..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Hülya Atakan




21 Haziran 2005
Küçük Dostum  
Hülya Atakan
Maviþim, can dostum, büyükçe bir kafeste hemcinsleri ile ilk gördüðüm an ona çoktan kaným kaynamýþtý bile.


:CBAC:
Oðluma doðum günü hediyesi ne alabilirim diye haftalar öncesinden düþünmeye baþladýðým günlerde çarþý pazar dolaþýrken neden olmasýn diyerek bir cesaret evde beslenebilecek türden hayvanlar satan büyükçe bir dükkana –pet shop- girdim. Üst kattaki komþumun yeþil ve kahverengi desenlerde -ölçmedim ama boyu kesin iki metrenin üzerinde timsah ile kertenkele arasý bir yaratýða benzeyen- devasa bir iguanasý vardý. Özellikle yaz aylarýnda dýþa açýlan tüm kapý ve pencereler yüzünden her an bizim evde de görünme olasýlýðýna karþý temkinliydim ama onun tüm gün ayný yerde hareketsiz duran üþengeç ve miskin halini bildiðimden içim rahattý. Nitekim dükkandaki deðiþik boylarda iguanalarýn her biri plastik oyuncaklar gibi hareketsiz, kendilerini alacak bir sürüngen sever bekliyorlardý. Kertenkele korkusu nedeniyle sýcak yerlere bile gitmeye kaçýnan biri olarak önlerinden hýzlýca geçtim. Köpek yavrularý çok þirindi. Hele içlerinden bir tanesi sanki beni, beni al diye yüzüme mahzun mahzun bakýyordu. Masumiyet kokan gözlerde asýlý kaldým..., nafile daha önce eve almaya çalýþtýðým ama bir türlü ev halkýný ikna edemediðim bir kedi yavrusunun gürültüleri yeni yeni kesilmiþti. Üstelik alt katta oturan komþumun golden retriever cinsi, saman sarýsý renginde, kapýda her rast geliþimde patileri omzumda olan arkadaþ canlýsý, hüzünlü mü hüzünlü gözlerle bakan sýcak kanlý bir köpeði vardý. Sertifika alarak eðitimini tamamlamýþ bir þekilde kolejden döndüðünde o üç haftada bile neredeyse bir tay kadar büyümüþ ve bebekliðinin tüm þirinliðini yitirmiþ, hev hev çýkan minik sesinin yerine sanýrým yakýnda hayvan düþmaný diðer komþularýmýz tarafýndan her an bir kavgaya sebeb olacakmýþ gibi duran bas tonlarýndaki hav havlarýyla ve sürekli kapýlarý döven kamçý kuyruðuyla azman bir hale gelmiþ, Ayþe Hanýmlarýn sabrýný zorlamaya baþlamýþtý bile. Tabi annesine bakarsan kemirdiði ayakkabý, bilgisayar kablolarý ve duvar kaðýtlarýna raðmen o hala onlarýn sevimli mi sevimli ufaklýðýydý ya neyse... -Geçen ay evlerine hýrsýz girdi ve bay Goldenin hýrsýzý korkutup kaçýrmak yerine ona þirin görünebilmek için yalnýzca kuyruk salladýðýna eminim.-

Bizimki ne ev halkýný ne de çevrede yaþayanlarý rahatsýz etmeyecek sevimli bir þey olmalýydý. Ama ne? Balýklar? Japon balýklarý cam küremizden hiç eksik olmazdý ama en sonuncusunun günlerce deniz kabuðu altýnda can çekiþmesine karþýlýk elimizden bir þey gelmeden yalnýzca ölmesini beklediðimizi hatýrladýkça balýklarýn bulunduðu akvaryumlarý da hýzlý geçmek zorunda kaldým. Aslýnda kediler…, kediler, ahhh kediler onlarý ne çok severim. Çocukken bir kedim vardý, üstelik bir gözü mavi diðeri yeþil bir Van kedisiydi, bembeyaz tüyleri hep bakýmlý, yumuþacýk, hep tertemiz. Ýsmini koyarken babamýn bize aldýðý Tina isimli bir çocuk dergisinden esinlenmiþtik. Tinamýz yýllarca bizimle birlikte yaþadý. Üzerinden otuz beþ yýl geçti ve hatýrladýkça halen gözlerim yaþarýr... Mevsim kýþ, yavru kedi satýþlarý baharda ancak olur. Zaten bahar olsa ne olacak evde kediye, köpeðe vize yok.

Týpký iguana gibi hareketsiz duran yada hareketsiz durma taklidi yapan büyükçe bir papaðan, National Geographic dergisinden çýkmýþ gibi parlak renkli tüyleri, kafesin altý silme ayçekirdeði kabuklarý ile kaplý. Nasýl yerler ki bu gagalarla bizim bile zor yediðimiz bu yemiþleri? Ha bire bir þeyler kemirip duran iki beyaz tavþan yavrusu, birkaç hemster, birbirine dolanmýþ soðuk ve sevimsiz iki yýlan, küçük bir taþýn üzerinde sessiz ve hareketsiz düzinelerce su kaplumbaðalarý ve aðýr kokudan bayýlmak üzereyken koridorun sonunda bir telaþ, bir gürültü..., yemyeþil tropikal ormanlarýn rengarenk kuþlarý... Ve iþte orda duruyor küçük maviþim, bir muhabbet kuþu bu. Kafes birbirine sokulmuþ, dudak dudaða öpüþen, renk renk kuþlarla dolu, ne de sevecen þirin þeyler bunlar böyle... Biri diðerlerinden farklý, göðsü açýk gökyüzü mavisi, bembeyaz kanatlarýnýn üzerlerinde simetrik serpiþtirilmiþ birkaç tane siyah benek, boðazýndaki minik siyah benekler ise siyah inci kolye gibi ard arda sýralý, daha ince uzunlamasýna siyah çizgiler gözlerinin kenarýnda. Görevli iþaret ettiðim Maviþi diðerlerinin arasýndan alýp çýkarýyor dýþarý, erkekmiþ, bebekmiþ, daha birkaç aylýk, 50 kelimeye kadar konuþurmuþ ve bunun için en ideal zamanmýþ.

Görevliden Ýngiliz soyundan geldiðini öðrendiðim Maviþi, kafesini, minik darýlardan oluþan yemini, suluðunu, vitaminini ve oyuncaklarýný alarak neþeyle eve geldim. Kafesi akþam herkesin görebileceði bir yere yerleþtirdim. Eve geldiði andan itibaren tüm ilgileri üzerinde toplayan Maviþ bir doðum günü hediyesi olarak her sene onun da eve geliþ yýl dönümlerinin zorunlu olarak kutlanýlmasý gibi bir durum oluþturdu daha sonralarý.

Ýlk iki gün boyunca ne yemek, ne su ne de bir tek ses, hiçbir faaliyet yok. Ýkinci günün sonu, “sakýn ses tellerinde bir problemi olmasýn” gibi abuk sabuk bir kaygýya kapýldým. Kartýný aldýðým dükkaný aramadan önce kafesin önünde “bak son bir þans daha veriyorum, bu kez de sesini çýkarmazsan seni geri götürmeyi planlýyorum” dedim. Oðlumun müstehzi tebessümle bana baktýðý bir sýrada Maviþten gelen cýlýz bir cik sesi aramýzda duygusal bir baðýn çoktan kurulmuþ olduðunu fark etmeme neden oldu.

Bugün tam üç yýl oldu, ona birkaç sözcük de olsa öðretme, takla attýrma, tek ayaðý üzerinde sýçratma gayretlerimiz hiç bir sonuç vermese de ses tonlarýmýzla ve davranýþ biçimlerimizle rahatlýkla anlaþabiliyoruz. Bizi ne kadar anlayabiliyor bilmiyorum ama Maviþ, bize ne zaman ilgi ve oyun istediðini, onu kendi halinde, rahat býrakmamýz gereken vakitleri, ne zaman banyo yapma vaktinin geldiðini, kafesten çýkmak istediði vakitleri, nelerden hoþlanýp nelerden nefret ettiðini gayet iyi öðretti...

Ýþten eve döndüðüm akþam saatlerinde kapýyý açar açmaz bulunduðu yerden büyük bir telaþla kanatlarýný çýrparak hoþ geldin der gibi gelip baþýma konmasýna, beni neþeyle karþýlamasýna bayýlýyorum. Boþ bir eve anahtarla girmenin, ýþýklarý ilk yakan kiþi olmanýn ne kadar sýkýcý olduðunu herkes bilir. Çocukken okul dönüþü bizi evde karþýlayan annemiz veya kardeþlerimizin olmasý ne kadar sýradan gelirdi, herkesi kendimiz gibi sanýrdýk. Oysa þimdi oðlum benden önce okuldan eve geliyor ve tek büyüyen her çocuk gibi zil çalmanýn ne demek olduðunu bilmiyor, onu evde karþýlayan kimse yok. Ama artýk biliyorum ki anahtarý kapýya yerleþtirir yerleþtirmez ötüþleriyle “ben burdayým, yalnýz deðilsin” mesajý veren, onu sýcacýk karþýlayan bir küçük dostu var artýk...

Konabildiði her yerde. En çok da yakalanma riski az, uçma alaný her an hazýr platform gibi kullandýðý baþýmýzýn üstünü seviyor. Ýkinci sýrada omuzlarýmýz daha sonra ise parmaklarýmýz geliyor. En az kediler kadar meraklý... Gerçi merak konusu olan þeyler genellikle boðaz konusunda, hemen hemen yediðimiz her þeyden tatmazsa içi kesinlikle rahat etmiyor. Bir de parlak olan her þey ilgi alanýnda. Banyo dahil diðer odalardaki aynalar keþfettiði mekanlar, rahatça konsun diye önlerine yerleþtirdiðimiz bir çerçeve veya biblo üzerinde, biz hangi odada isek o da o odadaki aynanýn önünde saatlerce ama saatlerce býkmadan bayan Narcissus kendisini seyrediyor. En sevdiði þey kesinlikle bu. Bu arada görevlinin erkek diye verdiði maviþ diþi çýktý. Çünkü gagasýnýn üzerinde yer alan burnu ten renginde bu da onun diþi olduðunu gösteriyormuþ.

Bazen tek ayaðýnýn üzerinde, bir battaniye gibi tüyleriyle diðer ayaðýný örterek sabaha kadar aynanýn karþýsýnda uyuyup uyandýðý günler oluyor. Mutfakta yemek yaparken bana eþlik etmesi çok hoþuma gidiyor. Bu durumlarda yaptýðým her iþi yakýnda görmek için parmaðýma konmayý tercih ediyor. Onunla birlikte yemek hazýrlamaya bayýlýyorum. Yemek hazýrlamak, yemek yemek gibi bence özel törensi anlar olmalý. Ýnsanlar birlikte bir þeyler yapýp üretmekten zevk almalý. Aslýnda bu anlar yaþamý paylaþmanýn en kolay yolu deðil mi? Her gece baþkasý tarafýnda hazýrlanmýþ, hiçbir katýlýmýn olmadýðý bir sofranýn nasýl bir büyüsü olabilir ki...

Ýþte nihayet Maviþimle ben böylece hep arzuladýðým birlikte vakit geçirme seanslarýný yakalamýþ oluyorum. Onun meraklý bakýþlarýný, arada bir salata için hazýrladýðým maydanoz yapraklarý ile kapýþmalarýný, üzerinde yaptýðý kýsa uçuþlarla tüm ekmek kýrýntýlarýný etrafa yayýþýný (!), yeþeren gagasýný musluktan damlayan suyla yýkamaya çalýþmasýný zevkle izliyorum. Bu arada hazýrladýðým kek hamurundan toplu iðne baþý kadar bile olsa tadabilmek için göze aldýðý riskleri bertaraf etmek için az gayret sarf etmiyorum. Kýþ akþamlarý uzunca bir kayýk tabaða konulan kuru yemiþlerin, bir ucunda mutlaka o. Yazlarý ise en sevdiði þey mýsýr, onun diþlerimin arasýndaki mýsýr tanelerini almaya çalýþacak kadar mücadeleci yönüne bayýlmakla birlikte ayný þekilde koca mýsýr koçaný dururken aðzýmdakini almaya çalýþacak kadar açgözlü yanýna da bir o kadar sinir oluyorum.

Küçük bir kasenin içerisinde etrafa yüzlerce su damlasý sýçratarak banyo yapmasýný izlemek ya da yine saatlerce tüylerini temizlemek için her biri ayrý bir resme kompozisyon olabilecek þekillerde baþýný üçyüz altmýþ derece döndürerek bin bir pozisyona sokuþunu, en uzun tüyünün ucuna kadar temizliðini sürdürmesini seyretmek muhteþem... Ne yazýk ki kendisine gösterdiði titizliði çevresinden sakýnan, kahvaltý sofralarýnda badi badi tabaklar arasý dolanýrken tatmadýðý, gagalamadýðý hiçbir þey býrakmayan, yediði herþeyi oyun adý altýnda -kasýtlý olduðunu düþündüðüm- oldukça büyük bir alaný kapsayacak þekilde acýmasýzca etrafa fýrlatabilen bu sevimli dostun bu iþten aldýðý büyük zevk karþýsýnda etrafý kirletmesine çaresiz boyun eðip onun neþesini paylaþmayý tercih ediyorum.

Akþamlarý oðlumun piyano tuþlarýna basmasý ile tüm parçalara bitip tükenmek bilmeyen bir enerjiyle eþlik etmesi, hele hýzlý çalýnan bölümlerde onun da coþmasýný, birlikte yaptýklarý düetleri hayranlýkla dinliyorum. Tabi bir de nefret ettiði þeyler var. Mesela kesinlikle kendisine dokunulmasýndan hoþlanmýyor. Çok istediðimiz halde ipeksi tüylerini okþamak gibi bir þansýmýz yok. Kafesine oynasýn diye konulan renkli iri boncuklarýn altýnda sallanan küçük pirinç bir çan ile kavgaya tutuþup aniden asabileþmesini tam olarak anlamýþ deðiliz. Eðleniyor mu yoksa çanýn sesi ve sallanmasý sinirini mi bozuyor? Kafese giren her yabancý þeye karþý son derece mesafeli durmasý nedeniyle bana göre kýzýyor, çünkü ses tonu diðer kýzdýðý zamanlardaki gibi cýr cýr çýkýyor.

Yazýlarýmý bilgisayara geçerken Maviþim de hep iþaret parmaðýmýn üzerinde. Ben klavyenin tuþlarýna basarken o da hareket eden parmaklarýmýn üzerinde dengesini saðlamak için çabalayýp duruyor. Minik parmaklarýndan yayýlan sýcacýklýðýný yüreðimde hissetmek mutluluk verici.

Sabahlarý iþe gitmeden yaptýðým makyajý, en ufak detayýna kadar baþýmýn üzerinden neredeyse gözümün içine kadar eðilip dikkatle takip edecek kadar meraklý. Okuduðum kitaplarýn hemen hemen hepsindeki minik gaga izleri onun yaþamýmdaki imzalarý, bu yüzden çok sevdiðim kitaplarýmý gagalamasýna kýzamýyorum. Çevresinde gezinen bit kadar küçük bir sirke sineðinden bile ürküp kafesine gizlenecek kadar korkak ama diþlerimin arasýndaki yiyeceði araklayacak kadar cesaretli. Sabahlarý biz uyanmadan kesinlikle sesini çýkarmayacak kadar kibar ve ince düþünceli. Önemli ve acil bir iþimiz olduðunda baþýmýza musallat olacak kadar þýmarýk ve çekilmez de. Devirerek kýrdýðý bir bardaðýn hemen akabinde olay yerini anýnda terk edecek kadar zeki ve uyanýk, bazen öpmek için dudaklarýmýza pike yapacak kadar da canavar. Arada bir Afrika menekþeleriyle konuþurken gelip narin çiçeklerini ve kadife yapraklarýný didik didik edecek kadar da kýskanç. Ankara’da zaman zaman olan 3 þiddetindeki depremleri benimle birlikte hissedecek kadar hassas. -Deprem oluyor dediðimde bana þüpheyle bakan ev halkýný ancak onun kafesteki çýrpýnýþlarýyla ikna edebiliyorum.-

Gece sýk sýk rüyalarýmda, Maviþin kazara açýk unutulmuþ balkon kapýsýndan uçarak dýþardaki aðacýn dalýna konduðunu, geri dönmesi için verdiðim çabalara, yalvarmalarýma kulaklarýný týkadýðýný, bir zamanlar içerde onlar duymasa da sabah akþam ötüþlerine karþýlýk verdiði özgür hemcinslerine kavuþmaktan mutlu olduðunu belirtir gibi þakýdýðýný, benimse ter içinde kedi var mý diye çevreyi kollayýp korkuyla çaresizlik ve sýkýntýlar içinde uyandýðým çok olmuþtur.

Hayvanlara dost tüm insanlarý kendime hep yakýn hissetmiþimdir. Çünkü bu küçük sevimli dostlarýmýz bize koþulsuz ve karþýlýksýz sevmeyi, merhameti, fedakarlýðý, sorumluluðu, insan olmanýn deðerli vasýflarýný bir arada yaþamamýzý öðretiyor.

Bireyler olarak bir arada topluca yaþýyor olsak da her insanýn kendi içinde yalnýzlýk çektiðini, minik dostlarýmýzýn bizim baþka hiçbir þekilde doldurulamayacak bu yalnýzlýklarýmýzý paylaþabileceklerini düþünüyorum. Türlü bahanelerle, onlarýn sevimliliðini görmezlikten gelerek bu güzelliði yaþamamak bir eksiklik. Onlarýn hayatta koþulsuz ve karþýlýksýz sevgiyi bizlere tattýrmalarýndan daha deðerli ne olabilir ki?



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: hevese geldim
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
2 Temmuz 2005
Sevgili Hülya Atakan; Öyle güzel anlatmýþsýnýz ki; yalnýzlýðýmý bir kuþla paylaþma konusunda hevese geldim.Benim de bir küçük dosta ihtiyacým var sanýrým...........Sevgiyle kalýn.....Sizi sürekli izliyorum.........Kâmuran ESEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hiç mi Deðerleri Yok?..
Arka Bahçeli Ev…
Karafatmaya Karþý Gelin Böcekleri
Batýdan Doðuya Ilýk Esintiler
Serin Sýcak Bir Aðustos Gecesi
Haremden Boðaz Manzarasý
Bir Konserden Kalanlar

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bacon, Montaigne, Russel ve
Marguerite Duras ve Karasineðin Ölümü
Charles Köprüsünden Notlar
Gerard Tepesinden Budapeþte

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Karlovy Vary'de Bir Gün... [Öykü]
Beyaz Sessizlik [Öykü]
Salih Ustanýn Düþü [Öykü]
Zor Yýllar [Öykü]
Benimle Uðraþma Kýzým! [Eleþtiri]
Türkçe Nereye Gidiyor? [Eleþtiri]
Türkülerle Kimlikler [Eleþtiri]
Katar; "Doha Tartýþmalarý", Hamas [Eleþtiri]
Aðaçlar Konuþur Mu? [Eleþtiri]
21. Yy'da Savaþlar Nasýl Deðerlendirilir Ki? [Eleþtiri]


Hülya Atakan kimdir?

-

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hülya Atakan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.