..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýþimden büyük tat aldýðýmý söylemeliyim." -John Steinbeck
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Pop Kültür > Ozan Önen




7 Aðustos 2005
Limon Bardan Þaþaalý Sahnelere: Manga  
Ozan Önen'in, Ünlü Nu-Metal Grubu maNga'yla yaptýðý edebi içerikli röportaj...

Ozan Önen


Ünlü yazar Yakup Kadri, "Ankara" adlý romanýnda, "O milli ateþin hararetinden bu buzdan þehir maketi nasýl çýkmýþtý?" diye veryansýn eder. Þair dostum küçük Ýskender, Ankara'yý "En kara" diye tanýmlar.


:EBFB:
Ozan Önen: Ünlü yazar Yakup Kadri, "Ankara" adlý romanýnda, "O milli ateþin hararetinden bu buzdan þehir maketi nasýl çýkmýþtý?" diye veryansýn eder. Þair dostum küçük Ýskender, Ankara'yý "En kara" diye tanýmlar. Çoðunluðunu üniversitelilerin doldurduðu baþkentin bar ortamlarýnda, özellikle de sizleri Limon'dan bu yana takip edenler, "Manga" isminin bu buzdan þehrin gece hayatý için bir "Cumartesi Gecesi Ateþi" olduðunu iyi bilir. Ancak, Manga'nýn merkezi, þehr-i Ýstanbul'a kaydýðýndan bu yana, baþkentteki müzikseverler sizi birkaç konseriniz dýþýnda dinleme fýrsatý bulamýyorlar. Barlarda çalma geleneðinizi yitirmemenizi diliyorum. Çünkü, gerçek dinleyiciniz orada ve sizleri oradayken kendilerine çok çok yakýn hissediyorlar, içsel yalnýzlýklarýný hafifletiyorlar, nefretlerine belki de sizlerle bir ivme kazandýrýp yön veriyorlar. Sevgilisinden ayrýlan da orada, yeni sevgilsini bardan bulan da...Sýnýfta kalan da orada, sýnýfýný geçen de... Yakýnýný kaybeden de orada, doðum gününü kutlayan da...Garip bir yakýn olma drumu var ortada yani, deðiþik paylaþýmlar...Yakýnlýk hadisesine temas etmiþken, cover'ladýðýnýz þarkýlar dahil, Manga'nýn çalýp söylediði þarkýlarýn sözlerinde "isyan" ve "hüzünlü bir hayat özeti" olduðu için de çok tutulduðunu söylemek yanlýþ olmayacaktýr. Ama, bunalým ve hüzün arasýndaki ince çizgiye de dikkat ediyorsunuz, bunalmýþ gençliðe taviz vermeden onlara net çizgileri de iþaret edebiliyorsunuz. Tam da buradan baktýðýmýzda, Manga'nýn birincil derdinin tam olarak ne olduðunu sormak isterim. Yani, saðýr sultan bile biliyor artýk "Manga" isminin manasýný; eminim ki size en az bin defa sormuþlardýr "Manga" ismi nereden geliyor, diye. Ya da Nu-Metal'i anlattýrmýþlardýr muhakkak. Rutin bir rportaj olsun istemiyorum. Ama, beni asýl ilgilendiren, siz grup üyelerini rahatsýz eden, kýþkýrtan, acýtan þeyler... Nedir müziðinizin, sözlerinizin, sahnedeki hareketinizin kaynaðý? Ankara'daki depresif günler mi? Sokaklar mý? Kaygýlarýnýz mý? Kayýplarýnýz mý? Kazanmak istedikleriniz mi?

Özgür ( maNga ): Bizim en baþýndan beri kendi müziðimizi yapma konusunda kesinlikle ve kesinlikle etkilendiðimiz ana unsur kendi hissettiklerimiz. Manga'da gitar ve vokal görevlerinde olan Yaðmur ve Ferman hem beste konusunda hem de sözler konusunda grubun baskýn elemanlarý... Ama onlarýn yaþadýklarý ve hissettikleri þeyler bir þekilde zaten hepimizin insan olarak genelde yaþadýðý ve hissettiði þeyler. Bir þeyler üretilirken de, bu yaþanýlan þeylerden yola çýkarak bireyden bireye bir anlatým ve beraberinde çözümlemeler, çözülmeler ve bireysel sorunlarý çözüp yeni önermeler getirme durumumuz var. Bizi kýþkýrtan, acýtan þeylere örnekler verebiliriz: Herhangi bir siyasi duruma, ülkelerin veya dünyanýn genel gidiþatýndaki herhangi bir probleme genel bir bakýþ açýsý olabilir. Sonuçta bunlarý kendi aramýzda konuþuyoruz. Bunlarýn arasýnda etkilendiklerimiz var, etkilenmediklerimiz de. Ayrýlýklarýmýz da var, kayýplarýmýz da ve daha birçok þey...Bizi etkileyen þeyler müzik haline geliyor, þarký sözü haline geliyor. Nihayetinde, bireysel etkilenmelerin dile getirilmiþ halleri þarkýlarýmýz aracýlýðýyla ortak bir dil haline geliyor.

Ozan Önen: Biraz da þarký sözlerinizden gidelim... Þarkýlarýnýzdan "Bir Kadýn Çizeceksin"de, "Bak sen ne yazýk ki klasik bir tablosun dostum, ne yaparsan yap; boþsun.Tamam okumuþsun, ama yetmez, sadece bununla dertler bitmez. Çýkacaksýn kabuðundan, bunalýmdan kurtaracaksýn kendini, ona göre yaþamayý býrakýp döneceksin gerçeklere. Ama önce, bir kadýn çizeceksin..." diyorsunuz; büyük bir kesime atýfta bulunduðunuz aþikar. Bir diðer þarkýnýz "Kapkaç"ta "Kimler bekliyor son nefesimizi? Ya da kimlere sattýlar acaba bizi? Soracaðýz artýk, hesap verecekler. Buradan ileriye gidemeyecekler; kapmaya kaçmaya son verecekler: Manga geliyor..." þeklindeki iddialý sözlerinizi duyuyoruz. Müzikal altyapýyla beslenen bu sözler oldukça etkili olmuþa benziyor ve siz sahnede çalarken sizi dinleyenler sizi kendileriyle daha kolay özdeþleþtiriyorlar, nefret ettikleri durumlara laf geçiren sizin gibi adamlarý dinlediklerinde müthiþ keyif alýyorlar. Þimdi, sizi þaþýrtabilirim ama bunu sormak zorundayým: Türk Edebiyatý'na ve musýkisine üflediði neyle ve nefesinden yükselttiði sözleriyle damga vurmuþ gerçek bir deli olarak Neyzen Tevfik, 1901 yýlýnda, Ýstanbul Çukurçeþme'de yazdýðý bir metinde þöyle diyor: " Bana yoktur lüzumu gülþeninin/ Þeb-i tarik ü ruz-ý ruþeninin/ Ne gulammanýn, ne de zenninin, / Hepsinin ta mezarýný sikeyim." Ýsyan, yeryüzünde hep vardý ve her zaman da olmaya devam edecek. Heyecan da öyle. Osmanlý eþkýyalarýndan, Fransýz Devrimi'ni yapanlara; delirmiþ þairlerden, baþkaldýran asilere... Hep vardý. Ama, ben sizin isyanýnýzýn ve heyecanýnýzýn samimiyetine gerçekten inanan birisi olarak soruyorum: Þarký sözlerinizdeki sertliði neye göre dengeliyorsunuz? Neyzen Tevfik kadar sert bir ironi kullanmaya cesaretiniz var mý? Bundan sonraki albümünüzde yer alacak parçalarýn sözlerini ve Türk müzik tarihinde býrakacaðýnýz izi çok merak ediyorum doðrusu. Yani belki siz, ödeyemediðiniz faturalar ve birikmiþ borçlarýnýz nedeniyle de þarký sözü yazmýþ olabilirsiniz yakýn bir zamanda, ama, popüleritenizin ve kazancýnýzýn yükseliþe geçmesiyle birlikte, hayat memat durumlarý sözlerinize ne kadar samimi þekilde yansýyacak? Üstelik "Yalan" diye de bir þarký yapmýþken...Limon'da çýktýðýnýz günlerde, sizi dinleyenler adeta bir yeraltý cemaati gibi görünürdü gözüme, Dövüþ Kulübü gibi hatta. Pogo yapan arkadaþlar içtikten sonra deli gibi kusarlardý sizi dinleyip... Mesela ben ev arkadaþýmla sizin sahne aldýðýnýz bir gecede tanýþmýþtým. Benzer frekanslarýn insanlarý var yani o ortamlarda....Tüm bu söylediklerime atfen neler anlatmak istiyorsanýz anlatýn. Kusuruma bakmayýn; abuk ve kýsa sorularý sevmiyorum. Hadi söyleyin; cemaatinizin size olan inancýný nasýl koruyacaksýnýz?

Özgür ( maNga ): Öncelikle Neyzen Tevfik'in o sözlerine biraz deðinelim: Orada bireysel bir yaklaþým var; senden gelecek mutluluðu da, senden gelecek üzüntüyü de bu saatten sonra istemiyorum. Ben zaten çekmiþim çekeceðimi, diye sövüyor Neyzen Tevfik. Bizler deyim yerindeyse laf sokma babýnda Neyzen Tevfik kadar üstad deðiliz elbette ki. Bizim þarkýlarýmýzda da anlýk öfkelerin, ani sinirlenmelerin yeri kesinlikle var; o anlarda çok sakin bir insan olsanýz dahi o duyguyu ifade etme ihtiyacý hissedersiniz. Þarký da zaten hayat gibi, o olay gibi; her þey sakin gidiyor ve bir anda bir patlama ihtiyacý duyuyorsunuz. Böyle anlarda, "Aman abi bu kadar sert olmayalým." gibi durumlar söz konusu deðil bizim için. Tanýmlamalar yapýlýrken küfür edilmesine de karþý bir duruþumuz yok. Ama, önemli olan þey akýllý ve mantýklý cümlelerle olayý ifade etmek. Burada elbette ki Neyzen Tevfik'in duruþuna karþý bir duruþumuz da var demek istemiyorum. Yanlýþ anlaþýlmasýn.

Ferman ( maNga ): Cemaatimizin bize olan inancý konusunda söyleyeceðim þey biraz kliþe de olsa þu söz olabilir: Nereden geldiðini bilirsin ve gittiðin yere de o bilinçle gidersin. O cemaati kaybetme korkumuz yok. Bizi bilen adamlar her zaman bize önceden olduðu gibi bakacaktýr. Bazý insanlarýn görüþleri va bakýþlarý hakikaten de deðiþebiliyor ama: Vay; þöhret olmak! Vay; ünlü olmak! Biz zaten bunlarý takmýyoruz; hiçbirisi de umrumuzda deðil. Bizim umrumuzda olan þey albüm yapýp konserler vermekti ve biz de þu an bunu yapýyoruz. Tabi ki bir popülerleþme hadisesi oluyor etrafýnýzda ister istemez: Gittiðiniz her yerde "Yok þu oldunuz, yok bu oldunuz." diyorlar, hakikaten de bunlar umrumuzda deðil. Çünkü biz hala Limon'da çýkan o adamlarýz, Limon'da çalan Manga gibi çalýyoruz her yerde, sahnelerin hepsinde o günlerdeki hislerimizi taþýyoruz. Limon'da ben sahnedeyken gözlerimi kapayarak söylerdim þarkýlarý, hala da gözümü kapatarak söylüyorum tüm þarkýlarý. Deðiþen bir þey olmadý. Geçen gün, Öykü'nün bir yazýsýnda çok güzel bir þey vardý: Popüler kültürün içine sýzarak, kendi amaçlarýn için onun araçlarýný kullanarak popüler kültüre saldýrmak. Mor ve Ötesi'ni örnek veriyordu buna örnek olarak.

Özgür (maNga): Zaten, popülerleþme hadisesi bizi yapmak istediklerimize daha da yaklaþtýracaksa, biz bunu kullanmaktan çekinmeyiz. Mesela bu konuda baþýmýza çok ilginç olaylar da geldi. Ferman'ýn baþýna Diyarbakýr'da gelmiþ. Benim Niðde'de... Niðde'ye gittik mesela; orada baktýk hayranlarýmýz geldi yanýmýza; böyle bol pantolonlu, bereli, küpeli genç kerdeþlerimiz. Kendi hip-hop gruplarý falan da varmýþ orada. "Biz normalde bu tarzda giyinemiyorduk buradaki insanlarýn tepkileri yüzünden, sizin konsere gelmeniz bahanesiyle biz böyle rahat giyinebildik bugün, istediðimiz gibi davranýyoruz bugün." dediler. Bizim sayemizde kendilerini ifade edecek ortam da bulmuþ oluyorlar yani bizim geliþimizle birlikte. Türkiye'de eksik olan þey egemen müzik kültürleri olarak pop ve arabeskin oluþu nedeniyle farklý tarzda müzik yapanlarýn popüler olmaya fýrsat bulamayýþlarý. Ýþte bu yüzden biz bir þeyler yapmaya, bir þeyleri deðiþtirmeye çalýþýyoruz. Popüler olmanýn bizi derinden etkileyecek, bizi deðiþtirecek bir þey olacaðý kanýsýnda deðiliz. Bizim zaten sistemle belli bir sorunumuz var. Çok profesyonel anlamda olmasa da Kapkaç þarkýsýnda da ifade ettiðimiz gibi tüm sistemlerle sorunumuz var. Bizim Irak Savaþý'yla deðil; bütün savaþlarla sorunumuz var. Belli bir otoriteyle deðil; bütün otoritelerle sorunumuz var. Bunlar okulda öðretmendir, evde anne babadýr; bunlar çok genel þeylerdir ve zaten bu konulara da genel olarak bakýlmasý lazým. Ama, tam bu noktada da insanýn bireysel bir þekilde kendini anlamasý, algýlamasý gerkiyor. Bireysel bir kurtuluþ olunca da, birey kendini deðiþtirdikçe de toplumun tümü kendisini deðiþtiriyor. Limon günlerine de dönecek olursak; þimdi yeni yeni anladýðýmýz þey Limon'un bizim için çok çok özel bir yer olduðu. Özel bir kitle vardý orada, öyle deðiþik bir eküri vardý; bizimle birlikte eðleniyorlardý, her hafta düzenli olarak geliyorlardý, böyle yirmi otuz kiþilik bir güruh bir yerden bir yere sürekli olarak hareket ediyordu, kavgalar çýkýyordu; biz çalmaya devam ediyorduk falan... Gerçekten de özel bir yerdi yani orasý.

Ferman (maNga): Oradaki olay gerçekten de önemli bir eðlence kültürüydü. Açýk konuþayým; ben Türkiye'nin hiçbir yerinde öyle bir bar kültürü görmedim. Türkiye'nin hemen hemen her yerinde bar programlarý yaptýk; Limon'daki gibi bir bar kültürüne hiçbir yerde rastlamadýk. Hep eleþtiriliyordu mesela son zamanlarda; iyi tipler gelmiyor falan filan diye... Aslýnda, sahibinden barmenine kadar, dinleyicisinden güvenliðine kadar hep böyle "N'aber abi?" der, sahneye çýkýp çalar, sahneden iner ve muhabbetinize yine devam ederdik tekrar. Öyle bir þey olmayacak Türkiye'de bir daha; yok çünkü.

Ozan Önen: Baþkent Ankara'dan bir eski baþkente; Ýstanbul'a gittiniz albümünüz çýkmadan evvel. Bunu bilenlerin kulaðýna, þarkýlarýnýzdan "Bitti Rüya"daki þu sözler takýldý çok: "Bir köprüden geçiyorum; mutlu gibiyim sanki. Geride bir kent býraktým; bir de sevgili. Rüya mý bu gerçek mi, inan anlamýyorum. Bu þehir beni içine çekiyor; kendimi alamýyorum. Olanlar yetmez gibi, bir de mesaj geliyor: Mutluluktan hoþça kal, birer birer zýrvalanýyor. Ýyice daðýtmak için biraz daha içiyorum. Sonra oturmuþ mal gibi zýrýl zýrýl aðlýyorum." Bu sözler postmodern bir hayatý yansýtýyor, cep telefonu var þarkýda; "daðýtmak" ve "mal" gibi gençliðin çokça raðbet ettiði argovari sözler var. Türkçe'ye özen gösterenler biraz kýzsalar da ben bu sözleri çok sevdim, durumunuza cuk oturmuþ yani. Anlam itibarýyla da bir "þaþkýnlýk" ve "yükseliþten önceki yýkýmýn heyecaný"ný görüyorum. Kaçýþý ve kadýn kokusunu... Kaosu görüyorum. Çamurun ortasýndaki yeniyetme ruhu görüyorum. Bu þansý yakaladýðýnýz için mutlu gibisiniz sanki, yani; oldukça ünlüsünüz artýk. Daha dün Bahçeli'de sýrtýnýzda gitarla "Ne olacaðýz?" kaygýsýyla yürüyorken, þimdiki "Ne olacaðýz?"ýnýzýn içinde hangi renkler var; merak ediyorum. Ve, soruyorum: Bu noktadan itibaren, kendinizi tekrar etme korkusuna kapýlýyor musunuz? Ya da çýktýðýnýz turnelerden, TV programlarýndan, konserlerden, verdiðiniz yüzlerce röportajdan sonra kiþiliklerinizde bir erozyona uðrama kaygýsý yok mu? Kurt Cobain, "Smells Like Teen Spirits" adlý þarkýlarýný konserlerinde söyledikleri zaman kendilerinden nefret etmeye baþladýklarýný söylemiþti Nirvana grubu adýna. Býkmýþtýlar yani. Robert Pinget, "Yazamamak" adlý "nouveau" romanvari kitabýnda, þöyle yazýyor: "Bay Rüya yazamýyordu...Bay Rüya yazamýyordu...Bay Rüya yazamýyordu..." Ve Pinget, aynen böyle devam ediyor ama yazýyor da. Aynen Kurt Cobain gibi, Robert Pinget gibi; zirveyi gördükten sonra dibe vurup da dibi anlatabilecek kadar cesur olacaðýnýza inanýyor musunuz? Ya da Dostoyevski gibi? Hiç konuþuyor musunuz bu konularý?

Özgür (maNga): Ýlk önce Türkçe hakkýnda birkaç þey söylemek istiyorum. Sonuç olarak bizler yaþadýðýmýz zamanýn müziðini yapýyoruz, kentsoylu bir müzik yapýyoruz, yaþadýðýmýz zamanýn lisanýný kullanýyoruz. Eskiden türkülerde kullanýlan sözcükleri bizim þimdi de ayný söyleniþleriyle söylememizi kimse bekleyemez. Kentte yaþadýðýmýz ve de çeþme baþýnda kimseyi görüp de aþýk olmadýðýmýz için kendi yaþadýðýmýz þeylerde birebir kendi kullandýðýmýz kelimelerden söz çýkartýyoruz. Çok da tezat bir duruþ sergilemiyoruz yani, zaten söz yazma iþinin böyle de olmasý gerekir. "Ne olacaðýz?" mevzusuna gelince; geçenlerde ilk konserimizin kayýtlarýný izliyorduk, ODTÜ Rock Þenliði'nde 2002 Mart'ýnda çýkmýþtýk. Hakikaten, senin de dediðin gibi bir "Ne olacaðýz?" durumu vardý. ODTÜ konserinde Ferman, Yaðmur'a "Olacak mý lan?" diyor mesela. Hala da bu soru var kafamýzda. Ünlü oldunuz, falan diyorsun ya; "Hakikaten de mi?" falan diyorum ben de kendi kendime.

Ferman (maNga): Sonuç olarak güzel söz yazalým diye bir kaygýmýz yok, o an ne hissediyorsak ve hangi kelimeleri kullanýyorsak o sözleri taþýyoruz þarkýlara da. Bu Türkçe'yi kötü kullanmak deðil bence. Dilin kendi akýþý, kendi doðasý. Kendimizi tekrar etme konusunda da hiçbir sýkýntýmýz yok. Zaten daha birkaç ay oldu ilk albüm çýkalý, daha çok yapacak þeyimiz var yani. Korkumuz yok.

Ozan Önen: Jim Morrison'un þu sözlerini hepiniz biliyorsunuzdur: "There are things known and things unknown. And in between, are the doors." Zaten, The Doors grubunun adýna ilham veren kitap olarak da filozof Aldous HUXLEY'in "The Doors of Perception" (Algý Kapýlarý) kitabý gösterilir. Birçok ünlü müzisyenin, nitelikli iþlerini çýkartmadan önce edebiyattan ve felsefeden beslendiði görülmüþtür. Eski þarkýlarý cover'lamak gibi, ünlü þiirlerden þarký sözü yapmak aklýnýzdan geçti mi hiç; bunu da merak ediyorum çok. Mesela bir Can Yücel'den, Ece Ayhan'dan, Neyzen Tevfik'ten, Nilgün Marmara'dan, küçük Ýskender'den, Altay Öktem'den ya da ne bileyim; Charles Bukowski'den, Sylvia Plath'ten? Var mýdýr beslendiðiniz, sizi yerinizden hop oturtup hop kaldýrtan þeyler; isimler, þehirler, hayvanlar, þairler, kadýnlar, objeler, eserler, akýmlar?... Japon manga sanatýndan baþka tabi : )

Özgür (maNga): Mesela Sepultura en son Goethe'nin bir kitabýndan beslendiklerini söylüyor, üç albümdür ayný kitaptan besleniyorlarmýþ.

Ozan Önen: Faust...

Özgür ( maNga ): Evet, Faust. Mesela Tool o anlamda çok fazla felsefe kökeni olan bir grup, Dream Theatre da keza ayný þekilde... Daha çok progressive müzik türlerinde bu etkilenmeleri görüyoruz. Doors aslýnda dönemi içinde progressive bir grup olarak deðerlendirilebilir, her ne kadar çok kýsa soluklu olsalar da müzik tarihine damgasýný vurmuþ bir grup Doors. Bizim etkilendiðimiz isimler var tabi ki...

Ferman ( maNga ): Mesela bir Dövüþ Kulübü var film olarak. Ya da Libido. Yaðmur mesela Libido'yu izledikten sonra çok etkilendiði için yazdý bir þarkýnýn sözlerini. Ama yine de çok felsefi bir etkilenme yok sözler yazýlýrken.

Özgür ( maNga ): Þu da var ki gruptaki herkes edebiyatla, kitaplarla haþýr neþir. Bukowski demiþken; mesela Bukowski'nin sözlerini Direc-t þarký sözü yaptý. Ama biz þu an için bizi birebir etkileyen, somut biçimde bize dokunan gerçeklerden söz çýkartýyoruz. Ama, bakarsýn günün birinde bir bilgisayar oyunundan da deli gibi etkilenebiliriz, o zaman oradan bile bir þeyler çýkar. Çok da planlý programlý þeylerden çýkmýyor yani þarkýlar.

Ozan Önen: Türk rock grubu Duman'ýn bir röportajýnda, solist Kaan Tangöze'nin Neþet Ertaþ'ý da dinlediðini okumuþtum. Garipsemedim, hatta hoþuma gitti bu durum. Sizler ne tür müzikler dinliyorsunuz þu sýralar? Kimler gelip kimler geçiyor CD kutularýnýzdan? Özellikle tavsiye ettiðiniz isimler var mý genç dinleyicilerinize? Hani olur ya; yeni birilerini keþfettiðinizi sanýrsýnýz ve bir an önce o keþfettiðiniz þeyi baþkasýna da göstermek istersiniz. Mesela þu yanýmda fotoðraflarýnýzý çeken arkadaþým Fatih Eltimur'a sizi zorla dinletmiþtim, Marmaris'e gidiyorduk o vakit, arabadaydýk. Toplama bir albümdü, Sing Your Song yarýþmasýna katýldýðýnýz þarkýnýzý dinletip kendimi bi bok sanmýþtým "Aha bak ben keþfettim bu adamlarý, sen de keþfet." edasýyla...Komik ama keyifliydi. O da, baþkalarý da bana kaçýrmýþ olduðum þeyleri dinletiyorlar, ben de onlara. Mesela en son Jeff Buckley'i dinlettim ve çok da sevdi arkadaþým. Özellikle de Forget Her parçasýný. Sizin keþfettiðiniz son hazine hangisi?

Ferman ( maNga ): Mesela ben Faith No More'u çok geç keþfettim ve piþmaným daha önce dinlemiþ olamadýðým için.

Özgür ( maNga ): Þu anda dinlediðimiz birçok ünlü grubun feyz aldýðý ve beslendiði gruplardan olarak da Faith No More'u gösterebiliriz. Korn'undan tut da System Of A Down'una kadar ritmler, vokal teknikleri, gitar kullanýmý ve altyapý olarak çok iyi bir kaynaklar. Daha progressive olarak Tool'u ve A Perfect Circle'ý örnek olarak gösterebilirim. Onlar þu anda en saðlam modern rock'ý yapýyorlar. Bir de Pain Of Salvation diye bir grup var, onlarýn son albümlerini çok beðendim. Ama yine de müzik konusunda çok fazla þeyi ayýrt etmeyi sevmem. Ýçinde davul ve bas olan her þeyi dinlerim. Neþet Ertaþ'a gelince, Neþet Ertaþ vaktinde yaptýðý emprovizasyonlarý Japonya'daki konservatuarlar tarafýndan merak edilerek Türkiye'ye gelinip dinlenilen ve "Sen bu emprovizeyi, bu taksimi nasýl yapýyorsun?" denildiðinde "Gönlüm nereye isterse oraya basýyorum." diyen bir saz üstadý sonuçta. Hakikaten de incelenmesi, dinlenmesi gereken insanlar arasýnda en önemlilerden. Müziðimizi yaparken bir þekilde batý enstrümanlarý kullandýk ve batý kökenli bir tarzda ilerledik ama "bu illa ki de böyle olacak" diye bir þey yok. Zaten bizim müziðimiz de oldukça geniþ ve bunu ortaya koyarken de en önemli þey samimiyet. Müzik, müziktir sonuç olarak ve bu yüzden de her þeyi önyargýsýz olarak dinlemek lazým. Laço Tayfa'dan tutun da, Cypress Hill'e; Cypress Hill'den House Of Pain'e, onlardan death metal gruplarýna, death gruplarýndan Metallica'ya her þeyi dinlemek lazým. Rock'n'Roll tarihinden Black Sabbath'a; ortaya çýkan yeni akýmlardan Sex Pistols'a, punk türüne, Seattle'da ortaya çýkan grunge ve hardcore türlerinden birçok þeye kadar her þeyden dinlemek lazým az da olsa...Korn, Limp Bizkit, Deftones, Incubus, Rage Against the Machine, System Of A Down bizim beslendiðimiz isimler olarak ön plana çýkýyor; bunu da her daim dile getirmiþizdir. Zaten dünya nüfusu þu an tavan seviyesinde; yedi milyara ulaþan insan sayýsý var ve bir þekilde büyük bir kýsýmýn büyük bir üretimi var. Burada önemli olan hangisinin yolundan gideceðiniz deðil; sizin ne yapmak istediðiniz.

Ferman ( maNga ): Bizim tarzýmýza bakýp da, bizim söylediklerimize bakýp da sadece Korn'a veya ne bileyim A Perfect Circle' a takýlmasýn hiçkimse körü körüne. Ama mesela bizi yeni dinlemeye baþlayan çok genç dinleyicilerimiz var. Ama lütfen onlar bu birkaç gruba saplanýp kalmasýnlar. Çünkü biz de bu isimlerden önce çok þey dinledik ve þu anda da çok þey dinliyoruz. Yoksa tek türe saplanýp kalmak hiçbir þekilde besleyemez insaný. Ben bir haftadýr Tea Party ve Minister Of Sound dinliyorum mesela; bu aralar sadece elektronik ve drum&bass dinliyorum. Bu hafta cayýr cayýr sert þeyler dinleyesim gelmedi mesela, ama geçen hafta black metal dinledim hep. En son Eric Truffa diye bir adamýn albümünü aldýk Özgür'le. Trompetçi bir adam Truffa. Farklý bir þeyler dinlemek lazým yani.

Ozan Önen: Hadi þimdi de siz bana birer soru sorun, tüm röportaj kliþelerini yýkalým ve veda edelim artýk...Garage'a içmeye gidelim sonra da...

Özgür ( maNga ) : Neden Manga? : )) Beklediðini buldun mu?

Ferman ( maNga ) : Albümü nasýl buluyorsun? Ama, objektif olarak, ciddi olarak yorumunu merak ediyorum.

Ozan Önen: Geçen gün televizyonda Aslý'nýn sizin hakkýnda yaptýðý bir yorumu dinledim. Sizin hakkýnýzda "ciddi anlamda uzun zamandan beri farklý bir þeyler, yeni bir þeyler yapan adamlar" demiþti. Katýlýyorum. Benim de Ankara'daki rock barlarý gezerken gözüme en çok çarpan þey þuydu abicim: Baþkentin rutin temposunda, okul koþuþturmasý, hayat memat iþleri arasýnda, cumartesileri ne yapýlýr? Manga dinlenir. Apayrý bir renktiniz yani benim için. O rengin de daha büyük kitlelere ulaþmasý beni çok mutlu etti. Albümünüzü böyle görüyorum. Apayrý bir tarz, belki birileri bu tarzý daha önce de denemiþtir Türkiye'de, biz bilmiyoruzdur. Ama, edebi açýdan, sözlerin anlamý, müziðin dokunuþu açýsýndan beni etkileyen iþler çýkartýyorsunuz. Samimiyetiniz de ayrý bir güzellik. Ben, Limon'da çýkan Manga'yý þu an karþýmda görüyorum. Albümüyle de, tavrýyla da...

Ferman ( maNga ) : Eyvallah. Son olarak þunlarý söylemek istiyorum: Ankara gerçekten de çok önemli bir þehir, bu þehirde birçok þeyi deðiþtirmeye çalýþtýk. Limon'da da bir þeyleri deðiþtirmeye çalýþtýk. Limon dahi bizim yaptýðýmýz müziðe açýk deðildi. Belki de Sing Your Song bizi Limon'a götürdü çok eleþtiri almamýza raðmen. Ne olursa olsun her bar sahibi haklýdýr, ufak da olsa bir popülerlik aradýlar zamanýnda. Yarýþmadan sonra bu müziði yapmamýza izin verildi. Çünkü, bu yarýþmadan önce biz bir yýl boyunca böyle "Hadi Korn çalalým, hadi Deftones çalalým." diye giderdik barlara, "Yok, bunlarý çalmayýn." derlerdi. "Haftasonu çýkan gruplar bir iki tane Korn çaldý, siz çalmayýn." derlerdi. Çok iyi hatýrlýyorum. "Sert çalmayýn, biraz daha piyasaya oynayýn." derlerdi. Sing Your Song bir þeyleri deðiþtirdi. Mesela biz yýlbaþýnda, Ankara'da Sepultura çaldýk Limon'da. Kimsecikler de bir þey demedi. Ankara da, Limon da çok önemliydi. Artýk Limon yok; Garage var. Ortamý çok iyi tanýmasam da artýk, yine de Limon tayfasýndan Can'lar var orada; Deniz'ler var, sizler varsýnýz... Sonuçta bize çok yakýn bir tayfa oradakiler. Sadece þunu söylemek isterim iyi niyet olarak: Garage'dakiler önyargýlarýndan kurtulsunlar, sert-yumuþak kelimelerini bir yere býraksýnlar. Garage'da çalanlar da hakikaten kendi bestelerini yapsýnlar ve kendi hissettikleri þeyleri bir yerlere getirmeye çalýþsýnlar. Öyle de olduðunu umuyorum þu an. Biz býktýk þu sözlerden: "Eskiden þöyle çalýyordunuz, þimdi böyle çalýyorsunuz. Siz hardcore grubu deðilsiniz. Nu metal nedir?" falan... Herkes geçsin bunlarý. Bakýn; Türkiye'de hiçbir þey yok müzik adýna, rock müzik adýna da yeni yeni bir çýkýþ söz konusu. Var olanlar hak ettikleri ilgiyi göremeseler de... Biz Limon kültüründen geldik ve bizden sonra gelenler de o kültüre saygýlý olsunlar; sert, cayýr cayýr müzik yapmak adýna kötü beste yapmasýnlar. Önemli olan iyi ürün verebilmek. Bu tür þeylerden kurtulduðumuz zaman biz hep beraber bir araya gelip bir þeyler yapacaðýz bu ülkede...Bu kadar...

Ozan Önen : Çok teþekkürler.

Ferman-Özgür ( maNga ) : Biz teþekkür ederiz.

Ozan Önen
ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu Baþkaný/Organizatör
GARAGE ZONE Art DirektörüI
PK 40 06531 ODTÜ / ANKARA
www.gencyazarlar.org/
ozan@gencyazarlar.org
msn messenger:
very_special_thanx_to_pain@hotmail.com




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cezmi Ersöz'le

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Belki, Þaþkýn Olur Sonrasý [Öykü]


Ozan Önen kimdir?

Ozan Önen kimdir? (Ozan Önen hakkýndaki bu biyografi metni, aþaðýda "kaynakça" bölümünde belirtilen adreslerden derlenerek, Kutalmýþ Gökalp Ýnce tarafýndan kaleme alýnmýþtýr. ) ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu Baþkaný’yken adýndan çok söz ettirmeye baþlayan, genç Türk Edebiyatý’nýn ve organizasyon camiasýnýn ünlü isimlerinden Ozan Önen; 17 Þubat 1984’te Kýrklareli’de doðdu. Çocukluðunun büyük bir kýsmýný burada geçiren Önen, daha sonra sýrasýyla Susurluk, Aydýn ve Ankara’da yaþadý. Susurlukspor'dan Beþiktaþ'a kadar uzanan belden sakatlanmalý sekiz yýllýk bir futbolculuk macerasý, 'yazar olacaðým' tutkusuyla Aydýn Fen Lisesi'nden ODTÜ Felsefe'ye kadar savrulup gelen bir okul hayatý, on sekiz yaþýndan beri yazmakta olduðu kaotik kurgulu buçuk bir romaný, Rock'n'Roll Seviþmeler adlý bir porsiyon þiir dosyasý, biri uzun metrajlý dört senaryo çalýþmasý, çýkartmýþ olduðu dergi ve fanzinleri var. Philip Guedella "özyaþamöyküsü baþka insanlarla ilgili gerçekleri anlatmak için eþsiz bir araç. " dese de, Ozan Önen hiçbir zaman "özgeçmiþ" yazmýyor, o, yazýlarýyla anlatýyor her þeyi. Baþkalarý onun için (öz)geçmiþ yazsa da, yine de pek yeterli olmuyor. Birileri de yazmýþ bir þeyler, olmuþ mudur; bilinmiyor. . . "Ozan Önen kimdir?"sorusuna verilecek cevaplar, bir insanýn ömrüne sýðdýramayacaðý cinsten olsa gerek ki birçok kiþinin hayatlarý boyunca yaþayabileceði þeylerin toplamýyla dopdolu bir geçmiþe sahip bir adam bu. Ozan Önen, genel olarak “Yazar-Organizatör” olarak tanýmlanýyor, parantez içindeyse öðrenci. 1999 Ortaöðrenim Kurumlarý Seçme ve Yerleþtirme Sýnavý'nda ( yeni adýyla LGS ) Türkiye 759. su olmayý baþararak Aydýn Fen Lisesiöðrencisi olmasý, onu sanatýn ve hayatýn ritminden uzaklaþtýrmýþa benzemiyor. Çünkü bu okul, Ýzmir Fen Lisesi'nin on altý yýldýr elinde tuttuðu "ÖSS puan ortalamasý Türkiye birinciliði" ünvanýna son vermesiyle ve ÖSS þampiyonlarý çýkartmasýyla tanýnýyor. Önen'in, Aydýn Fen Lisesi'ndeyken, Adnan Menderes Üniversitesi Toksiloji Bölüm Baþkaný Prof. Dr. Ferda Akar danýþmanlýðýnda ve Hülya Olgun'un rehberliðinde iki bilimsel projeye, þu an Boðaziçi Üniversitesi Makina Mühendisliði Bölümü öðrencisi olan "Mehmet Dönmez" ve Sabancý Üniversitesi Doða Bilimleri ve Mühendislik Fakültesi Bölümü öðrencisi olan "Asil Bütün" isimli arkadaþlarýyla birlikte imza attýðý biliniyor. bkz. : http://www. aydinfenlisesi. k12. tr/ ODTÜ'de "edebiyat, psikoloji, sinema, felsefe, medya, uluslararasý gençlik" niteleme sýfatlarýyla baþlayan altý öðrenci topluluðunda tütün tüttürüp sakýz çiðneyen Önen, yönetim kurulundaki han'fendilerin caný sýkýldýkça da ODTÜ Kitap Topluluðu'ndan atýlýyor. Üstüne üstlük, ODTÜ Kitap Topluluðu'ndaki bu han'fendiler, Turgeniyev'in Babalar ve Oðullar'ýný dahi hala bilmiyor. ( ! ) Ozan Önen, 2004 yýlýnda kapatýlan ve tekrar kurulma çalýþmalarýna baþlayan ODTÜ Felsefe Topluluðu’nun kurucu üyeleri arasýnda ve yönetim kurulunda yer alýyor. Ozan Önen, henüz siyasete atýlmýyor. akademik danýþmanlýðýný ODTÜ Felsefe Bölümü baþkaný Prof. Dr. Ahmet Ýnam'ýn yaptýðý ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu'nun baþkanlýk görevini yürütüyor; bu toplulukla beraber söyleþi, seminer, gezi, panel, yarýþma, fuar, imza günleri, kampanya, atölye çalýþmasý, dergi çalýþmasý vb. birçok çok keyifli organizasyonlara imza atýyor. ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu, Ozan Önen’in baþkanlýðý döneminde “2005 Yýlý Türkiye’nin En Aktif Öðrenci Topluluklarý Yarýþmasý-Düþünce ve Genel Kültür Dalý Türkiye Birincisi” olmasýyla da tanýnýyor. Ozan Önen, ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu E-Dergisi "Potansiyel Kafasý Karýþýklar Ýçin Ruh Serseriliði Performans Sahasý www. gencyazarlar. org"un içeriðindeki "hoþ geldiniz" imalý tüm yazýlarý yazýyor, okurlara e-derginin a'sýný z'sini anlatmaya çalýþýyor. Bu e-derginin, ilerleyen zamanlarda Türkiye’nin en büyük e-degilerinden birisi olmasý bekleniyor. bkz. : http://www. gencyazarlar. org/ Ozan Önen, zaman zaman, Zaman Gazetesi'ne deðil; Cumhuriyet Gazetesi'ne ve Cumhuriyet Gazetesi’nin çeþitli eklerine haber, öðrenci demeçleri, yazý vs. gönderiyor, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'la vardýðý anlaþma sonucu Cumhuriyet Gazetesi'yle ortaklaþa organizasyonlara imza atýyor ve on beþinden bu yana çeþitli dergilerde ve internette öykü, þiir, deneme, anlatý, sinema, müzik ve edebiyat yazýlarý çiziktiriyor. Birçok dergi macerasýndan sonra, 2005 yýlý itibariyle LeMan Dergi Grubu dergilerinden Yeni Harman'da yazmaya devam ediyor ve yazýnsal-düþünsel geliþtiricilik seminerleri kapsamýnda "Sýçrasana Be Adam!" baþlýklý yazýsýyla Türkiye elemelerini kazandýðý KaçakYayýn dergisinde de yazmaya baþlayacaðý söyleniyor. Birileriyle röportaj yapýyor, birileri de onunla röportaj yapýyor. On yedisinde "günebakan" adlý derginin editörlüðüyle baþladýðý dergicilik iþine tutun(a)mayanlar adlý "sinema, edebiyat, tiyatro ve diðer þeyler" dergisinin genel yayýn yönetmenliði ve öykü editörlüðüyle devam ettiyse de "tutun(a)mayanlar, iflas ettiðinde baþarýlý olacaktýr" diye bir laf ettiðinden olsa gerek, tutun(a)mayanlar'ýn ilk sayýsý hazýr olsa da henüz baskýya girmeden iflas ettiði biliniyor. tutun(a)mayanlar için, "iflas ettiðinde baþarýlý olacak allem kullem ve þeyler dergisi" deniliyor ve büyük yazar 'gönül' yayýn yönetmeni Oðuz Atay bir kez daha özleniliyor. tutun(a)mayanlar'ýn günün birinde internet üzerinden de olsa yayýn hayatýna devam etmesi bekleniyor. bkz. : http://www. tutunamayanlardergisi. net/ ODTÜ Psikoloji Topluluðu'nun iki yýl boyunca Yönetim Kurulu üyeliðini yapan Ozan Önen'in, "Psikoloji Denemeleri" ve "Otopsi" adlý iki psikoloji dergisinin editörlüðünü yürütmüþ olduðu haberini, ODTÜ Psikoloji Topluluðu baþkaný Ýnci Ayhan veriyor. Ozan Önen, rock gruplarýyla yaptýðý röportaj hengamesini ve tutun(a)mayanlar'ýn iflas bayraðýný üzerinden attýktan bu yana, Ankara'nýn ünlü rock barý Garage'ýn müzik ve alternatif yaþam dergisi Garage Zone'un art direktörlüðünü yürütüyor. ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu'nun bünyesinde bulunan Model Birleþmiþ Milletler Alt Birimi'yle de Birleþmiþ Milletler organizasyonu altýnda bir "dünya gençlik dergisi" projesi yürüten Önen, dergicilik ve yayýncýlýk konusunda daha çok þey yapacaða benziyor. Önen, Cumhuriyet Gazetesi'yle varýlan anlaþma sonucu ve bu gazetenin yanýsýra ODTÜ Rektörlüðü ve ODTÜ Mezunlarý Derneði iþbirliðiyle 2006 yýlýnda ODTÜ'nün 50. yýlý için çýkarýlacak olan ve Cumhuriyet Gazetesi'yle birlikte tüm Türkiye'ye daðýtýlacak olan "ODTÜ 50. yýl Özel Dergisi"nin de editörlüðünü yürütüyor ve bu derginin koordinasyonunu ODTÜ Genç Yazarlar Topluluðu üyeleriyle birlikte gerçekleþtiriyor. Genç organizasyon þirketi “OrganizasyonAnkara” ile bir süre çalýþan ve parti organizasyonlarýnda yer alan Ozan Önen, Garage Rock Bar'ýn iþletmecisi Mehmetcan Fal ve grafiker Sinan Kýzar'la birlikte ortaklaþa kurduklarý Machine Entertainment adlý prodüksiyon, organizasyon, menejerlik ve yayýncýlýk þirketinin çatýsý altýnda, bir düzine festival ve parti organizasyonu projelendiriyorlar, Garage Rock Bar baþta olmak üzere birçok yerde organizasyonlar düzenliyorlar, birçok müzik grubunun ve yazarýn menejerliklerini yürütüyorlar, yeni isimler keþfediyorlar ve güzel dergiler çýkartýyorlar. Beraberinde, Converse Unimayfest ve Rock Republic gibi birçok büyük organizasyonun Ankara bilet satýþýný yürütüyorlar. "Your Joy, Our Job!" sloganýyla yola çýkan Machine Entertainment'ýn ulusal ve uluslararasý çok büyük projelere imza atacaðý daha þimdiden söyleniyor, Machine Entertainment, bir "çýlgýn projeler þirketi" olarak da tanýmlanýyor ve asýl çýkýþý 2006 ve 2007 yaz aylarýnda yapacaðý söyleniyor ve ilk büyük projeleri ANKAROCK Müzik Festivali’yle müzik camiasýna “merhaba” diyorlar. Görünüþe bakýlýrsa, Machine Entertainment markasý Ozan Önen'in "Amatör ruh, profesyonel bakýþ açýsý. " þeklinde sloganlaþmýþ cümlesinin anlam bütünlüðüne de cuk oturmuþ. Önen, %35 hissesine sahip olduðu Machine Entertainment markasýnýn dýþýnda kendi þirketini ve markasýný da yaratmaya çalýþýyor, Cumhuriyet Gazetesi’nin de organizasyon þirketini kuracaða benziyor. Türkiye'nin ve dolayýsýyla Ankara'nýn bugüne kadarki en büyük açýkhava müzik festivali olacaðý tahmin edilen "Türkiye Gençlik Festivali GençFest"in organizatörlük ve kreatif direktörlük görevini yürüten Önen, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi müdürü Elif Akýn'ýn basýn ve halkla iliþkilerden sorumlu asistanlýðýný 2005 mart ayýndan beri yürütüyor, ODTÜ KKM bünyesindeki etkinliklerde organizasyon ve basýn konusundaki deneyimini "nitelik ve nicelik" açýsýndan da arttýrýyor. bkz. : http://www. ccc. metu. edu. tr/ Ozan Önen'in, Ankara'nýn ilk kitap fuarý olma özelliðini taþýyan ve 2005 yýlý mart ayýnda yapýlan ODTÜ Kitap Fuarý'nýn on yedincisinin ve 11-14 mayýs 2005 tarihleri arasýnda yapýlan ODTÜ 19. Uluslararasý Bahar Þenliði'nin de organizatörleri arasýnda bulunduðunu ve þenliðin "basýn ve halkla iliþkiler" iþlerini yürüttüðünü ODTÜ Uluslararasý Gençlik Topluluðu baþkaný Özlem Öziçi söylüyor. Önen, profesyonel dansçý ve Dünya Turizm Güzellik Yarýþmasý Dünya 2. Güzeli Didem Kovancý'yla da birçok dans festivali projesi üzerinde çalýþýyor. Genç yazarýn, 'bateri çalmalý' ve 'grup daðýlmalý' bir müzikal geçmiþinin olduðu, ortaokul arkadaþlarý tarafýndan da doðrulanýyor. Ziraat Bankasý'nýn açmýþ olduðu bir resim-afiþ yarýþmasýnda birincilik ödülü olduðunu bildiðimiz Önen, Barbarlarýn Turnusolu adlý fanzini caný sýkýldýkça, 'dudaklarýný yuttukça' çýkartýyor ve her türlü yayýnevi ve alt kültür çalýþmasý üzerinde sek sek oynuyor. Cumhuriyet Gazetesi bünyesinde de ileriye dönük projeler üreten Önen, dostu Deniz Açýk'la birlikte 'Cümbüþ' ve 'Þerafettin' isimli ev yapýmý þarap markalarýný yaratma çabasýnda olmakla beraber fotoðrafçý dostu Fatih Eltimur'la birlikte Mardin, Marmaris, Bozcaada, Kapadokya, Ýzmir, Ýstanbul…vs. köþe bucak dolaþasý geliyor her dakika ve bir þeylere kafalarý bozuldukça, uzak yerleri çadýrlarýyla, uyku tulumlarýyla ve içsel yalnýzlýklarýyla birlikte geziyorlar. Önen'in, lise döneminde katýldýðý üç yazýnsal yarýþmadan aldýðý üç ödülden bu yana ilk defa, 2005 yýlýnda bir yarýþmaya daha katýldýðý ve ODTÜ Öykü Tamamlama Yarýþmasý'nýn birincilik ödülünü on üç yaþýnda bir trafik kazasýnda gözlerinin önünde yitirdiði can dostu Efe Can Engür'ün imzasýyla yazdýðý bir novellayla kazandýðý biliniyor. Novella, ayný zamanda Ozan Önen'e kazanmýþ olduðu ödülü veren Edebiyatçýlar Derneði eski baþkaný ve ÝmgeÖyküler Dergisi Genel Yayýn Yönetmeni yazar Özcan Karabulut'un Rojda adlý öyküsünün devamý olma niteliðini taþýyor. Ozan Önen, ODTÜ Mezunlarý Derneði’nin 2005 yýlýndaki 40. Kuruluþ Yýldönümü Etkinlikleri çerçevesinde, derneðin açmýþ olduðu “ODTÜLÜ olmak” konulu “ODTÜ Mezunlarý Derneði 40. Yýl Yazý Yarýþmasý” seçici kurulunda yer alýyor. Ozan Önen, organizasyon iþlerinden kazandýðý/kazanacaðý paranýn tümünü sanat için ve sanata raðmen harcadýðýný/harcayacaðýný cümle aleme ilan ediyor. Önen, Ýran'a giderek Ýran-Türkiye Edebiyat Günleri'ne katýlmak ve yaklaþýk iki yýldýr tasarladýðý Ýran Belgeseli projesini tutun(a)mayanlar'ýn sinema editörlüðünü de yürütmüþ olan ODTÜ Sinema Topluluðu Baþkaný Esra Demirkýran'ýn nev-i þahsýna münasýr katkýlarýyla gerçekleþtirmek istiyor. Uydu sahibi ülke hükümetlerine, Ýnsan Haklarý Evrensel Beyannamesi'ndeki birçok maddeyi ihlal ettikleri gerekçesiyle, George Orwell'in 1984 adlý romanýndaki 'big brother' kavramýyla ilintili olarak, "AÝHM" nezdinde felsefi ve hukuki boyutu köþeli bir dava açmaya hazýrlanan Ozan Önen'e, bu davaya bakacak cesarette ve yetkinlikte ne bir hakim ne de bir mahkeme olduðunu Yargýtay Onursal Cumhuriyet Baþsavcýsý Sabih Kanadoðlu bile söylüyor. bkz. : Çankaya Belediyesi Cumhuriyet Söyleþileri Son olarak, "Düþe-Yazma" ve "Bilinçaltýndan Notlar"ýn da dahil olacaðý bir kardeþ dergiler projesi ve türkiye'de ilk kez yapýlacak olan dergi ve dergicilik fuarý için Düþe-Yazma dergisi genel yayýn yönetmeni ve tutun(a)mayanlar'ýn sanat yönetmeni Burak Esen ve elde mevcut tutun(a)mayanlar tiyatro editörü Onur Görünmez, þiir editörü Eren Aðýn (Eren Barýþ), sinema editörü Esra Demirkýran, tiyatro editörü Barýþ Þýri ve dans editörü Didem Kovancý'yla kafa patlattýðý fakat tutun(a)mayanlar'ýn iflasýndan sonra bu projelerin suya düþtüðü Ankara Konur Sokak'ta kulaktan kulaða dolaþýyor. Ozan önen, baþta TRT olmak üzere birçok radyo programýna konuk olarak katýlýyor; ileriye dönük olarak da radyo ve tv prodüksiyonlarý projelendiriyor. ( Önen'in radyo program kayýtlarýna MP 3 formatýnda internetten de ulaþýlabilir. ) Ozan Önen, baþkanlýðýný Milli Güvenlik Kurulu eski paþalarýndan emekli Tuðgeneral Enver Var'ýn yaptýðý Balýkesirliler Derneði'nin gençlik kollarý'ný 2005 yýlý nisanýndan bu yana kurmaya çalýþýyor. Ozan Önen, ayrýca, Çankaya Belediye Baþkaný Prof. Dr. Muzaffer Eryýlmaz'ýn gençlik danýþmanlýðýný yapacaðý günü heyecanla bekliyor. 2000 yýlý mayýs ayýnda, Samsun Valiliði'nin ve Karadeniz Leo Dernekleri'nin organize ettiði “Atatürk'ün Samsun'a Çýkýþýnýn 81. Yýlýnda 81 Ýlden 81 Genç” adlý etkinliklere Aydýn il birincisi olarak katýlan ve bu etkinlikte Ege Bölgesi temsilcisi olarak bir panele konuþmacý olarak katýlan Ozan Önen'in, Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kýzý Ülkü Adatepe'nin elinden aldýðý bir ödülü ve Atatürkçü Düþünce Derneði Aydýn Þubesi'nden kazanmýþ olduðu bir ödülü olmasýna raðmen, Atatürkçü görünüp de Atatürk ismini sömürenlere karþý bir savaþ içinde olduðu ve bu baðlamda ODTÜ Atatürkçü Düþünce Topluluðu Baþkaný Çaðdaþ Ekinci'nin kendisine yazýlý ortamda sataþmasý sonucu Ekinci'ye yazmýþ olduðu ve ODTÜ öðrenci topluluklarý elektronik ileti gruplarýnda dolaþan cevap niteliðindeki on dokuz sayfalýk efsanevi tekzip metniyle de ODTÜ'de oldukça ses getirdiði ve çok konuþulduðu biliniyor. Bu tekzip metninin bir yerinde þöyle diyor Önen: “Ýster Mustafacýlýk desinler, ister Kemalizm desinler, isterlerse de Atatürkçülük desinler; bizler, Ata’mýzý seviyoruz zaten. Kör göze parmak misali deðil. Bu iþ, sen-ben meselesi kadar da senli benli deðil. . . ” Bu anlamda, Önen'in saðýnýn solunun belli olmayacaðý ve her nerede olursa olsun "cesaret edilemeyen þeylere cesaret edebildiði" görülüyor. Buna raðmen, insanlar Ozan Önen'le uðraþmaya devam ediyor ama o hiç yýlmýyor. Çünkü, zýtlýklarýn çatýþmasýna ve kaosa inanýyor Önen. Bunu da bir baþka metninde intihar çerçevesinde þu þekilde açýklýyor: “Ey adam! Ýntihardan her söz açýþýmýzda bize kör gözlerle bakýp, umutsuz ve de korkak demezler mi? Bizse onlarýn bize acýmasýna acýyan içlerimizle ve kocaman kocaman açýlan gözlerimizle; onlarýn hayatýna, onlarýn dünyasýna, onlardan daha tutkulu ve coþkulu ve bir o kadar da hüzünlü sarýlmaz mýyýz? Söylesene adam. . . Hayatýn güzelliðinden her söz açýþýmýzda, bize kör gözlerle bakýp, içi geçmiþ intiharlardan söz açmazlar mý?” Yazýlarýnda varoluþsal boþluða sýklýkla dikkat çeken Ozan Önen, “Çözülmesi gereken tek felsefi sorun vardýr; intihar. ” diyen ünlü filozof Camus’ye de nazire yapýyor: “Çözülmesi gereken asýl sorun intihar deðil; intihar edememektir. ” Önen'in sportif geçmiþine baktýðýmýzda; futbol alanýnda dört tane il þampiyonluðu, Türkiye Yýldýzlar Futbol Þampiyonasý 1998 Türkiye Beþinciliði, 1999 Türkiye Okullar Arasý Futbol Þampiyonasý Marmara Bölgesi gol krallýðý gibi ilginç enstantenelerle de karþýlaþabiliyoruz. Hakkýndaki bir baþka yazýlý belge diyor ki: "Ozan Önen, Aydýn Ýl Atletizm Þampiyonasý'nda, Aydýn Fen lisesi ikinci sýnýf öðrencisiyken katýldýðý 100 metre yarýþlarýnda, 100 metreyi 11. 27'de koþarak il üçüncüsü oldu. " sanýyoruz ki Ozan Önen, atletizme devam etseymiþ olimpiyatlarda derece yapacak kývama gelirmiþ. Sakaryaspor kafilesinin geçirdiði trafik kazasýnda hayatýný kaybeden, Fenerbahçe'nin efsanevi futbolcusu, Türkiye Birinci Futbol Ligi gol krallarýndan "Büyük Aykut"un, Ozan Önen'i Sakaryaspor'a transfer etmek istediðini, o dönemde on beþ yaþýnda olmasýna raðmen Önen için "geleceðin futbol yýldýzý" tabirini kullandýðýný bilsek de; Ozan Önen'in Beþiktaþ (BJK) altyapýsýyla antrenmanlara çýktýðý dönemde baþlayan kronik bel rahatsýzlýðý sebebiyle kýsa bir süre için Aydýnspor'da ve takým kaptanlýðýný yürüttüðü Aydýn Fen Lisesi futbol takýmýnda oynamaya devam etse de futbol oynamayý býraktýðýný hepimiz biliyoruz ve "Ýyi ki de futbolu býrakmýþ. ", diyoruz. Bu tür uzun cümleleri pek sevmesek de, Ozan Önen'in "hakkýnda uzun cümleler kurulan bir adam" olduðunu da biliyoruz. Ozan Önen'in özel ilgi alanlarý arasýnda; seri katil psikolojisi, komplo teorileri ve ütopyalar, intihar ve delilik kavramlarý, felsefede uygulanabilir akýl yürütme yöntemi ve felsefe-yapay zeka iliþkisi, fizikte kaos kuramý ve kelebek etkisi, osmanlý iþkenceleri, karnaval, festival ve ritüeller, bilinçaltý karakalem çizimler, varoluþsal boþluk kavramý, dergicilik, fanzin kültürü ve arþivcilik sayýlabiliyor. Yine de, hiç tanýmadýðý insanlarla her türlüsünden geyik yapmayý, ev arkadaþý Metehan Dönmez'le birlikte bilgisayar baþýnda saatlerce 'worms' adlý bilgisayar oyununu oynamayý ve sýcak çikolatayý tüm bu ývýr zývýrlardan daha çok seviyor, çünkü, "Benim iþim, insanlarý tanýmak ve bazý insanlardan özenle kaçmak. " diyor Ozan Önen. Yunan tanrýlarýnýn yüz hatlarýna ve kadife gibi bir sese sahip olsa da, þarký söyleyemediðini cümle alem biliyor ve rock yýldýzý olmaktan bu yüzden erkenden vazgeçtiði sanýlýyor. Önen'in, mor afrika menekþesinden baþka, herkesi ýsýran "Buffy" adlý toraman bir kedisi, iyi sayýlabilecek bir dergi ve kitap arþivi ve kirasý bir türlü ödenemeyen güzel mi güzel bir 'öðrenci evi' var. En çok da, pinokyo marka kýrmýzý bisikletine binmeyi ve çocuk eþrafý arasýnda 'kontra' diye tabir edilen fren türünü yapmasýný özlediðini söylüyor. Ailesini çok seviyor. Kendi sesinden bile sýkýldýðýnda, festival ve rock barlardan sahaflara, sahaflardan garlara, garlardan limanlara, limanlardan çorak topraklara, çorak topraklardan yazar-çizer tayfasýnýn ev ve hotel odalarýna, yazar çizer tayfasýndan müzik camiasýnýn ünlü isimlerinin içki masalarýna, içki masalarýndan tren yollarýna, aklýna esen her yeri yalnýz baþýna dolaþýyor. "bir yerde, iki yýldan fazla kalýnmaz. " diye de saçma bir yalnýzlýk teorisi var. Biyografisi sürekli olarak yenilenmesi gereken bir adam o. Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sýný okuyup da sevmiþ olanlara, Saint Exupery'nin Küçük Prens'ini hiç býkmadan okumaya devam edenlere ve Dövüþ Kulübü'nü izledikten veya okuduktan sonra yerinden kalkýp da ani bir þeyler yapma isteði duyan herkese sarýlasý geliyor, Tutunamayanlar'daki gibi; "hep acele ediyor ve hep geç kalýyor. "; “Kara Kitap”taki gibi esrar dolu bir hayat hikayesinden esrar dolu yeni hayat hikayelerine akýyor; gerçek bir çýlgýn hayat sürebilmek için. . . Bu adam bir þeyler yapacak, ama, bakalým neler yapacak. . . ( Ekim 2005 ) Not : Yazar hakkýnda daha ayrýntýlý bilgiye ulaþmak için Google arama motorunda “Ozan Önen” þeklinde arama yapýlabilir, yazarýn bazý metinlerine ve radyo programý kayýtlarýna internet üzerinden de ulaþýlabilir. Kaynakça : http://www. kimkimdir. gen. tr http://www. izedebiyat. com http://www. gencyazarlar. org/ http://www. odtuluyuz. biz http://www. amatorceedebiyat. com http://www. uniaktivite. net Ozan Önen'in biyografisini yazan Kutalmýþ Gökalp ÝNCE kimdir? kutalmýþ gökalp ince, 1984 yýlýnda izmir bornova'da doðdu. 1998'de türkiye 252. 'si olarak adana fen lisesi'ne girmeye hak kazandý. 2001 öss'de, sözel türkiye ikincisi-sayýsal türkiye beþincisi oldu ve odtü elektrik elektronik mühendisliði bölümü'ne giriþ yaptý. sürdürülebilir enerji projeleri yürüten kutalmýþ gökalp ince, kýsa film senaryolarý yazýyor, kýsa metrajlý film projeleri üretiyor ve odtü genç yazarlar topluluðu'nun baþkan yardýmcýlýðýný yürütüyor. ayný zamanda, odtü psikoloji topluluðu yürütme kurulu üyesi olan Ýnce, odtü sinema topluluðu'nun da üyesidir. kültür-sanat içerikli çalýþmalarýnýn çoðunu odtü genç yazarlar topluluðu''nda yürüten Ýnce, kendisini "sýký bir Kemalist" olarak tanýmlýyor. ( ayrýntýlý bilgi ve irtibat için: www. gencyazarlar. org - kutaince@yahoo. com) OZAN ÖNEN'LE ÝLETÝÞÝM: Ozan Önen ODTÜ GENÇ YAZARLAR TOPLULUÐU BAÞKANI PK 40 06531 ODTÜ / ANKARA http://www. ozanonen. com www. gencyazarlar. org/ ozan@gencyazarlar. org msn messenger: kurkmantolumaradona@hotmail. com

Etkilendiði Yazarlar:
Sabahattin ALÝ,Ahmet Hamdi TANPINAR,Orhan PAMUK,Oðuz ATAY,Fiyodor Mihayloviç DOSTOYEVSKÝ,Neyzen TEVFÝK,Nazým HÝKMET,Nilgün MARMARA...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ozan Önen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.