Ýste, sana verilecektir; Ara, bulacaksýndýr; Çal ve kapý sana açýlacaktýr -Ýncil |
|
||||||||||
|
Neden birbirimize tahammül edemiyoruz. Her þeyi konuþamýyoruz. Eleþtiriden korkuyor, eleþtirilmeyi ise hazmedemiyoruz. Nedeni kýskançlýk mý, kendine güvensizlik midir? Yanlýþ eðitim sonucu mudur? Kiþisel midir, tarihsel bir birikimden mi kaynaklýdýr? Bu öfke nedendir?.. Evet gerçekten tahammülsüz bir toplumuz. Nedeni o kadar çok ki.. Bir kere biz sivilleþmemiþ bir toplumuz. Özgürce görüþ bildirme, eleþtiriye tahammül sivillere özgüdür. Tarihsel bir ahlak þekillenmesi geçirmiþ ve deforme olmuþ bir insani anlayýþýmýz vardýr. Ýslam ahlaký imdada yetiþmeseymiþ kim bilir ne barbarca ve despotik olacaktýk. Birilerinin ocaðýný baþýna çökertmek için, akýnlar yaparken “þen“ olmuþuz. Ülkeleri, talan ve viran ederken, kýlýç þakýrtýlarýmýz bize “melodi” gibi gelmiþ, omuz üstünde baþ býrakmadýðýmýz zaman da kendimizi “kahraman” hissetmiþiz. Girdiðimiz ülke halklarý bizi “barbarlar” diye anarken, biz ise, göðsümüzü kabarta kabarta onlara adalet götürdüðümüzü anlatýp durmuþuz. Çocuklarýmýz torunlarýmýz bu ahlak ve þerait üzere yetiþti. Hep tepeden emirle oturduk, kalktýk. Kendi baþýmýza yol yordam bilemez olduk. Yukarýda Allah, yerde devlet dedik, büyüklerimiz var dedik; dedik de kiþiliðimizi böylece öldürdük. Tabii bunu biz özgürce yapmadýk, kýlýç ve sonra da dipçik zoruyla alýþtýrýldýk, elimine olduk. Kime düþman dendiyse “he babam dedik”, kime dost dendiyse “he babam” dedik. Oysa düþman denilen, gün geldi “dost” olarak gösterildi, dost belletikleri gün geldi “düþman” gösterildi; anlamýna bakmadýk; “yok” denilmesi gereken yerde “yok” demesini bilemedik, diyemedik. Oysa yerdeki tiranlarýmýz içinde deli sultanlar da gelip geçti. Osmanlý imparatorluðundaki tüm milletleri Türk saydýk; kimliklerini yok saydýk. Ýttik, kaktýk.. Ayrýlmak isteyene hain dedik. Onlarý olduðu gibi kabul edip tahammül edemedik; ayrý kimliklerini hazmedemedik.. Derken Cumhuriyet dönemi geldi; ”Güneþ Dil” teorisi ile tüm tarih Türk sayýldý.. Hint-Avrupa ýrkýndan olan Sümer, Hitit, Ýskitler vb. Türk sayýldý... Tarih Türklerle baþladý; onlarla yazýldý, çizildi. Dünya yerine kendimizi kandýrdýk, durduk. Tersini duyunca tepkisel refleksimizi tutamaz olduk. Farklýlýklarý zenginlik sayýp ortak deðerlerle birliktelik yolu yerine, toptan yok sayýp, inkar yolunu seçip hazýr þablonlar hazýrladýk. Emir en “derin” yerden “herkes kendini Türk kabul edecektir” baþka yolu yoktur. Aksini söyleyenlere “bölücü”, destek veren Türklere ise ”yýkýcý” damgasýný vurduk.. Herkes birbirine kuþkuyla bakar oldu. Güvensizlik had safhaya vardý. Herkes ve her þey “öcü” olunca çekilemez olduk.. Birbirimizi çekemez olduk. Tabularýmýz geliþti. Tabularýmýz fobilere dönüþtü. Atatürk tabusu, derin devlet tabusu, asker-ordu tabusu, Kürt fobisi, türban fobisi, alevi fobisi, din fobisi.. Bizi ne hale getirdiler. Hiçbir bahanemiz yoksa futbol takýmý tutarak içgüdüsel olarak egomuzu tatmin yoluna koyulduk. Alýþkanlýk yapmýþ bir kere. Bu ne iþkence Allah’ým. Neden birbirimizi olduðu gibi; Allah’ýn yarattýðý þekilde kabullenemiyoruz. O zaman herkes bir “ohhh!” çeker ve sakin bir diyalog baþlar. Her þey yoluna girer, ne bölücü kalýr ne yýkýcý.. Þu tarihi yalanýmýzý artýk yüreðimizin ve vicdanýmýzýn tasdikinden geçirelim, olduðu gibi hayata geçirelim: “Herkes, din, dil, ýrk farký gözetilmeksizin eþittir.” Herkes dili ve kültürünü yaþasýn, araþtýrsýn, öðrensin. Herkes inandýðý þekilde, giyinsin, yaþasýn, dua etsin… O zaman tahammül de olur tekamül de.. O zaman birlik de olur dirlik de. Artýk korkularýmýzý yenelim ve tarihimizle yüzleþelim de kendimize gelelim. Artýk kendimizi kandýrmayalým, bir birimize tahammül edelim. Birbirimizi dinleyelim, dinler diyaloðu, toplumlar diyaloðu, halklar diyaloðu, insanlar diyaloðu baþlamalý artýk. Ýnsan olduðumuzun zevkine varalým da rahata erelim. Artýk bir birimizin mezarýný kazmak yerine, insanlýðýn geleceðine gereken özeni gösterip, ekonomik, sosyal, yaþamsal, çevresel çözümler üretip ekolojik dengeleri bozmayalým. Ýnsanca yaþamak hakkýmýzý kullanalým ve sahip çýkalým. Baþka yolu var mýdýr? Ben bilmiyorum!.. M.Nazým GÜLER
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |