Bir gün karþýma biri çýkacak ve bana: "Herþey olmasý gerektiði gibi olmaktadýr, efendim" diyecektir. -A. Aðaoðlu, Yazsonu |
|
||||||||||
|
Rüyasýnda, daha önce hiç görmediði, hiç tanýmadýðý bir yerdeydi. Hava açýktý; gökyüzü masmavi parýldýyordu. Kavurucu sýcaðýn buðusu arasýndan, iki tepenin arasýnda, tepenin ardýna kadar uzayýp giden toprak bir yol görüyordu. Yolun altýnda uzanmýþ, kara ve hareketsiz bedenler, yüzükoyun yatýyordu ve çýplak sýrtlarýnda ki yaralar sineklerle doluydu. Aðýzlarýna dolmuþ karýncalarla bir olmuþlar, onu öldüren düzenden arta kalmýþ olan cansýz bedeni dirhem dirhem yiyorlardý. O yandan aðýr bir koku geliyordu ve koku yüzünden zor nefes alýnýyordu. Tepenin yamacýndan yola doðru, birbirlerine ayak ve el bileklerinden zincirle baðlanmýþ, sýrtlarýnda ki taþ dolu sepetlerle ve arkalarýndan sýzan kara kanlarla, tek sýra halinde inen yanmýþ ve yorgun bedenler görülüyordu; uzaktan bile seçilebilen kemikleriyle, açlýklarýný adeta haykýrýyorlardý. Tepenin yamacýnda, temiz giyimli, kara yüzlü, eli kýrbaçlý, bazý asalaklar; yamaçtaki kayalarý parçalayan, korkunç bedenlere ölün artýk dercesine vuruyorlardý kýrbaçlarýyla. Kýrbacý yiyen, biraz duraklýyor ve sonra çýðlýklar arasýnda kayaya var gücüyle vuruyordu, kýrbaçlayan asalaðý görür gibi. Yamacýn en üstünde kýrbacýný kanlý sýrta acýmasýzca indiren kansýz herife bakarken üzerine doðru hýzla koþan birini fark etti ve kendini geriye doðru attý. Arkasýnýn uçurum olduðunu bilmiyordu ve hýzla düþüyordu. Yukarýda ona doðru koþan adamýn yüzünü son anda fark etmiþti ama çoktan boþluktaydý. Bir anda gözleri karardý ve çýðlýklar içinde uyandý. Uyandýðýnda saat çalýyordu; yýldýzlý gecenin bitiþini, yeni günün baþlangýcýný haber verir gibi. Sokak lambasý sönmüþ, onun yerini, günün ilk ýþýklarý almýþtý. Pencereden giriyorlar, odasýnda yeni günün heyecanýyla parýldýyorlardý. Gecenin bunaltýcý havasýnýn yerini, sabahýn serinliði almýþtý. Sonu bir uçurumda biten rüyasýný hatýrladý ve güzel yüzü üzgün bir ifadeyle ezildi. Bu rüyanýn garip tedirginliðini üzerinden attýktan sonra, içi, yüreðinde ki sevginin güvenli huzuruyla doldu. Huzurlu ve güvende olan her insan gibi mutlulukla gülümsedi. Küçük kara gözlerinde heyecan ve özlem vardý. Gözlerinde ki bu heyecan bir anda hareketlerini de sardý ve yataðýndan bir þeye geç kalmýþ gibi hýzla çýktý. Hareketlerinde ki hýz, panik, yüzünde ki gülümseme, gözlerinde parýldayan özlem, ancak yüreðinde birine karþý çok güçlü duygular besleyenlerde olabilecek þeylerdi. Annesi uyanmýþ, mutfakta kahvaltý hazýrlýyordu. Evde bi o çalýþmazdý. Sabahlarý O'nun ve babasýnýn kahvaltýsýný hazýrlar, onlarý iþe uðurladýktan sonra ev iþleri ile uðraþýrdý. Annesi insanlarý çok sever, onlarla güzel arkadaþlýklar kurar ve herkese elinden geldiðince yardým ederdi. Masum sevgilerle dolu yorgun kalbi, adeta herkes için atardý. Hiç tanýmadýðý insanlarýn acýlarýna aðlar, mutluluklarýyla mutlu olurdu. Yýllarýn yorduðu ve yýprattýðý yüzü, vicdani rahatlýðýn verdiði huzurla süt gibi tertemizdi. Yüzünde ki her kýrýþýklýkta kim bilir, ne acýlar, ne mutluluklar gizlerdi. Uzun saçlarý aðarmýþ, gençliðinde ki canlýlýðýný kaybetmiþti; týpký hareketleri gibi. Aðýr hareketlerle ve yorgun yüzünde ki uykulu gözlerle kahvaltý hazýrlayan annesine bakarken, az önce içini kaplayan huzurdan farklý bir duygu doldu içine. Bu duygu, dünyada hiçbir sevgiyle kýyaslanmayacak kadar güzel olan anne sevgisiydi. Mutfaðýn kapýsýndan: — Günaydýn anne. dedi. Annesi, hayatýný ailesine adamýþ ve kendisi için yaþadýðý bir an bile olmayan insanlarýn mütevazý sesiyle: — Günaydýn kýzým. Baban da kalktý. Banyoda týraþ oluyor. Alýþkanlýk iþte, bilirsin. Hadi seslen babana da geç kalmayýn. dedi. Babasý, emekli bir öðretmendi. Yüreðinde ki insan sevgisini, yetiþtirdiði öðrencilerine aþýlamaya çabalamýþtý yýllarca ve dökülmüþ saçlarý bunun en iyi örneði idi. Her sabah týraþ olur, öyle giderdi yeni iþine. Emekli maaþý yetmiyordu. O' da iþ bulmuþtu. Eski bir öðretmen arkadaþý, emekli olduktan sonra birkaç kiþi birleþip dershane açmýþlardý. O da en sevdiði iþe devam ediyordu. Çalýþmak zorundaydý. Çalýþarak, yanlýþ bir þeyler yaptýðýnýn farkýndaydý; fakat bunu yapmak zorundaydý. Ailesini çok seviyordu. Hele ki kýzýnýn mutluluðu için her þeyi yapardý. Nazlý, üstünü giydi ve banyo boþalýnca girdi. Elini yüzünü yýkadý ve saçlarýný taradý hoyratça. Simsiyah saçlarýnýn arasýnda, incecik çenesi, düz yüz hatlarý ve güldüðünde kaybolan küçücük gözleriyle adeta doðal bir masumiyet abidesiydi. Gülüþünü görenin yüreðinde ki acýlarý unutturur, insanýn yüreðine bir anda yaþama sevinci doluverir, geleceðe dair umutsuz hayallere baþlardý. Ürkek bakýþlarýný alamazdý Nazlý’nýn üzerinden ve o hep gülsün isterdi. O anýn bitmemesi için yürekten yalvarýrdý Allah’a ve bitince buruk bir mutlulukla þükrederdi. Kara gözlerinin karanlýk sokaklarýnda kaybolmak ve bir daha bulunamamak isterdi, küçücük gözlerini gören. Gülüþüyle umudu müjdeleyen beyaz bir güvercin gibiydi. Mutfaða geri döndü. Babasý çayýný yudumlarken, yýllarýn yorgunluðuyla beline çökmüþ aðrýdan yüzünü buruþturdu. Nazlý: — Günaydýn, baba. Bugün nasýlsýn bakalým. Akþam yatmadan önce, bel aðrýlarýn artmýþtý yine. Baba: —Sana da günaydýn kýzým. Biraz daha iyiyim. Yaþlýlýk iþte. Olacak bunlar. Anne: —Bir doktora görünsen, Mehmet; ilacý falan vardýr. Aðrý çekmekten hoþnut mu oluyorsun anladým... Baba: —Bir þey olmaz haným bizlere. Dedi ve yorgun yüzünde buruk bir tebessüm belirdi. Sonra: — Hem o aðrýlarým, yýllarca emek verdiðim insanlarýn þimdi boþ birer serseri olup, sokaklarda adam vuran caniler haline geliþini görmemdendir belki de. Belki de boþuna harcanmýþ yýllarýn bana cezasýdýr... Sesinde insanlara yýllarca emek harcamýþ ve sonra bu emeklerin boþa gidiþini umutsuzca izlemenin verdiði üzüntü vardý. Uzun bir süre sessizlik oldu. Çatal kaþýk seslerinden baþka ses yoktu. Açýk pencereden ara sýra geçen arabalarýn sesleri geliyordu. Nazlý, saate baktý: — Ooo. Gecikiyorum. Hadi, görüþürüz. Dedi ve çýktý. 1. Bölümün sonu
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © selçuk erkol, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |