Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
AÇIN SANDIKLARI! “Otuz yýldýr ayný kaldýrýmda, ayný eski sandýðýn üzerinde dilencilik yapan adam yine her zamanki gibi karþýsýna çýkan adamdan para dilenir. Adam ‘sana verecek hiçbir þeyim yok’ der, ‘neden oturduðun sandýðýn içine bakmýyorsun?’... Dilenci ‘o sandýðýn içinde hiçbir þey yok’ diye yanýt verir. Adam sandýða bakma konusunda ýsrar eder. Dilenci biraz kuþkuyla açar sandýðý ve deste deste altýn bulur sandýkta. Otuz yýldýr farkýnda olmadýðý bir mücevherle yaþamýþtýr...” Hepimiz bize biçilen, adýna ömür dediðimiz bu süreçte deðerli olan bir sandýðýn üstünde, içinde ne olduðunu bilemeden yaþayýp gidiyoruz. Eski bir sandýk gibiyiz, içimiz mücevherlerle dolu olsa da dönüp içimize bakmak hiç aklýmýza gelmiyor. Sevilmek, onaylanmak için dilenip duruyoruz. Kendimizi sevmek ve onaylamak içinse ne vaktimiz var ne de hevesimiz. Sandýðýn kapaðýný kaldýramayacak kadar korkaðýz. Ýçimizde devinen aydýnlýk ve karanlýðýn görkemli dansý ürkütüyor bizi. Kendi içimize dönmek canýmýzý yakýyor. Bunun için midir bilmem durmadan aydýnlýk yanlarýmýzýn altýný çizer olmuþuz, karanlýk yanlarýmýz ýsrarla bizi ele veriyor olsa da... Kokular ve seslerle çevrilmiþiz. Kendi sesimizi, kendi kokumuzu o eski sandýðýn içine saklamýþýz. Ama öyle çok ihtiyaç duyuyoruz ki bir sese, bir kokuya... Bundandýr bitmek bilmeyen arayýþlarýmýz... oysa açýversek sandýðý, bize ait olana kavuþsak bitecek bu maskaralýklar, bitecek dilenme onursuzluðu. Ýçimizde eksik kalan ne varsa tamamlanacak. O zaman þu adýna sevgi dediðimiz de daha bir anlam kazanacak... o zaman bentlerini yýkacak ve ancak o zaman en derinimize inecek... iþte o zaman ‘beni olduðum gibi kabullen’ çýðlýklarý dinecek, doðal bir süreç olacak bu. Egomuzun kör kuyusundan ancak o zaman kurtulacak bütün evrenin sesleri ve kokularý... Yýrtýcý bir kuþ gibi açýyoruz gözlerimizi karþýmýzdakinin avucuna. Sözde gözlemler, yanlýþ tahlillerle didikliyoruz dilendiðimiz ne varsa... öyle çok boþluk var ki içimizde, kalýplara gereksinim duyuyoruz. Sonra da o kalýplarý alýp uymayacaðýný bile bile üzerimize geçiriyoruz ve de dilendiðimiz avuçlara tutuþturuyoruz. Oysa kötü terzileriz biz... Aþýk oluyoruz, evleniyoruz, çocuk yapýyoruz, dostluklar kuruyoruz ama kimse hayatýndan memnun deðil... bilim adamlarýna göre aþk içimizde birkaç hormonun aklýný yitirip, yolunu kaybetmesinden baþka bir þey deðil ya da çocuk yapmak egomuzun emrettiði, genlerimizi bizden sonraya býrakma iç güdüsünün eseri... bu noktada her þey anlamýný yitiriyor ve basit bir mekanik hesaba indirgeniyor... acý deðil mi? Hesap ortada iþte hep dileniyoruz o ya da bu nedenle... gerçekten yoðun bir þekilde içimizde var ettiðimizden deðil de ihtiyacýmýz olduðundan yaratýyoruz tüm süreçleri... iþte bundandýr masum olan her þeyi yok edip çýkarlarýn yaylým ateþinde savunmasýz kalýþýmýz... Sandýðý açma vakti geldi artýk... masal deðil anlatýlan... hadi biraz cesaret! Kendi sesimize, kokumuza, masumiyetimize giden yol çok uzak deðil...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |