Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Çantasýný koltuðunun altýna sýkýþtýrmýþ, aðýr aðýr ilerliyordu. Ýþ yerine geldiðinde tanýþtýðý genç iþ adamýnýn iþ yeri öðrenebildiði kadarýyla buralarda bir yerde olacaktý. Caddenin saðýnda kalan dükkanlarýn içine dikkatle bakýyordu. Bir an kalbi yerinden fýrlayacak gibi oldu. Ýþte dedi kendi kendine. Aradýðým adam iþte orada. Nasýl yapsam da onunla konuþabilsem. Dükkana sapmadan yürümeye devam etti. Ýçinde fýrtýnalar esiyordu. Ne oldu bana böyle? Bu adamý ilk görüþte yýldýrým çarpmýþtan daha beter oldum. Aþk mýydý yüreðindeki bu fýrtýnayý estiren? Yoksa bir heves miydi? Hayýr, hayýr bu geçici bir heves deðildi. Nice geceleri uykusuz geçirmiþti. Onun hayali bir an için bile olsun gözünden gitmiyordu. Unuttuðu bir þeyi anýmsamýþ gibi geri döndü. Onun dükkanýnýn önüne geldiðinde daha da yürüyüþünü aðýrlaþtýrdý. Onunla bir kez karþýlaþmýþlardý. Beni anýmsar mý acaba? Diye dükkanýn içine dikkatle baktý. Onun kendisini görme olasýlýðý yoktu. Dükkanýn içi müþterileriyle doluydu. Baþýný kaldýrýp dýþarý ile ilgilenmesi olanaksýzdý. Yürümeye devam etti. Yarým saat kadar gittikten sonra geri döndü. Dükkanýn önüne geldiðinde dükkanda müþteri olmadýðýný gördü. Ýçinde bir sevinç dalgasý oluþtu. Heyecandan kalbi yerinden fýrlayacak gibiydi. Oysa onun evli, ya da bekar olduðunu bile bilmiyordu. Ya evliyse? Tüm umutlarý suya düþmeyecek miydi? Girsem mi? acaba diye düþündü. Ne diyecekti Ona? Sen benim çalýþtýðým yere geldiðinde bir görüþte aþýk oldum mu? Diyecekti. Kapýya doðru geldiðini gördü. Buyurun efendim. Aradýðýnýz her þey burada dedi. Onu ilk defa görmüþ gibi, A.... ne rastlantý bu böyle. Siz burada mý çalýþýyorsunuz? Dedi. Belli ki genç adam onu anýmsayamamýþtý. Buranýn sahibiyim efendim. Gelin bakýn, size uygun çeþitlerimiz mutlaka vardýr. Dükkana girdi. Oldukça geniþ bir dükkandý. Manifaturadan tuhafiyeye, oyuncaktan kozmetiðe kadar her þey vardý. Ne emredersiniz efendim? Siz çalýþtýðým bankanýn müþterisisiniz. Dükkanýnýz ilgimi çekti. Þöyle bir bakayým dedim. Anýmsayamadým sizi efendim. Hangi bankada çalýþýyorsunuz? Akbank’ta Ha.... evet, evet þimdi anýmsadým seni. Þöyle oturur musunuz? Gösterilen yere geçip oturdu. Size ne ikram edeyim efendim? Zahmet olmazsa bir çay içeyim. Ne zahmeti efendim? Emriniz olur. Dýþarýya çýkýp kahveciye iki çay diye seslendi. Belma, Keþke müþteri gelmese de onunla konuþma fýrsatý bulabilsem diye düþündü. Görünüþe göre þansý yaver gidecekti. Akþam saatinin yaklaþmýþ olmasý nedeniyle olacak, çarþý giderek tenhalaþýyordu. Çaylar geldiðinde karþýsýndaki koltuða oturdu. Çaylarý yudumlarken bir süre konuþmadýlar. Dükkan sahibi sessizliði bozdu. Çok af edersiniz efendim. Sakýncasý yoksa adýnýzý öðrenebilir miyim? Elbette, adým Belma. Benim de Hamdi Ýþlemlerinizi ben yaptýðým için adýnýzý biliyorum. Üstelik adýnýz hafýzada kolay tutulacak bir ad. Ne rastlantý. Sizinki de kýsa ve çok güzel. Bu güzel rastlantýyý neye borçluyum? Babam da memur olduðu için ailem yanýma gelemiyor. Bu nedenle yalnýz yaþýyorum. Ev sahibim oldukça mýzmýz ve sevimsiz bir kadýn. Emlakçi vitrinlerine bakarak küçük ve baðýmsýz bir ev arýyordum ama bulamadým. Ýzin verirseniz o iþle ben ilgileneyim. Bulur bulmaz size haber veririm. Teþekkür ederek kalktý. Geç oldu. Ýzin verirseniz gideyim. Nasýl isterseniz öyle olsun efendim. En kýsa zamanda sizi mýzmýz ev sahibinden kurtarmak için gerekeni yapacaðým. Siz o iþi düþünmeyin. Ýlginize teþekkür ederim. Hoþça kalýn. Güle güle efendim. Yine beklerim. *** Gece erken yattý. Zaten evde bir radyosu bile yoktu. Üstelik henüz kitaplarýný da getirmemiþti. Gidip o mýzmýz kadýnýn çenesini dinlemektense, erkenden yatmayý yeðlemiþti. Hamdi’nin yüzü sanki gözlerine çivilenmiþti. Gözlerini nereye çevirse Hamdi oradaydý. Nedir bu adamdaki beni böylesine etkileyen? Ya evliyse? Evli bir adama aþýk olmak olmamasý gereken bir duyguydu. Ölürüm ama evli bir erkeðin hayatýna girerek yuvasýný yýkmam. Bekar olmasýný dileyerek hayallere daldý. Uyumuþtu. Uykusunda rüyalar aleminde buldu kendisini. Beyaz gelinlik giymiþti. Hamdi ise koyu lacivert elbisesiyle göz kamaþtýrýyordu. Davetlilerin alkýþlarý arasýnda salona girdiler. Komparsita ile baþladýklarý dansa bir çok davetli katýldý. Pistte çýlgýnlar gibi dönüyorlar, dönüyorlardý. Birden müzik durdu. Bir koþuþturma baþladý. Ýnsanlar korkuyla, çýðlýklar atarak kaçýyorlardý. Donup kalmýþtý. Salon tamamen boþalmýþtý. Her tarafýný koca yeleli aslanlar sarmýþtý. Ýmdat diye baðýrmak istedi. Sesi çýkmýyordu. Hamdi’yi aradý gözleri. Hamdi görünürlerde yoktu. Aslanýn bir tanesi üstüne atladý. Aslanla ölümüne boðuþuyordu. O koca aslana dayanacak gücü kalmamýþtý. Yere yýkýldý. Aslan koca aðzýný açýp, diþlerini gýrtladýðýnda acý bir çýðlýk attý. Çýðlýðý öylesine keskin çýkmýþtý ki aslanlar korkudan birbirlerini ezerek kaçýyorlardý. Korkudan açamadýðý gözlerini açtý. Neredeyim diye etrafýný araþtýrdý. Ne salon vardý, ne de diðerleri. Yataðýndan doðrulup dikkatle o korkunç aslanlarý aradý. Gýrtlaðýný yokladý. Ne yara vardý, ne de bere. Nerede olduðuna karar veremiyordu. Kim bilir belki de ölmüþtü. Uzanýp elektrik düðmesine bastý. Yataðýnda olduðunu fark ettiðinde rahatlar gibi oldu. Karma karýþýk olmuþ olan yataðýnýn sýrrýný çözmeye uðraþtý. Yaþadýðýna bir türlü inanamýyordu. Bacaðýna bir çimdik attý. Müthiþ caný yandý. Demek ben ölmemiþim. Gördüðüm olabildiðince korkunç bir rüyaydý diye mýrýldandý. Kalkýp masanýn üstündeki bardaða sürahiden doldurduðu suyu bir dikiþte içti. Su susuzluðunu gidermedi. Bir bardak daha doldurup içti. Bu ne biçim rüyaydý? Gerçek zannedip neredeyse kalp sektesinden ölecekti. Halen yaþadýðýna inanamýyordu. Tekrar yataða uzandý. Göz yaþlarý yastýðýný ýslatýyordu. Nedir bu baþýma gelenler böyle? Ýnsan bir görüþte ve bu denli kýsa bir süre içinde, böylesine ölümüne aþýk olabilir miydi? Benimki çýlgýnlýk deðil de ne? Uyanýkken hayallerimden, uyuduðumda ise rüyalarýmdan çýkmýyor. Ya evliyse? Onun yuvasýný yýkacak kadar ahlaksýz olabilir misin? Diye kendini sorguladý.Hayýr, hayatýna bile mal olsa, onun yuvasýný yýkacak kadar ahlaksýz olamazdý. Onu geçici olarak unutmalýyým. Ancak bekar ise onu düþünmeliyim. Bir türlü gözüne uyku girmiyordu. Belki de o görmüþ olduðu korkunç rüyanýn tekrarlanacaðýndan korkuyordu. Yorgun bedeni uykuya teslim olduðunda neredeyse sabah oluyordu. Ýþe gitme saati geldiði halde ancak ev sahibinin seslenmesiyle uyanabildi. Kalkýp elini yüzünü yýkadý. Baþý kazan gibiydi. Kahvaltý edecek zamaný yoktu. Apar topar giyinip yola çýktý. Bankaya girdiðinde yüzündeki periþan ifadeyi arkadaþlarý hemen fark etti. Arkadaþlarýndan Semra, Kýz ne bu halin senin böyle? Hani evli olsan kocasýndan dayak yemiþ diyeceðim. Sorma be abla, gece öyle bir rüya gördüm ki, sabaha kadar uyuyamadým. Sabaha karþý dalmýþým. Uykumu alamadýðýmdan olacak yüzüm gözüm þiþmiþ. Ne rüyasýymýþ o gördüðün rüya. Sorma abla, onlarca aslanýn arasýnda kaldým. Sabaha kadar onlarla boðuþmaktan olabildiðince yorgun düþmüþüm. Korkusu da cabasý. Ýnan bana abla, hayatým boyunca böyle korku yaþamamýþtým. E.... kýzým, yalnýz yaþamanýn ceremesi bu. Evli olsaydýn sarýlý verirdin kocana, ne korku kalýrdý ne de rüya. Ne yapalým be abla, gün olur kýsmetimiz çýkar o da olur. Ýnþallah diyelim, belki dileðimiz tutar. Aklýna Hamdi geldi yine. Ya þu anda geliverirse? Beni bu halde görürse ne düþünür acaba? En iyisi gidiip makyaj yapmak. Çantasýný alýp tuvalete gitti. Aynaya baktý. Yüzündeki ifade periþandý. Mümkün olduðu kadar özen göstererek makyajýný tamamladý. Eh, en azýndan makyajsýz halinden daha iyitdi. Gidip masasýna oturup çalýþmaya baþladý. Akþama kadar umutla Hamdi’nin gelmesini bekledi ama, umudu gerçekleþmedi. *** Hamdi sabah dükkanýný erkenden açýp, gereken temizlik ve düzenlenmeyi yaptýktan sonra pastaneye iki poðaça getirmelerini söyledi. Çaycýya da bir duble çay diye iþaret etti. Sipariþleri geldikten sonra kahvaltýsýný hýzla tamamladý. Akþamdan beri bankacý kýzý bir türlü aklýndan silemiyordu. Ne vardý bu kýzda kendisini böylesine etkileyen? Oysa ondan daha güzel nice kýzlarla arkadaþlýk etmiþ ve gezip tozmuþtu. Gönül bu dedi. Ota da konar boka da. Müþterilerine hizmet verirken bir hayli dalgýndý. Bu yüzden bazý þeyleri yanlýþ algýlýyor, para alýp verirken yanlýþlýklar yapýyordu. Her fýrsatta kýzý düþünüyordu. Yalnýz yaþadýðýna göre bekar olmasý gerekiyor. Ya deðilse? Ya dulsa? Ah benim geri kafalý ailem, bir dul ile evleneceðim desem etmediklerini koymazlar. Yahu ne dar kafalý adamým ben? Dükkanýma geldi diye hemen sana aþýk mý oldu? Be adam. Belli ki o yüksek öðrenim görmüþ biri. Sense ortaokulu bile yarým býrakmýþ birisin. Boþuna mý söylemiþler? Davul bile dengi dengine diye. Çýkar onu kafandan. Olmayacak duaya amin denilmez. Bana nice güzel kýzlar can atarlarken, ille de o diye niye düþünüyorum? Kalkýp tezgah üzerinde yayýlanlarý toplayýp raflara ve kutulara yerleþtirdi.Yerleþtirme sýrasýnda bile sakarlýðý devam ediyordu. Akþam vakti olmuþtu. Gelir diye umduðu bankacý haným gelmemiþti. Dükkanýný kapatýp kararsýz adýmlarla yürümeye baþladý. Yüreðimdeki sýkýntýyý atabilmem için biraz içsem mi? diye düþündü. Yolunu deðiþtirdi. Eve gitmeyecekti. Ne olur ne olmaz, annesi yine birini bulup niye evlenmiyorsun diye kafa ütülemeye baþlayabilirdi. Kendi sýkýntýsý kendisine yeterdi. En iyisi bir gazinoya gidip kafayý bulmaktý. Ýlk gazinoya irip tenha bir masayý seçti. Garsona sipariþini verdi. Gece yarýsýna kadar içmeye devam etti. Tüm bedeni iyice gevþemesine raðmen, kafasýnýn içinde sanki bir dizel motor çalýþýyordu. Ama bu motor o bildiðimiz motor sesi yerine Belma, Belma diye ses çýkarýyordu. Düþüncelerine baþka yere kaydýrmak istediyse de baþarýlý olamadý. Hesabý ödedikten sonra kalktý. Aðýr adýmlarla yalpalaya, yalpalaya evine doðru yürüdü. Eve vardýðýnda annesi onu merakla bekliyordu. Zira oðlunun geç vakitlere kadar dýþarýda kalmasýna alýþýk deðildi. Merakla, Nerde kaldýn be oðlum? Meraktan çatlatacaktýn anneni. Arkadaþlarla biraz içelim demiþtik. Zamanýn nasýl geçtiðini anlayamamýþýz. Oðlum zorun ne ki böylesine gece yarýlarýna kadar içiyorsun? Ne yapayým be anne? Oldu bir kere. Tamam, tamam hadi git yat artýk. Baban uyuyor, uyanmasýn. Giiidip yattý. Ýçkinin etkisiyle sýzýp kaldý. Sabah kalktýðýnda baþý kazan gibiydi. Caný dükkana bile gitmek istemiyordu. Annesinin hazýrladýðý kahvaltýyý isteksizce yedi. Dükkanýna doðru yürürken ne bu halim? Diye düþündü. Sanki ben deðil de ölüm gidiyor. Aþk denilen bu mu yoksa? Daha ilk görüþte insan böylesine aþýk olunabiliyor mu? Bu gerçekten aþk. Öyle kolay geçip gidici bir heves deðil bu. Nasýl açýlýrým bu kýza? Hangi cesaretle ona seni seviyorum, hem de deliler gibi diyebileceðim? Bu düþünceler içinde yolun sonuna geldiðini anlamamýþtý bile. Cebinden çýkardýðý anahtarlarla önce kepengin asma kilidini açtý. Diðer anahtarla da kapýyý açtý. Dükkanýn tabanýný hafifçe su serptikten sonra, tabanýn tümünü süpürüp temizledi. Ýþini bitirir bitirmez kahvecinin çýraðý gelip dükkanýnýn önüne dikildi. Hamdi aðabey, bir þey istiyor musun? Çay, kahve. Ýstersen poðaça da söylerim. Ýyi ki geldin be Osman. Ben de kahve diye seslenecektim. Bana sade bir kahve getir. Hayrola abi? Sen kahveyi sade içmezdin. Yoksa sen de mi akþamdan kaldýn. Hadi Osman uzatma. Sen çaycý mýsýn, yoksa sorgulama memuru mu? Hadi durma, al gel kahvemi. Az sonra getirilen kahveden bir fýrt çekti. Amanin... nasýl içerler zýkkýmý böyle? Zehir gibi acý bu be. Fincandaki kahveyi güçlükle içti. Müþteriler gelmeye baþladýðýnda sokaða göz attý. Alýþýlmýþýn üstünde, ancak bayram arifelerinde rastlanabilen kalabalýk vardý. Bu gün yoðun bir kalabalýk var. Ýþler yoðun olacak gibi. Bu gün beni iyi yoracaklar diye düþündü. Gerçekten gün boyu, müþterilerinin ardý kesilmedi. Akþam üstü, saat on altý sýralarýnda müþteri geliþi durdu.Günün hasýlatýný sayarak topladý. Kasayý açýp, dünden kalanlarý da ekledi. Bir gazeteye sarýp bankanýn yolunu tuttu. Bankaya girdiðinde Belma ile göz göze geldiler. Belma, buraya gel diye iþaret etti. Hemen oraya gitti. Banka cüzdanýyla birlikte parayý da verdi. Belma, Siz niye zahmet edip buraya kadar getiriyorsunuz? Biz her gün elemanýmýzý gönderip günlük hasýlatýnýzý alýp hesabýna geçiririz dedi. Hamdi, Böylesi daha iyi. Siz hasýlatý aldýrdýðýnýzda buraya gelmeme gerek kalmaz ama, sizi görmekten mahrum olurum dedi. Bunu nasýl söylediðine kendi de þaþýrdý. Yüzü kýpkýrmýzý kesildi. Belma da þaþýrmýþtý. Ýçten bir tebessümle, Sen de haklýsýn. Bu akþam erken çýkacaðýz. Senin dükkanýna gelir biraz laflarýz dedi. Ýþlemleri tamamlayýp hesap cüzdanýný uzatan Belma’ya nasýl teeeþekkür edeceðini bilemedi. Kekeleyerek yavaþça, Sizi özlemle bekleyeceðim dedi. Saat on dokuza geliyordu ama Belma görünürlerde yoktu. Acaba gelmeyecek mi? Diye düþünürken Belma kapýda göründü. Hemen kalkýp buyur etti. El sýkýþtýlar. Önce size ne ikram edeyim. Hiçbir þey. Sabahtan beri çay içe içe midemiz çay gölü odu. Ýyi de adettendir. Mutlaka bir þeyler içmeniz gerekir. Hadi söyle de kahveciye bildireyim. Varsa sade gazoz alayým. Olmaz mý efendim? Hemen getirirler. Dýþarý çýkýp kahveciye, Ýki sade gazoz diye seslendi. Belma’nýn karþýsýndaki koltuða oturdu. Ne var, ne yok görmeyeli beri? Ne olacak? Bankada iþlerin tükeneceði mi var? Bu gün güya fazla mesai yapmayacaktýk ama, yine de bir saat mesaiye kaldýk. Sizin iþler nasýl? Sizi düþünmekten iþi düþünecek hal mi kaldý bende? Aaaa beni niye düþünüyorsun ki? Bilmiyorum. Daha doðrusu nasýl anlatacaðýmý bilemiyorum. Söylemek istedikleri sanki boðazýnda düðümlenmiþti. Durakladýðýný gören Belma, Hadi ne duruyorsun? Ne söyleyeceksen söyle. Çekinilecek ne var bunda? Ne bileyim? Kýzarsýnýz diye korkuyorum. Karþýlýklý konuþuyoruz iþte. Bunda kýzýlacak ne olabilir ki? Kýzmayacaksýnýz deðil mi? Baþýma gelene bak. Ayol niye kýzayým? Belma haným, sizi ilk gördüðümden beri, size çýlgýn gibi aþýðým. Bir görüþte, hem de ilk görüþte öyle mi? Evet, ilk görüþte. Yorumunuz ne olursa olsun, bu bir gerçek. Peki ilerisi için ne düþünüyorsunuz. Yuva kurmak mý, yoksa gönül eðlendirmek mi? Delicesine aþýk bir insan, gönül eðlendirmeyi nasýl düþünür ki? Elbette sizinle yuva kurmayý düþünüyorum. Hamdi bey, inanýn beni çok þaþýrttýnýz. Bu kararýnýza aileniz ne diyecek? Ya senin deðil de, kendi düþündükleri birinin gelinleri olmasýný düþünüyorlarsa? Ya benim ailem seninle evlenmeme karþý çýkarsa? Bunlarýn hepsi olasý þeyler deðil mi? Ailemin bu konuda bana karþý çýkmasý olasý deðil. Ne mutlu sana. Oysa benim ailem, ille de sevemeyeceðim biriyle ille de evleneceksin diye tutturmuþlardý. Baskýlarýndan kurtulmak için buraya atanmamý istedim. Ben de sana bir þey itiraf edeyim. Seni ilk gördüðümde, iþte hayallerimi süsleyen erkek demiþtim. Yine de hemen evlenmeye kalkýþmanýn gereksiz olduðuna inanýyorum. Önce yeteri kadar birbirimizi tanýmamýz gerekir. Evlilik pazara kadar deðil, mezara kadar olmalýdýr derler. Evlilik öncesi, bir süre arkadaþlýk etmenin yararýný tartýþmak bile istemiyorum. Çok haklýsýnýz. Peki bu Pazar beraberce Çeþme’ye gidebilir miyiz? Elbette neden olmasýn? *** Pazarý adeta iple çekti. Sabah erkenden arabasýyla dükkanýnýn önüne geldi. Kararlaþtýrdýðý saatten tam yarým saat önce gelmiþti. Az sonra karþýdan Belma göründü. Arabasýný çalýþtýrýp hareket etti. Tam Belma’nýn yanýnda durdu. Belma kapýyý açýp içeri girerken, Acelen ne böyle? Dükkanýnýn önüne gelmemi bile bekleyemedin. Gören de kýzý kaçýrýyor diyecek. Aþk bu Belma’cýðým. Amaç bir an önce sana kavuþmak. Gün gelir usanýrsýn. O zaman da bu davranýþýný anýmsatýrým sana. Usanmak mý? Senden mi usanacaðým? Ne olur Belma’cýðým benimle dalga geçme. Þuna kesin olarak inanmaný isterim. Yaþadýðým sürece sana tapacaðým. Ne demiþler Hamdi’ciðim? Bütün aþklar tatlý baþlar ama, sonu genelde hüsranla biter. Hayýr Belma’cýðým, bizimki tatlý baþladýðý gibi ömür boyu tatlý sürecek. Ýnþallah dedi Belma. Araba hýzla ilerliyordu. Hamdi, Belma’cýðým, Çeþme’ye daha önce gitmiþ miydin? Hayýr Hamdi’cim hiç gitmedim. O halde eski yoldan gidelim mi? O yolun zirveye ulaþtýðý yerde Manzara Kahvesi diye bir yer var. Görülmeye deðer. O kahveden aþaðýdaki doyumsuz güzellikteki manzaraya bakýyorsun. Olaðan üstü güzel bir yer. Sen nasýl istersen öyle olsun. Konuk umduðunu deðil bulduðunu yer derler. Bu gün senin konuðunum. Sence nasýl uygunsa öyle yap. Belma’cým, biz artýk bir bütünüz. Konukluktan söz eden kim? Bu yolu çok iyi bilirim. Paralý yol hýz manyaklarýyla dolu oluyor.Kaza riski çok yüksek olan bir yol. Bu nedenle daha tenha ve daha az riski olan bu yolu yeðliyorum. Tamam þekerim. Nasýl istiyorsan öyle olsun. Urla’yý geçtikten sonra araba dik bve uzun bir rampaya týrmanmaya baþladý. Kamyonlar olabildiðince yavaþ ilerliyorlardý. Zirveyi aþar aþmaz yolun solunda kalan boþluða saptýlar. Arabalar arasýnda bir yer bulup arabayý park ettiler. Arabadan indiklerinde Belma kahvehaneye çýkacaðýna yolun karþý tarafýna geçti. Aþaðýya baktýðýnda yüzlerce metre derinlikteki bir uçurumun kenarýnda olduðunu fark etti. Ýçini bir ürperti kapladý. Düþmekten korkar gibi geri çekildi. Hamdi.... ne egzotik bir yer burasý. Ay vallahi, bir daha uçaða bindin mi? diye sorarlarsa, binmedim demeyeceðim. Þuraya baksana. Buranýn uçaktan ne farký var? Beðendiðine çok sevindim sevgilim. Hadi kahvehaneye çýkýp soðuk bir þeyler içelim. Kahvehaneye çýkýp, manzaranýn iyi göründüðü bir masaya oturdular. Soðuk kolalarýný aðýr, aðýr yudumladýlar. Hamdi, “hadi gidelim” demese Belma’nýn kalkýp ta gitmek aklýna gelmeyecek. Ay hamdi, buranýn güzelliði ne böyle? Ya havasý? Ne kadar serin bir yer burasý? Serinliði iyi depola. Zira Çeþme’nin sýcaðýnda piþeceðiz. Arzu edersen dönüþte yine bu yoldan döneriz. Yine burada oturup iyice serinleriz. Tamam sevgilim. *** Çeþme’de kale yakýnlarýnda arabalarýný park edebilecekleri bir yeri zorlukla buldular. Hamdi fotoðraf makinesini sehpasýyla birlikte yanýna aldý. Kalenin kapýsýna doðru yöneldiler. Kapý önündeki aslan heykellerinin yanýna geldiklerinde, Belma’ya, Hadi sevgilim, aslanlardan birinin yanýna geç. Makineyi hazýrladýktan sonra beraberliðimizin ilk resmini çekelim dedi. Belma aslanýn yanýna gidip durdu. Sað kolunu aslanýn yelesi üstüne koyup beklemeye baþladý. Hamdi makineyi sehpasýna takýp gerekli ayarlarý yaptýktan sonra deklanþöre basýp, hýzla aslanýn yanýna gidip kolunu Belma gibi aslanýn yelesi üstüne koydu. Az sonra, makine çýt diye bir ses çýkardý. Resim çekilmiþti. Makineyi toplayýp çarþý içine yürüdüler. Kaleyi geçtikten sonra sol taraftaki sokaða saparken bir köpeðin havlamasý ilgilerini çekti. Nedense ortalýkta her hangi bir köpek yoktu. Belma, Hamdi’ciðim yukarýya baksana. Hamdi yukarýya baktýðýnda havlayanýn köpek deðil de kafesindeki bir papaðanýn havladýðýný gördüðünde çok þaþýrdý. Bir süre durup papaðaný seyrettiler. Daha sonra sokaða girip ilerlediler. Sokaðýn sonundaki lokantaya girdiler. Lokanta týklým týklým doluydu. Boþalacak bir masa beklemek zorunda kaldýlar. Uygun bir masa boþaldýðýnda oturdular. Burasý Çeþme’nin en çok iþ yapan bir lokantasý. Sapa bir yerde kalmasýna raðmen, yemeklerindeki lezzet yüzünden her zaman dolu oluyor. En nefis et yemeklerini bu lokantada yemek mümkün oluyor. Belli oluyor zaten. Diðer lokantalar bomboþ dururken burada oturulacak yer bulunmuyor.Garsona iki birer buçuk döner ve iki de ayran söylediler. Yemek sonrasý arabanýn yanýna döndüler. Arabalarýna binip Dalyan’a gittiler. Oradan da sahildeki bir gazinoya. Soðuk biralarýný yudumlarken, gelecekleri üzerine uzun uzun söyleþtiler. Zamanýn hýzla akýþýný fark etmemiþlerdi. Neredeyse akþam olacaktý. Hadi kalkalým sevgilim. Birazdan sarhoþ araba kullananlar yüzünden trafikte zor anlar yaþarýz. Gerçi yine geldiðimiz yoldan döneceðiz ama, yolcu yolunda gerek. Manzara kahvesinde canýmýz istediði kadar kalýrýz. Hesabý ödedikten sonra kalktýlar. Arabaya binip geri dönüþü baþlattýlar. Çeþme’nin dýþýndan geçen caddeye saptýlar. Ana yola çýktýklarýnda trafik iyiden iyiye hareketlenmiþti. Manzara kahvesine vardýklarýnda mola verdiler. Yine manzaraya hakim bir masada oturdular. Sevgilim, buranýn Menemeni ünlüdür. Menemeni sever misin? Hem de çok severim. Yaz yemeklerinin en lezizidir. Garsona Menemen ve yanýnda iki de bira getirmesini söylediler. Belma, Ne yapýyorsun sen? Zaten sahilde yeteri kadar içtik. Ýçkinin fazlasýna haram derler. Sevgilim sen birayý da mý içkiden sayýyorsun? Tabi içkiden sayýyorum. Bira da alkollü deðil mi? Biranýn alkolünden ne olur sevgilim? Sevgilim niye öyle söylüyorsun? Alkol alkoldür. Üstelik alkaol þiþede durduðu gibi durmaz derler. Aldýrma be sevgilim. Alkol da olsa midemizde uslanýr. Sen öyle de. Hele alkolün etkisiyle olur olmaz yerde hýz yap. Ýlk kavgamýzý arabada baþlatýrýz. Ben seni kýrar mýyým sevgilim? Hýz yapýpta seni niye korkutayým. Tamam bu gelenleri içelim ama sakýn baþka söyleme. Yakýnda gerçekleþtirecekleri evlilikler þerefine kadehleri kaldýrdýlar. Gecenin yarýsý geçmiþti. Belma, Hadi sevgilim kalkalým artýk. Gerçi manzara doyulacak gibi deðil ama, yarýn sabah görevimin baþýnda olmam gerekiyor. Öyle olmasaydý sabaha kadar buradan ayrýlmak istemezdim. Hamdi, Tamam sevgilim kalkalým dedi. Hesabý ödedikten sonra arabaya binip hareket ettiler. *** Belma’nýn evine vardýklarýnda saat ikiyi bulmuþtu. Ev sahibinin kendilerini gözettiðinden habersiz, kýsa bir veda öpüþü yaptýlar. Ev sahibi kiracýsýnýn tanýmadýðý bir erkekle öpüþtüðüne çok kýzmýþtý. Kiracýsý eve girer girmez, Kýz sürtük, ne bok yemeye bu saatlere kadar sokaklarda kadýn? Hiç utanma sýklma yok mu sende? Belma bu aðýr sözler karþýsýnda þok olmuþtu. Haným efendi sen ne diyorsun? Aðzýndan çýkanlarý kulaklarýn duyuyor mu? Senin kiracýnsam esirin deðilim ya. Sen ne karýþýyorsun benim özel hayatýma? Söylediklerinin tümünü iade ediyorum sana. Sürtük sensin. Ev sahibi sanki kudurmuþtu. Hani gücünün yeteceðine inansa, belki de Belma’yý dövmeye kalkýþacaktý. Sabah ola hayrola. Yarýn ilk iþim seni sokaða atmak olacak. Haddine düþmüþse bir dene. Burasý dað baþý mý be? Hemen ev aramaya baþlayacaðým ve senin bu lanet evinden çýkacaðým. Utanmadan bir de ev tutup çýkacaðým diyor. Hemen çýkacaksýn diye baðýrýp odasýna çekildi. Belma ne olur ne olmaz diye kapýsýný arkadan kilitledikten sonra, kapýnýn arkasýna açýlmasýný önlemek için eþya yýðdý. Ýçkinin etkisiyle olanlarý deðerlendirmeye gerek görmeden derin bir uykuya daldý. Sabah iþ saatine ucu ucuna uyandý. Kapýnýn arkasýna yýðdýklarýný çektikten sonra, makyaj bile yapmadan yola çýktý. Ýþ baþý yaptýðýnda eli iþe varmýyordu. Her yaptýðý iþi isteksizce yapýyordu. Aklý ev sahibinin söylediklerindeydi. Ah diyordu. Akþam olsa da Hamdi’ciðime bir kavuþsam. O gün akþamýn olmasý sanki çok uzun sürmüþtü. Gün bitmek bilmiyordu. Hele þu bir saatlik fazla mesai yok mu? Ýþin tuzu biberiydi sanki. Mesai bitiminde doðruca Hamdi’nin dükkanýna gitti. Olaný biteni anlattý. Hamdi, Birbirimizi yeteri kadar tanýmýþ bulunuyoruz. En iyisi yýldýrým nikahý için baþvuruda bulunmak. Böylece ev sorunundan kurtulmuþ oluruz. Ýyi be Hamdi’cim, evlilik için hiçbir hazýrlýðým yok ki. Ona bakarsan benim de yok. Zira seni tanýmadan önce evlilik düþüncem yoktu. Bu devirde evlilik için hazýrlýk yapmaya gerek yok ki. Ne ararsan her þeyin hazýrý var. Gücümüzün yettiðini peþin alýr, yetmediðini de taksitle alýrýz.Fýrsat bu fýrsat, hadi gidip beyaz eþyalara bakalým. Vestel, Profilo ve Arçelik maðazalarýný gezdiler. Sonunda Arçelik te karar kýldýlar. Buzdolabý, çamaþýr makinesi ile fýrýný taksitle aldýlar. Belma maðaza içerisinde diðer ev aletlerini incelerken Hamdi eþyalarýn götürüleceði adresi yazdýrdý. Rondo, fritöz, mikser ve bir de çay makinesi seçen Belma, Hamdi’ciðim, biz bu eþyalarý aldýk ama nereye koyacaðýz? Önce ev tutmamýz gerekmez miydi? Ev tutmamýza gerek yok sevgilim. Bizim evimiz var. Evimiz kiradaydý. Kiracý yeni çýkmýþtý. Dip temel boya badana yaptýrdýðým için henüz kiraya vermemiþtim. Þimdilik oraya taþýnýrýz. O evi beðenmezsen, ileride daha büyük bir ev satýn alýrýz. Evin beðenilmeyeni olurmu? Baþýmýzý sokacak yerimiz olsun yeter. Hele ev kendinin oldu mu? Onu istediðin gibi donatýp güzelleþtirirsin. Evimiz aslýnda yabana atýlacak bir ev deðil. Ýki oda bir salon. Üstelik yeni sayýlýr. Henüz beþ yýllýk bir bina. Hýnzýr, bunu bana daha önce niye söylemedin? Ne bileyim ben? Öðünmüþ olurum diye düþünmüþ olabilirim. Desene her zamanki mütevazýlýk halin. Hadi artýk boþ verelim artýk ev muhabbetini. Maðazalar kapanmadan mobilyalara bakalým. Bir mobilya maðazasýna girdiler. Ýkili baza, çift kiþilik yaylý yatak, gardýrop, þifoniyer ve tuvalet masasý beðendiler. Hamdi ödemek istediðinde, Hele sen þöyle kenarda dur biraz. Yatak odasýný döþemek gelin hanýmýn yükümlülüðüdür. Ýzin ver de bunlarý ben ödeyeyim. Sen ben var mý sevgilim? Ha sen ödemiþsin, ha ben. Ne çýkar bundan? Olsun biz yine de kurallara, geleneklere uyalým. Maðaza sahibi, Haným efendi ödemeyi hemen yapmanýza gerek yok ki. Biz sizi sýkýþtýrmayýz. Elinize geçtikçe ödersiniz. Yol yürümekle, borç ödemekle tükenirmiþ. Bir an önce ödeyeyim ki, iþ baþýnda birde bunu düþünmeyeyim. Peki haným efendi siz bilirsiniz. Eþyalarý mesai sonunda gönderirseniz memnun olurum dedi. Adresi verdikten sonra iþ yerine geri döndüler. *** Hamdi sabah erkenden dükkanýný açtý. Saat sekiz buçukta cama az sonra geleceðim diye yazdýðý bir kaðýdý selobantla yapýþtýrdýktan sonra tanýdýðý bir avukata gitti.Avukata yýldýrým nikahý yaptýrmak istediðini, bu nedenle nikah için ne gerekeceðini sordu. Avukat, Öyle her isteyene yýldýrým nikahý kýymazlar. Yýldýrým nikahý için bazý gerekçeler vardýr. Örneðin, ölümcül bir hastalýk, aðýr hasta bir ana veya baba veya bunlara benzer haklý nedenler olabilir. Ama tanýdýðýn bir doktor varsa, öyle bir raporu kolayca alabilirsin. Doðal olarak bu doktorun resmi bir yerde çalýþýyor olmasý gerekir. Sen raporu al gel, ben geriye kalanýný tamamlarým dedi. Hükümet tabibiyle iyi görüþüyordu. Hemen gidip durumu anlattý. Doktor, Kolay iþ o dedi. Avukat gerekeni yapsýn. Davayý açsýn. Mahkeme bizden resmi rapor ister. Ben de gerektiði þekilde raporu yazarým. Daha sonra mahkemenin istediði rapora Hamdi için, “ileri derecede kalp hastasýdýr” diye yazýldý. Rapor iþi hal olduktan sonra, sýra gelin hanýmýn doðum yeri olan Demirci Nüfus Dairesine telgraf çekmeye geldi. Hamdi, Kaç gün sürer bu iþlemler diye sordu? Üç günden fazla süreceðini sanmam. O halde ben nikah davetiyelerini hemen bastýrayým. Sakýn ha. Neden? Olur mu hiç? Çektiðimiz telgrafa “Hüseyin oðlu Belma Tanrýkulu’nun evlenmesinde sakýnca yoktur” diye karþýlýk gelirse, nikah memuru bu nikahý kýyar mý sanýyorsun? Hadi caným sende. Böyle saçmalýk olur mu? Olur Hamdi bey olur. Burasý Türkiye. Bu ülkede her þey olur. *** Çektikleri telgrafýn karþýlýðý aynen þöyle gelmiþti. “Nüfus müdürlüðümüz kütüðünde kayýtlý Hüseyin oðlu Belma Tanrýkulu’nun evlenmesinde sakýnca yoktur” Telgrafý okuduðunda yüzü renkten renge girdi. Vay be dedi. Avukat bey ne denli haklýymýþ. Ýsmiyle cismiyle kýz oðlan kýzý erkek yapýp çýktýlar. Bir de askere çaðýrsalardý bari. Doðruca avukata gitti. Avukat, Telgrafý yenileyelim ve telefonla da uyaralým dedi. Hazýrlanan telgraförneðiyle yine postaneye gitti. Rehberden nüfus dairesinin telefon numarasýný bulup telefon açtý. Görevliye yapýlan yanlýþlýðý anlattý. Görevli, Özür dilerim. Ýþler öylesine yoðun ki, dikkatimden kaçmýþ. Gerekeni hemen yapacaðým. Gelen yanýt telgrafýnda hata düzeltilmiþti. Davetiye bastýrmak için sakýnca kalmamýþtý. Ev sahibi Saime haným, kiracýsýnýn sabah erkenden çýkýp, akþamlarý geç gelmesine çok fena bozuluyordu. Konuk gelen karþý komþusu Fatma hanýma dert yanýyordu. Bu ne biçim kýz a kardeþ. Aðzýma yakýþtýramadýðýmdan söylemek istemiyorum ama yine de söyleyeceðim. Bu ne iþtir böyle kardeþ? Bunun yaptýðý fahiþelik deðil de ne? Geçen gün gece yarýsý geçtiði halde gelmemesi beni meraklandýrmýþtý. Gözüme uyku girmedi. Saat ikiyi geçtiðinde evimin önünde bir araba durdu. Bir de baktým bizim küçük haným arabadan iniyor. Arabayý sürende arabadan inip yanýna geldi. Perdenin aralýðýndan dikkatle izliyorum. Aaa kardeþ ne göreyim? Dudak dudaða öpüþmüyorlar mý? Hem de sokaðýn ortasýnda Ýnan dondum kaldým. Eve girmesini bekledim. Ýçeri girince açtým aðzýmý yumdum gözümü. Sen ne biçim kýzsýn böyle? Sende hiç utanma arlanma yok mu diye verdim veriþtirdim. Ay kardeþ bana “sen ne karýþýyorsun” demez mi? Cinler tepeme toplandý. Tez evimden çýk dedim. Çýkmazsan eþyalarýný evimden atarým dedim. “ Sýkýyorsa at” demez mi? Vallahi kardeþ bu kadar da yüzsüzlüðü beklemiyordum. Evimden defolup gitmesini dört gözle bekliyorum. Ay... Saime kardeþ, hani sen anlatmasan yalan diye inanmayacaðým. Ama sen anlatýnca doðruluðundan hiç þüphe etmem. Oysa gelip giderken ne kadar haným, hanýmcýk bir hali var. Allah var, ne saklayayým. Ýçimden Allah inþallah bu kýzý benim oðluma kýsmet eder demiþtim. Aman kardeþim tövbe de. Aðzýndan yel alsýn inþallah. Senin oðlun altýn deðerinde bir çocuk. Altýndan da öte pýrlanta gibi maþallah. Bula bula oðluna bu fahiþeyi mi buldun? Aman aklýndan geçeni kimse duymasýn. Oðlunun itibarý beþ paralýk olur alimallah. Tövbe de Saime hanýmcýðým. Bunu senden baþkasýna söyler miyim? Fatma haným, aldýðý bilgileri geç kalmadan yaymak için kalktý. Bana müsaade kardeþ. Varam gidem, evde iþ bitmiyor ki. Ýzin senin Fatma haným. Doðru söylüyorsun. Ev iþi biter mi kardeþ? Kapýyý ardýndan kapatýrken söyleniyordu. Gidinin kaltaðý, aldýðýn bilgileri yaymak için nasýl da acele ediyorsun? *** Bastýrdýðý davetiyeleri Belma’ya götürdü. Belma, Benim burada tanýdýðým kimse yok. Sadece bankamýzdaki arkadaþlarýma fazlaca vereceðim. Belki arkadaþlarýný da nikahýmýza getirmek isterler. Yalnýz bir tanesini özellikle benim ev sahbime beraberce götüreceðiz. Davetiyeyi verirken nikahýmýza seni de bekliyoruz dediðimizde acuze karýnýn yüzünün ne hale geleceðini görmek istiyorum. Aman be Belma, sen halen orada mýsýn? Boþ ver. Herkes yaptýðýndan utansýn. O herkes gibi olsaydý belki utanmayý bilirdi. Onun utanacaðýný hiç sanmýyorum. Olsa olsa evlendiðimize bozulacaktýr. Nasýl bozulduðunu görmekten büyük haz alacaðým. Az buz deðildi söyledikleri. Deymez ama, nasýl istersen öyle olsun. Davetiyeyi beraberce götürüp verdiler. Verirken, Saime teyzeciðim, O gece Hamdi ile öpüþtüðümüzü görmeni kapý kapý gezip anlatmadýðýn komþu býrakmamýþsýn. Sokaktan geçenleri bile çevirip anlatmýþsýn. Sen her þeyde kötülük arar olmuþsun. Zira senin için kara. Sen genç bir kýzýn namusuna çamur atmanýn ne denli büyük bir erdensizlik olduðunu nereden bileceksin? Namus senin defterinde yazmýyor ki. Nikahýma bir çok genç kýz gelecek. Gel ki dedikodu defterinde yeni sayfalar açasýn. Hoþça kal bile demeden ayrýldýlar. Saime haným söylenenlere çok bozulmuþtu. Arkalarýndan, Bu gördüðünüz en son mürüvvetiniz olur inþallah diye beddua etti. *** Nikah salonu oldukça kalabalýk ve o denli seçkin konuklarla doluydu. Hamdi’nin þahitliðini Ticaret Odasý baþkaný, Belma’nýn þahitliðini ise çalýþtýðý bankanýn müdürü yapmak üzere nikah masasýna davet edildiler. Nikahý kýymak üzere belediye baþkaný masadaki yerini aldý. Nikah sonrasý kutlamalarýn ardý arkasý kesilmiyordu. Takýlar için ne gelinin, ne de damadýn göðsünde yer kalmamýþtý. Nikah için hazýrlanmýþ araba nikah salonunun önünde genç evlileri bekliyordu. Arabaya bindiler. Arkalarýnda uzun bir konvoy oluþtu. Þehir içinde atýlan turdan sonra evlerine geldiler. Sabah erken kalktýlar. Balayýna çýkacaklarý için arabasýna bakým yaptýrmýþtý. Önce dükkanýna gitti. Cama 10. 07. 1990 dan 10. 08. 1990 tarihine kadar kapalýdýr Müþterilerimden özür dilerim diye bir yazý yapýþtýrdý. Sanayi sitesine giderek tamir haneden arabasýný alýp evine döndü. Yanlarýna almalarý gerekenleri arabanýn bagajýna yerleþtirdikten sonra yola çýktýlar. Hamdi, Hadi sevgilim, söyle bakalým nereden baþlýyoruz. Sen nereden istiyorsan oradan sevgilim. Hadi caným nazlanma.Söyle de oradan baþlayalým. Madem ki ýsrar ediyorsun, Manzara kahvesinden. Ýnan bana sevgilim ben de ayný þeyi düþünmüþtüm. Ýzmir’in sýkýþýk trafiðinde bir hayli sýkýldýlar. Ýnciraltý’ndan sonra trafik rahatladý. Urla’dan sonra ise neredeyse yol tamamen boþtu. Manzara kahvesinde durdular. Manzarayý en iyi görebilecekleri bir masaya oturdular. Menemen ile iki de bira söylediler. Yemekten sonra geri döndüler. Seferihisar sapaðýndan saptýlar. Saðý solu marul tarlalarý ve çiçek bahçeleriyle dolu yoldan ilerlediler. Yol oldukça bakýmlýydý. Kuþadasý’na vardýklarýnda gözlerine inanamadý. Ay hamdi’ciðim ne muhteþem ter burasý. Arabamýzý yatak ayýrttýðýmýz otele býraktýktan sonra kenti doya doya gezeriz. Burasý öyle yoðun kalabalýk ki, arabayla gezmek olasý deðil. Sen nasýl istersen sevgilim. Arabayý otel park yerine býraktýktan ssonra el ele tutuþup kenti gezmeye baþladýlar. Belma Güvercin adasýný olaðan üstü güzellikte buldu. Gördüklerine hayran olamamak mümkün deðildi. Akþam yemeðini sahildeki bir lokantada yediler. Belma Hamdi’nin içki sipariþine karþý çýktý. Hamdi’ciðim, gerçekten beni seviyorsan içki içme dedi. Bak sevgilim burasý ne kadar güzel. Hava desen olaðan üstü güzellikte. Þu serinliðe bak. Burada içmeyeceksin de nerede içeceksin? Alkolik olmaya hiç niyetim yok. Ýkimiz de içmeyeceðiz. Tamam sevgilim, seni kýrar mýyým ben? Gece yarýsýndan sonra otele döndüler. Kuþadasý’nda üç gün kaldýlar. Dördüncü gün yine yola çýktýlar. Bu kez yolculuklarý Bodrum’aydý. Bafa gölündeki balýk lokantasýnda mola verdiler. Göl kenarýndaki gazinoda nefis balýklarla karýnlarýný doyurdular. Belma, Hamdi’ye içkinin adýný bile anmasýna izin vermiyordu. Yine yola koyuldular. Milas’ý geçtikten sonra, Güllük yoluna saptýlar. Burada Kaptan oteli diye bir yer var. Boþ odalarý varsa bir gece de burada kalýrýz sevgilim. Sana baþtan söyledim sevgilim. Sen nasýl istersen öyle olsun diye. Kalacaðýmýz otel lüks deðil ama, insanýn kendi havasýndaki bir yer. Beðenmezsen yola devam ederiz. Otel küçük bir tepenin üzerinde, Güllük körfezine hakim bir yerdeydi. Boþ oda vardý. Komi arabaya gidip bagajdaki valizi odaya taþýdý. Balkona oturdular. Hem körfez, hem kentin bazý evleri sanki ayaklarýnýn altýndaydý. Akþam yemeðini otel sahibinin hazýrladýklarý köy sofrasýnda yediler. Bu tarz yemek Belma’nýn çok hoþuna gitmiþti. Hamdi’ciðim, buradan sonra nereye gidiyoruz? Tabi ki Bodrum’a. Peki Bodrum’a gitmesek olmaz mý? Tabi olmaz sevgilim. Otelde yerimizi ayýrtmýþtýk. Telefon edip iptal ettirirsin. Burasý küçük bir yer. Çabuk býkarsýn. Ýnsaf et sevgilim. Þu güzelliðe bak. Böyle bir yerden býkýlýr mý? Ama sen býkarsan bir þey diyemem. Yanýmda sen varken benim için her yer cennet. Dilersen emekliliðimizde buraya yerleþiriz. Olabilir. Neden olmasýn? Hadi öyleyse bir tekne kiralayýp Bodrum’a kadar olan koylarý görelim. Bodrum buraya uzak mý? Yanýlmýyorsam yirmi beþ kilometre kadar. Desene çok yakýnmýþýz Bodrum’a Aslýnda koylar karayolundan da görülüyor. Denizden görmek çok daha güzel. Hadi öyleyse güzel olaný yapalým. Limandaki teknelerden birini kiralayalým. Bu saatten ve bunca yorgunluktan sonra mý? Bu gezinin yarýný yok mu? Bu gece iyice dinlendikten sonra tekne kiralarýz. Zaten gün kavuþmasýna ne kaldý? Haklýsýn sevgilim. *** Sabah limandaki bir tur teknesiyle anlaþýp denize açýldýlar. Öðlen ve akþam yemekleri teknedendi. Üstelik tekne gece yarýsýna kadar hizmetlerinde olacaktý. Koylarýn güzelliði karþýsýnda sanki büyülenmiþlerdi. Geziyi gece yarýsýna kadar sürdürdüler. Yorgunluklarýný ancak otele döndükten sonra fark ettiler. Alýþýk olmadýklarý deniz yolculuðuyla çok sarsýlmýþlardý. Hele Belma’nýn baþ dönmesi geçmek bilmiyordu. Yatar yatmaz derin bir uykuya daldýlar. Sabah yine erken kalktýlar. Sahile inip bir süre gezdikten sonra bir balýkçý lokantasýnda kahvaltý yaptýlar. Kahvaltý sonrasý kahvelerini yudumlarlarken, Nasýl buldun Güllüðü? Hoþuna gitti mi? Hoþuma gitmez olur mu sevgilim? Olaðan üstü bir yer. Burada kalmaya devam edelim mi? Yoksa gezimizi sürdürelim mi? Bilmem ki, gideceðimiz yerler de bu denli güzel ise devam edelim. Güzel olmasa gidelim der miydim? O halde yolcu yolunda gerek. Hemen yola çýkalým. Çýkalým sevgilim. Otele dönüp hesabý keserken komi valizi arabaya taþýyýp bagaja yerleþtirdi. Komiye yüklü bir bahþiþ verdikten sonra hareket ettiler. Hamdi üzerinde gittikleri yolu göstererek, Ne kadar geniþ ve bakýmlý yol deðil mi? Eskiden Milas Bodrum arasýndaki yol yetmiþ kilometre idi. Bu yol ile kýrk kilometreye düþtü. Bodrum ile Milas gidiþ geliþlerini çok rahatlattý. Oysa ben o eski yolu arýyorum. Orman içinden kývrýla kývrýla giden yol Mumcular’dan geçerdi. Hani Karaova düðünü diye bir türkü var ya, türküdeki Karaova Mumcular’ýn eski adý. Türküde anlatýlanlarýn yaþandýðý yerdir. Ya öyle mi? Ben de merak ediyordum, bu Karaova dedikleri yer neresi diye. Muðla folkloru için baþta Ferayi olmak üzere Karaova düðünü ile Bodrum hakiminin çok özel bir yeri vardýr. Desene bu yörenin insanlarý olabildiðince duygulu insanlar. Baksana her olaya bir türkü yapmýþlar. Belki de insanlarýnýn çok duygulu ve sevecen olmalarý nedeniyle ülkemizde ilk turizm hareketinin Bodrum’da baþlamasýna neden olmuþtur. Gerçi Bodrum’un turizme açýlmasýnda Balýkçý’nýn etkisi çok büyük olmuþtur. Balýkçý da kim? Halikarnas Balýkçýsý, Yani Cevat Þakir Kabaaðaçlý. Ha.. öyle de de anlayayým. Sadece Balýkçý deyince algýlayamamýþtým. Az sonra Bodrum kalesi göründüðünde Belma, Kaleye baksana sevgilim. Resimlerde görüp hayran kaldýðým bu kaleyle karþýlaþmak ne güzel bir durum. Ýnan gözlerime inanamýyorum. Sana gideceðimiz her yer birbirinden ilginç ve deðiþik güzelliklerle dolu olduðunu söylemiþtim deðil mi sevgilim? Evet sevgilim söylemiþtin ama ben bu kadarýný ummuyordum. Arabamýzý park ettikten sonra dünyanýn en ünlü su altý müzesini de gezeriz. Sonra da öðlen yemeðimizi yer otelimize çekiliriz. Zira Bodrum’da hayat gece yarýsýndan sonra baþlar. Bodrum’un geceleri olaðan üstü hareketlidir. Gündüzün sýcaðý nedeniyle hareketlilik gece baþlar. Kýlavuzum sensin sevgilim. Bana hiçbir þey sorma. Ne yapmak gerekiyorsa kararýný sen ver. Kaleyi ve su altý müzesini gezdikten sonra kale yakýnlarýndaki çarþý içindeki bir köfteciye girdiler. Masaya oturup sipariþlerini verdikten sonra, Hamdi, Bu dükkandaki sadelik seni aldatmasýn sevgilim. Bodrum’da en lezzetli köfteyi ancak bu dükkanda yiyebiliriz. Kokusundan belli sevgilim. Hani çok aç olsam açlýktan diyeceðim. Oysa aç deðilim. Köfteler gerçekten nefisti. Köfteciden çýktýktan sonra otele gittiler. Odalarýndaki klimanýn serinliði bedenlerini harekete geçirdi. Soyunup yataða girdiler. Doyumsuz ir hazla uzun uzun seviþtiler. Karýnlarý acýkýncaya kadar da yataktan çýkmadýlar. Banyo yaptýktan sonra giyinip çýktýlar. Orhan’ýn yerine gidip oturdular. Balýktan sonra karýþýk ýzgara söylediler. Sevgilim, içki de söylemem kýzmazsýn deðil mi? Aslýnda kýzmam gerekir ama, nasýl olsa araba kullanmayacaksýn. Bu gecelik idare ederiz. Yemekten sonra diskoya gittiler.Gece boyunca doyasýya dans ettiler. Disko sabaha karþý daðýldýðýnda kaldýklarý otele döndüler. Ertesi gün öðlen vakti kalktýlar. Bir hafta boyu doyasýya eðlendiler. *** Sabah erken kalktýlar.. Sevgilim, Bodrum’da yaþam güzel ama, senin görmeni istediðim baþka güzellikler de var. Buradan Muðla’ya, oradan da Dalyan’a geçeceðiz. Dalyan’ýn güzelliklerine doyamayacaksýn. Marmaris’e bir baþka zaman gideriz. Marmaris’e gidip te Datça’ya gitmemek olmaz. Bu nedenle Marmaris’e gitmeyi baþka bir zamana býrakacaðýz. Zira gezi programýmýz çok zengin. Marmaris ve Datça’yý dar bir programa sýkýþtýrmayalým. Ta... baþtan söylemiþtim sevgilim. Sen nasýl istiyorsan öyle olsun diye.Muðla’dan sonra çýktýklarý uzun rampadan sonra zirveden aþaðýdaki ovanýn görüntüsü anlatýlamayacak kadar güzeldi. O korkunç yükseklikten aþaðýlara bakmaktan çok etkilenmiþti. Sevgilim, burasý neresi? Devrant güzelim. Aþaðýda gördüðün o yeþillikler içindeki köyün adý Gülaðzý köyü. Sevgilim burasý ne enteresan bir yer böyle. Ýnsaný sanki büyülüyor. Hele biraz sabret sevgilim. Az sonra Sakar’a çýkacaðýz. Gökova ayaklarýnýn altýna serilmiþ gibi olacak. Manzara kahvesinde sanki uçaktayým gibiyim demiþtin. Oysa orada gerçekten uçaktaymýþsýn gibi olacaksýn. Zira Sakar’ýn yüksekliði Manzara kahvesinin hemen hemen iki katý. Gökova’ya altý yüz atmýþ metre yükseklikten bakacaksýn. Sakar’da zirveye ulaþtýklarýnda, orman idaresinin mini parkýnda arabayý park ettiler. Hadi gel sevgilim. Þuradan aþaðýya bak bakalým ne hissedeceksin? Belma aþaðýya bakar bakmaz., Ay.... bir çýðlýk atarak eþine sarýldý. Sevgilim burasý ne böyle. Hayatýmda bu kadar derin bir uçurum görmedim. Korkmana gerek yok sevgilim. Yeter ki kenara çok yaklaþma. Kýyýya yanaþmak kimin haddine? Sanki buradan aþaðý uçacakmýþým gibi oluyorum. Sen bu ova için Gökova demiþtin deðil mi? Evet sevgilim. Ayol neresi gök bunun. Olabildiðince yemyeþil bir ova. Haklýsýn sevgilim. Yöre dilinde gök yeþil anlamýnda kullanýlmaktadýr. Bu nedenle Gökova demiþler. Anladým sevgilim. Peki þu aþaðýda daha deðiþik tondaki yeþil þerit ne öyle. Orasý Marmaris yolu. Geçmiþte yolun geçtiði yer bataklýkmýþ. Muðla’nýn Recai Güreli adýnda çok çalýþkan ve bilgili bir valisi varmýþ. Bataklýðý kurutmak için Avustralya’dan getirttiði Okaliptüs fidanlarýný yol boyuna dikerek bataklýðýn kurumasýný saðlamýþ. Gördüðün o deðiþik tondaki yeþil þeridi o Okaliptüs aðaçlarý oluþturuyor. Çokça resim çektikten sonra yola devam ettiler. Bak sevgilim, þimdi eski yola girip azmaðýn yanýndan yola devam edeceðiz. Orada da ummadýðýn güzelliklerle karþýlaþacaksýn. Düzlüðe iyice yaklaþtýklarýnda yolun solundaki fýrýnýn önünde durup ekmek aldýlar. Belma, Bu ekmeði nereye götüreceðiz diye sordu. Ne götürmesi güzelim, yolda giderken yiyeceðiz. Böyle kuru kuru mu? Hele sen o ekmeðin tadýna bak, yenip yenmeyeceðini sonra konuþuruz. Belma küçük bir parça koparýp aðzýna attý. Hamdi’ciðim ne kadar lezzetli bu ekmek böyle. Lezzetli olmasa alýr mýydýk sevgilim. Azmakla daðýn arasýndaki yoldan biraz gittikten sonra, azmaðýn bittiði yerde durdular. Arabadan indiler. Bak sevgilim, burada ne çok su kaynaklarý var. Sahil boyunca bu kaynaklardan on binlerce var. Kimi kýþ aylarýnda kaynar, kimi de yaz aylarýnda. Kiminin tadý güzeldir kimi de yavandýr. Yaz aylarýnda akanlarýn kaynaðý karlý daðlardýr. Sýcaklar bastýrýp karlar erimeye baþladý mý akmaya baþlarlar. Hadi bakalým buraya kadar gelmiþken deðirmene de gidelim diyerek aðaçlardan oluþmuþ bir tünel gibi yere girdiler. Tünelin sonunda gözlerine inanamadý. Büyükçe bir havuzun yükseltisinden düþüp hýzlanan su bir deðirmenin çarkýný döndürüyordu. Kendilerini Yeþil gözlü bir kadýn karþýladý. Hoþ geldiniz dedi kadýn. Hoþ bulduk dediler. Biz yeni evliyiz. Balayý seyahatine çýktýk. Geçerken deðirmeninizi görelim dedik. Çok eyi ettiniz dedi kadýn. Siz eðelene durun deyip deðirmene girdi. Az sonra elinde kocaman bir ev yapýmý ekmek parçasýyla döndü. Alýn bakayým diyerek ekmeði uzattý. Bu deðirmenin öðüttüðü undan yapýlan ekmeðin tadýna doyum olmaz. Þimdilerde evlerde artýk ekmek yapiliymaz. Sizin þeherliler bu ekmeði biliymazlar dedi. Teþekkür ederek ekmeði aldýlar. Orada da deðirmenci kadýný da aralarýna alýp resim çektiler. Belma, Ablacýðým bu konuk severliðini ömrümce unutmayacaðým. Bir dahaki geliþimizde sana çektiðimiz resimlerden getireceðim. Gelemeyecek olursak posta ile gönderirsiniz. Eh, siz bilin gari. Vedalaþýp ayrýlýlar. Yine o yeþil tünelden geçerek arabaya gittiler. Ulu Okaliptüs aðaçlarýnýn olduðu yola geldiklerinde Belma, Ne olur sevgilim þu yola girip biraz gidip dönelim dedi. Hamdi hemen direksiyonu o yola kýrdý. Yolun sonuna kadar gittikten sonra geri döndüler. Köyceðiz Fethiye yazan levhadan dönüp yollarýna devam ettiler. Köyceðizi geçtikten sonra Kaunus ve Dalyan yazýlý levhanýn gösterdiði yola saptýlar. Yol doyumsuz güzellikte yeþilliklerin içinden geçiyordu. Bak sevgilim Dalyan’a geldik. Dalyan Köyceðiz gölünü denize baðlayan boðazda kurulu olan bir yerleþimdir. Göl hemen þuradan baþlar ve Köyceðiz’e kadar uzanýr. Ülkemizin büyük gölleri arasýnda sayýlýr. Bu boðazýn adý Dalyan boðazýdýr. Görmüþ olduðun tekneler boðazýn denize baðlandýðý yerdeki kumsala yolcu taþýrlar. Teknenin hýzýna göre yaklaþýk kýrk dakikalýk bir yolculuktan sonra denize ulaþýlýr. Yemyeþil bir doðanýn içerisinde ilerlenildiðinden zamanýn nasýl geçtiðini anlayamazsýn. Yolculuðun bitmemesini dilersin.Þu karþýda gördüklerin de Likyalýlara ait kaya mezarlarý. Bu mezarlarýn Kaunus krallarý ve yakýnlarý için yapýldýðý bilinmektedir. Antik Kaunus kalýntýlarý ise þu karþýdaki görünen harabelerdir. Arkeolojiye merakýn varsa gider gezeriz. Önce ileride Ada gazinosu var. Orada seni çok güzel bir sürpriz bekliyor. Tekrar arabaya bindiler. Ýki yüz metre kadar gittiler. Yolun saðýndaki limon bahçesinin önünde durdular. Limon aðaçlarýnýn altýnda masalar ve sandalyeler vardý. Bahçeye girdiler. Ýleride bað evini andýran bir ev vardý. Sevgilim Ada gazinosu dediðin yer yoksa burasý mý? Evet sevgilim burasý. Binaya girdiler. Mutfak bölümünde yaþlýca bir adam vardýo. Kendilerini görünce elindeki iþi býrakýp yanlarýna geldi. Vay... kimleri görüyorum diyerek Hamdi’nin boynuna sarýldý. Uzunca bir süre ayrýlmadýlar. Hamdi, Tanýþtýrayým dedi. Bu benim hasan aðabeyim. Bu da eþim Belma.Tokalaþtýlar. Sizi þöyle boðaz yanýna alayým diyerek boðaza oldukça yakýn, büyük bir limon aðacýnýn altýndaki masaya buyur etti. Aðaca uzanýp portakal büyüklüðündeki limonlardan koparýp masanýn üstüne koydu ve, Oturun bakalým. Tekrar hoþ geldiniz dedi. Hal hatýr sorulduktan sonra, Bak iþte Hamdi, þimdi size darýlmayayým da ne yapayým? Benim can kardeþim evleniyor ama, aðabeyinin haberi olmuyor ve düðününe davet edilmiyor. Aðabey çok haklýsýn ama, yýldýrým nikahýyla evlendiðimizi söylersem kýrgýnlýðýn geçer deðil mi? Hamdi’cim þaka söyledim. Hasan aðabeyin sana hiç darýlýr mý? Davet ve katýlma önemli deðil. Yeter ki siz mutlu olun. Ne yiyeceksiniz diye sormayacaðým. Aðabeyiniz size özel bir mönü hazýrlar. Siz keyfinize bakýn. Limonlarýmý size anlatmama gerek yok. Ýlk iþ size býçak göndereyim diyerek kalktý. Hamdi, Bak sevgilim bu limonlar yedi veren limonlarý. Bunlarý kabuðunu soyarak portakal gibi yemeyi çok severim. Hasan aðabeyim unutmamýþ sevdiðimi. Býçak gelsin soyar yeriz. Ýyi hoþ ta, her gelenin önüne böyle limon yýðarsa kendisine kalmaz. Yok caným sende. Adý üstünde yedi veren limonu. Yýl boyu üzerlerinde limon hiç eksilmez. Kestikçe meyve döker. Garson tabak ve býçak getirdi. Hamdi limonlardan ikisini incecik soydu ve dilimledi. Belma bir dilimini alýp aðzýna attý. Yüzünü ekþitti. Çiðnediklerini yuttuktan sonra, Hamdi’ciðim bu nasýl bir limon böyle. Diðer limonlar kadar ekþi deðil ama tatlý da deðil. Bergamotla limon arasý bir meyve bu. Çok severim bu limonu. Geçmiþte bu yörede bir süre kalmýþtým. Beþer, onar kilo alýr portakal niyetine yerdim. Belki bunlar yüzünden hiç grip olmazdým. Zaten giderken en az on kilo toplayýp götüreceðim. Hadi caným, aç gözlü mü dedirteceksin kendine. Niye desin ki? O beni öz kardeþi kadar sever. Ben de onu öz bir aðabey gibi severim. Konuþurlarken, garson kocaman bþr tabak içerisinde getirdiði balýklarý masanýn üzerine býraktý. Çatal ve peçeteleri önlerine koydu. Diðer garson büyük bir tabakta salata ve bir sürahi de su getirdi. Belma’cýðým, acele etmemize gerek yok. Nasýl olsa bu geceyi burada geçireceðiz. Kumsala yarýn gideriz. Nasýl istersen caným. Garson önlerinde dikilmiþ, baþka bir istekleri var mý? diye bekliyordu. Neden sonra garsonun beklediðini fark ettiler. Garsona sordu, Niye bekliyorsun? Ýçki olarak ne almak istersiniz? Söylemediniz de. Bir ufak þiþe votka ve iki de bira Baþ üstüne efendim. Sevgilim, kaç defa söyleyeceðim sana. Ýçki içmeni istemiyorum diye? Bu gidiþle ikimiz de ayyaþ olacaðýz. Ýyi de bu gün araba kullanmýyacaðým ki. Ýyi be araba kullanýlmayacak diye durmadan içelim Balayýmýzdan sonra nasýl olsa iþten baþýmýzý kaldýramayacaðýz. O zaman içmek kimin aklýna gelir ki. Ayyaþ olmandan korkuyorum. Tiryakilik yaparsa kolay beri býrakamazsýn. Korkmana gerek yok caným. Ara sýra kalkýp aðaçlar arasýnda gezindiler. Gece yarýsýna kadar orada kaldýlar. Fýrsat buldukça Hasan aðabeyi de yanlarýna geliyordu. Kalktýklarýnda hesap istediler. Hasan aðabeyi, Ne hesabý? Gördüðüm kadarýyla gidecek gibi bir haliniz var. Nereye gitmeyi düþünüyorsunuz? Çýkýp bir oda bakacaðýz. Hamdi kardeþ, ayýp olmuyor mu? Yengeniz yataðýnýzý çoktan hazýrladý. Siz bizim konuðumuzsunuz. Gerçi bizim malikane lüks deðil ama idare eder. Hasan aðabey, inan bizi mahcup ediyorsunuz. Hadi caným uzatmayýn. Uykunuz geldiyse gidip yatabilirsiniz. Yok daha oturacaðýz derseniz, kapý açýk. Ne zaman isterseniz gider yatarsýnýz. Bak karþýda ki evde bir oda sizin için hazýrlandý. Aðabey, niye bu kadar zahmete giriyorsunuz? Oradaki odayý yalnýzca sizin gibi deðer verdiðim konuklarým için hazýrladým. Uykunuz geldiðinde gider yatarsýnýz. Fazla uzatmanýza gerek yok. Size teþekkür etmekten baþka bir þey elimizden gelmez. Emir demiri keser derler. Biz de aðabeyimizin emrine uyacaðýz. Hadi Allah rahatlýk versin. Size de aðabey. *** Bindikleri tekne boðazda aðýr, aðýr yol alýyordu. Kimileri ayaklarýný boðazýn ýlýk sularýna sarkýtmýþ, neþe içinde çýðlýk atýyor, kimi ise gönlünce þarkýlar söylüyorlardý. Belma Hamdi’ye sýmsýký sarýlmýþ, gördükleri karþýsýnda büyülenmiþ gibi hareketsiz duruyordu.Sazlarýn arasýnda kaybolurcasýna gitmek ne hoþ bir olguydu. Boðazýn sonunda tekneden indiler. Belma ayakkabýlarýný ayaðýndan çýkarmýþtý. Denize bir an önce ulaþmak için hýzla kumda yürümeye baþladý. Üç beþ adým attýktan sonra bir çýðlýk atarak geriye döndü. Hamdi eþinin haline kahkahalarla gülüyordu. Ne oldu sevgilim? Yandým Hamdi’ciðim, inan ayaklarým yandý kavruldu. Ne bu kumlarýn sýcaklýðý böyle. Kum deðil sanki kor ateþ. Burada Akdeniz iklimi hakim. Elbette kumlar yakýcý olacak. Avrupalýlar boþuna mý? buralara geliyor. Karettakarettalar bahane. Amaçlarý bu yakýcý kumlarda kavrulup bronzlaþmak. Aman sevgilim, bu kumlarda yalýnayak dolaþamam. Ayaklarýný yavaþ, yavaþ alýþtýracaksýn. Önce soyunabileceðimiz boþ bir kabin bulalým. Kumsaldaki gazinonun soyunma odasý olarak müþterilerine sunduðu bir barakaya girerek soyunup mayolarýný giydiler. Duþta ayaklarýný serinlettikten sonra , Hadi sevgilim, ayaklarýmýz yanmadan koþup denize dalalým. Hýzla koþarak denize ulaþtýlar. Kendilerini denizin serin sularýna býraktýlar. Öðlen sýcaðý iyice bastýrdýðýnda denizden çýkýp, gazinonun hasýr ve sazlarla örtülü çardaðýnýn altýnda boþ bulduklarý bir masada oturdular. Saat on altýda tekrar denize girdiler. On sekize kadar da hiç çýkmadýlar. Denizden çýktýktan sonra duþ alýp giyindiler. Gazinonun hesabýný ödedikten sonra dönüþ için yine tekneye bindiler. Dalyan’a vardýklarýnda Belma, Sevgilim ben inmiyorum. Tekrar kumsala kadar gidip gelmek istiyorum. Tamam sevgilim. Yalnýz bu tekneden inmemiz gerekiyor. Sýrada olana bineceðiz. Bu teknenin sýrasý gelinceye kadar çok beklememiz gerekir. Sýrada olana geçtiler. Boðazýn sonunda hemen dönüþ yapacak olan tekneye geçtiler. Ada gazinosuna döndüklerinde, Hasan aðabeyleri onlarý bekliyordu. Nerede kaldýnýz yahu. Öðlen yemeði için balýk ve yemek hazýrlamýþtým. Yengeniz ne güzel Dümbelek (Düðerek) yemeði hazýrlamýþtý. Gelmediniz. Akþama da gelmeyeceksiniz sanýp merakta kaldým. Belma, Ay Hasan aðabeycim, o boðazýn güzelliðine doyamadým. Boðazda tekneyle gidip gelmeye bayýldým. Bu yüzden iki kere gidip geldik. Hadi bakalým, nereye oturacaksanýz oturun da servis yaptýrayým. Hamdi, Hasan aðabey, hani senin burada hiç müzik çalmýyor ya. Sorma be hamdi’ciðim. Benim o emektar teyp yine bozuldu da. Ben biliyordum zaten. Bu yüzden hazýrlýklý geldim. Gel bakalým beðenecek misin? Arabanýn yanýna gittiler. Bagajý açýp kocaman bir kutu çýkardý. Al bakalým beðenecek misin? Bu ne böyle yahu? Kocaman bir müzik seti. Ne olacak bu? Sana getirdim. Olmaz vallahi, kabul etmem. Edeceksin aðabey, edeceksin. Yýllardýr süren dostluðumuzun hatýrýna kabul edeceksin. Tamam, tamam aldým kabul ettim. Garsona gel diye iþaret etti. Elindeki kutuyu uzatýp, Al bakayým bunu. Tez zamanda eþek cennetine göndermeyin sakýn. Zira sizin sakarlýðýnýzdan býktým usandým. Garson müziðe hasret kalmýþ olsa gerek, sevinçle kutuyu aldý. Eski müzik setini yerinden çýkarýp yenisini koydu. Gerekli baðlantýlarý yaptýktan sonra bir kaset koyup tuþuna bastý. Sesi ayarladý. Oh be dedi garson. Kulaklarýmýzýn pasý silinsin. Yemeklerini yerlerken armaðan olarak getirdikleri teypten çýkan müziðin sesi, meltemin aðaç yapraklarýna sürterek çýkardýðý sesle karýþýyor ve duygularýnda doyumsuz bir haz yaratýyordu. Hamdi, Bu gece buradaki son gecemiz. Yarýn Pamukkale’de oluruz. Niyeymiþ o? Pamukkale’yi de görmek istersin diye düþündüm de. Bu olaðan üstü güzellikler karþýsýnda ne Pamukkale’yi, ne de bir baþka yeri düþünmek bile istemem. Madem ki beni bu olaðan üstü güzelliklerle tanýþtýrdýn, balayýmýzýn kalan kýsmýnýn tamamýný burada geçirelim sevgilim. Peki sevgilim. Madem ki öyle istiyorsun, öyle olsun *** Sayýlý günler çabuk geçer. Bir aylýðýna çýktýklarý balayý seyahati sanki bir günde bitmiþti. Pazar akþamý yola çýktýlar. Gece yarýsýndan sonra evlerine vardýlar. Sabah iþ baþý yapacaklarýndan erkenden yattýlar. Yorgunluklarýný gideremedikleri halde erken kalktýlar. Kahvaltý sonrasý Hamdi eþine sarýlarak, Belma’cýðým, bir aydan beri ilk defa ayrý bir gün geçireceðiz. Öyle alýþtým ki sana, bu koca gün nasýl geçecek diye kara kara düþünüyorum. Benim için de ayný þeyler geçerli sevgilim. Neylersin? Yaþamak için gerekenler ancak çalýþarak kazanýlýr. Uzun uzun öpüþtüler. Evden beraberce çýktýlar. Eþine bankaya kadar yoldaþ olduktan sonra, ayrýlýp kendi iþyerine geldi. Aradan geçen bir aylýk süre içinde her taraf iyice tozlanmýþtý. Önce görünür yere astýðý on temmuzdan on aðustosa kadar kapalýyýz yazýsýný çýkarýp çöp sepetine attý. Tabaný hafifçe ýslatýp dýþarý çýktý. Kahveciye, Bir orta kahve diye seslendi. Kahvecinin getirdiði kahveyi içtikten sonra tabaný dip temel süpürdü. Toz beziyle de raflarý temizlemeye çalýþýrken konu komþu evliliðini kutlamak amacýyla dükkana dolmaya baþladý. Gelen giden müþterileriyle yeteri kadar ilgilenmesine fýrsat býrakmýyorlardý. Akþama yakýn el ayak çekildi. Tezgah üzerine yayýlanlarý toplarken içeri tanýmadýðý bir genç girdi. Hamdi bey siz misiniz diye sordu? Evet benim. Bir emriniz mi var dedi. Biraz konuþabilir miyiz? Tabi konuþabiliriz diyerek tezgahýn ön tarafýna geçti. Gence oturmasý için koltuðu gösterdi. Yabancý genç koltuða oturunca kendisi de karþýsýndaki koltuða oturdu. Yabancý, Siz yeni evlenmiþsiniz, eþinizin adý Belma Tanrýkulu deðil mi? Evet efendim. Belma haným ile evleneli bir ay oldu. Ben onun akrabasýyým. Bir haftadýr buradayým ve sizin balayý seyahatinizden dönmenizi bekliyordum. Hayrola niye beklediniz ki? Sizinle görülecek bir hesabým var diyerek elini beline atti. Belinden çýkardýðý tabancayla iki el ateþ etti. Hamdi bacaklarýna yediði iki kurþun yüzünden yere yýðýldý. Acýdan kývranýrken yabancý ayaða kalktý. O belma denilen kaltak sana “beni bir akrabama sözlemiþlerdi. Beni baþkasýna yar etmeyeceðine dair yemin etmiþti demedi mi?” Hamdi’nin yanýt verecek hali yoktu. Yabancý devam etti. Þimdi sana öyle bir ders vereceðim ki acýsýný ömür boyu çekeceksin. O kaltak ta ömür boyu dul kalacak diyerek namluyu Hamdi’nin iki bacaðý arasýna hedefleyip peþ peþe iki kez tetiði çekti. Hamdi can acýsýyla bayýldý. Silah sesine koþan komþular, dükkandan çýkan adamýn silahýný gelenler üzerine çevirmesi, korkuyla geriye çekilmelerine neden oldu. Bu ara yabancýnýn kafasýna kimin attýðý belli olmayan bir tabure çarptý. Yabancý yere düþtü. Elindeki tabanca kalabalýðýn arasýna fýrladý. Biri eðilip yerden tabancayý aldý. Gidip yabancýnýn yanýna çöktü. Kalk ulan oradan diye baðýrdý. Yabancýdan ses gelmedi. Zira tabure kafasýna çok sert vurduðundan bayýlmýþtý. Dükkana giren komþular Hamdi’yi kanlar içinde görünce ne yapacaklarýný bilemez oldular. Komþulardan biri hastaneye telefon ederek ambulans çaðýrdý. O sýrada polisler geldiler. Öfkeli kalabalýk Hamdi’yi vuraný ölmüþ olduðunu fark etmediklerinden ha bire tekmeliyorlardý. Polisler öfkeli kalabalýðý yatýþtýrmaya çalýþýrlarken, gelen ambulansýn sedyesine Hamdi’yi yatýrýp ambulansa koydular. Yabancýyý da sedyenin yanýna yatýrdýlar. Yanlarýna iki polis bindi. Hastane oldukça yakýndý. Hastaneye ulaþmak beþ dakika sürdü. Nöbetçi uzman doktor ambulanstan indirilen yaralýyý dikkatle muayene etti. Yaralý çok kan kaybediyor. Bunu Üniversite hastanesine göndersek yolda ölür. Siz yaralýyý hemen ameliyathaneye taþýyýn dedi. Sedyenin yanýnda yatana baktý. Bu ölmüþ, bunu morga kaldýrýn dedi.Doktor koþarak soyunma odasýna gidip ameliyat elbisesini giydi. Önce yaralarý tamponlayýp kan kaybýný azaltmaya çalýþýrken, hemen kan tahlili yapýlmasýný istedi. Kýsa zamanda kan grubu tespit edildi. Yardýmcýlarýna, Hemen kan baðlamalarýný söyledikten sonra yaralarý temizleyip dikmeye baþladý. Yazýk dedi. Çok ta genç. Ne yazýk ki yaþama dönmeyi baþarsa bile ömür boyu erkekliðini yaþayamayacak. Kurþun takýmlarý kötü parçalamýþ. Uzun süren ameliyatta üç þiþe kan takviyesi yapýldý. Hýsým, akraba ve komþular hastaneye doluþmuþlar, Hamdi’nin saðlýðýyla ilgili haber bekliyorlardý. Doktor kapý önüne çýkarak kalabalýða, Arkadaþlar, ben yaralýnýn hayatýný kurtarmak için elimden geleni yaptým. Ben genel cerrahi uzmaný deðilim. Ürologum. Hamdi benim çok sevdiðim bir kardeþimdir. Bu nedenle yetkilerimi aþarak onu ameliyat ettim. Üniversite hastanesine gönderseydim, onu mutlaka yitirirdik. Gereken yapýlmýþtýr. Allah’tan ümit kesilmez. Hamdi’yi vuran için yapýlacak hiçbir þey yoktu. Ölüsü morga kaldýrýldý. Lütfen evinize dönünüz. Buraya bu þekilde yýðýlarak çalýþmalarýmýza engel olmayýnýz. Yaþýyor haberi kalabalýðý rahatlatmýþtý. Sessizce daðýldýlar. Belma’ya haber tez ulaþtý. Ýþ yerinden deli gibi fýrlayýp hastaneye koþacaðýna dükkana koþtu. Dükkana vardýðýnda dükkanýn önünün çok kalabalýk olduðunu gördü. Kalabalýktan bir, Hanýmefendiye yol verin diye baðýrdý. Kalabalýk açýlarak yol verdi. Belma dükkana girdiðinde yerdeki kan gölünü görünce çýlgýna döndü. Bas bas baðýrarak, Hamdi’me ne oldu? Söyleyin bana Hamdi’me ne olsu. Yoksa onu vurdular mý? Hamdi’mi öldürdüler mi yoksa? Biri, Evet abla dedi. Hamdi kardeþimizi namussuzun biri vurdu. Çok þükür yaþýyordu. Hastaneden henüz haber gelmedi. Dükkaný boþ býrakmamak için buradan ayrýlamýyoruz. Yaþýyor mu? Nerede þimdi o? Devlet Hastanesinde. Dýþarý çýkmak istedi. Biri önledi. Abla nereye gidiyorsun? Dükkaný kilitledikten sonra hastaneye gidelim dedi. Belma konuþanýn komþu dükkanýn sahibinin oðlunu tanýyordu. Mehmet sen gerekeni yap. Anahtarlar sende kalsýn diyerek dükkandan çýkýp lkoþarak hastaneye gitti. Hastaneye vardýðýnda koþmaktan soluk soluða kalmýþtý. Biraz soluklandýktan sonra salona girip ilk rastladýðý hemþireye, Hamdi’m nerede? Ne olur söyleyin bana Hamdi’m yaþýyor mu? Hamdi’m ölmedi deðil mi? Hemþire, Hanýmefendi, ne olur baðýrmayýn. Sessiz olmaya çalýþýn. Eþiniz yaþýyor. Þu anda ameliyatta. Sessiz kalmayý baþarýrsanýz, ameliyathaneden çýkarýlýr çýkarýlmaz sizi onun yanýna götüreceðim. Ama böyle baðýrýp çaðýrýrsanýz sizi dýþarý çýkarmak zorunda kalacaðým. Üstelik bu durumda eþinizin yanýna götüremem sizi. Tamam, söz veriyorum baðýrmayacaðým. Ne olur beni Hamdi’min yanýna götür. Hemþire, Benimle gelir misiniz diyerek Belma’yý hemþire odasýna götürdü. Burada biraz bekleyeceðiz. Zira þu anda ameliyathaneye kimseyi almazlar. Az sonra onu odasýna götürecekler. Zaten siz onun yanýnda refakatçi olarak kalacaksýnýz. Ne olur sakin olun. Böyle aðlayarak, baðýrarak hiçbir þeyi deðiþtiremezsiniz. Belma’nýn durumu acýnacak haldeydi. Telefonla acildeki doktoru çaðýrdý. Doktor Belma’yý o halde görünce, Hanýmefendiye bir iðne yapýn dedi. Deneyimli hemþire ecza dolabýndan aldýðý diyazemi enjektöre çekip kabasýna enjekte etti. Belma iðneye raðmen bir türlü sakinleþemiyordu. Sürekli aðlýyordu. Zaman sanki durmuþtu. Hamdi’nin ameliyathaneden çýkarýlmasý geciktikçe kuþkusu artýyordu. Hemþire sürekli moral vermeye çalýþýyordu. Hiç endiþe etmeyin. Eþiniz genç. Ölüme direnecektir. Kesinlikle onun yaþayacaðýna inanýyorum. Yaralýnýn ameliyathaneden çýktýðý bildirilince hemþire, Gel benimle dedi. Ne olur sessiz olun. Sakýn eþinizi gördüðünüzde aðlayýp baðýrmayýn. Þu sýrada zaten baygýnlýðý sürüyor olacak. Ayýlýncaya kadar geçecek süreç içinde alýþmaya çalýþ. Zor duyulan bir sesle, Tamam anlýyorum dedi. Ýçeri girdiklerinde eþini yattýðý yatakta sargýlar içinde görünce dayanamayýp bayýldý. Hemþire koltuk altlarýndan tutarak dýþarý sürükledi. Kapýyý kapattýktan sonra diðer hemþirelerden yardým istedi. Gelen hemþirelerin yardýmýyla acil odasýna taþýdýlar. Bir süre ayýlmasýný beklediler. Ayýldýðýnda doktor, Bir sakinleþtirici daha yapýn dedi. Ýðnelerin etkisiyle derin bir uykuya daldý. Uyandýðýnda, Ben neredeyim, Hamdi’m nerede diye sordu.Hemþire, Hastanedesin. Seni eþinin yanýna götüreceðim ama bir þartla sakin olacaksýn. Baðýrýp çaðýrmak yok dedi. Ölenle ölünmez diye bir söz vardýr. Kaldý ki senin eþin yaþýyor. Bünyesi de oldukça güçlü. Bu nedenle bu badireyi kesinlikle atlatacak. Beraberce yürüdüler. Odaya girdiklerinde taþkýnlýk yapmadan eþini alnýn dan öptü. Refakatçýlar için konulmuþ olan divana oturdu. Hemþire, Telaþlanmana gerek yok. Yavaþ yavaþ kendine geliyor. Sakýn ona bir þey sorma. Hiçbir þekilde yorulmamasý gerekir. Hele bu günü atlatsýn. Daha sonra onunla doya doya konuþursunuz dedi. Çýkarken geri döndü. Her hangi bir gereksinimin olursa bize seslenin. Tüm arkadaþlar size yardýmcý olurlar. Bak göreceksin. Eþiniz saðlam bünyesi sayesinde hýzla iyileþecektir. Belma eþinin hastanede yattýðý on beþ gün içerisinde, eþinin baþýndan hiç ayrýlmadý. Nöbeti ne kayýnvalidesine, nede kayýnpederine devretmedi. Hamdi taburcu edildikten sonra da iþine dönmedi. Ýþinden istifa ederek eþinin bakýmýný üstlendi. *** Eski ev sahibi komþusu Hatice hanýmla konuþuyordu. Ah Hatice haným ah. Þu benim eski kiracým Belma haným aklýma geldikçe kahroluyorum. Konu komþu onun hakkýnda ne kötü sözler etmiþtik. Meðer o bir melekmiþ ayol. Kocasýný tam edep yerinden vurmuþ adam. Erkeklik diye bir þeyi kalmamýþ zavallýnýn. Belma hanýma “boþan bundan” demiþler de, ne demiþ biliyor musun? Nereden bileyim ayol? Söylemedin ki. Bana onun yaþýyor olmasý yeter. Onun hayatý kurtuldu ya. Allah’ýmdan daha ne isteyebilirim.Elin kadýný kocasý iki yýllýðýna ceza evine düþtüðünde hemen mahkemeye koþuyor. Bu yaný baþýnda yatan kocasýnýn erkekliðinden ömür boyu yararlanamayacak. Açýkçasý kocasý yanýndayken bile dul hayatý yaþayacak. Ýnan bana Hatice haným, melek bu kadýn melek. Onun için söylediklerim ve yaptýklarým aklýma geldikçe kahroluyorum. Kabir azabý çekiyorum vallahi. Ýlk fýrsatta gidip ondan af dileyeceðim. Ya.... Saime haným, gerçekten hepimiz onun hakkýnda az þeyler söylemedik. Cümle alem o yüzden günaha girdik. Ýlk fýrsatta geçmiþ olsuna gidip af dileyelim ondan. Yoksa hiç birimiz kabir azabýndan kurtulamayýz. Ýki yakamýz bir araya gelmez alimallah. *** Belma Hamdi’ye karnýný gösterdi. Ne kadar þiþtiðinin farkýnda mýsýn sevgilim dedi? Evet, farkýndayým güzelim. Hayrola, ne oldu sana böyle? Eskiden sevgilim derdin. Þimdilerde ise güzelim diyorsun? Ne deðiþti ki bana sevgilim demeye çekiniyorsun? Durumumu biliyorsun. Bir gün beni terk edip gidersin korkusuyla ölüp ölüp diriliyorum. Seni terk etmek mi? Ben seni ölesiye sevdim. Ölene dek te seni seveceðim. Hayat arkadaþlýðý pazara kadar deðil, mezara kadardýr. Yaþadýðýmýz sürece biz sevgili olacaðýz. Yakýnda bebeðimiz olacak. O bize her þeyi unutturacak sevgilim. Uzanýp kollarýný eþinin boynuna doladý. Dudaklarýndan uzun uzun öptü ve kadýnlýðýmý yaþamam için bu bana yeter sevgilim dedi. Özcan Nevres 4 Nisan 2002
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |