..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Þiir, duygularýn dilidir. -W. Winter
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > FATÝH YALÇIN




20 Þubat 2006
Yüzleþme  
FATÝH YALÇIN
Demek ki insan memnuniyetinin bu dünya da bir sýnýrý yok. Bütün yeniliklerin, bütün icatlarýn ve bütün israflarýn sebebi bu memnuniyetsizlik ve daha iyi olduðuna inanýlana duyulan özlem deðil mi? Ama bütün bu yeniliklerin deðeri insan hayatýndan çaldýklarýnýn deðeri ile ölçülebilir mi?


:AHGB:
Görevime baþladýðým günden bu yana tam bir yýl geçmiþti. Bu bir yýl süresince hiç bu kadar heyecanlanmamýþtým. Her çýktýðým basamakta heyecaným artýyor dayanýlmaz bir hal alýyordu. Yurt binasýnýn çehresi baþtan baþa deðiþmiþti. Yetmiþlik bir kadýnken estetikle on sekizlik bir kýza dönüþmüþtü sanki. Her taraf halýlarla döþenmiþ, küflenmiþ duvarlar fayanslarla kaplanmýþ, ayakkabý dolaplarý, kitap dolaplarý gibi bizim zamanýmýzda olmayan birçok mobilya ile her yer donatýlmýþtý. Ama yukarý kata çýkarken kullandýðýmýz merdiven sayýsý, odalarýn þekli, sayýsý gibi binanýn ana yapýsýndaki her þey yerli yerinde idi. Ýlk kata çýktýðým zaman kýsa bir süre etüt sýnýflarý olarak kullandýðýmýz sýnýflar çarptý gözüme ilkin. Çoðu geceler hiç faydasýný görmesek de ders çalýþmak için sabahladýðýmýz, sýnýflar… Hayata karþý vermiþ olduðumuz mücadelede kullandýðýmýz yaþama sevinci, gayreti ve gýdasýný bu sýnýflarda yerleþtirmiþtik azýk torbamýza. Azýk torbasý boþ kalanlardan bir kýsmý daha çetin þartlarda doldurabildiler bu torbayý, bir kýsmý hala doldurmak için mücadele veriyor, bir kýsmý ise boþ azýk torbalarý ile dolaþýyor aramýzda… Daha sonra bu kat da yatakhaneye dahil edilmiþti. Ama ben bu katta hiç kalmamýþtým.
Kantin olarak kullandýðýmýz bölümü fark ettim sonra. Þimdi ütü odasý ve çamaþýrhane olarak kullanýldýðýný anladým duvara monte edilmiþ ütü masalarýndan ve bir baþtan bir baþa çekilmiþ çamaþýr iplerinden. O zamanlar sýrayla her öðrenci bir gün nöbet tutuyordu kantinde. Nöbet günlerimizde her þey bedava olduðu için içebileceðimiz kadar çay, oralet, kakao içerdik. Öyle ki birkaç gün su içmeye mecalimiz kalmazdý. Hafta sonlarý geç vakitlere kadar film izlediðimiz küçük bir televizyon izleme salonu da vardý kantinin içinde. Türk sinemasýna olan hayranlýðým o günlerin bakiyesi…
Yavaþ yavaþ merdivenlere doðru yürüdüm. Bu merdivenleri defalarca inmiþ çýkmýþtým. Bazen býkkýnlýkla, bazen heyecanla; bazen sevinçle, bazen üzülerek. Ama her zaman yorularak… Merdivenleri çýkarken okula ilk geldiðim günü hatýrladým. Omzumda valizim, ürkek ürkek çýkmýþtým bu merdivenleri. Biri geriye dön, evine git dese hiç durmaz gerisin deri giderdim arkama bile bakmadan. O kadar yabancý ve ürkütücüydü bana. O zamanlar bu yalnýzlýðý çekenin sadece ben olduðumu düþünmüþtüm. Eðer herkesin benim gibi olduðunu bilseydim kaçardým belki de. Ýnsan hatalarýný ve zafiyetlerini baþkalarýnda görünceye kadar onlarý açýkça gösterme ya da söyleme cesareti bulamýyor kendinde. Ne zaman ki bu hatalar ve eksiklikler konusunda yalnýz olmadýðýný fark ediyor o zaman atýyor yüreðinden bütün tedirginlikleri. O güne kadar yaptýðý yanlýþlardan ve zafiyetlerinden dolayý çektiði vicdan azabý sýradan piþmanlýklara dönüþüyor.
Son basamaðý da çýkýnca koðuþlar göründü teker teker. Ama gözüm sadece bir tanesine odaklanmýþtý. Heyecanla ona doðru yürüdüm. Ayaklarým altýndaki yumuþaklýðý, gözlerim yerdeki kýrmýzýlýðý yadýrgýyordu. Bu koridorda yürürken gençlik hevesiyle ayakkabýlarýmýzýn altýna çaktýrdýðýmýz demir parçalarýnýn çýkardýðý ritmik sesler yankýlanýrdý kulaklarýmýzda. Bu sesler delikanlýlýðýmýzýn, heyecanýmýzýn, hayallerimizin sesleriydi. Bu sesler güvende olduðumuzu hissettiðimiz bu beton duvarlar arasýnda kabadayýlýk tafralarýmýzýn sesleriydi. Bu sesler varoluþ mücadelemizin, bedenimizi fark ediþimizin sesleriydi. O adýmlarýmýz ne kadar sesliyse, bugünkü adýmlarýmýz o kadar sessizdi. Ama heyecanýndan hiçbir þey kaybetmemiþti.
Üç numaralý odanýn önüne geldiðimde heyecaným doruða ulaþmýþtý. Bu odada dile kolay dört yýl yaþamýþtým. Baþlanýldýðýnda bitmez gibi görünen, yaþanýldýðýnda artýk bitse denilen ve bittiðinde keþke o yýllara dönebilseydim diye baþlayan uzun, sevgi ve hasret dolu nutuklar attýran, deðeri uzaklaþýnca anlaþýlan tam dört yýl… Ama hayýr biz kredili sistem maðdurlarý için üç bucuk yýl… Kalorifer peteðine dayalý ranzanýn alt katý… Üst kat komþum, daha sonradan üniversitede sýnýf arkadaþým olan can dostum Dadaþ selim, bazen, yine üniversitede de arkadaþým olan Ünye prensi Hakan. Karþý tarafta uþak dolaylarýndan Ünal, Giresun’dan Raþit ve Gazi, Bolu’dan Fikret, Tokat’tan Bülent ve sayamadýðým birkaç kiþi daha… Hiçbirisini bu kadar canlý taþýyamamýþtým hafýzamda. Eþyalarýn hafýzasý yetiþince yardýma her þey yerli yerine oturmuþtu hafýzamda. Kalorifer yaný torpilli yerdi. Aslýnda kimse yer tercihinde bulunmazdý. Torpilimiz numaramýzýn 835 olmasýndan. Neyse torpil dediðime bakmayýn bir kýþ boyunca yanmamýþtý bir ara. Vücudumun kendi kendine ürettiði ýsýyý da kalorifere verdik bir ara. Üzerimizde üç adat yünlü battaniye, nefes alýþveriþlerimizle yoðunlaþan havanýn sabahleyin çið olarak üzerimize düþüþü… O kadar edebiyatýný yaptýk ki o zamanlar. Sýcak olsaydý ne deðiþirdi ki acaba. Hiçbir þey… Evet hiçbir þey deðiþmezdi. Bugünkü güzellikte olsaydý bu yurt acaba memnuniyet duyacak mýydýk. Hayýr. Yine eksiklikler arayacaktýk. Ve emin olun ki bulacaktýk. Çünkü güzelliðin ve ihtiyaçlarýn sonu yoktur, hele bir de öðrenciysen, hiç vermeyip hep alýyorsan, “bitmez bu emel gurbetinin sonu”. Evinde yiyemediði yemeklerle burada tanýþmýþtý birçok arkadaþýmýz. Ýlk zamanlar öyle mutluydular ki yemek yerken. Sonra bu tanýþýklýk aþinalýða dönünce yemeðin kalitesizliði geldi akýllarýna… Klasik yemek isyanlarý baþladý sonra. Artýk kazanlarýna serveti aktý memleketin. Kendi tatminsizliklerimizin intikamýný yemek tabldotlarýndan, kalorifer peteklerinden, demir ranzalardan aldýk. Halbuki Salý pazarý sonralarýnda sebze artýklarýndan iaþesini çýkarmaya çalýþan, evlatlarýnýn midesini onurunu satarak kazanan kadýnlarý, karlý yollarda yalýnayak gezen, yorganýn altýnda birbirine sarýlarak ýsýnmaya çalýþan bilmem hangi köyden gelmiþ öðrencileri görebilseydik, yüreðimiz sýzlardý. Burun kývýrdýðýmýz yemeklerin birilerinin hayallerini süslediðini anlayabilseydik minnete dönerdi isyanlarýmýz. Ama ne acýdýr ki bütün bunlarýn görebilmek için birazcýk büyümek gerekmiþ. Hayatýn acýmasýzlýðýna karþý sýðýndýðýmýz bu beton duvarlar arasýndan çýkmak gerekirmiþ.
O zamanlar buradan kurtulursam sözcükleriyle baþlayan cümlelerimizi hiç tamamlayamadýk gerçek hayatta. Sonralarý anladýk ki burasý hayatýn küçücük bir kopyasý hatta ta kendisiymiþ. Þu yatakta, sýrtýmý kalorifer peteðine vererek kurmuþtum bütün hayallerimi. Bu yataklarda uydurmuþtuk birbirimize aþk hikayelerimizi. Lise de aþk bir modaydý bugün olduðu gibi. Aþkýnýn olmamasý paranýn olmamasý gibi bir þeydi. Ýkili konuþmalarýn yegane konusuydu ayný zamanda. Sýrf bir sýrrýmýz olsun diye aþýk olurduk ya da aþk öyküleri uydururduk Daha sonra uydurduðumuz öykülere kendimiz inanýrdýk. O günün aþklarýndan bugüne ne mi kaldý? Koca bir hiç… Her þeyin olduðu gibi aþkýn da rekortmeni vardý. Bu dalda þampiyonumuz Trabzonlu Ercan’dý. O kadar çoktu ki hikayesi biz dinlemekten býktýk o anlatmaktan býkmadý.
Þu camdan bakýnca geceleri evlerin camlarýndan yansýyan ýþýklar gözlerimizi yaþartýrdý. Bize göre her ýþýk mutluluk demekti. Mutsuzluk sadece bizim yatakhanemize çöreklenmiþti. O ýþýklarýn hepsinin mutluluðun ýþýðý olmadýðýný anlamak için orda yaþamak gerekti. Ancak o zaman bizim mutlu olmak için ne kadar sebebimizin olduðunu anlayabildik. Odadan çýktým. Yandaki odalarý gezmeye baþladým. Odanýn birisinde bir öðrencinin pencereden dalgýn dalgýn dýþarýyý seyrettiðini fark ettim. Ona doðru yaklaþtým.
- Ne kadar da mutlu görünüyor insanlar deðil mi?
- Evet Hocam
- Biliyor musun ben o baktýðýn yerden geldim. Oradan bakýldýðýnda burada yaþayanlar o kadar mutlu görünüyorlar ki.
- Nasýl yani?
- Bir gün sen de oraya gideceksin. Ama þunu unutma þu pencerenin dýþýndaki hayat bir fotoðraf gibidir. Çünkü fotoðraflar hep asýllarýndan daha güzeldir, dedim ve odadan çýktým.
Bana kendi dönemimdeki halini düþündüðümde muhteþem görünen bu yatakhane þimdiki öðrenciler için bir çýkmaz sokak. Demek ki insan memnuniyetinin bu dünya da bir sýnýrý yok. Bütün yeniliklerin, bütün icatlarýn ve bütün israflarýn sebebi bu memnuniyetsizlik ve daha iyi olduðuna inanýlana duyulan özlem deðil mi? Ama bütün bu yeniliklerin deðeri insan hayatýndan çaldýklarýnýn deðeri ile ölçülebilir mi?

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: tekrar mý?
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
5 Mart 2006
Merhaba Sevgili Fatih Yalçýn; Bir edebiyat öðretmenine yakýþýr güzellikte bir yazý.Yazýnýn verdiði mesaj da güzel.Severek okudum.Devamýný dilerim.Sevgiyle kalýn....Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Firavun Mezarý
Abla Ben Burdayým Sen Nerdesin
Pimi Çekilen Hayatlar
Zaman
Sen Ben ve Sensizlik
Perdeleri Çekersem Biliyorum Hayat Daha Güzel Olacak

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Þirezesi Kayan Zihinlerimize Format Atmak [Deneme]
Modernizmin Kurbanlarý [Deneme]
Afrika Nasýl Kurtulur? [Deneme]


FATÝH YALÇIN kimdir?

En baþta kendini tanýtmaktan hoþlanmayan birisi. Þehrin gürültüsünden, hayatýn ve insanlarýn sýradanlýðýndan bunaldýkça kaleme ve kaðýda delirmemek için sarýlan bir adam. Öðretmen. Bilinçaltýný yazmayý seviyor.

Etkilendiði Yazarlar:
Kemal Tahir, Yaþar Kemal, Oðuz Atay, Nazan Bekiroðlu, Ahmet Hamdi Tanpýnar, Sebahattin Ali, Ahmet Turan Alkan, Nihat Genç, ,


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © FATÝH YALÇIN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.