..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Burhan ÜREGÜL.




27 Mayýs 2006
- Anzaklý Ömer -  
Burhan ÜREGÜL.
Çok çarpýcý olduðunu düþünerek sizinle paylaþmak istedim.Okumakta yarar buluyorum.


:BJBA:
1957 yýlýnda Ýstanbul Týp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Musluoðlu görev yaptýðý hastahanede baþýndan geçen çok enteresan bir hadiseyi þöyle anlatýyor:
"Amerika 'ya gittiðim ilk yýllar ( 1957) lisaným pek o kadar iyi deðil.Newyork'da Medical Center Hospital adlý bir hastahanede görev almýþtým. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak,elektrokardiyoðrafi çekmek gibi iþler.. Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direk olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor. Diðer zamanlarda da laboratuarda çalýþýyorum. Bir hastaya gittim. Yaþlýca bir adam. Tahminen yetmiþ beþ yaþlarýnda. Ýngilizce konuþuyorum. Kan vereceðim kolunuzu acar mýsýnýz? Çünkü adamcaðýz kanser hastasý olduðu halde üstelik kansýzdý. Elimde kan torbasý da var tabii ki.. pazusunu açtým. Baktým pazusunda dövme þeklinde bir Türk bayraðý var. Çok ilgimi çekti benim. Kendisine sormadan edemedim. Siz Türk müsünüz?
Kaþlarýný yukarýya kaldýrarak " Hayýr " manasýna iþaret yaptý. Ama ben hala merak ediyorum: Peki bu kolunuzdaki Türk bayraðý nedir? "Aldýrma iþte öylesine bir þey dedi. Ben yine ýsrarla dedim ki;Fakat benim için bu bayrak çok önemli. Dikkatimi çekti. Çünkü bu benim milletimin bayraðý, benim bayraðým...Bu söz üzerine gözlerini açtý. Derin derin yüzüme baktý ve mýrýltý halinde sordu:
Siz Türk müsünüz?Evet Türk'üm...Ýhtiyar gözlerime bakarak tanýdýk bir göz arýyor gibiydi. Anlatmaya baþladý:
Yýl 1915. Sen hatýrlamazsýn o yýllarý. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de, orada savaþmak üzere bütün Hýristiyan devletlerden asker topluyorlardý. Ben Anzak'tým Avustralya Anzaklarýndan ...Ýingilizler bizi toplayýp dediler ki: Barbar Türkler Hýristiyan dünyasýný yakýp yýkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karþý cephe açmýþ durumda . Birlik olup üzerine gideceðiz. Bu savaþ çok önemlidir. Biz de inandýk sözlerine vaadetlerine... Savaþmak isteyenler arasýna katýldýk. Avustralyalý Anzak ihtiyar anlatmaya devam ediyordu; Bizim beynimizi yýkayan ingilizler, Türklere karþý topladýðý askerlerin tamamýný Çanakkale'ye sevkediyorlarmýþ. Bizi gemilere doldurup Mýsýr'a getirdiler o zaman . Mýsýr'da þöyle böyle birkaç ay talim gördük. Atýþ talimi . Ondan sonra da bizi alýp Çanakkale'ye getirdiler. Savaþýn þiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düþen gülleler sularý metrelerce yukarý fýþkýrtýyor, gökyüzünde havai fiþekler, geceyi gündüze çeviriyordu zaman zaman... Her taaruzunda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatýnýn baharýnda can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti uzaktan gördükçe þaþýrýyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduðumuz gibi sayý bakýmýndan da fazlaydýk. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren þey neydi? Ýlk baþlarda zannediyordum ki Ýngilizlerin bize anlattýðý gibi, Türkler barbarlýktan böyle saldýrýyorlar. Meðer barbarlýktan deðil, kalplerinde ki vatan sevgisinden kaynaklanýyormuþ . Bunu nereden anladýðýmý söyleyeyim. Biz karaya çýktýk. Taarruz edemiyoruz. Bizi püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz. Bizi tekrar püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz. Derken böyle bir taarruzda baþýmdan yediðim bir dipcik darbesiyle kendimden geçmiþim.
Meraktan aðzým açýk yaþlý Avustralyalýyý dinliyorum. Savaþýn dehþetli anýlarýný anlatýrken hastalýðýna raðmen tir tir titremeye baþlamýþtý. Devam etti:
Gözlerimi açtýðýmda kendimin yabancý insanlarýn arasýnda gördüm. Nasýl korktuðumu anlatamam. Çünkü Ýngilizler bize Türkleri barbar, vahþi kimseler olarak tanýttý ya... Ama dikkat ettim. Yaralarýmý sarmýþlar. Bana hiçte öfkeli bakmýyorlar. Kendime geldim iyice bu defa çantalarýnda bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. iyi biliyorum ki onlarýn yiyecekleri çok çok azdý. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardý. Þoke oldum doðrusu. Dedim ki; kendi kendime: Bu adamlar isteseler þu anda beni öldürürler. Ama öldürmüyorlar... Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi. Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler. Biz esirlere misafir gibi davranýyorlardý. Bu duygularla "Yazýklar olsun bana" dedim." Böyle asil insanlarla niye ben savaþýyorum. Niye savaþmaya gelmiþim. Bu ingiliz milleti ne yalancýymýþ ne kadar Türk düþmanýymýþ" diyerek piþman oldum. Ama bu piþmanlýðým fayda etmiyor ki... Bu iyiliðe karþý ne yapsam düþündüm durdum günlerce..... Nihayet bize serbest býraktýlar. Memleketime döndüm. iþte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu dövme Türk bayraðýný yaptýrdým. Bu bayraðýn esrarý bu iþte
Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:Talihin cilvesine bakýn ki o zaman ölmek üzere iken yaralarýmý iyileþtirerek, sýhhate kavuþmama çaba sarfeden Türkler idi. Þimdi de Amerika gibi bir yerde yýllar sonra yine iyileþtirmeye çaba sarfeden bir Türk... Ne garip deðil mi? Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir Türkle karþýlaþacaðýmý hiç tahmin etmezdim. Size minnettarým. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsýnýz. Bizi hep kandýrmýþlar... Buna bütün kalbimle inanýyorum. Peþinden nemli gözlerle "Bana adýnýzý söyler misiniz? Dedi. "Ömer" cevabýný verdim. Gayet merakla tekrar sordu: Peki niçin Ömer ismini, vermiþler sana ? Babam müslümanlarýn ikinci halifesi isminden ilham alarak bana Ömer adý vermiþ. Yahu senin adýn müslüman adý mý ?
Ben "Evet, Müslüman adý" deyince yüzüme baktý baktý, birden doðrulmak istedi. Ben mani olmak istedim. Israr etti. Ama niye ýsrar ediyordu? Ýhtiyarýn ýsrarýna dayanamayýp yatakta oturmasýna yardým ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: Senin adýn güzelmiþ. Benim adým þimdiye kadar Mr. Josef Miller idi.
Þimdiden sonra "Anzaklý Ömer" olsun.
"Olsun. Peki doktor beni müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?" Þaþýrdým. Nasýl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermiþti. Meðer o yaþa gelinceye kadar içten içe hep düþünüyormuþ da kimseyle konuþamadýðý için , soramadýðý için konuþamýyormuþ. Tabii dedim müslüman olmak çok kolay.
Sonra kendisine imanýn ve islamýn þartlarýný anlattým. Kabul etti. Hem kelime-i Þahadet getiriliyor, hem de çocuklar gibi aðlýyordu. Yaþlýlýk bir yandan,hastalýk bir yandan bir de yýllardan beri içinde kavuþmak isteyip de bilemediði için kavuþamadýðý islamiyete olan hasretin sona ermesi bir yandan bu yaþlý gönlü duygulanmýþtý....Mýrýldandý: Siz müslümanlar tesbih çekersiniz bana da bir tesbih bulsan da ben de yattýðým yerden tesbih çekerek Allah'ýmý ansam olur mu?
Bu sözden de anladým ki dedelerimiz savaþ esnasýnda Hakký zikretmeyi ihmal etmiyormuþ. Neyse uzatmayayým hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta yataðýnda tesbih çekiyor,biz de gerektiðinde tedavisiyle ilgileniyorduk. Fakat benim için o daha bir baþkalaþmýþtý. Müslüman olmuþtu. Bir gün yanýna gittiðimde samimi bir þekilde rica etti. Beni yalnýz býrakma olur mu? Ne gibi Ömer amca ? Ara sýra gel de bana islamiyeti anlat! sen çok güzel þeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlýyor. O günden sonra her gün yanýna gittim. Bildiðim kadarýyla dinimizi anlattým. Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatýrlamýyorum . Hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum. "Doktor Ömer! Lütfen 217 numaralý odaya gelin!" Dedim ki içimden "Bizim Ömer amca galiba yolcu?" hemen yukarý çýktým.
Odasýna vardýðýmda gördüðüm manzara aynen þöyleydi: Sað elinde tesbih açýk duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayraðý,göðsünde imaný ile ,koskoca Anzaklý Ömer son anlarýný yaþýyordu. Hemen baþucuna oturdum. Kendisine kelime-i þahadet söylettirdim. O þekilde kucaðýmda teslim-i ruh etti....
Bir Çanakkale gazisi görmüþtüm. Yýllar sonra da olsa Müslüman Türk milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuþtu.
"Ne yalan söyleyeyim, aðladým."
Onun Türke ve Türkiye'ye olan baðlýlýðý, umarýz dejenere olmuþ, kendi menfaatlerini ön plana alan, bazý yolunu þaþýrmýþ kiþleri uyandýrabilir, Milli gururlarýný yeniden kazanmalarýna sebeb olabilir. Her þey Türkiyemiz için... Hürmetlerimle.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aþk Sanayi.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vakýa [Þiir]
Aþk Madalyasý [Þiir]
Onbir Ayýn Sultaný [Þiir]
Sensiz Yaþayamam Sanýrým [Þiir]
Muamma [Þiir]
Meçhul Kahraman [Þiir]
Palavra [Þiir]
Ýhtiyar Oldum [Þiir]
Fotoðraf Karesi [Þiir]
Namý Diðer [Þiir]


Burhan ÜREGÜL. kimdir?

12-04-1978 Tarihinde ÝZMÝR'in Karþýyaka ilçesinde ÝSTANBUL'lu bir ailenin çocuðu olarak DÜNYA'ya geldiðimde ekseriyetin aksine aðlamayý tercih etmemiþim beni aðlatmak için arkasý arkasýna popoma þamarlar indiren ebeme raðmen. Lakin hayatýn cilveleri karþýsýnda çok duygusal þekillenen ruhum beni kolay aðlayan bir yapýya büründürdü. Aðlamak için canýmýn yanmasýna gerek olmadýðýný kavradýðým gün ise þair olmuþtum.

Etkilendiði Yazarlar:
MEHMET AKÝF, ÞEYH GALÝP, NECÝP FAZIL,


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Burhan ÜREGÜL., 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.