..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðru þeritte olsanýz bile, olduðunuz yerde kalýrsanýz er geç ezilirsiniz. -Will Rogers
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Haktan Kaan Ýçel




8 Kasým 2005
Iþýktakiler  
HKi'nin Kültleþmiþ Öyküsü...

Haktan Kaan Ýçel


Tanrý vampirlere son bir þans daha vermek istedi. Cennete gitmek istiyorlarsa, dünyadaki dengeyi bozan karanlýðýn vampirlerini yenmeleri gerekiyordu. Bu görevi kabul eden vampirlere ýþýk vampirleri adý verildi.


:BJFJ:
Güneþin yansýmalarý gözleri karartýrken, gündüzün bitme noktasýna saniyeler kalmýþtý. Güneþin batmasý, Tanrýnýn dýþladýðý yaratýklar için belki de ödüldü. Fakat onlar için ceza bile sayýlýrdý.
Çünkü Tanrý onlarý, tek bir þartla affedecekti. Geceleri gezen ölümü sona erdirdiklerinde, aydýnlýðýn kanatlarý kucaklayacaktý tüm bedenlerini. Ancak verilen görev kolay deðildi. Tanrý onlara kolay olacaðýný söylememiþti. Söylediði tek þey, “Iþýk arkanýzda oldukça, sizin de ýþýða yükselmeniz olasýdýr...”

Karanlýk çöktüðünde yeraltýnda gizleniyorlardý. Özel olarak inþa ettikleri bu barýnaklarý, þu ana kadar kimse keþfedememiþti. Bu barýnaklar kutsal sayýlýrdý. Çünkü içinde ölenlerin sayýsý epeyce fazlaydý. Aslýnda buna da tam ölüm denemezdi. ‘Geldikleri yere dönüþ’ adý daha uygun olabilirdi. Sayýlarý fazla sayýlmazdý, ancak diðerlerine göre daha fazla inatçýydýlar ve bu yüzden de savaþmaktan hiçbir zaman kaçmadýlar. Zamaný gelince savaþ tekrar baþlayacaktý. Þu an sessizlik zamanýydý. Fýrtýna öncesi sessizlik...
Gece, karanlýðýn duygusuz bakýþlarýna teslim olmuþken, ölüm insanlar için çok yakýndý. Ýnsanlarýn çaresizliði bir þey ifade etmiyordu. Karanlýðýn kan emicileri yaptýklarý katliamlara dur demiyorlardý, tersine daha da ileri gidiyorlardý. Ýnsanlarýn acýnacak çýðlýklarý, yerin dibinden bile duyulabiliyordu. Yerin dibindeki barýnaklarda ise son derece yüksek bir ýþýk hakimdi. Yüzlerce meþale ve bunun yanýnda þehrin kaçak elektriði aydýnlatýyordu, karanlýða hapis olmuþ dipleri.
“Köstebek gibi yaþamaktan býktým.” dedi biri. Cevabý almakta ise gecikmedi:
“Köstebekler bu kadar aydýnlýk bir yerde yaþar mý sanýyorsun?”
Bu cevaba karþýlýk bir þey söyleyemedi, henüz küçük olan sitemlerin sahibi.. Karþýsýnda, ona gözlerini diken vampire baktý. Gözlerindeki nefretin alevi, gerçekten de çok belli oluyordu. Çocuk yanýndaki kadýna yaklaþtý ve meraklý bakýþlarla sordu;
“Anne neden onun bakýþlarý böyle? Yani niye beni yiyecekmiþ gibi bakýyor?”
Bu soruya soðuk bir cevap aldý çocuk. Yanýna yaklaþtýðý kadýn, hoþlanmamýþtý sanki ondan:
“Bana anne demeni istemiyorum bir daha. Ben seni doðurmadým. Doðuramazdým da zaten. Sen küçükken lanetlendin. Tanrý acýdý sana ve senin büyümene izin verdi. Dikkat ettin mi, aramýzda sadece sen yaþlanýyorsun. Ancak belli bir süre sonra senin de yaþlanma sürecin duracak.”
Çocuk bu tepkiyi beklemiyordu ancak dinlemeye devam etti;
“Onun gözlerinin içine bakmamalýsýn. O, lanetlendiði günden bu yana ýzdýrap çeker. Çünkü o lanetlenmeyi hiç istemedi. Zorla böyle oldu.”
Çocuk ise cevabý alýnca birazcýk kendi kendine düþündü ve hevesle bir soru daha sordu;
“Peki neden onun ismi bizimkiler gibi deðil?”
Kadýn sorulardan sýkýlmýþ gibiydi. Sivri diþlerini çocuða gösterdi bir an için. Gözleri öfkeli gibiydi. Fakat sinirli görünse de, sakince cevapladý soruyu:
“Çünkü o sadece kendi ismine inanýr. Lanetlenmeden önceki ismine inanýr. Bizimki gibi sonradan takma isimler kullanmaz. Kim bilir belki de tarzý deðil.”
Çocuk, bu sözlerin manasýný arýyordu kafasýnda. Fakat bulamadý. Ayaða kalktý ve yavaþ adýmlarla yaklaþtý bakýþlarýndan korktuðu vampirin yanýna. Elinde koca bir kase koyun kaný vardý. Sessizce doyuruyordu karnýný. Yanýna doðru yaklaþan çocuðu fark etse de, hiçbir tepki vermemeyi tercih etti. Çocuk ise ona meraklý meraklý bakýyordu. Onu çözmek için gayret sarf ediyor gibiydi. Birkaç dakika sonra ise çocuk tüm cesaretini topladý ve kasedeki kaný içen vampire bakarak;
“Sana bir þey sorabilir miyim?” dedi. Bunu duyan vampir ise elindeki kase ile yüzünün arasýna mesafe koydu. Kafasýný yavaþça çocuða çevirdi ve çocuða evet der gibi kafasýný salladý. Çocuk ise yarý tedirgin bir þekilde:
“Sen neden Berr-e adýný kullanýyorsun? Bizimkiler gibi bir ismin yok mu?”
Adýný telaffuz eden çocuða uzun uzun baktý ve hiçbir þey söylemedi. Ancak bir süre sonra gayet ýlýmlý bir ses tonuyla cevap vermeyi tercih etti;
“Bu ismi kullanýyorum, çünkü benim gerçek adým. Kaderime yazýlan isim.”
Çocuk ise cevaptan tatmin olmamýþ gibiydi. Cevabýn üstüne bir soru daha sordu:
“Berr-e ne demek?”
Çocuðun sorduðu sorular karþýsýnda ciddiyetini bozmadan cevap verdi tekrar:
“Bunun anlamýný senin bulman lazým. Çünkü anlamý her yere gizlenmiþ olabilir. Önemli olan onu senin bulabilmendir.”
Cevabý verdikten sonra ise elinde tuttuðu kan dolu kaseyi çocuða doðru uzatýverdi. Çocuk ise tereddütsüz kaseyi alarak içmeye baþladý. Belli ki acýkmýþtý. Ne de olsa uzun zamandýr gün yüzünü görmemiþti.

Topraðýn üstünde gün aðarmaya baþlamýþtý. Karanlýklarýn içinde saklanan ölüm, yerini aydýnlanan gökyüzünün parýltýlý bedenine býrakýyordu. Güneþin saçlarý gittikçe her yere dökülmeye baþlamýþtý. Ýnsanlarýn güvende olduklarýný anlamalarýný saðlýyordu güneþin altýn gözleri. Her yeri ýsýtmaya baþlayan altýn gözleri...
Yerin dibindekiler ise aydýnlattýklarý tünellerinden topraðýn üzerine doðru çýkmaya baþlamýþlardý. Hafiften esen rüzgarýn sesi kulaklarýnda çýnlýyordu hepsinin. Sahile yakýn olduklarýný hissedebiliyorlardý, oraya doðru yürümeye baþlamýþlardý bile. Gallerion gökyüzüne doðru baktý, nefesini içine çekmek istiyordu fakat soluklarý tükeneli çok olmuþtu. Güneþin tüm ýþýltýsýna doðru baktý, gözlerini bir an için bile kýrpmadan. Biraz sonra ise sahilin yanýndaydýlar. Mavi gözlü Ýstanbul’un, masmavi denizi önlerindeydi. Daha ileriye baktýklarýnda Prens Adalarý’ný görebiliyorlardý. Gallerion, bu güzellikleri çok sevse de, kendi kendine sitemli bir þekilde konuþuyordu:
“Iþýk bizim hayatýmýz anlýyorum bunu. Ancak keþke diðerleri gibi karanlýklarda da gezebilseydik ne olurdu ki?”
Gallerion’un kendi kendine konuþtuðunu gören Berr-e uyarýcý bir ses tonuyla konuþmasýna müdahale ediverdi:
“Ýþte bunu anlamýyorum. Bizleri karanlýðý yok etmemiz için gönderdiler. Sizler ise karanlýkta yaþamak istiyorsunuz. Bu ne çeliþkidir böyle?”
Gallerion, bu sözün ona doðru söylendiðini fark edince sivri diþlerini dýþarý çýkardý ve Berr-e’ye göstererek:
“Sen daha lanetlendiðinin bile farkýnda deðilsin. Hala kendini insan zannediyorsun. Lanetlendikten sonraki ismini bile kullanmýyorsun. Sen kendini benden daha güçlü mü sanýyorsun?”
Berr-e ise karþýsýndaki sinirli vampire nazaran sakin gibiydi, önce hiçbir tepki vermedi. Ancak bir süre sonra diþlerini Gallerion’a göstererek:
“Sizden belki de daha güçlüyüm. Çünkü ben affedileceðime inanýyorum. Bu inanç, beni sizden daha güçlü kýlýyor!”
Ýki vampir tam birbirlerine girecekken sahil þeridinden birisinin onlara doðru yaklaþtýðýný gördüler. Yürüyerek gelen kiþi, koþmaya baþlamýþtý. Üzerilerine doðru geliyordu. Birkaç saniye sonra ise yanlarýndaydý. Karþýsýndaki topluluðu gördüðüne sevinmiþ gibiydi. Karþýsýnda ona doðru bakan soðuk yüzleri hissetmemiþti bile. Ýnce bir ses tonuyla önce konuþmaya o baþladý:
“Gündüzler olsun hepinize.”
Karþýsýndakiler hiçbir cevap vermedi. Berr-e’nin, Gallerion’a karþý siniri geçmemiþti. Bu yüzden de gözleri baþkasýný görmüyordu. Yabancý kiþi bir kez daha tekrarladý:
“Gündüzler olsun hepinize.”
Bu sefer karþýlýk alabilmiþti kendisine:
“Gündüzler olsun sana da.” dedi gerilerden cevap veren Qwex. Meraklý bir tavýrla sordu yabancýya:
“Sen kimsin, adýn ne?”
Kendisine cevap verilmesine sevinen yabancý, sorulan soruyu yanýtlamakta gecikmedi:
“Ben Erél. Sizin türünüzdenim. Tabii sizler Iþýktakiler iseniz.”
Berr-e ise sinirini bir kenara koydu ve Erél’e yanýt vermeyi tercih etti;
“Evet biz Iþýktakileriz. Bizim türümüzden baþkalarý olduðunu bilmiyordum.”
Erél, hiç düþünmeden Berr-e’ye karþýlýk verdi:
“Bende sizin varlýðýnýzý birkaç gün önce öðrendim. Ýzmir’den buraya sizi bulmak için geldim.”
“Nereden öðrendin bizleri?”
“Aslýnda bir yerlerde sizin yaþadýðýnýzý hissediyordum. Ancak Ýzmir’den ayrýlmaya cesaret edememiþtim. Sanýrým karanlýklara kapýlmaktan korkmuþtum. Karanlýkta erimekten korktum. Ta ki bana ulaþan bir ýþýk vampirinin söylediklerini duyana kadar. Karanlýktaki ölümü durdurabileceðimizi söyledi bana.”
Bunlarý duyan Gallerion alaylý bir þekilde güldü kendi kendine. Sonrasýnda ise gülmeye devam ederek Erél’e:
“Aslýnda bizim gönderilme amacýmýzýn bu olduðunu da söyledi mi sana?”
Berr-e iyice sinirlenmiþti ve öfkeyle baktý Gallerion’a. Gallerion sesini bile çýkartamadý bu bakýþlar karþýsýnda. Berr-e, bakýþlarýný yumuþatarak Erél’e devam etmesini söyledi.
“Bana önce sizi bulmamý söyledi. Çünkü savaþmak konusunda gerçekten de meziyetli deðilim. Sizin bana yardým edebileceðinizi düþündü sanýrým. Sizin korumanýz altýnda da Bedi’yi bulmamý istedi.”
Qwex merakla sordu:
“Bedi de kim?”
“Bedi bize yardým edebilecek kiþi.”
“Bize nasýl yardýmcý olabilir ki?”
“Bana yardýmcý olan ýþýk vampirinin erimeden önceki son sözleri gerçekten umut vericiydi. Onu bulursak bizi karanlýkta yürütebilirmiþ. Böylece de savaþýmýza karanlýkta da devam edebilirmiþiz.”
Bir anda vampirler arasýnda fýsýldaþmalar oldu. Hepsi bir aðýzdan konuþuyordu. Berr-e bir kez daha aðýrlýðýný koydu:
“Susun! Hepiniz ayný anda konuþursanýz, kimin ne anlayacaðýný sanýyorsunuz?”
Berr-e sustuðunda ise tüm vampirler de onunla beraber konuþmayý kesmiþti. Vampirlerden biri ortaya doðru:
“Bu nasýl mümkün olabilir ki! Yani karanlýk bizim sonumuz olur.” dedi.
Erél ise sessiz bir þekilde karþýsýndaki topluluðun hareketlerini izliyordu. Berr-e düþünceliydi. O da bu olayýn nasýl olacaðýný düþünüyordu. Erél’e baktý ve bir soru daha sordu:
“Bedi’nin nerede olduðunu biliyor musun?”
“Onun Ankara’dan Ýstanbul’a göç ettiðini duydum sadece. Araþtýrmalarým sonucunda da Ýstanbul’un Anadolu yakasýnda yaþadýðý tespit ettim. Bildiðim tek þey bu. Sizlerle onu bulmayý ümit ediyorum.”
Sözlerini bitiren Erél, kendisine gelecek tepkileri bekliyordu. Berr-e, arkasýndaki tüm ýþýk vampirlerine döndü ve fikirlerini sordu. Hepsi kendi aralarýnda konuþmalara baþlamýþlardý. Ancak çok geçmeden bu konuþmalar, sessizliðe gömüldü. Berr-e sessizliðin bozulmasý için seslendi diðerlerine:
“Kararýnýz nedir? Sizce de büyük bir fýrsat deðil mi bu? Ýnancý olan bir vampir yok mu aranýzda? Belki de affedilmemiz için büyük bir þans bu.”
Güneþin ýþýklarý iyice parýldamaya baþlarken, vampirlerin hepsi düþünceliydi. Düþüncelerindeki karanlýk taraflarý aydýnlatmaya çalýþýyorlardý. Uzun süre sessizlik oldu. Hepsi ses çýkarmadan, öylece düþünüyor gibiydi. Berr-e defalarca kez yaptýðý gibi tüm vampirlere bir kez daha seslendi:
“Benim kendimce fikrim Erél’in anlattýklarýndan yola çýkarak o adamý bulmaktýr. Kaybedeceðimiz ne olabilir ki? Þimdi söyleyin bana; Erél ve bana katýlmak isteyen var mý bu yolculuðumuzda?”
Gerilerden öne doðru çýkan bir vampir, Berr-e’nin yanýna doðru geldi ve tüm cesaretiyle;
“Ben varým.” dedi ve devam etti:
“Benim adým Huneis ise ben de varým. Þu lanetli adýmdan artýk kurtulmak istiyorum. Gerçek ismime geri dönmek istiyorum. Ýnsanoðlunun verdiði isimle anýlmak istiyorum artýk.”
Berr-e ise etkilenmiþ gibiydi. Gerçekten de karþýsýna çýkan vampiri pek görmemiþti. Ancak bu cesaretinden dolayý takdir etti.
“Bu vampir kadar cesur olan yok mu içinizde?”
Gallerion, bunu kendisine gönderme olarak algýladýðý için sinirli bir þekilde:
“Benim gücüm hepinizden daha da fazladýr. Sanýrým sizle gelsem iyi olacak.”
Gallerion’un arkasýndan, saçlarý kývýrcýk biri çýktý yolculuk edecekler grubunun yanýna. Vampire hiç benzemiyordu. Vampirlere göre fazla sevimli birisiydi. Hiçbir þey söylemedi, ancak yanlarýnda olduðunu belirtir bir þekilde yanaþmýþtý inancýný ortaya koyanlarýn yanýna.
Yeni kiþilerin çýkmasý beklenirken, Qwex bir soru sormayý tercih etti:
“Peki bize karanlýklarda yürümeyi vaat eden adamý nasýl bulacaðýz?”
Berr-e hiç düþünmeden yanýtladý:
“Arif Sait bilir herkesi, onu ziyaret edeceðiz.”
Qwex’in kafasýndaki soru iþaretleri daðýlmýþ gibiydi. Bir adým öne attý,
“Bende sizinle geliyorum.” dedi ve Erél’in yanýna sokuldu. Berr-e bu kadar bile katýlýmcý beklememesine karþýn, istekli kiþileri görünce inancý biraz daha artmýþtý. Berr-e son kez topluluða sorduysa da, baþka gelmek isteyen yok gibiydi. Bunun üzerine Berr-e topluluða karþý arkasýný döndü ve yürümeye baþladý. Topluluðun içinden çocuk çýktý ve Erél’in yanýna geldi.
“Adýnýn bir anlamý var mý? Lanetlenmiþ bir isme benzemiyor hiç?”
Erél, vampirlerin kendine has büyüleyici özellikleri taþýdýðýný çok belli eder gibiydi. Gülümsemesi de o kadar etkileyiciydi.
“Anlamý “yalnýz yýldýz” demek. Aslýnda bu ismi ben kendim koydum. Okuduðum bir kitapta vardý bu dil. O dilin kendi harflerinden oluþturdum.”
Çocuk hiç kitap okumamýþtý. Bu yüzden de ona söylenenlerden pek bir þey anlamasa da, anlamýþ gibi davrandý. Erél’e kaný gerçekten de ýsýnmýþ gibiydi. Ancak yolculuðu kaldýrabilecek kadar gücü yoktu. Çünkü o türünün tek örneðiydi. Büyüyen tek vampirdi o. Büyüyen tek ýþýk vampiriydi...
Diðer dört kiþi de en öndeki Berr-e’nin arkasýndan yürümeye baþladýlar. Güneþ yüzlerinin aydýnlýðýný ortaya çýkarýrken, bir yandan esen hafif deniz meltemi, soluk tenlerini okþuyordu. Arkalarýnda býraktýklarý vampir grubu onlara öylece bakýyorlardý. Kendilerinden piþman gibiydiler, fakat yine de yerlerinden hareket edemiyorlardý.
Berr-e ile diðerleri, ayrýldýklarý gruptan oldukça uzaklaþmýþlardý. Erél, yürüyen topluluðun içinde sessizliði bozan kiþi oldu.
“Arif Sait kim öðrenebilir miyim?”
Berr-e cevap vermedi, yürümeye devam etti. Bu cevapsýzlýk üzerine bir süre sessizlik oldu. Berr-e, daha sonra cevap verebildi:
“O da bizim gibi bir ýþýk vampiri.”
Bu kadar aradan sonra cevap veren Berr-e’ye dikkatle bakan Erél:
“Peki o niye sizlerle deðil?”
“Çünkü o bizlerle kalmak yerine baþka þeyleri seçti.”
“O bir ýþýk vampiri. Yapabileceði baþka ne olabilir ki?”
“Bunu gittiðimizde göreceksin.”
Yol boyunca hiç birinden sen çýkmadý. Sadece yürüdüler. Ya da bir anlamda Berr-e’yi takip ettiler. Çünkü kendinden o kadar emin görünüyordu ki, onun peþinden gitmemek belki de inançsýz kalmak gibi bir þeydi. Biraz daha yürüdükten sonra ana caddeye çýkmýþlardý. Kaldýrýmlarda yürüyen insanlar vardý. Ancak hiç biri onlarý görmüyor gibiydi. Hiç birinin dikkatini çekmiyorlardý. Qwex camcýnýn önünden geçerken, vitrininde asýlý duran aynalara baktýðýnda sadece yürüyen bir parýltýyý gördü. Güneþin yüzünü görebildi sadece. Kendi silueti yok gibiydi. En önde yürüyen Berr-e bir anda duruverdi. Eliyle önünde durduðu mimariyi gösterdi. Erél gerçekten de þaþkýndý, hiç düþünmeden aklýndan geçeni söyledi;
“Burasý bir cami!”
Berr-e ise imalý bir ses tonuyla:
“Bir ýþýk vampiri ne yapabilir ki demiþtin deðil mi? Tanrýya sonuna kadar inancýný gösterebilir. Arif Sait de bunu göstermek istedi. Kendini sadece dine adadý. Ýbadet etmek istedi ve hatta insanlara da yardým ediyor burada.”
Erél, ne söyleyeceðini bilmiyordu. Gallerion ise atýldý hemen:
“Bu cami de ne yapýyor ki, yani bekçilik falan mý?”
Berr-e ise bu sözüne tebessümle baktý ve keskin bir ifadeyle:
“O bir imam, inançlý bir imam..”
Caminin içine doðru ilerlediklerinde Gallerion tam adýmýný içeri doðru atacaktý ki, caminin içinden bir uyarý sesi geldi;
“Sen ne yapýyorsun öyle? Camiye hiç öyle girilir mi? Ayakkabýlarýnýzý çýkartýn, burasý kutsal bir yerdir!”
Berr-e, Gallerion’u arkaya itekledi ve uyarýyý yapan kiþinin görebilmesi için en öne geçti.
“Arif Sait, bunu söyleyeceðini biliyordum.”
Uyarýyý yapan adam, önce yerinde durdu. Arkasýndan da kapýdakilerin yanýna yavaþça yürümeye baþladý. Birkaç saniye sonra kapýnýn yanýndaydý.
Berr-e gülümsedi,
“Gündüzler olsun.” dedi ve karþýlýk beklemeye baþladý. Karþýsýndaki adam bir süre sessiz kalsa da sonunda konuþtu;
“Sizlere de gündüzler olsun. Uzun zaman oldu. Seni beklemiyordum.”
“Aslýnda ben de gelmeyi planlamamýþtým.”
Adam gülümsedi ve kapýda duran Berr-e’ye sarýldý.
“Ýçeri girecek misiniz?”
“Sence bizler girebilir miyiz içeri? Yani lanetlenmiþ kiþiler girebilir mi?”
“Allah herkese yardýmcý olmaya çalýþýr. Ýnancýnýz varsa sizi anlayacaktýr. Allah amacý olanlara yol gösterir her zaman.”
Berr-e ayaðýndaki ayakkabýlarý çýkarttý ve camiden içeri doðru yöneldi. Berr-e’nin arkasýndan diðerleri de ayakkabýlarýný çýkardýlar ve içeri girdiler.
Arif Sait, camideki boþ bölümlerden bir yere götürdü onlarý. Sonra da görevinin olduðunu belirtir bir þekilde;
“Sizler burada konaklayýn. Ezan zamaný geldi. Daha sonra sizlerle ilgileneceðim.”
Beþ kiþi de birbirleriyle pek konuþmadýlar ve Arif Sait’in gelmesini beklediler. Arif Sait’in iþleri yoðun olmalýydý ki, uzun süre ortalarda gözükmedi. Zaman su gibi akýp geçiyordu. Hava kararmaya yüz tutmuþtu. Caminin tüm ýþýklarý yanýyordu ve Maltepe’nin tüm meydanýný aydýnlatýyordu adeta. Arif Sait, ýþýk vampirlerinin yanýna gelmiþti. Yere doðru çömeldi ve oturdu.
“Biliyorum burada sýkýldýnýz, ancak benim görevlerim olduðunu biliyorsunuzdur herhalde. Allah çalýþan insanlarý sever.”
Berr-e, Arif Sait’in sözlerini dikkatlice dinledikten sonra konuþmaya baþladý:
“Buraya geliþ amacýmýz aslýnda senden yardým istemek, sanýrým bunu sen de biliyorsun.”
“Evet, biliyordum. Çünkü geçen zamanda bana sadece yardým istemek için gelebilirdiniz. Söyleyin o zaman, nasýl bir yardým istiyorsunuz?”
“Aslýnda sana birisini soracaktýk. Ýsmi Bedi.”
“Bedi mi? Soyadý yok mu?”
“Soyadýný bilmiyoruz, ancak Ýstanbul’un bu yakasýnda yaþadýðýný biliyoruz.”
“Bedi pek bilindik bir isim deðil. Bu yüzden mi bilebileceðimi düþündünüz?”
“Sanýrým.” dedi Berr-e düþünceli bir þekilde. Arif Sait ise gülümsedi. Ona dikkatle bakanlarý süzdü.
“Neden gülümsediðim hakkýnda bir fikriniz var mý?”
Gallerion hemen cevap verdi:
“Onun yerini bilmiyorsun ve bizle dalga geçiyorsun, deðil mi?”
“Sizinle dalga geçmem için hiç sebep yok. Unutma ki, ben bir din adamýyým. Kimseyi aþaðýlayacak gücü kendimde bulamam. Allah’ýn yarattýðý kiþileri aþaðýlamak, Allah’ý aþaðýlamakla ayný þeydir.”
Gallerion bu cevap karþýsýnda hiçbir þey diyemedi ve susuverdi. Arif Sait ise konuþmaya devam etti;
“Bedi’nin ne anlama geldiðini biliyor musunuz?”
herkes birbirine baksa da cevap gelmedi. Bunun üzerine Arif Sait devam etti;
“Bedi, Allah’ýn doksan dokuz adýndan biridir. Gülmemin sebebi de bu. Allah’ýn affetmesi için, Allah’ýn isimlerinden birini arýyorsunuz.”
Berr-e dýþýndakiler bu trajikomik durum karþýsýnda suskunluklarýný bozmadýlar. Berr-e ise Arif Sait’e dikti gözlerini;
“Bize yardým edecek misin?” dedi.
“Sizlere Allah’ýn yardým etmesi için dua edin bence. O size doðru yolu gösterecektir.”
Hava iyice kararmýþtý. Dýþarýsý tekinsizleþmiþti. Sadece caminin ýþýklarý yanýyor gibiydi tüm Maltepe’de. Boþalmýþ sokaklar, týpký bir hayalet kasabayý andýrýyordu. Geceleri hayatý emen karanlýk, dýþarý çýkmak için zaman kolluyordu. Arif Sait, dýþarý çýkamayacaklarýný bildiði için vampirlere yatacaklarý yerleri gösterdi. Tam bu sýrada dýþarýdan çýðlýklar duyulmaya baþlanmýþtý. Ýnsanlarýn yardým çabalarý, tamamen anlamsýzcaydý. Çünkü onlara ne yardým edecek birileri vardý, ne de karanlýða gücü yetenek baþkalarý yaþýyordu. Dýþarýdaki seslerle irkilen ýþýk vampirleri, bir anda ayaða kalktýlar. Arif Sait ise bu rahatsýzlýklarýný anladýðý için;
“Biliyorum yerin altýnda yýllarca yaþadýnýz ve üstünde yaþamak size biraz zor geldi. Bana da oldu bu ilk baþlarda. Ancak buraya gelemezler bunu bilin. Allah bizi korur.”
Erél sonunda sessizliðini bozdu:
“Burada kalarak zaman kaybediyoruz. Sabahleyin araþtýrmaya baþlamalýyýz Bedi’yi.” dedi.
Arif Sait, kendi kendine düþünüyor gibiydi. Karþýsýndakilere sormadýðý bir soruyu fark etti.
“Bedi’yi neden bulmak istiyorsunuz?”
Soruya cevabý Erél vermek istedi:
“Çünkü o bizim karanlýkla savaþmamýzý saðlayacak.”
Arif Sait bir süre düþündü bunu. Hiç kimse uyumuyordu. Sonunda suskunluðunu bozdu.
“Bedi isimli birini tanýyorum. Ancak bu kiþi aradýðýnýz kiþi mi bilemem. Ancak onda tuhaf bir þeyler vardý. Sanki ayrý bir güç gibi.”
Qwex, hemen atýldý konuþmanýn ortasýna:
“Nerede yaþýyor peki?”
“Kadýköy’de yaþadýðýný biliyorum.”
Berr-e, sabahki hedeflerini bulmuþçasýna;
“Demek ki bir dahaki hedefimiz Kadýköy. Buraya yakýn sayýlýr. Bir taþýt bulabilirsek rahat bir þekilde oraya ulaþabiliriz. Ancak Kadýköy’de onu araþtýrmamýz gerekecek.”
Hepsi amaçlarýný biliyorlardý. Bu yüzden artýk dinlenme vakitlerinin geldiðini düþündüler. Gözlerini kapattýlar.
Gözlerini açtýklarýnda, güneþin caminin pencerelerinden sýzan ýþýklarý yüzlerine vuruyordu. Vakit kaybetmeden gitmeleri gerektiðini biliyorlardý. Berr-e, veda etmek için Arif Sait’i aradý. Sonunda bulduðunda namaz kýldýðýný gördü. Onu rahatsýz etmek istedi ve diðerleriyle birlikte camiden ayrýldýlar.
