Yaþamak için topu toplam altý haftam kalsaydý ne mi yapardým? Tuþlara daha hýzlý basmaya bakardým. -Isaac Asimov |
|
||||||||||
|
Ölebileceði fikri aklýmdan asla geçmiyor, geçerse de beni hüzünlere boðuyor, deliye döndürüyordu. O, turlarýmýn Halikarnas Balýkçýsý’ndan sonraki baþ aktörüydü. Ben ona etrafýndakiler gibi ‘Osman bey’ diyemedim hiç. Benim için ‘Profesör Korfmann’dý o. Cevabý kulaklarýmda çýnlýyor: ‘Evet kizim...’ Anadolu'yu bu kadar seven, Troya için saðlýðýný ve tüm yaþamýný, hatta akademik kariyerini bile ortaya koyan bu adam ölmezdi caným. Ölemezdi. YOK! Hayatýnýn en verimli dönemindeydi. Henüz 63 yaþýndaydý. Kafamdaki senaryoya göre 65 yaþýna gelip de emekli olunca Türk vatandaþý olarak kazýlara devam edecek, kendini son zamanlarda önemle vurguladýðý vakýf iþlerine ve müze projesine adayacak, Troya’dan kaçýrýlan tüm hazineleri geri getirtecekti. Yalnýzca beni deðil herkesi etkileyen Troya Millî Parký, Homeros’un Ýlyada’da bahsettiði 300 civarýnda bitkinin bulunacaðý ‘Homeros Bahçesi’ ve Troya civarýndaki ekolojik tarým projeleri gibi iþlerle en az 85 yaþýna kadar çalýþmak zorundaydý zaten. Schliemann’ýn, Dörpfeld’in ve Blegen’in fotoðraflarýnýn yanýnda yer almayacaktý asla fotoðrafý. Ölmeyecekti ki o! Benim gözümde Homeros’un Ýlyada’sýndan fýrlamýþ bir Anadolu Tanrýsý gibiydi her zaman. Anadolu, Troya ve Arkeoloji bilimi ona çok þey borçludur. ‘Yüzyýllardýr süregelen yargýlarý yýkmak zor iþtir, hele bu konuda yek at yek mýzrak çýkacaksanýz yola, çok donanýmlý olmanýz gerekir’ diyen ve arkeologlara müthiþ bir yol açan Halikarnas Balýkçýsý’nýn tanýmýna en uygun bilim adamlarýndan biriydi. Özellikle Almanlara has her þeyi Batýya baðlayan 19. yüzyýlýn yanlýþ görüþü altýnda uyuklayan dünyayý Troya’da yaptýðý kazýlar, verdiði konferanslar ve tüm bilimsel çalýþmalarýyla fena halde sarsarak uyandýrmýþ ve kabul etsinler ya da etmesinler artýk tartýþýlacak tarafý kalmayan gerçeði göstermiþti herkese. Tam bir Birleþmiþ Milletler görüntüsü veren kazý ekibi onun gayretleriyle tüm dünyada olmasý gereken dostluk ve barýþý Troya kazý alanýnda gösterirdi. Kazýda çalýþan tüm iþçileri tek tek isimleriyle bilir, onlarýn ailelerini tanýr ve dertlerini, sorunlarýný paylaþmaya gayret gösterirdi. Ona adýyla hitap edemeyen, Manfred ya da Korfmann diyemeyen iþçileri sayesinde adý da Osman olmuþtu. Resmen iki sene önce Türk vatandaþý olmadan bile kitaplarýný Osman diye imzalýyordu. Biraz Alman þivesiyle de olsa gayet güzel Türkçe konuþuyordu. Çanakkale halkýna, 'Troya sizin, onu iyi tanýyýn ve sahip çýkýn' düþüncesiyle, kazýlar bittikten sonra sadece onlarýn katýldýðý konferanslar verirdi. Tabii ki Türkçe olarak. Kanser dediler, akciðer kanseri dediler... Ýnanamadým. Yaþar dedim, iyileþir. O ölümsüz, ayaða kalkar, kazýlara gelir, Bozcaada'da gün doðarken elinde Ýlyada'sý ile yerini alýr ve okuma sýrasýný bekler. Yaz geldi, kazý ekibi geldi, o gelmedi. Asistaný Rüstem’le konuþtum, ‘Aðustos baþýnda gelecek’ dedi. Ama gelmedi, gelemedi... Ben 11 Aðustosta ameliyata girmeden, ‘ameliyattan çýkýnca Rüstem’i arayýp bir sorayým, nasýl acaba Korfmann’ diye düþünüyordum. Ama ben ameliyata girdiðim sýrada o da bizi terk edip gitmiþ meðer. Aðlamaktan þiþmiþ gözlerim, tanýnmayacak hale gelmiþ sesimle bir köþeye büzülüp Rüstem’i aradým. Sesi hüzün dolu geliyordu. Anladýðým kadarýyla Korfmann’ýn isteðiyle kazýlar bir þey olmamýþ gibi devam edecek ve bir hafta sonra yaþadýðý yer olan Tübingen’deki cenazeye kazý ekibini temsilen bir kiþi katýlacaktý. Seni tanýmýþ olmak Profesör, senin bendeki onlarca fotoðrafýn, saatler saatler boyu yaptýðýn konuþmalarýn ses kayýtlarý, senden öðrendiklerim yanýma kâr kalanlardan birkaçý yalnýzca. Bundan sonra Troya sensiz. Türkiye sensiz. En verimli zamanýnda ve çok erken gittin. Halikarnas Balýkçýsý gibi ölümsüzler arasýndaki yerini aldýn benim için. Ýyi ki vardýn Korfmann... Ýyi ki biz geçen sene seninle son bir tur yapabildik Troya'da... Yolun ýþýk olsun Profesör Korfmann. Seni çok özleyeceðiz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nükhet Everi, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |