Yalnýzlýk, ne tuhaf þeydir deðil mi? Fiziki olarak belki ama asla yalnýz deðilsiniz, hiçbir þey düþünmeden, yaþanan hiçbir sevdayý anmadan, yapýlan hatalara bir defa daha kýzmadan, uðranýlan ve zamanýnda müdahale edilmemiþ haksýzlýklara içerlemeden, kaç gece sabaha dem tutan gözleriniz dalmadan, tamamen yalnýz kalabildiniz mi hiç? “hayýr” larý duyar gibi oluyorum ve arkasýndan “ama” yla baþlayan uzun cümleleri. Ne derseniz deyin asla yalnýz kalamýyorsunuz. Keþke düzeltmeye yetkimiz olabilseydi bazý yaþananlarý ve yaþam biçimlerini, söylemek istediklerimizi yutkunmadan ve duraksamadan söyleyip, mutluluklarýmýzý ve sevinçlerimizi ertelemeseydik gelecek zamanlara, keþke hiç yorulmayýp durup dinlenme bilmeksizin sevebilseydik sevilmeyi hak edenleri, keþke aðlayýþlarýmýza gölge düþürmeden umarsýzca ve aðýz dolusu gülebilseydik hep veya oynayamadýðýmýz oyuncaklarýn hayalleri arasýna sýkýþmýþ kalmýþ çocukluðumuzu yitirmeden çoluk çocuða kavuþabilseydik, en az hata payýyla çok fazla güzellikler yaþayýp yaþlanabilseydik, keþke daha az hüzünlenip tadýný çýkarabilseydik yaþamýn gizli kalmýþ yüzlerinin ve daha çok yaþanabilir hale gelseydi dünya, böylece belki de daha az yalnýz kalýr veya kalmaya ihtiyacýmýz olurdu. Neleri hallediyor veya neleri deðiþtirebiliyorduk yalnýz kalýnca? Kaç ömür sýðdýrýp kaçýncý gerçekleþmeyen hayallerimizi yeþertiyorduk boy gösteren yalnýzlýklarda? Kim bilir belki de en az zarar gördüðümüz yerdi yalnýzlýk; yalanlardan, aldatmacalardan, iki yüzlülüklerden, yaralanmalardan ve terk edilmiþliklerden uzak bir yere sýðýnýyorduk belki. Ama unuttuðumuz bir þey vardý hep; en muhkem sýðýnaklarda bile açlýða ve susuzluða asla yer yoktu? Dostluklara aç ve dolu dolu yaþanacak bir ömre susuz bir dünyada kaybolup giderdik yalnýzlýklarda. Yalnýz kalmayýn ve yalnýz kaldýrtmayýn...