..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herkes ayný notayý söylediðinde uyum elde edilmiþ olunmuyor. -Doug Floyd
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Þairler > Hülya Atakan




3 Ekim 2005
Marguerite Duras ve Karasineðin Ölümü  
Hülya Atakan
"Ben herkese benzerim. Þimdiye kadar, sokakta kimsenin arkasýný dönüp de bana baktýðýný sanmýyorum. Ben sýradanlýðýn ta kendisiyim. Sýradanlýðýn zaferi."


:BIJI:
Ýþ dönüþü. Tüm gün, sabah toplantý, öðleden sonra toplantý. Uzayýp giden. Nihayet mesai bitti. Eve gidiyoruz… Ýþte bir bu eksikti. Bir süre benimle de mücadele eden araba deðil mi bu? Burnunu karýþ karýþ öne çýkararak üç araba öne geçmeyi baþarmýþ açýkgöz siyah BMW’li. Ta kendisi. Kafa kafaya geldiði araba bir servis arabasý. Ýçinde bir an önce evlerine gitmek için sabýrsýzlanan onlarca insan. Yol týkandý. Ýki arabanýn da sürücüsü dýþarýda, cep telefonlarý kulaklarýnda. Trafiði arýyorlar. Arkadaki de kornaya basýp duruyor. Tahammül edilmez iðrenç bir ses bu. Týrnaklarým uzuyor, köpek diþlerim de. Uç, uç da geç bakalým, görelim ne kadar maharetlisin. Ya sabýr… Pekala, sakin olmalýyým, alt tarafý biraz bekleyeceðiz, daha önce hiç mi yolda kalmadýk sanki.

Radyoya bir bakalým. Tek ayarlý kanal, 89.5’e, “Radyo Bek”. Hadi, yapma bunu þimdi, yayýn kesilmiþ, ses yok. Ya diðerleri. Her kanalýn baþýný laubali, ne söylediði anlaþýlmaz soytarýlar týkamýþ. Dinlemek istemiyorum…

Pekala, bakalým burada ne var? Ýþte eski bir Sezen Aksu kaseti. Tutuklu kaldýk zaten metal yýðýnlarýnýn arasýnda, bir de sen de kalamam. Nilüfer ve “Kar Taneleri”, bir tane daha Nilüfer. Üzgünüm kýzlar, þimdi sizi dinleyecek psikolojide deðilim. Ah iþte bir Ýlhan Ýrem klasiði. Çoook eski. Olsun… Havalanalým bakalým sazlýklardan, belki uçarak varabiliriz eve. Püfff, tozlarýný silkeleyelim önce. O da ne, kasetin altýndaki yani, o ince kitap? Bu benim baþucu kitaplarýmdan biri deðil mi? Bu torpido gözünü açmayalý bir seneden fazla olmuþ galiba. Geçen yazdý, bir arkadaþa vermiþtim. Okuduktan sonra da buraya koymuþum demek. Marguerite Duras’ýn “Yazmak” isimli denemeleri. Yazarýn “Sevgili”den sonra okuduðum bir diðer kitabý.

Arkadaki sürücü kornaya basmaya devam ediyor. Kimin umurunda. Çevirelim sayfalarý, neler vardý içinde bir hatýrlayalým. Paragraflarýn yanýnda oklar, çarpý iþaretleri, ünlemler, yýldýzlar. Yýldýz ve ünlemler bazý yerlerde ikiþer, üçer. Üç tane olanlar, bu kitabý bir kez daha okursan öncelikle burayý oku, önemli anlamýnda. Ne çok yýldýz var. Her sayfa, her cümle bu iþaretlerle kaplý. Birkaç sayfa daha çevirelim. Üç yýldýz iþareti ve karasineðin ölümü. Evet, þimdi hatýrladým. Bu bir çok kez okuduðum bölüm. Karasineðin ölümüyle ilgili uzunca bir öykü. Kitabý bu yüzden sevmiþtim hatta. Neydi beni bu kadar etkileyen peki? Günlük hayatta her zaman karþýmýza çýkabilecek türden, kimsenin önemsemediði, sýradan bir durumun bir yazarýn gözüyle yansýtýlmasý, anýmsattýklarý, düþündürdükleri miydi? Sineðin o son bir kaç dakikasýnýn yazarda býraktýðý izler ve okuyucuya aktarýþ þekli. Ýþte diye düþünmüþtüm, bir yazarý, bir sanatçýyý edebi ve ebedi kýlan özellik bu olsa gerek.

Boþ verin þimdi arkadaki kornayý. Artýk rahatsýz edemez bizi. Gelin hep birlikte bir göz atalým Duras’ýn kaleminden, bir canlýnýn, her gün milyonlarcasý ölen bir sineðin hayattan ayrýldýðý son dakikalara.


***
“Ýlk kez benim hakkýmda bir film yapan Michelle Porte’a anlattýðým bir öyküyü anlatmak isterim size. Öykünün o aþamasýnda evde, kiler denen yerde bulunuyordum. Yalnýzdým. Michelle Porte’u o kilerde bekliyordum. Böyle dingin ve boþ yerlerde sýk sýk kalýrým. Uzun süre. Ve o sessizlik içerisinde. O gün, birdenbire, duvarýn dibinde, çok yakýnýmda, bir karasineðin yaþamýnýn son dakikalarýný yaþadýðýný gördüm ve duydum.

Onu ürkütmemek için yere oturdum. Hiç kýmýldamadým.

Koskoca evin içinde onunla yapayalnýzdým. O zamana kadar sinekleri hiç düþünmemiþtim; onlara lanet okumalarým dýþýnda kuþkusuz. Sizler gibi. Sizler gibi ben de tüm dünyanýn baþ belasý olan, vebayý ve kolerayý taþýyan o yaratýktan dehþet duyacak biçimde yetiþtirilmiþtim

Onun ölüþünü izlemek için yaklaþtým.

Bahçenin nemini almýþ kum ve çimento içinde tutsak kalma tehlikesini gördüðü o duvardan kurtulmak istiyordu. Bir sinek nasýl ölüyor, onu izledim. Uzun sürdü. Ölüme karþý savaþýyordu. Belki on, belki on beþ dakika sürdü, sonra durdu. Yaþamý sona ermiþ olmalýydý. Orada kalýp onu izlemeyi sürdürdüm. Sinek, onu ilk gördüðümdeki gibi duvara yapýþýk kaldý, oraya gömülmüþ gibi.

Yanýlýyordum: henüz yaþýyordu.

Orada durmayý, onu izlemeyi sürdürdüm, umutla, yaþamaya yeniden baþlayacaðý umuduyla.

Benim oradaki varlýðým, o ölümü daha da korkunç kýlýyordu. Bunu biliyordum, ama kaldým. Görmek için. Ölümün sineði yavaþ yavaþ nasýl kuþatacaðýný görmek için. Bir de bu ölümün nereden geldiðini görmek için. Dýþarýdan mý, duvarýn derinliðinden mi yada zeminden mi, anlamak için. Hangi karanlýk gecenin içinden geliyordu; yeraltýndan mý, yoksa gökyüzünden mi, yakýndaki ormanlardan mý, yoksa belki de çok yakýnýndaki, henüz bir ad verilmesi olanaksýz hiçlikten, benden belki, sonsuzluða katýlmak üzere olan sineðin izlerini bulmaya çalýþan benden geliyordu.

Nasýl bittiðini bilmiyorum. Kuþkusuz, sonunda gücü tükenen sinek yere düþtü. Duvara tutunan bacaklarý ayrýldý. Ve duvardan düþtü. Hiç bilmiyorum, oradan uzaklaþmamýn dýþýnda. Þöyle dedim kendi kendime:’”Delirmeye baþladýn.” Ve oradan uzaklaþtým.

Michelle Porte geldiðinde, o yeri ona gösterdim ve bir sineðin orada, saat üçü yirmi geçe öldüðünü söyledim. Michelle Porte, buna kahkahalarla güldü. Haklýydý. Bu öyküyü bitirmek için, ben de ona gülümsedim. Ama hayýr: o, gülmeyi sürdürdü. Bana gelince, bu öyküyü, sinekle benim aramda yaþanan þeyi size böyle, gerçekliði içinde, benim gerçekliðim içinde anlatýyorsam bu, o yaþananýn henüz kendini gülmeye sunmamýþ olmasýndan. Bir sineðin ölümü, ölümdür. Dünyanýn belirli bir sonuna doðru ilerleyen ölümdür, son uykunun alanýný yayan, geniþleten bir ölüm. Bir köpeðin ölüþünü görürsünüz yada bir atýn ölüþünü ve bir þeyler dersiniz, örneðin zavallý hayvan… Ama bir sinek öldüðünde hiçbir þey söylemezsiniz, bir yorumda bulunmazsýnýz, hiç. Bu, þimdi yazýldý artýk. Belki de bu tür kaymalara kapýlma tehlikesidir o tehlike. Çok önemli deðil, ama kendi baþýna bir olgu, bütünlüðü olan, anlamý çok büyük: anlamý eriþilmez, alaný sýnýrsýz bir olgu. Yahudileri düþündüm. Almanya’dan nefret ettim, savaþýn ilk günlerinde olduðu gibi, tüm varlýðýmla, var gücümle. Savaþ sýrasýnda, sokakta ne zaman bir Almana rastlasam, onun ölümünü düþünüyordum.

Yazýnýn insaný oraya, o sineðe götürmesi de iyi, can çekiþen sineðe demek istiyorum: yazmanýn dehþetini yazmak. Ölümün kesin olarak meydana geldiði saat, kaydedilmiþ saat, sineði daha o zamandan ulaþýlmaz kýlýyordu. Ona genel ölçekte önem kazandýrýyordu, dünya üzerindeki yaþamýn genel haritasýnda belirli bir yer kazandýrýyordu, diyelim.

Ölüm anýnýn kesin olarak saptanmasý, sineðe gizli bir cenaze töreni yapýldýðýný gösteriyordu. Bunun kanýtý, ölümünden yirmi yýl sonra burada ortaya konuyor, ondan hala söz ediyoruz. Bu sineðin ölümünü, ölme süresini, bu sürenin yavaþlýðýný, uyandýrdýðý korkunç korkuyu, ölümünün gerçekliðini, þimdiye kadar hiç anlatmamýþtým.

Ölüm saatinin kesin olarak belirtilmesi, insanlarla ortak yaþama gönderme yapýyor, sömürgeleþtirilmiþ halklara, dünya üzerinde adý saný olmayan o muazzam kitleye, evrensel yalnýzlýðý kuþanmýþ yalnýz kiþilere. Yaþam her yerde. Bakteriden file varýncaya kadar. Yeryüzünde kutsal göklere yada daha þimdiden ölü göklere kadar.

Sineðin ölümüyle ilgili hiçbir düzenleme yapmamýþtým. Beyaz, kaygan duvarlar, yani kefeni orada hazýrdý ve bu onun ölümünü günlük, doðal ve kaçýnýlmaz bir olay kýlýyordu. O sinek, yaþamýnýn sonuna gelmiþti, bu açýkça görülüyordu. Onu ölümünü izlemekten kendimi alýkoyamazdým. Kýpýrdayamýyordu artýk. Bu da vardý ve o sineðin var olmuþ olduðunun anlatýlamayacak bir þey olduðunu bilmek.

Bundan yirmi yýl önce. Bu olayý, þimdi anlattýðým biçimiyle hiç anlatmamýþtým Michelle Porte’a bile. Bildiðim bir baþka þey de –yani gördüðüm þey- sineðin, içini kaplayan o buz gibi þeyin ölüm olduðunu çoktan anlamýþ olmasýydý. Ýþin en korkunç yaný da buydu. En beklenmeyen yaný. Biliyordu. Ve kabulleniyordu.

Yalnýz bir ev, böyle bir þey düþünülemez. Çevresine zamaný toplamasý gerekir evin, insanlarý, öyküleri, ‘dönüm noktalarýný’, evlilik yada o sineðin ölümü gibi þeyleri, ölümü, sýradan ölümü, ayný zamanda birimin ve sayýnýn ölümünü, dünyanýn tüm ölümlerini, proletaryanýn ölümünü. Savaþlarla gelen ölümü, dünyada oluþmuþ savaþ daðlarýnýn getirdiði ölümü.

O gün. Tarihi belli, dostum Michelle Porte ile buluþacaðým gün, yalnýz benim gözlerimin gördüðü, baþka hiçbir þeyin saatinin saptanmadýðý o gün bir sinek ölmüþtü.

Ben ona baktýðým sýrada, saat birdenbire, öðleden sonra üçü yirmi geçe oldu ve birkaç saniye daha: dýþ kanatlarýn výzýltýsý kesildi.

Sinek ölmüþtü.

O kraliçe. Mavi siyah.

O sinek, benim gördüðüm, ölmüþtü. Yavaþ yavaþ. Son titreyiþine kadar savaþým vermiþti. Ve sonra, teslim olmuþtu. Belki de beþ ile sekiz dakika arasý bir zaman geçmiþti. Uzun sürmüþtü. Mutlak bir korku anýydý bu. Ve ölümün baþka göklere, baþka gezegenler, baþka yerlere doðru yola çýkmasý oldu.

Bir yandan oradan sývýþmak istiyor, öte yandan, yerden gelen bu výzýltýya bakmam gerektiðini söylüyordum kendi kendime; mademki bir karasineðin ölümünün o yeþil bedenli çaresiz výzýltýsýný duymuþtum bir kez.

Evet. Ýþte böyle, sineðin ölümü, edebiyatta þu anda okuduðunuz kaymanýn gerçekleþmesine yol açtý. Ýnsan yazdýðýnýn farkýna varmaz. Bir sineðin ölümüne bakýp yazarsýnýz. Bunu yapmaya hakkýnýz vardýr.

O sineðin hangi saatte öldüðünü söylediðimde Michelle Porte kasýklarýný tuta tuta güldü. Ve ben, bu ölümü gülünç biçimde anlatanýn belki de ben olmadýðýmý ancak þimdi düþünüyorum. Ben o anda ona bunu anlatabilecek deðildim, çünkü o ölümü izliyordum, o mavi siyah sineðin can çekiþmesini izliyordum.

Çevremizde bulunan her þey bir þey yazar, sezinlenmesi gereken iþte budur, her þey yazar; sineðe gelince, sinek duvarlara yazar, küçük gölün parlaklýðýný yansýtan salonun ýþýðýnda çok þey yazmýþtýr. Sineðin yazýsý, bir sayfayý tümüyle doldurabilirdi.

Sineðin öyküsü hakkýnda bir þeyler daha söylemek isterim.

Hala gözlerimin önünde o sinek, o hayvan, beyaz duvarýn üstünde, ölüyor. Önce güneþ ýþýðýnda, sonra da karo döþeli zeminden gelen yansýma, soluk ýþýk altýnda.

Bunu yazmayabilirsiniz de, sineði unutabilirsiniz. Yalnýzca bakabilirsiniz ona. Kendi baþýna, bilinmeyen bir gökyüzü altýnda, korkunç ve dokunaklý biçimde nasýl debelendiðini görebilirsiniz ve sonra hiç.
Ýþte hepsi bu.

Sýradan þeylerden söz edeceðim.
Sýradan þeylerden.

Ýnsan içinde bir yabancýyý barýndýrýr: yazmak, iþte o yabancýya ulaþmaktýr. Budur yada hiçbir þey deðildir.”
***
Kýpýrdanmalar var. Yol açýlmýþ. Trafik polisi sürekli sað elini sallýyor, geç anlamýnda. Ýndirelim el frenini. Devam edelim yolumuza.
***
Ve Ýlhan Ýrem’le yol da gürül gürül akmaya devam etsin.
“…Ve ben yaðmurlar altýnda bir yolcu/ Islak, yorgun, tutkulu yürüyorum
Sensiz ben yolumu bulamam/ Haykýrmak istiyorum,
Konuþamýyorum... Konuþamýyorum... Konuþamýyorum
Konuþursam göz yaþlarým beni boðacak/ Biliyorum, duyuyorum, görüyorum
Konuþamýyorum...
Bu ayrýlýk akþamýnda sen sustuðuma bakma/ Konuþmaya gücüm yok beni anla
Söyleyemediklerimi bak gözlerimden anla/ Her zaman yanýmda kal hiç býrakma.”

***
Akþama diyorum. Ne piþirsem acaba?

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Güzel.....
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
10 Ekim 2005
Sevgili Hülya Atakan; Okumadan geçemediðim yazarlardan birisiniz.Genelde herkesi okurum da, sizi hiç kaçýrmam.Yazýlarýnýz, her yönüyle baþarýlý.Tarzýnýz oturmuþ.Hani, seri ve çok düzgün konuþan söz ustalarý gibi.Devamýný dilerim...Sevgiyle kalýn..Kâmuran SEEN




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bacon, Montaigne, Russel ve
Hiç mi Deðerleri Yok?..
Arka Bahçeli Ev…
Karafatmaya Karþý Gelin Böcekleri
Batýdan Doðuya Ilýk Esintiler
Küçük Dostum
Serin Sýcak Bir Aðustos Gecesi
Haremden Boðaz Manzarasý
Charles Köprüsünden Notlar
Gerard Tepesinden Budapeþte

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Karlovy Vary'de Bir Gün... [Öykü]
Beyaz Sessizlik [Öykü]
Salih Ustanýn Düþü [Öykü]
Zor Yýllar [Öykü]
Benimle Uðraþma Kýzým! [Eleþtiri]
Türkçe Nereye Gidiyor? [Eleþtiri]
Türkülerle Kimlikler [Eleþtiri]
Katar; "Doha Tartýþmalarý", Hamas [Eleþtiri]
Aðaçlar Konuþur Mu? [Eleþtiri]
21. Yy'da Savaþlar Nasýl Deðerlendirilir Ki? [Eleþtiri]


Hülya Atakan kimdir?

-

Etkilendiði Yazarlar:
-


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hülya Atakan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.