Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Her þeyi yarým yaþýyormuþuz gibi geliyor bazen. Mutluluklarýn tadý hep damaðýmýzda kalýyor. Baþýmýza gelen tüm felaketleri, iki gecelik gözyaþýyla dindiriyoruz. Çabuk unutuyoruz olup biteni ve bazen, hüznü yaþamayý bile beceremiyoruz. Oysa hayat, ardýmýzý toplayan, býraktýðýmýz yarýmlarýmýzý eteðinin altýna saklayan kýskanç bir kadýn gibi bekliyor bizi. Eteðinin altýndaki mahremi merak edip, kendi açýklarýmýzla yüzleþmemiz için hep sabrediyor. Biriken piþmanlýklarýmýza son bir damla daha ekleniyor baðýra çaðýra. O yüzden, en küçük hatalarýmýzla bile baþ edemiyoruz zaman zaman. Hayat yüreðimize öyle bir sevda üflüyor ki boðazýndan, ciðerimiz, kalbimiz ve bize ait olan her þey ona koþuyor, kusursuz bir teslimiyetin en temel direði oluyor ruhumuz. Sonra sönüyor ýþýklar yavaþ yavaþ, sevdanýn üzerine konduramadýðýmýz tozlar, gittikçe daha da belirginleþen kara lekelere dönüþüyorlar. Geçiyor o ilk hevesler, o ilk öpüþler ve daha kaç ilkimize bulaþmýþsa o kýskanç kadýnýn nice eseri. Aklýmýzý esirgediðimiz gerçek yaþamýn üzerinde, gömleðin kolundaki ikinci ütü izi gibi eðreti duruyoruz. Süzgecin altýnda býraktýðýmýz yarýmlarýmýz, posasýndaysa yaþadýklarýmýz kalýyor sadece. Hayat, hasediyle bir bir döküyor eteðinde bize ait ne varsa. Ýþte tam o anda, aklýmýzý çeliyor tüm gidiþler. Bir sahil kasabasý, bir orman, belki beþ yüzyýllýk bir çýnarýn yamacý, bir küçük tekne... Kendimizi boðan zincirlerden bir hýrsla kurtulup ona varmak istediðimiz en uzak yer! Sanki giderken, ardýmýzdaki yol ýþýklarýný da söndüreceðiz birer birer. Sanki içimizdeki fýrtýnalar bizimle gelmiyorlar ve o yüzden giderken acýda olsa gülümse diyor içimizdeki þeytan. Ama en büyük aþklar, insaný en sevdiði þehirden kaçýrtanlar deðil ki, bunu göremiyoruz. Dünyanýn en koca yükü bizim omuzlarýmýzda gibi geliyor, yalnýzlýk mengenesi bir bizi sýkýþtýrýyor tüm hýrsýyla. Giderken, varacaðýmýz o ýssýz, o kimsesiz, o yabancý yerlerde, sadece kendimizin duyacaðý çýðlýklarýmýzý hayal ediyoruz. Bugünlerde herkes, gitmekten bahsediyor. Ýþlerini öylece býrakanlar, sevgilerine özlem katmaya çabalayanlar, anlatmayanlar, anlaþýlmayanlar... herkes... Sevdiðim bir dostum, boðazýma kadar dayandý her þey, diyor. Kendimi Karadeniz’in yaylasýna bir atsam, hatta telefonumu da burada býraksam, sonra o hýrçýn denizime saatlerce bakarken, birazcýk kopya çekip ona benzesem, hem aþkýn özü sevdalýk deðil midir? Ben yine özüme dönsem... Sonra bir of çekiyor ki derinden, benim içim titriyor, ürperiyorum... Baþka bir dostum, beni de yanýna alýp uzaklaþmak istiyor; sokaklarýnda tanýdýk hiçbir yüzü görmesek, hatta orada sokak bile olmasa. Ýçtiðimiz sigarayý bile bulamadýðýmýz minik bir kasabada, bisikletin üzerinde ellerimizi kocaman açýp rüzgâra kendimizi býraksak! Yüreðimdeki ‘gidecek’ listelerim her gün daha da çoðalýyor. Kendimi o listede görür müyüm diyerek, açýp açýp yüreðime bakýyorum sürekli. Ne zaman karþýma çýkýp eteðini sallasa o kýskanç kadýn, kendi kendime bir kez daha soruyorum: gitmeli miyim? Bu bana ait izlerlerle dolu güzel þehrimden, her sabah gülümseyerek selam verdiðim komþularýmdan, faturalarýn arasýndan bulduðum sürpriz mektuplarýmýn emanetçisi posta kutumdan, ailemden, her þeyden vazgeçip gitmeli miyim? Oysa nasýlda soðuktur otobüs terminali. Elinizde kahvenizle bir bankýn üzerinde bekleþirsiniz. Bir yýðýn insan geçer önünüzden. Nereye gittiklerini hep merak edersiniz. Kimileri kendilerinden de büyük bavullarý çekerler ardý sýra. Kimilerinin minik bir çantasý vardýr ama yanýna kattýðý o korkunç ýstýrap hemen belli eder yerini. Kimileri, son bir umutla döner arkasýna ve bekler gelmeyeceðini bildiði sevdiklerini. Ve otobüsün o ilk adýmýnda kendinizi inandýrmak için yinelersiniz ‘gidiyorum’ ‘ben gidiyorum’! Kim bilir kaç kiþinin kaderi deðiþmiþtir o ilk adýmda. Kim bilir kaç kiþi, yol boyunca uzanan o beyaz þeritlere sizinle ayný anda dökmüþtür geçmiþini. Bence gidiþler, dönüþünüzü ‘ben geldim’ dediðinizde sevinçle boynunuza sarýlan sevdiklerinizle þenlendirmedikçe, bir anlam taþýmazlar. Hani bana düþmez belki ama, bence artýk gitmeyiniz. Belki biraz daha samimiyete ihtiyacýmýz vardýr, belki biraz daha yalandan uzaklaþýp korkmadan yaþamaya, belki herkesin içindeki o þah olma duygusunun yerine birazda piyonluðun karýþmasýna. Bugün tekrar yüreðime bakacaðým, elvedalarýn yerini merhabalar almýþsa eðer, gitmemek için bir nedenim daha olacak ve ben o nedenden sýmsýký tutunup burada kalacaðým. Savaþmadan, hesap sormadan, isyan etmeden... Sadece ve sadece yaþamak için!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Feray Korkmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |