Tanrý insaný yarattý, insan da sanat yapýtýný. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Ruh kararsýzdý neyi göreceðine..Güneþi mi görseydi yoksa þu okyanusu mu?Yoksa yoksa Everest tepesinin zirvesindeki, üç gün açýp solan o rengârenk çiçeði mi görseydi?Neyi görseydi “Mutluyum….” diye baþlayan kelime çekimlerini yapabilecekti? Biliyorum ki hepiniz bir þeyler tavsiye ediyorsunuz o zavallý ruha.. “Þunu gör, bunu gör” seslerini duyar gibi oluyorum..Peki söyleyin bakalým, dünyanýn ve evrenin en güzel görüntülerini temaþa etsek de hangisi kandýrabilir mutluluk susuzluðumuzu?..Þu çiçek mi?Þu ay mý?Þu gökler mi?Ne bizi kandýrabilir mutluluk yanýlsamasýyla? Zaten mutluluk kavramýnýn bizatihi kendisi madde cinsinden deðil…Apayrý türdür mutluluk varlýðý…Þu hayvanlar alemini bir düþünün…Her bir hayvanýn gýdalanýþý farklý..Hayvan-ý natýka olan insan ise bambaþka bir kategoride..Hem otçul hem de etçil hem de, hem de “duygucul” bu insanoðlu ve insankýzý… Verdiðim ipucundan anlamýþ olmanýz gerekiyor…Mutluluk kavramý ile insanýn duygucul olma özelliði arasýnda bir baðlantý var..Nasýl ki onun otçul yönü ona “rokayý, marulu” yediriyorsa ve nasýl onun etçil veçhesi onun önüne bilumum geviþ getiren, denizistanlý ya da kanatlý hayvanlarý sunuyorsa, onun “duygucul” merkezi de tüm kollarýyla maneviyatý, soyut dünyayý kucaklýyor, onlarý býrakmamacasýna sýmsýký tutuyor… Duygucul yönlerini býrakmaya, bir filozofestetik ameliyatla onu kesip atmaya çalýþanlar olmadý mý?Elbette oldu…Ýsterseniz onlarýn birkaç tanesinin ismini söyleyeyim size; Hitler bunlardan biri…Bir de Firavunlar, Nemrutlar var ruhlarý ve bedenleri yakmakla iþtihar etmiþ.. Nietche de yok saydý önceleri bu yönünü..Böylelikle acýyý yenebileceðini sandý..Fakat sonra acý çekmek onun felsefesi oldu…Ve bir atý kurtarmak isterken, merhamet adýna öldü..Acý ve duygu onun bugünkü resmini çizdi.. Evet duygucul yönlerini kesip atanlar yerine “kancýl”, içi irin dolu bir kutsal kase (boþluk) koymaktan baþka ne yaptýlar?Hayat bir mücadeleydi ve her varlýk savaþ halindeydi..O halde insan da hemcinsini ezmeli, onu yok etmeli ki var olabilmeliydi…Böylelikle “doðal seçim” olacak; güçlüler seçilecek ve güçsüzler diskalifiye olacaktý…Peki bu inanca iman gibi inanýp da büyük devletlerin ezdiði halklara acýmak, onlar için aðlamak imansýzlýðý da ne oluyor?Ýþte bu sizin inandýðýnýz “doðal seçilim” deðil mi? “Güçlü olan güçsüzü yener”..O halde hiç sýzlanmayýn ya da imanýnýzdan derhal dönün… Zira evrende her þey kavga halinde deðildir aslýnda..Mesela þu vücudumuzda birbiriyle kavga edenler kimler?Kalple mide mi kavga ediyor?Yoksa yoksa hücrelerle, alyuvarlar ya da akyuvarlar mý kavga halinde?Beyin hem akýlca hem de cüssece bayaðý güçlü olduðu halde neden bütün vücudu, birbirinden oldukça farklý varlýklarýyla ve türleriyle bir arada tutmak için can siperane mücadele ediyor?Neden dünyadan milyonlarca kat büyük þu güneþ bu devasa gücüyle dünyayý ve hatta þu aðaççýðýn tepesinde açmýþ þu küçücük çiçeði hemen yakmýyor? Demek ki kavgadan daha çok, evrende yardýmlaþma var, sevgi var, merhamet var…Ýþte duygucul yönünüzle bakarsanýz evrene, bunlarý görüyorsunuz…Kancýl yönünüzle bakmayý seçerseniz de, hiç bitmeyen bir kavga, bir savaþ, vahþetler ve dehþetler görüp mutsuz oluyorsunuz…Evet, bakýn þimdi baþladýðýmýz yere döndük…Demek ki “Mutsuzum…” diye baþlayan bütün çekimlemeler bizim o “kancýl” yönümüzle alakalý..Çünkü kancýl midemizi doyurmakla, duygucul karnýmýzý da doyurduðumuzu sanýyor ve maalesef oldukça fazla yanýlýyoruz. Hem evrendeki unsurlar neden devamlý kavga etsin ki?Bütün varlýklarýn varlýðý bir diðerine baðlý..Ýnsan gibi evrendeki unsurlar da birbirlerini düzensizce ezmeye çalýþsa, evrenin düzeni yani cosmos birden kaosa ve de yok oluþa kilitleniverecek...O halde evrenin kavgadan, bu yok edici savaþtan ne kârý olacak yok olmaktan baþka? Peki ne yapmalý? Öncelikle bu yanlýþ bakýþ açýsýný býrakmalýyýz…Neden her varlýk kavga etsin ki?Bütün varlýklarý sevgi dolu arkadaþlar þeklinde görmek ve onlarýn aslýnda birbirlerinin varlýklarýnýn da sigortalarý olduklarýný düþünmek, yýlanla farenin küçücük yürekleri üzerine basýlmýþ ekosistem mührünü okumak, bu mührün basýldýðý tüm evrenin kardeþliðini ve birbiri içinliðini hissetmek, iþte bu bizim “duygucul” midemizi doyuracak ve asýrlardýr süregelen bu açlýðýmýz sona erecektir.. Bu duygucul yönümüzü keþfettiðimizde ise, onun gýdalarý olan bütün manevi ve soyut güzellikleri, hem de gördüðümüz sandýðýmýz o çiçeðin, o güneþin güzelliklerinin sonsuzca üstünde olan güzellikleri, büyük bir iþtahla ruhumuza indireceðiz…Ardýndan da bir pastayý hem de sonsuz bir pastayý; “mutluluðu”, sindire sindire yiyecek, sonsuzluk yolculuðunun mutlu bir yolcusu olacaðýz… Evet evet dostum… “Mutluyum, mutlusunuz, mutlular..”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Oðuz Düzgün, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |