Bazen evrende yalnýz olduðumuzu düþünürüm, bazen de olmadýðmýzý. Her iki durumda da bu düþünce beni afallatýr. -Arthur C. Clarke |
|
||||||||||
|
En deðerli varlýklarýmýz! Bizi hayata baðlayan canlarýmýz! Çocuklarý çok seviyorum! Ýþte çocuklara olan sevgim nedeniyle, yirmi sekiz yýl severek yaptým öðretmenliðimi. Onlarla birlikteyken, hiç yorgunluk hissetmedim. Ne zaman ki eve gelip ayakkabýlarýmý çýkardým; iþte o zaman duydum tabanlarýmdaki yangýný, bacaklarýmdaki yorgunluðu, baþýmdaki aðýrlýðý. Ertesi gün ise, bir gün önceki yorgunluðumu, uyuduðum gecede býrakýp; parka giden bir çocuðun sevinciyle gittim okula her sabah.Yüreði genç, diri, heyecanlý, onurlu olarak. Sýnýfa girdiðimde, her þeyimle çocuklarýndým artýk. Onlar da benim. Sýnýf dediðimiz o dört duvar arasý, o küçücük oda benim dünyamdý.Yüreðimi koyuyordum ortaya, öðrencilerimle büyütüyordum o küçücük sýnýfý. Bazen bir þehir oluyordu orasý, bazen Anadolu. Adýna “çocuk” denilen ve gönlümde koyacak yer bulamadýðým öðrencilerimle, bir masal dünyasýnda gibiydik. Ama hiç gerçeklerden uzaklaþmadýk. Çok baþarýlý bir öðretmendim. Bunu tek baþýma baþaramazdým elbette. Ne yaptýysam, çocuklarla birlikte yaptým Birlikte baþardýk, birlikte kazandýk. Çocuklar olmasaydý, öðretmenliðim neye yarayacaktý!Düðmesi olmayan bir ilik, suyu olmayan bir çeþme, dibi delik bir kahve fincaný olacaktým. Yaþamým boyunca, çocuklarla çok iyi anlaþtým. Çünkü onlarý anlayabilmek için, yüreklerini okuyabilmek için çaba verdim. Hele onlarýn saf, gerçekçi duygularý, yalandan dolandan uzak tavýrlarý! Çok doðaldýlar.Onlarýn davranýþlarýnda, sözlerinde; bambaþka bir güzellik vardý. Ýþte ben, bu güzelliklere tutundum öðretmenlik hayatým boyunca. O nedenle; býrakýn düþmeyi, hiç yalpalamadým bile. Çocuklarýn ne kadar sevimli, ne kadar saf, ne kadar içten olduklarýný; yaþamýmdaki öðrencilerden ve yakýnýmdaki çocuklardan vereceðim örneklerle size anlatmak isterim: Torunum Enes 4 yaþýnda ve kreþe gidiyor.23 Nisan’dan önce, günlerce bayrama hazýrlýk yaptýlar .Zaman zaman onu okuldan almaya gittiðimde, hep bayram provasý yaparken buldum onlarý. Derken bir gün, annesi Enes’i okuldan alýp bana getirdi. Sordum kendisine: “Enes!Ne yaptýnýz bugün okulda?” Kollarýný iki yana açarak beni yanýtladý: “Anneanneciðim?Hep bayramcýlýk oynadýk.” Komþumun henüz beþ yaþýnda bir oðlu var. Bir gün baktým ki, altýnda Beþiktaþ þortu, üstünde Galatasaray tiþörtü. Dedim ki ona: “Oðlum Beþiktaþ’ý mý tutuyorsun, Galatasaray’ý mý?” Çocuk, gözlerini yere indirdi ve þöyle bir düþündü. Sorduðum takýmlardan habersiz olmalý ki; “O dediðinizi tutuyorum iþte.” deyiverdi. Öðretmen arkadaþým, matematik dersinde dikdörtgenler prizmasýný iþlemiþ. Ýþte þu taban, þu ayrýt, þu köþe, þu yanal alan diyerek; parçalamýþ kendisini. Resim- Ýþ dersinde de prizmanýn açýk þeklini çizmiþler bütün sýnýf olarak. Prizmayý daha iyi öðrensinler istemiþ. Kesmiþler, yapýþtýrmýþlar ve dikdörtgenler prizmasýný oluþturmuþlar. Öðrenciler prizmayý kavradýlar mý acaba diye, bir yoklama yapmak istemiþ arkadaþým. Dersin sonunda bir çocuðun yanýna gitmiþ ve çocuðun yaptýðý dikdörtgenler prizmasýný eline alýp, sormuþ : “Oðlum nedir bunun adý? Ne yaptýk biz?” Öðrenci hemen atýlmýþ: “Kutu yaptýk öðretmenim kutuuuu.” Yýllar önce, Ýzmit’te yaþayan bir arkadaþýmýn kýzý bize geldi. Þubat ayý ve her taraf kar, buz. Dýþarýda kýrk santim kar var. Ilýk havaya alýþkýn olan çocuk, çok üþüdü Mudurnu’da. Öyle ki, evimizin soba yanmayan bir odasýna giderken, kabanýný giyiyor. Derken, birkaç gün sonra döndü evine. Günler sonra mektup aldýk kendisinden. Kýzýma yazdýðý mektupta þöyle diyordu: “Ýzmit’e de kar yaðýyor ama, sadece çatýlara.” O zaman henüz ikinci sýnýfa giden öðrencim, yaz mevsimini anlatan bir resim yapmýþtý. Resimde her taraf günlük güneþlik. Çiçekler açmýþ, çimenler diz boyu, aðaçlarda kýrmýzý kýrmýzý meyveler.Yalnýz, bir evin kocaman bacasýndan, fabrika bacasý gibi kara duman çýkýyor. “Yavrum, yaz günü ne sobasý böyle?” deyince, cevabý yapýþtýrdý: “Öðretmenim! O duman, banyonun sobasýndan çýkýyor.” Yýllar önce, ilkokul birinci sýnýfa giden yeðenim bize geldi. Çok seviyor diye, köfte yaptým kendisine.Yerken baktým ki; köfteleri býçakla dörde- beþe bölüyor. Her bir parça, fýndýk büyüklüðünde.“Niye bölüyorsun Ömür?” dediðimde, bana ne dese beðenirsiniz? “Çoðaltýyorum teyzeciðim, çoðaltýyorum.” Hadi gelin de, sevmeyin bu çocuklarý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |