Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Bu sabah, baharýn sevincini bir baþka yaþayan kuþlarýn tatlý namelerine ve güneþin gülümseyen yüzüne yenik düþerek, her zaman ki saatimden biraz daha erken uyanýyorum. Yataðýn içinde biraz keyif yapýp, yorganýmla, yastýðýmla cilveleþtikten sonra bir hamle ile kalkýyorum. Ev sessiz… Annem ve kýz kardeþim halen uyuyorlar... Güzel bir sabah kahvaltýsý hazýrlamak için mutfaða giriyor ve gürültü yapmamak için kapýsýný hafifçe kapatýyorum. Çay suyunu ocaðýn üzerine koyuyor , havanýn nasýl olduðuna bakmak ve temiz hava almak için balkona çýkýyorum. Pencerelerden biri aralýk , annemin küllüðü camýn kenarýnda, demek benden önce kalkmýþ… Uyku tutmayýnca da biraz oturup sigara içmiþ... Duvara dayalý duran tahta sandalyeye oturup, tülü aralýyorum… Zaten aralýk olan camdan içeriye giren hafif bir serinlik, yüzümü okþuyor. Ýçime çekiyorum tertemiz havayý ve mis gibi toprak kokusunu… Kollarýmý cam kenarýnda birleþtirip, baþlýyorum baharla yeniden canlanýp, yeþile bürünen aðaçlarý seyretmeye… Elma , armut, erik, ayva, dut, viþne, iki tane asma ve hemen hemen her renkten güller bahçemizi süslüyor... Serçeler avare avare bir o dala bir bu dala atlýyor, kendi aralarýnda sohbet ediyorlar. Onlarýn cývýltýlarý beni eskilere götürüyor… Ýlk geldiðimiz seneler tek tük yerleþim vardý… Fazla ev olmadýðý için bahçe çok güzel güneþ alýrdý… Ev sahipleri genelde farklý memleketlerden gelen insanlardan oluþtuðu için, toprak kültürünü iyi bilirler her türlü bitkiyi ekip yetiþtirirlerdi. Neredeyse, çocukluðundan beri Ýstanbul’da doðup büyüyen annem bile bir süre sonra komþularýna heveslenerek bahçemizi ekmeye baþlamýþtý. Bahçede bulunan tulumbadan su çeker, çýplak ayakla ekili yerleri sulardým… Bazen tam anlamýyla haþatým çýkardý… Fakat sabah annemle elimizde tepsiler bahçeye inip , tazecik domatesleri, biberleri, salatalýklarý dalýndan kopardýk mý yorgunluðumuzun yerini tatlý bir mutluluk alýrdý. Azýcýk emek verdiniz mi toprak, bire bin veren en fedakar arkadaþýnýz olurdu. Bir an asma altýnda duran tahta bir tabureye takýlýyor gözüm. Sabahlarý iþe gitmeden önce mutlaka bu asmanýn altýnda annemle babam birer bardak çay içer, birer sigara tellendirirlerdi. Babam, cennette yaþýyorum ben, evimi hiç bir þeye deðiþmem der, hafta sonu yapacaðý mangal keyfinin hayalleriyle iþe giderdi. Babam gideli ve asma altý yalnýz kalalý tam sekiz yýl oldu… Annem ve Anneannem, havanýn yüzünü biraz yumuþak buldular mý? Ayný asmanýn altýna çöreklenir, hamur yoðurmaya, katmerler açýlmaya, tereyaðlý gözlemeler yapýlmaya baþlanýr, elinde tellendirdiði sigarasý ve Türk kahvesiyle dedem bir köþeden onlarý seyreder, küçükken de annemin kendisine ne kadar düþkün olduðundan ve ne haylazlýklar yaptýðýndan bahsederdi. Elma aðacýmýz... Kurban Bayramlarýnda evimize gelen kurbanlýðýn bu aðaca baðlanmasýyla, mahalle arkadaþlarýyla bir olup, oyunlar oynayan, ertesi günde arkadaþ olduklarý kuzucuðun kesilmemesi için babama yalvaran kardeþlerimi anýmsýyorum. Dedem de babamda aile aðacýmýzýn sararan yapraklarý oldular. Týpký babaannemin on sene önce sararýp solduðu gibi… Eskiden Pazar kahvaltýlarýmýz özellikle fýrýndan alýnan dumaný üzerinde taze ekmek, kýzarmýþ patates, dalýndan koparýlan domates, salatalýk ve bunun gibi birbirinden lezzetli gýdalar eþliðinde aðaçlarýn gölgesinde yapýlýrdý. Þimdinin brunch keyfine benzerdi. Öðlene dek süren kahvaltý içilen Türk kahvesi ve babaannemin baktýðý fallar eþliðinde son bulurdu… Soyadýmýzýn yegane temsilcileri, güllerimiz... vazgeçemediklerimiz... Tomurcuk verecekler yine, birbirinden güzel renklerde… Hýdýrellez gelecek sonra, dualar okunacak , dilekler dilenecek , soðanlarýn bir ucuna siyah bir ucuna beyaz iplik baðlayacak … Sefa mý? Cefa mý? diye sabah beklenecek,sonra uzayan kýsmýn sevinci veya kederi ile bir sene daha devrilecek. Bazen seneler mi bizi kovalýyor? Yoksa biz mi onun peþinden koþuyoruz bir türlü anlayamýyorum… Birden omzuma dokunan bir el ile irkiliyorum. Gelen annem, kýzým ne bu dalgýnlýk sabah sabah aklýn nerelerde geziniyor diyor. Gerçekten zaman içinde yolculuk yapmýþ gibiyim, bir türlü kendime gelemiyorum. Sadece kalkýp tüm gücümle annemi kucaklýyorum… Yüzünü gözünü öpüyor, mis kokusunu içime çekiyorum. Damarlarýmdaki tüm suyu ona vermeye hazýrým yeter ki oda sararan bir yaprak olmasýn… Mutfaða giriyoruz… Annem çayý demlemiþ masayý hazýrlamýþ bile… Ne zaman hazýrladýn sesini bile duymamýþým, öyle dalmýþtýn ki günaydýn bebeðim dediðimi bile duymadýn. Bahçenin yeþili, kuþlarýn sesleri büyüledi beni, eskileri hatýrladým bir an diyorum. Ýyi de yavrum saatin kaç olduðunda haberin var mý? Ýþe geç kalacaksýn diyor. Telaþla saatime bakýyorum, henüz vakit var içim rahatlýyor. Penceremde bu sabah, zamanýn bir vaktinde takýlý kalýyor. Gün böylece baþlamýþ oluyor, ve hayat tüm hýzýyla devam ediyor...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nilgün SARIGÜL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |