Sevgi en azgýn yüreði uysallaþtýrýr, en uysal yüreði azdýrýr. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Yavaþ yavaþ soðuyan ve tamamen kordan mürekkep bir kürenin, boþlukta devinerek katýlaþmasýný seyrediyordu. Ýnce ve uzun bir su damlasýna benzeyen kafa-vücudunu titretti ve bir sýçrayýþta yüzeyinden hala dumanlar yükselen bir gezegenin üzerine atladý. Ayný anda kafa-vücudunu saldý ve devasa kanyonlarý dolduran bir okyanus misali, siyaha çalan gri yüzeyin girinti ve çýkýntýlarý etrafýna yayýldý. Uçsuz bucaksýz uzanan teninde heybetli dalgalar dirildi ve gezegenin daðlarý eteklerindeki kayalarý aþýndýrdý. Ýnce bir çýðlýk kopartýp yeniden kafa-vücut haline dönünce, en baþta durduðu yýldýza doðru zýpladý. Korkmuþ ve kýzmýþ olduðundan, beklenmedik ve can sýkýcý formlarda çare arýyordu. Önüne çýkan her þeyi ters yüz edecek denli habis ve isyankardý. Çekince yarattýðý kesindi. Bilakis hiddeti haddini aþmaya yaklaþmýþtý; sesi ve tepkisi alemin duvarlarýnda ince bir dalgalanma gibi mýrýldanýrken, o pekala bunun farkýndaydý. Öldüðünü bildikleri ve birazdan patlamasýný bekledikleri yýldýzýn lavlarýný, kafa-vücudu üzerinde gezdirdi. Bunu son kez yapýyor olmasýnýn acýsý dört yüreðinde ve dördünün açýldýðý odacýkta onulmaz sancýlar yaratýyordu. Bir kez daha tekrarladý: “Bu haksýzlýk!” “Her þey açýk ve netti. Ben haksýzlýk göremiyorum. Bizi uyardý mý uyarmadý mý? Bir düþün bakalým.” Ona karþýlýk verenin vücudu karanlýk boþlukta daha karanlýk görünüyordu. Beklenmedik açýlarla kývrýlan ve baþladýðý yada nihayete erdiði noktanýn meçhul olduðu müphem bir þeklin sýnýrlarýný belirten ince ve parlak bir ýþýk, o konuþunca kýpýrdanýyordu. Belki de bu, oydu. “Ama ‘zamaný’ biz bulduk ve onu bizden alýyor. Üstelik ne için?” bedenini kendi ekseninde yüzlerce kez çevirdi ve heybetli bir burgu-kuleye döndü. Döndükçe ve burgularýn sayýsý arttýkça boyu uzamýþ, bir yaný yýldýzýn patlamalarý artan lavlarý içine, diðer yaný ise oradan geçmekte olan bir göktaþýnýn soðuk kayaçlarýna dayanmýþtý. Öfkesine hakim olmasý iþte bu denli zordu! “Bizim aksak ve kibirli yaratýmlarýmýz için. Üstelik ‘zamaný’ biz bulmadýk. Zaman kendini inþa etti. Burada; bu karanlýk ve yankýsýz boþlukta…” belli belirsiz oynayan ýþýklar, vücudun alemi iþaret ettiðini düþündürüyordu, “Ve þüphesiz bu yeni ve capcanlý boyuta ‘ol’ diyen olmasaydý, bizim hesaplarýmýz bunca faaliyeti tetikleyemezdi. Bu ne demek biliyor musun?” ýþýklar bariz bir küp biçiminin çizgilerinde pýrýldadý ve aniden yýldýzýn etrafýnda turlar attý. Diðeri burgularýný düzeltmiþ, meteorlarý avlýyordu. Dinledikçe huysuzluðu arttý. “Bilmek zorunda mýyým? Onun kaprisleri yüzünden zamanýn dýþýna atýlacaðýz. Hem de neden? Yarattýðýmýz için.. yaratmak kötü mü?.. zamaný yaratmakla kötü mü ettik?” kafa-vücut yeniden titreyerek yýldýzdan atladý, bir an gözden kaybolup yeniden lavlarýn içinde ortaya çýktý. Yýldýz soðuyordu. “Boþ konuþuyorsun. Anlaþma en baþýnda yapýldý, bunu bilmen lazým. Senin zararsýz ufaklýklar yaratmana bir þey diyeceðini mi sanýyorsun? Onlarýn içini ruhlarla doldurmanýn rahatsýz edici olduðunu mu düþünüyorsun? Öyleyse þunu düþün: biz hiçliðin dibinde ‘ol’mayý beklerken bize ne dedi? ‘Yaratýmýmýn benzerini sakýn denemeyin. Hatta yaratýmýma özenmeyin, hatta ve hatta yaratýmýmýn bir nebzesini dahi düþlemeyin. Böylesi bizi karþý karþýya getirir ve þüphesiz ben kazanýrým. Zira sizin bilmeye vakýf olmadýðýnýz her þeyi ben bilirim ve her þeyin olacaðý vakti içimde gizlerim. Öznelleþtirdikleriniz aslýnda benim iþim ve marifetimdir. Size yapmayýn dediðimi yapmanýz bana koymaz –çünkü ben mutlaka onu istemiþimdir. Fakat siz cezanýzý bulursunuz ve yine de aðlayýp durursunuz.’” Þimdi ýþýklar birbirine girmiþti. Ne oluyordu? Beden izaha gelmez sýkýntýlar mý yaþýyordu? Arkadaþýnýn korkusu, o her ne kadar mantýklý davransa da, içine mi sirayet ediyordu? Iþýklar yeknesak bir yanýp sönüþ nöbetine tutuldu ve yukarýsý olabilecek derinliklere baktý. “Var olmaya açken bunlarý kabul etmedik mi? Hatýrla! Tam da böyle oldu ve o yine de bize gülüp ‘ol’ dedi. “Þimdi, yarattýklarýmýzýn aslýnda onun iþi olduðunu görmüyor musun? O sadece elini çamura sokup kirlenmek istemedi, o kadar. Zaman onun planlarýnýn sadece birisi… Ayný ‘yaþam’ dediði o acayip döngüyü yaratýmlarýmýz üzerine salacaðý gibi.” Yýldýz sarsýlmaya baþlamýþtý. Ýkisi yýldýzýn sýcaklýk kaybeden lavlarýný elleriyle okþadýlar. Kafa-vücutlu olan guruldayarak son kez duasýný etti. Bir daha dua olmayacaktý; baþkaldýrý da… “Bir þeyi merak ediyorum” dedi ince uzun su damlasýna benzeyen, “bunlara kendisini nasýl bildirecek? Þimdi onlar, kafalarýna koyduðumuz eti kullanamazlar. Kullandýklarýnda da, Onun varlýðýný inkara kalkarlar. Onlara yaklaþamaz, onlarla konuþamaz. Çünkü onlarýn basit olmalarýný arzulamýþtýk. Hal böyle olunca, onlarla oynamanýn ne anlamý olacak?” “Zamaný bu sebeple kullanacak” dedi ýþýklarla karanlýðý sýnýrlandýrýlmýþ olan. Sonsuzluðu sarmalamýþ kutsal nurlarý andýrýyordu, “Yaþam dediði döngüyü içlerine sokunca, zamaný üzerlerine salacak. Zamanýn onlarý bir tuhaf yapacaðý kesin; kendisinden beklediðimiz buydu zaten –haydi baþlayalým…” kafa-vücutluyla beraber, alemde bir yarýk açtýlar, ama bu sohbetlerini engellemeyecek denli önemsiz bir iþti; yarýktan tarifsiz manalarda yayýlan renkler ve ýþýklar, bu yeni evrenin karaltýsý içine ilk veya son defa yayýlýrken, karanlýðýn sesi gibi görünmeden konuþuyor olan devam etti, “Deðiþtirme yetisinden içine bol bol koymuþtuk. Ve süreç týlsýmý.. O öyle veya böyle fark edilir olacaktýr. Asýl merak ettiðim, onlarý türlü kafa karýþýklýklarýyla yorarken eðlencesinin ne denli büyük olacaðý. Düþünsene! Mükafatlar ve cezalar… itaat ve korku kafalarýndaki eti kurcalayacak ve beklenmedik bir durum oluþacak.” Su damlasýna, ona belki de esin kaynaðý olmuþ kadar benzeyen, ölçüsüz yüksekliklerdeki belinden incelerek yarýktan içeriye süzüldü ve yarýk kapanýr gibi olurken dýþarýya çýktý. Evren aydýnlýða hasret kalarak kendi ýþýk kaynaklarýndan medet umacaðý milyonlarca yýlý sýrtlanmaya hazýrdý. Su damlasý Karanlýk vücutlunun yanýnda durdu ve içinde yüzen iki cismi, karanlýðýn ýþýklý çerçevesi olan arkadaþýna gösterdi ve aniden bir þeyi hatýrladý: ‘cennet ve cehennem’ diye mýrýldandý. “Kesinlikle” dedi diðeri, ýþýklarý yýlanlar gibi eðrilip bükülmüþtü, “onlarý bizim hayallerimizle kendine baðlayacak.” Þimdi kafa-vücudun ortalarýnda bir yerde yüzüyor gibi duran iki ‘þeye’ bakýyordu. Yakýcý ýþýklarý, arkadaþýnýn teninden buharlar kaldýrdý. “þüphesiz…” dedi gözlemde bulunarak, “kotardýðýmýz en harikulade iþ, bunlar deðil. Bize has bir olgunun onlara da lazým olacaðýný düþünmek sanýrým hatalý bir varsayýmdý.” Sýcak ve aydýnlýk uzantýsýný arkadaþýnýn kafa-vücuduna yaklaþtýrarak, onu dalgalandýrdý. Ýçeride öylece duran ‘þeyler’ kendi kendilerine hareket ediyor, tepki veriyorlardý. “Ýrade mi?” diye sordu kafa-vücutlu. “Ýradeyi koyduk çünkü bu da bir deneydi. Formüle edilerek kesinliði ispat edilmemiþ sayýsýz fikirlerle doldurduk onlarý…” bu sefer kendi hareketiyle dalgalandý, “sýrf gözlemlemek için.” “Ýþte bak! Kendin söyledin; biz onlarý gözlem için, önemsiz kobaylar olsunlar diye yarattýðýmýzý sandýk. Lakin görüyorsun ki O, bunu bekliyormuþ. Her þeyi onlar için hazýrlamýþ ve bizim gibi, belki de yaratýmýn en mükemmeliyetçi ziynetlerini kendi tasarýmý içinde kullanýp eritmiþ. Bize ‘ol!’ derken ihsan ettiklerini, belli oluyor ki sadece bunun için saçmýþ.” Iþýklý karanlýk, düz bir çizgi halini alýp saða sola esridi. “Ya diðer alemler?” dedi kafa-vücut. “Bilemem. Bilecek kadar ne aklým kaldý, ne de dirayetim. Oncadýr hevesle özümüze katmayý arzuladýðýmýz ‘zamaný’ onlara sunuyor, bizim emeðimizi hiçe sayarak. Asla zamanýn nasýl bir þey olduðunu bilemeyeceðiz. Eskimeyi, yorulmayý ve beklemeyi tadamayacaðýz” sustu. Suskunluðu ya asýrlar boyu sürdü, yada bir nefes alýmý kadar. Bundan emin olunamazdý çünkü henüz zamanýn kumlarý düþmeye baþlamamýþtý. Fakat devam edip söylediklerini kafa-vücut hayretle duydu: “Bu haksýzlýk!” demiþti. Ve iþte zamansýzlýðýn en beter yanlarýndan biri de buydu. Dönüþler ve bir diðerinin yerine geçiþler asla bitmiyordu. Belki de bu diyalogu milyarýncý kez yapýyorlarken bir o kafa-vücut oluyordu, bir diðeri. Peki o, hangisiydi? Ýþte artýk sonsuz azaptan kurtulacaklarý an gelmiþti. ‘an’ denilen vakýa, zamanýn aðýr sarkacý alemi bir yandan bir yana süpürürken anlamlý olacak ve aslýnda, tam da düþündüklerine benzer bir kurtuluþ onlara sunulacaktý. Ýkisi belki de milyar ve birinci kez ayný diyalogla cebelleþirken, zaman beklenmedik bir þekilde uyanacaktý. Onlar da uzun çalýþmalarýnýn semeresini yeniden hiçliðe dönerek alacak ve zamansýzlýðýn onlarý asla bulamayacaðý bir ‘yersizlik’te duracaklardý. Ýkisi de zamaný duydu ve içlerinden biri “hadi” dedi, “Atla!”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Burak Mollamehmetoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |