..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Doðallýk sahip olunan deðil, kazanýlmasý gereken bir erdemdir. -Cervantes
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Ceren Emre




21 Haziran 2006
Deli Memo  
Ceren Emre
Her mahallenin bir delisi olur deðil mi? Yerine göre bazan o mahalleleyi güldüren, eðlendiren, bazan da hüzünlere boðan...Tezatlýklarla dolu bu mahallenin delisi de Memo iþte.


:CEGD:
Bu mahalleye artýk yakýþmýyordu deli Memo, ama ne yapsýn, her mahallenin bir delisi yok mu? O da bu mahallenin delisi iþte. Her ne kadar mahalle, gecekondu semti olmaktan çýkýp, þehrin en pahalý ve gösteriþli yapýlarýnýn yapýldýðý prestijli bir semti haline gelse de, o eski yapýyý koruyan birkaç unsurdan biri olarak, dirençle ünvanýný koruyor; mahallenin kýdemli delisi olma ünvaný.

Eski yapýyý koruyan diðer unsarlar ne mi idi? Oooo, burasý tam paradokslar semti. Bir tarafta iktidar partisinin vekillerinin kapýlarý özel korumalarla korunan ve yüzme havuzlu lüküs(!) apartmanlarý, diðer tarafta-ki bu diðer taraf on metre öteydi hemen- kapý önünde yün yýkmalar, halý çýrpmalar, duvar dibinde sohbet eden kadýnlý, erkekli insan öbekleri...

Bir önceki yerleþim planý ile yeni imar planýnýn karýþýmý ise insaný beklenmedik durumlar karþýsýnda býrakabiliyordu. Yol olarak bildiðiniz bir rotada giderken, birden karþýnýza bir gecekondu çýkabiliyordu. Mahallenin yeni sakinlerini en çok bunaltan gelenek de, eski mahalle sakinlerinin buralarý terketmeden önce, hazýr ýþýklandýracak bahçe, sandalyeleri koyacak sokaklarý varken, alel acele yaptýklarý düðünlerdi. Sabahýn onundan, gecenin onbirine kadar sürüyor, bazan da bir þikayet üzerine gelen zabýta memurlarý ile son buluyordu bu davullu zurnalý düðünler. Tabii ki gösteriþli apartmanlarýn hepsi de bu insanýn için acýtan, karamsarlýk dolu müzikten nasibini alýyordu.

Her mahallenin bir delisi olur deðil mi? Yerine göre bazan o mahalleleyi güldüren, eðlendiren, bazan da hüzünlere boðan...Tezatlýklarla dolu bu mahallenin delisi de Memo iþte.

Memo belkide o mahallenin en mutlu insaný idi. Çünkü caný o an ne isterse onu yapma özgürlüðüne sahipti. Caný top oynamak mý istiyor, çaðýrýr tüm mahallenin çocuðunu, böler ikiye, tek kale, iki takým futbol oynarlardý. Çocuklara hiç de otuzbeþ yaþýnda bir adam gibi gelmezdi. Ýþte ayný onlar gibi maçta kýzýnca küfrediyor, terleyince annesinden su isteyip içmiyor mu? Ne farký var ki onlardan?

Ha o gün ateþle mi oynamak istiyor, bu sefer çocuklar sadece seyirci olur, o tek baþýna komþu hurdacýlardan bulduðu bir araba lastiðini yakar, ortalýðý dumana, pis kokuya boðardý. Taa ki, apartmanlardan birinin kapýcýsý gelip de, kýzýp korkutuncaya kadar onu, tüm çocuklarla birlikte bu ateþi seyrederlerdi.

Asfaltlanmadan kalan son toprak yol üzerinde beyaz, Murat 124 arabasý ile caka yapmak ise her zaman deðil de, sadece benzin parasý bulduðunda oynadýðý oyunu idi. Kýsacýk yolda gider, gelir, yok olmadý geri geri gelir, hýzlý gider, birden durur, hýzlý gider duramaz, kendi bahçe duvarlarýna bindirir...

Annesinin ödü koparý ödü.

-Satacaðým bu arabayý, satacaðým. Yoksa öldüreceksin sen beni kalpten oðlum...

Arabasý da vardý Deli Memo’nun, hem de Murat 124, beyaz renkli...

Babasýndan kalmýþtý bu araba. Býçakladýðý babasýndan...Karþý kapýcýnýn karýsýnýn söylediðine göre annesini çok dövdüðü bir gün býçaklayývermiþti babasýný tam kalbinden...Oracýkta yýðýlmýþtý adam. Anne ise günlerce üzüntü ile sevinç arasýnda þaþkýn, yarý çýlgýn dolaþmýþtý. Onu öldüresiye döven kocadan kurtulmuþtu sonunda, ohhh, bir daha geceleri üstüne yürüyemeyecek, konu komþu baðýrdýðýný duymasýn diye bir eliyle aðzýný kapatýp sonra kafa, göz, kol neresine gelirse orasýna, elindeki odun sopasýný indiremeyecekti artýk...Ama oðlu, oðlu hapse girmiþti bu seferde.

Neyse ki, kocasýnýn çalýþtýðý taksi duraðýndaki þoförlerin tuttuðu avukatýn yol göstermesi ile Memo’ya deli raporu alýnmýþ ve serbest kalmýþtý. Serbest kalmasýna kalmýþtý da, deliliði de olabilecek en yüksek kapýdan, hem de devlet kapýsýndan tescillenmiþti. O artýk mahallenin devlet tarafýndan atanmýþ delisi idi.

Mahallenin, bir gecekondu mahallesinden, þehrin en pahalý semtlerinden biri haline geçme sürecindeki son aþamaya gelinmiþti; Deli Memo ve annesinin mahalleyi terketmesi gerekiyordu, doðal gidiþat onu gösteriyordu. Çünkü mahallede yapýlmadan kalan en son iki apartman arsasýndan birinde idi evleri. Eylül ayý gibi konuþarak anlaþamayacaklarýný karar verince zabýta ekiplerini devreye soktu mütahit. Bir hafta süre ile her gün geldi ekip.

-Bak Memo, biliyorsun buraya apartman yapýlacak.

-Biliyorum, Memur Bey.

-Mütahit sana on gün mühlet verdi. On gün içerisinde burayý boþaltmazsan, bu evi eþyalarýn içinde iken yýkacak, ona göre!

-Beyim, devlet bana ev versin.

-Memo devlet sana ev veremez. Evini kendin bulacaksýn.

-Devlet bana ev versin.

-Bak Memo. Komþular paran olduðunu söylüyor. Babandan kalan Baðkur maaþýn varmýþ, doðru mu?

-Onlar ne biliyormuþ. Param yok benim. Devlet bana ev versin.

-Git o maaþýnla, bir ev kirala.

-Beyim, devlet bana ev versin.

On gün süre ile devriye arabasý her gün geldi ve bu diyaloglar on gün boyunca aynen tekrarlandý.

Onuncu gün iþ makinalarý gelince, Memo iþin ciddiyetini anladý. Annesi konu komþu kim varsa toparladý:

-Bacýýým, yetiþin, evimi baþýma yýkacaklar. Yetiþiiiin mobilyalarým, koltuklarým ne olacak, koltuklarým?

Memo evi yýkacak olan iþ makinalarýndaki teknisyenlere yalvardý:

-Abiler, tamam, tamam abiler. Durun hele eþyamý alayým dýþarýya, durun. Þimdi boþalýr. Bak mahalleli de geldi. Biz þimdi boþaltýrýz abiler. Acýyýn hele, durun.

Eski mahallenin sakinleri seferber oldu; çoluk çocuk, herkes evden eline geleni kaptýðý gibi, önce bahçeye çýkardýlar. Sonra yýkým ekibinin baþýndaki kalfa geldi ve mütahitin direktiflerini aktardý:

-Arsada bir tane eþyanýz kalmayacak ona göre.

Eþyalar bu seferde arsa arazisi üzerinde bulunan bahçeden yola taþýndý tek tek. Yatak, yorgan, iþlemeli yastýklar, otomatik çamaþýr makinasý, açýk krem rengi koltuklar, leðenler, kapkacak...En son üzerinde iri harflerle Fenerbahçe yazýlý köpek kulübesi kaldý bahçede. Onu taþýyamadýlar.

Yýkým o gün baþladý, Memo’nun tüm bu eþyalarý ve annesi ile birlikte yolda geçecek olan yaþamý da. O gece anne yol kenarýndaki bir kanepede yattý, Memo da diðerinde. Etraftaki tüm apartmanlar bu açýk havada seyreden hayatý seyrediyorlardý. Adeta bir realite þov yaþanýyordu gözler önünde. Apartman baþý elliþer daireden, beþ altý apartmandan eder mi en az 250 daire? Her birinden bir kiþi izlese, en az 250 kiþi bu þovu izlemekte idi.

Normal yaþamlarýna devam ediyordu onlar. Sabah olunca yol kenarýndaki kanepelerindeki yorganlarýný katlayýp, yere serdikleri bir kilim üzerindeki diðer yorgan yastýðýn üstüne koyuyorlardý. Portatif bir masa ve iki sandalyede kahvaltýlarýný ediyorlardý. Mahalleli kah bu yol üzeri evlerine konuk oluyor, kah anneyi evlerine davet edip, bir kap sýcak yemek sunuyorlar, ama çok otursun da istemiyorlardý evlerinde. Çünkü zaten senelerce çektiði kahýrýn verdiði ifade ile insaný korkutacak bir yüze sahip olan anne, artýk yýkanamamaktan korkuyordu da. Hafif beyazlamýþ, kývýrcýk saçlarý keçeleþmiþti. Elleri kapkara, üstü baþý toz toprak...Ama o evinin hanýmlýðýný kaybettiðin hiç düþünmüyor, yine komþu kadýnlar gelince onlarý yol kenarýndaki krem rengi koltuklarýnda aðýrlýyor, orada dert yanýyordu komþulara içine düþtükleri durumdan:

-Bacým, Memo, þu sarý apartmanýn yöneticisiyle konuþmuþ, televizyonlarý getirtecekmiþ yönetici. Demiþ ki, bir programa çýkarsak seni, yaþadýn Memo. Tüm zenginler yardým eder o zaman sana!

-Deme bacým, uuyyy. Bizi de çaðýr emi? Unutayým deme, biz de görünelim televizyonlarda. Çok yardým ediyoruz sokakta yaþayan Memo’ya deriz.

Memo inatla gelecek televzon ekiplerini bekliyor, bu arada da boþ durmuyor, her gün deðiþen pankartlar hazýrlýyordu, yoldan geçen arabalara göstermelik:

          “Abiler, beyler, þu Fenerbahçeli taraftarýnýzýn neden elinden tutmuyorsunuz?”

Ya da,

          “Devlet baba, bir istirhamým olacaktý, ev istiyorum.”

Bir baþka gün;
“Hayat bu, seni nerelere düþüreceði belli olmaz, sýcak yuvam var deme, güvenme.”

Ama ev aramak, baþka bir eve taþýnmak gibi bir gayret yoktu Memo’nun. Ben bir daha gecekonduda oturamam diyordu da baþka birþey demiyordu. Konu komþu epey uðraþtý. Uzak semtlerde ucuza ev bulanlar, Belediye’den yardým isteyenler oldu. Belediyedeki ilgililer, sadece yiyecek, içecek yardýmý yapabileceklerini, ev yardýmý yapmayacaklarýný söylediler. Ama yine de kibarca adresi aldýlar. Memo’nun adresi þöyle idi: Mahalle adý, sokak adý ve Deli Memo. O sokakta kime sorsanýz gösterir. Ya da sormanýza gerek yok, zaten sokakta görürsünüz, eþyalarý ile orada yaþýyorlar!...

Eylül ve ekim aylarýný, hani neredeyse keyifle, böyle sokakta geçirdiler. Seyirci apartmanlardan gelen yemekler de cabasý. Ama yaðmurlarýn baþlamasý ile bu zorunlu piknik tarzý yaþamýn da keyfi kaçmaya baþladý. Önce büyük bir naylon alýp, açýktaki eþyalarýn üstünü örttüler. Ýplerle baðladýlar uçmasýn diye. Yaþadýklarý gecekondunun dýþtan görünüþünden beklenmeyecek kadar da kalteli ve çok eþyalarý olduðunu düþündü, en az 250 dairede yaþayan her birinden bir kiþi izlese, en az 250 kiþi.

Sonra anacýðý ile kilimden bir çadýr yaptýlar. Kilimin üstüne de bir naylon çektiler. Ýçine de soba kurmayý denediler, ama olmadý. Üstlerine yaðan yaðmurdan koruyordu bu çadýr onlarý, ama çadýrýn kenarýndan içeriye sýzan sulara bir çare bulamamýþlardý. Geceleri üzerinde uyuyup, gündüzler de oturduklarý iki adet kanepeleri de çadýrýn içinde idi.

Sobada baþarýlý olamadýklarý içn yaðmurun yaðmadýðý, havanýn kuru olduðu günlerde kocaman bir lastik yakýyordu yolda Memo. Sonra da bulduðu kuru odunlarý atýyordu o ateþe. Anne, oðul ýsýnýyorlardý bu ateþin baþýnda. Ama o hale gemiþlerdi ki, aylardýr yýkanamamaktan, yaktýklarý bu ateþten ikisinin de elleri, yüzü kömür gibi kapkara olmuþtu. Sokak köpeklerinden farký kalmamýþtý ikisinin de.

Anne gündüzleri iki bidon su taþýsa da heüz yýkýlmamýþ olan yan gecekondudan, bu su yetmiyordu tüm ihtiyaçlarýný karþýlamaya. Sadece, henüz tüm gün sýcak su kazaný baðlanan karþý apartmanýn kadýnlarýnýn vicdanlarýný deþmeye yaramýþtý bu taþýma sular. Ýlk karýn yaðdýðý günde, tüm gün sýcak su kazaný yeni baðlanan karþý apartmanýn kadýnlarý, aralarýnda para toparlayýp kapýcý ile göndermiþlerdi. Mutfak penceresinden bu manzarayý seyrederek sýcak suda bulaþýk yýkarken, biraz olsun vicdanlarý rahatlamýþtý.

Kar altýnda da birkaç gün daha yattýlar böyle. En az 250 dairede yaþayan her birinden bir kiþi izlese, en az 250 kiþi, bir akþam iþ dönüþü þaþýrdýlar. Memo, annesi, kilimden çadýrý ve iki kanepesi ile artýk kar altýnda bir yýðýn olarak çürümeye baþlayan tüm eþyalarý gitmiþti. Geriye sadece yaktýklarý ateþin külleri, krem rengi koltuk takýmýna ait üçlü koltuk ile köpek kulübesi kalmýþtý üstünde Fenerbahçe yazýlý. Mütahit daha inþaata baþlamadýðýndan, onlarýn kulübesini yýkmýþ olmakla birlikte, bahçedeki köpek kulübesini yýkmamýþtý henüz. Onlarla birlikte tüm bu çileyi çeken köpekleri mi? O da gitmiþti. Yoktu.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: merhaba
Gönderen: Erdal BABÜR - edlbbr / Ýstanbul/Türkiye
15 Ekim 2007
öncelikle akýcý ve iþleyiþinize bakýldýðýnda süper bir anlatým var. sizi tebrik ediyorum...baþarýlarýnýzýn devamýný diliyorum..

:: Akýl ne iþe yararki
Gönderen: Murat M. UÐURLU / Ýstanbul/Türkiye
26 Haziran 2006
Sistem öylesine sert ki, deli ile akýllýnýn bir farký yok aslýnda. Zaten nedir ki akýl, bezirganlarýn at koþturduðu meydanlarda ne iþe yararki ?




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Örgü, Þiþ ve Yünler
Kayýp Kitaplar
An
Yufkalar, Bilgisayar ve Batan Güneþ
Sabun, Makas, Çömlek
Kitaplar Hep Amcalarýn Olurdu
Günýþýðý


Ceren Emre kimdir?

Yaþamý kýyýsýndan yaþadýðýmý düþünüyor, daha sahici, daha gerçek bir yaþam istiyorum. Ya bu daha fazla huzursuzluk ve daha çok yorgunluksa?. . . Ama bunlarý göze alabildiðimi söyleceyek kadar da cesur deðilim. O zaman buyur, sadece önüne konulan yemeði yemekle yetin!. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Edebi olarak Buket UZUNER, Orhan PAMUK, Cahit UÇUK, Isabella ALLENDA sayýlabilir, ama asýl asýl yaþam felsefesi etkisi Özdemir ASAF, Hermann HESSE ve elbette NIETZCHE.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ceren Emre, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.