..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Sevgi bilmekten doðar." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > seyfullah ÇALIÞKAN




28 Aðustos 2005
Deli Sülo  
seyfullah ÇALIÞKAN
Puþtluk elbette düzeysiz, argo ve kaba bir tanýmlama, farkýndayým. Yazarken ana avrat sövülemeyeceði için bildiðim en kaba tanýmý bilinçli olarak kullandým. Çünkü ben küçük bir köyde herkesin deli olarak kabul ettiði bir adamýn kahvede ceketinin alttan tu


:CEIE:
Aylardýr kendi kendime yaz artýk diyorum. Yaz artýk, baþla iþte. Ne için bekliyorsun? Aylardýr üzerime çullanmýþ bu miskinliðin, bu ölü topraðýnýn ne bana ne de vatana, millete bir faydasý var. Çýk artýk þu dipsiz kuyudan, üzerindeki ölü topraðýndan silkinip kurtul. Miskinlik ne biçim bir illetmiþ. Ýnsanýn yattýkça yatasý geliyor. Günlerdir kendimi motive etmeye çalýþýyorum.
Ne bekliyorsun, artýk yazsana… Ýnsanlar bana öykücü dediði için utanmalýyým. Kendimden, aylardýr aklýmda dolaþýp durduðu halde yazmadýðým öykülerden utanmalýyým. Televizyon karþýsýnda kaybettiðim bu güzel zamanlarý daha sonraki yýllarda besbelli ki mumla arayacaðým. Üstelik anlatan ben olmasam bile biri çýkýp bu sokaklarýn ayak seslerini baþkalarýna anlatmalý. Sokaklarýn çýðlýklarýný, þarkýlarýný, kahkahalarýný hatta küfürlerini bile yazmalý. Gidenlerin bir iki sayfa ile anlatýlacak kadar da mý hatýrý yoktu. Madem bana öykücü diyorlar bir adým öne çýkýp onlarý anlatmalýyým.
Deli Süleyman, namý diyar Deli Sülo ayýk kafa ile de anlatýlmazdý. Yazmaya baþlamadan önce oturup içtim. Zil zurna sarhoþ olmadým ama adam akýllý denilecek kadar da içtim.
Siz þimdi, adama sokaklarýn sesi, çýðlýðý gibi aðdalý sýfatlar yakýþtýrdýðým için býyýk altýndan gülüyorsunuzdur. Ýnanýn bu sýfatlar aðdalý, abartýlý falan deðil. Deli Sülo o küçük can sýkýcý kasabanýn en büyük eðlencesiydi. Diðer kasabalarýn ve sokaklarýn delileriyle onu kýyaslamaya yarayacak kriterlerim olmadýðý için çok ýsrarcý davranmayacaðým. Ama en eðlencelisi, en yeteneklisi, bütün deliler içinde en uçuðu kesinlikle bizimkisiydi.
Her kentin, kasabalarýn hatta sokaklarýn mutlaka çok ünlü bir delisi vardýr. Onu yediden yetmiþe herkes tanýr. Ýzlenme oraný öylesine yüksektir ki kýskanmamak elde deðildir. Bu adamlarýn (ki sokaklarýn en ünlü delileri genelde erkektir.) çoðunun azcýk ermiþ, saf ve temiz yürekli gibi mistik motiflerle iliþkilendirilmiþ bir kimlikleri vardýr. Kasabalýlar onlardan hem çekinir, hem de kendi halinde yaþamalarýna izin vermezler. Ahý tutar diye çekinirken sokaklarý küfürlerle doldursunlar diye yapýlmadýk puþtluk býrakmazlar.
Puþtluk elbette düzeysiz, argo ve kaba bir tanýmlama, farkýndayým. Yazarken ana avrat sövülemeyeceði için bildiðim en kaba tanýmý bilinçli olarak kullandým. Çünkü ben küçük bir köyde herkesin deli olarak kabul ettiði bir adamýn kahvede ceketinin alttan tutuþturulduðunu gördüm. Kahve týklým týklým insan doluyken bir kiþi bile çýkýp yapmayýn, etmeyin, ayýptýr, günahtýr demedi. Az kalsýn adamcaðýz herkesin gözü önünde canlý canlý yanacaktý. Sýrtýndaki ceket söndürülünceye kadar neredeyse omuzlarýna kadar yandý. Kahve dumanla dolduðu için herkes kendini sokaða attý. Þimdi sadede gelelim. Bu kadar acýmasýz bir þakayý siz hangi terbiyeli kelimeyle tanýmlarsýnýz? Haydi söyleyin bakalým…
Neyse anlatacaklarýmý bu kadar kiþiselleþtirmeyeyim. Sosyal cinnetin peþine takýlýp bu kiþilerin psikolojik, sosyal yada duygusal sorunlarýný irdelemeden kendimizi sokaklarýn genel çalkantýsýnýn içine býrakalým. Benim onu tanýdýðým zamanlar Sülo, altmýþýna yakýn ufak tefek, beyaz tenli bir adamdý. Herkesin bakýp bakýp güldüðü o adamýn yüzünde komik bir mimik, ifade veya imge yoktu. Beyaz sakallarý en fazla bir haftalýk uzar, elma gibi kýrmýzý yanaklarý kar gibi beyaz yüzünün ortasýnda sokaklara gülümserdi. Sonra yine yüzünü sakallar kaplar, birkaç gün pejmürde dolaþýrdý.
Sonradan öðrendiðime göre kasabadaki berberin biri onu her hafta sevabýna týraþ eder, saçýný yýkar onu kaymak gibi yapýp sokaða salarmýþ. Týraþa baþlamadan önce de mutlaka çayýný söylermiþ. Sülo’yu berber dükkanýnda paþalar gibi aðýrlayýp gönlünü edermiþ. Beyaz kar gibi saçlarý da her zaman kýsa olurdu. Alnýndan baþýnýn ortasýna kadarki ön kýsýmda hiç saçý yoktu. Yan taraftaki saçlar uzayýnca kirpi dikeni gibi saç tellerinin arasýnda orman yolu gibi açýlmýþ bu boþluk ona sinirli bir insan görüntüsü verirdi. Ben ona her baktýðýmda Sülo’nun baþýnýn önden baþlayarak ortasýna kadar usturayla özel olarak kazýnmýþ olduðunu düþünürdüm.
Sülo’yla ilk kez saat sabahýn beþ buçuðunda garajda karþýlaþtým. Uyku gözlerimden akýyordu ve otobüsün bagajýndan aldýðým çantamý omzuma asmýþ sarhoþ gibi yürüyordum. Yanýndan geçerken adamýn biri bana dönüp “Hoþ geldin eniþte.”dedi. “Hoþ bulduk.”deyip yoluma devam ettim. Dönüp uykulu gözlerle yeniden baktým ama adamý tanýmýyordum. Burasý eþimin doðduðu, büyüdüðü küçük bir sahil kasabasýydý. Biz evleneli en fazla altý ay olmuþtu. Benim ise bu kasabaya sadece ikinci geliþimdi. Daha sonraki günlerde sokakta karþýlaþtýðýmýzda o adamý gösterip eþime kim olduðunu sordum. “Deli Sülo, bizim aþaðýmýzdaki sokakta oturur.”demiþti.
Adam iyi ki deliydi. Ya akýllý olsaydý halimiz nice olurdu. Adam, benim gibi arada sýrada gelen yabancýlar dahil kasabada yaþayan herkesi tanýyordu.
Deli Sülo bütün sokaklarýn tartýþmasýz tek sahibi olmasýna raðmen asýl muhiti garajdý. Onu ikinci kez gördüðümde yine sabahýn körüydü. Ankara otobüsünden inecek bir misafiri karþýlamaya garaja gitmiþtim. Garajýn karþýsýndaki kahvenin kaldýrýmýna çýkarýlmýþ en kenardaki masalarýndan birinde yayýlmýþ çay içiyordu. Oturmuþ demiyorum, çünkü ayaklarýný önüne çektiði baþka bir sandalyeye kanepede oturur gibi uzatmýþ, vücudunun bir kýsmýný da masaya dayamýþtý. Sekiz köyün aðasý gibi keyifle çayýný içiyordu. Çayýný bitirince kalktý. Sonra bakkalýn önünden bir tane boþ domates kasasý aldý. Yolun ortasýna atýp üzerine çýktý.
“Sevgili …liler, sevgili hemþerilerim, Bana ve arkadaþlarýma darbeci general diyorlarmýþ. Ben darbeci general deðilim. Sokaklarý kan gölüne çevirenlere dur demek için yönetime mecburen el koyduk. Her gün sokaklarda kardeþ kaný dökülüyordu. Meclis görevini yerine getiremiyordu. Ýç ve dýþ mihraklar el ele verip cumhuriyetimizi ve devletimizi yýkacaklardý. Buna göz yumamazdýk. Sadece bir günde sokaklardaki yangýný söndürdük. Kuyruklarý kaldýrdýk. Daha bir sene önce bu meydanlarda tüp, þeker, çay, sigara hatta yað kuyruklarý vardý. Ülkeye huzur ve bolluk getirdik. Sevgili hemþerilerim, nitekim biz kendimiz için askeri rejim ilan etmedik. Ülkemizde demokrasi týkýr týkýr iþlemektedir. Kurucu meclis demokrasinin gereklerini yerine getirmektedir. Sanayiye dayalý kalkýnma çabalarýmýz sürmektedir. Enflasyon yakýnda iki haneli rakamlara inecektir.”üslubunda bir nutuk attý.
Konuþmasýný bitirdikten sonra da söylediklerimin hepsini ittir edin der gibi þapkasýný þeyinin önünden salladý. Domates kasasý kürsüden inip vatandaþlara el salladý. Garajda Sülo’nun konuþmasýný dinleyenlerden bazýlarý onu alkýþlayýp ýslýk çaldýlar. Ben ne olduðunu anlayamadan Sülo ana avrat küfüre baþladý.
Deli Sülo küfür saðanaðýný arttýrdýkça ýslýklar ve alkýþlar da güçlendi. Sülo yerlerde taþ aramaya, saða sola koþmaya baþladý. Islýk çalanlar da kahveye ve otobüs yazýhanesine saklandýlar. Meðerse onun konuþmasý bittiðinde fazla tezahürat yapýlmayacakmýþ. Her gün garajda sabah ritüeli mutlaka kýsa bir nutukla baþlarmýþ. Sonrasý hep ayný, harala, gürele ile sürermiþ. Kýzdýrýldýðýnda taþ atýp kendisiyle alay eden, hatta o anda sokaktan geçen bir çok insanýn canýný da yakmýþ. Delidir diye kimse þikayetçi olmamýþ. Þikayet edip delinin ipiyle kuyuya inecek deðiller ya…
Sülo zaten deli, hadi ne yapsa yeri… Deli olmak ona sabahýn ayazýnda garaja gitme, domates kasasýndan kürsüsüne çýkma, Marmarisli Ressam Paþa tarzýnda nutuk atma hakkýný veriyor. Peki öteki akýllýlara ne oluyor? Size kim gelin de, sabahýn köründe daha karga kahvaltýsýný bile etmeden süloylu dalga geçin, adamý çileden çýkarýn dedi? Bir büyüðüm derdi de inanmazdým. “Oðlum bu memlekette deli çok. Þükür ki herkesin evi ayrý da onun için bilinmiyor.” derdi. Yerden göðe kadar haklýymýþ.
Her sabah garaja gitmediðim için ben daha çok Sülo’yu sabahleyin saat sekiz gibi sokaktan geçerken görürdüm. Genellikle o saatte çarþýdan evine dönüyor olurdu. Kucaðýnda her zaman meyve, sebze, makarna, yað, þeker, sabun türünden bir þeyler olurdu. Esnaf sabah siftahýný yapmadan Sülo’ya gönlünden ne koparsa verir bunu da dükkanýnýn bereketi sayarmýþ. Günü Sülo ile açan dükkan sahibi o gün iþlerin iyi gideceðine inanýrmýþ. Kýsacasý onu kýzdýrarak eðlenen, çileden çýkartýp delirten esnaf ayný zamanda ekmeðini de veriyormuþ.
Sülo’nun bir de akþamcýlýðý varmýþ. Arkadaþlar anlatmýþlar, “Oooo Sülo mu? Çok pis içer, sünger gibi çeker namussuz.”demiþlerdi. Ben onu hiç sarhoþ görmedim. Sülo’yu dalgaya alma, makaraya sarma iþi anlaþýlan yirmi dört saat sürüyormuþ.
Sülo’da para pul ne gezer. Bizimki akþam olunca balýk pazarýnýn aþaðýsýndaki meyhaneler sokaðýna iner, bütün mekanlarý gezip kendisine içki ýsmarlayan olursa içermiþ. Sap saman ayýrýmý yapmadan ama, ne verilirse… Hiçbir meyhaneden de eli boþ dönmezmiþ. Bazen ne kadar içki varsa karýþtýrýp Sülo’nun önüne koyuyorlarmýþ. Birinci, ikinci, üçüncü meyhane derken bütün mekanlarý turlayamadan bizimki yerlere seriliyormuþ. Eðlence olsun diye adamý sarhoþ edenler Sülo kafayý bulduðunda üzerine gitmeye çekiniyor, sadece uzaktan izleyip gülüyormuþlar. Çünkü eline ne geçerse kendisiyle alay edenlerin üzerine fýrlatýyor, meyhanelerin kapýsýný, penceresini de aþaðýya indiriyormuþ.
Sülo öldüðünde ben o küçük kasabada deðildim. Yaz tatili için eþimin ailesinin yanýna geldiðimizde adamcaðýzýn öbür dünyaya göçüp gittiðini öðrendim. Anlatýlanlara göre bütün kasaba halký, yedisinden yetmiþine cenazesine katýlmýþ. Caminin avlusunda ve mezarlýkta bu güne kadar bu kasabanýn hiç görmediði büyüklükte bir insan seli oluþmuþ. Belki kasabalýlar ona hayattayken yaptýklarý eziyetten dolayý af dilemeye gelmiþtir. Bizim için ölenler her zaman yaþayanlardan daha deðerli olmuþtur.






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn deneysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sokarým Seni Þalvarýma Çýkarýrým Tozpembe
Öyle Pat Diye de Ölünmez ki
Daldýr Kaþýðý Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 2 (Son)
Gelincikler Aðlar mý?
Yaðmur, Kar, Deðermen Çöreði ve Orçun Abi
Selver
Raký Þiþesinden Ejderha Olduk –ýý -
Daldýr Kaþýðý Yahniye, Sorma Etini Bahri"ye - 1
Gökçeada 3
Öyküler Sokaklara Yaðar

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tabanca
Saman Altýndan Aþk Yürürse
Raký Þiþesine Ejderha Olduk
Gökçeada 3
Ben Ýþin Kitabýný Yazmýþtým
Nataþa, Mavra ve Raký
Güvercinli Yazý - 1
Çaki, Çakmak, Býcak, Tarak
Emekleye Emekleye Emekli
Acemi Çapkýn

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Baþka Türlü Bir Þey [Deneme]
Canan [Deneme]
Aþký Anlatmak Haksýzlýktýr [Deneme]
Zaman Sen Yalansýn [Deneme]
Nisan"ýn Þuçu [Deneme]
Bahar, Badem, Çocuk [Deneme]
Sonbaharý Hüznün Rekleri Boyar [Deneme]
Mevsim Türlüsü 2 [Deneme]
Bir Fýrtýna Tuttu Bizi [Deneme]
Delikanlýyý Bozan Yazýlar [Deneme]


seyfullah ÇALIÞKAN kimdir?

Ben yazar falan deðilim. Yazma eðilimli biriyim. Durumum henüz tedavi gerektirecek kadar kronik hale gelmedi. .

Etkilendiði Yazarlar:
Bilmiyorum,


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.