Gallerion, araç bulmalarý gerektiðini biliyordu. Bu yüzden de ara sokaklardan birine girdi ve ilk gördüðü arabayý gözüne kestirdi, sonra arabanýn küçük olduðuna karar verdi. Bu yüzden de arkasýnda duran Kartal marka arabanýn camýna sert bir yumruk attý. Cam tek vuruþta tuzla buz oluverdi. Arabada alarm yoktu. Hatta arabalarýnýn çalýnmasýný istercesine direksiyona emniyet içeren hiçbir þey takmamýþlardý. Bu yüzden arabanýn içine bindi ve direksiyonun altýndaki bir bölümü açtý. Oradaki kablolarý birbirine sürterek arabanýn çalýþmasýný saðladý. Arabayý park edildiði yerden, yola doðru sürmeye baþladý. Diðerlerinin önünde durdu:
“Hadi atlayýn. Artýk bir aracýmýz var.”
Herkesin arabaya binmesiyle birlikte Kadýköy’e doðru ilerlemeye baþladýlar. Yollar, sabahýn erken saatleri olmasý sebebiyle pek dolu deðildi.
Gallerion, beklenenin aksine arabayý çok dikkatli sürüyordu. Yarým saatten kýsa bir sürede Kadýköy’e ulaþmýþlardý. Gallerion, arabayý park ettikten sonra;
“Sanýrým ayrýlmalýyýz. Yoksa onu bulmamýz uzun sürebilir.” dedi. Herkese mantýklý gelmiþti bu fikir. Berr-e bile Gallerion’un bu kadar mantýklý konuþmasýna þaþýrmýþ gibiydi. Herkes farklý bir yöne doðru daðýlacaktýlar ki; Huneis diðerlerine doðru seslenerek:
“Peki birbirimizi nasýl bulacaðýz?”
Berr-e ise saçlarýný elleriyle geriye doðru attý ve ciddiyetini bozmadan:
“Karanlýk çöktüðünde ýþýðýn olduðu bir yerde olun. Sadece bunu söyleyebilirim.”
Saatlerce Kadýköy’ün altýný üstünü taradýlar. Ancak o kadar araþtýrmalarýna raðmen henüz Bedi adýnda birisini bulamamýþlardý. Karanlýðýn leþ kokulu, korku veren havasý sinmeye baþlamýþtý. Güneþ batmak istiyordu, uykusu gelmiþti. Saçlarýný yatmadan önce aþaðý doðru tarýyordu, gök mavi gözlerini yummak istiyordu bir an evvel. Beþ ayrý bölgede ise araþtýrmalar devam ediyordu.
Huneis, aðaçlarýn olduðu bir bölümdeydi. Ýlerilerde bir ev görmüþtü. “Belki de yalnýz yaþamayý tercih etmiþtir” diye düþündü ve gördüðü eve doðru yürümeye devam etti. Hava gittikçe karanlýklaþýyor ve soðuyordu. Çok kýsa bir süre vardý. Rüzgar sanki buzlu esiyordu. Bir müddet sonra evin kapýsýnýn önündeydi. Kapýyý eliyle itiverdi. Kilitli olmadýðý için gýcýrtýlý bir sesle sonuna kadar açýldý. Ýçerisi çok karanlýktý. Hava da kararýyordu. Vücudunun acýdýðýný hissetti. Derisi yavaþ yavaþ deforme olmaya baþlamýþtý. Evin içerisine girdi. Ateþ gibi bir þey arýyordu. Iþýða ihtiyacý vardý. Hava tamamen kararmýþtý. Huneis çýðlýklar içindeydi. Tüm vücudu eriyordu. Erime hýzý çok þiddetlenmiþti. Karanlýðýn içinde masanýn üstünde kibrite bir þey gözüne çarptý. Acýlarla masaya doðru koþmaya baþladý ve masadaki kibrit kutusunu kaptýðý gibi içini açtý. Kutunun içi bomboþtu. Vücudu eriyordu. Ýyice karardý, karardý ve karardý. Oracýkta tüm vücudu yere doðru akývermiþti.
Qwex, bir oyuncakçý dükkanýn önündeydi. Ýçeriye doðru girdi. Havanýn kararmasýna çok az bir süre kalmýþtý. Ýçerisinin ýþýklarla donatýlmýþ olduðunu mazeret sayarak içeriye girmiþti. Oyuncaklara doðru gözlerini gezdirdi. Ýleride pelüþ bir kuzgun gördü. Onu ellerine aldý ve masum bir yüz ifadesiyle bakakaldý. Sonra kendine geldi ve sýmsýký sarýldý oyuncaða. Ýçinden geçirdiði duygular bir vampire ait olamazdý. Bu daha çok, lanetlenmediði zamanlardan kalan duygulardý. Aklýndan tek bir kelime geçti. Kafasýnda dolaþan bu kelime aslýnda bir isimdi. Lanetlenmeden önceki kendi ismiydi. Onun aslýnda gerçek adý Galip’ti. Çocukluðunu zorlu þartlarda yaþayan ve daha sonra da mahallenin sert delikanlýsý olan Galip’ti o. Tabii artýk bu günleri geride kalmýþtý. Onun þimdiki görevi Bedi’yi bulmaktý. Hava sonunda tamamen kapkaraydý. Dükkanýn sahibi, Qwex’in yanýna yaklaþtý.
“Elinizdeki oyuncak gerçekten de kalitelidir. Biz kendimiz üretiyoruz. Alacaðýnýz çocuk kim ise, kendini çok þanslý hissedecektir. Buna inanýn. Almayý düþünüyorsunuz, deðil mi?”
Qwex, uzun saçlarýný geriye doðru savurdu ve arkasýnda konuþan dükkan sahibine döndü:
“Galip.”
Adam þaþýrmýþ gibiydi. Karþýsýndaki soluk benizli adamýn ne demek istediðini anlayamamýþtý.
“Efendim?”
Qwex ise sakin bir sesle tonuyla:
“Galip. Bunu alacaðým kiþinin adý Galip.” Dedi. Adam müþterisinin incelediði oyuncaðý alacaðýný duyunca keyifleniverdi.
“Gerçekten de þanslý bir çocukmuþ.” dedi ve devam etti:
“Hediye paketi yapmamý ister misiniz?”
Qwex tam cevap verecekti ki, ýþýklarla dolu dükkanýn ýþýklarý bir anda sönüverdi. Dükkan sahibi karanlýklar içerisinde kalan dükkanýný görünce;
“Kahretsin, þu lanet olasýca sigorta. Hep yanlýþ zamanlarda atar.” Dedi ve müþterisine doðru seslenerek:
“Siz burada bekleyin ve hareket etmeyin. Ben biraz sonra döneceðim, þu sigortalarý kontrol edeyim.” dedi. Adam sigortalarýn olduðu yere doðru gitti ve ýþýklarýn yanmasýný saðladý. Müþterisinin olduðu yere geldiðinde ise dehþete düþüverdi. Derisinin yarýsý deforme olmuþ bir yaratýk vardý karþýsýnda. Qwex, çýðlýk atmaya baþladý. Caný çok yanýyordu. Dükkan sahibi panik içerisindeydi. Ne yapacaðýný bilemiyordu, etrafýnda sivri bir madde aradý. Eline ilk çevirdiði sopayý doðruca karþýsýndakine doðru salladý. Sopa, Qwex’in üzerinde ikiye ayrýlývermiþti. Sopanýn ikiye ayrýlan parçalarýndan biri çok sivriydi. Dükkan sahibi sivri parçayý kaptýðý gibi, deminki darbede yere dahi düþmeyen yaratýða doðru saldýrdý ve sopayý tam kalbine doðru saplayýverdi. Qwex, sopanýn saplanmasý ile birlikte toza dönüþüverdi.
Gallerion havanýn karardýðýný görünce hemen ýþýðýn bol olduðu bir yer aradý. Bahariye’de neresi daha güvenli bir yer olur diye düþündü. Sonra kendi kendine sesli bir þekilde düþündü;
“Dün camide kaldýysak, bugün de kilisede kalalým.” dedi ve kiliseye doðru ilerlemeye baþladý. Ýçeri doðru girdi. Oturulacak yerlerden birine doðru yayýlarak oturuverdi. Onu gören kilisedeki rahip sinirli bir þekilde:
“Bu saatte kilise kapalý giremezsiniz.” dedi. Gallerion hiç aldýrmýyor gibi görünüyordu. Rahip daha da öfkelenmiþti:
“Polis çaðýrmamý istemiyorsanýz gidin buradan!”
Gallerion ise gülümsedi ve sivri diþlerini rahibe gösterdi.
“Vampir olduðumu varsayarsak, o kadar zamandýr insan kaný içmemem tuhaflýk sayýlabilir sanýrým. Ýstiyorsan senin kanýnla baþlayabilirim.”
Rahip bir anda korku içinde bir adým geri attý ve eline haçý alarak:
“Þeytan! Git buradan! Burasý Tanrýnýn evi ve senin burada yerin yok!” dedi ve elindeki haçý Gallerion’un alnýna doðru bastýrdý. Gallerion ise bir kahkaha patlattý.
“Bunu sevdim.” dedi ve devam etti;
“Rahip benimle iyi anlaþsan iyi olur. Bu geceyi burada geçirmeme izin ver, bende senin canýný baðýþlayayým.”
Rahip hiç tereddüt etmeden kabul etti.
Berr-e, Bedi’nin yaþadýðý evin adresini sonunda bulmuþtu. Ferhan Ertürk ve Ahmet Büke isimli iki balýkçý, ona yardým etmiþlerdi. Berr-e, her zaman Türk insanlarýna hayranlýk duyardý. Çünkü hepsi yardým severlerdi. Hava kararmaya yüz tutmuþtu. Bu yüzden de Berr-e’nin bir an önce bu adresi bulmasý gerekiyordu. Bir müddet sonra adresteki apartmanýn önündeydi. Havanýn tamamen kararmasýna saniyeler var gibiydi. Berr-e, ýþýklar içindeki bu apartmana doðru koþmaya baþladý. Sonunda apartmanýn içindeydi ve adresteki kata doðru çýkmasý gerektiðini düþündüðünden, oyalanmadan katlarý çýkmaya baþladý. Apartmanda asansörün olmamasýnýn talihsizlik olduðunu düþündü. Ýlk kata çýkmýþtý ki, bir alt kattan yani zemin kattan tuhaf sesler duydu. Apartmanýn ýþýðý kapanýverdi. Ancak Berr-e anýnda lambanýn açma düðmesine basarak, deforme olmaktan kurtuldu. Aþaðýdan yukarýya doðru koþarak gelen birisinin sesini duydu. Berr-e pusudaydý. Yukarý doðru koþanýn önce kafasý, sonra da tüm bedeni görülüverdi. Bu kiþi Erél’di. O da ayný adresi bulmuþtu. Erél karþýsýnda Berr-e’yi görünce bir anda sevince boðuldu.
“Berr-e seni bulduðum için kendimi harika hissediyorum.”
“Ne oldu sana böyle neden böyle koþuyorsun?”
“Geliyorlar!”
“Kim geliyor?”
“Karanlýk... Hayatý emen karanlýk...”
“Fazla vaktimiz yok demek ki. Rahatça sigortayý kapatýp, bizi karanlýkta býrakabilirler. Bedi’yi bulmalýyýz. Bana verilen adrese göre beþinci katta oturuyor.”
“Bana verilen adres de ayný.”
Berr-e ve Erél, koþarak beþinci kata çýkmaya baþladýlar. Kýsa sürede beþinci kata çýkabilmiþtiler. Berr-e þiddetli darbelerle Bedi’nin bulunduðu dairenin kapýsýna vurmaya baþladý. Erél de zili çalýyordu durmaksýzýn. Ýçeriden bir ses duyuldu.
“Çatlamayýn, geliyorum.”
Kapý açýlýr açýlmaz, Berr-e ve Erél, kapýyý açan adamý iterek içeri girdiler. Onlarýn içeriye girmesinden bir saniye sonra ise kapýnýn dýþýndaki ýþýklar söndü. Adam kapýnýn önünde þaþkýn þaþkýn içeriye dalanlara bakýyordu. Berr-e, hemen dairenin sokak kapýsýný kapatýverdi ve adamýn þaþkýn bakýþlarýna raðmen sordu:
“Sen Bedi misin?”
Adam zor da olsa cevap vermeyi baþardý:
“Evet.”
Berr-e devam etti;
“Biliyorum çok þaþkýnsýn ama pek zamanýmýz yok. Bize senin ya da senin adýnda birinin ýþýk vampirlerini karanlýkta yürütebileceðini söylendi.”
Adam korkuyla:
“Vampirler mi?”
Erél ise tüm gücüyle baðýrdý:
“Vampirler mi diye baðýracaðýna bize cevap ver!”
Adam ne yapacaðýný þaþýrmýþtý. Berr-e adama sakinleþmesi için bir þeyler söylemeye karar verdi:
“Bizden korkmana gerek yok. Biz insanlarýn kanlarýyla beslenmiyoruz. Belki beslenenlerimiz vardýr ancak biz, ikimiz de, insan kanýyla beslenmiyoruz. Þimdi sakin ol ve bize yardým et. Örneðin ýþýklarla ilgin var mý?”
Adam az da olsa sakinleþmiþ gibiydi, ancak yine de cevap vermiyordu. Erél, sesini iyice sakinleþtirdi.
“Biliyorum bizden korkuyorsun ama bize yardým etmek zorundasýn. Çünkü bize yardým etmezsen az sonra kanla beslenenler gelecek ve hepimiz öleceðiz. Karanlýk basmadan bize söylemelisin.”
Adam þokta olmasýna karþýn bu sefer konuþmaya karar verdi;
“Ben aslýnda... ben aslýnda ýþýk hakkýnda çalýþýyordum. Ortaðým Ömer Türkeþ ile çalýþýyordum. Ancak o bir gün yok oldu ve geri dönmedi.”
“Bize bulduklarýný anlat.” dedi Berr-e.
“Ben... ben bilmiyorum. Henüz çalýþmalarým tamamlanmýþ deðil. Hepsi test aþamasýnda. Þu anda bir sývý üzerinde çalýþýyorum. Bu sývý sayesinde çoðu yer elektrik olmadan ýþýða kavuþacak. Bir tür yakýt gibi olacak.”
“Ýþte bu!” dedi Berr-e ve devam etti; “Bu sývýyý içersek bizde de etkili olabilir.”
“Ancak bu sývý denenmedi ve kim içerse onu öldürebilir!”
Berr-e ise gülümsedi.
“Unuttun mu biz vampiriz. Bizler zaten ölüyüz. Çabuk bize sývýyý getir.”
Adam apar topar içerideki odaya gidiverdi. Aþaðýdan garip sesler geliyordu. Berr-e ile Erél birbirlerinin yüzlerine bakýyorlardý. Belki de birbirlerini son görüþleriydi. Bunu az sonra öðreneceklerdi. Adam içerideki odadan, bir deney tüpü içerisinde fosforlu sarý rengindeki sývýyý getirivermiþti.
“Bu tüpün içindeki benim çalýþmam.”
Berr-e adamýn elinden tüpü kaptýðý gibi aðzýna dayadý ve içmeye baþladý. Diðer yarýsýný da Erél’e verdi. O da ayný þekilde içti tüpün içindeki sývýyý. Bu sýrada apartmandaki tüm dairelerin ýþýklarý sönüvermiþti. Yukarý doðru tuhaf bir güç çýkýyormuþ gibiydi. Sývýyý içen Berr-e ve Erél karanlýðýn içinde yerde kývranmaya baþladýlar. Baðýrýþlarý her yerden duyuluyor gibiydi. Ancak bir anda bir yerlerden ýþýk yükselmeye baþladý. Apartmana dýþardan bakýldýðýnda beþinci kattan bir ýþýldama görünüyordu. Karanlýðýn içindeki tek ýþýk buradan geliyordu. Bedi’nin dairesinin kapýsý bir anda kýrýlýverdi, sert bir darbeyle.
Karanlýktaki güç, karþýlaþtýðý þeyi görünce gözlerine inanamamýþtý. Karþýndaki kendisi gibi bir vampirdi. Ancak tüm vücudu parlýyordu. Adeta ýþýkla besleniyor gibiydi. Üstlerine doðru geliyordu.
“Iþýk karþýnýzda oldukça, hiçbir zaman kazanmayacaksýnýz!” dedi Berr-e. Vücudu parýldýyordu. Artýk karanlýða karþý koyabilirdi. Karanlýk onu korkutamazdý ve ýþýk vampirlerinin hiç birini korkutamayacaktý. Günün birinde ýþýk, karanlýðý yenecekti...



“Iþýk arkanýzda oldukça, sizin de ýþýða yükselmeniz olasýdýr...”













Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dayanmalýyým

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Taþlar
Kanatlarýný Bulamýyorum


Haktan Kaan Ýçel kimdir?

"Çok okunan kötü öykülerin yazarý" adýyla bir dönem bir kitlenin hayranlýðý kazansam da, genelde insanlar benim bilinçli yaptýðým öykü hatalarýna taktýlar. Daha düzgün bir imla arayýþý, öykülerimi anlamamalarýný saðladý. Ýçindeki masalsý atmosfer bazen karanlýk yaný gösterirken, bazen de tozpembe bulutlarýn arasýnda gözüktü. "Ciddi mizah" ismiyle kendi mizansenimi ortaya çýkardým. Böylece her ciddi durum mizahý, her mizahi durum da ciddiyeti ortaya çýkaracaktý. Bazý bazý kendi yazdýklarýmdan farklý denemeler de yaptým. Ancak genelde diyalog üzerine yoðunlaþan eðlence ve farklý fikirleri harmanlayan konular seçtim. Yani kýsaca beni okursanýz ya da baþka deðiþle benim çocuklarýmý okursanýz ve üstüne de yorum yazarsanýz dünyanýn en mutlu insanlarýndan biri olurum.

Etkilendiði Yazarlar:
Xasiork ekolünden olduðumdan, bu ekolün etkilerini taþýyorum.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Haktan Kaan Ýçel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.