..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Bilim Kurgu > Kaþif




2 Mart 2006
Kaþif Osman ve Baharatçý Habip Zaman Ötesinde...  
Önsöz

Kaþif


-Allah, Allah. Bu oðlan aklýnýmý kaçýrdý ne... Sen gel Afyon’un ortasýnda uzay aracý yap, ulan burasý NASA’mý? Olmaya bunun aklýný Amerikalýlar çalmýþ olsun? -Olabilir be Yasin emmi, Hani iki sene önce bir turisti gezdiriyordu ya Kaþif Osman, ne etti yaptý, o gavurun dilini de gonuþmayý becerdi. Olsa olsa ondan bir þeyler öðrenmiþtir.


:CABH:
Sen ki insan doðdun fakat, insan olmanýn sorumluluðunu bilememiþ bir dünyada geçti ömrün. Neler kazandýn, neler kaybettin bir hesabýný yapabilsen; göreceksin ki kaybettiðin veya kazandýðýn bir þey yok. Sanki hiç doðmadýn, hiç yaþamadýn çünkü yaþamak kelimesinin anlamý, gerçekten yaþamak; bitmeyecek þekilde yaþamak, doya doya yaþamak ve, “artýk yeter” diyebilmek. Sen, “Yeter artýk” kelimesini iyi kavradýn ve bunu her çýkmazýn ortasýnda ve sonunda var gücünle haykýrdýn... Ne yazýk ki baþkalarý senin bu baðýrmandan hoþnut olmadý, sen de sesini kýsmakla kaldýn. Çünkü insanoðlunun yüzde 99.9’u beynin sadece yüzde 5’ini kullanabilmek açýsýndan dizayn edilmiþ ve bu yüzde 5’ kullanan zaten yok ki... Olsa, insanlýk sorumluluðu diye anýlan kavram geçerli olurdu.
Ýnsanlar insan olmanýn sorumluluðunu kullanabildikleri beyinlerinin yüzde 2’sine bile sýðdýrabilseler, sorunlar yok olur... Nerede, kaderine ezbercilik iliþtirilmeþ olan insanoðlu, “Benden sonra tufan”, “Bana deðmeyen yýlan bin yaþasýn”, “Bana mý sordunuz?”, der gibi, kendisinden baþkasýný pek düþünmemekte ve kendi çýkarlarýna ters gelecek durumlarda da, sert kullanmayý kabullenecek bir yapýda geliþtiriyor beyin yapýsýný...

Sanki bir yarýþtýr gidiyor. Birtakým uyanýklar yýðýnlarýn sýrtýna basarak yükselebiliyor ve sonra sýrtýna bastýðý yýðýnlarý daha da çoðaltabilmek için, baþka güçlerden de yararlanmaya bakýyor. Bakýyorsunuz birisi en önde veya sýrtýna bastýðý yýðýnlarýn en üstünde. Bakýyorsunuz onun da beyni maksimum yüzde 5’e endekslenmiþ ve ancak belki ve muhtemelen, tahmin edildiðine göre ancak yüzde 2 buçuk çalýþýyordur. Bu çalýþmanýn yarýsý sýrf kendi hýrsýnýn çýkarlarý doðrultusunda olduðu için, yüzde bir ve yirmibeþini insanlýk ve insan sorumluluðu açýsýndan kullanabilir diye düþünebiliyorsunuz... Bir insan, aklýnýn kullanabildiði oranýnýn yarýsýný insanlýk sorumluluðu açýsýndan kullanabiliyorsa, mutlaka ki, þalter atabilir ve elektriksel iletiþim mekanizmalarýnda kýs devreler meydana gelir ve de bir türlü, iletiþim devresi tamamlanamaz ... Ýnsan beyni, hele ki insanlýk açýsýndan bir þey yapmaya kalkar ve beyindeki devre tamamlanamazsa, mazallah o zaman iþler karýþýr. Çünkü sigortalar atmýþtýr artýk o beyin ne yaptýðýný, neler söylediðini ve söylediklerinin nerelere gideceðini bir türlü kestiremez, kaçýn sakýnýn kendinizi!
Küreselleþme konusuna Oktay Sinanoðlu gibi de bakýlýr, bakýlabilir ve belki de onun açýsýndan bakmakta yarar vardýr. Çünkü benim ortaya koyacaðým açýdan bakmak size zarar verebilir, geleceðinizin, sizin deðilde torunlarýnýzýn torunlarýnýn belki de onlarýn torunlarýnýn geleceklerinin karacaðýný bilmeniz belki, þekere, kalbe ve daha baþka illetlere yol açabilir bu yüzden iyi hazýrlanýn ve okurken çok dikkatli olun... Arada bir yanýnýzda kim varsa sizi kontrol etmesini söyleyin, varsa bir tansiyon aleti de tavsiye ediriz, iyi olur. Þeker ölçme aletinizi de unutmayýn sakýn...
Þimdi ne demiþtik? Tamam, Küreselleþme... Yahu siz örneðin bir Kore ile (Güney-Kuzey farketmez ikisi de ayný ..ok) küreselleþebilineceðine inanýrmýsýnýz? Bu yörelerde yaþayan insanlar daha bir farklý bencilliðe sahip. Sanki hiç insan sorumluluðundan nasiplerini almamýþlar. Amerika icat ediyor, onlar kopyalýyor. Amerika keþfediyor, onlar yerleþiyor... Ýnsan bu tip bölgeler ile küreselleþmeye kalktýðýnda birbirini yer, kan gövdeyi götürür. Neme lazým, ben bir Ortadoðu ile de küreselleþemeyeceðimi düþünüyorum. Daha þimdiden bir karýþ topraklar için insanlar kendilerini patlatýyorlar; küreselleþme buradan baþlasa ne iyi olur du, kýsa zamanda dünya nüfusunda büyük azalmalar yaþanýrdý ve gerçek küreselleþme doðardý...
Gerçek dedik ama siz yine de þakaya alýn. Yani küreselleþme iþte ama gerçeði de var. Gerçeði iþte, derebeyleri düzeni gibi. Yani küreselleþme=Köleleþme. Hani “Yüzüklerin Efendisi” gibi, “Dünyanýn efendileri”. Tüm güçleri parmaklarýný kýpýrdattýðý zaman harekete geçebilecek bir yýðýn yeni yetme Derebeyi, küresel dünyamýzda üstelik sayýlarý iyice azalmýþ olan kölelerin ýþýðýnda saltanat sürdürecek. Köleleri belkide kölelere yedirecekler ve belki de dünyaya gerçek yamyamlýk o zaman gelecek.
Ýnsanýn düþününce çýldýrasý geliyor... siz düþünebiliyormusunuz; yerküredeki bitkiler gün geçtikçe azalýyor... Hayvanlarýn nesilleri giderek tükeniyor. Bugün Bengal kaplarnýnýn bile çok az kaldýðý belki de bu çaðýn sonlarýna doðru bu kaplan ve bunun gibi bir çok hayvan neslinin tükenebileceði hesaplanýyor... Sayýlarý tek artan yaratýklar belki de Hamam böcekleri. Artmalar’ý iyi olabilir, günün birinde “Tanrý eksiklerini vermesin. Ýyi ki bunlarda kalmýþ” dedirtebilirler. Bu yüzden evinizin dýþýnda yaþayan bu böceklere pek dokunmamakta yarar vardýr.. Bol protein içerirler.
Gene “nerede kalmýþtým” diyeceðim galiba. Ýþte bu serbest yazmanýn sonucu, bir türlü söylemek istediðin lafa gelemiyorsun. Küreselleþmeydi konumuz ve insanlarý birbirlerine yedirebilmek için küreselleþmenin kaçýnýlmaz bir çözüm olduðuna deðiniyorduk. Evcet, böyle istendiði için böyle planlanýyor galiba. Çünkü bir Avrupa Birlði kurulacak, Uzak Doðu’da da birlik çabalarý baþlamýþ durumda. Dünyanýn hemen her kýtasýnda yaþanacak olan birlikler, klüpler derken, günün birinde bu birlikler kendi içlerinde bir de federasyon oluþturarak, Dünya Birlikleri Federasyonu’nu kuracaklardýr. NATO gibi deðil. O zaman belki NATO’yu Birleþmiþ Milletleri mum ile aramayþa kalkacaðýz. Bu birliðin aslýnda gizli adýnýn þöyle teleffuz edilebileceði de düþünülebilir; “Küresel Ýnsan Avcýlarý Federasyonu”. Headquarter’i yani merkezi, mutlaka NewYork’ta olabilir ve, Manhattan’ta özel insan eti satan lüks kasaplara da o zaman rastlayabileceksiniz...
“Hoppala! Bu da nereden çýktý. Yahu bu adam da serbest yazacak diye, yazmanýn canýna ediyor vallahi. Sýrasýmýydý þimdi, yok insan eti kasabý gibi bir saçmalýk ortaya atmanýn”.
Nereden de aðzýmdan kaçýrdým. Ýþte 24 yýl Amerika’da yaþamýþ olmanýn özelliði, illede bir þeyleri zamanýndan önce vurgulayacaksýn ki büyüklüðün ortaya çýksýn... Patlamazsanýz, bu insan eti kasaplarýna daha sonra geleceðim ve zaten bu yazýlanlarýn hepsi, elinde büyük satýrlar bulunan ve koca býyýklarý ile, kesecek insan bekleyen kasaplar ile ilgili þeyler. Yani o zaman, “Kadýn budu köfte”, “Karnýyarýk”, “Genç kýz rüyasý” gibi yiyecekler gerçek kimliklerine kavuþacaklar ve böylece bir kimlik meselesi de Küresel dünyamýz içinde yerini bulmuþ olacak. Ha! O zaman, gerçek kimliðine kavuþacak olan bir baþka yemeðin adý da, “Ýmam bayýldý” olmaz da, “Ýmam kýyýldý” olabilir... Neyse patlamayalým lütfen, bütün bunlar nasýl olacak? elbetteki sýrasýyla, roman yazmanýn da bir edebiyatý-uslubu vardýr...

