Yaþamým boyunca, ondan birþey öðrenemeyeceðim kadar cahil bir adamla karþýlaþmadým. -Galilei |
|
||||||||||
|
Sabah ufak bir kargaþa ile saat altýda, ayarladýðým gibi çalmaya baþlayan müzik setimin sesiyle uyandým. Bu ufak kargaþaya gelince; yaptýðým þey saat altýyý beþ zannedip kendimi uykunun kollarýna tekrar atmayý düþünmekti! Eðer çok erken kalkýyorsam hep bunu yaparým zaten; saatleri þaþýrýveririm. Belki bunun nedeni öyle olduðu için deðil, öyle olmasýný istediðim içindir. Ama hayat her zaman insanýn istediði gibi olmuyor. Çabucak kahvaltý ettikten sonra saat yedide, sabahýn tüm ayazýna karþý tir tir titreyerek otobüs beklerken buldum kendimi. Kimsenin bu saatte gelmeyeceðini umarken genç bir kýz göründü, sokaðýmýzýn bir üstündeki sokaktan gelen. Çatýr çutur sesler çýkararak buzlarýn üstünden yürüyüp duraða geldi. “Günaydýn.” Dercesine hafifçe baþlarýmýzla selamlaþtýk. Çok geçmeden otobüs geldi. Ben sesli düþünerek “Umarým budur.” dedim. Kýz da “Evet, inþallah Kýzýlay’dýr.” Dedi. Gelen otobüs, evet, Kýzýlay otobüsüydü ve beraber bindik. Boþ bulduðum arka koltuklardan birine oturdum. Her zaman, yani otobüse binip oturacak yer bulduðum her zaman, yaptýðým gibi yapmadým bu sefer. Sevmediðim gürültülü otobüs ortamýndan soyutlamak için kendimi, müzik dinlerdim. Bu sefer dinlemedim. Açmadým müziði. Ýyi ki de açmamýþým. Ankara’yý bilenler, bilir bahsettiðim yerleri… Otobüs Dikimevi’ndeki “Ankaray” duraðýna yaklaþmýþtý. Kýrmýzý ýþýkta bekliyorduk. Aniden bir ses duymakla beraber, sarsýldýk. Ben otobüsün fren yaptýðýný zannederken, insanlarýn yerlerinden kalkýp inmeye baþladýðýný görünce ki zaten bu arada þoför de inmiþ, bunun basit bir frenleme olmadýðýný anladým. Sürü psikolojisine uydum; önümden geçen insanlarýn peþine takýlýp indim otobüsten. Ýnmemle anladým ki; buzdan kayan ve otobüsün arkasýndan gelen bir araba, otobüse arkadan çarpmýþ. Küçük bir kazaymýþ yani. Ama olsun, kaza kazadýr ve bu ilk kez baþýma gelen bir þeydir. Ne yapacaðýmý bilemeden, otobüse beraber bindiðimiz ve o da etrafýna bakýnan kýzýn yanýna sokulup “Affedersiniz, þimdi Kýzýlay’a giden bir otobüse mi bineceðiz?” dedim. Kýz, o sýrada duran bir otobüsü göstererek, “Ben zaten Cebeci’de inecektim. Ama bu gidiyor mu bir soralým.” diye yanýtladý beni. Otobüs þoförüne sorduk. Kýzýlay’a gitmiyormuþ. Sonra ben “Buradan Ankaray duraðýna da yürüyebiliriz.” dedim. Benim için henüz isimsiz olan kýz, teklifimi kabul etti. Beraber karþýdan karþýya geçiyorduk ki, koluma girdi ve “Düþmeyelim, birbirimize tutunalým.” dedi. Ben þaþkýn… Düþünebiliyor musunuz? Bir kaza oluyor ve küçük bir soru sorduðunuz, o ana kadar hayatýnýzda hiç görmeyip tanýmadýðýnýz biriyle kol kola girip yürüyorsunuz. Demek ki böyle þeyler insanlarý yakýnlaþtýrýyor. Yani kaza gibi olaylar; küçük de olsa. Ama burada bir þey daha var dikkat etmemiz gereken; ayný duraktan bindiðimiz için ayný çevrenin çoðu birbirini tanýyan insanlarýn çocuklarýydýk da. Kol kola yol almaya devam ederken, kýzla konuþmaya baþladýk. Ben ona bu sabah sýnavým olduðunu ve aksi gibi otobüsün kaza yaptýðýný söyledim. O da arkadaþlarýyla Ýstanbul’a gidecekmiþ. Onlarý bekleteceðini düþündüðünden endiþeleniyordu biraz. Ben hala içinde bulunduðum duruma biraz þaþkýn yürüyordum. Kaza oluyor, tanýmadýðým bir kýzla muhabbet ediyorum, hem de kol kola yürüyerek! Bu ne kadar normal bilmiyorum ve bu yüzden hala biraz þaþkýným. Hem de yanýmdakinin ismini dahi bilmiyorum. Bu noktada da aklýma geliyor. Ýsimlerimizi bilmiyoruz. Konuþurken, “Adýnýz neydi?” dedim (Aslýnda sonradan fark ettim biraz kabaca olmuþ. Önce kendimi tanýtabilirmiþim.). Adýnýn Ayça olduðunu söyledi. Ben de kendimi tanýttým. Ayrýca o Ankara Üniversitesi’nde okuduðunu söyledikten sonra ben de bu sene liselere giriþ sýnavlarýna gireceðimi ve en büyük hedefim ve aslýnda biraz hayalimin Galatasaray Lisesi’ni kazanmak olduðunu söyledim. Böyle böyle konuþurken Ankaray duraðýna geldik. Önce benimle geldi. Trenin gelmesine biraz zaman olduðunu görünce de “Seninle tanýþýðýma sevindim. Umarým istediðin yeri kazanýrsýn. Baþarýlar!” dedi ve beni, ben de ona onunla tanýþmaktan dolayý sevindiðimi belirttikten sonra, düþüncelerim ve birazcýk sýnav heyecanýmla yalnýz býraktý. Ben de düþünmeye devam ediyordum. Kendi baþýma, yalnýz olsam ne yapardým? Bir yolunu bulurdum herhalde, ilk kez baþýma gelen bir olayýn bana verdiði hafif bir korkuyla. Ayrýca bu hiç de hoþ bir þey olmayan kaza ile birlikte, tebessümle hatýrlayacaðým bir olay ve bir arkadaþým olmuþtu ve bir þeyi daha görmüþtüm ki, hala insanlarýn yardým isteklerine cevap verebilecek insanlar varmýþ hayatta…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nur Gayretli, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |