..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Gelecek > Var Samsa




10 Mayýs 2005
Naçizane Bir Kehanet  
Gelecekle Ýlgili Kehanetler- Son Deneme- Son Darbe

Var Samsa


ÝZ edebiyatý bir mikrokozmos olarak varsayalým ve basit bir soruya cevap arayalým: Sitede kadýn ismi kullanan kaç erkek yazar var sizce?


:BGFB:
Kahin nedir, ne iþ yapar, ne yer, ne içer?

Cem Yýlmaz’ýn kült filmi G.O.R.A.’dan sýk tekrarlanan bir replik: Kaptan Logar aþaðýlamak istediklerine “Sen kahin misin?” diye sorar. Bakmayýn siz Nostradamus’un þan ve þöhretine, kahin olmak, gelecekle ilgili öngörülerde bulunmak hoþ karþýlanmaz yeryüzünün hiçbir köþesinde...

Gelecekte olacaklarý bilmek mümkün deðil. Ama iki çay kaþýðý matematik, bir tutam zeka, yarým bardak analiz gücü bir tencerede kýsýk ateþte kabarana kadar ýsýtýrsak, gelecekte olacaklarla ilgili doðru veya yanlýþ bir takým çýkarýmlarda bulunabiliriz. Ve bu bizi kahin yapmaz, sadece sevilmeyen adam yapar...

Pamukova felaketinin gerçekleþmesinden sadece bir hafta önce bir profesörümüz, bir cesaret örneði vererek çýktý televizyonlara ve bir kehanette bulundu: Hýzlý trenlerde kaza olmasý an meselesi. Kulaðýna melekler mi fýsýldamýþtý bu bilgiyi?

Özel ve dar bir durumu analiz edip, söyledikleriniz gerçekleþmese bile “ben görevimi yaptým” diyebiliyorsanýz, çekinmeyin kehanette bulunun. Ama sosyal konularda, toplumun beyninin yýkanmýþ olduðu konularda kehanette bulunmayýn, mutlaka birilerini kýzdýrýrsýnýz. Doðruyu söyleseniz bile.

“Beyni yýkanmýþ” gibi kaba bir terminoloji kullandýðým için kusuruma bakmayýn. Ama toplumun neredeyse tüm bireylerinin birbirine benzer düþünüyor olmasýný tesadüfle açýklamak mümkün deðil bence. Tamam kalabalýklar bulgurla beslendi varsayalým, ama nerde bu iyi kötü bir zekaya sahip olmasýný beklediðimiz yüzde kýrk? Ýnsanlarýn beynini kim yýkýyor tartýþmasý konu dýþý; basýn, çevre vb, ne olursa olsun, herkes bir örnek düþünüyorsa , sistematik veya asistematik bir beyin yýkamasýnýn mevcudiyetini kabul etmek zorundayýz.

Deneme yapýn isterseniz bir gün, bir konu bulun, politik, dinle ilgili, sosyal vs (mesela barlara damsýz erkek almama uygulamasýnýn faydalarý gibi) ve gelecek cevaplarý önceden belirleyin. Sonra danýþýn insanlara ve býrakýn konuþsunlar. Önceden bir kenara yazmadýðýnýz bir fikir çýkarsa þaþarým.

Daðýlalým biraz: Ülkemiz, yakýn geçmiþ, orta yakýn geçmiþ vs.


Bu çitilenmiþ beyin beyazý önyargýlarýn, daha yumuþak ifade ile moda fikirlerin tersine bir þeyler söyleyecek olursanýz –benim 8 paragraf sonra yapacaðým gibi- tepki görürsünüz en iyimser olasýlýkla...Bir ileri aþamada erken öten horozu keserler deyimi ile yaþayarak tanýþýrsýnýz. Bir basit örnek: Kýbrýs konusunda, idam cezasý, iþkence, insan haklarý konusunda, Kürtçe eðitim/radyo/televizyon konusunda Türkiye’nin þu anda Avrupa Birliði’nin ite kaka ulaþtýrdýðý doðrularý bundan 15-20 yýl önce arkadaþ çevresinde söylemek bile tehlikeydi. Þimdi uyguluyoruz. Bu arada ülkemizi doðru yola çekti diye de Avrupa Birliðine demediðimizi býrakmýyoruz, pes. Bir kaç sonraki yazýmda Atlantiðin öteki yakasýnda yer alan, batýnýn insan haklarý özürlü dayý oðlunun sorunun coðrafi olarak Avrupa Birliðinde yer alamamasý ve bu suretle kulaðý çekilememesi olduðuna dalacaðým. Bu hýzla tez vakitte, tüm politik anla(þ)mazlýklara da çözüm getirmiþ olmanýn huzuru içinde uyuyacaðým...

Diyerek kendilerini mantýklý milliyetçi olarak tanýtan sitemizin Ýzmirli faþolarýný da sataþmaktan geri kalmayalým. Sahi, sosyal demokrat alt yapý her bireyin diðeri ile ayný çapta olmasý beklentisi yarattýðý için mi faþo yapar insanlarý? Yoksa kontrolsüz Kürt göçü mü yeterince kozmopolit olamamýþ Ýzmir’i fazla aðýr yaraladý, bilemiyorum. Ama sebebi ne olursa olsun, kültürlü bir þehirde doðmak, hatta zeki olmak bile doðru düþünme tekelini vermez insanoðullarýna. Sonuçta Uzan’larýn en çok oyu aldýðý þehirde Ýzmir’di, unutmayalým.

Aklýma gelmiþken Uzan’lara Türkiye’de 3 milyona yakýn oy çýktý deðil mi? Bakalým kaçmýþ: 2.285.598. Vay be, þu kalabalýða bakýn. Gözünüzde yüz kiþi canlandýrýn, sonra 1000, sonra 10000. Yav, 2.285.598 , çok bu ya. Ýzmir’de sadece 328.338 birey. Bunlar düþündü taþýndý. Töbe, demokrasi güzel bir sistem. Bakýn bunlar bilinçli seçmen ha, kandýrýldýk, iki tas yemeðe oy verdik numarasý sökmez bana, iþte demokrasi, iþte halkýn seçimleri de… Nerede o oylarýn sahipleri? Geçen yýllar içinde onlarýn bilinçli ve demokratik oylarýný verdikleri müteþebbisi þahsiyelerin çoktandýr kanunsuzca sahip olduklarýna, devleti âli bir kerelik diyerek kanunsuzca sahip olmuþ, yanlýþ kare yanlýþ doðru etmiyor, neden kimsenin sesi çýkmadý? Çünkü yeni beyin çitileme makineleri aktifleþmiþti bu arada ve bilinçli halkýmýz Uzanlarýn olduklarýndan daha kötü (öyle bir þey nasýl mümkünse) olduðuna kanaat getirdi. Unuttular, günlük deyiþle. (Bu arada, neden kötünün bile yasal haklarýnýn savunulmasý gerektiðine inanan bir ben varým bu Bizans topraklarýnda?)

Devam edelim “damdan dama atlar yar” sohbetimize, hep feminist çok bilmiþlerimiz mi daðýlacak yazýlarýnda. Anlaþýlmaz olmak bilgili olmak gibi bir çýkarým yaygýnsa bu topraklarda, o halde: Yort Savul, daðýlýyorum bugün bende...

Halk doðruyu bilmez, hatýrlayýn, 15 yaþýnda çocuklarý asmayayýp da besleyelim mi diye soran bir sayýn zata halkýmýz yüzde 92 destek verdi. Sayýn zat o kadar zekiydi ki, dönemin tek kanal televizyonundan yayýnlanan konuþmalarýnda Kürt yoktur, onlar dað Türklerinin karda yürürken çýkan ayak sesleridir demiþti. Batý da yer aldýðýmýz için, Türk olduðumuz için pek fazla duyamýyorduk o zamanlar oralarda olanlarý, bölgesel köylülerimize beslenme alýþkanlýklarýný ucuz yeniden kullaným materyalleri (feçes sapiens) ile karþýlamalarý konusunda nazik uyarýlardan bihaberdik. O zamanlar ancak arkadaþ çevresinde Kürtçe televizyon olsa, eðitim olsa bu ülke batmaz, aksine kalkýnýr diyebiliyorduk. Kýbrýs’ta çözümü Denktaþ engelliyor, iþkence her koþulda kötüdür, idam cezasý ile öfke sadece toplumun daha derinlerine kök salar... Bu türden laflarý 20 sene önce sýradan bir Türk vatandaþýnýn aðzýndan duyamazdýnýz. Denktaþ eleþtirilmez, iþkence kimi zaman gerekliydi vatandaþýn gözünde. Þimdi halkýn en azýndan bir kýsmý diðer alternatiflerin çözüm olmadýðý bilincine ulaþtý. Ama þu anda toplumun doðru kabul ettiði fikirleri ifade ettikleri için bir çok yazar ve entelektüel cezaevlerinde yýllarýný geçirdi. Evet, erken öten horozu keseriz, çünkü basmakalýp ve daha önce bir milyon kere söylenmemiþ cümlelerle düþünemeyiz. Yeni fikirlerden ilk anda nefret ederiz, çünkü düþünmemiz gerekir ve alýþmamýþýzdýr o doðamýza aykýrý eyleme. Karþýmýzdakinin bizden farklý düþünmesi, düþüncelerimize saldýrdýðý manasýna gelir küçük beyinlerimizde ve bizde saldýrganlaþmaya baþlarýz refleks olarak...

Boþ çýkan ve zararlý kehanetler... (Kehanet a la matérialist didactique)

Yazýnýn ilk konusu olan kahinlik mesleðinin zorluklarýna dönelim /(Kahini Jung’un arketiplerinden biri olarak kullanýyorum laf aramýzda): Verilerden çýkaracaðýnýz sonuç karmaþýk bir alanda, birçok etmenin bileþkesine aitse, baþarýlý bir kehanet þansýnýz düþecektir elbette. Borsalarýn ünlü kara çarþambasýnýn sabahýnda nasýl da o gün için olumlu beklentilerini ifade etmiþlerdi o kelli felli ekonomistler?

Birde ne kadar iyi niyetle yapýlsalar da, kehanetler zarar verebilirler geleceðe. Karl Marks, büyük bir düþünürdü, mükemmel bir zekaya sahipti ve geçmiþe yönelik toplum yapýsý/ ekonomik yapý analizleri insanlýk düþünce tarihinin dönüm noktalarýndandýr. Bunu karþýlýk geleceðe yönelik yaptýðý çýkarýmlarla, insanlýðýn önüne koyduðu hedeflerle insanlýða ondan büyük bir zarar vermiþ bir düþünür varolmamýþtýr tarihte. Düþünsenize adam tarihin felsefesini yazmýþ, ekonomi desen keza ve diyor ki tarih sýnýfsýz topluma ilerlemek için mutlaka iþçi sýnýfýnýn diktatörlüðünden geçecek. Böylece ekonomik sistem mümkün olan en verimli yapýya kavuþacak, bireyler en fazla özgürlüðü bu sistemde kavuþacak. Aklýnýz yatmasa da itiraz edemezsiniz, koskoca dahi Marks ve melekleri var yanýnda... :=)

Sosyalist/komünist ülkelerde yaþamýþ yüz milyonlara verdiði zararý geçin. Marks’ýn yanlýþ kehanetlerinin bedelini kanýmca tüm dünya hali hazýrda ödemeye devam ediyor: Kalabalýklarýn gözünde baðnazlýðý alternatifsiz tek dünya görüþü, insaný hiçe sayan ekonomik yapýlanmayý alternatifsiz tek sistem haline getirdi Marks’ýn doðruluðuna çok inandýðý, oysa kendi psikolojisinin –ve kýskançlýklarýnýn-yarattýðý ters ütopya.

Baklanýn çýkýþý

Nereden çýktý bu gelecekle ilgili fikir yürütmenin zorluklarý üzerine uzun girizgah? (Evet buraya kadarý giriþiydi bu yazýnýn, daðýlýn!) Alýþýk olmadýðýnýz bir þeyler söyleyeceðim, yavaþ yavaþ ýsýtmaya çalýþýyorum sizi. Ama uzattýk lafý, babasýna yaptýðý kabahati itiraf edemeyen çocuk gibi ýkýnmanýn da alemi yok, iþte yeni, yepyeni ve alýþýlmadýk fikir (ta-tam): Yeni bir çaðýn baþlangýcýndayýz... Erkeklerin giderek daha yoðun bir biçimde köleleþtirilecekleri, kanun ve sosyal düzende ikinci sýnýf vatandaþ olarak yerlerini alacaklarý yeni bir çaða dört nala ilerliyoruz. Ve üzülerek söylemek zorundayým ki –Kadýnlarýn Çaðý (k.ç) zannedilenin tersine günümüzden daha acýmasýz olacak....

Fikri söyledik, þimdi arkasýný dolduralým. Aslýnda erkeðin kötü kullanýmý sadece insana özgü bir durum deðil. Doðada da erkeðini çiftleþmeden sonra –iþlevini tamamladýktan sonra- yiyen örümcek türlerinden tutun, sadece bir erkeðin kabilede varolabildiði, diðer erkeklerin o erkeðin yerine geçmek için bir köþede beklediði ayý balýðý türleri var. Bunlar türün iyiliði için geçerli davranýþlar. Türün iyiliði için topluluðun hakimi erkeklerin arasýndan çýksa bile, yine o topluluðun içindeki en kötü durumdaki bireyde erkekler arasýndan çýkmaktadýr. Ýnsanda da durum böyle.

Ýnsanýn insan olmasý ise erkeðin daha fazla toplumsal feragatiyle gerçekleþmiþ olmalý. (Bir önceki hikayemde [Yeni bir çaðýn baþlangýcý/ Ýlk hikaye- Ucuz bir köle] bu ilk hikaye ile ilgiliydi.) Fakat o dönemden günümüze deðin erkeklerin ikinci sýnýf vatandaþ durumuna düþmemelerini saðlayan iki önemli þanslarý vardý: Fiziksel güçleri ve ekonomik güce ulaþmalarýný engellemeyen bir toplumsal yapý.

Marks’ýn terimleri ile düþünelim: Ekonomik yapý kültürü ve sosyal yapýyý belirler. Avcý/toplayýcý ilkel insanýn çaðýnda avlanma (ve dolayýsýyla savaþ) aletlerinin erkekte toplanmýþ olmasý, kabileyi koruyan erkeklerden bir veya bir kaçýna yönetim erkini de vermiþ olmalý. Feodal yapýda üretim araçlarý deðiþmiþ olsa bile, temel gelir getiren kaynaklar ve savaþ sanatý erkeðin elindeydi. Hatta bu durumu endüstrileþme çaðýna da uygulayabiliriz. Erkekler sahip olduklarý gücün bedelini binlerce yýl savaþlarda, katliamlarda ilk yok edilecek olmalarýyla, sefalet çekmeleriyle ödediler. Basit bir ifade ile, ayý balýklarýnda olduðu gibi erkeklerin sadece küçük bir grubu hükmeden, tüm zenginliðin sahibi konumuna gelebilirken, çoðu sefalete mahkum oluyordu. Çocuklar ve kadýnlar çaðlar boyu kýsmen boyun eðen, diðer yandan görece korunan ve kollanan olarak varlýklarýný sürdürdüler. Ýþgal edilen bir þehrin kadýnlarý ve çocuklarý bir iþe yaratýlýrlardý her zaman. Erkeklerse eðer öldürülmezlerse sefalet, açlýk ve hor görülmeyi sineye çekmek durumundaydýlar.

Günümüzde ve her çaðda, bir çocuðunuz daha doðmadan onun cinsiyetini belirleme þansýnýz olsaydý, istatistik verileri ile açlýk/sefalet çekmemesi, savaþlarda ölmemesi ve sonuçta daha uzun yaþamasý için tek bir deðiþken ile anlamlý bir fark elde edebilirsiniz. Bu da cinsiyet olacaktýr. Bu söylediðime bütün toplumlarda kadýnlarýn erkeklerden daha uzun yaþadýklarý verisini katmýyorum bile.

Günümüz

Üretimin ve kudretin temel yapýtaþýnýn iletiþim, hizmet ve bilgisayar klavyesi olduðu çaðýmýzda erkek bütün üstünlüklerini kaybetmekte, üstüne üstlük tarihten kökenini alan handikaplarla donatýlmýþ durumda. Ýletiþim kadýnýn doðal bir üstünlüðe sahip olduðu alan, bir kadýn konuþurken de düþünebilir. Hizmet sektörü keza. Bir de sadece kadýnlarýn hakký olarak tanýnmýþ mesleklerin mevcut olduðunu düþünürseniz, günümüzün ve geleceðin toplumlarýnda çalýþmak isteyen kadýnlarýn neden asla iþsiz kalmayacaðýný tahmin edebilirsiniz.

Karlýlýk ticari baþarý için iþe alýmlarda iþini iyi yapanýn tercih edilmesini beklersiniz, deðil mi? Ama gerçek tam tersi. Ýþini iyi yapamayan, yine de o iþte çalýþmaya devam edebilen milyonlarca kadýn var. Örnek mi? Patronu arandýðýnda “Mehmet bey þimdi tuvalette” diyebilen sekreter M. hala iþine devam ediyor. Üniversite bir tek kendi hazýrladýðý çalýþmasý bulunmayan Profesör Þ. kaç erkek meslektaþýnýn önüne geçti? Ya, hepsini býrakýn, siz bana bir açýklar mýsýnýz bir insan politikanýn tamamen dýþýndan gelip bir ülkeye 1.5 yýl içinde nasýl baþbakan olur, tarihte baþka örneði var mýdýr?

Tarihten kökenini alan handikaplarý biraz açalým: Bir erkeðin en büyük düþmaný her zaman diðer erkekler oldu. Ortamda var olan sahip olunabilecekler için yarýþma erkekleri hemcinslerinin kurdu haline getirdi. Bu günümüzde de devam ediyor. Diðer taraftan erkek kadýna karþý rekabetçi olamamakla þartlanmýþ durumda, toplumsal ve içgüdüsel olarak. Çalýþtýðým iþ yerinde ve dünyanýn pek çok iþ yerinde kadýnlar erkeklere rahatlýkla baðýrýr ve eðer patron konumunda olmayan bir erkek bir kadýna baðýracak olursa, kendini kapý önünde bulur. Bir toplantýda bir erkeðin söyledikleri deðil, bir kadýnýn giydikleri akýlda kalýr. Örnekler sonsuz. Diðer bir kaç yazýmda daha ayrýntýlý ele aldým mevcut durumu...

Mikrokozmos olarak aldýðýmýz ÝZ edebiyata dönelim. Þunu bütün erkek ÝZ edebiyatçýlar akýllarýnýn bir kenarýna yazmýþ olmalý: Dünyanýn en iyi yazarý olabilirsiniz, ama erkekseniz kimse sizi kolayca okumaz. Bakýn Kafka olabilirsiniz, ama hayatýnýz bir banka köþesinde geçip gider. Ama dünyanýn en kötü yazarý olabilirsiniz, iki cümlede bir gramer hatasý yaparsýnýz, kurgunun k’sinden haberiniz olmayabilir, edebiyattan tek anladýðýnýz ajitasyondur (aklýmda iki kadýn yazarýmýz var, çok ünlü çok baþarýlý) ve siz bir çok satan olabilirsiniz.

Neden mi? Kadýnlar Ahmet Altan’ý okumak dýþýnda geçen vakitlerini genelde kadýnlarý okumakla geçiriyorlar. Rekabet, ortak duygulaným, ilgilenim vs ne sebeple olursa olsun. Eðer resimlere bakmanýn yaný sýra alttaki yazýlarý da okuyan bir erkekle karþýlaþýrsanýz, -ki nesli tükenmek üzere olan o canlý türünü korunmalarý amacýyla yetkililere haber vermekte fayda var- ne okuduðuna dikkat edin: Onlar da tamamen kadýn yazarlarý okuyor. Sebepleri muhtelif.

Ýþte bu yüzden sitede kadýn isimleriyle yazý yazan bir çok erkek yazar var. Artýk, erkeðin ancak kadýnsý bir kýlýða girerek varolabildiði, ikinci sýnýf yeri kabul ettiði bir çaða ulaþtýðýmýzýn öncü göstergelerinden bu.

Bugünlerde ilericisinden gericisine, saðcýsýndan solcusuna, erkeðinden kadýnýna, yazarýndan çizerine, sývarýndan bozarýna, herkes pek bi kadýn haklarý havarisi ülkemde de. Aslýnda bu kadar farklý dünya görüþünün bir araya gelmiþ olmasýndan bile Kadýn Haklarýnýn tartýþýlamaz bir tabu halini aldýðý sonucuna ulaþabiliriz. Týpký Atatürkçülük gibi her siyasi akým farklý bir þeyler görüyor kadýn haklarýnda veya açýktan bir karþý çýkýþýn siyasi geleceklerine zarar vereceði endiþesi taþýmaktalar. Oysa gerçek bir liberal yeni medeni hukukta evliliðin erkekler açýsýndan ekonomik bir batak haline dönüþmüþ olduðunu, bir muhafazakar kadýnýn cinselliðini özgürce yaþama hakkýný ahlaksýzca bulduðunu ifade edebilmeliydi. Bunun yerine genel bir kadýn haklarý kisvesi altýnda herkes kendi siyasi mücadelesini veriyor alttan alttan: Muhafazakar kadýna doða dýþý bir ahlaki deðer biçip, kadýn üzerinden kendi baðnaz dünya görüþüne uymayanlarý cezalandýrmayý amaçlýyor, solcu feodal yapýnýn kýrýlmasý için o yapýyý destekleyen kanunlara savaþ açýyor, özgürlükçü kadýn erkek herkes için daha fazla cinsel özgürlük istiyor, feminist ise kadýna faydadan çok erkeðe zarar verecek bir deðiþimin peþinde. Bu görüþler arasýnda zerre kadar yakýnlýk yok. Sadece birbirinden bu kadar farklý kalabalýklarýn bile ortak bir fikirde birleþmiþ olmalarý, aslýnda ortada bir fikrin deðil, toplumsal bir önyargýnýn mevcudiyetine iþaret ediyor.

Sýrasý gelmiþken, bir kaç hatýrlatma: Bu çýkýþýmýn rahatsýz edici geleceðinin farkýndayým. Rahatsýz ettimse ne mutlu bana, birilerine ulaþabilmenin bir metodu da rahatsýz etmektir. Kadýnlara karþý bir çýkýþ deðil bu, bunun yine de doðru anlaþýlmasý lazým, hatta bu satýrlarýn yazarý kadýnýn sosyal hayatta olsun, cinsel hayatta veya iþ hayatýnda olsun daha fazla haklarý elde etmesinden yana. Tek kaygým bu yeni kazanýmlar elde edilirken eþzamanlý olarak geçmiþten gelen haklarýn býrakýlmamasý ile adaletsiz bir durumun ortaya çýkmasý. Yani geçmiþin ayrýcalýklarý o sistemin yapýsýna uygundu, o dönemin adaletsizliðine çözümdü.

Örneklerle açalým:

Siz çalýþma hayatýnda eþitlik saðladýktan sonra hala erkeðin kadýna bakmakla yükümlü olduðu nafaka sistemini sürdüremezsiniz, sürdürürseniz adaletsizlik olur. Bir kadýn politikacý olma hakkýna sahipse, sýrf kadýn olduðu için karþýsýndakinin onun sözünü kesmemesini bekleyemez, kesecektir ve kesmesi onu saygýsýz yapmaz, sadece politikacý yapar. Politikacýlýk iþine soyunan kadýn yumurta yeniyorsa o iþte, o da yiyecek. Yazý yazýyorsa bir kadýn, gelen ilk eleþtiride “olmaz, ben ne güzel þirin þirin yazýcýklar yazýyordum, büyük abilerim ablalarým, koruyun beni eleþtirdiler” diye birilerinin yardýmýna sýðýnmayacak. Ýþ yerinde eþitlik isteyen kadýn iþten atýlmayý da, yaptýðý iþin eleþtirilmesini de nasýl kabul ediyorsa, kadýna özgü sayýlan iþleri de erkeklerle paylaþmayý da kabul edecek. Cinsel özgürlük varsa, herkese var, kadýn iliþkilerinde bekleyen, bakýlan, korunan taraf olmak yerine, paylaþan, katký saðlayan, çözüm üreten taraf olma sorumluluðunu da üstüne almayý unutmamak durumunda. Bulaþýklarý yýkamaktan yýrtýyorsa, araba lastiði deðiþtirmenin nasýl yapýldýðýný öðrenmenin vakti yaklaþýyor demektir. Kadýnýn vücudu kadar erkeðin vücudu da kutsal ve dokunulmaz olmalý. (Erkeðin nerelerde nasýl dayaða, þiddete maruz kaldýðýný buraya aktarmam yasalarýmýzda suç oluþturduðu için açýklayamýyorum, kusuruma bakmayýn). Kýz çocuklarý okula gönderilmeli ve bunun yaný sýra erkek çocuklarý da okullarda dövülen, hor görülen konumlarýndan kurtarýlmalý, eðitim sistemi erkek çocuðun zihinsel geliþimine de uygun yapýlandýrýlmalý (Örnek olarak erkek çocuk daha gürültülü öðrenir, daha az titiz defter tutar, ama bunlar kusur deðildir aslýnda: Erkek çocuk eðitiminde farklý olmasý gerekenlerle ilgilenenlere bu konuda “Raising Cain” isimli kitabý tavsiye ederim). Hukuk herkese adil olmalý, kadýnýn iki göz yaþý damlasý ile verilmesi gereken kararlar deðiþmemeli, kadýn tanýklarýnda erkek tanýklar gibi yalan söyleme yetilerinin mevcut olduðu unutulmamalý. Neden yalan söylesinler ki sorusunu herkes için iþletebilmeliyiz. Elbetteki itirazlarýmýn geçerlilik kazanmasý için önce kadýn haklarýnýn iyi kötü tanýnmasý lazým. Diyarbakýr’dan bahsetmiyorum. Batýdan ve ülkemin batýya benzer bir yapýda yaþamakta olan azýmsanamayacak azýnlýðýndan bahsediyorum. Ve gelecekten bahsediyorum, gidiþattan bahsediyorum.

Yeri gelmiþken iki uzun hikayemin (Kadýn Haklarý, Geri Dönüþsüzlük) A.B.D.’de geçiyor olmasýnýn sebebini de burada açýklayayým: A.B.D. tüm kontrolsüzlüðü ve iddia ettiðinin tersine bireye deðer vermeyen yapýsý ile en uç örneklerin, en erken olarak görülmeye baþladýðý bir ülke. Cinayet cinayettir düþüncesinden çýkýlabiliyor kolayca A.B.D.’de, haklý cinayetler, haklý savaþlar vb. Ve kadýnlarýn gücü ellerine geçirdiklerinde erkeklerden daha acýmasýz olabildikleri deðil, olduklarýnýn örnekleri ilk A.B.D.’den gelmeye baþladý. Irak’taki iþkenceleri ile ünlü Cezaevinin komutanýn bir kadýn olmasý, en aðýr iþkenceyi (manevi iþkence) bir kadýn subayýn gerçekleþtirmesi tesadüf deðil. Bu durum kadýn askerlerin sayýlarýnýn 7 ye bir oranýnda olmasý ile karþýmýza çýktý, bir de Amerikan ordusunda tam bir sayýsal eþitlik olsaydý varýn Iraklýlarýn halini o zaman düþünün.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: merhaba
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
7 Temmuz 2005
Sevgili Var Samsa; Büyük bir ilgi ve dikkatle okudum yazýnýzý.Kadýn ismi ile siteye yazý yazan erkeklerin olduðuna þaþýrdým.Oysa þaþýrmamam gerekirdi.Sýrf güzel olduklarý için ünlü olan bazý kadýn sanatçýlarý(!) anýmsamalýydým.Sesi güzel olmayan bazý assolist bayan þarkýcýlarý,konuþma özürlü bazý güzel sunucularý, rol yapmkatan habersiz bazý güzel oyuncularý ....Hal böyle olunca, kadýn ismi kullanan erkek arkadaþlarýmýzýn olmasý, bana normal gelirdi....Ayrýca "kehanet" sandýðýmýz birçok þey, aslýnda bir öngörü....Yazýnýzdan; belli bir bilgi birikimininiz olduðu o kadar belli ki......Tarzýnýz da okunur ve açýk...........Devamýný dilerim....Sevgiyle kalýn...Kâmuran Esen

:: yazmak için emek!
Gönderen: nida / Ýstanbul/Türkiye
23 Mayýs 2005
Kimse, kimseye aþýk olmadýðý için edebi bir eser vasfý yok da... "zurna mý bu?" Oturmanýn haricinde, ayakta da düþünüldüðünü görsünler. Türk'ün aklý...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Biyolojik Demir Bilye
Giyotin Ýstiyoruz, Giyotin Ýstiyoruz!
Fikir Özgürlüðü ve Ýnternet
Hayatýmdan 35 Dakika
Dün Telafer'de Bir Çocuk Öldürüldü
Varolamamanýn Dayanýlmaz Öfkesi
Metafizik Dereotu Atomlarý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dünyanýn En Ýyi Ýnsaný [Þiir]
Yeni Bir Çaðýn Baþlangýcý [Öykü]
Sessizlik - 1 [Öykü]
Kadýn Haklarý - 1 [Öykü]
Kadýn Haklarý - 2 [Öykü]
O Þýk Ayakkabýlarý Bu Dava Ýçin Almadýnýz, Bay Schopenhauer! [Öykü]
Sessizlik - 2 [Öykü]
Martý M. V. [Öykü]
Mustapha Garta'nýn 30. Yaþ Günü - 1 [Roman]
Mustapha Garta'nýn 30. Yaþgünü - 2 [Roman]


Var Samsa kimdir?

Bireyin varolma, kendisi olma þansýný elinden alan kurumlarla sarýlmýþ ve kötü bir þaka, bir tuzak haline dönmüþ dünyada insan sorunu üzerine hikayeler, denemeler.

Etkilendiði Yazarlar:
Milan Kundera, Franz Kafka, J. P. Sartre, Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Var Samsa, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.