Romanýn giriþ kapýsý
(Bu romanýn Ýtalya Roma'sý ile ilgisi yoktur)

Yýl 3299- BU BÖLÜM SÜLEYMAN DEMÝREL’ÝN 139’UNCU KUÞAKTAN
TORUNLARININ TORUNLARINDAN XIXV SÜLEYMAN TARAFINDAN, ZAMAN ÖTESÝNE SEYAHAT EDEN BÝR ARKADAÞIMIZA ANLATILMIÞTIR...
Okuduðum zaman, çýlgýna dönüyordum. Tarihte neler yaþanmýþ. Bizim yaþadýklarýmýz geçmiþ tarihimizle ilgili olamaz, bu devir bir vahþet, insan diye bir mahluk kalmamýþ, insanýn etini, kemiðini yiyorlar, üstelik bunu biz insanlar yapýyoruz... Ah büyük dedelerimin dedesi muhteþem Süleyman, senin devrinde hiç bunlar olurmuydu... O dönemlerde bankalar hortumlanýyormuþ, tarihte okuduðumuza göre bu komik duruma insanlar çok ama çok üzülüyorlarmýþ. Yaþasalardý da bu günlerde, býrakýn bankalarý, zaten banka diye bir þey yok ki. Ýnsanlarýn kanlarýnýn nasýl hortumlandýðýný, ilikleriyle nasýl çorba piþirildiðini
görebilirlerdi. Hollywood denilen o tarihi sinema beldesinde çekilmiþ olan ve günümüze kalan filmelere bakýyorum da, korku filmleri diye, bugün yaþamýn içinde normal sayýlan þeyleri insanlar dehþetle izliyorlarmýþ... Yahu, þuradan aþaðýya inelim, insanlarýn nasýl koyunlar gibi boðazlandýklarýný görün. Artýk geçmiþ devirlerdeki et hayvanlarý yok ki, eti olan en deðerli varlýk insan onu da yemeye herkesin gücü yetmiyor... Biraz semizleneni boðazlýyorlar...
Ýnsan çiftliklerimiz var. . Ha sahi size bu duruma nasýl gelindiðini, tarihten bir yaprak olarak aktaracaktým;
21 Yüzyýl’da bir türlü saðlanamayan barýþ, Avrupa Birliði kurulduktan sonra iyice çýkmaza girmiþti. Avrupa Birliði belki de Türkiye’yi almasaydý o derece saðlam kalmayabilirdi, yine de Türklere serbest dolaþým hakký verdiði için, iþler karýþýnca her zaman olduðu gibi, Avrupa’da Türkler birbirlerini kýyasýya yemeye, yok etmeye çalýþtýlar. Hani o zamanlar da daha insan eti yenmiyormuþ ama, insanlar birbirlerinin etini didik diki edebiliyorlarmýþ, KIZGINLIKLARINDAN, SÝNÝRLERÝNDEN, BÝRBÝRLERÝNÝ ÇOK SEVDÝKLERÝN DEN DE OLABÝLÝR...
Asýl öðrenmeniz gereken sonradan olanlar; 21 Yüzyýl’ýn ortalarýna doðru süren savaþlar ve küreselleþme uðruna dizilen yalanlar, uygulamalar sürüp durdu. Bir türlü küreselleþme denilen þey gerçekleþmiyor aslýnda dünya birbiriyle daha çok çekiþiyordu. Bir gün Kuzey Kore Güney Kore’nin tepesine vurunca, bu defa Türkiye nankör Korelilere tek bir askerini bile göndermeyeceðini açýkladý. Çünkü Kore’de savaþan Türkleri Güney Koreliler hiç bir zaman onurlandýrmamýþ hep Amerika’yý hatýrlamýþlardý... Kuzey_Güney Kore savaþý ile birlikte, zaten o bölgede sayýlarý tükenmiþ olan kedi, köpek gibi hayvanlarýn nesli tükendi. Hindistan-Pakistan birbirine girdi, eski Hayber kalesini andýran savaþlara baþvurulmadýðý için, iki ülke birbirlerine yaðdýrdýklarý nükleer füzeler ile, bölgenin içine ettiler. Artýk o bölgelerde tek bir ot bile yetiþmiyor... Siz o tarihleri nereden bileceksiniz, daha yaþamadýnýz ki. Þans eseri zaman ilerisine gelmeseydin sen de bunlarý bilmeyecektin. Þimdi tekrar geriye dönebilirsen, insanlara þu mesajý ver; hazýrlýklý olsunlar. Öyle enflasyon düþtü, artýk tünelin ucu gözüktü efendim, güllük bir gülüstanlýk dünya bizi bekliyor düþleri biraz da düþbilimden öteye gitmez...
Ha nerede kalmýþtýk; Ýsrail ile Filistin’in davasý hala þimdilerdeki derebeyleri arasýnda da sürüyor. Bir bakýyorsunuz, Arafat’ýn 39’uncu kuþaktanh torunlarýn torunlarýndan biri liderliðe soyunuyor, Ýsrail bölgesinden yakalanan esirleri bir güzel kýzartýp yiyorlar. Ýsrail derebeyleri ise yakaladýklarý Filistinlileri salamura yapýp iyice kurutarak, ýsýra ýsýra çerez gibi yemeyi tercih ediyorlar... Hala bir avuç topraðý paylaþamadýlar...
Biliyorum Türkiye’yi merak ediyorsun, fakat acele etme hemen anlatmam...
Derken, savaþlar sonunda dünya atmosferi iyice kirlenmeye baþladý. Ozon tabakasýndaki delik artýk gözükebiliyor, çocuklar ellerindeki uçurtmalarý ozon tabakasýnýn deliðinden geçirtme yarýþmalarý yapýyorlardý... Uzayla daha bir yakýnlaþmýþtýk. Ay’da üsler kuruldu ve Ay, dünya derebeylerinin ana merkezi oldu. Dünyayý idare eden bir avuç küresel derebeyi, zaman zaman Ay’a giderek dinleniyor. Bu arada, Ay’da da insan çiftlikleri kuruldu. Yalnýz, bu derebeyleri boðazlarýna olduðu gibi keyiflerine de düþkünler, insanlarýn etini yemek için önce onlarý avlamayý tercih ediyorlar. Nasýl mý?, salýyornlar daða tepeye sonra peþlerine düþerek avladýklarý yerlerde barbeküsünü yapýyorlar... Artýk sizin zamanýnýzdaki “kadýn budu köfte” para etmiyor, kadýn gerdanýna bayýlýyor bizim yamyam derebeyleri. Kadýnlarý daha iyi besleyerek, önce onlarla eðleniyor, sonra da kendilerine ziyafet çekiyorlar... Sana garip geliyordur bunlarý dinlemek fakat, düþün, dünyada yiyecek kaynaklarý kurumuþ durumda, Bir sürü insaný beslemek artýk zor fakat insanlarýn uçkurlarý musluk deðil ki kesesin. Durmadan çocuk yapýyorlar, çocuklar büyüyor, adam oluyor ve iþe yarayabilenleri aralarýndan seçiliyor, kalanlarý ise, dünyadaki nüfusun yaþamasý açýsýndan deðerlendiriliyor. Aslýnda yanlýþ da deðil fakat sizin devirlerde yaþayanlara bunlarý anlatamazsýnýz bile. Þimdi bunlarý yazmaya kalkýn sizi hemen yamyamlýkla suçlarlar. Aslýnda sizin devrinizde yapýlan canice davranýþlar kötüymüþ. Cünkü yasakmýþ canilik yapmak. Þimdilerde canilik yasak deðil. Birilerinin yaþayabilmesi için birilerinin bitirilmesi kanunlar ile saptanmýþ. Yönetimler ne diyorsa onlar uygulanýyor. Yönetimlerin artýk nükleer kaygýlarý yok, zaten nükleer kaygýya da gerek yok. Dunya nüfusu 11 milyardan þu anda 4 milyara düþmüþ durumda. Sizin zamanýnýzdakinden daha az. Giderek insanoðlu azalýyor. Yönetimlerin amacý dünya nüfusunu iki milyar civarýna çekmek. O zaman dünyayý yeniden inþa ederek, zaman içinde doðayý temizleyebileceklerini ve, dünya nüfusunu bir buçuk milyara düþürdükleri zaman, keyif edeceklerini planlýyorlar. Ha sahi unuttum, þimdiki zamanda insanýn ortalama ömrü 200 yýlý buluyor. Et için beslenen insanlar, süt için beslenen insanlar bile var. Bir süt insanýnýn günde beþ litre süt verdiði görülebiliyor. Özel olarak saðýlýyorlar.
30 yýl beslenen damýzlýk bir insaný 150 kiloya çýkardýktan sonra iþleyebiliyorlar. Eti, kemiði her þeyi deðerlendiriliyor. Bu arada bir derebeyine organ mý gerekiyor. Örneðin, kol bacak, kafa bile deðiþtirilebiliyor günümüzde. Derebeyleri pek kafa deðiþtirmiyorlar fakat, diðer organlarý sanki talan ediyorlar. En ufak organý rahatsýz olan bu yönetim takýmýnýn yakýnlarý, hemen uygun organý bularak naklettiriyor... Bu yüzden 500 yýl bile yaþanabileceðini iddia ediyorlar... Ben her zaman saðlýksýz gözükmeyi seviyorum. Gerçi böyyük böyyük dedelerimin sayesinde yönetim sýnýfýnýn yakýnýnda tutuluyorum ama, yine de þanssýzlýða uðrayabilirim...
Bu devirde kriz falan çýkmýyor. En büyük ekonomik kriz insan çiftliklerinde baþgösteren ayaklanmalardan kaynaklanýyor. Bir de salgýn hastalýklar...

KAÞÝF OSMAN ÝLE BAHARATÇI HABÝP ZAMAN ÖTESÝNDE...
(GurGur Bilim dalýnda
Çok özkelam bir roman türü)
Kaþif Osman Baharatçý Hapip’in dükkanýndaki müþterilerin çýkmasýný sabýrsýzlýkla beklemektedir. Uzun zamandýr üzerinde çalýþtýklarý projeleri ýþýk vermeye baþlamýþ, Kaþif Osman son denemesinde, baþarýlý bir sonuç almýþtýr. Baharatçý Habip’in kimya bilgisinden de yararlandýðý için, projeyi ikisinden baþkasý bilmemekte, Kaþif Osman’in, Lunaparkta çocuklarýn oynayacaðý bir oyuncak projesi üzerinde çalýþtýðý sanýlmaktadýr... Bu yüzden mahalleliler sürekli Kaþif Osman’ý makaraya sararak, bitirmeye çalýþtýðý aletin belki uzaya bile uçabileceði ile ilgili espriler yapmaktadýrlar. Bazen Kaþif Osman, mahallelilerin bu söylediklerinden kuþkulanarak, tek kelime sýr vermemeye çalýþmakta ve, “Eh iþte, bir oyuncak yapmaya çalýþýyorum. Oyuncak þöyle filmlerdeki uzay araçlarý gibi ses çýkarabilirse, çocuklarýn daha da hoþuna gidebilir. Caným bizimkisi iþte zaman geçirmek”...
Mahalleli Kaþif Osman alttan aldýkça, “Yok caným senin yapmaya çalýþtýðýn oyuncak, aynen Amerikalýlarýn uzaya attýklarý araçlar gibi, bakarsýn kendi kendine uçabilir. Aman dikkat et seni alýp yýldýzlara götürmesin” diyerek peþine de kahkahalar atmaktadýrlar...
O gün kaþif Osman yaptýðý aletin çalýþýp çalýþmadýðýný kontrol ettiðinde, sanki mahalle ayaða kalkmýþtý; bir gürültü, komþular Osman’ýn evinin bulunduðu bahçeye dalarak, baþýna bir þey gelip gelmediðini bile araþtýrmýþlardý...
Osman Baharatçý Hapip’ih müþterileri savmasýný beklerken, mahallenin kahvesinde, Osman ile ilgili þaibe de giderek yayýlýyordu...
Þavrole Ýsmet, diline bir konu geçirdi ya, artýk durdurabilirsen durdur;
kahvede baþýna topladýðý beþ altý kiþiye sessizce,
-Yahu gözlerimle gördüm, Kaþif Osman sanki uzay aracý yapmýþ. Araç kulaklarý saðýr edercesine bir ses çýkarýyor. Bir anda yerinden fýrlayarak uzayý boylayacaðýný sandým. Osman’ý buralarda göremezsek mutlaka uzaya gitmiþ olduðunu düþünebiliriz...
-Allah, Allah. Bu oðlan aklýnýmý kaçýrdý ne... Sen gel Afyon’un ortasýnda uzay aracý yap, ulan burasý NASA’mý? Olmaya bunun aklýný Amerikalýlar çalmýþ olsun?
-Olabilir be Yasin emmi, Hani iki sene önce bir turisti gezdiriyordu ya Kaþif Osman, ne etti yaptý, o gavurun dilini de gonuþmayý becerdi. Olsa olsa ondan bir þeyler öðrenmiþtir.
Þavrole Ýsmet lafa karýþtý,
-Þimdi hiç sesinizi çýkarmayýn sessizce neler yapýp ettiðini izleyelim. Bu arada hemi de dikkatli olalým bakarsýn yaptýðý oyuncak patlayýverir de mahalle havaya uçar.
-Töbe de be gardeþim. Olsa olsa o oyuincak Kaþif Osman’ý havaya uçurur.

Nihayet Baharatçý Habip son müþterisini de savmýþtýr. Kaþif Osman onu dükkanýn içinde bir köþeye çekerek heyecanla anlatmaya baþladý,
-Ýnanamayacaksýn. Bizim alet bir çalýþýyor ki sorma gitsin. Mahalleyi ayaða kaldýrdý. Senin son yaptýðýn baharak yakýtý müthiþ bir þey, aleti on dakika çalýþtýrdým yakýt hiç azalmadý. Demek ki üç beþ kilo katý yakýt ile, Mars’a bile gider geliriz.
Baharatçý habip þaþýrdýðýný belli ederek sordu,
--Yahu Kaþif Osman, senin uðraþtýðýn alet zaman yolculuðu için deðilmiy di. Þimdi Mars’ý nereden çýkardýn?
-Yav iþ olsun diye öyle söylüyorum. Yani katý yakýt bizi zaman ötesine de , gerisine de götürür de getirirde, o derece güçlü bir yakýt yapmýþsýn.
-Elbetteki güçlü, neler katmadým ki içine. Yenisini hazýrlar sýkýþtýrýrým, merak etme. Eee, yolculuk ne zaman?
-Kýsmet olursa iki gün sonra gideriz.
-Gideriz mi, benide mi götürmeyi planlýyorsun?
-Elbette ya. Hem zaman ötesine gideceðiz. Oradan yeni baharat ilaçlarý da öðrenebilirsin, döndüðümüzde iþe yarar. Eðer bir 300 yýl ötesine gidebilirsek kimbilir ne üstün teknolojiler ile karþýlaþacaðýz...
-Ben zaman gerisine gitmeyi daha çok isterim. Belki bir Osmanlý büyüðü ile tanýþýrdýk...
--Ulan Bahartçý, yine Osmanlý baharat pazarlarýný merak ediyorsun. Oðlum ben seni, 300 yýl ilerisine götürebilirsem, aklýna hayaline gelmeyecek þeyler görebilirsin...
o gün dükkaný biraz erken kapadý ve soluðu Kaþif Osman’ýn, uzay merkezi olarak kullandýðý bahçesinde aldý. Kaþif Osman bahçede yaptýðý bir barakayý, zaman aracýnýn garajý gibi kullanýyordu.
Kaþif Osman’ýn zaman aracý, bir kýsmý otomobil parçalarý ve tekerlekleri, bir kýsmý ise, çeþitli hurdalarýn birleþtirilmesinden meydana getirilmiþ garip bir biçim ortaya koyuyordu. Fakat alet çalýþtýðý zaman, bir otomobil gibi de hareket edebiliyordu. Zaman aracýnýn pilot kýsmýnda,eski bir uçaðýn kumanda tablosunu kullanan Kaþif Osman, kumanda tablosunu, 10 yýlýný vererek ferçekleþtirdiði, bir enerji üretim mekanizmasýna baðlamýþtý. Zaman aracý çalýþtýðý zaman, kumanda merkezinden ne tarafa doðru hareket edebileceði bir levye kol sayesinde ayarlanabiliyor, araç dikine de havalanabiliyordu. Aracýn her türlü hareket edebildiðini,gündüz yaptýðý denemesinde öðrenmiþ bulunan Kaþif Osman, ýþýnlama konusundaki baþarýsýný Baharatçý Habip’e göstermek istiyordu.
-Bah hapip kardeþim.Þimdi seninle aracýn içinde oturacaðýz ve ben çok kýsa bir seyahat deneyeceðim, sakýn korkma..
-Korkmam da pek seyahat edeceðimize de inanamýyorum.
_yoo, inan inan.Þimdi söyle zaman ötesine mi, zaman gerisine mi?
-Madem ki kýsa bir deneme olacak, hiç deðilse zaman gerisine gidelim de benim de dediðim olmuþ olsun. Zaman gerisine gidersek ben gidip gitmediðimizi anlayabilirim, bana yutturamazsýn.
-Olur peki hadi zaman gerisine gidiyoruz. Tazminat çaðýna.
-Hayýr be kardeþim Tanzimat çaðý.
-Caným ben ne bileyim. Neyse kemerini de baðla, vardýðýmýzda sarsýntý geçirebiliriz. Hangi yýla ayarlama yapmamý istersin.
-Caným yap iþte 1700’le falan yap.
Kaþif Osman da kemerini baðýladýktan sonra, aleti çalýþtýrmayý denedi. Sabahki çalýþtýrmasýnda çýkan gürültü artýk yok olmuþtu. Alet sessizce calýþmaya baþladý çünkü, egzoz kýsmýna susturucu koymuþtu. Araç, normal bir otomobil gürültüsü çýkarýyordu artýk.
Kaþif Osman bismillah çekerek, kumanda levyesine asýldý. Yavaþ yavaþ levyeyi, 1712 yýlýna getirdi ve hareket düðmesine bastý. Aracý bir anda bir elektriklenme sardý ve Baharatçý Hapip daha besmelesini bitirmemiþti ki, aracýn önünde bir atlýnýn geçtiðini gördü.
-Ulan kaþif Osman, bir atlýmý geçti önümüzden?
-He ya bir atlýydý bak geriye döndü bize doðru geliyor.
Atlý da ne atlý, kýlýcýný çekmiþ, bir canavara saldýracakmýþcasýna araca doðru geliyor. Kaþif Osman Baharatçý Hapip’in yalvarmasýna kalmadan levyeyi geriye doðru iterek hareket düðmeasine tekrar bastý ve yine ayný elektriklenme baþladýðýnda, atlýnýn kýlýcýnýn ucu, aracýn ön camýný parçaladý. Ayný anda, araç Kaþif Osman’ýn bahçesine varmýþtý.
-Oh be kurtulduk. Yav sana demedim mi zaman ötesine gidelim diye. Zamanýn gerisinde tehlikeler çok kardeþim. Az daha senin baharat hayranlýðýn yüzünden canýmýzdan oluyorduk, biraz anlayýþ göster kardeþim.
-tamam tamam bir daha ki seffere zaman ötesine gidelim. Yalnýz yanýmýza da silah almayý unutmayalým, ne olur ne olmaz.
-Geine kafan çalýþmadý. Be yahu 300 yýl sonrasýný yaþayan bir dünyada bizim bugünkü silahlarýmýz söker mi. Kimbilir neler icad edilmiþtir...
-Doðru, ne zaman gidiyoruz?
-Yarýn sen bu akþamdan hazýrlan ve dükkanýný da oðluna mý teslim edeceksin yoksa birini mi koyacaksýn hallet, sonra acele dönelim demeni istemiyorum. Zaman ötesinde, o devrin insanlarý gibi, bir ay dolaþabiliriz. Bir ayý geçirmeden dönebilirsek, bir þey olmaz.
-nedenmiþ o.
-Çünkü önümüzdeki ay doðum günümü kutlayacaðým. 200 yýl sonrasýnda da doðum günü kutlanmaz ki. Normalde o tarihte ölmüyþ olacaðým ya...
-Doðru be, Yani biz þimdi, çoktan ölmüþ olduðumuz bir çaðý mý yaþayacaðýz, ne heyecanlý..

O gece, Kaþif Osman, tüm hazýrlýðý tamamladý, zaman aracýnýn her tarafýný kontrol etti ve uyudu. Rüyasýnda, çok ileri çaðlarý yaþayan bir dünyayý gördü, o devirden bir kýza aþýk olduðunu yaþadý.
Baharatçý Habip, ayný gece namaz kýlarak, ertesi güne imanlý hazýrlanmayý tercih etti. Sabahleyin dükkaný oðluna teslim ettikten sonra, bir markete giderek alýþ veriþ yaptý. Yanlarýna bir ay yetecek kadar yiyecek almayý planlamýþlardý. Çünkü 300 yýl sonrasýndaki insanlar hapla besleniyor olabilirdi...
Habip yüklendiði yiyecekleri bir taksi ile götürdü. Osman sigara almayý ihmal ettemelerini hatýrlattý.

Devam edecek...






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aldatmanýn Mýzahý [Eleþtiri]


Kaþif kimdir?

Zaman zaman medyada bazen de internet sitelerinde yazar. Aslýnda Kaþif Osman olarak bilinen bir yazarým fakat mizah yazýlarýmda bu isimle tanýnýyorum. Medya dinyasý benim kim olduðumu iyi bilir.

Etkilendiði Yazarlar:
Kaþif etkilenmez, etkiler...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kaþif, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.