..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Deney, herkesin hatalarýna verdiði addýr. -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Doðan Deniz




25 Nisan 2006
Yýrtýk Davetiye  
Doðan Deniz
Tecrübe edilen acýlar ve derin hüzünler çoðu zaman insana vazgeçilemez bir his verir, ilahi yahut kontrol edemediðimiz bir kurgunun özelliðinden dolayý beliren bu his; acý ve ýstýrap verenin beraberinde iyi ve güzel ayrýntýlarýyla gelmesidir. Bir diðer ifadeyle bu; iyi ve güzel haberler, geliþmeler, olaylar vs.. ile birlikte karanlýk ve karamsar bir gerçeðin reddedilemediði yahut deðiþmediði sabitliði þeklinde açýklanabilir. Buna tanýk olan insan Ölüme tüm dehþeti ve çýplaklýðýyla hazýr olabilmesi koþuluyla –ve hazmedebilmiþ olarak- hayat sürecinden zevk alabilecektir.


:BAIF:
Yýrtýk Davetiye


-1-
Lebiderya Sokaðý ekseriyetle güneþli bilinirdi. Hýzlarýnýn farkýndaydým kaldýrým kýzlarýnýn, bir bana baktýlar fukaralýk dolu zengin kadýnlýklarýyla, bir kulaktan kulaða dedikodu vardiyasýnda karýþtýlar Pazar günü rahatlamalarýna. Çok çalýþýrlardý. Yorgun argýn, benim gibileriyle taþ okul dediðimiz binaya giderlerdi yaz akþamý karartýlarýnda. Çiçek istemeden de güzel seviþirlerdi ve sevdiklerinde tehlikeli oluverirlerdi, bilemezdim. Taþ okul kullanýlan bir okul deðildi ve en heyecanlýsý da, biz gençlerden baþka kimseciklerin uðrayacak kadar gerçeklerden sýkýlmamasýydý. Yalnýzdýk bilirdik ki, yalnýzdýk! Bilirdim ki, Osmanlý’nýn minarelerinden mahzun bir yorgunluk fýþkýrýrdý kýrmýzý akþam semasýna, Haydarpaþa’da kalýrdý Don Kiþot çocukluðum kaþla göz arasýnda ve bilhassa bu grup sýrýtýþlarýnda. Taþ okul birayla karýþýk, aþksýz ve nazsýz seviþmeler kokardý. Sokaktaki acizlik bir þarkýdan bilinirdi; dökülerek kaplardý hüznü içimi, kývrýlan kalçalarýndan güzel kadýnlarýn: Sevdiiim bir genç kadýný!
Bir cenaze çýðlýðýyla uyandým bir sabah. Kansere yakalanmýþtý beþ ay önce Bülent Bey. Ýnsan ömrünün vadesinin yetmezliðindeki o en son anda peyda oldu dokunaklý ölüm. Birkaç çift siyah rugan ayakkabý koyuldu sabah ezanýndan 18 dakika önce Sarýyer Apartmaný’nýn önüne. Kefenlenmeden son bir paklandý bitik vücut, 4:11’de vefat etmiþti. Saat þimdi o evinden çýkarýlýrken 10:42 ve tam bu sokaða basmaya kýyamayacak kadar nazik adýmlarýndan uzundu durmuþ bacaklarý ve onlarýn sanatý; kararýnda adýmlar. Donuk gözlerle bakamayacaðý çatý üstü göðü kapanmaktaydý. Kýsa boylu ve kambur bir adam belirdi üç-dört metre kadar ilerde, bir cenazeye þaþýrdý, sonra bana çok üzüldüm ifadesiyle bakýp, sadece ateþ istedi. Dileneceðini sandým, yanýlmýþtým.
Þaþkýn bir evladýn gözleri belli-belirsiz ve kýzýlcaydý 86 doðumlu binanýn ikinci kat penceresinin ortasýnda; yine bu binadan üç yaþ büyük bir kýz çocuðu. Tanýrdým Bülent Bey’i ve kýzýna aþýk olmuþluðum da vardýr. Cenaze apartmandan çýkartýlýrken hareketsiz, esmer ve gülle bir aðýrlýk kapladý yakýn çevremizi. Bir köþesinden ötekine uzanabildi ancak yas sokaðýn, nitekim bir üst caddede otomobiller klakson çalarak yine yuvarlanýrcasýna ilerlemekteydiler, genç bir kýz yine ustaca kur yapýyordu peþindeki genç adamlara, vaatler çoðuldu. Gitmeden bir þey düzelirdi, ölürken, vedalaþýrken ve vazgeçerken, Bülent Bey de bilirdi bu hissi; acý bir kumpas gibi, terk edilen sevgililer masumlaþýr, güzelleþir ve anne þefkatine haizlik zamanlarý geliverirdi. Ýnsan uzaklaþýrken. Þimdi Bülent Bey giderken, en sevdiði havalardan biri vardý Ýstanbul’da; berrak bir Yeditepe’de ortalama bir dört mevsim serinliði. Zor olurdu öyle havalar; çünkü yedi tepesinde yedi ayrý iklim vardý þehrin.
Vildan.. Bu semtin ve Bülent Bey’in ölümcül güzeli ve tabii benim de. Tiyatrodaki görevinden pek memnundu. Hep güleç yüzlü ve muteberdir. Taþ okula giden genç kýzlarýn birçoðunun gizliden gizliye taklit ettiði Vildan Haným, aslýnda onlarýn hiç ihtimal vermediði bir sevgi yaþamaktaydý. Pürüzlerinden mükemmele yakýn bir farkýndalýkla kurtulmuþ ve adeta törpülenmiþ bir sevgi. Gözlerini bir an üzerimde fark ettim…. Ne sarýya boyatýlan saçlar, ne manikürlü eller, ne de o yüzdeki güven ifadesi; hiçbirisi taklit edilecek kadar yapay deðildi. Tanýktým bu kadýnýn rakipsiz güzelliðine birçoklarý gibi. Bülent Bey sokaktan uzaklaþtýrýlalý yaklaþýk bir saat olmuþken, þimdi onu boydan boya turuncuya boyalý penceremden izliyorum. Evine girerken kapýda býrakýrdý adeta tüm liderlik vasýflarýný; teslim ederdi Bülent Bey’e, bir sonraki gün kapýdan çýkarken birer elbiseymiþçesine farkýnda olmadan üzerine giydirilmesi için. Þimdi onunla göz göze gelmek ne kadar güzeldi. Elinde iki davetiye var ve sanýrým hayal ediyor olmalý. Farkýnda olduðu þey Bülent Bey’in ölümünün acýsý deðil, daha gerçekçi ve daha olmasý gereken kendi yalnýzlýðýnýn derin üzüntüsü. Boþluða bakarcasýna ilk defa gözleri, yaþlarýný da seçebiliyorum. 98 model bir 200 Mercedes’e dikkat ederken, Bülent Bey’in bir bahar gecesi yeþil gözlerine dalýp dinlediði sözlerini tekrar duyuyor olmalý: Bu davetiyeler, ikimiz için de birer tane.. bunlarýn birisi, birimiz bir diðerini duyamayacak kadar uzakta olduðunda, geride kalan tarafýndan yýrtýlsýn. Vildan Haným’ýn yüzündeki ifade, aðlamak öncesindeki gülmek sanatkarlýðýydý: Bu ne demek oluyor þimdi? Bunlarý saklayacaðýmýzý biliyordum ama bitmeyecek bir sevgi için.. Bülent Bey: Amacýmýz bunlarý bitmeyecek bir sevgi için saklamak deðil, bir diðerinin yokluðunda, diðerinin davetiyelerden birisini kýrýk bir saadeti sonlandýrmak için yok etmesi. Gereksiz bir boþ romanstý Bülent Bey’in karþý çýktýðý, Vildan Haným bunu anlamýþtý, yüksek farkýndalýk ve saygý bunu da gerektirirdi çünkü: Tamam, pekala.
Davetiyeleri görebiliyordum; lila renginde ve önünde atlarýn olmadýðý bir fayton þeklindeydiler. Avrupa ülkelerinin yorgun görkemli kentleriyle, doðunun yýkýntýlar arasýnda yeniden doðuþunu bekleyen ihtiþamlý þehirlerini her fýrsatta görmeyi isteyen bu çift, davetiyeleri için Ýstanbul’un, adalarýn alaturka bir simgesini seçmiþlerdi. Az önceki Mercedes’e bir adam yaklaþtý; 40’lý yaþlarýnda ancak bakýmlý ve zevk sahibi, sanki -artýk topraktaki- cenazenin yakýn sahibiymiþ hissi uyandýran sarsýlmýþlýðý ve bitkinliðiyle bir adam. Arabaya binmeden önce sadece gözlerini kýmýldatarak baktý Vildan Haným’ýn penceresine. Yavaþça uzaklaþtý sokaktan Mercedes; yaklaþýk bir kilometrelik bir caddeden sahile yaklaþarak. Ölümcül güzelliðiyle bu kadýnsa, elindeki davetiyelerden birisini odasýndaki çekmeceye býrakmak için arkasýný döndü ve kayboldu. Sanýrým, artýk evin içerisindeki tek egemen ses olmak, onun umurunda deðildi bile.
Telefonuma sarýlýp numarayý çevirdim. Tüm bu rakamlar beni bir tek kiþinin sesine götürmeye yetecekti. Götürdü de. Ona her þeyi anlatacaktým.. sesini duydum: Efendim ..Buyurun kiminle görüþüyorum? Sesimi çýkaramadým.. sadece içimdeki fýrsatçýlýk ve heyecaný dinlemeliydim belki ama yapamamýþtým.. Cevaplayamadým!

-2-
Davetiyeyi kendi çekmecesi deðil de, Bülent Bey’in çekmecesine koymak gelmiþti aklýna. Bir süre düþündü, durdu önünde yataðýn. Kilitli çekmecenin açýlacaðýný düþünemeyecek kadar güvenmiþti Bülent Bey karýsýna, kilitleyecek kadar da güvenememiþti. Vildan Haným çok fazla zorlanmadan kýrdý kilidi. Çekmeceyi açtý ve gözüne takýlan mavi defterin sayfalarýný karýþtýrmaya baþladý. Bu günlük, Bülent Bey’in saðlýðýnda, sadece kendisi tarafýndan okunan bir günlüktü ve öyle kalmalýydý aslýnda. Þu anda bir suçluluk hissetmek yersizdi, ele geçirilmiþ bir kalenin ganimetleri daha kýþkýrtýcýydý. Karmakarýþýk notlar vardý birbiri ardýna sayfalarda; bir þarap mahzeninin demirbaþlarýnýn yaþlarý, Rodos’un bir ömürlük tarihçesi (Bülent Bey’in günlük anlatýmýyla), Çingene’nin bazý haftalýk programlarý, bazý mutluluk ve sadakat kuramlarý ve bunun gibi birçok ayrýntýsý Bülent Bey’in. Gözlerini kitabýn son yapraðýna çevirmiþti ki; …. bir not.. belirgin çivit darbeleriyle kaligrafik bir yazý gördü.. iki cümle. Duygu ve Vildan arasýnda gidip gelen iner-çýkar yýllarým ve bu iki güzel kadýnýn en çok zorluðunu çektiðim anlar. Günlüðün sonraki sayfalarý Nuh’un gemisinin akýbetiydi o an.. Yoktular.. ve en saçmasý da; muhatabý yoktu bu iki sözün. Bülent Bey haklýydý; davetiye yýrtýlmalýydý, saklanmamalýydý. Gerçek þu ki; ….titremeyen, bakýmlý, bembeyaz ve harika elleri yýrtmýþtý kadýnýn!
Taþ okul rafine bir zevk ortamýydý. Kiþilik sorunlarý aþýlmýþ, ellerimizde dumanlý sigaralarýmýz; partilerin öncesinde güzel bir buluþma yeriydi. Devriye gezen polislerin bizi fark edebilmesine pek olasýlýk vermezdik, çünkü avlu taþ binayý dört yanýndan uzaklaþtýrmýþtý insanlardan ve onlarýn telaþlarýndan. Ben en çok, bana bir daðbaþýndaymýþým hissini veren en üst katý seçerdim. Boþ likör þiþelerini, Tuborg kutularýný biriktirdiðimiz o en üst, dördüncü katý. Kirliydik orada, bulunamazdýk yahut öyle þartlamak kendimizi; enfesti. Hiç parasýz olmamýþtýk o binada. Penceresiz katlarýnda, pencere boþluklarýný bina boyu yükselen sarmaþýklar kapatýrdý. Diðerlerini bilmiyorum ama beni dýþarýya baðlayan tek þey yine ahlaksýzlýðýmdan güç bulan bir istekti; Vildan Haným. Bu kadýnla her seferinde ne yapacaðýmý unutacak kadar hayallere dalardým. Muhtemelen anlardý; o herkesi anlardý… bir tek kiþi -iki saattir- hariç!..
Bu cenazeden on iki gün sonra… 25 Mayýs akþamý yine ayný siyah Mercedes gelmiþti Lebiderya Sokaðý’na. Sarýyer Apartmaný’nýn önünde durdu bu kez. Ýçinden çýkan adam, bu sefer dinç ve kendinden emindi. Birkaç dakika sonra yukarýdaydý sanýrým, emin deðilim, perdeleri çekmek için pencereye yaklaþan Vildan Haným’la göz göze geldim bir an. Acaba artýk ben miyim dedim? Artýk ben miyim? Perdeler örtüldü ve içeridekiler artýk tahminden ibaretti benim için. Elimdeki þarap kadehim, yemeklerden sonra ilk tercihimdir. Ýçindeki gül þarabýný yudumlarken, içeriye döndüm. Telefona yaklaþtým.. o kontrolsüz ve sansürsüz sese. Açýk unutulmuþ olmalý.. Uyarmadým kimseyi, dinledim; daha çok az öncesinden itibaren artýk rakibim olan bir adamý dinlemek istedim. Tek rakibimi. Her yerin taþ okul olmasýný istiyordum artýk, her yer öyle sakin ve azgýn olmalýydý ki; taþ okula gidecek kadar heves kalmamalýydý içimizde. Artýk insanlar oraya da gelebilmeliydi. Orada herkese yetecek kadar hayal vardý. Haya vardý, tatlý rüyalar vardý ve bazý gerçekler vardý.
Konuþmanýn son bölümüne tanýk oldum. Ýsteyerek ve kasýtlý. Büyük bir bilinçle!
-     Peki þu anda yapabileceðimiz bir þey kaldý mý?
-     Hayýr biliyorum, artýk o yok.. ama benim düþüncelerim deðiþti..
-     Neden?... Peki ama neden? Allah’ýn cezasý.. Neden?
-     Çünkü ben bir erkeði sevmek için deðil, sahip olmak için istiyorum.. çünkü sevdiðime hiçbir þekilde sahip olamadým… anladýn mý?
-     ..
Telefonu kapatmýþtým. Býraktýðým kadehimi yerinden alýp, bir yudum içerken pencereye ilerledim. Adam aþaðýya inmiþti. Arabasýna binip, yine gözden kayboldu… gitmiþti. Týpký Bülent Bey gibi.. o da gidiyordu. Diskalifiye olan takýmlarýn rakipleri gibi.. bu deðiþik ama harika yengi, beni çok deðil bir saate kadar Vildan Haným’a götürmüþtü. Biliyordum! Hissettiðim tek þey, Taþ okuldaki seviþmelere ve heyecana; gýpta ile bakýlan bir anlayýþ eklemekti. Dýþarýdaki insanlar ve biz…birleþmeliydik! Hatta öncü ben olmalý ve tecrübe etmeliydim bu rakipsiz kadýnýn.. rakipsiz sahipliðini. Evet!

Kapýsýný çaldým.. içeriden ayak sesleri geliyordu. Sanýrým kapýdaki göz deliðinden baktý ve kapýyý açtý. Sanki dünyada daha baþka hiçbir müjde almayacak yada daha mutlu olamayacaktým. Yüzü… sadece… gülüyordu! Muteber ve güleç yüzlüydü yine…
Her yer Taþ okul olmuþtu.. dýþarýdakiler bizim binamýza girebildiler.. polis devriyesi henüz fark etmiþti bizi. Þarkýmýn hüznü bitmiþti. Birkaç ay sonra duyduk ki; Taþ okul artýk bir özel hastane olacaktý!...

Lebiderya Sokaðý’nda yaðmur baþlamýþtý!...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn beklenmedik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Bahar Buhraný

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Mezarlýk Öðretisi [Þiir]
Ve: Enigmatik Sefillik! [Þiir]
Mai ve Beyaz [Þiir]
Mavi [Þiir]
Buyruk [Þiir]
Budala Kul [Þiir]
Sabahýn 5'i [Þiir]
Femme Fatale [Þiir]
Folyo [Þiir]
Faik Girizgah [Þiir]


Doðan Deniz kimdir?

Ýnsan kendisinden rahatsýz olduðu için. . ekseriyetle mutsuzdur. Öyle ki, hoþnutsuzluk unutulursa. . . iniþli çýkýþlý saadettir solumak!

Etkilendiði Yazarlar:
Anýmsanacak her þiir.. her cümleden(Orhan Veli, Küçük Ýskender, Edip Cansever, Homeros, Çehov vs.)


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Doðan Deniz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.