"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yý ayýlttýlar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Kýrýn, yabanýn, uçan kuþlarýn saklanmaya konacaðý dalý bulmaya ihtiyacý yok. O kadar düzlük, o kadar geniþ dere-tepe var ki, olan aðaçlar da derenin içinde. Buðday kýrýntýlarý toplamak için yazlýða çýkarlar serceler güvercinler. Susadýklarýnda su içmek için giderler dereye. Koyunlar meleþerek, inekler sürüsünde sineklenerek güfa düþmüþ gibi kuyruklarýný sallayarak yerlerinde durmuyorlar. Çoban Hamza ne yapsýn? Koyuna kuzuya, bir de karýþýrsa sýðýra! Koyunlar, köpekler bile gölgelik arýyor. Düz ovanýn kýzgýn güneþin kýzýllýðýnda hayvanlar ne yapsýn? ...Akþamýn serinliði çökmesine vakit vardý. Köpekler kendi aralarýnda oynamaya baþladý. Hamza ateþi yaktý, suyu koydu tencereye " Bir güzel bulgur pilavý yapayým çoban pilavý meþhurdur.. " Ne de olsa kýrýn kokusu ayrý bir lezzet verir yemeklerde harýl harýl piþen aþa. Kýþýn bile, karasý dumaný götürür uzaklara. Tok olan acýkýr çoban pilavýnýn kokusuna dayanamaz. Hamza yemekle uðraþa dursun, koyunlar sýðýrlarýn gölgesinde meleþe dursun, serinleyerek uçan kuþlar tarlada kalan buðday tanelerinin kýrýntýlarýný toplayý versin. Güneþ öðlenin sýcaðýnda kara kaçaný anýrta dursun, köpekler oynaþarak zamaný öldürmenin sürünün emniyetli bir þekilde konakladýðýný hissederek oyunlarýna devam ederler. Uzaklardan, çok çok uzaklardan yabancý köpeklerin havlama sesleri duyulur Köpekler buna fazla aldýrýþ etmezler. Kulaklarý kesik olduðundan boyunlarýný kaldýrarak yikinir. Yavaþ yavaþ köpeklerin havlamalarý ve uluma sesleri yaklaþmaktadýr. Çoban köpekleri sesin geldiði yöne doðru ilerlerler. Kayalýklarýn baþýna geldiklerinde yabancý bir köpeðin dere kenarýnda dolaþtýðýný görürler. Ya yolunu bulamamýþ, ya da birileri terk etmiþlerdi bu köpeði. Çoban köpekleri bir hýþýmla iniverdiler yabancý köpeðin yanýna. Kaçacak yer yoktu ki kaçsýn köpek ! Hýrlaþmalar, burun buruna deðdiði sürtüþmeler, koklamalar baþladý. Çoban köpeðinin biri aniden boðazýndan sallamaya baþladý altýna aldý diðer çoban köpeði de. Yabancý köpeðin ayaðýndan tuttu ve çekiþtirmeye baþladýlar. Ýki çoban köpeði ve bir de yabancý köpek!.. Uzun bir müddet aðýzlarýndan seller akarak köpeði býrakmadýlar, boðmaya baþladýlar. Çoban Hamza köpek seslerini duymuþtu, o heyecanla da yemeði tencerede unutmuþtu. Köpekler boðuþuyordu, bir köpeði sürüsünün köpeði boðuyordu, yardým etmek için koþtu. Zor güç aðzýndan aldý, yara bere içinde kalmýþtý her yeri köpeðin. Yaralý köpeðin sahibi de boðuþmayý duymuþ, uzaktan seyretmiþtir yaklaþmamýþtýr. Azdýrmak için köpeði buraya býrakmýþtýr, uzaktan takip etmiþtir ne yapacak diye. Dayanamaz ve koþarak köpeðinin yanýna gelir. Kanlar içinde yatan köpeðine seslenir, "zalým zalým uyan ben ne yaptým. Allah kahretsin hep benim suçum, ne gerek vardý? Babama anneme uydum kapýmýzýn köpeðini buraya getirdim" diye söylenmeye baþlar baþlamaya ama!.. Hamza çok sinirlenmiþtir. "Abidin sen ne yaptýn aslaným? Köpek buraya býrakýlýr mý. Hiç mi vicdanýn sýzlamadý? Ya köpekler boðup öldürselerdi, ya da baþýna baþka iþ gelseydi?" Kýzdý, öfkelendi köpeðini aldý ve köyün yolunu tuttu. Abidin!in babasý baðýrarak "ne oldu bu köpeðe? Kim boðdu boðdurdu. Ben sana azýt gel demedim mi?" diye çýkýþmaya baþladý. Abidin sustu... Yalnýzca dinledi ve cevap vermedi. Daha 16 yaþýndaydý. "Çoban köpekleri boðdu baba" dedi. "Hamza’nýn köpekleri".. Babasý öfkelendikçe öfkeleniyor, sinirleniyor "Gelsin hele Hamza. Akþama nasýl olsa gelecek bu köye. O zaman sorarým ben buna" diye. ---------------------------------faðýsta aramamak için köyde ayrýldý köpeðinin yanýndan --------------------------------------------------- Hamza da yanýna köpeklerini alarak derede elini yüzünü yýkadý. "Aman Allahým tencerede yemek dibine tuttuysa aç kaldýk" diyerek yokuþ yukarý koþmaya baþladý. Sýðýr çobaný da yemek dibine tutturmadan ateþin üzerinden indirmiþti bulgur pilavýný. Kuru soðaný eþeðin heybesinden almýþ bohça sermiþti. Hamza’yý bekliyordu o da. Hamza - Saðol Ýbraam, dedi. - Bir þey deðil güzelim pilav ziyan olmasýn diye yaptým, dedi ve gülüþtüler. Köpekler bir kenara çekilmiþler, soluk soluða aðýzlarýnýn sellerini damlatarak soluyorlardý. - Hamza, az kalsýn öldüreceklerdi. Halil aðanýn köpeðini azýtmak istemiþler, Abidin söyledi. Acýdým çocuða da. Aldý götürdü zalým’ý. Ýbram - Deme ya hem de zalýmý öylemi, zorlarý neymiþ ki azýtmak istemiþler? - Hamza orasýný bilemem Abidin bir þey demedi. Ýbram çýkçýk çekti "Allah Allah" diyerek... Yumruðuyla soðana vurdu, vurduðu yer oyulmuþtu aldýrýþ etmedi. Tencerenin dibinde tanesini býrakmadan Çoban pilavýný afiyetle yediler. Ýkindi vakti gelmiþti. Zaman da bu gün böyle geçmiþti. "Hamza koyunu köye sürmenin zamaný geldi" yazý yabaný otlatýp karýnlarýný doyurmuþtu koyunlar kuzular. Ýbram da sýðýrlarý arkaç boðazýndan geçirerek þeytan kayalýklarýndan indirmiþti. Abidin zalýmýn yarasýný sarmýþ, yoðurt yedirmiþti ama fukara bir aileydi. Halil aða demelerinin nedeni gönlünün açýk oluþuydu. Halil aða küplere binmiþ öfkesi dinmemiþti. Hamza ile çeþmenin baþýnda karþýlaþtýlar : -Senden senin köpeklerinden þikayetçiyim. Nasýl olur da senin köpeklerin benim zalýmý boðarlar? Hamza : - Halil aða bunlar köpek. Ben ne yapabilirim? Boðuþmuþlar, yetiþmesem öldüreceklerdi. diyerek söylenir, ama Halil aða öfkelidir: - Ben biliyorum. Bunun sorarým diyerek eve gider. Sabah köylüsüne söylediði faðýsta yý getirmesini söyler. Karakola, ordan da savcýlýða mahkemeye gidecektir ve þikayetçi olacaktýr!.. Þikayetçi de olur. Dilekçesini yazar : - Benim zalýmý dövmüþlerdir iki kiþi. Bu iki kiþiden þikayetçiyim. Çoban Hamza da dövmelerine seyirci olmuþtur, ondanda þikayetçiyim... Onun afþarrý ve kara çocuk diye kaðýda geçirdi karabaþ olan köpeðin adýný, kara çocuk söylemiþti. Köyüne döndü kimselerde bir þey demedi. Aradan yirmi gün geçmiþti ki postacý elinde zarfla geldi. Hamza ve çocuklarý Afþar ve kara çocuk hakkýnda þikayetten dolayý mahkemeye çaðrýlýyorlar. Gün ve tarih yazýlýydý. Halil aða tarafýndan þikayet olunmuþlardý. Hamza öfkelendi: - Benim Afþar ve kara çocuk adýnda çocuklarým yok ki! Bu Halil ne yapmak istiyor? Olacak iþ deðil. Köpekleri çocuk yapmýþ. Ben de onu savcýlýða mahkemeye vereceðim. diyerek söylenir... Köylüler araya girerler, "yapmayýn etmeyin, it köpek yüzüne mahkemelik olmayýnýz ayýptýr. Köyümüze yakýþmaz" deseler de Halil aða oralý olmaz. Hamza da: - Seslenmeyeceðim mahkeme gününe kadar. Mahkemede hakim bunun bu yaptýklarýna ne diyecek. Bakalým, görelim der aldýrmaz... Mahkeme günü gelir çatar! Halil aða köpeðini arabaya bindirir Hamza da köpeklerini yanýna alýr mahkemenin yolunu tutarlar…. Yusuf Ter 08.11.05 Saat 01:23 Ýsviçre
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yusuf Ter, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |