..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve çabalardan sonra alnýnda ýþýðý ilk duyan insandýr. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aþk ve Romantizm > cenab ersöz




21 Eylül 2005
Her Yer (!) Karanlýk  
cenab ersöz
"ben sensiz olamam" der size, sevmiþsiniz. Kararýr dünyanýz, anlam veremezsiniz.


:BAJF:
Diþlerinin takýrdamasýna engel olamýyordu. Daha fazlasýna katlanabilecek gibi deðildi. Lakin deðil bu soðuk su, buzlu su ile yýkanýyor olsa keyfini kaçýramazdý. Ýçi içine sýðmýyordu. Tatlý bir telaþla hiç bir zaman olmadýðý kadar aceleniyordu. Bütünüyle yadsýnmasa da soðuk suyun buradaki payý, akþam netleþtirdiði düþünceleriydi bu gün için. Aceleciliðinin etkenliðini uzun süredir uðraþtýðý bu düþüncelerinin kaynaðýna olan duyumsadýklarýný beynine kabul ettirmiþti gayrý tartýþmasýz. Titreye kasýla bornozuna sarýndý. Soðuk suyun altýndan çýkmak dahi yetmiþti diþlerinin takýrdamasýnýn kesilmesine. Bornozun verdiði keyfe deðmeyin artýk. Dünden söktürmüþtü þofbeni. Buzdolabýný, ocaðý paket edip hazýrlamýþtý. Bir fincan sýcacýk çaya, kahveye neler vaat edilmezdi ki þimdi. “Acele etmeliyim, oyalanmadan týraþýmý da olup çýkmalýyým. O’ nu da alýr anca döneriz onotuza kadar” dedi kendine, kendini aynanýn karþýsýnda seyreder, parmaklarýný tarak niyetine fiskelerle saçlarýný düzeltir iken.

Arkadaþýnýn aracý olduðu kamyonet sahibi saat onbirde geliriz demiþti. Her ne kadar güven duyulmasa da bu tür ayarlamalarda saat vermelere; kendisinin saatinde burada bulunmasýna engel sebep oluþturamazdý.

Açýk býraktýðý valizinin üstündeki beyaz iç çamaþýrlarýný süratle geçirdi üstüne. Týraþ losyonunu sakýnmadý her zamanki gibi bu defa. Üstelik fazladan bir avuç boca etti boynuna, ensesine, kulaklarýnýn arkasýna. Yumdu gözlerini kirpikleri ancak temas edercesine, kokusunu beðendiðini söylemiþ saydý kendine böylelikle. Pantolonunu, gömleðini, süveterini giyindi. Geceden yatarken karar verdiði kravatýný çözdü aldý boynundan. “Yok, o kadar da deðil” dedi. Ceketten de caymak demekti bu. Diðer valizi çabucak açarak kadife montunu çýkartmasý ile sýrtýna geçirmesi bir oldu.

Sair zamanlar katiyen aynanýn önüne son bir defa geçmeden adým atmazdý dýþarýya ama kapýyý çekmiþti bile ardýndan, kilitleri attýrtýyordu. “Oooof, olaaamaaaaazz” deyip gerisin geriye açtý kapýyý. En deðerli hazinesi; bir yerlere, herhangi bir kutuya sýðdýrmaya kýyamadýðý, en kýymetlisi olmuþ, onun elleriyle koymuþ olduðu yerinden oynatmadýðý mor menekþenin bir sapýný o’nun için kopardý. Bu menekþe ile isteyecekti onu.

Nasýl yer seçmiþti hediye olarak getirdiðinde! Pencere önünü o mu, bu mu, þu mu olsun diye yeðlemeyip, burada karar kýlmýþtý. “Sen beceremezsin sakýn ellemeye kalkma menekþemi; ben günaþýrý gelir, sular bakarým ona” diye tembihlemiþti o güzelim kaþlarý çatýk çatýk. “Peki hanfendileri, hiç endiþeniz olmasýn” deyip kollarýný açarak davet etmiþti sarmalamaya. Ve sarýlmýþlardý birbirlerine. Sarýlmýþlardý. Sevecen. Sarým sarým. Ýçlerinde kaybetmek istercesine kendilerini. Öpmüþtüler birbirlerini. Öpüþmüþtüler. Gözleri açýk. Derinliklerinde. Hissettiklerini, duyumsadýklarýný taa derinlerinde okunur kýlarak öpüþmüþtüler. “N’aapýyorum beeeen?” diye bastý feryadý. Ýrkildi. Silkelendi. Çekti aldý kendini kalakaldýðý yatak baþý komodininin baþýnda yaslandýðý duvardan, gözleri buðulu.

Frenlemedi kendini arkasýndan düdük çalan görevliye raðmen üçer dörder indi metro merdivenlerini. Burun farkýyla denir ya. Kapýnýn iki kanadý tarafýndan sýkýþtýrýlsa da attý kendini içeri. Sabahýn bu erken saatinde uyku mamuru gözlerin tümü üzerine çevrilmiþti. N’aparsýnýz, acelem var, yetiþmeliyim iþvesiyle tümüne birden geçerli olmak üzere maðrur bir tebessüm iliþtirdi yüzüne ve yere eðdi. Döndü kapýya doðru.

En kýzdýðý hareketi kendi yaparak bir, iki kiþiyi omzuyla bir kaçýný elleriyle ayrýþtýrarak yol açtý kendine. Gün hareketleniyordu. Vazgeçti otobüsten. Taksiyi durdurdu. Nefeslendiðinde elini cebine attý. Yokladý menekþeyi koymuþ olduðu kutuyu. Hissedince gülümsedi.

Ýlk tanýþmalarýndaki cebelleþmelerini anýmsadý. Filmi taa baþa sardý. O gün bir kaþýk suda boðardý o’nu. Ne iþine senin be kýzým yan masadan bizim masaya mayonez olup en maçoluk hoþbeþimize feminizm katmak! Öylesine sinirlenmiþtiler; gidecekleri, binbir zorlukla bilet bulabildikleri Milli Takýmýn basket maçý öncesi. Kalkmasalardý saatinden önce masadan -feminizmden kurtulmasalardý- zerre keyifleri kalmayacaktý. Biraz daha oturmuþ ve küstah konuþmalarýný dinliyor olsaydý boðazýný sýkýp orda býrakabilirdi. Suratlarý asýk kalkmalarýna alýnmýþ o da kalkýp kapýdan çýkarken centilmence ona yol vermesini, eldivenlerini giyerken þemsiyesini tutmasýný ve maça davet edip biletsiz içeri sokmak için olmadýk þeyler yapmasýna bir anlam da veremiyordu hala.

Mutlu tebessümler eþliðinde içi kýpýr kýpýr, daldýðý anýlarýndan þoförün “Hakas Han mý demiþtin bilader?” diye seslenmesi ile kendini toparlamaya çalýþtý. Aklý anýlarý bugüne getirememiþlikte, ikircikli “e…ee..evet” diyebildi. Ýndi. Pastaneyi geçmiþti. Planladýðýna uygun gözü saatinde geriye döndü. Çok sevdiði ayçöreklerinden alacaktý o’na. Ve kahvede çay içerken, kahvaltý niyetine, menekþeyi ortaya koyup söyleyecekti beþ aydýr düþündüklerini ve kurduklarýný dün gecenin bir kýsmý.

Öðrenmiþti titizliðini. Çalýþmaya özen göstermeyi tartýþtýklarý olmuþtu. “Bu liyakat niþaný gerektirir çalýþmalarýnýzýn patronunuzu daha zengin etmekten size kalan nedir” sorusuna verdiði “insanlýðýmýn farkýndalýðýnda olmak” cevabý çok çoook düþündürüp durmuþtu kendisini.

Kýþtan çýkmýþ güneþ –kaþkolunu atmýþ beresini çýkarmýþ olup- daha bir ýsýtýyor olsa da kýþa sadýk kalmayý kadirþinaslýk sanan hava ýsýrýyordu sabahlarý. Ellerini önce birini sonra diðerini yumruk yapýp aðzýna götürerek ohladý. Fayda etmeyeceðini bile bile. Köþedeki banka reklamýnýn saatine baktý omzu ile dayanmýþ olduðu duvardan kýmýldamadan. Hayret, on dakika geçmiþti normal mesai saatini. Görmeden içeriye girmiþ olabilir miydi? Görmemiþ miydi? “Hadi canýýýým, ben onu görmeyeceðim ha! Deðil bu caddenin kalabalýðý yüzbinlik stadyumda çeker gözlerimi üzerine mýknatýs gibi. Bir on dakika daha bekleyeyim” dedi. Isýnmak için mi, hýrsýndan mý hanýn karþýsýnda kýsa kýsa gidip gelirken ayaklarýný daha bi sert vuruyordu yere. Birinin kolunda geçmiþse. Kol kola girmiþlerse handan içeri…Eþlere dikkat etmemiþti ki …

Asansörü bekleyemedi baþýndaki kalabalýða bakýp. Dört kat merdiveni çýktý bir hýþýmla.Kapýnýn önüne geldiðinde durdu, soluklandý. Tuttu nefesini. Sonra bastý zile. Bir daha. Yinelemeye yeltendiðinde; kulak kabarttýðý içeriden gelen ayak seslerine dikkat kesildi? Yüzünün kýzardýðýný koþuþturduðuna mý yoksa ayak seslerinin onunkilere benzemesine mi yormayý bilemedi. Dik omuzlarý normal haline dönüþmüþtü. O’nundu. O’ydu. O. Heyecanýna uygun hýzlýlýkta ardýna kadar açýldý kapý. O da donup kalmýþtý karþýsýnda. Kýpýrdayamýyorlardý. Kýpýrdamadýlar. Eli hala kapýda adýný söylemeye uðraþtý. “T…T…Te” dedi vazgeçti. “S…s… sen” diyebildi. Konuþtuðuna mý hayret ediyordu, karþýsýnda durana mý? Kapýda öyle durup bakýyorlardý birbirlerine. Asansör kapýsýnýn açýlmasýyla ancak “buyur, geçsene içeri” demeyi akýl edebildi.

Koridorun bir kýsmý bir kapý ile ayrýlmýþ, arkasýnda kalan bört/beþ odadan ibaret bir büroydu. Tam karþý ki odanýn kapýsý kapandýðýnda –tüh niye kapamamýþým- tedirginliðiyle baktý o yana sevgilisi. Solda ki ilk odanýn kapýsýný açtý yol verdi kendisini böylesine þaþkýnlýða düþürene. Bunca zamandan sonra çýkagelip. “Hayra alamet deðil” dedi içinden. Nasýl olsundu ki. Beraberlikleri boyunca ýsrarla davet ettiði –dostuna, düþmanýna, kendinde gözü olanýna göstereceði- sevgilisi; baðrýþtýklarý o günden beri ilk karþýsýna çýkýyordu.
“Çay söyler misin lütfen. Ayçöreði getirdim.” Çörekleri kaðýdýndan çýkardýktan sonra menekþe kutusunu da çýkarýp yanýna koydu. Bütün ilgiyi kutu üstüne çekmek istercesine bir yavaþlýkla açtý kapaðýný. “Bak bu da senin menekþende” dedi.

Kapý açýlmasaydý gözyaþlarýný mutlaka görecekti. Çay ocaðýnýn garson kýz çocuðu “sabah demi” dedi. Ýkisi birden býrakmasýný rica etti. Üçü birden gülümsediler duruma. Çayýndan ilk yudumunu alýrken;
“beni hatýrladýn mý hiç; …..sanda gösterme histeðini duydun mu beþ aydýr” dedi. Nefes alýp,
“mesajlarýmýn birisine olsun cevap yazdýn mý? … bir kez olsun onca telefonumun birini açtýn mý?” deyip ara verdi. Gözleri alev alev, çakmak çakmak, dik dik bakarken.
“Nasýl arayabilirdim, karþýna çýkabilirdim; çýktýðýmýz mavi turda görüp hayaller kurduðumuz o yeri ayarlamadan… aldým. Ve yarým kulübeyi bitirdim. Hayallediðimize hazýr sayýlýr. Þöhretimizin yayýlmasý artýk senin hünerli ellerine kalýyor. Tutunur muyuz, baþ edebilecek miyiz, çekeceðimiz eziyetlere katlanabilir miyiz? Hiçbir þey vaat etmiyorum sana ay ýþýðýnda beraber çýrýlçýplak denize girmelerden gayrý.”
“Arzularýn, tutkularýn senin, düþündüðünü yakacak kadar ateþli hayal gücün… Cesaretin nerde. Nerdeeeee?”

Hiddeti gözlerinden ellerine geçmiþ þekilde masaya yaslanýp kalktý, pencerenin önüne geçti. Poposu ile yaslanýp ellerini göðüslerinin altýnda baðladý. Üzerinde kazaðý olmamýþ olsaydý kollarý kan revan içinde kalmýþ olurdu þimdiye, týrnaklarýný o þekilde bastýrýrken. Nefes alýþ veriþleri öfke dalgalarýnýn ölçücüsü yerineydi.
“Ýþte cesaretim. Menekþe. Onunla istiyorum seni. Tüm eskiye, olumsuzluklara meydan okuyarak ve bu hayatýn sensiz yaþanýlmayacaðýna oluþan inancýmla” derken gözlerini gözlerine dikti sevgilisinin.

Gözlerini kaçýrmak için bu bakýþlardan döndü. Dalgýn dalgýn camdan dýþarýyý seyrediyormuþçasýna.

Burnunu çektiðini belli belirsiz fark etti sevgilisinin. Kapýnýn açýlma sesi ile geri dönerken ellerini gözlerinin altýna koymuþ bastýrarak yana doðru çekiþtirdi. Saçlarýný düzeltiyor havalarýnda. Saygýlý, tedirgin, çekingen;
“tanýþtýrayým…arkadaþým… patronum Zait Bey."
“……cým ben çýkýyorum. Dosyalarý toparladým, masanýn üstünde. Çantaya yerleþtiriverirsin lütfen. Ben çocuklarýmla vedalaþýr, onlarý annelerine býrakýr, gelir seni alýrým saat iki gibi. Ha çýktýðýnda bana üç/dört tane mavi gömlek alýr mýsýn lütfen. Orada temizleyicilerle uðraþmak istemiyorum… Tanýþtýðýmýza memnun oldum… iyi günler."

Kapýyý kapatýp çýktýðýnda bir süre sessizlik oldu kimsenin bir hareket yapýpta bozulmasýna cesaret edemediði. Sessizliðe dikkat ederek yerinden kalktý. Yüzü yere eðikti. Gözleri kirliliklerde. Kapýyý çektiðinde kapatmak için, þiddetinden üst çerçevenin camýnýn düþmesini, parçalanmasýný duymadý. Sevgilisinin; “ben Zait Beyle Belçika’ya Fuara gidiyorum bugün. Bir hafta sonra geldiðimde mutlaka oturup konuþalým” dediðini duymadýðý gibi.
“Haným, hanýmefendi deðil. ……cým dedi. Birkaç gömlek almasýný istedi. Bedenini biliyor. ….cým dedi. …..cým dedi. Hanfendi, haným deðil.” Sayýklar gibi konuþup duruyordu kendi kendine, merdivenleri inerken. Deprem mi olmuþtu, sendelemiþ miydi? Týrabzana tutunmak zorunda kaldý. Bitmesine birkaç basamak kalmýþ merdivene çöktü, oturur gibi býraktý kendini. Elektrikleri niye kapatýyorlardý ki. Holden sýzan bir ýþýk huzmesi de olmasa göz gözü görmeyecekti. Çay ocaðýnýn garson kýzý “aðbi n’ooldu, iyi misin” diye sordu çare bulacakmýþçasýna, omuzlarýndan tutmuþ. Elini kaldýrýp kaygýlanacak bir durum yok anlamýna hareket yaptý. “Yalnýz ýþýklarý açar mýsýn lütfen” dedi. Garson kýz çocuðu “yanýyorlar ki” diye tüm endiþesi ile cevapladý. Titremesine, sallanmalarýna mani olamadýðý ellerini gözüne götürmek istedi, ovuþturmak niyetinde. Burnunun kenarýna deðdi parmaklarý. Görmüyordu parmaklarýný. Zifiri karanlýktý. Parmak uçlarý ýslanýyordu. Yanýyordu ýslaklýðýndan...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Görmeyince
Garibanca

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Unutmayacaðým Seni [Þiir]
Sevdalanmak [Þiir]
Sevdiðini [Þiir]
Sýzlýyor [Þiir]
Özür [Þiir]
Kalendermeşrep [Þiir]


cenab ersöz kimdir?

yeni bir yazım meraklısı

Etkilendiði Yazarlar:
çok


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © cenab ersöz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.