- T�m internet yazarlar�n� geni� bir okur kitlesiyle bulu�turan, bug�ne kadar d�nyada yap�lm�� en geli�mi� ve kapsaml� edebiyat portal�.">
Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yavaþça babalarýnýn yanýna geldiler. Önce babalarýný sonra annelerini öptüler. Anneleri: “Ne mutlu! Bugün de ölmedik.” dedi. Annelerinin bu sözlerine ikisi birden cevap verdi: “Ne mutlu.” Erkek çocuk evlerinin küçük penceresinin önüne geldi ve kýrýlmak için fýrsat arayan sandalyeye oturdu. Pencereden dýþarýyý, gökyüzünü seyretmeye daldý. Her gün hava kararýp ay doðarken annesi yemeklerini hazýrlardý. O ise burada oturur ve düþüncelere dalardý. Hiçbir zaman özgürlüðü tadamamýþtý. Babasý da özgürlüðü tadamadýðýný söylerdi. Dedesi de yaþamamýþtý özgürlüðü, dedesinin babasý da. Bir asýrdýr özgürlüðe aç kalmýþtý bu topraðýn insanlarý. Özgürlük onlar için hiç yemedikleri, ama tadýný tahmin ettikleri bir yemekti sadece. Babasý bir gün ona topraklarýnýn tarihini anlatmýþtý. Onu düþünüyordu þimdi pencereden dýþarý bakarken. Atalarýnýn özgür yaþadýklarý zamanlar da olmuþ, bir devlete baðlý olarak yaþadýklarý zamanlar da. Atalarý bu baðlýlýk içinde özgür yaþamýþlar. Ve çok mutluymuþlar. Ama özgür bir devlet olduklarýnda sözde özgür olmuþlar hep. Yine birileri yönetmeye kalkýþmýþ onlarý. Ama bu sefer yönetmeye çalýþanlar özgürlük yemeði yerine zulüm ve sömürü yemeði koymuþlar önlerine. Týpký þimdi yaptýklarý gibi… Düþünürken bir þeyin farkýna vardý. Doðmakta olan Ay çok garip görünüyordu. Biraz hüzün, biraz da þaþkýnlýktan ibaret bir insan yüzüydü sanki. Bunu gördüðünde kendi kendine konuþmaya baþladý: “Ay neden böyle acaba? Önceden de mi böyleydi? Yoksa onu böyle yapan bir þey mi olmuþtu? Belki de ay bir canlýdýr. Ýnsanlar gibi o da gülüyor, aðlýyor, þaþýrýyor veya kýzýyordur.” Kafasý iyiden iyiye karýþmýþtý. Ay’ýn neden böyle olduðunu merak ediyordu. Ama bir türlü kesin bir neden bulamýyordu. “Bunu babama sorsam iyi olacak. Ben hiçbir þey bulamadým. Babam bilir belki bunun nedenini.” Ay’a bakarak düþünmeye devam ederken duymaktan hiçbir zaman býkmayacaðý, umut ve þefkat dolu sesi duydu: “Oðlum, hadi yemeðimizi yiyelim.” Bu annesinin sesiydi. Bu sesi bugün de duymuþ olmanýn sevinci ve yarýn da duyabilecek olmanýn umuduyla yer sofrasýna oturdu. Ama onun aklýnda hala Ay vardý. Nasýl olurdu bu? Dünyayý yeni keþfeden bir insan gibi merak ediyordu bunu iþte. Nihayet yemek bitmiþti. Babasýna sormanýn zamaný gelmiþti iþte. Annesi ve kýz kardeþi sofrayý toplarken yavaþça babasýnýn yanýna yaklaþtý. Babasý hemen anlamýþtý oðlunun bir þey soracaðýný. Babasý vatanlarýndaki zorluklara raðmen kendini geliþtirebilmiþ birisiydi. Oðlunun ve kýzýnýn da böyle olmasýný isterdi. Onlarýn her sorduðuna cevap vermeye çalýþýrdý. O sorunun cevabýný bilmese bile hayalinde canlandýrdýklarýný anlatýrdý. Bunlarýn hayal olduðunu bazen söyler, bazen saklardý. Onlarýn da hayal gücünü geliþtirmeye çalýþýrdý. Her zaman hayal kurmalarýný söylerdi. Onlar cahil kalmamalýydý. Þu an ona, karýsýna, tüm vatan kardeþlerine yedirilen zulüm yemeðini onlar yemeye devam etmemeliydi büyüyünce. “Gel bakalým aslaným benim, ne soracaksýn bakalým?” “Baba, bugün yemekten önce gökyüzünü seyrediyordum. Ay yeni doðuyordu ve bir insan yüzü gibiydi. Hem de üzülen bir insan yüzü gibi. Biraz da þaþkýnlýk vardý. Deminden beri düþünüp duruyorum, neden böyle acaba?” Baba soruyu cevaplamadan önce karýsý ve kýzýnýn da yanlarýna gelmesini istiyordu: “Hadi siz de gelin, bugün cevaplanacak çok güzel bir soru var.” “Tamam geliyoruz.” Baba oðlunu kastederek: “Hadi ama, çabuk olun, sabýrsýzlanýyoruz.” dedi. “Tamam, geldik iþte.” diyerek yanlarýna oturdu anne, kýzýný da yanýna oturtarak. Sonra baba anlatmaya baþladý: “Ay Efsanesi’ni ülkemize gelen bir gezginden dinlemiþtim. Þimdi efsaneyi anlatmaya baþlýyorum.” Baba çocuklarýný heyecanlandýrmak için lafý uzatýrdý hep. Oðlu çok sabýrsýzlanmýþtý besbelli: “Hadi ama baba, baþla artýk.” “Tamam, baþlýyorum iþte. Her þey Kabil’in, kardeþi Habil’i öldürmesiyle baþlamýþ.” Kýz hemen sordu: “Onlar kim baba?” “Biliyordum bunu soracaðýný. Onlar ilk insan Adem’in oðullarý.” “Peki neden öldürmüþ Kabil Habil’i?” dedi erkek çocuk. “Çünkü onu kýskanmýþ. Babasýnýn kardeþine daha fazla deðer verdiðini düþünüyormuþ. Bu cinayet dünyadaki ilk cinayet olmuþ. Kötülük bu cinayetten doðmuþ. Kabil’in ruhuna kötülük iþlemiþ. Kardeþine hep iyi davranmaya çalýþan Habil’in ruhuna ise iyilik…” “Peki bunun Ay’la ne ilgisi var?” Oðlunun sabýrsýzca sorusunun cevabýný beklediðini gören baba ona dönüp: “Dur bakalým biraz sabret. Annen aðzýmýzýn tatlanmasý için þeker getirsin ki hikayenin de tadý çýksýn.” Erkeðinin bu isteðini hiç bekletmeden yerine getirdi kadýn. Kalkýp tahta raftaki son iki þekeri aldý ve: “Ýki tane kalmýþ. Bölüþelim.” dedi. Sanki bilmiyordu iki tane kaldýðýný. Ama o an bir umut onu gerçeði kabullenmeden alýkoyuyordu adeta. Ne zaman geleceði belli olmayan seyyar satýcýnýn bugün yarýn gelmesi ve satýcýdan þeker alabilecek parayý bulabilmeleri umudu… Ýki þekeri bölüþtüler. Baba devam etti anlatmaya: “Efsaneye göre Kabil’in Habil’i öldürdüðünü gören Ay ise bu duruma çok üzülmüþ ve þaþýrmýþ. “Ýnsanoðlu nasýl yapar kendi cinsine bunu?” demiþ. Bu yüzden yüzünü þaþkýnlýk ve hüzün kaplamýþ. “Kabil’e ne olmuþ baba?” dedi kýz. “Kabil biraz yaþadýktan sonra her insan gibi ölmüþ. Ama onun çocuklarý hep kötü olmuþlar. Habil’in soyundan gelenlerse hep iyi... Ay ise insanoðlu hemcinsine zarar vermekten vazgeçene kadar hep böyle mutsuz görünmeye karar vermiþ. Dünyanýn neresinde bir ülkenin iþgal edildiðini veya bir insanýn iþkence gördüðünü görse; bir insanýn baþka bir insaný mutsuz ettiðini görse yüzünü daha þaþkýn, daha hüzünlü göstermiþ dünyaya. Ne zaman insanlar birbirini mutsuz etmeyi keserse o zaman gülmeye karar vermiþ. Ýþte Ay bu yüzden böyle bir yüze sahipmiþ.” “Saðol babacýðým. Çok güzel anlattýn.” dedi erkek çocuk. “Dinleyen saðolsun. Hadi uyuyalým, yarýn önemli bir gün olacak.” Bugün için de yatma vakti gelmiþti. Baba ve anne çocuklarýna: “Ýyi geceler.” dediler. Kýz çocuk da: “Ýyi geceler.” dedi. Erkek çocuk içinde yeni doðan bir umutla: “Ýyi geceler baba. Yarýn akþam Ay gülecek, unutma.” dedi. “Ay gülecek.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özgür Yenigün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |