..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aþk > Ahmet




24 Þubat 2006
Ne Ýstiyorsun?  
Ahmet
Yaralarým kapanýyor. Ne yapmak istiyorsun? Tekrar derinleþtirmek mi? Kokun hala eksiksiz t-sirtte. Bir buçuk günde senden çok önemli bir güç aldým. Sevip kullanýlmamayý, yalnýzca istediðim için birine hizmet etmeyi ve beni kaybetmemek için bana dokunmayýþýný... Oysa herkes kaybetmemek için bana sarýldý boðdu ve býraktý. Baþkalarýnýn beni elinde tutmak için yaptýklarýnýn beni yaraladýðýný, hayatýmda kimse olmadan da mutlu olabileceðimi, alýþkanlýklarýmý deðiþtirebileceðimi bana birbuçuk günde anlattýn


:BJHB:
Hayatýn her duruma hakký vardýr...
Murathan Mungan kitabýndan
...

"Ne istiyorsun?
Seni ne heyecanlandýrýr?
Sevgimle
Jade"

Lanetler okuyarak iþe geldiðim sabahlardan birinde posta kutumda Jade isimli birinden gönderilen bu mesaj ilgimi çekti. Her sabah yaptýðým gibi bol þekerli kahvemi hazýrlarken bu mesajý kimin göndermiþ olabileceði sorusu aklýmý kurcalamaya baþladý. Sabahki iþlerimi toparlayýp hemen bir cevap yazdým;

"Heyecanlarýmý çok uzun süre önce kaybettim, bilmiyorum.
Sevgimle
Emre Oytun"

"Gönder" butonuna týklayýp neler olabileceðini düþünmeye baþladým. Bu arada sabah yürüyüþünde kopardýðým hanýmellerini masada içi her zaman çiçekle dolu minik kavanozuma yerleþtirdim. Saat onikiyi gösteriyordu yemek yiyebileceðim iyi bir café düþündüm, caným pavurya çekti. Ofisimden yirmi dakika uzakta Pavurya, karides ve istakozu bu þehirde en iyi hazýrlayan ve sahibini tanýdýðým ihtiyar Kosta'nýn salaþ barakasýna gitmeye karar verdim.

Arabama binip yola koyuldum, içimden "ulan yalnýz da yenmez ki bu meret, yanýmda biri olsaydý" diye geçirdim. Az sonra Kosta'nýn yerindeydim. Pýrýl pýrýl bir deniz, yeþil brandadan yapýlmýþ bir tente, yirmi kiloluk yað tenekelerine ektiði sarmaþýða benzer çiçeklerle donatýlmýþ salaþ bir baraka. Güneþ denize öyle bir ýþýkla saldýrýyordu ki, denizden yansýyan güneþ ýþýðýna gözlüksüz baksam kör bile olabilirdim.

Ben güneþin denizi yok etme çabasýna dalmýþken;
- Otursana be, ne dikiliyosun.. diye arkamdan seslendi ihtiyarýn yamaðý.
Eskilikten neredeyse yýkýlmak üzere olan bir tabureyi hýzla çekip oturdum.

Raký, bol roka salatasý içine ince ince kýyýlmýþ sarýmsak, bol zeytinyaðý, kýzarmýþ ekmek ve patlýcan istedim. Yamak suratýma bile bakmadan arkasýný döndü gitti. O aðýr aksak giderken "Pavurya da istiyorum!" diye baðýrdým.

Þu mesaja kafam takýlmýþ, uzun süredir hiç bir fikir üretmeyen pelteleþmiþ beynim bir sürü yeni fikir üretmiþti. Kimdi bu Jade ve bana niye yazmýþtý? Rakýdan bir yudum alýp telefonuma sarýldým, çünkü þu mekanda yalnýz olmak istemiyordum.

- Alo, ne haber? Kosta'nýn oradayým gelsene.
-Tamam, dedi en yakýn arkadaþlarýmdan biri Harun. On dakika sonra yanýmdaydý.

'Akþam ne yapalým? Yarýn hafta sonu akþam çýkalým mý?' falan derken Kosta'nýn nefis yemeklerini yiyip hesabý ödediðimde saat 14.40 olmuþtu.

Harun'u ofisine býrakýp iþ yerime geldim. Koþarak masama oturdum. Beklediðim mesaj gelmemiþti. Ýþlere devam ettim. Akþam saat 20.00 olmuþtu ve ben hala çalýþýyordum. Harun aradý.
- Abi hadi çýkmýyor muyuz?
- Sabah akþam seninle mi yiyecem ulan yemeði?
- Sen bilirsin ben yengenle çýkýyorum o zaman, dedi.
- Fazla içmeyin, sabah ormana kaçarýz yedi de sendeyim.
- Tamam, dedi ve kapattý.

Müzikçalarýmýn sesini biraz daha yükselttim, bir bira açtým. Kylie çalýyor, 'Confide in me!' Posta kutuma mesaj düþtüðünde çýkan dijital sesin týnýsýyla hevesle makinaya koþtum, gelen mesaja týkladým.

"Yarýn gece 22.00 de And'ýn kapýsýnda buluþalým, giriþte seni bekleyeceðim, yaka kartým olacak ve Jade yazacak,
Sevgimle
Jade"

"Hiç vakit geçirmeden ve kimsin diye sormadan
Peki
Sevgimle
Emre"

Yazdým. Bilgisayarýmý kapatýp eve doðru yola koyuldum. Arabanýn tüm camlarýný açýp, araba kullanýrken dinlemeyi sevdiðim 'Give it away' þarkýsýný çalmaya baþladým. Tüm trafik kurallarýný hiçe sayýp, eve geldiðimde saat 21.00 olmuþtu. Þortumu üzerime giyip bir havlu aldým, havuza indim. Yaklaþýk 30 dk yüzdüm. Bu arada müzikçalara Sezen Aksu koyup çalmaya baþladým sanýrým öðlen yediðim Pavurya ve deniz havasý iyi gelmiþti!

Ertesi gün;
- Zile basýyorum ulan yarým saattir, bütün gece içip, sabah kalkmayý bilmiyorsun, diye çýkýsýyordum Harun'a sabahýn yedisinde. Zehra, arkadan sanki çocuðunu kollayan bir anne gibi gelip,
- Banyoda oyalandi biraz, dedi.
- Hadi ulan!
- E abi tamam geldik iþte
-Ulan sözleþiyoruz, yine ekinti yapacaktýn takýntýlýyým oðlum ben, bilmiyor musun?
- Yok be abi sen de, alt tarafý iki dakika geciktik.
- Bidonlarý aldýn mý? Roka'yý almayacak mýsýn?
- Yok be abi su var. Roka'ya da köpekler saldýrýyor, baþýmýza bela almayalým!

Ormandaydýk. Bayýlýyorum buraya. Burada kendimi TV tamircisi, beynimi de TV olarak görüyordum. Buradayken içini açýp tek tek parçalarý söküp, temizleyip ayný özenle yerine yerleþtiriyordum kafamýn ve rahatlýyordum.

Her zamanki gibi ormanda iki tur koþup evden getirdiðim bidonlarý suyla doldurdum. Harun tost yemiþ, su içmek icin yanýma geldi.
- Ne kuduz köpeðin var ulan, dedim Roka için.
-Yok abi dilinden anlayan yok, dedi.

Ayný yaþta olmamýza ve kariyer olarak benden daha üstte olmasýna raðmen hep abi derdi Harun bana. Eve döndük. Bilgisayarýmdan elektronik postalarýma baktým. Beklediðim cinsten bir mesaj gelmemiþti. Banyomu yaptým, uyudum. Uyandýðýmda, saat 15.00 olmuþtu. "Vakit bugün hiç geçmedi" dedim içimden.

Yeni aldýðým maketlerden birini incelemek için atölye olarak kullandýðým odama çýktým. Doðrusu bu evde yalnýz olmak sýkýyordu beni 'her þey eskisi gibi olsa' diye düþündüm. Maketin baþýndan kalktýðýmda saat sekiz olmuþtu. 'Ulan yuh sana!' diye kendi kendime söylendim.

Yine özensizce üstüme geçirdim kýyafetlerimi. Ne zaman özen göstersem kötü oluyordu kýyafetlerim. Özensiz olunca daha cok seviyordum kendimi. Evden çýkýp Taksim'e varmam yarým saat sürmüþtü. The Marmara'ya girip bir çorba içtim.

Anlaþtýðýmýz gibi saat tam on'da kapýdaydým. Etrafta yaka kartlý biri arýyordum, gördüm.
- Jade, merhaba. Emre, mesaj atmýþtýn.
Gülümseyip cevap verdi;
- Selam, iyi misin?

'Evet' dememe fýrsat vermeden kapýya yöneldi, ben de peþinden. Çok tuhaftý, hemen hiçbir þey konuþmamýþtýk. Bu mekanda çok içki içmiþtim. Eski sahipleri de arkadaþlarýmdý. Yan yana salýnýp dururken yýllar öncesinden ayný mekanlarda hissettiklerimi hissediyordum. Gittiðim barlara özgü sigara ve bira kokusu ve bizlere kendilerini beðendirmeye çalýsan yeni yetme kýzlarýn türlü kokularýyla harmanlanmýþ bir koku aromasýydý bu.

O'nun kokusundan sürmüþtü. En çok sevdiðim kadýnýn. Angel. Bu kokuyu nerde duysam aþkým aklýma gelir, ben biraz daha ýzdýrap çekerdim ve düþünürdüm nasýl olurda bir kokuyla bu kadar özdeþleþebilir insan. 'Ne güzel kokuyor Jade' diye aklýmdan geçirirken ilk soruyu patlattý.
- Ne içersin?
- Benim sormam gerekirdi, dedim. Güldü.
- Boþver, ben sormuþ oldum, dedi.
- Bira, dedim. Ýçki daðýtan çocuðu çaðýrdý, iki bira istedi. Ben ödedim.

"Nedir bu durum?" diye soracak oldum, baskýn çýktý, cevap vermedi. Anlaþýlmaz bir þekilde o'nun dediklerini yapýyorduk. Buraya o çaðýrmýþ, bana ilk mesajý o atmýþtý. Ben de hemen her dediðini yapmýþtým.
- Ne heyecanlandýrýr seni? Dedi.

O an aptallaþtýðýmdan, yumruk yiyen boksörler gibi yapýp savuþturmak için aklýma gelen ilk þeyi söyledim;
- Seninle konuþmak yeterince heyecanlý, dedim.

Kolumdan tuttu, çekti. Takip ediyordum, çok güzel ve etkileyici bir kýz olduðunu söylemeliyim. Gece kulübünün katlarý arasýnda olan ve perdelerle kapatýlmýþ karanlýk boþluklardan birinin içine doðru sürükledi beni. Ben sadece ne olacaðýný merak ediyordum. Takip ettim. Yere çöktü, çantasýnda zippo çakmaðýný çýkarttý, yaktý, yere koydu. Bir çýrpýda enjektörü, tozu ve kaþýðý hazýrdý elinde. Oldukça becerikli ve hýzlý bir þekilde malzemesini hazýrladý, þýrýngaya bir çýrpýda çekti.
- Al, bu heyecanlandýrýr seni! diye baðýrdý.

Þaþýrdým ama daha önceden alýþýk olduðum bir durumdu bu. Birçok arkadaþým uyusturucu kullanmýþ, ben de onlarýn yanýnda olmuþtum dönem dönem ve o'na da aynýsýný söyledim, uyuþturucu iyi bir seçenek deðildi benim için. Yine ustaca, terliðini bile çýkartmadan parmak arasýndan kanýna karýþtýrdý o mereti. Ben hala hiç biþey konuþmadýðým bu kýzýn yanýnda ne yapýyordum, niye oradaydým, bilmiyorum.

Ýþini bitirdi, beni yine çocuðu gibi kolumdan tuttu, bara döndük. Hemen hiç biþey konuþmadan geceye devam ediyorduk. Sadece O, arada bir parmaklarýyla yüzüme ve dudaklarýma dokunuyordu, ben hiç karþýlýk vermiyordum. O gece son grup da sahneyi terk edince, ben "çýkalým" dedim. Ýtiraz etmedi. "Nereye gidelim?" dedim, "sen bilirsin" dedi. Yola koyulduk. Yollarda konuþurken bir çok ortak noktamýz olduðunu anladým. Artýk dizginlerinden kopmuþ at gibi delicesine konuþuyordu.

Týp fakültesinde okuduðunu öðrendim. Çok kötü bir babasý olduðundan dem vurdu. Bu söylediði benzerliklerimizi daha da arttýrdý. Ama bu sefer ben hiç konuþmuyordum. "Seni evine býrakayým" dedim. "Býktýn mý benden?", diye sordu. "Hayýr" diye cevap verdim. Çapa'da oturuyormuþ evinin önüne geldik. "Gelsene" dedi. Ýtiraz etmeden evine çýktým.

Salonda bir koltuða oturdum. Radyoyu açtý.

- Ben içeri gidiyorum sehpanýn gözünde filmler var seyredebilirsin, dedi ve gitti.

Arkasýndan bakakaldým. Nedense her dediðini yapmak zorunda hissettim kendimi. Çok güzel bir kadýn olmasýna raðmen seviþmek istemedim onunla. Hemen kitaplýkta olan kitaplara baktým. Okuduðu bölümle ilgili kitaplarýn dýþýnda birçok faklý konularda kitaplar vardý. Dört büyük kitap var mesela. Yakýn dünya tarihi, sanat kitaplarý... dünyadaki türlü mozaiklerden alýnmýþ kesitlerle doluydu duvarlar. Yanýma geldi;
- Ýçmek istediðin biþey varsa buzdolabý dolu, ben banyoya gidiyorum, dedi.
- Bira getirir misin? dedim.

Hiç itiraz etmedi getirdi. Banyoya girdi. Ýçimden, internette dolaþan organ nakli hikayeleri geçiyordu. 'Ulan' dedim 'þimdi seni burada buz dolu kuvete yatýrmasýnlar!' Banyodan çýkýp yanýma geldi. Pamuklu pijamalar giymiþti "hadi uyuyalým" dedi. Ben, beraber uyursak aklýma hýnzýr þeylerin gelebileceðini söyledim, "bakarýz" dedi.

Peþinden gittim, bana kendi tiþörtlerinden birini verdi, giydim. Küçüktü ama dert etmedim. Yataða yatýrdý, üstümü örttü. Yanýmdan dolaþýp yorganýn altýna girdi. Ben hiç hareket etmeden sadece denilenleri yapýyordum. Sanki baðýþýklýk sistemi daðýlmýþ, her virüse açýk bir beden gibi. "Sarýlabilir miyim sana?" dedi. "Tamam" dedim. "Ama kolunu baþýmýn altýna koy" dedi. Kafasýný koltuk altýma koymalýymýþ! Þaþýrttý beni. Kafasýný koyar koymaz uyudu. Uyuduðundan emin olduktan bir süre sonra ben de sýzmýþým.
Uyandým, saat öðleden sonra dört olmuþ. "Günaydýn" dedi. Kafamý çevirdim koltuða oturmuþ kitap okuyordu "aþk köpekliktir". Tekrar uzandý yanýma yine izin aldý;
- Sarýlabilir miyim?

Dün geceki gibi jestler yapýyordu. Omuzuma, dudaklarýma yumuþak ve kýsa süreli dokunuþlar yapýyordu. Bense, onun bu açýk yaralý halinden yaralanmak istemiyordum. Þevkate öyle muhtaç bir görüntüsü vardý ki, O'nu baþtan çýkartýp seviþmek benim için çok kolaydý. Ama ben yapmadým hiç dokunmadým. "Kahvaltý edelim, ben hazýrladým" dedi. Yine þaþýrdým. Bir havlu getirdi, "istersen duþ al, üstüne sigara kokusu sinmiþtir" dedi. Daha çok þaþýrdým, ama teklifini reddetmedim.

Banyodan çýktýðýmda elbiselerimi silkelenmiþ olarak koltukta buldum. Bu kýz beni çok þaþýrtýyordu. Kahvaltýya oturduk. Bol þekerli kahve de vardý! Yemeðin sonunda;
- Akþam ne yiyelim, dedi. Yine þaþýrdým.
- Maç var akþam eve gideceðim, dedim.
- Yaa! Ne maçý? dedi.
- Fenerbahçe, dedim. Önemli, seyretmem lazým.
- Burada seyredelim, dedi sesini burkarak. Kabul ettim.
- Ne içersin maç izlerken?
- Bira.

Getirdi. Yanýma oturdu. Hiç bilmediði bir þeyi yapýyordu ama olanca dikkatiyle. Konuþmadý maç süresince. Bittiðinde "hadi yatalým" dedi. Kabul ettim, ayný komik t-shirt'ü istedim vermedi. Bir paket uzattý açtým, yeni bir t-shirt vardý üstüme göre. Gündüz ben uyurken çýkýp almýþ. Onu giydim.

Odaya þarap ve kadeh getirdi, müzik çalara Nick Cave koydu, mum yaktý, yataða uzandýk. Cd bittiðinde þarabýmýz da bitmiþti. "Bir daha ister misin?" dedi. "Tamam" dedim. Bir þiþe daha açtýk. Müzik deðiþti. Depeche Mode'un bildiðim tüm þarkýlarý çalýyordu. "In your room" çalmaya baþladý. "Dans edelim" dedi, etmeye baþladýk. Çok salakçaydý, ama ediyorduk. Ýkinci þiþe de bitti. Ben bir yandan merak ediyordum acaba o mereti kullandý mý bugün diye, uyumuþuz?

- Off ya geç kalmýþým Jade!, diye uyandým.
- Bir þey olmaz gitme, zaten hiç istemiyorsun gitmeyi!, dedi.

Tuhaf bir þeydi bu yine þaþýrttý beni. Aheste bir þekilde hazýrladý kahvaltýyý. Tanýþalý otuzaltý saat olmuþtu. Çok az þey konuþup paylaþtýk, tek taraflý sarýlmalar, alkol ve dans dýþýnda. O gün iþe gitmeyecek olmak fikri boðuyordu beni ama gitmedim bir telefonla geçiþtirdim durumu.

Bütün gün kitaplardan bahsetti bana, Polonya'lý bir kadýnýn þiirlerini fýsýldadý kulaðýma. Daha çok etkilendim sanki. Orada yýllarca kalabilirdim. "Senin okulun yok mu?" dedim "yok" deyip kestirip attý.

"Hadi uyuyalým" dedi. "Saat çok erken ve benim artýk kýyafetlerimi deðiþtirmem lazým" dedim. "Boþver gel yatalým." Bana dokunmayý adet edinmiþti. Yataða uzanýr uzanmaz 'sarýlabilir miyim' deyip bacaklarýmdan boynuma kadar her yerime dokunuyordu. Bense daha bir kere deðmemiþtim o'na.
- Çok temizsin sen, dedi.
- Herkes böyledir, dedim.

Güldü hemde çok.
Gece saat onbirde "Jade ben gidiyorum" dedim. Bu sefer hiç itiraz etmedi. Telefon numarasýný bile almadan çýktým evden. Camdan bana bakýyordu tam arabaya biniyordum;
- Emre Oytuuun! diye baðýrdý. 'Ne var' gibisinden baktým.
- Çok temizsin seen!

Utandým. Yola koyuldum. Aklýmdan hiç çýkmýyordu. Oldukça dramatik bir hikayesi vardý. O çaðýrmadýðý sürece bir daha evine gitmezdim, belki mesaj atardým.

Geçen günler boyunca hiç mesaj gelmedi. Ben de atmadým ama içim içimi kemiriyordu. Sonunda dayanamayýp iki ay sonra bir mesaj yolladým;

"Heyecanlandým da ne oldu??
Sevgimle
Emre"

Cevap gecikmeden geldi.

"Akþam 20,00 de. The Marmara."

Tam sekizde oradaydým. Gelmiþ oturmuþtu, tam sevdiðim gibi ben beklemeyi sevmem.

"Caným" dedi ve bana her dokunduðunda yaptýðý gibi çenemle dudaðým arasýndan bir yere dokundu kýsa süreli.

- Nedir bu durum? dedim,
'Hangi durum?' der gibi ellerini açýp kafasýný saða sola salladý.
- Yani iþte, dedim. Çok zeki bir kýzdý konuþmaya baþladý;

- Seni bir daha görmek istemedim. Diðerleri gibi olmandan korktum, cesaret edemedim. Beni hiç incitmemiþtin. Biliyor musun, senden sonra onsekiz gün hiç kullanmadým. Sen benim o'na olan ihtiyacýmý giderdin. Çok mutluydum. Seni tekrar ararsam büyü bozulur diye korktum. Sende benim derin yaralarýmý týrmalarsan, yaralarým daha da derinleþir ve bir daha hiç iyileþmez. Bu yaralarla daha uzun süre yaþayamam. Ben kimseyi daha fazla üzmemeliyim, kimselerde beni. Sana okuduðum þiir kitabýný baþucuma aldým. Her gün muhakkak okuyorum. Sadece bir buçuk kere giydiðin t-shirtte yataðýmdan hiç çýkmadý ve o yataða hiç kimsede girmedi sen uyuduktan sonra. Þarap þiþelerini zeytinyaðý ile doldurdum her zaman elimin altýndalar. Fakat bira þiþelerini attým kusura bakma, dedi.

Hayretle dinliyordum.
- Sen gelirsin belki diye maçlarýn olduðu günleri takip ettim ve bira stoðumu dolu tuttum. Ben aramazsam ve belki sen gelirsen daha iyi olur diye düþündüm. Gelmedin. Sadece mesaj attýn. Þimdi ilk mesajla karþýndayým. Yaralarým kapanýyor. Ne yapmak istiyorsun? Tekrar derinleþtirmek mi? Kokun hala eksiksiz t-sirtte. Bir buçuk günde senden çok önemli bir güç aldým. Sevip kullanýlmamayý, yalnýzca istediðim için birine hizmet etmeyi ve beni kaybetmemek için bana dokunmayýþýný... Oysa herkes kaybetmemek için bana sarýldý boðdu ve býraktý. Baþkalarýnýn beni elinde tutmak için yaptýklarýnýn beni yaraladýðýný, hayatýmda kimse olmadan da mutlu olabileceðimi, alýþkanlýklarýmý deðiþtirebileceðimi bana birbuçuk günde anlattýn. Sen, "heyecanlandým da ne oldu?" diye sormuþtun ya bana, iþte bunlar oldu. Ve emin ol çok daha iyi olacak her þey. Sen beni acýtýp kanatma yeter. Senin kadar temiz olmak istiyorum. Karþýlýksýz arkamda durman beni arýndýracak. Seçimini sen yap. Biliyorum sormasan da sana niye ve nasýl ulaþýp da o mesajý attýðýmý merak ediyorsun.

'Evet' ediyorum der gibi baþýmý salladým.

- Biz... Yeliz ile beraber çalýþýrdýk yazlarý San Remo'da tur rehberi olarak.

Bana hiç bahsetmemiþti Yeliz O'ndan?! Þaþkýnlýktan gýrtlaðýma bir þey düðümlendi.

- Seni çok anlattý. En güzel masallar gibi dinlemiþtim o'na olan davranýþlarýný. Hattâ o öldüðünde tüm mesajlarýnýzý okudum ofisteki bilgisayardan! Seni neyin heyecanladýrýp bana sürükleyeceðini çok iyi biliyordum. Ve geldin. Seni yaralamak istemiyorum ama yalanla olmakta istemiyorum ben temizlenmek istiyorum.

Yeliz'den bahsedilince kendimi tutamayýp aðlamaya baþladým.

- Aðlamalarýný da çok iyi biliyorum. Hattâ buna raðmen bana kötü davranmayacaðýný. Fakat sana muhtaçtým. O kadar çok dinledim ki seni, yatýþýný düþündüm, yýkanýþýný, kahveni nasýl içtiðini, hangi kokuyu sevdiðini, neleri istediðini... hepsini ezberlemiþtim. Çok istedim seni. Þimdi doðruyu söylüyorum, beni incitmeyeceðini biliyorum... Lütfen aðlama.

'Yeliz neden bana hiç bahsetmedi bu kýzdan?' diye düþündüm ama demiþtim ya o parfümünün ismiyle özdeþleþmiþti Angel!

?

Bu konuþmanýn üstünden yedibuçuk ay geçti. Jade çok azalttý o merete olan baðýmlýlýðýný. Okulu hiç kýrmýyor ve çok çalýþýyor. Biz hiç seviþmedik. Bana yerleþti. Artýk o sýkýcý evimde yalnýz kalmak zorunda deðilim. Belki her þey eskisi gibi olacak yakýnda! Havuzun yanýna hanýmeli dikti eve yerleþir yerleþmez. Çiçeklere "Yeliz Çiçeði" diyor. Bende Yeliz'i özlüyorum hem de çok. Ara ara Jade Angel sürünce yine ýzdýrap çekiyorum. Bir kaç gün beynim pelteleþiyor sonra geçiyor.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sevgi ve aþk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Büyülü Koku

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Onu Geri Ýstiyorum


Ahmet kimdir?

Basit düþünmek. Yaþamýn þifresini arayanlara!

Etkilendiði Yazarlar:
Bernard Shaw


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ahmet, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.