Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoþtur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Medeniyet kavramýný ne kadar geniþ açýdan ve taraf tutmadan ele almaya çalýþýrsanýz çalýþýn sizi taraf olmaya iten çýkýntýlarý ayanýza batacaktýr. Ve medeniyetin çýkýntýlarý ona daha çok sarýldýkça sivrileþerek etinizin derinliklerine doðru dalacaktýr. Gül ile bülbülün hikayesine benzeyen bu eziyetli sürecin bizzat kendisine talip olmadýkça bunun bir delilik olmadýðýný kim söyleyebilir? Toplumlarý yönlendirenlerin yanýtlamaktan kaçtýklarý sorular ise bence bu eksende sorulacak sorulardýr. Bu sürece talip miyiz? Bir medeniyete hayranlýk besleyebilirsiniz. Ve kendi medeniyetinizi çok sýký bir þekilde eleþtirebilirsiniz. Ancak eleþtirilse de o toplumu yaþatan dinamikleri belirleyen kendi medeniyetidir. Bu açýdan bakýldýðýnda bence Mustafa Kemal’in vermek zorunda kaldýðý en zor karar bu olmuþtur. Keza muzaffer genç cumhuriyetin de! Mustafa Kemal’in konuþmalarýný okuduðunuzda þunu görüyorsunuz ki kendisi de açýk açýk bir Batý medeniyeti olma/ulaþma hedefi göstermemiþ. Denilebilir ki “muasýr medeniyet” ile baþka neyi kast etmiþ olabilir? Ben Mustafa Kemal’in özgün bir medeniyet oluþturma niyetinde olduðunu düþünüyorum. Ancak hem kendi karakterinden hem de mevcut toplumun içinde bulunduðu þartlar nedeni ile fikir insaný üretememesinden onulmaz bir yalnýzlýða düþtüðünü tahmin ediyorum. Kendi medeniyetinin çeliþkilerini en keskin bir biçimde yaþayan bizim Hamlet’imizdir Mustafa Kemal. Ýçkinin onu bu kadar esir almasýnda bu duygularýn ve düþüncelerin çok etkili olduðunu söylersek yanýlmýþ olmayýz. Mustafa Kemal’i bir düþünce adamý olarak ele alan çok az çalýþma vardýr. Çünkü kendisi ile ilgili o kadar güçlü bir ikonalaþtýrma ve yalnýzlaþtýrma söz konusudur ki bu gerçekten üzücüdür. Ayrýca ülkemizdeki “medeniyet tartýþmasý” ile Mustafa Kemal’i bir ele almamak bence tartýþma etiðine hakarettir. Eðer klasik bir “anti” ci deðilseniz yada gözü kapalý bir statükocu Mustafa Kemal ve medeniyet iliþkisi ciddi bir araþtýrma ve tartýþma konusudur. Ki bu tartýþma evrensel ölçekte anlamlýdýr. Her Türk aydýný dürüstçe bu tartýþmaya katýlmalýdýr. Bir insan düþünün ki çok hakim olduðu ve sevdiði her halinden belli olduðu “Arap alfabesinden” ve “Osmanlýca”dan kopuyor, gemileri yakýyor, Endülüs’e adým atýyor! Buradaki epik davranýþýn “kelebek etkisini” tasavvur edebiliyor musunuz? Biz Kemalizm, Atatürk devrimleri deyip geçiyoruz ama bu ifadelerin ne kadar sýð kaldýðýný bilmem ifade etmeye söz yeter mi? Buna aydýn cesareti demek gerekir diye düþünüyorum. Bu insanýn gövdesini nelere siper ettiðini þöyle bir düþünün. Mustafa Kemal ile Ýbn Haldun arasýnda bir rabýta (zýt yönlerde) kurabiliyor musunuz? Ya da en yakýnýndaki adamýn bile gözlerinde ona inanmayan bakýþlara raðmen yýldýzlara doðru yola koyulmak? Ýkonalarýmýzdan biridir Mustafa Kemal ile Ýnönü’nün Çankaya bahçesindeki fotoðraflarý. Birbirlerine bakarlar. Mustafa Kemal çaresiz, Ýsmet Ýnönü inanmaz bakýþlarla. Mustafa Kemal asla demokrat deðildi. Ama adil olduðu söylenebilir. Nasýl Hz Ömer’in adaleti varsa onun da adaleti vardý. Çünkü içinden çýkageldiði Osmanlý medeniyetinin hiçbir zaman demokrasi ile bir alakasý olmadý. Çeþitli “komik” teþebbüsler oldu ama “Osmanlý’da demokrasi vardý” diye ben bir cümle edemem. Nasýl ki 1990’lara kadar vardý diyemeyeceksek. Türkiye’de 1999’dan sonradýr demokrasinin varlýðýný belli etmesi. Mustafa Kemal’in demokrat olmamasý bence mazur görülebilir ama Deniz Baykal’ýn veya Devlet Bahçeli’nin, Recep Tayip Erdoðan’ýn demokrat olmayýþý asla tasvip edilemez. Mustafa Kemal’in Elmalýlý Hamdi Yazýr’a Kur’an tefsiri hazýrlattýrdýðý dönemde Mehmet Akif Ersoy’un ülkeyi terk etmesi de Mustafa Kemal’in muasýr medeniyet hedeflemesi için bir gösterge kabul edilebilir. Keþke Ersoy ülkeyi terk etmeseydi ama dediðim gibi Mustafa Kemal demokrat deðildi ve bir faniydi. Çaresiz çatýþacaklardý. Kamplaþma olmadan çatýþmalarýný çok isterdim ama Osmanlý geleneðinde maalesef böyle bir alýþkanlýk yoktu. Bir çeþit “Kurtlar Vadisi”ydi Osmanlý. “Ve kurtlukta düþeni yemek kuraldýr”. Doðu’da yaþam zordur. Doðu’nun Avusturya sýnýrýndan baþladýðýný çok iyi bilen bir insandý Mustafa Kemal. Ne yaman bir çeliþkidir bu. Bir yandan sizi sýnýrlayan gerçekliðin farkýnda olacaksýnýz. Soðuk bir ustura aðzý gibi þah damarýnýza yakýn hissedeceksiniz. Öte yandan ruhunuzu yakýp kavuran, gerçeklikle kavga eden ideallerinize gem vuracaksýnýz. Mustafa Kemal’in hedeflediði muasýr medeniyete ulaþmak için ortaya koyduðu projenin sabit ayaðý ordudur. Çünkü bence bir militarist olmayan Mustafa Kemal’in bir doðu toplumu olan kendi toplumunun “silaha biat ettiðini” çok iyi gözlemlemiþtir. Bugünlerde çokça tartýþýlan 28 Þubat sürecinin en önemli yaný ilk kez toplumumuzda (bir doðu toplumunda; sadece Müslüman olma özelliði ile deðil) “silah olmaksýzýn” bir çeþit müdahalenin gerçekleþmiþ olmasýdýr. Bunun önemini asla ýskalamamalýyýz. Türkiye’yi 3 Ekim pozisyonuna getiren en önemli olgudur 28 Þubat! 28 Þubat ile Mustafa Kemal aþýlmýþtýr. Projenin sabit ayaðý artýk ordu deðildir. Çünkü bu dayanaða gerek kalmamýþtýr. Proje de aþýlmýþtýr. Proje toplum tarafýndan hem hazmedilmiþ hem de deðiþtirilmiþtir. (Bu hazým sýrasýnda binlerce insan ölmüþ, sürülmüþ, hapse girmiþ, iþkence görmüþ, ülkeyi terk etmiþ ve çok deðerli bir –yüzyýl- kaybedilmiþtir ama durum budur.) Sivil toplumun demokrasi birikimi orduyu iþlevsiz kýlabilmiþtir… Mustafa Kemal’in bence tasavvur ettiði medeniyeti kurmuþ deðiliz ancak onun medeniyet projesinin iþe yaradýðýný da itiraf etmeliyiz. Projenin ikinci sabit ayaðý “eðitim”di. Ve doðrusu eðer üçüncü sabit ayak doðru iþletilseydi yani “serbest piyasa ekonomisi” eðitim çok daha verimli olabilecekti. Ancak Mustafa Kemal’in kurduðu düþün öngöremediði yaný bu ayaklarýn iþ gördüðü ülkelerdeki çok partili liberal demokrasi sayesinde etkili olabildiðiydi. Mustafa Kemal’in kiþiliði ve Osmanlý’nýn genç Cumhuriyet’e bu alanda býraktýðý kötü miras bu mekanizmayý asla çalýþtýrtmadý. Yani eminim ki Mustafa Kemal bu unsurlar arasýndaki baðlantýyý ve karþýlýklý gerekliliklerini görebiliyordu ama yerine getirecek insan kaynaðýna sahip deðildi. Bir anlamda çaresizdi. Eleþtirileceðini bile bile görmezden geldi. Onun hipotezinin bir anlamda doðrulandýðýný söyleyebiliriz. Ve elbette insanýn özgürlüðünün kýsýtlanmasýný savunmayan bir insan olarak eminiz ki o dönemde yaþasaydýk biz de Cevat Þakir gibi kalebentliðe mahkum edilirdik. Mustafa Kemal bu kadar “baþka medeniyetler hayraný” olmayan, kendi medeniyetini kuran ve geliþtiren bir toplum hayal etmiþti. Olmadý. Ama projesi iþe yaradý. Türkiye bir doðu toplumu olmasýna raðmen en “medeni sayýlan ülkeler” tarafýndan kurulan birliðe ortak olma hakký kazandý. Þahsen ben “oraya deðil ama sürece talibim”. Bu hakkýn müzakere sürecinde bizim kendimize özgü bir muasýr medeniyet oluþturabileceðimiz umudunu taþýyorum…Nasýl diye soranlara ise…muhtaç olduðumuz kudret…diye bir cümleyi hatýrlatýyorum.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hidayet Ersin, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |