý yeniden:

"Ýsmi insanýn gücüdür. Sen hürremsin(1) ve bu büyük bir sorumluluk?. Tüylerimin dikildiðini hissettim. Þimdi de ben öfkelenmeye baþlamýþtým. ?Henüz tam anlamiyla hürrem(2) olamadým demek ki; olduðum zaman eminim ki yaþamým çok þenlenecek? Savuþturmalarýmý önemsemiyordu bile: ?Bak yavru sultan; adýna sahip çýkmalýsýn. Ýsmi insanýn aynasýdýr...? Hemen atýldým, ?sen benden dalaveracý olmamý mý istiyorsun. Nabza göre þerbet vermeli, entrikalar çevirmeli, kendime karþý yüzsüzleþmeli miyim yani? Bu kadar ileri gitmene izin veremem...?, diye týsladým. Yüzünde acýma ve kýzgýnlýk karýþýmý bir ifade belirdi. Belki de sabrýný yitiriyordu. ?Tarih kitaplarýndaki kanlý sahneleri boþver; kendi iradesi dýþýnda yaþamak zorunda býrakýldýðý bir hayatý kendi lehine çeviren kadýný düþün sadece. Kendi yaþamýnýn hakimiyetini eline almalýsýn. Kendine karþý sorumluluklarýn var. Mezar taþlarýna küserek, talihsizliklere kin güderek yaþanmaz. Topraðý görmezden gelemezsin. Yaðmura bakýp, bulutlarýn üstünde asýlý duran güneþi yok sayamazsýn. Sen hürremsin. Seni hürrem yapan da anýlarýn. Onlarý kötülemekten vazgeç artýk. Onlar seni çoðaltýyorlar.? Gözleriyle yataðýmýn yanýndaki komidinin üstünde duran bardaðý iþaret etti. ?Girdiði kabýn þekline uyum saðlýyor diye su kendi özünden mi kaybediyor? Bardaða koyarsan, bardaðýn þeklini alýr. Tabaða koyarsan tabaðýn yayvanlýðýna bürünür. Ben öyle þekilden þekile giremem diyen su da lütfen kaynaðýnda kalsýn ya da þiþede dursun.?

?Gün geçtikçe daha saðlam tezlerle geliyorsun karþýma? diye sýrýttým. Arsýzlýðým onu yýldýrmadý. Allýk fýrçasýný ritmik hareketlerle gezdirdiði yüzünü inceleyen gözlerini benimkilere dikti. Onun kadar inatçý birini tanýmadým zaten. ?Güzellik anlayýþýný gözden geçirmeyi dene. Neler dikkat çeker? Yüz beðenilir çünkü orada kiþinin ruhu ve farklýlýðý vardýr. Gözler dikkat çeker çünkü orada hüzünler ve umutlar vardýr. Dudaklar özlemlerini ve iradeni yansýtýr. Ellerinde yumuþaklýðýn ve þefkatin bulunur. Hiç aklýna gelmez ama yürüyüþe iltifat edilir çünkü adýmlarda kiþinin gücünün kaynaðý olan yaþanmýþlýklar vardýr. Deðer yargýlarýný, kriterlerini bir daha sorgula. Ne kadar özgünsün? Ne kadar tarafsýzsýn? Etki altýnda kalmadýýna emin misin? Bana güvenmek, inanmak zorundasýn. Bunu gör artýk!"

Derin bir nefes aldý. Çocuklarýn dersi kolayca kavramalarýný saðlamak için örnek bulmaya çalýþan bir öðretmen gibi etrafýna bakýndý. Tam o sýrada yataðýmýn karþýsýnda duran ve her sabah açýp haberleri dinlediðim televizyona takýldý gözleri. Yere yýkýlan adamý gösterdi:

"Ýnsanlar doðarlar, ölürler... Bunu deðiþtiremezsin deðil mi? Ayný bunun gibi; insanlar, gelirler, giderler. Bunun senin suçun oldugunu düþünerek kendine eziyet etmekten daha saçma ne olabilir? Ilahi bir oyunun deðerli piyonlarindan birisin sen. Herkesin bir rolü var. Gelenin de, gidenin de. Artýk bunun bilincine var ve benim de önümü kesme. Çünkü, hedefine giden yolu açýyorum ben."

"Nasýl" diye soruverdim. Gözlerini tavana doðru çevirip bir kaç saniye bekledi. Sonra ellerini iki yanýna açtý: "Bana bak" dedi. "Bak, ne görüyorsun? Muzur ve meraklý bir çocuk? Sýnýrlarý zorlayan cüretkar bir kaþif? Her þeyi sorgulayan bir bilge? Kývrak bir diþi kedi? Bunlardan hangisi olursam olayým; deðiþmeyen tek bir þey var; benim bu özelliklerim senin yolunu aydýnlatan ve ilerlemene yardým eden ýþýktýr. Merak ediyorum çünkü keþfetmen ve öðrenmen gerek. Sýnýrlarý zorluyorum çünkü bakman, görmen ve bilmen gerek. Sorguluyorum çünkü kavraman ve anlaman gerek."

"Bu arada diþi kedi kuyruðunu dikip kýrýtacak mý yani?" Kýzdýðýný farkettim ve hemen baþka bir yöne çevirdim gözlerimi. Buz gibi bir ses yankýlandý duvarlarda: "Akýllanabilirsen Tanrý'nýn sana verdigi nimetlerin tadýný çýkarabilirsin belki. Biraz keyif seni öldürmez deðil mi?"

Yanaklarýmýn kýzardýðýný hissettim. Kulaklarým uðulduyordu. Kan beynime çýktýðýnda neler hissediyorsam hepsini yaþamaya baþlayacaktým ki, dudaklarýna sürdüðü ruju yayan baygýn bakýþlý gözlerine tezat oluþturan soðuk sesi þakladý yüzümde: "Bana cevap yetiþtirmek yerine biraz düþün yavru sultan. Düþün ve görmeye çalýþ."

Bu kadar. Gidiverdi. Ve ben tuvalet masamýn karþýsýnda, yüzümde mükemmelen yapýlmýþ makyajýmla oturmakla yýðýlmak arasý bir þekilde tünediðim taburede, garip bir dinginliðin beni sarmalamasýna izin verdim.

***
"Halen dost muyuz?" Bu niye takýldýysa kafama! Yaðmurun dövdüðü camdan hayatýma akan bir ses dizgesi sadece. Ve yüzüme dokunup, gözlerimin içine bakarak býkmadan konuþan o kýz...









(1) Farsça kökenli bir sözcük. Sevinçli, þen, güler yüzlü, gönül açan; taze, körpe anlamýna gelir ve kýz ismi olarak kullanýlýr.
(2) Hürrem Sultan (1506), Kanuni Sultan Süleyman'ýn eþi ve Osmanlý tarihinde önemli roller oynamýþ bir haseki sultandýr. Rus olan Hürrem Sultan'ýn asýl adý Roxelanne'dýr. Güzelliði nedeniyle küçük yaþta Kýrým haný tarafýndan Osmanlý sarayýna sunulan Hürrem Sultan, sarayda özel bir eðitim gördü. Diþiliði, zekasý ve becerisi ile Kanuni'nin güven ve sevgisini kazandý. Nikahlý eþi olduktan sonra saray ileri gelenleri arasýnda kendine yer edindi ve entrikalar sahnesinde on altýncý yüzyýl Osmanlý tarihini etkileyecek bir rol oynadý.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bulutlar da Tükenir Bir Gün [Þiir]
Çok Geç Kaldým; Acele Ettirmeyin [Þiir]
Hiç Hatýrlamýyorum [Þiir]
Hürrem'e Huzur Haram [Deneme]
Güvensizlik Tiradý [Deneme]
Iþýklarda Lütfen [Deneme]
Özgürlük Kulesi [Deneme]
Kýrdýlý Mecazkar Faslý [Deneme]
Banka [Deneme]
Yýkýldý... [Deneme]


Hürrem Görgün Baydemir kimdir?

Ýnsanlarýn arasýnda dolaþarak kendi ruhunu keþfe çýkmýþ bir gezgin. . . Meraký dinmeyen bir çocuk. . . Ýflah olmaz bir duyguobur. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Alain de Botton, Edgar Alan Poe, Orhan Veli Kanýk, Paulo Coelho, Rosa Montero, Shakespeare, Michel Tournier, Montesquieu, ...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hürrem Görgün Baydemir, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.