..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiðim tek þey, ben bir Marksist deðilim. -Karl Marx
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Þiir > Öyküsel > Nesrin




6 Mayýs 2005
Güvercin  
Nesrin

:BBDI:


GÜVERCÝN

Belki de ressam olmalýydým. Güzel resimler çizebilirdim tuvallere. Van Gogh kýskançlýktan çatlardý belki, tuvaldeki renklerimin göz alýcýlýðýný görünce. Peki ya Dali ne yapardý? Saçýný baþýný yolardý belki, rüyalarýný kendinden daha iyi resmeden biri var diye. Papirüs kâðýdýna yazýlmýþ bir mektuptu yaþamým. Rengini yaz bulutlarýndan almýþ kadar beyaz bir güvercinin kanadý altýnda sakladýðý, ta uzaklardan getirdiði bir pusulaydý belki de yaþam. Resim, doðanýn taklidi deðil miydi? Ama isterdim boyamayý doðayý doðallýðýna dokunmadan. Sanat, haksýzlýða karþý kullanýlan bir silah mý? Yoksa kabullenmek mi içinde yaþadýðýmýz haksýzlýklarý? Her mevsimden ayrý bir oyun çýkaran çocuklar gibi koþuþturarak yaþýyorum.
Havanýn soðuðu her þeyi kendi içine gömmüþ, sýcak yaz gecelerini bekliyordu pusuda. Etrafta ne bir kuþ sesi ne de bir sinek výzýltýsý vardý, garip bir mezar sessizliði sarmýþtý her yaný. Aþklar da uyumakta, kuþlar da, yaþamdaki canlýlýk da... Yorgun bir günün dinletisi ile meþgul tüm canlýlar. Yüzüme fýrlatýlan bir bardak soðuk su ile ayýlmýþým þizofren sýkýntýlarýmdan. Hava kasvetli, günün baþlamasýný istemiyorum. Yorgunum, vakitsiz uyandýrýlmýþ gibi sinirliyim. Bungun derbederliðimle yokuþlara týrmanmanýn zorluðuyla solumaktayým. Parklarda sessizlik, doðada suskunluk, dýþarýdaki kalabalýk, evdeki yalnýzlýk içimde uðultulu kasýrgalar estirmekte. Sonbahar vurmuþ aðaçlarýn dallarýný. Yürüyorum, yavaþ yavaþ.
Yarý ormanlýk yarý daðlýk bir tepenin eteklerindeyim. Yolumun üzerinde, bir aðacýn altýnda oturmamý bekleyen eðri büðrü, kayadan kopmuþ kocaman bir taþ görüyorum. Hava soðuk. Üþümüyorum, ellerim buz kesmiþ, ama soðuðu hissedemiyorum. Aðacýn altýna, sanki oraya benim için konmuþ taþtan koltuðuma kuruluyorum. Aðzýmdan çýkan buhar, üþümem gerektiðini hatýrlatýyor bana. Nereden, hangi aðaçtan kopardýðýmý hatýrlamadýðým bir çöple eþelemeye baþlýyorum nemli topraðý nedensizce. Rüzgar, perçemimi savurup yüzüme atmakta. “Olsun,” diyorum, “ isterse, burada donarak öleyim....” derin derin nefes alarak kendimi doðanýn kucaðýna salývermiþken. “Bu kadar güzel bir müziði uzun süredir dinlememiþtim.” Rüzgarýn týnýsý enstrümantal bir müzik gibi ruhuma iþliyor. Güzel þeyler düþünmem gerektiði için mi mutluyum, yoksa güzel þeyler düþündüðüm için mi mutluyum, anlamayamýyorum. Kendimle söyleþmekteyim bu daðýn eteðinde bir baþýma. Daðýn tepesinde kar var. Düþüncelerim ulaþýlmaz bir doruða çýkma telaþýnda, sürekli gerileyerek týrmanmaya çalýþan daðcýlar gibi. Vazgeçmek yok. Üþümeye baþlýyorum. Sýrt çantamdan çýkardýðým eþarbýmý baþýma dolayýnca, yalancý bir sýcaklýk yayýlýyor içime.
Allý güllü bu eþarp, hamamda eþyalarýmýn arasýna karýþmýþ, bir Kürt kadýnýndý; ondan yadigar diye saklarým o gün bu gün. Kadýnýn adý, Heval’di. Birlikte paylaþmýþtýk bir avuç bulguru ayný locada.
Soðuktan morarmýþ parmaklarýmý umursamýyorum. Bir film setinde gibiyim. Yaþamýn o en anlamlý film setlerinden birinde geçirmekteyim sanki zamaný, keyifli, mutlulu, öfkeli...
Önümde bir okyanus þekillenmeye baþlýyor; dalgalar, Magellan’ýn gemisini devirircesine azgýn ve öfkeli. Öyle, gözümü dikmiþim bir noktaya, kýpýrdamadan bakýyorum, donmuþum sanki.
Ayaða kalkýnca görüyorum, iki adým ötedeki beyaz güvercini. Yalnýzlýðýmýn yaný baþýnda büyüleyici güzellikte bir güvercin. Sýrt üstü yatmýþ. Yanýna gittiðimde fark ediyorum ölü olduðunu.
Tekrar oturuyorum yerime. Termosumdaki çayý içmek istedim birden. Yere indirdiðim sýrt çantamý açýyorum. Þeker de katmýþtým termostaki çaya. Çalkalýyorum termosu, þeker karýþsýn diye. Çaydan aldýðým yudumlarla kendime geliyorum, nerede olduðumu unutmuþum sanki; daðýlmýþ düþüncelerimi toparlýyorum. Sahi neden gelmiþtim buraya? Kendi ellerimden tutup kendimi yalnýzlýk tünelinin bir köþesine getirmiþtim. Beni buraya sürükleyen hikayem neydi? Belki de bir anýnýn peþinden sürüklenmiþimdir ta buralara... Yanýmda sevgilim, omuzlarýma dayanmýþ. Elimi tutmak istiyor; istemiyorum ben. Yanýmda olsun yeter, diyorum. Baþýmý dayayýnca omzuna, yüreðimi titretsin istiyorum. Mutluyum, ürperiyorum da. Ruhumu ýsýtýyor sevgilim, þu an yanýmda olmasa da.
Býraktýðým yerde unuttuðum bakýþlarýmý, bir karýncadan peþine taktýðýmý fark ediyorum. Baþýmý kaldýrýp, yaný baþýmda yatan güvercine götürüyorum sonra, bir tören havasýyla. Beni kendisine çekiyor adeta. Bir sigara yakýyorum, ayaða kalkýp yakýnýna gidiyorum güvercinin. Baþka bir gökyüzünde tek baþýna uçuþan güvercinleri görüyorum düþüncelerimde. Sürüler halinde uçuþuyorlar. Yakýnlaþtýkça içime bir korku yayýlýyor. Neden ölmüþ bu güvercin? Neden? Ýþte cevapsýz sorularýma bir yenisi daha ekleniyor. Sonra, onu incelediðimi fark ediyorum. Büzüþmüþ iki bacakta sekiz parmak. Hala güçlü kanatlar. Küçücük, cansýz kafasý masumca yana kývrýlmýþ. Nereleri görmüþ kim bilir, nerelerde kanat çýrpmýþ yaþarken? Belki de bir haber dönüþü evine ulaþamadan topraðýn çekiciliðine yenik düþmüþtü. Ne haberler saklýydý küçücük bedeninde kim bilebilir ki... Bütün sýrlarýný da kendisiyle topraða gömmüþ iþte. Geride bir sürü soru uçurarak etrafýndakilerin düþlemine. Ser verir sýr vermez bir güvercin miydi acaba? Belki de çýrpýnýp durmuþtu ömrü boyunca. Mücadeleyi okuyorum aralýk göz kapaklarýnýn arasýndan, zoraki görülebilen gözlerinde. Kanatlarý sapasaðlam, biraz þiþmiþ bedeni... Uyuþmuþ parmaklarýmýn arasýna alýyorum güvercini. Soruyorum, “Ne oldu? Anlat hadi…” Sessiziz ikimiz de. Rüzgar, benim saçlarýmla yaptýðý dansýn aynýný güvercinin yumuþacýk tüyleriyle de yapýyor.
Yaþam kendini kullandýrma hakkýna son vermiþti belki de. Hani derler ya, miadý doldu, iþte öyle. Hayat yapacaðýný yapmýþtý ikimize de ve þimdi, ayný noktada farklý alemlerde birleþtirmiþti bizi. Olanlar olmuþtu ikimize de. “Yeniden canlandýrýp, Mýsýr’da, palmiyelerin üzerinde uçurtmak isterdim seni,” diye söyleniyorum duyulur duyulmaz bir sesle. Ruhu, “Beni rahat býrak,” diyor bana. Ýkimiz de inatçýyýz. Sen dirilmemekte, ben ölmemekte. Rahat uyumaktasýn, anladým seni, rahat.
Haberler sende. Kaç mektup taþýdýn hangi ilden hangi ülkeye? Kaç aþýk sana bakýp sevgilisini hatýrladý? Kaç çocuk seni kovaladý? Kaç çiçeðin dallarýndan yere akmýþ çamurlu sular besledi seni? Kaç kediden sakýndýn kendini? Peki, tahmin edemediðim gizemli sýrlarýn... Onlarý sormayacaðým. Hiçbir iyiliðin boþa gitmeyeceðini anlatýyor suskun duruþun. Rahat ve huzur dolu duruþun nedense incitmedi yüreðimi. Anladým ki huzurlusun, gelip durduðun bu sonda. Sinsi, bencil olmayýþýndan da iyice emin oldum. Ölmüþsün, dayanamamýþsýn artýk, belli. Çýrpýna çýrpýna yaþasan da temiz olan sonu bulmuþsun kendine. Tembel de deðildin herhalde. Tembel olsaydýn bu aðacýn altýnda ölmezdin ki... Bir soðuk günde ikimizin de yolu bu yapraksýz aðacýn altýnda kesiþti senle. Ýkimizin de yaþamýna gölge düþmüþ, artýk kimsenin gölgeleri umursamadýðý bu günlerde. Iþýk var yine de, deðil mi? Gölge, ýþýðý karartmakta, ama olsun diyorum, olsun. Gölgede olsa da yaþamým, yaþamýn o esrarengiz büyüsü ayakta tutmakta çýrpýnýþlarýmý.
Beyaz güvercinleri düþünüyorum. Gökyüzünden sürüler halinde uçuþan beyaz barýþ güvercinlerini. Bir güvercin olmak isterdim, özgür; engin bir gökte süzülmek... Aðzýmda bir zeytin dalý olsun, uçarken, zeytin dalýný düþürmek isteyen onca bencili umursamadan.
Üþüdük, bu soðuk kýþ ayazýnda. Senin tüylerin, benimse kalýn giysilerim var. Bu soðuk nasýl iþlemez insanýn içine?! Kara kýþ bunun adý. Kara kýþlar yaþanacak ki baharlara ulaþalým. Çýrýlçýplak aðaçlarýn altýnda donakalmýþ biz, yeþil dallarla güleceðiz. Aðýz dolusu kusacaðýz öfkemizi, kahkahaya boyayarak. Sen baþka bedende bir kuþ; ben kendi bedenimde baþka bir bahar olacaðým.
Burnumun ucu morardý herhalde soðuktan. Eþarbýmýn ucuyla siliyorum damlayan göz yaþýmý. Titriyorum, ruhum da donacak burada birkaç dakika daha kalsam. Bir kutup havasýný solumaya baþladým. Termosumun aðzýný açtým, cephede üþüyen bir asker gibi kafama diktim birkaç yudum, biraz canlanayým diye, ancak yüreðim yorgun. Kaç kat giyinmiþtim. Bacaklarýmýn cansýzlaþtýðýný hissediyorum, güvercinim gibi.
Topraðý eþelemek istedim güvercini gömmek için. Vazgeçtim. Hep özgür uçmuþ bir canlýyý topraða hapsetmekten ne fayda?.. Öylece, olduðu gibi býrakýyorum. Ýçim de elvermedi hani. Biliyorum ki ben gittikten sonra bir it gelip yiyecek güvercinimi. “Yesin,” diyorum, “hiç olmazsa ölüsü de iþe yarasýn.” Onu itlere, nankör kedilere yem etme fikri galip geldi bu düþünceme. Topraðý eþelemeye baþladým. Ojeli týrnaklarýmla güvercinime bir mezar kazdým. Hep yanýmda, sýrt çantamda taþýdýðým köþesi iþli beyaz bir mendil vardý. Annemin çeyizime koyduðu mendillerden. Bir kaçýný sevdiklerime armaðan etmiþtim. Belki de birini en sevdiðime uzatmýþýmdýr. Sonuncusu da iþte bu, çantamdaki mendil. Sevgilere, ayrýlýklara, sevdalara ve... Çýkardým çantamdan mendili, açtým yere, kundak açarcasýna üçgen þeklinde. Nasýl da yakýþtý mendil yere, sanki karda açan bir kýr çiçeði gibi hoþ görünüyor topraðýn üzerinde. Mendilin nakýþlý köþesine güvercinin baþýný koyuyorum, kundaða sarýlan bebekler gibi. Önce ayak ucunu örttüm, sonra da yan taraflarýný. Çiçekli iþleriyle yüzünü kapadým sonra. Ve avuçlarýmýn içine alýyorum kundaðýyla güvercini; burnuma götürüyorum, koklamak istedim bebeðim gibi. Güzel kokusu. Yoksa yeniden mi doðmuþtu güvercinim? Tüylü yüzünü yüzüme sürüyorum usulca. Yüreðim sýzlamaya baþladý yine. Ýki damla gözyaþýmý mendile siliyorum. Yatýrýyorum mezarýna zavallý bebeði. Üstünü toprakla kapatmaya içim el vermedi. Üzerine birkaç tane kaðýt mendil koyuyorum. Birkaç tane de taþ topladým etrafýna yerleþtirmek için. Bir kulübe gibi çattým temiz taþlarý kenarýna. Sonra toprakla örtüyorum bütün beyazlýklarý. Baþýna beyaz bir taþ dikiyorum, yazýsýz. Elimi çantama uzatýyorum. Kullanmadýðým halde yanýmda taþýdýðým rujumu çýkarýyorum çantamdan. Baþucu taþýna bir lale çiziyorum. Altýna da N.G. yazýp ayaða kalkýyorum. Kendimi bir usta mezarcý gibi hissettim þimdi. Kadýndan mezarcý olur mu diye düþünüyorum. Neden olmasýn?..
Termosumda kalan son çay damlalarýný da güvercinin topraðýna döktüm. Artýk vedalaþmam gerekiyor arkamda býrakacaklarýmla. Burnumdan akan suyu eþarbýmýn ucuyla siliyorum; sonra, ayaða kalkýp içimden bir dua okuyorum. “Hadi güvercinim iyi uç!” deyip çantamý toparlýyorum ardýndan. Yün eldivenlerimi, hissiz parmaklarýma geçiriyorum. Donmuþ ayak parmaklarýmýn ucuna basa basa ayrýlýyorum güvercinimin mezarýndan. Yuvada bekleyen iki güvercinime doðru yola koyuluyorum…
Kulaklarýmda, “Karlý Kayýn Ormaný’nda” parçasý uðulduyor. Ayaklarým donmuþ; beynimse arýnmýþ pek çok kirden, pislikten.
Yoksa ölüm bütün acýlarý gerçekten kesip dindiren son uyku mu?

Nesrin özyaycý
http://www.nesrinozyayci.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn öyküsel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Alleben
Olymposta Ýki Mülteci

Yazarýn þiir ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yaðmur Duasý
Sevgi ve Iþýk

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Olympos’ta Ýki Mülteci [Öykü]


Nesrin kimdir?

Nesrin Özyaycý-(Gaziantep, 1955) Hacettepe Üniversitesi, Ýngiliz Dil Bilimi Bölümü’nden mezun oldu. Körlere Ýngilizce Eðitimi konusunda dört yýllýk bir yurtdýþý bursu kazandý, ancak ailesinin isteði üzerine bu olasýlýðý deðerlendiremedi. Bir dönem Gaziantep Anadolu Lisesi’nde Ýngilizce öðretmenliði yaptý. ODTÜ Lisan okulu’nda Öðretim görevlisi olarak çalýþtý. ODTÜ bursuyla Ýngiltere de eðitimini sürdürdü. ODTÜ’de “Language Teaching” konusunda yüksek lisansa baþladýysa da devam edemedi. YÖK’ten sonra iþine bir yýlbaþý günü son verildi. Öðrencilerini halen özlemekte. Daha sonra ODTÜ’deki görevine Yargýtay kararýyla yeniden baþladý ancak, yirmi dakikalýk çalýþma sonunda istifa etti. Gaziantep’te, Milli Eðitim Bakanlýðý’na baðlý olarak Bilgisayar Ýngilizce Eðitim Merkezi’nin kurucusudur. 1984’ten bu yana kurucusu olduðu, BÝEM(Bilgisayar Ýngilizce Eðitim Merkezi)Kurslarýnýn yöneticisi olarak Anadolu da zor bir uðraþý olan “iþ kadýnlýðý” görevine devam etmektedir. Gaziantep’te ve ülke genelinde radyo ve televizyon programlarýna katýlmakta, dergi ve gazetelerde, insani kadýnýn toplumdaki yeri, sevgi, barýþ ve eðitim üzerine yazýlarý yayýnlanmaktadýr. Mayýs 2002 tarihinde IÞIK adlý þiir kitabý, Temmuz 2003 de KANKA isimli aný kitabý, Þubat 2005 tarihinde “Alleben’ de Boðulmak” adlý Öykü kitabý yayýnlanmýþtýr. Rotterdam’da hazýrlanmakta olan, Anafilya, Türkçe Edebiyat, Kültür, Sanat, Dergisi’nin seçkilerinden derlenen, Ýzdüþüm I kitabýnda “Irak için Týrlarla Papatya” isimli denemesi pek çok yazarla birlikte(Temmuz/2003)H@vuz Yayýnlarý tarafýndan Almanya’da yayýmlanmýþtýr. Varlýk, Berfin Bahar, Kum Edebiyat dergilerinde , yazýlarý, yazýlarý ile ilgili eleþtiriler yayýnlanmaktadýr. Kum Edebiyat dergisi’ nin Gaziantep temsilcisidir. Türkiye Edebiyatçýlar Derneði’nin üyesi olup Gaziantep temsilcisidir. Edebiyat alanýnda adýný hýzla duyuran, bugüne kadar kiþisel çabalarýyla iki yapýta imza atmýþ olan Nesrin Özyaycý, istem üzerine yeni þiirlerini de ekleyerek-ilk baskýsýnýn 2000 adet olarak gerçekleþtirildiði ve tükenen- IÞIK kitabýnýn ikinci baskýsýný, Almanya’da bulunan Havuz yayýnlarý aracýlýðý ile baskýya hazýrlamýþtýr. Bir –ROMAN- çalýþmasý basýma hazýr aþamasýndadýr. Bundan sonra da birçok “IÞIK” dolu yapýta imza atacaðýndan eminiz. Nesrin Özyaycý

Etkilendiði Yazarlar:
Shaekspear, Arthur Miller, Hemingway


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Nesrin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.